3 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

3 Temmuz 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a” 5 TEMMUZ — 1959 MAL HATUR » MGi ADE HABERİN TARİHİ ROMANI. 39 Yazan: uzarrar Muhittin Selçuk emiri, plânını mevkii fiile koymağa azmetmişti Zira, herhalde ahmak bir adam| Osman kas misafiri bulunan Sel olmıyan Selçuk Emiri genç papa - 8'n gözlerinden ve İşin şimdiye ka. dar hünkâr Osmandan gizli tutul - muş olmasından şüphelenmiş, buhs ancak Afroditinin mecbur e- tini pek güzel sezmişti. Her kadın gibi ihtiraslarının »i- hayeti olmıyacağına emin bulundu. Bü bu kadınla ise gayet kolay an. laşılabileceği aşikâr, Salçuk emiri buna karat yasi ten sonra derhal emir çevuşlarını cağırdı ve kendilerini giydirmeleri , emretti. Bir saat sonra rebeei hil « atlerini lâbis olarak hünkâr Osma- nın huzu Zarafet para ile olmaz (Baştararı 7 imcide da moda renk yanık ekmek veya kızl renkte olanlardır. Fakat şi di kastor rengi (o çorsplarm tercih edilmekte olduğunu söylüyorlar, Eacakları en iyi yapan çoraplar ise böcek kabuğu renginde olan çök şeffaf çoraplardır. İnanılmıya. cak bir şey haber vereceğim! Bu #ene tayyörlerle işlemeli bağetli, val çoraplar giyilecektir, İpekli değil. » Zarafetin mütemmimi olan bu ufaktefek şeyleri intihap ederken bütçesi dar olan kadınm çok dü şünmesini ve her elbisesine uy “ gun gelecek olan bir şeyi seçmesi, n İtavsiye ederiz. Gömülü hazine Dep” Haştarahı 10 ünevda şırtmak hazinenin kilisede değil gemi de bulunduğu zannı vermek için boş kasayı gemiye taşsttım .. Bir seneden beri, bende bazı hat:- raları canlandırdığı için kama * ramdan çıkartmıyorum, — Süzan ne oldu?. vapurla Papittaya dön! vi Bir daha hiç haber almadr — Niçin?. Ben, kaptanm bir korsan toru. nu elan bu kızla muhsbere etme-| ği içtimai mevkiine yaraştırâma”| ı tahmin ederken, Horn bu| nce mi anlamış gibi acı acı güldü: ei — Zannettiğiniz gibi bir şey yok. Ben öyle şeye aldırmam. 'Tam bir sene evvel, bu gemide ©- na evlenmemizi teklif ettim., red Getdi. Genç kaptan başını önüne eğe” sustu. Süzam hâlâ şiddetle sevdiği belliydi. Yerimden kalkarak, sandığın kapağını keldırdım. Kaptan bir d dığını söylemişti. il Açtığım sandığın içi büsbi | boş değildi; bir köşesinde küçük, pembe bir kâğıt vardı. Kâğid: ala” rak yüksek sesle okudüm. Fran- sızca olarak şunları yazılıydı: “Aziz kaptanım, eğer bir kor san toruniyle evlenmek sizce bir mahzur teşkil etmiyorsa, iyice dü. şündükten sonra Papitaya geliniz. Den sizi daima bekliyeceğim. Süzan,, Kaptan bir sışrayışta ayağa «tr. Yüzü birden kıpkırmızı, ra bembeyaz olrauştu. — Gördünüz mü kaptan, de , hakiki hazineyi ben size bul Gum, p Ertesi sabah, şalak vakti Papi" taya doğru son sür'atle yel al yordu. z Çeviren: 4han TANAR çuk emirini her zamanki gibi müte. bessim ve yallitefit bir halde karşı- Ismiştı. Hünkârın yanmda Kös Mipal ile, Saltık bulunmaktaydılar. Selçuk emiri yer öptükten sonrs | geçip hünkâr gösterdiği sedire o- turdu ve mutad hatır #ormalar te. ati olunduktan sonra emir, Köse Mihaile Saltika bakarsk: — Şevketlâ hakan! dedi. Mahre, Mane ârgedilecek bir küçük niyazı. miz vardır, Bir daxikalarmı ihsan buyururlarsa bunu srzetmek iste - riz!, Hünkâr Osman Selçuk emirinin maksadını derhal anlamıştı, Gülüm- ir sadi. — Hayrola? Yoksa vakitsiz av - İf det niyetinde olmiyasmız?, Dedi, — Hayır, devletlüm!.. Henüz böy le bir iftirak acısmı mümkün oldu. ğu kadar tehir arzusundayız... Hakân tekrar tebessüm etti ve başımı eğdi, Muhaverepi dinlemiş olan Köze| Mihal ve Saltık derbal ayağı kalk. muşlardı, Makandan müsaade isti - yerek hemen çekiliyerdiler, Yalnız kalınca hünkâr yine mü- tebessim bir halde Selçuk emirinin yüzüne bakerak: — Dileğiniz elbette matlubumuz dur. Sizi dinleriz... Dedi, Bunun üzerine Selçuk emiri pli, nm tasavvur ettiği gibi mevki fi. le koymağa azmetmiş bir hulde: — Hakanm!,. dedi, Misafereti devletinizde en büyük saadete er- mişlerdenlir,.. Nimetlerinize garkol- dum. Fakat Du minafercümden metlub olan hiçtir hizmette bulun- muş değilim.. Bundan dolayi met, buum olan hükümdarıma karşı da mahcub bir haldeyim. Devletlü müsaadenizi esirgemezseniz kulla . rmız adamlarımla şu İznik bükimi Gregorius Üzerine âni bir sefer yap mak ve bu suretle bu adamım kümi liğini yapmakia olan Bizanslılara karşı aramızdaki müveddet bağının ne derece siki olduğunu gösterm PLANS 23 seissors) 1. At die Paplersehere rı ile) 9. F: Vöeritoire /. (nvse Tee enerlers) 9. 1: the inkstand (with the inkpots) D. A: daa Se den Tintenfüssern) SUMEN 1. KAĞIT BIÇAĞI F: le coupe - papler (oyvre . lettre m.) 8. 1: the letter-opener or er, | velopeapaner A: der Brleföffner | YAZI TAKIMI (bokkala, F: le seus - main i, İ: the writing . pad (or tlottingpad) #melindeyim. Kulunuzu bu bizmet ve gereften mabrum kılmamanız: dilerim... Hakan Osinan Selçu bessömle dinliyordu, Emir susunca bir müddet süküt etti. Başmı salir yarsi —4 adık, sadık ve gerefii dos, iye gülümsedi. Seiçuk emiri hünkâr Osmanm bu cevabiadan pek maksadmı salıya. msmışiı. Onun için hayretle haka- nm yüzüne baktı. Fakat Osmanın zeki ve merd göz leri tatlı bir muhabbetle dolmuş, içi gülen bir haldeydi, Selçuk emi- İtun İ — Fakat; gevketiü... Diyo kekeleyip kala kalmıştı, Hakan gayet sekin ve vakur bir İhatde tekrar gülümsedi, devlet kuran bir kimsenin her geyden hüberlice olmas gerek idüğüne elbette kolayca kaljlsiniz! dedi, ancak... Ve birdenbire süküt etti, Hafifçe kaşları çatılmıştı. Selçuk emiri hayretinden sapsarı kesilmişti, Selçuk emiri Osman Önünde donup kalmıştı. Hiçbir şey bilme - diğini zannettiği bakann her şeyi bildiğini göstermesi onu adetâ deh- | sete düşürmüştü. Halikulüde korkmuştu. Fakat hünkârm dudaklarındaki töbesstim, yüzündeki munis tatlı - lk kalbine biraz ferahlık vermiş . si Hünkâr Osman Golcuk 'emirinin telâşmı farkelmişti; Yine gülümai- yerek: — Etir! dedi, Arzu ettiğin geyi yapmak için yine İznimiz vardır! İLâkin bu defineler hikâyesine inan- İmüniza hayret ederiz!, Siz bilirsi - niz, gidiniz!, Emir, hakanın bu müsaadesini i, şitince heyecanla yer öptü: yerinden kalkıp (Dovamı var) i | 12. Öeğirmenimden için çitlembik ağaçirı avlunun gerisinde, yol kenazında! kurulmuş bir çiftliğin önünden köye gitmek emirini dn | geçilir. Eğer yanılmıyorsam, kır mızı kiremitleri, geniş esmer yü. züne bir sırala açılmış pencereleri sonra ambarın Üstünde dönen fi- rıldağı, önündeki değirmen taş - larmı kaldırmağa mahsus demir makarası, dağnık kuru ot demet- leriyle bu çiftlik bir Pravence'li- nir olsa gerek.. Niçin buradan geçerken bu e. vin kapısını çalmak istiyorum?, Bu kapalı kapı kanatları niçin benim canımı s:kryor?, Bunu söylemiyeceğim.. Etrafın- da dalma büyük bir sessizlik hâ- kim olan bu yapı bana çok soğuk geliyor. Geçerken köpekler hav. İamaz. Tavuklar ses çıkarmadan kaçışırlar. İçeride çit yok.. Ne bir gürültü, ne çıngırak se-| si. .Hiç bir şey.. .Pencerelerinde! beyaz perdeleri olmasa, bacasın - da duman çıkmasa, boşboş sanıla” cak. Dün öğle üzeri köye dönerken, güneşten korunmak için, çiftlik duvarları boyundaki kavakların gölgesinde yürüyordum. Kapı ö- nünde bir kaç rençber, arabaya ot yüklüyordu. Kapı açıktı. Geçer. ken içeriye şöyle bir göz attım. Avlunun öbür ucunda, dirsekle- rini geniş taş masaya dayamış, başı kollar: arasında, bembeyaz bir ihtiyar gördüm. Sırtında çok; kısa bir ceke vardı. Ayağında paztalon parça parçaydı. l Durdum, rençberlerden o biri yarıma sokularak, yavaşça; — Sus, bizim efendi oğlunun felâketinden sonra böyle oldu, de- di. Bir sırada, karalar giymiş, bir kadınla, bir küçük çocuk, ellerin de yahdızlı, büyük dua kitapları, yanımızdan geçerek çiftliğe girdi” ler. Reçber ilâve etti: — Çiftlik sahibinin karısiyle! küçük çocukları. Duadan geliyor. lar. Onlar, çocuğunun kendini öl- Mİ TUTAN BİR BAY lev kıyafeti ceketi He) F: le monsleur (en veste cu en veston intöricur) tenan â la esin un porle. plume sveç une plumeâ öeriro (une plume d'abier) İ: the gentlemen in bis house jacket (dressing- jacket, smoking . jacket), in his band the pen-holder with the nib (steel pen or | tesi nib) İ A: der Herr im Hausrock (Rauchjaeke), in der Hand den Federhalter mit hreibzoug (mit der Sehreibfeder (Stahl, feder) del altlığı) 13. KAĞIT BASKISI 13. F: Je presse - papiers 13. , As die Sehreibuntetlage 13. (Sehrelbmappe) Mu. KURUTMA TAMPONU 11. F:'le tempon - bubard 14. 1). İ: the biotter (here: a roc- || ker bietter) 11. A: der Tiztenlöscher (Lö- seher) 12. ELİNDE il dard lamp) M4, UÇLU (emir i «ştu) BİR YAZI KALE. 199 the letter . weight (the papermelgbt) A: der Brlefbesehwerer MASA LAMBASI (porta tif lömba, ayakir lâmba) F: In lampe de burda (une lampe portative, üne lamp â pled) 14. İ: the derk lamp (a stan A: die Sehreihtisehlampa Celne Stehlampe) başını kaldırıp kimseye bakmaz. dürdüğündenberi her gün kilise- dikili bir! ye giderler. Ah efendi, felâketi bir | sonra; bilseniz.. Baba, hâlâ ölünün elbi selerini giyiyor.. Onlar; sırtından almak mümkün değil.. Epeyce ap” tallaştı; hiçbir şey dinlemiyor. Araba hareket etmek için sal landı. Ben ise daha çok şeyler öğ- renmek istiyordum. Arabacıya, beni de yanıma almasını söyledim. İşte orada, otlar arasında, Şu gönüller acrsı hikâyeyi dinledim: | ... Adı, Yandr. Yirmi yaşlarında 2 çık alınlı, ciddi, kız gibi narin, çok güzel bir delikarlıydı. Kadın” lar onun için çıldırdıkları halde, © dı. Onun gözü yalnız birindeydi. Bir gün Ari meydanında, kaiife- ler, dantelâlar giymiş bir genç kıza tastlamıştı. Bu alâka çiftlikte ilk zamanlar pek iyi karşılanmadı. Kızm biraz fındıkçı olduğu söyleniyordu. Son ra ailesi de yabancıydı. Fakat, Jan mutlaka bu kiz: istiyor; — Onu bana vermezlerse ölü- rüm!. Diyordu. İster istemez razı ol dular. Harmandan sonra düğün yapmağa karar verildi. Bir pazar akşamı çiftlik avlu - sunda aile öğle yemeğini bitirmek üzereydi. Bu, ayni zamanda bir nişan yemeği olacaktı. Kız orada yoktu, Fakat boyuna onun şerefi- ne içiliyordu. Bu sırada kapıda bir adam, çiftlik efendisi Estevle görüşmek tev kalktı, yola indi. Gelen ona dedi ki: — Efendi, oğlunuzu iki sene denberi benim metresim olan bir aşifte ile evlendiriyorsunuz. Ebe" veyni bizim münasebetimizi bili- yorlar. Onu bana vaad etmişler” di, İşte mektupları.. Fakat siz onu oğlunuza istediğiniz o gündenberi bana yüz vermiyorlar, -Gene &siz bilirsiniz. .Aramızda geçen bu şey lerden sönra onun bir başkasına kar: olabileceğini hiç zânnetmi - yorum!, Bir gönül macerası , mektuplara baktıktan — Pekâlâ, içeri buyurun hiç olmazsa bir bardak şarap işin! Diye cevap verdi, Adam; ğ — Teşekkür ederim. Kederim susuzluğumdan büyükl, 3 Diyerek uzaklaştı. Baba içeri girdi, yerine ot hiç tınmadı. Yemeği çok neşeli İ bitirdiler, O akşam Estev ile © gezinmek için tarlaya kadar mişlerdi; geç kaldılar. Döndi leri zaman ânre onları bekliyor” du. Çiftçi, karıma oğlunu göstere rek: — Çocuğunu kucakla, © bahttır!, dedi. i ... a Jan, artrk Ari'lr kızdan hiç bah, setmiyordu. Fakat onu başkı kollarmda gördüğü gündenbe: daha çok sevmeğe başlamıştı. Za vallı çocuk, kendisini öldüren b£ mesele hakkında kimseye bir şey söylemiyecek kadar da mağrurâ Bazan günlerini bir köşede düşü nerek yalnız geçiriyor, bazan kı dini işe veriyor, on amelenin 20£ yapacağı işi tek başına ba; du. Akşamları Arl yolunu tutuyo yürüyör, yürüyor; sonra geri dö- nüyordu. Onu böyle meyus, i nız gören çiftlik halkı ne yapaca- ğını şaşırmıştı. Bir felâketten kuluyordu. Bir gün annesi, mek masasında ona, gözleri yaş” larla dolu olarak: 4 — Pekâlâ Jan, dinle.. Sen e onu mutlaka istiyorsan söyle, biz sana alâcağız!, Dedi. Babası utancından kırmızı kesilmiş, başını yere mişti. Jan; — Hayır! Dedi ve dışarı çıktı, OÖgünden sonra yaşayışı b tün değişti .Ailesini oOüzm için neş'eli (görünüyordu, Onu yeniden balolarda, meyhanelerde, oyun yerlerinde görmeğe başla dılar. Baba: “O artık kurtuldu (Lütfen sa;

Bu sayıdan diğer sayfalar: