20 Şubat 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

20 Şubat 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Sizi bekliyordum!.. Hizmet, gimi beyhude Yere korkutmayı, nız:.. Muhterem Varşova polisleri! Lütfen kadıncağız; serbest bırakı, nız! Desi, Yüzü, bütün soğukkanlılığma Tağmen hafifçe sararm:ş olan bu cellât kadına doğru ağır adımlar. la yürüdüm, — Valim! dedim, Demek ge. leceğimizden o haberdar edildiniz ha”?! Valaska yarı çıplak omuzlarını silkerek müthiş bir istihfafla ce, ualarmız bitti, Valeska!,. Artık büyük günire girdik! o iii kadar çok uğraştığınız bu mukad. des memleketin tarih! sizi de çağı. ryor1., iü Valcaka, cahennemi bir istihza No, kendimi tutamakar'n ve hütüin dlürm titreyerek söylediğim bu ler karsnmda, hiç istifini boz. madan, vahsi bir surur Ve İstihfaf. me bakarak bir müddet Sonra tekrar omuzlarını silkti, ayet takin bir seslo: > Hemen burüda m; Kürguna Göckuimiz?.. Dedi, Giyinmeme e mutad olan en goz merasimime müsaade etmiyecak Bisiniz? Bu €sRayar kadmın barikulâğe ir cüret VO wOtanetla söylediği U #öz, hepimizi Hretti, sanını verdiren şa, in ellerimizde bâlg « n UZ tabancalar ollağıan a gi ene rovelverimi derbal m. iş cebime > Hayır, Valeska!, Vakis bir lak görüldüğü yerde imha o, DUri.. Fakat ben sizi wadece ovaya görümmak isin geliyo. m! O kadar zamtn niçin üste R olabilirsiniz!. Nezaretimiz ak dis İğde süratle giyinmenizi Mig eti zel eviniz! desi Dedim, Valeska beyazlamış du, hir biçakla © yertelryormuş ek ji ni! ani ği açılarak; um Şi Ben de zaten bunun için ha. na- e aBiyordum?,, a iKendmii Taği tutamıyarak, bütün iE. lerim ürpermiş bir halde ba. esi Demek teslim olmaya hasr. i Mister, öyle mi7, a Evet! GÜ — Çünkü asl vazifeni bitir, öriya,.... #VİOümlemi ikmal edemedim. Ri kadın karşımda Polonya or. : na İk muvaffakiyetsizliğini ye: etmek, birdenbire, son ders. Gitmişti, pe akat © ye demek istediğimi an. ” VE gayet vahşi hir kinle bası, iğeterek; Ewet! dedi. Birine vazitemi dim!., j Güzel, Valeşka!.. Biz de va- e “ Te. Dördüncü “alah Polonya Kuteriocna Serviş Terinder sifemizi bitirelim! Hazırlanmakta acele ediniz!,, Umarım, berbalde Bh kullanmak gibi teeribelere de kallışmazsırız?,. Valeska saçlarını silkip başını istihfafla arkaya atarak, doymamış i> kinle; — Müsterik olun!.. Ben allâhi, mi kullandım, Dedi, Yalnız... — Boş lâfa lüzum yok!. Yok - s8, bunca vatan evlâdınm canma kıyan cinayetlerinizi inkâra m yeltenecaksiniz?.. Gellât kadın yine omuzlarmı o valışi istihfafiyle ilkti; — Asla! —— Güzel! Demek artık inkâra ve zizlönmeye dabi lüzum görmü- YorsunuzT., Yahut buna imkân kal Madığını görüyorsunuz!., Fakat... Fakat, Valeskal,, Şunu da öğrenmiş olasakamuz, bu canlee hayatmızda; milletlerle woanmaz, Milletler bir gün inti. kam abrlar?,, Valeskanm oda kapısı önünde bir cenaze gibi güldüğünü ssla u. Dutamıyacağım. — Ok! dedi. Cok doğru bir söz söylediniz: Milletler intikam al'rlar!,. Meş'um kadın bu sözü © kadar Mhânidar bir şekilde söyledi ki üy- Permokten kendimi alamadım. — Vakit yok!,. Sürsile hazırlar nmız, Valeska),, Diye lâfı kestim. Valeaka tekrar omuzlarını il, kerek odaya girdi. Biz de onu takip etmiştik. Giyindi. Bir cigara yaktı, Hem ciçarısını uzun parmakla - riyle içiyor, bam giyiniyordu. Birkaç dakika sonra hize dön , dü: — Hazırım!,. ww Deği ve dısarı çıkmak Üzere ö-,|. e ŞT O anda bu inee, endamn Üze- rindeki sarışm c2hennemi kadın başı bana, Polonyanın canı üştüne atılmış bir bomba gibi göründü, Ba berobayı ravolverimle del memek için delice bir gayret sar- fetmem lâzmmgeldi. Fühakika bu şöametler yılanı ve vatanlar kat!, Wi kadına karşı viedanımın o anda- ki emrine tâbi olmayışım da en 80; hatamı toşkil etmiştir. Zira, bu maş'um kadın, zehirli bir kin ve İstihza İle: — Ben sllâhrmı kullandım!. Dediği zaman da yalan söyle - memişti, ©, hakikaten, son daki , kada da silâh, hıyanet silâhmi kullanmıştı, Zira, biz bu sesmetii kadınım hazırladığı müthiş tuzak- tan İsmamiyle gefil ve habersiz bir halde, otomobile binmek Üzere tam sokak kupısndan dırarıya çi, kıp birkaç adım yürüdüğümüz bir anda, baslayımızın üstünde birden bire pöyde olan O tayyare motörü sesleriyle şaşaladık. (Davams var) Hayır.. Hayır, Biz ony Iş bulda çok arattık.. İzini kuldur idik, Eğer burarla olsaydı. o boktan bulmuştuk. üseyin efendi paşanın bu söz b“ güvenerek, müsterih oldu İki gün sonra. padişah tek Hüseyin elendiye haber gör” iş: Ne oldu? müneceimbası, Luk inin yıldızını buldu mu? diye Yin elendi (iç gün sonra ap yarama girl Şeviketlim! ukreçyanın yü” buldum, O şimdi, bize uzak 155. 1315 w bir ülkede vaşıyor. Yıldızı uzakta dır. dedi, Padısıh meyus oldu ; — Ben saten onur Istanbuldan kaçtığını tahmin ediyordum, Eğer Istanbulda bulunsaydı. şeytan de ine saklansa, adamlarım © onu dulurdu. diyerek Hüseyin etendiyi Deli ile taltif etti, — Bundan şohra her müşkülü mü senin yardrminla | halledece fim! dedi. Fazla konuşmadı. Hüseyin efendi padişaha teşek kür ederek vanından:çıktı. Sultan Murak o akjam çok, me yustu: Almancadan tercüme; J.H. RÖSLER Tren, hudut istasyonuna giri- yordu. Memur her vagona ayrı ayrı bağırıyordu; — Kimse trenden çıkmasın! — Pasaportunuzu |â(feder mi. siniz? — Burada, — Teşekkür ederim, (güzel, muntazam, Lütfen sizinki sayın »ayan? Hermine Von Mans sinirli si- sirli el çantasını açıyordu, — Buyurunuz! — Muntazam, — Teşekkür ederim, O soluyarak teskinleşti, — Yanınınada ne kadar para» nız var? — Çok değil, fakat siz beni ne- den bu kadar rahatsiz ediyorsu- nuz? — Tahminen kaç kuruşunuz var? Genç bayan gitgide daha çok sinirleniyordu. — Beni daha ne kadar rahat, siz edeceksiniz? — Lütfen bana el çantanın gösterir misiniz? Memur çantayı aldı ve açlı. İçinde 10 mark vardı: — Paranız kanun! yekfinu geç miyor. Fakat, niçin öyle çok si- nirlendiniz? — Ben sinirli miyim? O, bu arada şemsiyesini bir elinden diğer eline geçiriyordu. — Ben artık heyacanlı deği » lim. Hudut üzerinde ilk defa s6 yahat ediyorum. Anlıyor musu, muz? Semsiye tekrar yer değiştiri yordu. Memur: — Bans şemsiyeyi veriniz! Sri yeniyonin dağ wi? — Sizin — Hayır! Niçin? Şemsiyeyi vermiye mecbur değilim ve ver- Memur şemsiyeyi aldı ve ters yüz etti. Şüpheli hiç bir şey voktu, Onu geri vermekte tered- düt ediyordu. Bayan şayan dikkat bir el çabukluğu yapmış- tı. Fakat, nihayet şemeiyede giz- libir yer buldu ve ona gösterdi. Genç kiz: — Hayır, hayır, diyordu. — Ya bu on mark ne? — Ben yalnız, istiyordum şey. bu birinci defa, hakikaten!.. Be. ni tevkif mi edeceksiniz? Bunun- la ne yapacaksmız? : Memur hiç cevap vermiyor - du. Yalnız, pasaporttan son te- rihi not ediyordu. Nihayet pasaportu geri ver . — Para bulunmuştur. Fakat, büyük bir yekün tutmadığından di. — Bu kâfir kışını bir türlü w nutamıyorum. Onu keşki görme seydim.. Buradan nasıl ve niçin kaçtığını bir türlü anlayamadım vesselâm, ELİ KESİLEN TAMBURACI Bir gün dördüncü Murat at üs tünde şehri dolaşıyordu, Yanında birkaç muhafızl berâber, gene bir az arkada at üstünde gelen kilerci ettiği başı Kâmil bey vardı. Beyazt caddesinden geçiyorlar dı, Padişah, yol #stünde (gördüğü takir çocuklarına sadakalar serpe” rek ilerliyordu. Içki o yasağına ameli: vb GE bm N . May va vi yoktu, Sık İstanbulun a zarar yok, tevkif edilmiyeceksi, Diz. Sadece bu hatanız oturdu- ğunuz yerin karakoluna bildiri, lecektir, Genç kız ayaklarının üzerinde 2 duruyordu: — Geliyorum, geliyorum ha » pishaneye... — Yom! Buna hacet yok. Memur selâm verdi ve kom , partımanı terketti, 'Tren hudut üzerinde bütün süratiyle koşuyordu. Genç ba « yan sinirleri yatışmıştı. Olan biten işlere gülmekle beraber va- kayı unutamıyordu.. Ancak, birinci hudut taşı ar. kada kalınca, tamamen (değiş mişti. Takımdığı kararsızlık mas kesini atıp, teariibeli bir kibar kadın olmuştu. Bu gırada köşede sessiz oturan bir adam apaşikâr kızı tetkik e diyordu. — Ne sıkıcı anlar, değil mi? Diye Hermine Von Mars soru- yordu. — Maamafih, az kaldı... — Öyle mi zannediyorsunuz? — Siz memura küçük bir ko- medi oynadmız. — Bravo! İyi kegfettiniz! — Şemsiyeyi maksada uygun çevirdiniz, — İtiraf ediyarum, öyle, (a hat niçin?.. metin böyle büyük bir yekfin ü. zerine birinci defa, coza verme diğini görüyoruz 10 bin mark! Az mı? Ya, bunlar sizin, yanı - nızda bulunmuş olsaydı? Fakat, Genç kız telâşla atıldı: — İsmimi nereden biliyorsu. nuz? — Çok, pek çok gey biliyo - rum, Hem de sizin Hermine Von Mans olmadığınızı, bilâkis ismi- nizin Mariş Moll olduğunu, ve bu veya şu hudut İlzerinde se- yahat ettiğinizi, bile, biliyorum. Hep aynı tren içinde seyahatimi tekrarlıyondum. — Siz gizli polisten misiniz? Adam biraz daha yaklaştı: — Ben sizi, tevkif etmek iste- miyorum Maria Motl, Sizinle yal. niz tanışmak İstiyorum, bunu yzun zamandır arzu ediyorum. Genç bayan onun tekrar iti - madını kazanıyordu: gizli yerieri sorustururdu, Bir gün evvel padişah Beyazıt <ivarındı. çadırcılar içinde bir kü” çük dükkânm gizli içki | sattığını bana duymuştu. Mattâ kilercibaşı KA nul beyi bu dükkâna göndermiş; Kâmil bey bu dükkândan bir teri ni er ve çok pahalı ral bir miktar içki tedarik (o ettiğini söylemişti. Bu dükkânı Asesbaşının himaye i söyleniyordu, Padişah bir denbire çadırçılar içinden geçer ken.bir küçük dükkânm indiğini ve kapısının kapandığını uzaktan gördü. Kâmil beyin bu dükkânı padişaha göstermesine ha cet bile ta. Murat, dük” kânı derhal keşletmişti. Sultan Murat dükkânın önünde durdu. Ve kilercibaşıya dönerek: — Burası değil mi? diye sordu Kâmil bey: — Evet, şevketlim! dedi. Bura âdisesi — Bu kelimelerle,., mı? — Maattoessüf? Sizi ikaz et « mek mecburiyetindeyim.. Ha » yır! Ben, yalnız işteki kudretini. xi bizim için kazanmak istiyo rum. Siz, şüphesiz bu işte biraz gerismız, Fakat bizim teşkilâtı. muzda İyi ustalar vardır. Dört senedenberi İş görüyoruz. Para dalavereleri,.. Düşlünebilirsiniz, harice bircok paralar. Biz bü- yük kazanemmizm yüzde onunu ajanlarımıza veririz Ben bu » Dun sizin küçük sirketciğiniz. den daha çok istifadeli olarağını ümit ediyorum. Bundan © başka siz tehlikeli koşuyorsunuz, bir gün yakalanabilirsiniz Bunun i. çin biz adamlarımız? itina gös- teririz, — Ciddi mi söylüyorsunuz? Yabanci eğildi: — Evet, zira ben bu teşkild - tm şefiyim, İşte bizim mukave - lemizir, maddeleri. Sizi uzun bi? saman gözetmeden serbest bi - rakmam. Ve ben eğer. hoş ve be. <erikli bir ortak olacak olan, si- zi kandıramaasam, bunu İtirafa mecburum. Cevabiniz? Genç kız kararsız gülüyordu. — Şimdiye kadar sadece tah- min üzerine konuştuk. Biz be - nim hakkımda biç bir gey bilmi- yoraynuz. Bizin düşündüğünüz gibi hakikaten becerikli miyim, değil miyim? Adam ayağa kalktı: — Bu düşüncenizi çoktan keş. fettim. İşte benim bavulum ba- km, onun gizli kıammı açıyo. rum; gördüğünüz yeter (değil mi? Maria Moll: — Evet, evet yeter! diyordu. — Ve siz şimdi benimiş geli- yörsunuz, değil mi” O kafasını sallıyordu: — Evet. şimdi: evet... Tren #on istasyona giriyordu. Yabancı adam; — Hazır bir oteliniz var mı? diye sordu. — Hayır, sizin yanmızda ka- rım. O bavulunu alıyor ve bir ba mal çağırıyordu. İstasyon kal dırımında dururken, iki adam onlara doğru yaklaşıyordu; — Hermine Von Mans? diye soruyorlardı. — Evet. — Sizi tevkif etmiye mecbu Tuz, © gülüyordu: — Ben de onu bekliyordum Sizden bizzat rica ederim, bej ve bu adamı götürünüz! — Fakat burunla beraber,, Adam kaçmak için etrafına bakınıyordu. Genç kır; — Onu kuvvetli tutun. diyor. ! İlânı aşi Pedişah muhalızlarına emir ver : — Çağırın şu dükkân sahibin! di Muhafızlar atlarından indiler dükkânin kapısını çaldılar, Cevap veren olmadı. Bir müddet beklediler Kapı hAlâ açılmıyordu, Dördüncü Murat; m şu kapıyı, — diye ba Baltacılar dükkânm kapısını kır dılar. Padişah atmu sürerek © kapıya yaklaşı ve burnunu tutarak miri) dandı: i — Kaskin hir koku var. Burası bir meyhanedir. Kâmil bey atından inmişti Kamil hey birdenbire bu müşte” du, erim içim ime üllmeyizdr.. Ben gelirim (Yahanei adama dö- nerek) Zirş tevkif emriniz ile fo. toğraflarınızı bizzat ben getir- dim. Kim olduğuma gelince, si- sn bildiğiniz gibi, Hermine Von Mans değil, benim sevgili dostum. Sannettiğiniz gibi, Ma- ria Moli da değil, sevgili daşım. Bilâkis sadece Adliye Ne. zaretinin giz polislerinden biri. Ber çok becerikli miyim? Hah, hah, hah' Sizi epeydir takip © diyorduk. fakat size karşı delili- miz olmadığından bir şey yapa muyorduk. Şimdi siz elimizdesi- niz ve delil olarak da, evvelce bö. na plânmızı gösterdiğinizden âd0- lavı, bütün teşkilâtmız.., Memurlara dönerek: — Bayı götürünüz! Fakat yabancı kahkahayla gü- lyordu: — Serbest bırakılacağım. Çün kü bu memlekette hiç bir fena- lık yapmudım. Henüz bana kar- gi: (Teslim ol!) diyemezsiniz. Gene kız alavlı bir gülüşle: Aldanıyarşunuz, sevgili yoldaşım. Tevkif emrini 8 haf. tadanberi çantamda taşıyorum! —199.. Biliyor musunuz? ——- Neşhur'ar Mozurt 3 yaşmda birinci kanser tosunu besteledi. dirley $ yaşında ilk filmini çe. virdi, Faysal IV 4 yaşında İrak tahti- na çkü, Yebudi Menuhin 9 yaşındayken onun için artık dünya keman üs, tadlarından öğrenecek hiçbir gey m4 Pransayı kurtarmasını telkin 6 den sesleri duymağa başlamıştı, Michel . Ange 15 yaşmda kendi yüksekliği karşısmda eğilen hoca- #ı Ghulandelo'nun atölyesinden gile“ pay çe Vistar Hugo 16 yaşmda Pransı; akademisi şiir mükâfatını kazan , muş Büyük İskender 16 yaşındayken hükümdar Filipin gaybubeti esna - sında Makedonyayı idare ediyor - du, Arthur Rembeud 19 yaşımday , &*n onu meşhur eden bütün eser, leri yazmış ve artık şiiro veda et, MİŞ bulunuyordu. ği w——— — —— HABER okuyucuları için M0 derste yabancı A ders “eri kitabı kuponu *0 «Al Krpomum BO Gmesimi cvtiren Okuymeslmrinaz. be İ sere 200 yer era Gram İ “wa, ingeğlizpe girmanen “ee Kapların bir İM A e i öi'lelemi i ee bine seslendi; — Buranın sahibi kımse, yanı ma getsin, Dükkân sahibi titriyerek kapıya doğru yürüdü. O zaten padişahın geldiğini uzaktan görmüş o veke perkleri çarçabuk indirmiş: i — Benim, Mom varırım size,, Beni ele Tezgâh m çi di müjte ri binde, il! " Ve "tâmi S7i van burs da ne işiniz var? Kümil bey aray layan sipda İl . Şamil Mn minin; çok bulunmuş olan tanburaı Ö merden başka biri değildi. Ömer oldukra sarhoştu... sert ve hızlı konusuyardu, Kâmil bey: — Haydi saklan bir yere, dedi, efendimiz şimei seni burada girlir se Carır' vakar! Ömer bağırmağa başladı: “Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: