13 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

13 Şubat 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mlatan ve vesikaları veren: AK. —88— Yazan: Ikimim pimizde en tehlikeli vaziyette olan hiç FE 1 merak etmiyor GEESEĞİZ, # Fi 7 5 düşmüş: > alet değiştirerek do” in Misafir kaldığı ev ELEĞİ Lİ fiği kere ihtiyarla" » Gözleri dolmuş” ! gözleri uykusuz” kan çanağma Çi eler; diye sordu, iş Sin bekliyo ki, day â, td » Pilhakika teler h Çi ta, hepsinin sel : ii Sah maltim oldur Ki Sök kolay oluyor. ir? meydana çıktı, edilmiştir. Kaya YOK. Sik saç görüşü" Seldi ve bir mek: tahmin edersin Tahmin mahmin aldığı mek himaye için bis bildiriyordu. e üzerine almasi- » ilâve ediyordu A Hi Z VE ei İN ei. ya en A A a A Mİ # da Z EE şüphesiz ki Toma © karşısında ne) muştum. Döndüm, baktım, Toma- yan ağlıyordu. Dedim ki: — Hayatm bu kadar kıymetli- yse Tomayan niçin hem (kendi hayatının ve bem de birçok insanlar rın mesuliyetlerini üzerine yükler meğe kalktın? Şimdi ağlamanm sırası değildir. / Bence bu işten kurtuluş © yoktur. Burada da pek yakınlaşan tevkif mukadderatını beklemek doğru de- ğildir. Kaçmak için bir teşebbüste . | bulunmamız muvafık olur kanan erebildim. akil yardım etti, Yeni İindeyim, Eğer kurtulabilirsek ne 8- lâ, kurtulamazsak zaten yakayı ele vereceğimiz için hiçbir şey kaybet miş olmayız. <— Doğru, sma nasıl kaçalım? işünelim. Herhalde kı ek lâzımdır. m kıyafetine girerek bu işe muvaffak oluruz sanırım. — Huduttan nasıl geçeriz? — Bilmem, şimdilik şu Merzifon toprağından ayağımızı kessek fena olmaz. (em ikimizin beraber bulun ması tehlikelidir. Nihayet bizi ta nıyanlar çoktur ve bahusus arka muzda ermeni casusların bulundır Şunu da biliyoruz. — Ayrt ayrı kaçalım, fakat, be- nim takatim ve desaretim yok. — O halde git teslim ol! Bu sözüm Tomayana müessir ol muştu. Kalktı. Ev sahibinden bir çoban kıyafeti istedi. O gece kaça | cakir. Ben de ayrıldım. Benim de Ekrim kaçmaktı. Ropen Cevahirciyan Kayseri mis tasarrıflığına, Srras valiliğine, Sa raya ve yaveri ekrem Fuat paşaya, Gihilye'na Yrd, ““zaptiye raporlarını verdikten sonra Abdül » | hamidin iradesile tevkif olunmuş ve | hapishaneye gönderilmişti. Yakalanarlar biribirile ihtilâttar bırakılmıştı. Arada sırada memur »İlar veya mutasarrıf kendisine gele rek bazı noktaları soruyorlar ve: davanın sonuna intizarı tavsiye edi” 292 İzi VE TOĞMARE tatar Gön | menedildikleri için Ropen Cevahir | “İciyan da bir hücrede yapayalnız — Mahkemeye intikal edecek bu (mak için biz tedbir. yandı yorlardı, Çünkü Ropen Cevahirci yan; — Neden tevkil edildim? diye hay ret ve dehşet içindeydi, Acaba Ab dülhamit bu suretle bir taşla iki kuş vurup bir taratan o Hınçakları ele geçirdikten sonra diğer taraftan &uv | vetli bir unsur halinde bulunan Ro" pen Cevahirciyam da yakmak mi| istemişti? Kayseri mutasarıllığına verilen | ihbar varakasında Tomayan ve ar kadaşlarının saklı olması muhtemel bulunan yerlerde bildiriliyor ve dr| ğer rüesanın sarih isimleri zikrolur narak çalıştıkları mevkiler tayin ©“ diliyord Zap! kuvvetleri mütemadiyen evleri basıyorlardı, Hemen hemen bastıkları yerlerden hiç boş çıkma” | dılar, Mutlaka karşılarına bir Hor çaklı çıkıyordu. Ancak Tomayanı € le geçirmek hâlâ mümkün olama' miştir. Şaki Panos bir aralık rahip Dani* yele uğramış, fakat oranın hükümet tarlından nezaret altında olduğu" nu görerek Karadere mevkiindeki dağlara kaçmıştı, Maktul Mustafanm kayınbiraderi Mehmet çavuşun «nazarı dikkatini celbeden Panos şiddetli bir takip neticesinde yakayı ele vermişti. Am câk yakalanmadan önce kendisini tevkife gelenlere ateş etmekten geri durmamış bir kişiyi de yaralamıştı. Bu haber bütün şehre yayılmıştı. —Panos ele geçti! O gün Papazyan Keronik ile bur Taştuk. Benim üzerimde de bir ço ban kılığı vardı. Beni tanıdı ve ya” nama gelerek: — Ne o, dedi, firara hazırlık mı? O kadar seğikkanlıy'dı ki hayret” le durdum ve yüzüne dikkatle bak” tım. Gözleri gayritabil bakıyordu. Bu gözlerde düşünme, ağlama, gül me ve arayabildiğin her türlü mans karmakarıştx bir haldeydi. Muhakk ": ki Keronik büsbütün zivanadan çıkmıştı. -- Hayır, dedim. Bu badireyi sav (Devamı var) KAHRAMAN HAYDUD (Baş tarafı dünkü sayımızda) sında dedikodular bir hayli yümüştü, Delikanlılar, eşraftan Karınca İncitmez Salih Efendinin gecenin geç vaktinde eczacınm &- vinden çıktığını gördüklerini söy- lüyorlar; kadınlar arasında, bak tan korkar oğullarından Hulâsi beyin eczacının karısına tamam beş tane beşibir arada hediye etti gi şaylası dolaşıyordu. ra kadar açılıyor “günahı, vebali söyliyenlerin boynuna olsun.. Am İma galiba eczacının karısı kötü yola sapmış, ,cümlesi frsıldaşıyor- du. Dedikodular şüphesiz Karabet efendinin kulaklarına kadar git miş olacaktı.. Fakat o, dolacak kesesi ve kasasından başka bir şeyle meşgul olmuyor. “#* Yaz ve sonbahar, Burdurda st- manın ortalığı kasıp kavurduğu zamandır. Bu mevsimlerde gerç, ihtiyar, fakir, zengin herkes atey ler içerisinde yanarak, yahut titri- yerek ve dişlerine biribirine çar” parak eczahaneye koşar, atlas ke- sesinden çıkardığı mecidiyeyi, ya" soktuğu gümüş İkwruşları uzatır, kinin alırlar. | 1308 yılında sıtma bütün bütün kudurdu. Kasabanın her evi bir manmı yağmur altında bırakmak mecburiyetinde kaldı. Eşraf ve muteberan birer birer hayatlarını kurtarmak için havası güzel yük sek dağ köylerine kaçtılar, Karabet efendinin para kadar sevdiği bir şey daha vardır. Alt yaşındaki kızı Muriça.. O sıtma. nin böyle salgın halinde kuduru- şundan memnun, fakat yavrusu nun da bu ateşte yanabileceği en- dişesiyle mustarip, kiliseye gittiği günler, sıtmanın artmasına mı, yoksa azalmasına mı dua edeceği ni şaşırmış, tereddütler içerisin” de kıvrılıyordu. Bir gün bu endişesini dükkânı. bü.) Toplantılarda ağızlar kulakla. | hut param parça kuşağının arasma | hastahaneye döndü.. Köylü bar-| Nakieden : MUZAFFER ESEN nı ziyarete gelen kasabanın en Jileri gelenlerinden Kırkvezir zâ- de Eşref efendiye açtı. Bir sene evvel ölen karısının 5. tümünden sonra her nedense ârtık alöncı defa (oOevlönmeğe Jüzum görmiyen bu ellilik, fakat sapa- sağlam adam Karabet efendiye çok makul bir teklifte bulundu; — Senin işin başından daha ap- kın., Buradan ayrılamasın, Fakat ne diye çoluk çocuğunu şehrin pis bavası içerisinde bırakacaksın 7... Ben Çinedeki çiftlikteyim.. Çineyi bilirsin her halde.. Yaylı ile iki buçuk saatte gi: Yüksek, abır havası güzel bir köy.. Çiftlik der sen arzullahı vâsra, karınla, kızına ayrı bir dam tahsis ederim. Ben de oradayım zaten. Allahm izin ve inayetiyle bir kıllarma hata gel mez,. Havalar soğumağa başlayın- ca bizzat kendim karmı, kızmı getiririm; aldığım gibi sağ ve salim sana teslim ederim inşat, lah., Bu sayede çoluk” çocukta sıt- madan kurtulmuş olur . Bu fikir Karabet efendiye çok mülâyim geldi. Ertesi günü Kırk. vezir zade Eşref efendinin maiye- tinde madam . Bercuhi ile küçük Muriça, Çine karyesine doğru yollandılar. Şimdi Karabet Altunyan efendi başı her türlü endişeden azade uıtmanın #rtmasına can ve yürek” ten dua ediyor. Her gün küçük paketlere sardığı sulfato tozunu İ bol bol satıyordu. i Çinede hayat çok tatlı geçiyor. i du. Madam Bercuhi açık havadan i istifade ediyor, güzel yemek yi İyor, koruluklarda o dolaşıyor. Akşam Kırkvezir zade Eşref & tendiyle ayni sofraya oturuyorlar., ! Efendinin dolabında saklı bir şişe Jen çıkan yıllanmış şarain içiyor lar. Şarabın tesiriyle Bercuhinin to. murcuk yanakları bir kat daha gül leşiyor, göğsü açılıp saçılıyor, man dolin çalıyor, şarkı söylüyor gülüp eğleniyorlardı. Fakat. Fakat, yaprakların üzerine ilk sarı lekelerin düştüğü, bağdaki ür KAARAMAN HAYDUI #ümlerin kararıp ballaşmağa baş- ladığı bir günde küçük Muriça basta düştü, Zavallı kızcağız ateş" ler içerisinde çayır cayır yanıyor” du. Bercuhi telâşlandı. Kırkvezir sade Eşref elendi onu çabucak teş kin etti, — Bunda telâş edecek ne var ? Yavrucuk sıtmaya yakalandı ..., Bu apaçık görünüyer.. Şimdi ka. sabaya adam gönderirim. Sen de Karabet efendiye bir tezkere ya- taşım, .Kızı için biraz sulfato gön- tir, içiritiz, olur, biter. . Madam Bercuhi bu fikri esas iti bariyle beğendi, fakat bazı nokta" larma itiraz etti; — Şimdi ben tezkere yazarsam olmaz... Efendi meraklanır, işini gücünü bırakır, kalkar, buraya gelir.. İyisi mi buradan birisini göndeririz. hiç İsmimizi vermeden kendisi için imiş gibi parâsiyle kinin alır, gelir, Eşref efendinin bu fikri pek ho“ şuna gitti, bü sayede ne rahatr, ne de safası bozulmadan hastalarını tedavi edebileceklerdi. Hemen bir yanaşma çağırdılar. Eline para verdiler, Kasabaya gönderdiler, Akşam küçük Nuriça yar; teh- dit, yarı yalvarma zoruyla, ken di vaadedilen hediyeler karşı" sında bir kısmını ağzından döke döke bir fincan içerisinde. suda c. zilmiş sulfato içti, Fakat günler geçiyor, yavrunun her gün sabah, öğle, akşam içtiği sulfatoya rağmen bir türlü ateşi düşmüyor. Çocuk günden güne e riyor, iğne ipliğe döünyordu. Bu vaziyet karşısında telâşlan- dılar, Kasabaya bir adam koştur” dular, Karabet efendiye haber gön derdiler.. Zavallı baba (o pürteliş doktoru beraber alıp çiftliğe ye- tişti, Doktor, artık can vermek Üzere olan küçük hastayı muayene et- tikten sonra anasına döndü; — Niçin bu srtmayı bu kadir ilerlettiniz? Neden sulfato verme" diniz, diye çıkıştı. ' Kadın itiraz etti: (Lütfen sayfayı geviriniz) 289 gat sensin! Rolan bu çümleyi hiç bir hid. det ve tehevvür eseri göstermi- yerek söylemişti.. Bu sırada zabitler yanına yak laşmışlardı. O, o dakikaya kadar hiç bir hareket göstermedi. Fa- kat bunlardan birinin eli omu- zuna dokunur dokunmaz çehresi değişti., Kollarını yanına kaldı. Tır kaldırmaz, iki zabit kendile- rini yerde buldular, Onun korkunç çehresi ve: du- Tuşu karşısında diğerleri kendi” lerini kaybetmişler, âdeta aptal. laşmışlardı. Rolan bir sıçrayışta çadırın kapısna atıldı. Büyük ifrit bağrıyordu ş — Tevkif ediniz, tutunuz Yere düşen arkadaşlarının. €- Jim halini gören zabitler, ellerin- de hançerleri bulunduğu halde yalnız kapı önünde bir sra ha” linde dizilmekle iktifa etmişler. di, Rolanın vaziyeti şüphe yok ki tehlikeliyâi.. O, çadırın bir köşesine çekilmiş ve önüne de orada bulunan masalardan biri- ni çekerek kendisini sipere al- muş, belinden ayırmadığı muha- rebe kılıçını çekmişti, ! Büyük ifritin sesini duyan ve uyanan askerler şilâhlarmı kav. rayarak çadırlarndan fırlıyor- lar ve büyük çammra xoşuşuyer- Jardı. Mütemadiyen ulur gibi: — Tutunuz, tutunuz! .. — Diye bağıran Jan dö Medi- şiye, Rolan son dela gürledi: — Mediçi! Aklından çıkarma ki bugünden itibaren sen de in tikamım karşısında mahvolacak. sn, — dim BİRİBİRİNE ZID İKI AŞK Emperyârın sarâymdayız ... O, yani şuhmeşrep kadın Em- perya, Biyankayla karşı karşıya sarayının Biyanka için ayırdığı kısmında oturuyor ve konuşu” yorlardı, Biyanka başından geçenleri, Juananın yanında geçirdiği ha yatı en ince teferrüatma varın” cıya kadar anlatıyor, anlatıyor, Emperya da hissiz bir kakle onu dinliyordu.. Biyanka hikâyesini anlâtırken şüphe yok ki kendisini o büyük bir takdir ve hürmetle andığı 'Rolanı düşünüyordu. Emperya nihayet; — Artk biribirimize kavuş. tuk, Kızım, , Nihayet her türlü tehlikeden uzak bulunuyorsun . Bunu da seni o tehlikeden kur- taran Sinyör Sandrigoya borç- Tuşun, dedi, Çi Rolan bu “izah ediniz,, in ta- unda gizlenen çekingen” liğin farkına varmıştı. Vaktin heniz gelmediğini düşünerek gözlerinde bir tehdit parladı: — Alâ. dedi... Size safiyetle ber şeyi izah edeyim. Siz de hangi tarafı iltizam etmeniz Jâ- #wm geldiğini düşünür ve kararı- nız; verirsiniz. —Sizi dinliyorum Kandiya. no! — Foskari babama müthiş iş- kenceler yaptı.. Foskariyle şerik” leri her halde cezalarını görme- dirler, — Bu kadar izahattan sonra ber halde sizin düşmanınız ol mak İstemem.. Rolan cevap verdi: — Düşmanlarıma yardım e. genleri de düşmanım sâyarım.... Sözüme geleyim: Foskari ile ar- kadaşlarına karşı amansız bir mücadeleye girişiyorum. Bu mü cadeleden ya onlar, yahut ta ben sağ çıkacağım. Onları mahvet- miya azmetmiş bulunuyorum. Bunu oda bilmiyor değil. Bu- nun içindir ki bazı teşebbüslere girişmiş bulunuyor, bir takım birleşmeler peşinde koşuyor. Bu itilâfların biri de sizinle olacak.. — Bunu nereden öğrendiniz? — Foskari, bu hususta, pek iyi tanıdığınız bir zatı size mu. rahbas olarak gönderiyor. — Kim bu adam, — Piyer Araten... — Piyetro... Ha şu nazik Pb yetro mu?,. Onu çok severim, Tekrar görmekle (fevkalâde memnun olacağım. — Fakat maalesef kendisini benim elimdedir. Bu memuriyete Onun yerine işte ben gelmiş bu" lunuyorum. — Bunu $iz yaptmız hal. — Evet Jan dö Mediçi.. Bunu bizzat ben yaptım, — Karşında bulunan adamın kim olduğunu bildiğin halde bu kadar küstahça kowuşabiliyör- sun ha?. Rolan cevap verdi; — Benim &on servetim bu küs tahlktan ibaret.. »— Piyer Aratenin söylemiye memur olduğu şeyleri siz mi söyliyeceksiniz? , — Evet, aynen.. Foskari bir krallıkla idare etmek için bütün İtalyayı ilmak istiyor. Kuv setlerinizi Venedik kuvvetleriyle birleştirerek, etnebilere Venedik kapılarınm artik kapandığını, menfaa: temin etmelerine nkân bulunmadığını anlatmak İstiyor. İtalyayı ele geçirdikten sonra hükümeti siz ve o idarç edecek

Bu sayıdan diğer sayfalar: