4 Haziran 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

4 Haziran 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pa 123 | | Yazan: İshak FERDİ lans, Kemal Reisi Kurlardileceki. taka, işi sem yapamam yara, Alfons, Kemal Reisi ölüm: den kurtarabilecek mi? Bu sırada, gemide sesi çıkmıyan Alfons yanındaki esir kürekçi ile arkadaş uştu. Alfonstan çok hoşlanan kürekç. Arşipel kıyılarında Türklerin eli" pm düşmü; wi iri boylu, temiz yürekli ra rm bir eri yanındaki ge- miciye sor! — Amiral ek ulacak mı dersin? ştür... tek çekiyor, vatanından uzak yaşı" 2 a kraldan gelen cevap: Yordu. Fakat, | Reise karşı| ta Sinan Reisin Garnatada zengin sevgisi vardı. Onun ölümünü iste- mekle tutsaklıktan kurtulamıyaca" ğını biliyordu. Alfonsa döndü: — (Kara sıtma) sineği birçok kimseleri öldürmüş. Tanrıdan di- lerim ki Kemal Reisi öldürmesin. — ye ia bu cevabı; klem —o ir çabuk kebir Diye mırıldandı. Gi yan gözle Alfonsa bak — Ne ER Çabuk mu kur- tulura Buradaki Türk ge Biz ds bacaklarımızdaki zincirleri kacarız. Eİ'Nereye| kaçabiliriz? — Mİ ordusuna. Ben ora' da kralm maiyetinde çalışan bir zabitim... Seni de oraya götürü rüm,! — Türklerin tutsaklığından kur. tulup sizin elinize mi düşeceğim. >> etme! Bizde Kürek sekmezsin! — Kaim taş taşıtacaksınız, değil m Alfone güldü: — Sen bana (yardım edersen seni oradan memleketine gönder tirim. — Ben böyle Iâfları çok dinle dim... Yeni bir tuzağa düşmek is- temem. na azil YE in Yardım edersen, bütün ünce im ve ilce rem yö ipelli gemcii bu sözleri işitin' “©, başını Alfonsun kulağına uzat- ti; N i, ben de söz verdim. e Nasıl kaçacaksın ie? önce amiralin ölümünü leceği Kaçmayı o öldük ten sonra düşüneceğiz. >> a onun öleceğini biliyor- Sun galiba?., a Ibette bilirim, Bu, bi e“ memleketimizin hastalıkların- ân biridir. Bu çar binde bir kişi kurtulmadı, nu kurtarmanın bir yolu var a . m veri söylemem. Söyl kurtuluruz, 1 Türkleri iyilikten anlıyan bir ime e Kürek Bi teis di im ömer şimdiye kadar çoktan “| ölmi ” | şaklataral sinekten şimdiye * sever bir adamdır. İyileşince vata:- mını ve vazifesini düşünür.. Bana özgenliğimi vermez. — Canım, sen ne merak ediyor- sun? Bir aya kadar nasıl olsa Gar pata sulhü yapılmış olacak. Sinan Reisi buraya göndermek için, el- bette senin de eğ gitmen gerek. — Öyle en Sinanın ya' şadığını zannetmiyorum. — Sal Nm iz rada (iken bile Sinan Reis için 7 hastadır diyorlardı. bir aile yanında oturduğu bildiri" liyordu? — Ben inanmadım... Bu, Kemal Reisi avut n başka bir şey değildir. lir sabah inekleri birer ire suta in ökk Arşipelli gemici, güvertede dolaşan o Mahmut Rei- sin yanma sokuldü: — Size mühim bir söyliye ceğim.. Beni bir dakikmerk “e misiniz? mut Reis elindeki kamçıy; k — Çoktanberi sırtın okşanmadı galiba..! pdeşlkssi — sarıl tuluma. haşağıda su içiyorsu” | nuz! Esir gemici manalı bir bakışla Mahmut Reisin yüzüne baktı: — Amiralin kurtulmasını iste miyor musunuz ? — Ne demek istiyorsun? Reisi mizin öleceğini sana kim söyledi. Mahmut Reis bu sözleri söyler- ken, kürekçinin yanma doğru yü rümüştü. Kürekçi yavaşça cevap verdi: — Alfons söyledi.. Ve o, bu has- talığın ilâcını biliyormuş, Mahmut Rei e kücekicinin gözle rinin içine bakarak: — Sen iyi biradama benziyor- sun! dedi, bunu sana Alfons mu söyledi? Esir kürekçi başını salladı: — Ev , bu meş'um — sineği tanıyormuş Hastalığı kökünden i yi edermiş. Sonra birden içini çekerek: — Ben Kemal Reisin kurtulma” sı için, canımı feda ederim, “ ona çok acıyorum. Mahmut Reis, kürekçinin söz" lerine yarı inanır, (yarı inanmaz bir tavırla güvertede dolaşmağa başladı: — Haydi, sen su tulumunu ”. in) Ben Alfonsla görüşü çeri Reis, ep arka- sından ei sözleri ilâve ediğin a çrkarsa, seni anl yn memleketi tediğini Sa çe yüz de: fa kamçı şaklatacağımı unutma! (Arkası var) 3 Mon ii oets$ sana ai sm edeceğinden yoktui — Kemal Reie çok sert ve vatan Birimiz hepimiz, © Hepimiz bisüeiz ei Dil işleri RTE İPE iğ Kılavuz için dersler —24 arihli gazetelerimizin 5 ke- limelik listesinde önemli bir yan- dir. Fakat “tadil rem e İ > çıktığı gi değişi pa değil, fa daim kı, Kamutayındır. Değiştirmek “tebdil etmek,, de- mektir, *.. Bu derste de dünkü denecimi- ze devam ediyoruz. Önce misal- leri okuyacaksınız. Anlamlarını bulmağa çalışacaksınız. Ondan sonra kelime karşılıklarına baka Li R ksınız. Ergeniz ne olduğunu bana pek güzel izahladınız. Fakat bunun dünkü söylevinizde, bana anlattı- ğınız kadar belirgin olmadığını iytiraf etmeliyim. İlk bakışta biribiri ile ayni ar. lamda olduğu sanılan bu iki söz arasında bir belirsi ayrılığı oldu ğunu çokları sezinmez. Kanun maddeleri ört. türmez; bunlarda belirgi şarttır. tünlük gö- başlıca Boyuna devrim ideolojisinden bahsedip duruyorsunuz. ; Fakat şimdiye kadar, bunun, hiç kimse tarafından, açık ve Mi bir som 4öz'ü yapılmamışt Suyun katım! GE neler oldu- ğunu öyle misiniz? Yalın ve katın cisimler ne de mektir? Bu iki maddeyi biribiriyle ka | olamak imkânsızdır. üç kişilik salgıt, bir gazete ci ii şairden katımlı idi. ik» tır. İnsan yirmi dört saatte yalnız iki saat uyumakla dışnomal © bi” harekette bulunmuş olur. en bir cisim, basit bir Fikir... Yeni kelimeler ve karşılıkları: Belirgin — Mütebariz Belirgi — hilary Belirsi — Nüan: Somtöz — Terkip (sinthöse) hr) al ) Mürekkep Bingeşik) Somtözlemek) Katımlamak) — Terkip etmek Bingeştirmi Yalın — e (terim) Basit (T. Yanıç — Gi tabii (contre - nature) Dışnomal — Gayri tabii (anor- al) ..# Yalnız toprağımızı ray değil. Ey ur da bir çelik küna: örüsü le kaplıyacağı EİN bir söz, etkin bir ted: bir. m KD bir söz; baş ağ: risina etgiyen bir ilâç.. Sözlerimin bu adam üzerinde e EN olmadığını görüye- tr ri bu kadar büyü - mesinin etge'lerinden >. de, si zin kaygusuzluğunuzdu! Örü — Şebeke Misal: m hak.| yi KURUN'un Romanı :8 5 — KURUN AĞN PEP İK AA Eş ye 4 HAZIRAN 1935 mam Yazan: A. Ismet Ulukut “Bu sırada zayıf, gözleri çukurlaşmış bir kız içeriye girdi... — Evet anlıyorum; Hndistan- da kimbilir ne suretle büyük bir servet Ml etti diyeceksiniz. Zi - raz daha ileriye gide- e etle İngilizlere casusluk ettiğini ve buna karşı büyük bir para ka- zandığını da düşünelim. Fakat bu servetten istifade edecek ie. - de, başkaları uğruna Mz bili “nahlarının kefaretini es di- yeceksiniz. Halbuki o, “Bu servet benim değildir; Süleyman Şefik kızı Binnazındır; bu kızı bulun, şey omer şimdi siz aş, d nu Bulgaristan hi duduna Ve ie ettiniz. mek ki, doktor yalan söylemiyor. Bu kiz doktorun akrabasından i - se iş m , onu da araştırdım. Sülerineli Şefik, Selânik vilâyeti- nin Avrethisar kazasındandır, Nezir ise Edirnelidir. Aralarmda da hiç bir münasebet yoktur. ördünüz mü? (Şimdibiz gizliliklerden örülmüş bir ağ kar- bulunmuş oluyoruz. Hay- dair olsun bir şey öğrenebildiniz mi? hayır, diyeceğim. enüz, Oradan taburcu piri de alnız | bir şey bildiği yek. yi kendilerini muayene man nasıl olur? Öyle ise ora- ya erk ne iseler çıkarken ge- ne öyle! İyileşmek sözleri de ya- lan, yani bir nevi şarlatanlık. — Hayır, öyle değil, her has- ta tamamiyle iyi olup çıkıyor; çı- kıyor amma bunun nasıl olduğu - nu bilen yol — İlâç ta vermiyor sanıyorum. Çünkü bana da “bırakın şu ilâç. arı canım !,, demişti. Öyle olunca hastalar orada ne yapıyorlar? — Yiyor, içiyor, yatıp kalkı - yor; - Allaha Şefiğe dua ediyorlar. şey var. Her hastanın yemeği bir değilmiş. mini, yemeklerde kullandı- ğı e e mi bunları tedavi ediyor a, bütün hastaların al birleştikleri bir nokta var: Gi gözleri! — Evet, bunu ben de gördüm. Dokunaklı — Müessir Etgin — Müessir Dokunmak — Tesir etmek Etkimek — Tesir etmek Etgi — Tesir Etke — Amil i # İşlerime karışılmasını istemem Osmanlı imparatoiluğu yaban- cı devletlerin her türlü arsuma'la rına açık bir kapı idi. Acaba silâhsızlanma dediğiniz gibi, “ademi tecavüz,, için saldır. azlık, “ademi müdahale, için arsımazlık diyemez miyiz? arışmak — Müdahale etmek Arsımak — Müdahale etmek Saldırmazlık — Ademi tecaviz Arsımazlık — Ademi müdahale — ULUS — Diyebilirim ki. bu adam ( yalnı ti & o 5 $ ? z a Şi. E ler, açılmak için sizin ozekânızı ekliyor. ig 2 DÜĞÜMLERİ ÇÖZMEK 1STERKEN İşte bu sırada, kapı açıldı. Za- yıf, gözleri gukurlaşmış, hastane kıyafetiyle bir kız içeriye girdi. Müdürün söz söylemesine mey - size geldim, Polis müdürü çeriye giren ve açı de ile istediğini (o anlatıveren bu kızın karşısında biraz duraladı. Taharri memuru ile konuşurken içeriye kimsenin bırakılm mi odacıya emretmişti. Nasıl oluyor da bu kız, kollarını sallıyarak gi-- riyordu. Sığınacak bir yerim yok, ni koruyunuz. irü, böyle izinsiz i » ik, kısa bir ifa - Kaşlarını çattı, biraz da sinir- i bir söyleyişle: — İzin madan buraya nasıl giriyorsun? — İzin mi? Kimde Mİ - ım? — Odacı yok mu idi? g — Odacı vardı, amma uyuyor- du. — Ne! Uyuyor muydu? Polis müdürü Cemil, öfke ile Zile bastı. Gelen odacıya bağırdı. — Bunu ne diye içeriye bırak- m? eN şaşkın şaşkın bakıyor - — Bunu mu? Görmedim Görmedim ne demek? Ka- pıda değil miydin? — Ayaj öpeyim; Bugüne Ps başıma gelmiyen (bir şey oldu. İnsanlık hali, biraz © uyuklamı rm — Sıkılmadan da söylüyorsun. Haydi, arene: git, ben söyleme - den e gelmiyecek; i- şitiyor ki söyle bakayı kılıkla mı iri Doğrusunu gile “kaçtım,, di Affedersiniz; ben bildiği - BİZ ilandan değilim; yalan da Peki, peki ben şimdi tele- Eötilari hakkandad sorarım. Adın ? — Binnaz. Bu söz, sanki bir iğne imiş de polis müdürü ile taharri memuru. nun en hassas yerlerine batmış gibi ikisi de birden hareekte gel « diler. Bu bitkin, bu hayattan u - zaklaşmaya başlıyan kız, aradık- arı Binnaz mıydı? Cemil tered « dütle sordu: — Babanın adı? (Arkasi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: