28 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

28 Şubat 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KAMA HABER — Akşam Postan Haber'in tarihi Romanı: 71 Yazan: ikimim Ahili, henüz bıçaktan elini kurtarmıştı ki omuzlarından kuvvetli Bursadaki fesad ocağı için de bundan daha güzel bir zamanta . savvur olunamazdı. Netekim dört Ahili işe başlamış- lar ve lik hamlede Çandarlıyı orta- dan kaldırmak istemişlerdi ama, Çandarlı da, Kara Abdürrahman da armud devşirmiyorlardı. Onlar her türlü tedbiri almışlardı. Dört Ahilinin limon kadar kafa « cıklariyle, Çandarlı gibi devletlâ bir vezire madik oynamak ve bele işi gücü şakilerin, gerirlerin ara . sında geçen, bütün hayatı korkunç maoeralarla örülü olan Kara Ab- dürrahmanı kündeden atlatmak, öy Te kolay bir iş değildi. Netekim de böyle oldu, Gece karanlık odada yatağında Muşil mişü uyuyan Çandar Kara Halil deği, onun entarisi ve tak - yesi zerine geçirilmiş ve bir pe- ruk takılmış kuklaydı. Zaten Ahili henüz bıçaktan elini kurtarmamıştı ki omuzlarından kuy vetli Iki el yakaladı. Herif sanki mengoneye sıkaşmış gibi, derin bir acı içinde kıvrana, rak yere çöktü, Lâmba yandı. Çandarir kapı önünde gözlerini kan bürümüş bir halde, göğsü sık sik teneffüs ettiğine izaret veren bir körük gibi yükselip inerek A. hiliyo bakıyordu. — A, Abdürralıman! Abdürrahman gülüyordu: — Ne sandın ya mel'un. Beni ginize alsaydınız başına bu felâket gelmezdi, Şu pamuk yığmı içinde bıraktığın güzel hançerden dolayı sana teşekkür ederim, Benim igim bu kadarla bitiyor. Bundan sonra. sını, şimdi zahiren kalbine hançer yemiş devletiâ vezir Çandarlı hal- edecektir. Abdürrahman bir taraftan da Atila ellerini arkasına bağlıyor. | ©“ ii da bağlıyarak sedir | Üzerine boylu boyuna uzandı ve| Çandarlıya dönerek: — Eti senin kemiği benim dev. Tetlim. Her şeyi itiraf edinceye kadar kamçılıyabilirsin. 7/4 . iki el bını bozmuştu. Maalesef hünkâr or dusuna gidecek iki Ahili çoktan hareket etmiş bulunuyorlardı, Yapılacak şeyin ne olduğunu ta. yin çok müşküldü. Herhalde bay -| vanlar üzerinde değildiler. Nasil o- | lacak, onlara nasi (yetişilecek ve hihsyet yetişilemezse hünküra sa - kınması nasıl bildirilecekti. Abdiirrahman böyle zamanlar, da aklma geleni hiç muhakeme et. meğe lüzum görmeden ve terei - düdsüz yapardı. Netekim yine der- kal, güvenilecek bir at bularak ve tozu dumana katarak yola düzeldi. Böylece uykusuz, yorgun günler ge çiyordu, Bir konakta atını değiştir. meğe muvaffak olabildi ve ancak Dimetokaya çok az kala ıslak top. rak Üzerinde iki süvarinin izlerine rasladı. Bu Abdürrahmanı sevinçten çıl- dırtabilirdi. Demek ki bâdiseyi ön- lemeğe muvaffak olabilecek ve hat tâ onlardan evvel varıp bir desise dahi hazırlarsak imkânnn bulabile. cekti, Netekim böyle oldu, Bir saat ka. dar ayni süratle giden Abdürrah - man birdenbire atının dizginlerini kıslı. İşte ayak izleri yana doğru gevriliyordu. Burada büyük tie Bahçe görün” yordu, Atmı bir kenara bağladı ve yavaş yavaş çalılar arasından bah, çeye yaklaştı. Bir tümsek kenarın. da küçük bir ateş başmda klar. kadaşm oturduğunu gördü. Bunlar Ahilerdi. Vakit kaybetmeğe gele - mezdi, Koşarak döndü, atma stla, dı ve yine yayından fırlamış bir ok gibi bünkâra mülâki olmağa yol . landı. Dimetokaya girdiği saman he - müz alacakaranlık basmak Üzerey- Sokaktakiler bu toz loprak için. de kalmış yabanc süvariyi teces- süsle seyrettiler. Abdürrahman bir iistiyara haykırdı: — Ağa, ağa! İhtiyar Addürrahmanı tepeden tırnağa kadar süzerek: — Ne var, evlât, Dedi. Bir yeri Kara Abdürrahman arkadaşlarım | mi soracaksın ? dan diğerleri hakkında malümat simsk üzere hemca çıkmıştı. Aldığı haber, Karanın tüylerini — Evet, baba, hünkâr sarayı ne- rede? — Hünkâr sarayı mı? Senin ofa- Ürpertmiş, başını döndürmüş, âsü.İda ne işin olur ki? MEN ADR Bi EZER inerim. — Artık yetişir. Ben burada Allah rahatlık versin. Arabanın içerisinden kalın ve hâkim bir söylediği #rkek sesi cevap verdi. Fakat Sözleri işitemedim. Arabanın içerisi görünmüyordu. Fakat bu görünmiyen adamın İzmirde Melikenin yanında gördüğüm erkek olduğuna emin- dim. Heyecandan ezilmiş, bitmiş bir halde o- tomobilin döndüğünü ve geldiği istikamet» #e uzaklaştığını gördüm. Yolun dönemeç yerlerinde fenerlerin ışı” ışık sayesinde Melikeyi görebiliyordum. Melike başmda- ve zarif, mini mini elini, hâlâ giden otemobilin ar- ğı etrafı kaplıyor. Ve bu ki kocaman şapkasile meranun kasından sallıyordu. Sonra araba Taştıkça etrafa perde perde karanlıklar düştü. Melike yavaş yavaş evine doğru yü Tümeğe taşladı. Arkazım'lan sezdirmeden Yy reketi yapamadı. Sıçfaya sıçraya merdivenleri çıkarak ka" pi İle genç kızın ararına girdim. Melike O MSp halanınölke'i s-“ini işittim: in boğazında ıstarablr bir “ah, çıktı. Sen — Bu adam alişamdanbei buraya mu ra bu ses sakinleşti, sa'lat oldu yavrum. ri-msk, seni bu — Vay, tiz miydiniz, ay Bülent? Beni uz. Bu kadar geç vakit buralar: korkuttur yorum. Me Jike kapıyı açmak istedi. Fakat bu son ha- oldu? söylediğimi bilmiyordum. — Daha ne olacak Melike!.. Gecenin bu saatinde-bir erkeğin yanında ve bu elbise ile dönüyorsun. Halbuki ben seni o kadar yüksek tahayyül ediyordum ki.. siz de buradan bir gün ayrıladiliyor ve bu günü bir başkasile beraber geşirebiliyörsu” nuz. Bunu sizden beklemezdim Melike... Soğuk bir tavır takındı. Beni baştan aşağı süzdü. Ve hiç bir şey söylemeden içziye girdi, bea de uzak Melike üç adım çekildi. arkasından. bir cisim kımıldarıyordu. | ELE ECE, (0 * > BB GN 3 ER AA da ne arıyorsunuz? Fevkalâde bir vaka mı Kiskançlıktan kudurmuş bir Melike bana balkmadan şapkasını, man- tosunu çıkardı. Köşede gerili bir yatakta Biraz sonra Zey rada beklemek istiyordu. İki defa Kkovduru, Fakat aldırış bile yakaladı — Birak lâf; bire anğ, bans işin mubakemesi değil, hünkârın sarayı lâzım, — Doğru git, sola sap, orada sor evlât, Ama, bu saatte hünkârm sarayı önünden kuş bile uçmaz. Sen kimsin? — Sonra anlarsın ağa, ben hin. kârm yabancısı değilim. Ve yine atmı sürdü, Dimetoka küçük yer, Halk, hün. kür Murad sarayı burada İnşa ct- tirdikten sonra açıkça konuşmak - tan bile ürkek olmuştu. Böyle akşam ozanından sonra toz duman içinde, belli ki uzaktar gelmiş, bir süvarinin hünkâri ara. ması herbalde hayırı bir iş için değildi ve bu birtakım şaylalarla halk arasında çabucak yayılıverdi. Hünkârm yeni bir harbe bazırlan . masma işaret bile sayanlar oldu. Abdürrahman bu mütecessis göz- ler arasından, aklında ne yapılmak lâzmgeldiğini düşünerek, tama - men lkayt atını sürüyordu. İşte hünkâr sarayı! Sarayda işiklar yanmıştı, Kapı bekçileri Kara Abdürrahmanı önle, diler: — Nereye ağa? — Hünkâr huzuruna, — Yarm gel, — Haydi, ben yabancı değilim, şevketlünun, kendisine haber ile tin, Kara Abdürrshman gelmiş de- yin. Ne garibdir, artık saçlarına kır düşmüş olmasma rağmen hâlâ bir delikanlı olmaktan kurtulamıyan bu dev vücutlu adamın kulaktan ku lağa yayılan efsanevi adı burada da duyulmuştu. Sihirli bir kelime gibi kapı bekçi- lerini de birdenbire hayrete dü . şüren bü ad, ağızdan ağıza t baş. çavuşa kadar bir hamlede © vardı, Çavuş, Abdürrahmanm yanma ko » şarak geldi ve stnm özengilerini tutarak: — Ağa insene, dedi, göyle otur da şevketlâ bünkârs arzedelim, (Devamı ver) Çapraz eğlence : ' a 3 » 5 6 7 8 9 Bugünkü bilmecemiz Soldan sağa: 1 — Ayakkabılarile meşhur bey» nelmilel bir komik, 2 — Kral (öz türkçe) » kitap sehibi bir peygam- ber - tavlada üç, 3 — Trabzon sa hillerinde çıkan küçük ve şarkılara girmiş meşhur bir balık - bahçe, 4 — Bir Türk adı - suale verilen, 5 — Su * yapma »- Bir Türk harfi, 6 — Mahbusların konduğu yer, 7 — Eski dervişlerin sihirli sanılan sopa- st - hristiyanlar (Osmanlı tarihinde adı), 8 —- Etüve evi, 9 — Bir padi- şahı resmen kabul (eski devirlerin — 75 halde ne Demek Oo mazdım. istiyordum. etti: Bana karşı olan serbestiyi nereden aldınız? Bu hareketini- zin manasını anlamıyorum. Ne yaptığımı gözetlemeğe ve yaptıklarım hakkımda hü küm vermeğe ne salâhiyetiniz var? Kizin soğuk sesi ve hakaret eden tavır lart karşısında öfkemin çok çabuk geçtiğini anlıyordum. Yalvarmağa başladım. — Melike rica ederim. Benimle kortuşur” #deta etmedi. Bil- mem senden he İstiyor.. Melikenin sakin sesi, halasının hiddetten cırlayan haykırışile tezat teşkil ediyordu: — Bana izahat veriniz bakayım, bay Bü- lent. Bu şekilde hareket emek hakkını size kim verdi? Ben sizi terbiyeli bir adam sa- nirdim."Bu tarzda hâreketi sizden hiç um Kızın halindeki bu sükünetlen şaşırmış, kekelemeğe başlamıştım: — Ne bahasına olursa olsun sizi görmek Melike mağrur bir eda ile fikrinde ısrar âdetlerinden) , 10 — Eskiye itibar olsaydı buraya nur yağardı, Yukardan aşağı: 1 — Bir Rus operası, 2 — Yedi Garibe, 3 — İşaret - tenebbüt eden 4 — Yukarı çeken - doktorlarm ve- rip bizim yuttuğumuz nesne, 5 — Şit mezhebine mensup » baştaki bi” rinci harfi H olunca dünyayı işaret eder 6 — İskambil kâğıdında birli” can adam manasına bir soyadı, 7 — Paranın en bayağı adı * iç uzuv Jar, 8 — Hayvan vurma sporu * elin içi, 9 — Sırlar - zaman, 10 — Musibet - erkek, 23456789410 “lella mlalvlajs Dünkü bilmecemizin kalli e Esat efendi 1874 den (1290) 1878 (1204) ze kadar İstanbulda cereyan eden siyasi hâdiselerde rol almış ve bu rol ekseriya birinci derecede 0k muştur. Meselâ dayımdan işittiğim bir vakayı burada nakledeyim. Bir gece evinde iken kapıya bir hoca gelmiş. Babamı çağırmış. Ka” pı önünde konuşmuşlar. Dayım cumbadan dinlemiş. Geçen mükâle- meyi bana anlatırdı. Babam sor muş: — Kaç kişi oldunuz? Moca cevap vermiş: »— Biz 350 kadar varız. Kâzım efendi 500, Hasan efehdi 300 kişi buldu. — Pekâlâ. Bunlar alay geçerken “bizim maksadımız bu değildi, mil letti millet!,, diye bağırsınlar. Som tasıma karışma yın. Biz de oradayız. Ben ve Kemal bey gibi arkadaşlar sarıklı olarak önünüze çıkacağız. Hoca gidince dayım, babama: — Esat elendi, demiş, gene ne İş ler çeviriyorsun? Hâlâ mı bu sakat işlerle uğraşır durursun! Daha ha pisten dün çıktın. (Esat efendi, zap tiye nâzırı Öğüz Mehmet paşa için yazdığı ağır bir makaleden dolayı hapsedilmiş, Saffet ve Hamdi paşe- ların delâletile tahliye edilmişti) Babam gülmüş ve şaka etmiş: — Sen o kadar bilirsin! yarın top seslerini işitirsen uyanırsın! Filhakika ertesi sabah dayım Ci- bali vapurile köprüye geldiği zaman münadilerin beşinci Muradın cüld- «unu haber verdiklerini duymuş ve işi anlamıştır. Naklettiğim bu kapı önü mükü- lemesi de anlatıyor ki Sultan Mura* da cülüş günü millet ağzından ka pumuesasi lüzumunu hatırlatmak 0- zere o z8man Üleme denilen sarıklı” Jara kemal bey, ve rüfekâsı nüma yiş yaptırmışlardır. Esat efendi hemen o gün beşinci Muradı tebrike gitmiş, padişah yeni fikirli ve inkılâpçı babama 200 al- tan ile Leman isminde bir o cariye “ihsan,, etmiştir. Beşinci Murat aklı başında ola- sak ancak beş gün devlet başında bulunduktan sonra malâm şekilde Pal'edilince de el altından kanunu” sasi propagandaları devam etmiştir. İkinci Hamit padişah olunca sa“ rayda Ziya paşanın relsliğinde Ke- mal bey ve arkadaşlarından mürek- kep bir edebi heyet o kurmuş, inki lâpçıların gözlerini boyamak üzere teşkil olunduğu sonradan anlatılan ve başkâtipliğinde Esat efendi bulu” nan bu heyet matbuatta kanunuesa si lehinde propaganda ile meşgul © lürken Mahmut Nedim paşa ve târ raftarları da kanünuesasi aleyhinde- ki neşriyata hız vermişlerdi." Esat efendi bu sırada “hükümeti ken bu tavırları takınmayınız. Ne kadar 15- tırap çektiğimi görüyorsunuz. Size derin bir imanla bağlanmıstım. Bunu yapabileceği" nize hiç aklım kesmiyordu. — Bunu dediğiniz ne? — Bu adam kim Melike? Bütün günü Deraber geçirdiğiniz bu adam.. — Peki sonra ne, olmuş? Gözlerinde gurur şimşekleri çakıyor, ba" kaşı kızgın bir alev gibi alnımı delerek bey nimi yakıyordu. Ne perişan bir halde bulunduğumu anla dı. Hakikaten bu dakikada hiçbir şey yapa mıvacak kadar zavallıydım. Melike galiba bana acıdı, yahut o da benimle bozuşmak itemiyordu, tavrmı birdenbire değiştirdi. — Peki, oturunuz şuraya.. Ben de bir iki lokma bir şey yiyeyim. Ben yemeğimi biti- rinceye kadar ne söyliyecekseniz söyleyiniz. hareketlerinizde bu Fakat sözlerinize dikkat ediniz. En ufak hakarete tahammülüm yok artık.. Şimdiye kadar söylediklerinizi affediyorum. Çünkü sizi ne söylediğini bilmiyecek kadar peri şan bir halde görüyorum. Gecenin bu sa atinde evimde bir erkeğin bulunması hiç| verler Çerkes Hss* hoşuma gitmez. Fakat halinize — acıdığım | jüm halinde yakal için sizi kapı dışarı etmiyorum, (Devamı var) Yazan: Asaf Beive İbi) devam edebileceksiniz. 28 ŞUBAT — 1939 meşrute,, ismile küçük bir es€f | retmiş ve hattâ bunu Kuleli EİT binde okutmağa başlamıştır. iş duyulur duyulmaz Esat elendi mabeyine çağrım başkâtip Sait paşa tarafından guya çekilmiş:- 4 B -— “Efendimiz, bu eseri emrile yazdığınızı soruyorlar. e Esat efendi sükünetle cevâ? miş: a — Efendimiz ear A raftar oldukları halde bazı neşriyat yapılmakta odu padişahın emellerinin tervici YO? da ben yazdım. şe — Elerdimiz bunu Mithat i nın kalemine benzetiyorlar? — Kendi fetihadımı bizzat — yazdım. Ne Mithat paşa kalı başkalarına iare edecek kadi” a de ben başkalarının yâzılarınİ | xa atacak kadar küçüküz. — Fakat Rüştü paşa ce mütercim) huzurda vaziyeti eğ tığım şekilde arzettiler ve pattl ve zin teb'idinizi istediler. Fakat dimiz yalnız sizin maasi sifenize (yani heyeti edebiye” aa > tipliği) ne nihayet ln buyurdular. Fakat adiiyedel lenize (ticareti bahriye zabit di Bu emirle de İİ sat efendi o gece sadrazam ayari paşanm konağına gitmiş, mi kendisine anlatınca zavallı vezir şaşırmış: — Padişah yalan sym > mamiş! Bu ne kadar adilik! millete selâmet versin. Be? mabeyne uğramadım bile, Yur da böyle bir söz SÖY rum? Esat efendi bu lm “İstikbal, ve “Hayal, de ekseriya imzalı ve bazan az makalelerle kanunuesasi İ3X” körüklemiş ve ateşlemeğe des” miştir. Bundan sonra malüm olduğ”, Te kanunüesasi Abdülhamit fından zoraki bir şekilde * muş, meclisin içtimai Mithat paşa Avrupaya te miş ve 1877 de Rusya harebe esnasında meclis muştur. Mithat paşanmn zevcesi N* nım, annemin pek iyi Ondan nakler işitmiştim. dar Mihat beyin de pe dığı veçhile, M'thr”* mazdan bir gün evvel İ enayi ve kendisile çocuklar”. saat vesaire hediye edilmi z a mi a Se Hasan hüdisesine d8İF | yazmalı da tarih: hizmet il 1 i teyim: # Hdise gecesi Eset e m zazeteci arkadaşlari” Di ig paşanın Beyazıt baban? g idi. Beni büyüten ve eni a menfasında refakat etmi İl leyman ismindeki 12) e a gif “ulunuyordu. Heyeti mi eti “tere ederken ve Esat efe” r daşları da yaverler * çi li i Zerkes Hasan iii öldürüp içeri girdik yi ve odasına dalmış, KAY in A ii v şa ile Serasker Hü“ in m i ye da öldürmüştür. Son çi avizeleri korrp yangın © gi i Sm osMUŞ, isini ii hi Çerkes Hiasana a si eyt | ii Neyapıyorsun 1299" | Ni iş, ” © Seninle paşam ki a “a) bir şey vok- “ Torkmayın! eri çe '; “Babyse“Tikeri, e li ii aışla” halinde as am yer),

Bu sayıdan diğer sayfalar: