3 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

3 Ağustos 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: “Fazıl 21 inci günü kendine geldi. Gözlerini açar açmaz bakındı Biraz sonra duklor buraya geldi. Fazıl nab- amı yokladı, nöbetçi hemşireye hareket tarz: #tra- tında malümat verdi, çıkarken de siki sıkiya ten- bih etti; — Hiç kimseyi? o konuşmuyacak, No karısının, ra anasinin ziynretine, hattâ uzaktan bakmalarina dahi müsaade eimiyeceksiniz! Pazı! bir hafta kendini bilmeden yattı. Çok kan kaybetmir, gök zayıflamıştı. Türk kartalının, genç hava başısının kuvvetli bünyesi, sulistimal görmemekten mütevellid bir sağlık ve sağalrılıkla bu ölüm pençeleşmesinden muzaffer çikmis, gonç sdam kendini taplamağa başlamıştı. Daha ameliyat yapıldığı gin, gazetelerin gü. ün kahramanı hakkında yardıkları sütun sütun yapılar, hava muharcbözinin safhalarını heyecanla takip eden Cevriyenin gözlerinden kaçmamıştı. Genç kadm yaralı hava kahramanım Haydar. paya hastanesinde tedavi altmn alındığını gazete- den öğrenince Mecdinin annesjle birlikte ziyarete koştular. Haydarpaşa hastanesine gidendar ve dik yokuştan heyecanla çarpan bu ana ve karleş kal. bi asclâ adımlariz çıktı. Hastaneye müracaat el. ter, Aldıkları cevab şu oldu: — Fazl bey haygmdır. Ameliyat muvaffakı- yetie başarıldr. Doktor kimseyle konuşmasına mü- saade Ns Cevriyenin yalvarış!, ne Meedinir annesi. nin yağlı gözlerle uzaktan olsun onu görmek rica- larmı dinliyen olmadı, Heyecanla hastaneye kö - san iki kadın meyus ve yaşlı gözlerle evlerine dön- düler, .* Fazıl 21 İnci günü kendine geldi, Gözlerini açar Açmaz etrafma bakındı. Hastane odasmım yeknasak YA. çıplak dekoru genç subayın yorgun hafızasında ©r tedal zinciri meydana getirerek muharebe #af“ Has, düşman pilotunu tehdid edişini, yaralanışı, #, düşüşünü hatırladı. İlâç vermeğe gelen hem- geye sordu: — Neredeyim? — Haydarpaşa askeri olsun yüzbaşım!.. O günden itibaren Fuzıl beyhude yere Cevri. ye Ve Mecdinin annesini beklemekle vakit geçirdi. Ziyarstşilerin uğramayışmı ÖNÜ ihtimallere atfediyor. Vedadın Mecdi ağzmdan mektub gön- dermemesi aklına geldikçe evlâdınm ölümünü ha- ber «lan Mtiyar ananın yeisini düşürüyer, fevkalâ, do üzülüyordu. 42 inci günü dekter artık yarasnm İyileştiği- si, sbhatinin yerine geldiğini, tahırcu edileceğini Möyledi. Fazıl tebriklere o teşekkürlerile © cevab verdi, git, üzerinde temizlendiği halde kan izlerini hastanesinde. Geçmiş , Meşıyan haki Üniformasnı giydi, ortasmda İki ka. Radın arama yerleglirilmiş ay yıldız armalı kahve rengi kalpağını giydi, wüfreza arkadaşlarnm a- rasında hastaneden ayrıldı. İçindeki merak, gehid arkadaşı Mecdiyo ver- diği sözü tutamamak kaygusu ile alevlerdikçe bü. yüyor, artlıkça artıyordu. Nihat Behirevi kalbi ıstrabtan burkula burkula dinliyordu. Tsrarla tekrar edilen bu yalan karşımda Behirenin yüzü w- tancndan evvelâ kızardı, sonra mosmör oldu. Fakat bu utanmasma rağmen sua Binde rsrar etti : — Görsen Nihat, dün bütün İstanbul €ğlence yerlerine dökülmüştü. Akşam Bü yükdereden dönerken vapur öyle kalaba” Ik öyle kalabalıktı ki. — Külabalık yerler kiç hoşuma gitmez Behire.. Bilhassa glevmesini o bilmiyan ikalarıtun dolup taştığı © yerlere Hiç gitmek istemem, re düşüncelerini apaçık olarak Ni badın suratına haykırmamak için büyük bir irade sarfediyordu,. Nihadın bu yalar nt Behirenin kafasına bir tokmak gibi in mişti. Behire önünde korkunç Dir uçuru mun açıldığını ve kendisinin bir daha çr kamıyacağı bu uçuruma düşmek (üzere olduğunu hissediyordu. Hep birlikte Haydarpaşa iskelesinden vapuru atladılar, köprüye çiktilar, Fazil orada arkadaş larından milssade istedi: — Bana müsaade arkadaşlar. Size cok tegak. kür ederim, Bir yere uğrıyacığım. Akjama Ingal- ak müfrezeye gelirim! Dedi, ayrıldı, #5 Mecdinin kapışmı çalarken Forür yor, duyduğu şiddetli merak, ve düd arasında bocakıyan hisleri leştirerek bekliyordu. Kapıyı Cevriye açtı, Fazıl iceri girerken ağla, maktan kızarmış sözleri birdenbire Ürkmliş bir ta vır nian genç kız haykirdi: — A.. Papi boy! Fazil ağabe; — Cevriye, nen var? Yüzüme setirab gözlerinde keder vaşları görüyorum, Cevriya kısaza? — Hiç... dedi, bir şeyim yok! elleri kitri- “anla tered, caha,, larla göz- a Gergileri, Pembe avuğlarında gizlediği mini faşaran gözlerinde gezdirerek ilâve etli: — Yukarı buyurun Fazıl bey, annem orsda.. Yukarı çıktılar, Mecdinin #nsesi namaz see sadesine oturmuş, Sallana sallana ikindi vama, zam dua faslmi tamamlıyordu. Fazıl her zaman oturduğu köş erinin bir ucuna İligti. dı, Namazın bitmesini bek Cevriye yukarı çıkmes htşlarlelarinı zaptede. memiş, göz yaşlarma vo) vermişti. Yazıl artık bu kadar zamandır gizlediği felâketin, Mecdinin şe- hadetinin duyulduğunu anlamakta se; kaldığın kestirdi. Cevriyeye sardı: — Bir şey yok diyordun Cevriye, ağlıyorsun! Genç kız eliyle duvarı işaret çiti, Orada Mes- dinin yilehâşr Üniforrasile hllyik, çerçaveli ve si, ye tere asri restir KOYE LAR, r Fazıl her şeyl anladı, başını önüne eğdi; gözle rinden akan yaşları, içini yikiyen, temialiyen sıcak ieiler halinde yanaklarından aşağı koyuverdi. Ağ. laşma birkaç dakikm sürdü. Fazıl sordu: — Nasıl hüher aldınız, Cevriye? Genç kız izah etti: — Sisi ziyaret gelip de konuşlurmadıkları günün aksamı annemle beraber buraya döndük, Kapıyı açarken komgu seslendi: — Poştamı Bize bir zarf bıraktı, harbiye neza- retinden geliyor! Dedi. Bu ihbar, içimde yer bırakan bir önseziş mey- dana getirdi, Telâşla pensoreder. uzatılan zarfı a, dim. Eve girer girmez açirm, içinden şu kari çık- Gi. Cevriye göz yaşlarımı Tırkırıklarla bollaştırı bollaştıra yerinden kalktı, konsolu açtı, oradan al, dığı bir kartı Fazıla uzattı. Kart Erer paşenm ihdas (ettiği takdirname kılıklı pebadet ihbarnamesindev ibaretti. Üzerinde gunlar vardı; “Wade; (Devamt var) MASAL ÇOCUKLARI BER AN AŞK VE ES-RO-M-A-N-I RAHMI YAGIZ > EN Pa Mi karorgâ” | zel taklid edilmiş mürur tezkeret, Aw-İ| hüviyet varakaları çıkaran gizli matbaarın meydana çıkarılmasın- dan ibaret kakdı, Bu *on muvaffakiyet, hapishane hücresinden “intikam, cemiyetini ikbar eden İsviçreli sayesinde elde xdilmişti. Haym onu serbest bırak ırmış ve hizanetine almıştı. Favda 1 olacağa penziyordu. Diğer taraftan birinci o mülâriv jik disiplin kıtasını kurmuştu. İki- vüz Fransız şehirden alarak Son sephesi gerisindeki ekseriya bom Yardıman altında kalan köylerde şalışmağa, dahâ doğru ölmeğe gön dermişti, Nihayet Liyan da serbest birakıt mişiı, 25 haziranda ordu umumi karar- Onuncu ordu semimi nden Sen Korenlen merkez mandanlığına; Sen Korentenden gelen iki Fran su zabiti pla iki Fransız neferi 1 ve 9 haziran erasında H.17 yoluyla Fransaya dönmüştür. Bize bu ma iümeh veren ajanımız “H. 17 Yolu, ifebirinin “hasa yoluyla,, wanasına İzeldiğini, 17 rakamwun de bir tay yarenin sıra numarası veya mumla” zam bir hava postaşımn işareti ol duğumu sanıyor, Bu mevdu üzerin de yapmanızı emreftiğim tahkikatı seticesi hakkinda hergün büna me ümat veriniz. Vaziyet bu şekilde ieram edemez. ! Odarla uzun bir süküt oldu, Hep ii fern halde bozulmuşlardı. Hay- rın çenesi sinirden, geviş (getiren bir tavşan gibi oynuyordu. o Niha! şâhı, uzun zamandunberi ilk sm İyet konuşmağa muvaffak oldu. Hid) Warak bir iyi hâher telgra'ladı. 9 Jetlen tütriyen bir sesle haykırdı: İs hazirandan 19 hazirana kadar Sen! — Kayır, bunun imkönr O yok! Kerenlenden asker ogünderildiğine lar aldığı parayı haklı göster'dair hiçbir mulâmat alınmamıştı, bir casusun uydurma: |Stilelin ölümündenberi o ise bunun ların'an ibaret.. Korkunç olan şey,| üzerine gergin sinirler rahata kavuş kuma * anlığın buna inanması,. Bultu, ve ertesi günü Haym yaprlacar "“üzden hepimizin itibarı mahvo bir şev bulamıyarak, büyük göh cak. Yorolt galerilerini gezdik, Giz»|ret kazanan şu emri heşretti: li asker olsaydı görecektik. Demek| “Sivil halkın tavukları o bacakiz- ki yek, ından ve tavşanları kulaklarından Kompars atıldı: İtutarak götürmeleri şiddetle — Evet, yoktu, tr. Böyle muameleler gayriinsan — Yoktu ya! dir. Fronsız kahurları hayvanlara — Evet voktu, Fakat ben bu va-İfena muamele edilmesini menetmiş- | öyetten Sizin çıkardığınız heticeden| tir. Alman makamları bu kanunları haşka bir netice çıkarıyorum, Gizlillürmet ettireçektir.., (1) asker yeraltı galerilerinde biz bulun! Bu'rru hakikaten geçmişti. Mer duğumuz zuman yoklardı. kez kumandanlığında genc itimat Haym kendini kaybetmiş ( gibi! havası esineğe başladı. 58 ii dü LALTINDA veviren: Fethi Karda 28 haziranda onun Maestrih ındaki manialar önünde el8 sereyanile ölmüş olarak cesefi| İ unduğu haber verildi, Sen K tenden bir zabit cesedi teşhis? yordu. Kojlonel Niderstof bi Mniti memur etti, x ve otopsi, İsviçrGi ıralandıktan sonra elektrikli e atıldığını kati olarak o gö (ol arkadaşları taratından ölğ müş olacaktı, İsviçreli firari ki âne dahil olanların isimlerini memiş olduğu için bunların & ne karşı mukabele bilmisilde b nak imkânı da yoktu . Bu hâdise, Almanlar için o K mühim olmasa bile can sıkıcı şeydi. Asıl mühim olana Şmit Corentene dönerken uğradı, Onuncu ordu karargâlma sak birkaç saat kalmıştı, Ora ırkadaşından “HH. 17,, yolu Ja mulümaç veren Fransadak'i. iman casusunun Ftansızlarça Y anmış olduğu yolunduki o şüğ saber aldı. Bu casustan birgüfi sel, 29 haziranda bir mektup mıştı, Mektubun kâğıdı imden geldiğini kontrol için b mutat olan gizli işaret Y sedan şu nelice çıkarılryordu" sus Fransızlar tarafından yağ nıştı, Gelen mektuplar İse onuf ara Fransızlar tarefından v€ urma malümatla dolu olarak “aaktayıir. Bu uydurma mali tn en möhimlerinden biri “H. yolunun kat! surette terkedild dairdi , Ni 5 Be bağırğır: 1 Hapishaneden kurtarılan İsyiç Pr po veli ajan, gece yürüyüp gündüz sak Merkez kumandanı müdahale 654 yaran bir Yefiteriin yesine Sale h e btk Bölçiki - Holinde” “hudulürz — Yetişir rica e erekim, Kavgaya a 2“ 'gitmişti. Kafilenin maksadı, budu" ilüzum ve mahal yok, Zaten Yİ da gerilen elektrikli tel manilerine İli müşkül, bir de kavgalarla 5i-' riğmün; Föolardaya geçinir: zle mirlerimizi bormıyalım, "sun maksadı ise onların takip ede" .... cekleri yolu öğrenmekti, (47 haziran 1915 den 30 hesiran| Elektrikli tel manası Eks. Laşa 1915 şe kadar ) İpel civarından denize kader uzanır Iler şeye rağm müteakip 00) sordu İsviçrelinin fikrince © firar! j2eş gün, Sen Korenten merkez ku- İkatilelerinin çoğu, Almanyaya gire“ İmandarlığında son derece | sakin'rek Alman - Holanda O hududunu geçti. Sa ilirdi ki sihirli bir değ, geçiyorlardı. Doğru olduğunu Ak “ek darbesile, mevcut bütün mese-| manların ancak bir sene Sonra öğ İleler halledilmiş olmasa bile | tehir rerdikleri bu fikir, çok cüretkârane ilmiş veya belki de unutulmuştu. yan gönderdiği raporların beşi bili tatbikti. O Çünkü Bu fera haberi Şmit 30 hi akşamı zabitan mahfilinde ark tarile vemek osnasinda &6; Ştrobetg: « Demek biz Fransızları- K ile sindiklerini sanırken Sen KE tende casusluk belki eskisinden ba çok yapıltyor. Kompars Hayma bakarak aci “ihzada bulundu: — Şu hairle artık keyfimize b mıyacağız. Haklı olduğum # anlaşılıyor. Haym itiraz etti: — Bense keyfimize o bakam vw nmekle beraber kolaylıkla ka" mani olmadığı kanaatideyim, bu yoll Zahitler arasında, Şmitin geti İloğupa rağmen onuncu ordu umu-| hem. daha kısa, hem de ba hudut ta| habere ehemmiyet vermiyen Y mi karargâh ihtar telgrafları gör-| kontrol daha a7 sıkı idi. İ deritsedi İsviçreli Alman casusu, Askeri zabıtanın ma'âra olan yesİşam köylü kılığında yola çıkmıştı. i Tâne faaliyeti, bir Fransız ei TES kafilesine iltihak ederek ta- tesadüfen tevkifile Fransızlar için! İnikbin haberlerle dolu küçük bir) gazete neşreder. ve piyasaya çok güni ti. Dün velki yana 48 oydu. Diğerleri hayretle ona ? bir ak-)| lar. Haym izahat verdi: (Devamı var) | kip ettikleri yolu öğrenecek, onları| (7) Mealen sureti yazılan ». k son dakikada tevkif ettirecek: | mir romancının — muhayyile. doğmuş değil, hakikidir. Neler söylüyorsun koca deli... Sadece bakikati. Muhakkak ki mübalâğa ediyo” Hayır, Hiçte mübalâğa etmiy© Nihat ile beraberdik. Fakat dah” günü Nihat başka bir kadınla yürüyordu. Kendi gözlerimle wx usa Nakleden: «- Doğrusu çök güzel bir fikir. Bu cümleyi söylerken fikri (o tamamile başka yerlerde dolaşıyordu. Nikâdın bu'yalanı Behireyi iğrendir twemiş, sadece korkutmuştu. Nihat bu ya- lanı düdaklarında bir tebessüm uçarken söylemişti. Hareketlerinde hiç bir tered- düt yoktu, Kelimelerinin zehirli bir ok gibi Behirenin yüreğine saplandığını fark edemiyordu. Üzerlerine gizli bir keder çökmüş gibi bendlere kadar gittiler, mak ihtiyacile titriyordu. Dündenbezi ge- çen sstrablı hâdiseleri tahlil etmek, bu tahlilden istikbali hakkında bir büküm çıkarmak için yalnızlığa ihtiyacı ovardı. Behire öyle geliyordu ki Nihat cumartesi günü bir kadınla beraber o bulunduğunu itiraf etse, bu kadırım kim olduğunu söy” lese şimdi bu kadar ıstırab duymıyacak” tı. Nihar sandetleri üzerine kanat geren bulutları dağıtmak için yardım - edecek yerde niçin bir takım yalanlarla bu bu- Iutları bir kat daha kesilleştiriyordu. Fakat Behire akşama kadar kafasının Sözlerinin Behirenin üezrinde uyandır ite Se en içinde kaynaşan mahşeri yüzünün sekit dığı tesiri tahmin edemiyen Nihat araba» â ir mezar lâş “altında saklamak için çabala ye inner yürülmü; lü. d ağ dı ve muvaflak oldu, Terbiyeli bir genç — Bendlere kadar gitmek (istiyorum Fakat bugün bu valışi fakat munis de (kızın Alkesini, sstırabını anlatan, bilhas- Behire, hu fikre ne dersin? Behire titredi ve ne söylediğini düşün koru dolduran insanlar arasında kendisi- ni çok yabarer, çok yalnız hissediyordu. O, şimdi Nihattan ayrılmak yalnız kal sa kıskandığını gösteren bir söz söyle meğe yahut bir harekette bulurumağa hak kı olmadığını biliyordu. ii dı MUZAFFER ESEN Belki iradesinin haricinde çok ihtiyati bir tavırla sükünei muhafaza etti ve bu heyecanlı gönde Behire ile aralarında de- rin bir uçurum açıldığının Nihat farkım» da olmadı, XV Behire ıstırablarını Neclâya açmakta tereddüt etmedi, Ertesi gün Neclâyı çağırdı. Ve felâket haberini verdi. Hem de çok feci bir eda ile, Behiye, N&lâyı görür görmez, sanki er tesi günü kıyamet kopacağını hâber veri" yotmuş gibi heyecanlı bir sesle: — Biliyor musun Neclâ, dedi, Nihal hiç bir vakit sadık bir koca olamıyacak, Neclâ sıçradı. Böyle bir şeye hiç intizar etmiyordu. düm. Nedlâ bir dakika kalbinden gibi sessiz kaldı. Nihadın Behi net etmesi Neclânın hiç tahmin e ği bir şey olduğu için dudaklarma bi teselli yeya mazeret cümlesi gelmiy* Fakat Behireden daha büyük old çin ona nasihat vermenin kendisine d*| bir vazife olduğunu takdir ederek: — Gene mübalâğa Behire, dedi, bi kek bir kiz arkadaşile beraber | kanmaz m” Biraz sararan Behire başını sali? dinliyordu; Neclânın sözlerine marıştı. Onun için; — Öyle mi zannediyorsun, diye © citi. —- Şüphe rok. (Devamı var) ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: