8 Haziran 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 10

8 Haziran 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——10 — KURUN 8 HAZİRAN 1935 Gün doğuşu 4.59 449 z Gün batısı 19.48 1941 bah namazı 338 33 * İğle namazı 1213 1213 ara 1 an İkindi samazı 16.13 1618 kşam namaz 1048 19,4 Yatsı namaz 21.40 gı Yazan: Osman Cemal Kaygısız | ins sa | 210 iğ i e Yılın geçen günleri 168 169 Gene yaz ayları geldi, durup ema hep oraları, o-İfYil'a kalan günleri 198 197 “Hasretin ez deldi,, ralara di tu: TI an bayi olarak — Ağ o, bana ağabey RADYO | ben, ona karagildan (*) diye ta.| derdi) mi bir kere bir dere ba- Bu gün ırdım; annesi, çitlenbik kız, şımagitmiştik... i, ben ozaman) (İSTANBUL: derdi. daha küçücüktüm; ninem daha 18,30: eg yim Azade Dün, yolda benim Karagilda.| sağdı (ninem dediği benim rah.) Tarcan. 18,50: Fransızça ders. 19,20: nımin ve annesinin biricik kuzusu) #etli annem) İsmet yeni doğmuş- e a ale b ei ginlenbik kızın baba annesini gör.) tu. (İsmet, benim ölen yavrum)| jebi, 20,30: Radyo, caz ve tango — i üm, ona sordum: ombul annem de beraberdi.| kestraları, Türkçe türlü şan. Bayan aragildan ne yapıyor? en güzel ayları olan yı bizde bol bir sevgi, bil bir şefkat, bol bir ferahlık içinde geçirecek; bütün « o ayrılık Aylarının, sıkıntı , kör- pe ea biriktirdiği alar beyciğim. bü-| tik... HN bizi oraya götüren oto- bizde dindirecekti!.. O, biraz yup yazmaya başla. yüyü; dığındanberi, kaç yıldır, yaza doğ-|* tu annesine yazdığı mektuplarda hep baharın “geldiğinden, yazın, ve tatillerin yaklaştığından, yakın- da gene bize gelip bu yazı da hep birlikte tatlı tatlı geçireceğinden söz açar ve ondan her mektup gel- dikçe e onları bana uzatır: ak, derdi, gene senin Kara gilinden mektup geldi, al, oil Karagildan baba yüzü, ann hem baba, hem ana yüzü hiç gör- memişlerdi. Ben ise anayı, baba- yı, kardeşi, yavruyu vakitsiz ecel yeline vermiş olduğum için yakın- larımızdan (akrabamızdan) bir kadm, üçümüzü karşı karşıya gör- dükçe bize “Üç garipler,, derdi. O ne günlerdi ki biz, üç garip- lere üç ay yaz, üç gün kadar kısa gelir; Eylülün haftasında Kara: gildanı, kavruk, porsuk, çatlak tar- lalar arasından baba annesinin e- vine götürürken gelecek yazın ta- ze ekin, gelincik, yonca kokuları burnumuzda tütmeğe başlardı. Yılın öteki aylarını baba anne- si ile halâlarının yanında geçiren Karagildan geçen bahar başlan - gıcında annesine yazdığı son mek: Sea as — Anneciğim, diyordu, beni| iyiyim... Ye- nl... Bak, sura- da yaza bir şey kalmadı, tatil yak- lastı. Yazm ben size gelince ge- ne üç garipler me verir; hep birlikte ne güzel, ne giçiririz! Gene, hep birlike çayımızı, südümüzü Çif- te cevizlerin altındaki Adaçayları- nın dibinde içerize.s, aragildan, kış ortasını bize, günübirlik misafir geldiği bir gün annesiyle bana hep bura- lardan 8öz açmış, bizimle o gün (Tombul anne dediği bize üç ga- ripler diyen akrabamız kadın) ha- ni o gün denizde kürekleri sen çek- miştin. Hatırladın ya, ağabeyci- Hani canım, orada yemekler pişirmiş, salıncaklar falan kurmuş, ninemle sen bi; ül Sonra akşam üstü oraya ge- uçak zabitleri (biz bu çitlen- lar, a Şimdi hatırladın şte bu yaz, gene o- İ raya a olmaz mr ağabeyci is ğim, orası benim çok hoşuma git- 1) mişti, — Peki, bu yaz oraya gene gide-| ş tiz, hele sağlıcaklan yazı getirelim e... m Hani em siir bütcünün karısı yeni ölmüş, çocuk.| 21 ken zavallı bize bakıp ağlıyordu. — Hele bir yaz gelsin, oraya da gideriz!. — Ağabey, er şa git miyelim buyıl, ol çin? — imi havası sert... Anne - min zatülcenbine dokunur. O - itmiyeli k zın, oraya gitmiyelim, kes - nim taneliğe gidelim! Buraya kadar, yan uzandığı ka- nepenin üstünde sessiz sessiz bizi dinliyen annesi artık söze deriz! > — Anneciğim, beni bu yaz ar- tık buraya temelli alacaksınız, de- ri n de söz ver ağabey, bu yaz li temelli kalacağım de- i — si kızım... Ann i Elbet. 5 iü sağlık! Küçük, sşliüğlüği paydos sma on beş gün oldu; yaz yarıya laştı. Ancak, sıkıntılı kış Vm) nın ayrılık günlerinde ( yazı iple Karagildan şimdi m yazı kimlerle ve nasıl kisiyi» caba? Gelincikleri, yoncaları, ça; Nu koruları çok seven Karagildan, “ gel, bak onlar şimdi hep seni bek. liyor.. o Hani, sabah Seğilemdai sonra seninle birlikte gidip zerza- vat aldığım: köpekli bostanın ücük, dağ ve gözleri yumuk yumuk bir bahçıvan kızı vardı; mısır püskülüne şak saçlarını okşr- da| yarak arak: z — Kız, derdin, sen bize gel de benim kardeşim ol! O da sevimli bir yılışıkla: — Sözler. 2 . a ağ — Yaz gelsin, istediğin yere gi- ii 1 Bedriye Tüzün. 21.30: Son haberler. Borsalar, 21.40: Keman 80lo. Bülent e Piyano Laşenşki. 22: Plâk neşi 221! Khz, BÜKREŞ, 8 13 — 15 Gündüz Dk yayımı. sE esini İ s1. 19: e raks : Romen musikisi ak . “Sözler 21, iy Koro heyeti adyo an : Ko nak- 2. MOSKOVA 1724 1 303 Santo ii 1930 Yeni Sovyet şarkılai : Senfonik kon - ser, 22: da li yım. 22.05: Fran. sızca, 24.05: İsveççe yayım. PARİS KISA DALGALAR: 6: (25.60 m.) Plâk. 6. borsa. 13: (19,68 eiimemi Bordod İngilizce d 2: Duyanlar, 2132: Röle. 904 Khz. ik e 332 m, KE Karışık konser 21: Du amlar, :“Der Estim von a amaz adl 2 perdelik oper: Duyum lar, sarışın kız, şimdi va a Yazan: Niyazi Ahmed Okan İri ARZ ODASI: Babüssaadeden giiğe İİ arz en Bu od gelir. zit tavan, Türk sanlatinin en n€- İ Tas Tefrika No. —156— ve cıvarı lığını itmam eder. Yalnız bu dört ri, a , askeri ri ları alel ettiği yerdir, 1223 de İstan - we Mustafa Pa - yi kırıp içeri girdi - ii vakit rd "Se limin cenazesi - ni et bulmuştu. z odasının alt tarafında UÜ - eli alm kurduğu kütüp - hane vardır, ördüncü yer” adr verilen kı - rülü sım, sarayın boğaziçine bakan kıs- mıdır. Bağdat köşkü, Kara Mus- tafa paşa köşkü, Mecidiye köşkü, Karakolhane ve Lâle bahçesi bu - BAĞDAT KÖŞKÜ: Bağdat köşkünü, Dördüncü Murat, “Bağ - dat seferi,, ni unutturm: yaptırmıştı. Ni susta malümat vermekte ve köşkü tarif etmektedir, BAĞDAT KÖŞKÜNÜN TARİFİ: “ Bağdat köşkünün tavanı kub- be şeklindedir. Kubbenin kırmızı zemini bir dantelâ kadar ince yal- | cepe - dızlarla işlenmiş, bazı noktalatı mavi renkte dairevi çiçeklerle tezyin edilmiştir. Kubbenin kâide- «| si bir tavana istinat etmiştir ki, bu tavanın dört çıkıntısı ve dört gi - rintisi vardır. Çıkmtı teşkil eden kısımlar, geniş birer şehrtişin gibi- EE Bu ço tavanları ga- bağır, ara; hendesi şe- -İ kilerden matteiiter som yaldızlı, kenarları havi mavi ve kırmızı çiz- gilerle müzeyyendir. i ortasındaki yaldızlı toplar bu u - ve kibar- Her şeklin | Revan rasıra yolda beni pıtır, çetrefil Say — Nerede hani, senin esmer kı- , bu sene niçin gelmezsiniz bi- bahçeye? Diyor. Sade ö mu ya? Şimdi se- — BORSA — |Hizalarında yıldız işareti nlanlar üze- inde 7 6-95 de müamele (görenler. dir.| Rakamlar Kapanış İatlarını gösterir i benden sormuıyan kim var ki? Nukut (Satış), | Buradaki yazlık arkadaşlarını ak-İl| « Londri h *| samları çayırda oynarken gördük. yak çe bazan aralarında seni de hayal * Mila ti al sezer gibi oluyorum; gece-)f* Brük b leri onların hep bir ağızdan söy- 5 ente 7 vi ledikleri ren şarllarını.. te » Soiy z lerken arada Amr mz # Alın 243, — çalınıyor. Fakat, sonra g8, taş yürekli, vurdum duymaz ge- ei imi ı lerine dağılırken, birlikte geçirdi. ||” mi Mini 1; Beli 1 : Pi le (hatıralarile) kendimden geçi- yorum... Yaz geçiyor Kaargildan, yaz yarı oldu, geçiyor. Üç gariplerin birarada geçirdikleri o tatlı yazlar gibi işte bu yaz da geçiyor. Hey * Yokohama — 4.7178 1406 76 » Sofya Gu,0gi » Amsterdam 1.1737 * Prag 180690) # Moskova ESHAM gidi Garagildan hey, hani bu yaz sen bize temelli gelecek ve bizde artik, yaz, kış temelli kalacaktın? Iş Bankası o 9,5)— Tramvay Anadolu 9*.*Ols Çimento as o 10.60 i 940) ÜayonDet —.-. 00, > yırla- Gla Şir. Hayriye © 15.“ | Sarkmet — p ilemi 512 Balya -—.- sal oldu; külleri bile havaya sav- Şark m, ceza. me lu, * a ii tı 8,50) Telefon —. ç istikrazlar oo tahviller Karagildan, yukardaki bu kısa imleri v1 hikâyeyi yazan adamın on bir ya- > Tüm pr şındaki övey kızıdır vi Karagilda-||* dk “la Kiht 12.00 “ alay İİİ Bt rakı sa li nın annesi bahar da öldü-|lseryani istikru Ş ima tü m ğü için kendisi bu yazı üç gariple-İl| ix 4 w vo, | Anadol ili 51 i dl I i kt 48 Sıvar-Frzurum 95. İsWümeseii A, Saç dir. * — 24 Haziran 1934 DİŞ DOKTORU (*) Şebinkarahisar: taraflarında .übe küçük esrher ve şirin kızlarla anala - yt Sait rı, nineleri (Karagildan) diye şaka e- Fatih Karagümrük tramvay derler. durağı, No. 4 vanların altlarında birer sedir var- dır ki, bu sedirler asıl köşkün ze * minine yeşil, nefti, sarı ve mavi İ“ peklerle işlenmiş Nil renginde i * pekli bir örtü serilmiştir. Kubbe - nin ortasını uvarların mavi ve yeşil çinileri, ceviz dolaplarm m Gi ; Ki güzellikler, sadef tezyinat ileçi- niler ve bu tezyinat ile imtizaç e- den yaldızlardır. Kapıdan girildiği zaman, sağda bir şehnişin rinde tavana. kadar yükselen dızlı bir yaşmağı havi bir süne, aidesi çevre mavi çinilerle ayetler ya zılıdır. Yazılar, Eş eli hattat Mahmut Çelebin Hırkai saadet ei sün net odası hakkında iki rivayet var- dır. Rivayetlerden biri padişahla - rın namazların sünnetini bu oda - da kılmaları, diğeri şehzadelerin bu odada sünnet edilmeleridir. REVAN ie Bu ni “de Dördüncü” Bağdat iin, önce e SAYİ seferi hatırası için kurdu * rulmuşta Kan ge öşkünün küçük bir modelidir. Sünnet le buraya bir avludan geçilmektedir. “Revan köşkü Topkapı sarayı- nm ananevi merasiminde de bü - yük bir ehemmiyeti haizdir; Ra - padişah da hazır olduğu halde n rinden çıkarılır, Revan odasın getirilirdi. Keza Pe; berin, E bubekir, Ömer, Osman ve Alinin kılıçları da buraya getirilir, iki ge- ce burada bırakılır, bu esnada tül bent ağaları ve -silâhtar ağaları Hırkaişerif dairesinin tozunu alır» Jardı. Revan ve Bağdat köşkünde iki kütüphane vardı. Bu kütüphane * lerdeki kıymetli kitapların tozla » rını almak ve fersude ( olanl kaplatmak vazifesi hazine kethü- dasına aitti. Veziriâzamlarla pa * dişahlar arasında telhislerin alı nip verilmesi Revan odası yakının” da icra edilirdi. Bu vazifeyi evvel" ce Kızlarağası görürdü. o Çorlulu Ali paşanın silâhtarlığnda bu vâ* zifenin Aslanhane ve telhislerin te ati olunması yüzünden de Arzha* ne denilen yerde yapılması usul tutulmuştu. Revan köşküne sarık odası dâ derlerdi. e Sarıkçıbaşı padişah ak rafta za nazır mahalde ik eder” KARA MUSTAFA PAŞÂ KÖ KÜ: Bu köşk, lâle bahçesinde, de” nize bakan set üzerindedir. “Ks” ta Mustafa Paşa, adı veridi ğ nin sebebi anlaşılmamıştır. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: