28 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

28 Ağustos 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER'in Tarihi Romanı: 22 HABE v TAP Yazan : RAHMİ YAGIZ Muhtar dede, çadırda dem çekip duruyordu Muhtar dede nefese ara verip mukabele etti: — Buyur erenler! Derviş içeri girince yarı dargm bir sesle imi ri iaşe memuru binbaşı Muhtar dedeye: — Yahu, erenler, sizi taciz haddim değil a- ma, kuzum böyle nalâyık, hattâ mayubattan sayıla- cak rindene, kalenderane ilâhilerden fariğ olma. nızt... Muhtar dedenin bu Dervişe çıkıştı: — Bunun ayıbı, mayıbı yok dedem, haydi çek arabanı git işine! * © — Fakat örenlerim! — Git diyorum sana,. — Velâkin,., — İlâllah be herif, çık dışarı. Derviş ak sakalmı sıvazlıyarak dışarı çıktı, lâbavleleri arka arkaya sıraladı, evvelce oturduğu köşeye çömeldi, Muhtar dede devam ediyordu: müdahale canımı sıktı. Kâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi, Kâh inerim yer yüzüne, lem seyreyler beni... Dışarda da derviş Hüseyin bunları duydukça: — Lâhavle,.. Yİ bastırıyordu. Muhtar dede nefesi yürüttü Solular haram demişler bu aşkın sarabına Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne Sofular secde ederler mescidin mihrabma Benim ol dostun eşiği secdogühm kime ne... Bu vor beyit ak sakallı emirber dervişi çile- çıkardı, dayanamadı, tekrar kapıya geldi: — Destur yahı.., den yu bastırdı, müsaade beklemeden içeri daldı, sa- kallarınm her teli bir Kirpi dikeni halini almış ol. duğu halde Muhtar dedeye çıkıştı: — Ayibdtr erenler, günahtır. Ayrbı, günakı bilmiyen senin gibi bir adama Hizmet etmekde Zünahı kebairdendir, Fakat bir defa namı celile xasem ettim, Dönemiyorum, Bırak bu nefesi, yok- Ile Muhtar dede yeni bir kadehi başına çekerek tekrarladı: y, yoksa, — Yoksa nWmallah bu yaştan sonra bir bie, “ debilikte bulunacağım! Muhtar dede yeni bir bade doldurdu. Ağır ağır yerinden kalktı, yalpa vürmamağa gayret ederek fervişe sokuldu, ihtiyarı yakasından yakaladı, göz- 'erini fincan kadar irileştirerek haykırdı: — Yut bunu, — Aman dedem! — Yut diyorum sana haydi. — Aman örenlerim! Muhtar dede parmaklarımı omirberinin boğazı- aa geçiri — Ya bunu çekersin, yahut yatırır zorla ağzı. na dökerim! N Derviş yalvardı olmadı, yakardı olmadı, Bir «ra dedenin sallanmasından istifade ederek iki e- iyle birden dedeyi göğsünden iti, Sendelemesin- İen fırsat buldu: biç olmazsa kımıldanmak is- içinde yaşadığı manzara- tün bir rüya olmadığını anlamaya ihtiya- cı var. Şimdi bir saat evveline onâzaran gok değişmi Behire huçkırarak murıldandı: “Bu gü zel günü berbat etti.,, Yerde sürüklenen çiğnenmiş güzel çi çeklerin manzarası güzel göz kapaklarım ken yaşlarım boşanmasma sebeb “Zavallı ciçekğer dedi, şimdi yü” zü gözlerinden dökülen yaşlarla parlaya- rak diz çökmüş yerde yatan bu güzel se" petin içerisinde Nihad öfkesinden kur” tulabilmiş birkaç çiçek arıyordu. Fakat bu güze! çiçekler o kadar harap olmuştu ki Behire sağlam kalan ( birkaç Çiçekle ancak mini müni bir demet yâpa” bildi. Ve bu ufak demetin karşısında bir küçük çocuk gibi ağladı. “Necdet bu hâdiseyi bilseydi, kırdı, Çocukluk arkadasının adı dudakların den dökülür dökülme bir buhran geçir di. Fakat bu kurtarıcı b oldu. Şimdi bir kâbustan uyanmış g i »x diye hrc- bilâ: HABER' BE SELAY ii Behire odasından çıktı ağır indi. Köşe başındaki tütüncüye gitti: — Telefon etmek istiyorum. Makineye sarıldı. — Aalo.. — Sen misin dinle. Şimdi bir otobüse atla hemen buraya gel. — Hayır o gitmedi ben kovdum. — Hayır diyorum sana hiç üzülmedim — Seni bekliyorum. Her iş bitti y tan ayrıldım. Aramızda korkunç bir mü- nakaşa geçi Yzun anlatılmaz, çabuk gel. — Bre meded, bu imansız beni helâk ede- cek!.. Narasiyle haykıra haykıra dışarı uğradı, Muhtar dede, dervişin (o dafoluşuna memnun tekrar yerine döndü; nefeslerini sıralıyarak binliği tamamlamağa koyuldu. Aradan on dakika geçmişti. Taburun o günkü iaşe puslasını tanzim eden, Yerilen orzakın senedini İaşe memüruna imzalalmak Üzere mevlevi taburu- na gelen menzil mülbakı yüzbaşı İbrahim efendi tabur kumandanı Sadi beye işi anlatmış, o da: — Şuradaki çadırda iaşe memuru Muhtar bey var, ona götürüp imzalatm! Demişti. Yüzbaşı İbrahim araya araya Muhtar dedenin çadırını buldu. Dışarda çömelmiş oturan ve biraz evvel uğradığı boğazma sarfima keyfiyetinden kurtulduktan sonra: — Ne haltederse etsin, denin yanma varmam! Diye and içen derviş Hüseyni gördü. kallı adama selim verdi, sordu: — Merhaba derviş efendi. İaşe memuru Muh- tar beyin çadırı hangisi, kuzum, bana gösterir mi- sin? bir daha demliyken de, Ak sa- Derviş eliyle arkasmdaki çadırı gösterdi: — İşte burası... Bu sırada Muhtar beyin yeni bir nefese baş ladığı duyuldu: Güzel âşık eevrimizi, Çekemezsin demedim mi? Bu bir riza lokmasıdır, Yiyemezsin demedim mi? Yüzbaşı İbrahim bu sese kulak verdi, Hüseyine sordu: — Muhtar bey ibadet filân mı ediyor, nedir? Gireyim mi? — Bilmem! — Siz bu çadırı mı bekliyorsunuz? — Ben Muhtar dedemin vmirberiyim. — Ya... Öyleyse size zahmet lütfen haber ve. derviş rin! — Ben içeri girmem! — Sebeb? — Dede damli de ondan! Yüzbaşı İbrahim bundan bir şey anlamadı. Gözlerini bir çadıra, bir de sakallı emirbere çevir- di, ilâve etti: — Ben mensilden geliyorum, İmzalatılacak bir laşs senedi var, — Onu da siz bilirsiniz. — Bunu imzalatmazsam yarm için size erzak verilmez, aç kalırsmız dede... Bu eş kulmak işi derviş Hüseyni düşündürdü, n6 olursa olsun içeri girmek (mecburiyeti vardı. Gerçi dede, zmdığın biriydi ama, böyle bir zındığın batası yüzünden bir taburun, bu kadar mevlevi fıkarasınm aç kalmaları iyi olmazdı, Buna da ken- disi bir inad yüzünden meydan verirse hem arka daşları yanmda, hemi de Allah huzurunda mes'ul olurdu. Bu düşünce dervişin fikrini değiştirdi. Yerin- den kalktı, yüzbaşıya döndü: X Daha var) IN AŞK we Nakleden: Behire si; makineyi kapadı. Çi r aşağıya Behire şimdi bir Alo.. sen misin Necdâ? ğunu bir çıkmazdan Ruhunun nüfuz edemediği derin köşelerin de yeni bir sevincin Bunu seziyordu. Serbestti, Serbest! Bü kelime Behire det muadelesinin ilk müuadelenin meçhü maktan çıkmış sabit girmişti, Geldiğin vakit anlatırım. maya başladı: «2 hizmetçi — Olanları bir bilseniz küçük hanrm, Pelâket hanım Nihat beyle R —10— Hitler bu mektuba cevap verme" di. Bir müddet sonra da nasyonal - sosyalizm hareketi Havserin taraf tarlarından çoğunu cezbetti ov&az zamanda Havserin taraftarı pek a zaldı. Markın istikrarı zamanında enflasyondan sonraki muvakkat re fah devresi gözleri kamaştırdı. Ar tık kimse müstakbel Avrupa birle şik devletleri hayalile (meşgul or Jnuyor, hal ile alâkadar bulunuyor du. Havser pek çabuk unutuldu. Ha tırlıyanların hafızasında da “bir de li,, diye yer etti. 9 haziran 1927 del kırk yedi yaşmda iken sile öldi manya 60 bin ki ti. şi bulunduğuna herkes şaş ŞAMPANYA TİCARETİ Havserin nisbeten kısa hayatı işte tesadüf sırasında Havser en pa devrini yaşıyor, memleketin her tü rafında kurulmuş olan “Havser &» me aşa muntazaman âi dat veriyordu. Havser diğer taraf tan başka bir işle de meşguldü. Almanyaya gelmezden önce bir| şampanya fabrikasının mümessilliğini temin etmişti. Harp ten sonra Almanyada bundan güze! bir ticaret yolu olamazdı. Çünkü harp esnasında Almanyaya Fransiz şampanyası girmemişti. az Almanya şampanya ithalâtrr na başlamış, Fransız fabrikaları Almanya piyasasına şampanya ye tiştiremez olmuşlardı. oli yordu, Müfrit o milliyetperver bir Alman tüccarı Fransız şampanyası almak istemeyince; — Hakkınız var. Almanyada da; ha iyisi yapılırken Fransız şaraı istememeniz kadar tabii bir şey o lamaz. Size ne kadar Henchle şam panyası gönderelim? Kumaz Havser her şeyi düşüne rek Alman şampanya kralile anlaş mıştı. Ayni zamanda bu fabr nın da başlıca satış mümessiliydi. Bu şekilde Havser, nisbeten kısa bir zamanda mühimce bir o servet satın aldı ve “Avrupa birleşik dev- letleri,, propagandasmı buradan yapmağa başladı. Artık şampanya satmağa ihtiyacı yoktu. Şampanya fabrikalarile mu" kave'eleri şimdi onun için bir ca* sıkıntıst mevzuu, hattâ bir tehlike idi. Şampanya satan bir führer na- sıl olabilirdi? | Bulişin içinden mümkün mertede İ süratle sıyrılmaya karar o verdi ve hiçbir şeyden haberi o olmuyan fon Ribentropu buldu. MASAL ÇOCUKLARI VE HIS ROMANI: MUZAFFER ESEN i bir kahkaha kopardı ve ıkti ve evine ge'di. pıyı kapadı — Gen: gelir. — Sanmam, Bizim hanımtın acı sözleri» ne hiçbir erkek tahammül edemezdi. felâketten kurtuldu- rd çıktığını anliyordu. dü ii doğmak üzere oldır Nec'â eşik — Burada Baksana her için müstakbel saa haddi ii imdi bi muayyen © bir kıymet (o haline , kırmaya başl 5 3ehire de adın dert ya ç dam hepsini Nec'â kavga etti. o vurdu. Sulh olur; Havser böylece çok para kazanı yapmağa muvaffak oldu. Bir şato| Çok sinirlendi. Nihat bey de öfkeyle nın gözüne çarptı. Yer çiğnenmiş çiçel le doluydu. Bel müş gözleri kıpkırmızı. Neclâ koştu Behirerin boynuna sarı'4: Başını omuzları Üzerine koydu o da hiç- hafif hafi! Nâkleden : Ribentrop Havseri tanıyordu. Bi: kaç yüz şişe şampanya Sarfedilme sine müsait ziyafetler tertip ettikç- | Ribentrop ona müracaat o etmişti “| Onun Berlinde en fazla satış tücc rı olduğunu ve tek başına bütün ru kiplerinden (fazla satış yaptığını biliyordu. Havser o akşam ya: ca fon Ribentrop: — Kusura bakmayınız, dedi, bu sefer size sipariş yapamadım. Çün kü... Havser cevap verdi: — Bahsin üzerinde - durmıyalır ederim yüzbaşım, başım,, diye bitap edilişi R sına yaklaşı — Kolay ve zahmetsiz bir çalış i ma ile ayda dört bin lira kazanmık ister misiniz? Havser izahat verdi: — Ben artık şampanya satmak tan bıktım usandım. İki haltad ecnebi fabrikalarla mevcut mülk veleleri kendisine devredebileceği birisini arıyorum. Kabule âmati belki bin adam buldum. İçlerind bu mümessillikleri elde etmek iç” büyük paralar teklif edenler de var dı. Benim paraya ihtiyacım (yok cek, ayni zamanda kendisine itimat edebileceğim bir adam... Aklımı siz geldiniz. — Fakat ben sadece şampanya” nın içmesinden anlarım. — İyi ya işte! İyi bir şampa fabrikası mümessili bu asil | içkiş içmesini bilmeli ve bol bol bundar içebilmetidir. İyi fransızca ve ingilizce konuşu yorsunuz, Bundan başka (yüksek muhitlerle temasınız var. Ayrıca $ salet ünvanı da taşıyorsunuz ki bu- günkü “Kızıl Almanya,,da bu Daha fazla izahat vermeğe ne lü- zum var; siz aradığım adamsınız. hâdise oldu: Henki | Aradığım para değil, bu işi becers | #ampanyanın vatanı o" lan 2 28 AĞUSTOS — 19İ ———ğ— ——————- | Gizli Vazifeden Hariciye Nazırlığına.. * — Mademki ısrar peki... Fethi KARDEİ ediyd Ribentrop gülerek ilâve € Hâvser gülümsedi: — Dikkat:nizi bilhassa bi zerime çeken şeyin ne old sorabilir miyim? — Ribentrop size, meziyei im. Fakat siz — Kim bu zat? — Darilmayın ama Kadın mı, erkek isiniz. İ anlamak için kimsenin gösü masına ihtiyacım olmadıj yek yacak kadar 2 tavsiye eden biri var. buna İ Bi bu gi olduğunu size söylemiyeceği mi? Bu suale cevap vermiyi Ertesi sabah Havser bentrop, Alman şampanşsil ur Henki ile göri e hâreket ettiler. sını istilâ etti. ie” rüşmek! şam, — Burnda bütüm hands Ten iyT bir tâvsiye mektubu sayını” İ arta perhiz yaptırırlar. ğ — Yeni bir tedavi usuli — Hayır, İdare memur” ğ buluşu... Kadın — Ne yapayım baba? Ayrılmak kararımı kı lediğim zaman haline o kadar acıdım ki, hatıra olarak isteyince reddemedidim. a Neciâ — Nil gitti, Artık rışıklığı ilk bakışta (Nec ir kanapeye Obüzül üze-inde durarak: harp mı oldu yavrum deği, taraf altüst olmuş. Neclâ ladı, haçkarıyı ordu: Ç çiğnedi berbat etti, akadaçının omuzuna “sne masal okumaya — Bu seter masal da değil X kat, Fakat bunun böyle oduğu sunum. Bu âkibet nasıl olst © Biran evvel oluşu daha iyi. — ingiliz kariketifi — Sakin ol yavrum. — Öyle kederliyim ki Necil. > ne kadar kaba bir adammış. — Kimden bahsediyorsun? — Kimden olacak. Nihattar n: öyle bir meydara vurdu ki- şırmış gibiydi ttan ne fena etimek | etim. kadaşma uzun — Peki dedi. Mademki eği din, öyleyse ne diye ağlıyor — Öyle bir hâdise ki bu sinirlerini zaptedemiyor. iyi ya diyorsun Behite. Insan işa iğ le kelimeler kullanımı? Behire ayağa kalkmıştı. — Nihat artık benim nişanlı Her şey bitti, Yüzüğü kafasına” vali Ned 7 a hiç bir şey Bülmiyocü gif (Devamı vari olar biteni anlat ta ondan ** küm verebileyim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: