16 Haziran 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

16 Haziran 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 HAZİRAN —71941 .İl- Avukat, kardesine bakıyordu. tif edilen adamım kardeşi ol m verdiği ferahlığın a, “nda bunu hiç düşünmemişti. Şalgımlık! — Ne var, diye söylendi, ma. um bir adam tehlike de olamaz “ her vakada, şüpbeler evvelâ inlış bir şahıs üzerinde topla” e. Bu, fevkalâde bir şans, bize İt kazandırır, işte o kadar. Cevadm yüzünde bu ifadeyi, taları ağabeyisinin gözüyle, aihtıkiyle görmeğe uğraşan dü. imseli ifadeyi birkaç defa da. 5 görmüştü. Sesini tatlılaştı” sözüne devam etti: >> Dinle beni, Cevat, mesele Aya gelmiyecek kadar ciddi, Pr. Bu tevkif meselesiyle uğraş. ta, bana bırak, ben düşünürüm. © hâreket etmeğe hazırlan, o dar! Pasaportunu ben hâzır tarım. İşte sana ufak tefek için zin olacak biraz para. Beşle İt arasında tekrar gelir vazi, “Pla kendini. Kızla buluşunca a uzakları kadar gidersiniz, m Amerikaya kadar. İzini vedeceksin. Artık ben gide. in, adliyeye gitmeden evvel hkaya uğrayacak kadar ancak , var. ei kardeşine dikerek etti: > Toparlan bakalım. düşün bu meselede kendini olduğu beni de düşünmen lâzım. tay İki 1 da , İ, Bankadaki parasından dört Yira aldı. Paraları sayarken Sana kapılıyor, takip edildi. | . Paralarm neden çekildi. İ Salaşılabilirdi. Halbuki kar. “Si bir an evvel memleketten , Yoktu. Büyük tehlikeden ka, “mak için küçük tehlikeleri almak lâzımdır. adan çıkinca vapur acen. İbre uğradı. Hüviyetini belli Meden ertesi gün hareket ede, vamırda boş yer olup olma. (0 Bu herif seni her zaman “li ki, sana göz dikmiş... Marta önüne baktı. Doğan bey Koca Ahmedi bu de görünce fena halde hid- ti; adamlarma emir ) —Götürün şu köpeği kale di sürükliyerek Martanın o- ndan sokağa erkardılar. Ahmet sokakta söyle» —Bu gece koynunda yat- bk istiyorum, Martacığım! ere senin, si. Defesini duvarak uyumak “Yorum. S#HANG Şi ATIL Nakleden: İLHAN TANAR ruhiye uzun sürmedi, Kızm, tiği duygular, sevinçten pek w. de kapılmamış değildi. Sevgili. siyle beraber.. Yeni ufuklar, ye, ni bir hayatın başlangıcı. Uzak. laşınca, işlediği cürümden dolayı istırap çekmiyecek, bilâkis böyle cemiyete, müzir dir adamı orta, dan kaldırdığna memnun bile (Devami var) Koca Ahmet Söylenirken gözünü açamıyordu. Doğan bey bu sözleri du. yuner fena halde hiddetlendi: — Bre köpek!.. sarhoşlukla şimdi içini dışıma vurdun... her şeyi söyledin! Artık şahide lü. zum kalmadı. Bu kadını zorla elde etmek istediğini öğrendim. Halbuki o, hâlâ Rüstemini dü. şünerek ağlıyor. İnsan, arka. daşınm sevgilisine göz koyar. mı? evden çıkarken, Martaya: — Sakın, dedi, kapmı kim. seye açmıyacaksın! Yıldırımın orduları kaleye gelinceye ka. dar, yüzünü hiç bir erkeğe gös. termeden oturacaksın! Bir er. keğe yaltaklık yaptığını du. yarsam, seni zindana atarım... orada haşaratın koynunda ge- ber gidersin! - Yazan: MUZAFFER ACAR Handanla, Candan iki eski mektep arkadaşıydılar. Fakat kadınların eski arkadaşlıkları kendilerini bilmiyo o başladıkarı zama nmuhakkak sarsılır. miyor, çıkıyordu. k Handania, Candan tiksinme lanmadıkları halde müşterek #h. günlerini andırır bir yalmirzla birbirlerine sarılıyorlardı. Cemi- yet hayatı insanları riyakâr ol. mıya. sevkeden ©n mükemmel biribirlerinin boğazına atılacak derecede içten içe bir düşmanlık hissettikleri halde, kolları sevgi birlerine girmeleri için bir aylık dostluk kâfi geldi, Kadılar en Handanla Candan kapıştılar, ama, buna sebep katiyen iki evi biribirine yaklaştıran — erkekler Kadınların erkeklerden daha kuvvetli kaprisleri vardır: Moda... Handanla Candan bir moda me- da, Candanda başka baska ale Yazan: bey kapıyı çekip gitti Niğbolu muhafızının o daki. kada verdiği bir karar vardı: — Bu güzel kadını, harp be- diyesi olarak padişaha takdim edeceğim. Mademki Rüstem. den ebediyen ayrıldı. Bu ka. dar güzel bir meyva ancak pa- dişatıın e izma yaraşır O ge. Koca Ahrtedi kale içinde hapsettiler. Dogan bey, bütün muhafız- ları topladı: —Marta bundan sonra pa- dişahm malıdır. Ona göz ala. Tm gözünü an 7 mağazalardan synı kumaşı almış ler, başka başka terzilerin aynı Avrupa mode kataloğları içinde aynı modeli seçmişlerdi. Handan o akşam için Candanı çaya çağırırken. sporcu tipli ağa- beyisinin de gelmesi ihtimalini düşünerek siklamen Fengi elbise. sini giymizti Candan da, Handanın kayin. biraderi de evdedir ümidiyle ken- disine en ziyade yakışan sikla, men rengindeki elbisesini tercih etmişti. Candan, Handana çaya gitti.. Handan Candanm yanında ara. lar, başka baska terzilerin aynı diği erkeği bulamayınca inkisarı hayile uğradılar ama, bu hisleri. ni belli etmeden biribirlerine sa. rildılar. Bu sırada yüksek sosyete ka- dınlarının aradığı bu iki erkek binbir kapris dolu bir aşkla se. vildiklerinden bihaber olarak iki ayrı mahallede; apartımanın ü. güncü kat camlarını sijmek için pencerenin içine çıkan iki genç hizmteçiyi aşağıdan seyme dal - 'mışlar ve çay saatini unutmuş - lardı. İki kadının ayrı ayrı inkisarı hayale uğrayıp, sora karşı kar. sığa kalmaları kadar feci, müt- hiş hiç bir gey yoktur, Handanla Candan da yalnız kaldıkları zaman evvelâ havadan sudan konuştulr, sonr her ikisi birden sözü modaya ve üzerlerin. deki " elbiselere İntikal ettirdi. ler. Söz bu mecraya dökülünce, artık sinirli konuşmalar biribiri- ni takip elamiyo başladı: “Sen benden gördün.” “Hayır sen ben den gördün de yaptın..” gibi ma, balle kızı münakaesları Yapma. dılar, tam manasiyle sosyete ka- lar, Handan: — Vallahi kardeşim, dedi, bu model sana biç yakışmamış.. Ben ha kapalı yaptırındım.. Baksana, belkemiğin sayılıyor. Candan fena halde sinirlendi a- sımdı; çünkü yüksek sosyeteye mensuptu, sesine mümkün mer. tebe tatlılık vererek: — Hakkm var kardeşim, de- di. esasen terzi (bu modelin za. yıtlarla göğsü ve kalçaları bü. yük olanlara gitmiyeceğini söy- Temisti, Handan derhal dikildi. Çünkü hem göğsü kocamandı, hem de kalçaları cok geniş.. Fsasen Can. dari dâ bilhassa öyle söylemişti. Muhasım nazarlarla biribirine baktılar. Handan yeni bir taar. ruz yaptı: Baksana, küçücük gü. güsleri kuması da tutmamış, el. İskender F, SERTELLİ -44- TURK KARARGAHINDAN GELEN BIR HABER Koca Ahmet ertesi © sabah gözünü açtığı zem&n kendini kalenin karanlık bir odasında buldu.. kapıda bir nöbetçi var. dr, Koca Ahmet birdenbire bir madı. Nöbelçiye ses — Kapımda neden duruyor. sun? — Seni bekliyorum. — O da nedemek?! beni mi bekliyorsun?! ğ Geçimli Kadınlar Candan dayanamadı. Patladı: — Senin gibi burnuma kadar çıkan göğüslerim, semer gibi kalçalarım olacağına böyle ol « mayı tercih ederim Handan, dedi, hem. rica ederim, artık keselim bu bahsi,. İmkân var mıdır? Bir kadın hiç söz altında kalır mı? Handa da bahsi kesemezdi bilâkis alev. lendirdi: . — Sen kendi haline bik yav. rum, dedi, bana bens#miye Gok çalışıyor, sutiyeninin . içine pa- muk doldurarak göğsünü büyük göstermek istiyorsan nafile, Sen ne yapsan kendini kimseye be. ğendiremezsin... — Ben senin gibi kendimi er. keklere salmıya çalışmıyorum ki güzelleştirmiye, beğendirmiye uğ raşayım. Söz, buraya döküldükten #on- ra artık kızılca kiyamet koptu. Handanın Ahmetleri, Mehmetle. ri, Cenapları, Canipleri. Tahirle. ri, Fahirleri, Candarım, Hasanla- rı, Hüseyinleri, Servetleri, Ser. metleri, Kağrileri, Sadrileri orta. ya döküldü. Bütün kirli çamaşır lar meydana çıktı ve nihayet iki tarafın biri son sözü söyledi: — Orospu. Diğeri mukabele etti: — Odospu sensin... Ve ayrıldılar. Artık bir daha ölünciye kadar biribirlerinin yü- zünü görmiyeceklerine her ikisi de ayri ayrı yemin ettiler, Aradan seneler geçti Ne Han. dan Candanın ismini ağzına aldı, (tabit dedikodular hariç, dediko. du olarak belki günde yüz kere Candandan bahsediyordu, Bizim kastettiğimiz dostça anmak). Ne beyaz perde üzerinde görüp âşk oldukları Tiron Pover isimli ar. tist birkaç tmesil vermek Üzere İstanbula gelmişti. Beyoğlunun bütün yüksek s08- yetesi bu mesut hâdise ile hare. kete gelmişti. Takım takım tu. veletler dikiliyor, smokinler, frak lar hazırlanıyordu. Kadınlar âdeta bayram şenliği içindeydiler, erkekler de kadımla- rmı beğendiltleri erkeğe götür. mek gibi ezeli ve ebedi vazifele. rini yapmak için hazırlanıyor- lardı, Haftalarca, Beyoğlu, reklâm, afiş ve dedikodu içinde yüzdü, Nihayet ilk temsil akşamı gel. di... Fransız tiyatrosunun önü cad. denin öbür tarafma kâdar dolu idi. Faköt bu kalabalık içeriye — Öyle'ya, sarhoş olarak getirdiler ya, Akşam seni bura. — Ben şimdi mahpus mu. yum Burada? —Me sandın ya..?! Dün ge- .ce Doğen bey seni Martanın e. vinde yakalamış. Körkütük sarhosmuşsun.. Sürüliverek ge trdile buraya seni, —Vay canm be. Rezil ol. duk desenene? z — Sorma koca aslan! Seni o halde görünce ben bile utan. dım. Nerden büldun bu içki. yi). — Şeytana uymuşum nasıl. sa, Şiradi yaptığıma ben de bin kere pişranim — Bu rezaletten sonra piş. manlık neye yarar? — Doğen beyi gördün mâ ser? ? girmek için değil, gelecek olan gü zel ve şık kadınları seyir (için toplanmıştı. Daha bir ay evvel. den biletlerini tedarik eden lüks kadınlar, otomobillerden inip 81. ra $ira tiyatroya giriyorlardı. Handanla Candan da seneler. den sonra ilk defa o gece karşı. taştılar ve gözgöze gelince biri, birlerinin boynuna atıldılar, her İkisi birden sanki rollerini ezber- lemiş gibi: — Aman, kardeş, dediler, böy. le mesut bir günümüzde dargın durmk doğrusu bize yakışmaz. Bu ölümlü dünyada dargınlık ne İmiş... Ve barıştılar. Mesut (!) bir tesadüf, localarmı da yanyana düşürmüştü. Temsil başlayınca. ya kadar biraz konuşmak için Handan kalktı, Candanm Jocast- na gitti, Senelerce dargin dur. dukları için olacak ,biribirlerinin kıymetini anlamışlar, âdeta mek. tepteki gibi samimi olmuşlardı. Her ikisi de yapmış oldukiraı hareketten uatanıyorlardı. Söz, geçmişe intikal edince Handan: — Hiç açmıyalım, dedi, valla- hi utanıyorum.. Çünkü biliyorum ki ben haksızdım. — Hayır, sen haksız değildin.. Evvelâ ben sinirlendim, kavgaya ben sebebiyet verdim. — Hayır, ben seni tahrik et. tim. Sebep olan benim... — Haksız olan sen değilsin, benim ama, senin egoisliğin o ka. dar kuvvetli ki haksızlığı bile'ba- na birakmıyorsun. — Ben egoist değilim. O senin kendi sifatın.. — Ben senin vasıflarından bah sedecek olursum, egoist demem. Daha neler söylerim. — Sen bana söyliyeceğine ku. lağımı çevir de arkanda senin i, cin söylendiklerini dinle. Hem senmi gibi elâlemin diline düşmüş bir kadınla barıştım sanki. — Ayol, sen kedine bak, her- kes senin için orospu diyor. Hak. larıda var ya! — Vay bant orospu mu diyor. sun?.. Evvelâ sen kendini gör sh- karı.. Orolpu sensin... nin yüzünü görmiyeceklerine her ikisi de ayrı ayrı yemin ettiler. Aradan seneler geçti, sinema âleminin meşhur simalarından biri o arada kalkıp İstanbula gel. mediği icin de mesut (1) bir ikin- ci tesadüf olmadı ve Handanla Candan biribirlerine dargın ola. rak #htiyarlardılar, yani kendi tabirelrince, genlik yaşlarından olgunluk vaslarma geçtiler... Muzaffer Acar Birinci sınıf mütehassıs doktor « NURI BELLER SENİR ve RUH HASTALIKLARI Ankara Caddesi No. 7) Musyene sâatleri: 15 den itibarer — “Ne günlere kaldık, AL lahırı.! Artık kimsenin dostlu. ğfuna inanmıyacağım. Koca © Ahmet gibi bir akıncı, Rüste. min evine girsin.. karısma göz koysun.. bu ne alçaklık", diye * söyleniyordu. Koca Ahmet ellerini yüzüne kapadı: — Eyvah... rezil oldum. Do. Zan Üeyin yüzüne nası) baka. cağı? Sarhoşlukla ne yapti. ğımı bilmiyorum. Koca Ahmet kapulati nö. betçi ile dertleşirken, kaleye, tozu dumana katarek gelen bu atlı dışardan: — Kapıyı açm.. hayırlı ha. berier getirdim... İ Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: