2 Mayıs 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

2 Mayıs 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- b ven de göremiyorum. Ancak N #pucu bulmak için çabala. hi e Lödunun apart... mnt İp daha gezip tkik edeceğim. imi miser Ridle böraber ger pi” pin söylemiştim değil mi? Vet. Ben vaktinizi boş yere ii GBİNİZİ sanıyorum, Komi- id. dünün Pettigrev hâdi 3 > olduğunu mu sö mii © Lödu cinayeti 5 iş olduğuna kı İber, de maktulün ev > ölemenizin sebebi? iye DİE şeyi tesadüfe bırak. İK Aç yorum da ondan... man dikkatli olunuz. Geçen lekrar okakiz r. Sizin yerinizde > rda yaya dolaşmaz, ile gezecdim, “u# a b esi Erten k e sabah Furlong, uşağı Pratı İn ri Lödunun apartımanının e” olduğunu öğrendi. Furlong İri, erinE polis müdürlüğünde ii 3 Ridi ziyaret etti: ila tektrikçilikten vaz geçti mii © mesleğe o muvakkaten — Yazık! ben Da , iz bir si Tak ç ki Vi te sz Eh, Pettiyi nihayet bulduğunuzu z rev meselesi —A ii 4 bi suali ben de size sora. pd i hi ali im gibi bir amatör. | naz tü İstemeğe tenezzül edi- i anali takdir ettiğimizi ii - j Büldü; va Silan İM almak imkân ecrin birinde kaybolsa i ves hk. sizi koy: etine Lİ İN Mesele, > “deceğim| Peki, Lö iş Esi De oldu? Kim öldür” ME Ködu Mu? Ha hatırladım. hi) ar€hİN müdür muavini dej i Na yi ie meşgul olar arkadasın i Miİİ tevkif ettiğini o sanmr. hye $*Y söylemiyeceğiniz anlar ze Ka ne var ne yok? Na 3 bir tavsiye: Geceleri yal- il iz tenha sokak. Sapmayınız. Sia iy, izden birisi daha bana bu vede bulundu, Kim? * De; A İstihbaratı şi. ib . Doyl uzağı gören, tecrübe" İr ad Hb , amdır. Böyle söylemesinin öğ *ebebi olacak. Sizin yeriniz im tavsiyesine tiayet ederdim. »”.. Z öğle yemeğini klübünde 3 — Sonra bir müddet orada Mind D Pettizrev hâdisesini dü. j Vi Akşam üstü dışarı çıktı. lah, , en meşhur sisi kesif biF “e halinde gere şehri sarmıştı. İle mlaği bile caddelerde ihtiyatla anlardı Furlong — yeraltı şi iletile gitmenin daha | çabuk Purton etik, Ve şimendiferle Russel <a KİRİ. Lödunun evine ka e rüdü Pi ad Sahibi kadın onu hararetle kar d RL” Cinayet günü polislerle be. © Reldiğini hatırlamı i a, M w Ri > boş efendim. İçinde çed SAN oldu diye kimse tutmak is Vek Ma Budalalık değil mi? Cina. Elk, vUYsa bunda apartımanm ne Alİ var? , bu apartımanı görüp be- m. Taşrada bulunan ve i A Yerleşmek üzere olar bir iy benden bir apartıman bul ar, 9 <a edince burasını hatırla, İ Ribi kiralamağa tali- (* him; Yİ. “Aksam Postası, nn za" Jbim. Fakat asıl kiracı geldiği vakit i kendisine uzun uzadıya cinayet hâ- d nden bahsetmeğe lüzum yok. İ Ev sahibi kadın sevincinden nere. eyse Furlongun una sarılacak tr. Furlong bir miktar pey de ver di. Sonra kadınla beraber o aparte mana çıktı. — Arkadaşım bir kütüphane al. öylemişti. Odanın ölçüsünü Cebinden metre çıkarıp ölçü almağa başladı. Kadın bunun üze“ İrine onu yalnız bırakıp ra döndü. Furlong da ölçü işini İ bırakıp üpartımanı baştan aşağı İdi tie aradı. Fakat bir şey bula. madı, Tekrar aşağı indi. Ev sahibi kadı: na veda ettikten sonra akşam ka- ranlığile beraber daha çoğalmış ©. İlan sis içinde yürümeğe başladı. | Doyl ve Ridin tahminleri doğru mütearızlar bundan daha müsait 1 şerait bulamazlardı. İht İlan ortasında yürüyordu. kamyon tarafından ezilmek tehlike- si atlatınca kaldırıma çıktı. Bir yol köşesini dönmüştü ki ar. kasında bi ri sevki tabit ile ellerini uzatarak ta arruzu önlemeğe çalıştı. Havada bir çelik parıldadı ve 6 anda Fürlong sol kolunda şiddetli bir acı duy'd boksör atikliğile, âdeta otomati ni sağ yumruğile mukabele etti. Darbe pek kuvvetli o olmamakla beraber mütearrızı sendeletmeği fi geldi. İki adam kısa biran göğüs göğüse mücadele çitiler. Sorra mü. tearız silkinerek çekildi ve Furlon- gü takip edemiyecek halde bıraka. İ rak kaçtı Furlong.biraz «sonra doğruldu. Pardösüsünün kolu kan içindeydi. Fakat yara valim değildi. Mendili ile yarayı sardı ve sağ eliyle dişleri vasıtasile sargıyı düğümledi. Şapkasını gözlerinin üstüne iğ- miş ve kaşkoluyla burnuna Okadar yüzünü örtmüş olan m zın YÜ zünü seçememişti. Bu sırada ayağı bir şeye çarptı ve iğilerek aldı. Bu bir hançerdi. Yürüdü ve ilk sokak lâmbasmn ışığ zaltında o bakınca hançerin kapzasında çince yazılar 251 Nakleden: F. K. olduğunu gördü. Furlong, müteamı zın kaçacağı sırada, biran tereddüt ederek bir şey ârar gibi o olduğunu hatırladı. Mançeri cebine koyarak geçen bir taksiyi çağırdı ve evine döndü. Prat evde yaraya pasmıman yap" tı. Furlong: — Polis müdürlüğüne telefon et ve Komiser Ridin orada olup olma” dığını sor, Orada ise akşam yeme ğine buraya gelmesini rica ettiğimi, kerdisine anlatacaklarım olduğunu t biraz sonra geri döndü M. Rid davetinizi memnur le kabul ediyor. Yaranız mühim ol. müdığı için pek sevindiğini söyledi. Furlong kızdı: — Yaralı olduğumu ne diye söy- dedin? — Ben söylemedim efendim. xvi Yemeği müteakip, misafirini ra- hat bir koltuğa oturtup kahve ve Ji. körleri getirttikten sonra, Furlong, esas mevzua çeldi. — Şimdi beni dinle azizim Rid. — Memnuniyetle... — Yaralandığımı nereden öğrer- diniz? Komiser Rid gülümsedi. — Bilmiyordum. Fakat gayet ko- laylıkla keşlettim. Beni acele ça. Zırıverdiniz ve daveti bizzat siz de. Zil Prat vasıtasile (yapıyordunuz. Bundan başınıza bir kaza geldiğini anladım. Fakat beni yemeğe çağır “ İmanızdan da varanızın mühim ol madığıni keşfettim. — Bravo! Furlong, başına geleni kısaca an. lattr. Rid onu dikkatle dinledi vel Furlongun hikâyesi bitince 801 — Demek mütearrızın yüzünü seçemediniz? — Evet. Ortalık yarı karanlıktı ve adam yüzünü örtmüştü. —iİüiyan biriydi diyorsunuz. Karson olmasın? — Ben de öyle düşündüm. — Lütfen hançeri gösterir misi. niz? Purlong hançeri uzattı: 21 sürebilirsiniz, adam eldi- venliydi, parmak izi yoktur. (Devamı var) KAHRAMAN HAYDUD Marti Ahmet yaman bir deniz. ciydi hani ya.. Onu sadece Sinop. lular değil, de bulunan civar vilâyetler ahalisi bile parmakla gösterirdi. Usta bir balıkçı idi o... Arkadaşı Hızır ve tayfası Hasan- la, ağlarını, ve dalyanlarını şaş - maz bir hünerle kuruyordu. Bu ilkbahar, Marti Ahmet, kü. çük balıkçı gemisine tayfa bul. makta epeyce zorluk çekti, Hizt. nn romatizmaları tutmuş ve sefe. re iştirak edemiyeceğini bildirmiş- ti. Onun boşluğunu doldurmak bir meseleydi. Bir adam aradığını du. yarak Ahmet reise başvuranlar ne olta hazırlayabilecek, ne ağ ta. mir edebilecek, ne de fırtınalı ha- valarda gemiyi ve yelkenleri kul. lanabilecek bir kabiliyetteydi. Bir aralık, hiç tanımadığı, gör. mediği bir adam onu balıkçı kah- vesinde nargile tokurdatırken gel. di, buldu ve gemiye alınmasını istedi. Bu, sıska vücutlu, güzleri güneş yanığı ve sert çizgili sura. tında çukura kaçmış bir adamdı. Esrarengiz bir hali vardı. Pek ka- pak duruyor ve hiç te sevimli gö. rünmüyordu, İfadesine göre, evvelce büyük bir yelkenlide çalışıyordu. Bugün artık fırtınalı denizlerle uğraş. maktan bıkmış. sahillerde balıkçı- kik yapmayı tercih etmişti. Gemici, Marti Ahmede, denizi ve mesleği iyi tanır gözüküyordu. Binaenaleyh vesika, hüviyet cüz - danı gisi şeyler sormayı İüzum. suz saydı. Marti Ahmet, Necmi adındaki bu garip tavırlı gemic ğin bazı inceliklerini anlattı ve bir İki kadeh tokuşturmak üzere rıh. tımdaki meyhaneye gittiler, İhtiyar deniz kurdu, fazla ko. nuşmayan bu yabanciyı takdir et- mekte gecikmedi. Marti Ahmet, geçkin yaşından jumulmıyacak kadar dinç bira. damdı. O, bu zindeliği, Karadeni. zin sağlam, temiz havasına börç- Juydu. Hemen hemen denizde doğmuş, denizde büyümüş, daima €ziyetin ve meşakkatin oyumru. Ez — Fırtına ! fiyle yoğrulmuş ve.. ve, evet, Sa. deti de tanımamıştı, Genç yaşta karısını kaybetmiş ve o minnacık kızı Hamdiyeye sa- de bir baba değil, ayn: zamanda ana olmuştu. Bu, narin ve güzel bir kızdı. Marti Ahmet günün birinde 6- nu civar vilâyetlerden birinde ©- turan büyük bir ailenin yanma evlâtlik vermeğe mecbur oldu, Ihtiyar balıkçı, kızımı görmeğe gitmezdi. Fakat baz; pazarlar Hamdiye gelir ve babasını ziyare ederdi, Kızının gelişi Marti Ahmedin| uyuyan kalbinde varlığı meçhul bir hayatı uyandırırdı. Dudakla. rından okşayıcı kelimeler ve güzel şarkılar dökülürdü. Bir gün, ihtiyar deniz kurdunu tâ kalbinden vuran felâketli bir hâdise vuku buldu, Bizzat kızın dan“aldığı bir mektuptan, Hamdi. yenin bir hata işlediğini, Sermei adında bir gemiciyi sevdiğini ve pek yakında büyük baba olacağını öğrendi. : Şaşkınlığından ve öfkesinden| deliye döndü. Günlerce ne yedi,! ne içti. Ve, bir mektup yazarak kızını evlâtirktan radâetti; ken- İdisini gelip görmemesini bildi Genç kızın yalvarışlar: bu ihtiyar kalbi yumuşatamadı. Aylar geçti, Marti Ahmet, Hamdiyenin izini kaybetmişti. İhtiyar deniz kurdu da, bütün öf. kesine rağmen bir babaydı ve kizini bir türlü aklından çıkârsmıyordu. Bir gün, yeni arkadaşma sordu: — Sen epey seyahat etmiş bir 3. damsın. Sermed adında İzmirli bir gemiciye Tastladın mi ?. — Hayır, Her gün, Hazan, Necmi ve Marti reis balığa çıktyorlardı Yaz gelmiz. ti Patron gizli ıstırabını unutur gi.| bi oluyordu Bir sabah ,tayfa Hasan birdenbi, ro hastalandı, Ve, Marti Ahmet, Necmi ile bir. Jikte balığa çıkmağa mecbur kaldı. Boğucu bir sıcak vardr. Deniz çarşaf gibi düzdü. İki denizci, bütün gün, açıklarda KAHRAMAN HAYDUD çalıştılar, akşam Üstü “tam dö leri zaman bir bire çıkan ve y nİzi biribirine katl, Şimdi dalg dağ kadar yükseliş Marti Ahmet, ö fırtma görmemişti, Bağrıyordu: — Necmi, kaçmak lâzım, Yelken, leri aç, çabukt,, Hayret! Necmi kollarını kavuş » turmuş du — Delirdin Necmin! — Acele etme! reis. Ben çoğlar bekliyordum,, Bana, iyi bak, Ah. mi değil,. Ben irll Sermedin tâ kendisiyim. — Sen!,. Sen ha?!, Hamdiyey datan sensin, demek?, — Eve 0. — Fakat, niçin bu kadar zaman, dır yanımda çalışıyorsun ?. — Ne için mi?, Senden Intikam elmak için... Dinle b Kızımı sev- diğim doğrudur. Fakat aldatmak, as. 1â,. Onunla evlenmek istiyordum; param yoktu,, İzmirde ka: ümid ediyordum. . zaman,. Ah, evet döndü, Hamdiy Bir hastahanede, sefal tancından ölmüştü. Karnmdak! ço. çuğuyla beraber.. Onu öldüren sen. Evlâtlıklan reddederek onun mah. vine sebep olan sensin,. O #enin ego. istliğinin kurbanı oldu, Marli Ah. met,. Bunun Üzerine, senden il almağa karar verdim. Ha sapladım,. Kendimi senin hi aldırdım. Tayfa Hasana düşündüm. Anlıyor musun, kimse Bilmeden gebereceksin!, Şeytani bir gülüşle, bıçağını çıkar, dı, İpleri kesti, Yelken uçtu; dire. ğin tepesinde sallandı ve parçalandr. Her sağnakta küçük uyordu. Nihayet içindekilerle beraber gömdü. ğ onu “sulars 249 bettiğimi hissediyordum. — Ne âcmek istiyorsunuz Al tiyeri, diye bağırdım. —- Sabrediniz, sizi buraya ça. ğırmamda başka bir sebep te de var. Bu saatte başka birisi ile burada bir randevum daha var. Bu randevunun yerine ge- tirilip getirilmiyeceği sizinle ko. nuşmanın neticesinde belli öla . caktır. — O halde, söyleyiniz.. Altiyeri,, bana pek uzun ge- den bir tereddütten sonra söze başladı: — Kızmız ile Rolan Kandi! nonun evlenmesi sureti kat'iyede kararlaşmış mıdır?, — Böyle olduğunu pek âlâ bi. iyorsunuz, Altiyeri!, — Bunu hiç bir şey bozamaz me?, — Hiç bir şey.. Bir Dandolo, Kandiyano hiç bir vakit sözlen geri dönmez.. — Pekâlâ, ya size evlenme- nin yapılamıyacağını (söyler. sem... — Altiyeri? Beni tahkir mi e. diyorsunuz ?. — Hayır, fakat size sade soru- yorum.. Evlenmeyi bozmak için kızmızın üzerinde babalık vazi. fenizi kullanabilir misiniz?, — Niçin ?. Bana sebepler gös. terin". — Sebep göstermeğe ve sor. mağa hacet yok, bana yalnız ce. vap veriniz. — O halde size cevabım: Ha, yır! olacaktır. — Demek yarn nişan mera- siminin yapılmasına müsaade c. deceksiniz. — Evet, yarın Leonor ve Ro, lan Kandiyano resmen evlene- tekler... — Dünyada hiçbir şey sizi kararınızdan döndüremez mi ?, — Hiçbir şey o Altiyeri!, Karşımda vurulmuş gibi don. du, kaldı. Ben ise bu adamın ruhunda neler saklı olduğunu keşfedemedim. Gafil bulundum. Seni sevdiğini anlamadım. Meselenin siyasi bir mahiyeti olduğunu zannettim. Babasının zülüm görmesine karı intikam almağa kalkışacağı pek tabii o. © lan Rolan Kandiyanoyu tatmin ve teskin için başka zengin bir kızla evlendirecekleri zehabına düştüm.. Altiyeri bana tekrar son sö- zümü söyleyip söylemediğimi sorunca? — Bu hususta bir kelime daha söylemeniri, şahsıma ve haysi, yetime yapılmış bir hakaret te lâkki edeceğim, cevabını verdim. Dudaklarından anlaşılmaz bit kilfür çıktı, süra'tle uzaklaştı. Bilmem nasıl oldu? Nasıl bir fikre kapıldım, Aijtiyeriyi arka. Çıkırığının yanıma oturdu, başını önüne eğerek ve yününü örmeğe başlıyarak cevap ver- di: — Madem kilâizm imiş, o halde söyleyiniz, dinliyo. rum. — Asıl meseleye girişmezden evvel şunu bil ki, Rolan Kandi- yano, kaçtıktan sonra belki on defa tevkif edilmek tehlikesiyle karşılaştı. Tevkif edilememesi. nin sebebi, Venedik engiziti nün, yani benim onun tevkifini istemediğimdenidir. Bunu bili yor muydun?. — Hayır, baba.. — Bu kadar değil, firarından bir kaç gün sonra yanıma bir hafiye gelerek Rolanm nerede saklandığını haber verdi. Bu adamın verdiği haber doğru idi. Hafiyeyi Lidoya kadar götür. düm.. Orada yalnız kalınca, ona bana söylediği şeyleri unutması. nı, Rolanın saklandığı yer hak- kında hiç kimseye bir şey söyle. memesini emrettim. Hafiye ka. bul etmedi.. Teklifimi reddetti .. O zaman ne yaptım, biliyor mu- sun? Hafiyeyi hançerledim, cese. dini kanala atarak Rolan Kandi. yanoyu kurtardım. Leonor titredi. Fakat başını kaldırmadı. Dandolo devam ettit — Biliyor ve anlıyordum ki bu hareketler hatamın tamiri için pek geçti. Fakat dinle: Şimdi söyleyeceklerim (oOdaha mühim ve daha eskidir, hattâ o müthiş ve İcci geceden baş- lar, Bu hatıraların babası tarafın. dân tekrar uyandırılması biças re Leororu derin ıstıraplar için. de bırakıyordu, Gözlerinin oö. nünde kesif bir sis tabakası ha- olüyor ve bütün vücudu so guk bir Ürpermenin tesi kalıyordu. Fakat Babası; — Kalbimin ve vicdanımın i5- tirahati için lâzım! demişti. Leonor şefkat ve merhameti- ni sonuna kadar götürdü, bö basımı dinlemek azabına taham. mül etti, Dandolo kendini topladı. A- yağa kalktı, Odabın içinde ya. vaş adımlarla dolaşmağa başla. dr.. Odada Leonorun çikrr hafif sesinden Obaşka işidilmiyordu. Dandolo odada dolaşırken nazarlarına köşede duran Ro « Tanım resmi tesadüf etti, Levnor onu .buraya atmıştı, Sabık engizitör kız'na döndü: — Leconor!, dedi, bı resim kimden alınmıştır, biliyor mu- sun?,

Bu sayıdan diğer sayfalar: