23 Aralık 1934 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

23 Aralık 1934 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RİKA No: e AY | > RA e 5 MK IEEMN EE nl BAYLADINDA az YAZAN: ISHAK FERDİ iy, feni satraplarından bir, göğsüne ale saplıyarak öldürdü! *nder,Dârânın kaçıramadığı tacı kendi elile başına çirmişti. Dârânın cesedini Persepolise getirdiler der o gece sabaha kadar n öm harekete başladıkla- Rörüme ordusunun sağ cena- nda ücretli Yunan askerle - İran süvarileri vadı. nder düşman kuvvetleri- ıma doğru bir hücum yap: adı Dârâ'nın kuvvet'ni i- bölmekti. Dârâ da ilk önce a aâabalarını ileriye sürmüştü. i8er Makedonyalılar İranlılar. dı. İskender, Dârâ'nın peşini kılınca, (Bessus) ira vz doğru götürdü. ir kendi başına giydiği halde, bu ta- cın eski sahibini ele geçiremiyen » İskender, n hayet çölde de Dârâ' i bulmuştu. riyle çölde günlerle m burada genç ve demir i- radeli Makedonya imparatoruna teslim olmaktan başka halâs si görmüyordu. Kendisiyle bera | ber bu felâkete atılan e tas - e rabına fikrini açıkça söy n şe RR 1 n: maymul bu lana tatlılıkla teslim olmak istiyorum. Bundan başka kurtuluş k yolu yokdur. (Bessus) ilk önce İskenderi öl dürtmeyi düşündü.. Araya feda» a râ'yı gö iler koydu.. Hafiyeler gönderdi. Fakat, hepsi de © rik | iz 2 edem m. donyalılara ilt'ca ederek (Bessus kender İran ordusunun ikiye lemek ein set bularak aş bu ihanet karşısında, | p, Gmişlerdi Pen solda ir halde, im- 4 “ye iel alna e- Nvarafe koştu. İskender suva- 1 Ni ihtiyat kuvvet olarak sak- &$ Bu kuvvetten istifade et- ariler meydana çıkarıldı e Dârâ'nın geride kalan or- u baştan başa bozdular, pe- İm 11 bozğundan sonra, Dârâ'nm | rar, arabasını, mücevh, £ Ve Babilden kaçırdığı hazi- ükle kurtarabilmişti. . k yalnız ce- ih atılğanlıklariyle muvaf- |, Yorlardı. | der Babil ve Pasargad'ı tten sonra, (Medya) ya nn buraya kadar ğini ummuyordu. yolda aldığı bütün g Medyaya ( bıraktı.. Ni adan da kaçıyordu. ir, yirmi sekiz. taçlı fi- a peşine takıldı. t #skeriyle beraber tamam » seksen kilometre yol yü- denizi kapılarına da & “aman, Dârâ'nın Sartrap a) Bönsus) ile karşılaştı. vi vdukca kuvvetli bir fır- â'yı mu- er- | Ve bir gece kumi ordu. Bessus) İran ta- | gi, Releailam : gizli bir yol var Nİ ay li. Fakaty-geçebili kurtuluruz. Dedi. Dârâ bu gizli ve tehlike- li yoldan kaçmağa cesaret edeme- diği içn: — Ben teslim olacağım. Sen istersen gidebilirsin! , o güne kadar kendi- s'ne büyük fedakârlıklar göster- miş olan sadık satrabını terketti.. (Bessus) Dârâ'dan çok daha büyük bir vatanperver olduğunu OY ket gördü.. Damarlarında mil'iyet duyğularmı yenemedi.. larm üstünde yorğunluktan Sai kalmış zn Beyaz eller Ellerinizin beyaz olmasını isti - yor musunuz tatbik edebileceğiniz bir usul: psi Me eş vi şte size pek kolay | Kurun'un edeli romanı : 11 1, S5 — KURUN 23 Birincikânun 1934 sem GÜL ÜSTÜNE GÜL KOKLAYANLAR zu alınız; bunu 200 gram zeytin- yağı, yahut daha iyisi aim içinde eritiniz, sonra kolonya ilâve ediniz.. Hepsi ie dan ibaret!. Bunu güzelce çalka - layarak bir güderi eldivenin içine iz, yatacağımız eldi - venleri ellerinize geç'rir, öyle u - yursunuz.. Sabah kalkmca, ellerinizi ılık su ile yıkar, kuru ve yumuşak bir bez ile yavaşça rsınız. On » dan sonra bir elinizin üstüne bu mayiden bir miktar koyup, Yı- kanıyor gigi iki elinizi biribirine sürtünüz, yeniden o kurulayınca, parlak beyaz ellere malik olursu - nuz. Kehribar nedir? ık uçlarında ve boyunlar- da sık sık kehribar kullanır ve ta- şırız.. Kehribar ne demek oldu - ğunu bilenler, şüphesiz, B: eğilen de bir o kadar ol - duğu mumhakkaktır. Kehribar medi Bu madde üçüncü devirde taş haline gelmiş Pinus Succinifera denilen bir ağacın kökünden baş- | bul ka bir şey (değildir. Kehribar içinde sık sık bunün ta ta halinde parçacıklarma rast gelinmektedir. Kehribarın en çok bulunduğu yer- er Şimali Almanyadır. Bundan başka Sicilya, Ş'mal Buz Denizi kıyıları, Siberya, Afrikanın şimal kısımları ve Römanyadi ribar bulunmaktadır. Kehribar içinde üçüncü devir - den kalma bir çok Mey lanmaktadır. ye ve nebatlarâa çok bulunan mahlüklar haşarattır. Şimdiye kadar kehribar içinde kanatlı iki yüz otuz & “Başanie döküntüsü bulunduğu g'bi kara - fatma ve buna benmi) tüylere, kıllara da tesadüf olunmaktadır Bir kehribar parçasınm içinde bir kertenkele bulunduğu da görül - müştür Dünyada üçüncü devir diye in- sanın göründüğü devre derler. Bu da milâttan 50 milyon yıl ev- vel başlamış ve ği bir milyon meni kala biten ur dahi keh- | kat (Dârâ)yı, gösüne hanç rak öldürdü! Ve Dârâ'nın cesedini taciyle kumun üstüne brrakar adamlarıy.. le birlikte kaçıb De pay ee Dirt ölümünden çok müetessii Onu diri simi ele geçireme- b 1 diğine canı sıkılmıştı Genç Makedonya imparatoru, Dârâ'nım kaçırama”'ığı tacı kendi el'yle başına geçirdi. Zaten Dârâ'dan sonra, rey- danla kalan İran tacmı İskender” den başka kim giyebilirdi? İskender çö'den askerleriyle bereber tekrar Bab'le dönüyordu. Dârâ'nın cesedini (Persepolis) e göndermişti. Dâzâ'yı ecdadın İs'cenderi Pabil ahelisi İlkini İk e'bizalerini giverek kars"'avor- “. İskender bütün Asyaya hâkim- dl Ke e fi | Bu kabiliyeti gö Mei milâttan bir mil- yon sene evvel yaşamış olan mal lükattır. Kehr'barın v Mitolojisin- ismi ve mevkii var” dir. Şöyle ki: Yunan Mitolojisine de “ışık ilâhr,, olan Helyos'tun oğlu Faeton bir gün babası onun 'güneş arabası,, nı idare etmesine “zin istemiştir. Ancak Faeton bu arabayı iilare edecek kadar kuv - vetli insan olmadığından dünyaya lüzumundan fazla yaklaşmış ve ateş ill muc'p olmuştur. Bu- nun üzerine Zevs buna yıldırımlar yağimmağa başlamış ve Faeton kürei arza düşmüştür. Nimf pe - rileri bunun cesedini sahile göme” rek ağlamağa baş'amışlar ve bun- larm suya düşen göz yaşlarından kehribar hâsıl olmuştur. Kehr'bar saman ve k*#ıt parca- ö yüzündi fından Elektron diye adlanmıştır. Yazan: Selâmi İzzet Kayacan Tekin dam değildi. Fakat kızıyordu. Mütemadiyen, sebepli eğlenceye, zevke düşkündü. Bu, | sebepsiz ee Ge yuvanın raha imi nı kaçırmaktarı baş- , Gstün yaşalamıştı. * bir dı onl işine Tekinin anar nihayet Fa- | g Tan hir beyi bir az soğuttu. Tekin, sı Bunun üzerine (aklına bir şey sık, Üstün evde yokken geliyordu. | geldi.. , O geldiği zamanlar, Aygen ne pencerede görünüyordu, ne de bal- konda. Bunun üzerine Fâh'r bey anla - dı. Üstüne acıdı. Aygenden nefret etti. Ahbaplığı gevşetti. Kadma rast geldiği zaman, selâm veri geçiyordu. Üstünle bir iki kelime konuşuyordu. Tekin de artık hiç çekinmez ol - p selde eski hatıraları canlanı - yordu. Bunun Pig Aygene bir. az bağlanıyord Nihayet genç ye kendi &- vinde görmekten usandı.. Onu giz- li bir randevu evine davet etti. Bu keyfi için beş lira sarfetmeği iz ve beş lirası oktu. ml nı herkes sildiğimlen eli iş lamıyrdu.. Bir kaç e Yİ borç almak istedi, alam. Zeynebin ği ndığı beş on para e LALA Eve iki aylık borc vardı.. Tüyordü.. İşte bu halde , Aygene geliyordu... Derdini unutuyor, fa.» genç kadını dertlendiriyordu « Aygen kendi odasında fazla sami- miyete, fazla iâüba'liğe taraftar tün ansızm gelir di- korkuyordi Tekin inat e: Mânasız düşüncelere me. Keyif kaçır- mak yazık değil m'ydi?. Hayır, bu sevg” e böyle sürüp gi- demezdi.. Aygeni, hiç değilse ay- da bir kere, başka bir verde, iste - diği gibi görmeliydi. Onun oldu - ğunu anlamalıydı.. Her gelişinde israr ediyor, kadından söz almağa Fakat kad — Hele İE adi kiralayacak pa- ran olsun!.. Diyor ve evinde Tekinden uzak duruyordu. o Mümkün O merte be ona sokulmrvordu. Bir gün Tekin kızdı, darıldı.. Şapkası aldı: — Eğer ben' sevmiş olsan, ben- den uzak durmazsn... Aygenden cevap (beklemeden çıkıp gitti. Sekiz gün görünmedi . Genç kadın bir kaç gün gelece - ğini ümit etti. Gelmey'nce sinir - lend', Geçimsizliği arttı. Karşısın- da söz söylenmez oldu. Bçare Üstün buna ne mâna ve- receğini şaşırmıştı. e Evlendikleri gün ener”, karrs'nı huysuzluk - lara, şrmarıklıklarına, aksil kle" rine alışmıştı... Aygen iğriye doğ- ruya surat eder, haykırır. Kavga çıkarır, konuşmazdı. Fakst bu halleri uzun sürmezdi.. ON'hayet yarım saat sonra o Üstün sokulur, onu oksar, iki yanağından öper, liyeti gösteren bütün mad- | verilmi Np Asan Wa > casına Ame Hor söze delere 15 nci anda Elektron .h rilmiştir... Bir gün Aygen küçük bir ku- yumcunun önünden geçerken, al - tın bir kol saati görmüş, çok be - ğenmiş, dakikalarca durup bak » mıştı. Saatin üstünde fiyatı da yazı « lıydı: 12 lira... Üstün adamla grip konuşmuştu.. Ayda iki lira - dan, son taksit üç lira olmak üze- re saati 13 liraya bşrakacaktı, Adam sen de, altı ayda bir lira fazla verebilirdi. (Bu dağ, deve değildi... Ayda ik! lira vererek karısınm gönlünü hoş etmesi (o muvafıktı. Hattâ patronundan beş lira avans bile isteyebilirdi. Bu parayı da akşamları geç vakte kadar çalışıp fazla yevmiyesiyle ödemesi kabil- dim. Bu saati karısma hediye ede - cekti.. Cumartesi günü, sabahın beşin - de yatağından kalktı. Bir çeyrek - te giyindi.. Çayını pişirib içti. So- kağa fırlayacak, işine (gidecek, doğru patronun yanma çıkacaktı. Projesinden mamaya dik Mat - fakta isk lık çalıyordu... yuklıyo, rdu. yapardı. Aygen yarı ra gene gözlerini yumar, arkasmı dönerdi.. O gün uyandı. Kocası yüzünü yıkarken, su sesi onu uyandırdı . Doğruldu, dirseğine dayandı, başını uzattı.. Mahmur (gözlerle mate baktı. Sonra gene yattı. başını Üstü - nün yastığma k«,du.. Yüzünü b Sonra etrafına göz gezdirdi. Eu içi darmadağındı.. Hiç bir yeri adamakıllı toplamiyor, ev işlerini oktandır yan çiz'yordu. Aynalı dolabın üstü toz içindeydi. Kü çük masanın çekmesi açık duru- yordu. Yarıdan fazla boş kolonya şi - Kirli çamaşırları bir köşeye bırak- mıştır... Her iskemlenin üstünde bir ertari vardı. Bunları rmemek o için bir müdet daha gözlerini kapadı... Esnedi... Üstün, ı#l-k saçlarımı taradı, ve yavaşa sordu: — Uyumıyor musun Aygen?. — Hayır... Ve gene, odanın dağmıklığna gözlerini taktt.. Üstünün rengi biraz soltnuştu Yaralarına pembel'k bafifle - - mişti.. Çene kemikleri zayif'ik » ten dışarı fırlamış, avurtları ha fiften çökmüştü

Bu sayıdan diğer sayfalar: