25 Mayıs 1937 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 13

25 Mayıs 1937 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.. .. öldü lee tam 97 ay Mi İstyant 1. incide) iie ley ilk kısmı- Bira va dağ a, ikinci kısmını imali geçirmi miştir. üessesel ele rle ha- ar Bu paranm iki mil m üniversite ma- R sl k John Di pu ia niden Ver sale çuk milyon dolar ve eri şatosunun tecdit v. iğ Vasi mikyasta yardımda ia 1896 tarihinde iş â- ş sade ve münzevi rdu, a hay ke etmi; t Kilim başlamıştır. Ya- F ale Petr, uk Yekteydi. tarafları gördü ve tekâ- |, ine #e karar ve) Sonra ee başladı ve işe böy Mi e girdi. veo kadar d, uda getirdi ki, birkaç 5 milyoner oldu, Kendi iy u. Bu şirket o ka- nk etti ki 1892 tene Yirmi diyen Mieiline e a2 nn kadar abs ve çın Ny Sn tan yon d iel erer. yordu. başka omobil içeri- ! ba, ANIZ & kemer Mail e keme husüsi su» Bn di, Biaşiz” gazı tenef” SIZ ha lanmış mm bük Ren, © Rokfellerin ri Sİ çıkmış milyarderin Bün ; içi ik leri n bekleniyordu. tndanı çk bahs” nasıl Şe m ai im a ia €n iyi misal olarak birçok e pi Vi di NS Köprü üzerinde Balık tutanları seyrettikten sonra nasıl balıkçı oldum İki gün evvel müthiş bir balık avı m tutulduğumu söyle- miştim. Bütün meraklar gibi bu av merakından kendimi bir türlü kurtaramadım.. Fakat işin en garibi adar, yeni öğrendim i balık tutma usullerini tatbik ettiğim halde, bir tanecik olsun olta: ma takılan olmadı. a! sizin olta- da miknatıs'mi var. Bir türlü bana gelmiyorlar. İhtiyar, kl muayene etti: Yemi var, dedi. Sizin olta- Japon mesina- nm mesinasi iri sıdır. Halbuki İspanya mesinası kullanmak lâzim — Onu erler bulmalı? İspanyada harb mış bulunuyor! ve büyük bir duke oltayı salı- verdim Olta Henüz on, on beş kulaç in- mişti. Elim yeri ve oltanm çipi titremeğe basi Kendimi ii hale gelmi- Ayağa kalkıp oltayı bütün hızımla çekmeğe başladım. Kayıkçı: bağırıyor. ordu: kayığı elan. biraz ya Fal bei en kayıkçıyı dinliyece vaziyette dei ğ yn . kayığın ii çırpmm. - tan sonra derin bir a aldım ve etrafımda isli olan balıkçılara gururla bakma dım, Görenlerin kesi gülüyordu. Ka- ii 5 çı: — Bravo, dedi, hem de uskumr- yükselmek ve sivrilmek ümidini bi- rakın.,, Rekfeller, zenginliği. petrol satış e sanayini in. af ettirmekle elde işti kn da şöyle latırlar bir fıkra anla e ışıklı bir yi kfeller bir ge€€: ol lâmbasının altında oturmuş, bir fizik kitabı okuyormu$” Bir ara” aldırarak, lâmbanın lık, gözlerini ki sarı ışığına bakıyo” ben şöyle söyleniy0”* ab yoğ Se bana ve lâmbaya hi- ışık veriyorsun» ml beraber daha milyarlarca eVi aydınlatıyor- sun.. araret ve” riyorsun.. Fakat, her yerde yoksun. Yalnız, ber bulunduğu yeri benim çiremez mi? memleketim eline gesi Senden daha büyük istifa de edilir: ç Bir gün makineli düşüne ceden hareket iğe vi tün f temin et- de milyar eri yürütecek” a. B İndi bu eden Rokfeller, p€ dünyada büyük bir inkişe ve bu sayede kendisi 19 li tarihe ma! al eden kazanmıştır. Fakat, Rokfelleri sey, servetinin büyük. bir vaa ile kurduğu sıhhat Dünyanın hertarafına yayılmış olan bu müessese, hastalı fakir. basi lere büyük li yardımı dedir. gım ilk gün sabahtan akşama : Oltama ge ilk balık ru yakaladın.. Tanesi beş kuruş” — Sahi m — Tabit.. <a en iyi, en lezzetli balıktır. Artık balık tutman bütün v- sulünü öğrenmiştim. En fazla iki, üç dakikada bir muvaffakiyetle ok tayı çekiyor ve bir uskumru çıkari- yordum. beş tane olmuş. Bir aralık kei ER bulunan balıkçir yı seyre dalmıştım. Oltasını büyük bir ustalıkla rağ Çekti, çek- ti; o da ibi bir uskumru çıkardı. Fakat eline alır almaz müdhiş bir küfür savurarak iğneden aldığı uskumruyu bütü in hızile de nize fırlattı. Sebebini anlamamış! — Ne oldu.. Niçin at tın diye sordum. Balıkçının dali benim sualimle geçti- — Hep rini gi — Fena i beş ku- rTuşmuş. Balıkçı kahkahalarla gülmeğe aşladı. , — Kayıkçı mr vu # : Dedi ve ilâve eti iğ — 1 lar indi çiroz oldu. Tanesi beş kuruş yirmi para» dır. kiş ıskarası, ne de tavası olur! teknesinde toplanan su- baktım. yış parçası gibi gö- zükmeğe bayi » Bir hafta — Bm fakat bu yn işit içimi TU du. Her y zevki başkadır. Baka ei rüyama giriyor, oltamla en lezzetli ve hiç i .çının tul ğı balıkları tutuyordum. pazar günü sabredeme - Tekrar Halici boyladım. Bu mevsimde balık yemi olarak hamsi fakat o gün hamsi kal- kullanılır; Bir ir yerde gümüş balığına mamıştı. rastladım: — m dedim, bu balık vem olabilir mi ya. bili e verdi: ve — Buz A Hemen Za “kuruşluk alli kayıkla 2 ği Hire ı Tam giy vii Ye Ne ge len e giden. Fakat diğer ba- Hikçılar "habre tutuyorlar... * Mesineyi muayene ettim; kurşu- n tım. Gene olmuyor. Bir rağ göz ucuyla görmüş: — Gümüş hiç tutulur Bari bir uskumru N da yem mu?. | yap... Anladım, ki ben daha balık tut» süreyi bir balıkçı: — Onun! unla balık tutulmaz, us - şaşırdım. Sonra: ” — Birader, in siz alay mı ediyorsunuz. Yoksa görmüyor mu- sun? İşte uskumru” © O uskumruya benzer. Fakat Balık gelmez.. uskumru değil» —— Mademki uskumruya benzi- or, iğ gelmesin?. z bana sorma. Balığa Paris, Mayıs — “Partiler arasın» da tatili muhasamat!. İşte Basve kil Blum'ün bugünlerdeki manşet leri. Parti kavgalarında mütareke, siyasi husumetlerde huzur. Blum» ün böyle bir tatili muhasamat iste dır. ri Milletlerarası sergisi ei Yüzlerce, binlerce ı Pariste toplanacak. Sergi" nin devam edeceği * altı ay içinde dünyanın her köşesinden üç milyon ahalinin Parisi Ziyaret edeceği tah- min olunmaktadır. Serginin Fransa için bir haysiyet ve » izzetinefis meselesi olmasından şka dünya turizm tarihinde ilk sanı: otellerine, | tiyatrolarına şi mendiferlerine, ticarethanelerine milyonlar saçacaktır. Serginin Fran» sa iktisadi buhranı bir ve hattâ iki sene için galebe çalacağı şimdi- den muhakkak sayılmaktadır. Böy- le olmakla beraber bugün her dev- letin gıpta edeceği bu kadar parlak ve emsal an: nın dahili işlerinin hakikatte oldu- ğundan ha feci bir surette harice GE iekie bulunduğu da mu » hakkaktır. Doğrusu yabancılar s0- kak kavgi alarından hiç bir vakit ra- hatsız edilmemişler veya tehlikeye mışlardır. Bir yaban- kumıyanlar, çatı altın. ere koşmıyanlar, si salonlarını ve siyasi propaganda Si nemalarını ziyaret etmiyenler bu sene ile seneler arasında bir fark olduğunu pek anlıyamazlar. Fakat fark vardır. Hemde acı bir sor. “Muhaverenin tam o! kü. çük bir kayık yaklaştı ve sivil bir zat: —— Vesikaniz var mı? gerek : iz epi raki Onların hepsi balıkçi e b ne api istiyorsunuz. Hüviyetim elbete var. EiVA ben balıkçı vesikası soru; — Fekat ben balıkçı değilim ki- — Peki, elinizdeki ne?. — Olta amam... Olta ile denize & kan serkes vesika almak mecburiye- tindedir. — Fakat ben balık tutup satan ii rel 03 Buraya eğlenmeğe ece balıkçı olduğum Ele balığını yem yapmamdan anlaşılır... —— Ne yaparsanız yapınız. . VE" yi alacaksınız. Buy gey ni balıkhane MEP bizim Çankırılı kayıkçı Ali Di efendi arkada, ben de oltamla ka- yığın içinde balıkhaneye gidiyor” uk... N.A. bi 13 — KURUN 25 MAYIS 1837 Baş vekil Blum Partiler am altı aylık bir uzlaşma teklif ediyor hâkikat olarak söylenmesi lâzım ge len fark büyükt Bir büçuk sene ai vuku bulan kanlı çarpışmaları herkes biliyor ve gene milliciler ile halk cephesi deni- len partilerin ilk fırsatta biribirinin boğazıma sarılmağa hazır bulunduk- larını da herkes görüyor. Fransa- da siyasi husumet ve zıddiyetlerin Fransız milletini biribirine ne dere ceye kadar düşman vaziyete getirdi- ğini anlamak için parti toplantıları» na gitmeğe de pek hacet yoktur. İlk Di gelinen bir Fransızın hükümet- çiler ve muhalifleri için söyliyeceği sözlerden bu vaziyet pek güzel an- aşılabilir. Evet, sokaklarda sükünet var dır. İnsan biraz dikkat ederse 80- kak başlarmda her tarafta grup hususi muhafızların emesi kabil değil - izibat memurlarının mi ihtiyat ha linde bulun « bir ya oldu- grup Pi polis ve I dolaştığını görm dir. böyle dai mas e Zuna insanı pe pek kolay tadır. Son aylarda bu kalk daimi bir hal şeklini almıştır Bütün bunlar ia bildiği bulunuy: riçten e eee Fransız- ları biribirini boğazlaramağa hazır e diyecek- , arada bir de eni Emi ve çar- pışmalar baş gös Bugünkü e yayi devam ettikçe muhasım partilerin ta taraftar- larının sokaklarda biribirlerinin yiz sarılması i r Siyasi kavgalar taraftarların mütareke istiyor. “ruhların silâhları terketmesini, ileriye sürüyor. Bu altı ay müd zarfında bütün parti- ler hiçbir siyasi toplantı yapmıya - gaz: sıtalarla biribirleri aleyhinde ev lar yazılmıyacak her yasi propagandadan uzak iü caki Blum ün bu fikrini tahakkul uk et- tirmek için rastladığı üşkülât pek büyüktür. İşin kö ötüsü yalnız mu- haliflerinin değil, hattâ m muvafık ve taraftarlarının da Başvekilin bu fik- rine HauAâIZ bulunmalarıdır. Çünkü ere ekserisi tüccarlardan ve iş sahiblerinden ibarettir. Sergi vası | tasile Sk büyük kârlar temin edeceklerine şüphe yoktur. Şu ha- le göre Başvekil için en büyük zor- Tük kendi dostlarını, taraftarlarını al. t aylık samimi bir mütarekeye kan- dırmak olacaktır. Eğer bunları tatlılıkla ikna ede- mezse gücendirmeğe karar zi cek mi? İşte meselenin kör di mü burada!,

Bu sayıdan diğer sayfalar: