23 Aralık 1934 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 7

23 Aralık 1934 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A1 Şİ ŞANI iz | B ” 1x d © Yazan: (o Niyazi Ahmed Okan ,Haydarpaşanın kuruluşu İNOSU Hamdinin bahçesi uzun müddet retini o muhafaza etmiştir. Vi bahçeli kahve vardı Bu bahçe ubağalının tıpkı Göksuya ben- ği Zi » 5 p. 9 w il a 9 E SI günler tıpkı Göksuda oldu - *&'bi sandallarla sazlı sözlü de- # âlemleri yapılır, gece yarıları - kadar eğenilirdi. O vakit san- İlar şimendifer köprüsünün al - g'debiliyordu. re, dere eriyen sonra ©s - kıymetini yavaş yav bet- , Sandallar artık Kuadilinden geçemez oldular. Sandal sa- nani meclubları eski gezintile - Ni burada gene yapabilirlerdi. ç Si sl nedense bu mesire ya - söndü. Sandal kayık alar ŞA Moda ve Kalamış gi Ylarına, derenin ağzına munha- i "kaldı. i İşte Hamdi bu sıralarda ora- ; “çabuk rağbet gördü. bulun hemen her tarafın » için bu : de bir çok tanıdık kazan - v İstanbulun zevk ehlini bu ga- m Oya çekti. Burada en tanınmış r toplanır, eğlenirlerdi. e başıboş zorbalar İstan. her sazlı ve içkili elisi hidise çıkardıkları halde Ham- #N gazinosunda böyle vakalar Nİ ©nder olurdu. Çünkü Hamdi, ton senii ile ne e ol- a muntazaman ha - Verirdi. v nb: en maruf sazcıla - : söyleyicileri buraya gelirdi. BUL, | İŞEMTLER LERİNİN imi” Fenerbahçeden O zamanın en tanınmış kemancı- sı olan Memduh da orada çalar - nocu Hamdi — bir kaç yıl önce sün üştür. Kendisi son sene- lerde melankolik bir tip olmuştu. Hamdi sevda geçiriyor. Diyorlardı. Uzun seneler: dilden dile dolaşan ismi (“Gazinotu,, Hamdi, Kadıköy semtinin canlan” masında yardımı olmuş biridir. Haydarpaşa Üçüncü Selim kurununda İs - tanbulda bulunan Meling'in yap” tığı bir haritada Haydarpaşa boş bir arsa idi. Meling, haritasını 1786 da mühendis Hofer, 1819 da enin yapmış oldukları hari- | talara ma yaparak hazırla - a .gösteriyor. ki, Mr i ey ği fetihten sonra bir Yalnız, Kadıköy ile Haydar - paşa arasında milâddan önce bi - rinci yüz yıla aid bazı yazılı taş - larm bulunması, buraların çok es- ki kurunlarda mamur olduğunu göstermektedir. Burada bulunan taşların üzerinde (o Yunanca ka - 'bartma yazılar görülmüştür. Müzenin yirmi birinci salonun- 1136 numarada saklı bulunan bu taşlarda şu yazılar okunmuş “ m » tur: “Beni... Hediye etti.,, Haydarpaşa, / fetihten sonra imar edilmiş, hattâ burası belli başlı bir mesire haline get'rilmiş- tir. Bu mesire şöyle tanlatılıyor - bu: “Haydarpaşa İstanbul halkı - nm minelkadim.Ruzu (Hıdırda ARİMİS-— Tefrika No. A — bir görünüş ve Kadıköy en her mev - simde mesiresi Bu semtin “a lkinği, adı alması, üçüncü Selim kurunundi Vezir Haydarpaşanın burada bir kışla yaptırmasındandır. Haydar paşanın ilk defa kışla olarak en tırdığı bu bina, sonra hastahanı olmuştur. Bulunduğu yerin güzelliği, et - rafmın bahçelerle çevrilmiş ol - ması, kışlayı hastahane haline ge” tirmişti. Hastahanenin kapısı üze- rindeki sekiz beyitlik manzume - e? Binası dilküşa gayet, mesi ruhbahşadır. Havası sıhhati ii em razi edübbirun.. yti ile © 'havasınm güzelliği anlatılmaktadır. 7 Haydarpaşa, Vezir Haydarpa- şa tarafından bu kışla yaptırılma” dan önce, DK. boş bir arsa değildi. Üçüncü stafa kuru - nunda cebehane memuru Ömer Halil Efendinin ruhu için oğlu Mehmed Efendi, burada bir na - z yeri yaptırmıştı. Burada (Haydarpaşa) denen bir de me- zar vardı. u mezarı görenler, semte m denmesinin mezar - lıkta (Haydar baba) nın yatma - smdan olduğunu yazmışlardır ki, bu doğru değildir. Haydarpaşanın, fetihten son “ raki imarı malümdur. Yalnız Bi - zans zamanında burasının boş ol. duğu tahmin edilmektedir. (Devamı var) KURUN 7 — KURUN 23 Birincikântn 1934 sems isim babası Hergün yüz ad Toplıyan : Kemaleddin Şükrü Orbây 2701 — Parsak: sne 2702 — Patır: Kahrama 2703 — Patlar: Nâri 2704 — Payza: Madalya 2705 — Payzın: Mebzul 2706 — Peçen: Çemen. 2707 — Pediz: Bedia 2712 — Pelik: Geysu. zülf 2713 — eme Fedakâr, 27141 Pak gres 2715 — Pes 2718 — Piji: Dikkatli, metin 2719 — Pırçuğan: Şeyti 2720 — Pısıl: Metin, mukte - dir 2721 — Pilge: Fâdıl, hakim ilgir: Zeki 2725 — Pirçek: Kâkül 2726 — Pişken: Kemale ermiş 2727 — Pişkin: Kâmil 2728 — Beleş: Halâskâr 2729 — Poşl ürriyet 2730 — Pozam: m ği 2731 — Pöge 2732 — Pökön: Kavi, rasin 2733 — Pözüt: İdare, ez 2734 — Pudalgak: Mânii 2735 — Puğ: Sur — Puğar: Mâbed 2737 — Pulaş: Demet 2738 — Pulgak: İhtilâlâ — balam Keşif : Alet cihaz. > — çe Mülteci 2742 — Pündük: Gonce 2743 — Pürçek: Kâkül, per - çem 2744 — Pürnek: İçtima 2745 — Pütkül: Kâfi, kâmil 2746 — Pütrü: şii ta- 2747 — İli Kâmil 2748 — Sab: Kelâm 2749 — Sabançılar: Zürra rbap 2750 — Sabaz: 2751 — Sakçak: Eş'arı mâssa 2752 — Saçan: r 2753 — Saçı: Hediye 2754 — Saçık: Hediye,mensur 2755 — Saçılık: Hediye 2756 — Saçıntı: Şerrare 2757 — Saçu: İhsai 2758 — Sağım: Emel, fikir 2759 — Sağ: Akıl, fetanet, ha- lis, kavi 2760 — Sağançığ: Nefs. 2761 — Sağat: Atâ 2762 — Sağbilge: Hekim 2763 — Sağbili: Hikmet 2764 — Sağdıç: Dost, rehber 2765 — Sağık: Şerarı 2766 — Sağım: Serab 2767 — Sab Serab, şerare, 2768 — ölün! Endişe, hasret 2769 — Sağıt: Silâh 2770 — Sağlam: Dürüst, esas- iL, 2771 — Sağlıcak: Sıhhat 2772 — Sağlık: Afiyet, hayat 2773 — Sağun: Mübarel yı 2776 — Sak: Agâh, akıllı, arif 2777 — Sakçı: Muhafız 2778 — Sakıcı: Muhasip 2779 — Sakık: Zühre 2780 — Sakınç: nz fikr 2781 — Sakınçı: 2782 — Saklak: esli 2783 — Saklavçı: Muhafız 2784 — Saklıca: Mahremane 2785 — Sakmak: Muhafaza etme! 2786 — Saknuk: İhtiyatkâr, ki zeki 2787 — Sala; Şahit, 2788 — İrem Taksim te- iye 2789 — Salda Ciddi tem - 2790 — ill; ekşi 2791 — Salgın: Serab 2792 — Salgut: Arai, heyeti murahha: 2793 — Salım: Emirnamı 2794 — Salman: Hür 2795 — Saltan: Sade 2796 — Salum: Hayat. 2797 — Salur: Se; 2798 — ei Taksim tera- si yeri 2799 — Sebi Rasih — Samura: Kitabe smmm sana a kamran İYILIK SEVEN KARDAŞ ! de, kimsesizleri sizin bu yardımlarınızla me kurt bal ü nızı esirgemeyini By lerini geçirir gibi yiz. Biri - İzden ç anımdaki parayı yı evgilisi uğrunda ( ceplerini ai coşkun bir âşık, ölçüsüz i Y, âsyedi gibi harcıyorum. , bizim için kalmadı artık. *timizin ağdalı sevgisi bizi - kandırıyor ki gece sonun « leşi girse apre söyle- y Ya amıyaca mad sevgiye, sükünete Hi zlerimizde a arzın, deni - erin rengi değişti. Dünya- ada ar sevimli olduğunu n sonra ilk defa şimdi sa) da, Akdeniz kıyıların - çocukluğum ve genç kız- bir varlık içinde etime, elim kemik - lerime geri gel Eskiden o iz çekindiğim İs- tanbul şimdi * renkleri, insanları, ii her şeyi ile hoşuma gidi - tl ilk gelişimde İstan - kullulardan âdeta korkuyordum . İstanbul hanımlarının o Anadolu kasabalarından gelmiş kardeşleri- ne ist'hza ile baktıkları, bizim gi- yinişimizi, oturup kalkışımızı be - ğenmedikleri hakkında küçükten- beri duyduğum dedikoduların te- siriyle âdeta İstanbulda gezmek - tei bile sıkılıyordum. Geçen sefer gelişimde Büyüka- dada bir otelden çıkan şık bir ha” ı mın çok yüksekten bakan göz - lerini hâlâ unutamıyordum. Fakat şimdi artık ei da, sanbul hanımlarını da seviyorum. Dudakarımda her şeye gülmek İZ b N ki ii için sin'rli bir hazırlık var.. Göz - lerim en çirkin şeyi güzel görü - yor, Kalbimin bir tüy kadar ha - fiflediğini genç rin beri ilk defa hissediyorum Bir gün Eresköyündeki bir aile k için Maltepeye kadar geldik.. Oradan vapura bindik.. Yanımda (Meral) vardı. Küçük Yapi salonunda bir Türk hanımı da oturuyor. o Ben de ona yakın bir yere iliştim. Hem (Meral) le meşgul oluyor, hem de bu şık İstanbul hanımının ben'm sade elbisem, belki de ace- mice yapılmış tuvaletim için neler aklından geçirdiğini anlamağa çalışıyordum. — - ül Bu dikkatim gözlerimin önün - de üç yıl evvelki bir tesadüfü ha - tırlattı... Bu süslü (hanım, üç yıl evvel Adada bir bedir çıkarken bizi yüksekten süzen o şık hanım efendi idi. Ona bu kadar yaklaştığıma piş- man olmuştum. Bir bahane ile güverteye çıkmaya hazırlanıyor - dum, famın içinde biribirini öğle uğraşan zıt, aykırı fi - kirler arasında en üste çıkanı bu yüksekten bakan şık İstanbul ha- nımının istihzası idi. Kimbilir eğlenmek, tenkit et- mek için bende'neler buluyor, di- yordum ve bu aklıma saplandıkça beynime çıkıyordu. (Meral) in elini tutup kalkma - ğa hazırlanıyordum ki birdenbire süslü hanımın billür gibi sesini duydum: 2 — Mi mı geçiyorsu - nuz anmak 1? O kadar Ee ki acaba ba - na mı söylüyor diye etrafrma bak- trm.. Orada bizden başka kimse yoktu.. Bu şaşkılığımı sezmiş gibi gülümseyince aklım başıma gel - — Heybeliye efendim, siz?. Gözlerimin önünde o beni ür - küten kadının kâbusu (kalktr.. Şimdi biribirini anlayan bir safta, bir seviyede iki insan gibi konu- şuyoruz... Şimdi gittikçe artan bir sıcak « lıkla biribirimize sokuluyoruz . O hep soruyor ve ben artık sı - kılmadan konuşuyorum. (Devamı var) va

Bu sayıdan diğer sayfalar: