19 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

19 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER'İN. TARİHİ Ve bittabi en çok kazanılması lâğımgelen kalb de hiç şüphesiz ha kan Osmanın kalbiydi. Osmanm özünde dağ, taş durmu, yor, ordular, kuvvetler eriyor, bü kümdarlar yuvarlanıyor, taç ve tahtlar sernegün oluyordu. Bu bakan ele göçmedikçe vak tefek kâlplerin ne ehemmiyeti var dı? Gıyaseddin! Mes'udu sani Emir Emir Mansur Çomaktari çağırarık gizlice ve birkaç saat süren bir has bıhalde bulunmuştu, Gıyaseddin: — Osman beyi kazanmamız lâzım Çomaktar, demişti. — Evet gevketlü sultanım. — Ama, nasıl Çomuktar? — Buyutacağın eyni keramet ve isabet olur şevketlüm, — Hayır, hayır Çomaktar, bırak bu teraneleri, Şimdi ciddi bir me - sele üzerindeyiz. Buna benim aklım yatmıyor. Uzun zamandanberi Selçukilerle mlnaseheti kesip etrafa dehşet s larak bir çığ gibi büyüyen hakâ Osmanı tekrar bize bendetmek mü him bir davadır. Ama, nasıl başa - nırz? — Şevketlim müsaade ederlerse, bir sözüm var. — Seni neye çağırdım zaten, söy! le nedir? — Hakan Osman amcası Dilndar- dan yugindır.. . — Neden? — Dündar Ertuğruldan sonra ue memleketlerinin yegüne hâklmi ol- mak dilemişti, Ve bu iş o kadar f- leri vardı ki, Osman, Msl hatunla © İzdivacından sonra İkisi arâadirda mücadele açığa vuruldu. Halk Iki taraflı oldular. Filhaki, © ka Osman taraftarları kesirdir, 3- ma sinek küçük de olsa mide bulan. | # dırır, — Bundan istifade mi edelim di-| © — yorsun Çomaktar? — Evet şevketlüm, — Osmanın muayyen saha dahi, © Minde emaretine ait bir ferman ?8-| darı suretile amcası Dündarı da ra metmek mümkün olur ve bu Os - o şman tevabiinin celbi kulübuna me - “dar olur. Gıyaseddin Mes'udu sani sevin- ramış ve Çomukları kucaklıyarak: © — Senin gibi bir vezir cibans az — Nasıl istifade, anlat bakalım İ ROMANI: 28 gelir, demişti, Yaz öyleyse ferma- Bi, Fermanda Söğüt ucu Osman be- ye temlik olunmakta ve emareti i. Min olunarak bakkında ilk defa “Nusreddin Ebunnasrı Osman şah,, diye hitab olunuyordu. Çomaktar fermanı alarak, etra- İmâ topladığı saltanat hassalarm - dan bir heyetle Tütk hakanı Os- manı ziyarete gitti (2) Hakan Osman, Çomaktarın yöle çıktığı beberini alınca hulkin ve askerini topladı ve intizar etti, Babasının son dakikalarına ka dar, en iyi dost telâkki ettiği Sel - çuk hükümdarlarına karşı da babası gibi hareket etmeği dü- yünmüş ve belki bunda isabet gös. termigti, Çomakta, Osmana mülâki olunca fermanı padişshiyi üç kere öpüp başıma koyduktan sundu, Ferman orada ve umumun muvs- öehesinde okunmuştu. Osmata e İr unvanı ve emaret tevcih olun İ maktaydı. | Fakat hiç kimse Osmanm, Saltık. iis ve Kösemihal (3) ile neler ko. nuştuğunun farkında değildi, Bu safların gerisinde de mühim bir ha zırlık olduğunun o kimsecikler yine b değildi, Acaba Osman bir| sürpriz mi hazırlıyordu? EE Minula ., Dedi... Hak he keli Köse Mihal bu tedbiri duğru gör l merişti: — Hayır, dedi. Sen ve ben kuv- vetleri İkiye ayırarak sağ ve £ol İcenahlar halinde hareket ederiz. Şevketlü hakan Osman han da piş-| dar kuvvetlerinin başında bulunur. Böylece daha muvaffak netice 2. | İırız kanaatindeyim, Hakan Osman, Köse Mibalın nok İ tsinazarını daha doğru buluyordu. Osman sordu: — Peki, hüreket he zaman? Köse cevab verdi: — İrağenize bağlı şevketlt ha. TN — O halde alerseher! Mihal ve Saltık tasdik ettiler; — Alesseber! Bütün gece şehirde, Osman e- &inden yerinden bir çocuk gibi siç-İmareti bayramı yapılırken ohakan| ve Köse Mihal, Saltık ve diğer ku- mandanlar ve aşiret beyleri harıl Osman | sonra Bakans! Yazan: Muzaffer Muhittin Hakan Orhan, Çomaktarın yola çık- tığı haberini alınca halkını ve askerini topladı ve intizar etti harıl üğ bine yakm bir kuvvet top- uyarak her türlü diler, Osman heyecan içindeydi, Ken .| disine Bay Hoca ve Sarıbatı gibi iki sziz vücut kaybettiren İnegöl tek- furu Nikola bu sefer cezayı serası- n bulacaktı. Osman, fazla kan dökülmesini istemiyordu. Bu itibarla ansızm bas kın vermekte bir isabet olacaktı, Gece hiç kimse sabaha kadar u | yumamış ve hasırlanmakla meşgul | olmuştu. Seherde, hafif bir ışık şehre göl. ge halinde aydınlık serptiği zaman Osman üç bin muharibin başinda Nikola Üzerine sefer etti, Ve filha kika Nikola bu ansız hücum karşı- sında kendini toparlıyamadan ya - rımyamslak kuvvetleriyle (harbe İ girdi. Muharebe bir katliam © şeklinde İ olmuş, meydanda hafif hendekler- İ den kan setleri sızmış, meydanı ta, ize et köküsu sarmıştı. Güneş doğduğu zaman meydan da binlerce leş Üzerine xuş kondular. Nikola ve birçek düşmen kurun danları ölüler arasmdaydı, Osmin irade etmiştir — Talas peki, fakat hulk era: sında kan dökülmiydeck, Nizölg: ailesini esir İsterim. "Nikötamini Yet” bötyiresi, Six ken roğiu ve üç kardeşi ie kademan | kek elli kadar esir alınarak bir;he yet halinde hakan Otmana takdim olundu, (4) Fakat işte bu hâdiseyle Osmnan tarayıma bir ftskı fücur o kıvılcami da girdi. Nikolanm an altı yaşındaki kızı Anila bakan Osman huzurunda boy İnu bükük mukadderatına çıkacak 4, İredeyi beklerken kapı arkasındaki Tımıltıyı işitmiş ve biraz daha geri çekilerek daha iyi duymak için ba. şımı kafifçe odaya çevirmişti. Biraz kalınca bir s6s duyu) du; — Nikola, çok mukavemet gös - lem kalbinden bir kan fişkırttı' ve derhal geberdi, Mel'inun üzerinde yalnız sapı mücevherlerle beğen miş bir hançer bulabildim. Anita bavf ve haşyet İçinde irgi- isrek bir feryad koparıp oracığa ğıldı, Ağzı köpüklendi, elleri ke- silâhis hazırla. | gürülerle j ,Setlendi ve bacakları taksilin etti Osman haykırdı: — Ça icab edeni yaparak ke 2! kurtarmız, Hekimbaşı ve bütün halk güzel an baru üşüştüler. bu esirler yığını | &rnç kirin bu kadar hassasiyet gös termiş “İasınr bir türlü izah cide, memiş ve; — Ayıldıklan sonra bans getiri. riz, diyerek oradan uyrılmıştı. Anita yavaş yı kendise gelir- ken daha müinimini bir çocuk gibi, bir tarafına büyük bir çivi batmış bir yarak gibi warak ve bay- kırarak ağlamış ve yalvarmıştı; (Devami var) (2) Hayrullah efendi tarihi bu hususta en doğru malümatr vermis bulunuyor. Münşeatı Feridun bey bu vadide, ki izahat çok mühimdir. Münşeatı Feridun bey birinci cildinin 48 inci sayfasında bu fermandan bahseder- ken ucun ekemmi; barüz ettirmektedir: | “Hususaki meskeni anı fsyife ex etrafı memalik farafı başet ki dermeyan hasınan futade ve ma- kamı anı müslümenan der hududu padişahı İse başet der aynı kâ, ve dn jen ihtiyat ahi? © AR kemyizi vacip ve miami biyet lâ zalet bifazlullahi mahsusa ve rayatüleadi anba menküse © mühimasatı bikaı talim ve millet ve muaazamatı diyarı milki devletest der merzi küfları hiç suzr muhkem ter ve hiç derbendi muazzam ter ez anân nist., (3) “Köse Mihal bu tarihten iti- baren Saltan Osmana pek ziyade tini şöylece te- muhabbet bağlamış ve Ertuğrulun | vefatı ile mumaileyhin yerine kaim | olan oğlunun kesbi İstikiMi eyledi. | ğini müteakip dini İslâmı kabul e- uyor. | derek sülâlet Ali Osmanm şevket | 7s Kütüphaneleri için bir kazançtır, | ler alınmıştır. y ve arametine pek büyük muavenet lerde bulunup nüfuz ve geldikçe ilerde bahsolunacağı vech üzere birkaç asırlar tarihi Osmani, de Mihal oğulları namile pek büyük bizmetler görmüslerdi Hammer tarihi cili: 1, Sayfa 98. (4) Münşeatı Feridun bey, cild: 1 sayfa 55 - 56, er zsi ie — 20 — Sokağın sessizliği içinde iki ma 'denin biribirine sert, sert çarpma- .Sndan hasıl olar gürültü'duyuldu. Leylâ bir müddet tokmağı kapı “nin üstüne çivilenmiş bu madeni lev a üzerine kısa ve devamlı darbele ğ Tahta ev bu İnce o parmakların madene sirayet eden telâşına karşı Tâkayt ve onların haykırışlarına &ar şi sessiz kaldı. Leylâ büyük eyedan içerisin. de karanlığı dinliyordu, — Hiç kimse yok muydu bu ev. de? Bu evde olan ve üstüne bu kadar saat geçmiş bulunan bu hâdiseyi duymamış olmasına imkân var mıy di? r hâdise olur da, vakayı yapanın o annesi; gece- nin bu vaktine kadar bunu duyma" mış olamazdı, ; evin dilsizliği karşısında içinde anlı jemi daha yada bir haber almağa yalmişti. Çıldıracık kadar hata “adar onu merak ediyordu. Avniye ne olmuştu? ols Saatlerce terzihanenin karşısında kendin Mini bekledikten sonta nih alm e için si zat bulusne ui tösbil ettik. Jeri yere gelmemiş! et | Onun sözünde durmamasında bir tek sebeb olabilirdi: “Muhakleak 0 nu tuttular.., diye düşünüyor ve bu nu düşünürker, bütün kaninın kay- naya, kaynaya bâşına yükseldiğini duyuyor, bağıra bağırâ ağlamak ih- tiyacını hissediyordu. | “Onu tuttular!..., | Kaptı tokmağının sesi dar sokakta bir imdat işareti gibi tiz ve telâş ve. cici bir sesle çınlıyordu. Eğer yaralanan insan öldüyse e bet de Avniyi sağ bırakmazlar, el- bet de onu asarlardı: | “Nasi kıydı elâlemin cğluna!.., * Nasıl kıymışu? Nasil eli varmıştı da. Bir komsu evinin gecirdayarak sü — Kim o? Mahalle uykudan uyandı mi arıyorsunuz? — Habibe hanımı DU, Wuruyorum, & — Ha'ibe hanım eve — Evde yok mu? #yorüm. vur o ike 5 enik mizi elde — Bir saat evvel gitti. — Geceyarısı ihtiyar kadın nere ye gitti? — Ne bileyim. Polis, bekçi geldi alıp götürdüler, Polis bekçi mi2., Allah.. Allah ihtiyar kadını polis bekçi ne yapa. tak mar hanım... Mahallede sağır sultan duydu, Sen duymadın mı? — Ne'duyayım.. İşten geliyo" rum. Mahallede değildim ki.. Ne İ öimü — Ne olacak, serseri oğlu adam Yürmu$, Adam mi Yurmuş!u, vurulan adamı? Ne bil gökler G yorlar. i Ölmüş mi ben muayene eder mi O anda ölmüş di nan tolkmâğındı yısaydı, yere di İbice öyle başı döndü. Vah! Vahl!, Hiç hilmiyordum. ir sarhoş gibi âde- ta ya'paaya, yalpalaya osadan u zaklaştn. sertetile | terdi çavuş, fakat son hançer ham- | kesbi iştihsr eyliyen ailesi de sırası | Birden”! Ve kapının tokmağından elini; çe. ! .HABER'in memleket m Kültürüne yeni bir hizmeti & *| Büyük fedakârlıklarla hazırlattığı Di TURKCE - FRANSIZCA: İNGİLİZCE - ALMANCA;5 i DİLLERİ ÜZERİN: i iz b Resimle üz Büyük Lügat vi gi < ii Mayis 1009 tarihinden İtiba:Tler, askerler, seyyahlar bu bü - ren her gün formu forma Haber'leİ esere başvurmadan yapamazlar. | birlikte verilmeye başlıyor. 6 © Eserde en küçük bir tertib h Resimle Büyük © KLüzat, yalnız sı berakılmamasna azami deri Ne Türk kütüphaneleri için değil, dün cede dikkat için lâzmgelen tedi ©. Dil bilen, yeni dil öğrenmek isti- iİstiyenlere parasi yen herkesi, ber seviyedeki . tiebe, mozlek sahibleri, teknik mütereim. DrOŞÜr gönderili m © Be a İle 5 Bur OR ERA Çine a del r Oy Pencereden konuşan komşu çatı — Sen Habibe hanımın nesi ol İ ös lak bir sesle; yorsun? diye sorarlarsa; as — Vay numaracı vayl.. diyordu.) — Habibe hanımı gecenin bu. er Hiçbir şey bilmiyordun da gecenin | atinde neden arıyorsun? derlerse Mİ Eyi bu saatinde ne diye o kaptları kırı. ' cevap verecekti? diz Eğer ona da; “İşten gelirken evi > Are ne uğradım. Kendisini polis, aldı dediler merak ettim, ara geldim., dese belki de bu defa ne: çalıştığını, nerede oturduğunu sorüi Karakolun önünden tekrar geçer- İlar ve ta yukarı sokaklarda otursil ken vücudu sıtmalı bir Dalarım iie insanın gecenin bu saatinde yel on e vücudu gibi titriyordu. Karakolun İ gun, arşın işten dönerken ta aş > Ba İçini görmek için gene karşı kaldır) İbir yerde oturan bir ahbabını biğrd,, mn dıvarları dibinden süzülerek ırlamıyacağını söylerdi, “Ey didiyor ve daha dikkatle » açılmış Bee vözlerile pencerelere bakıyordu. —Ki Hi ça dr, EN >M da A SM ol yörsun. Elbette bunda da bir dala” vere var yal... rahat lar —Bu > M: Ortada bir cinayet vardı. Bir * dam öğürülmüştü. Karakolun ait kattaki odasmda,| y gi »# memur, ne komiser, ne de kimse) Ya ordan şüphe ederlerse? Ya vardı? nun Avniyi gördüğünü, Arin R Odu kapısının dışında, sofada ka, "Yasına söz ii e pmın hizasından dıvara doğru gi: | bilir hükümetçe, Ka, ne. bei cezası vardı! dip. tekrar kapıya doğru gelen ka: “e ii çepili i sırcık, sarı, kabarık | Karakola yaklaşmağa dahi cer dının sadece kıvırcık, sart, kabarı! il den yürüdü. 'açları görünüyordu. Ah cesaret edip de içeri bir Potiöten bü kadar korkulabileceği" Kak » hayatımda bir kere pi” De İ dike, “ Habibe hanım burada mı?.. ni.o böl İL, diye sorabiiseydi. Fakat cesaret €, le düsünmemisti. <p Hemi: Ona: ! (Devam: vat)

Bu sayıdan diğer sayfalar: