13 Şubat 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

13 Şubat 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

) m İİİ l mimar? m . | semaya a REM ek kd imlası yanlış levha koyanlar- dan cezaalınacak,dikkat! | Bir çoklarının yeni yazıyla dükânlarına, ağazalarına, aprtıman kapılarına astıkları Evhalar yanlıştır. Belediye, imlası yanlış levha İsanlardın (00) lirava kadar ceza »lacrk | Gözünüzü açın levhalarımızı yeni yazıyı iyi ilen birine gösterin tashih ettirin. | Yoksa “Dünyayı beraber dolaşalım cezoyı bayılırsamız z İtalva kırallığı İtalya kral | lığı Avru- panıncenu- bugarbisin- de birmem- lekettir. A- razisi 319bin 500 kilo- metrenüfusu 0 milyon sv bin biraz fazladır. : Meb'usan meclisi w0 ve Ayan meclisi 390 zadan mürekkeptir. Dini katoliktir. Bu dinin ruhani reisi ( Papa da bu memlekette »turur. Kralınınadı (Üçüncü Viktor Emanüeldir. Merkezi, bu manzarasını gördüğünüz toma ş>hridir. Meşhur şehirleri Mi lano, Torino, Triyestedir. İtalya son zamanlarda nüfusu çok artmış ye Avrupanın siyasi müvazenesinde ağır asmış bir memlekettir. “İtalyanlar san'atkâr bir millettir. Dünyanın r tarafında nazik san'atlarda çalışanlar €p italyanlardır. t rn 0 Gm —— Bakalım bulabilecek misiniz? 17 Mandaarıbr ekiyor. Fakal, bir manda de- var, odu örüyor musu- puz! E Burada ik gi kavga bliyorlar. Dir üçüncü kedide iniara bakıyor ( ©, farkında İeğiller, bunlar Millivetin halka Zavallı bir odun. İğvei zamandaj İ biri gelmediği için 13.| JZiraat dersleri 13 üncü ders Toprak İşlediğimiz toprak, üs- tünde yaşadığımız ar- zın en yukarı tabakası- dır. Yetiştirdiğimiz ne- batlar toprak üstünde yaşar, kök salarak top- raktan gıdalarını alır- lar. nedir? Şöyle derince kazıl- mış teze bir hende- gin yanında durup Dikkatle bakarsak üsten aşağıva döğru iki tabaka görürüz. Üstteki tabaka bir az esmer ve kökle do- ludur. Aşağı kısım ise biraz daha açık renk- tedir. Ust “tabakanın es- merce olması toprak de ve içinde ka- mahsul ve kök! ntılarının çürüme- gayet iyidir. Bir top- rakta ne kadar çok bövle çürümüş kırın- tılak varsa o toprak o derece bereketlidir. | Toprağın en üstü sabanlarla içlendiği | için iyice ufalanmıştır. | Alta duşen kısımlar daha iricedir. Toprağın alt ve üst tabakaları bir birile dalma mü- nasebettedir. — Üstten su uçtukça aşıgıdan yenisi gelir. Topraklar | taşların parçalanmasından ha- | sıl olur. Taşlar zamanla erir ve toprak olurlar. Her ne şekilde top- | rak olursa olsun her toprak dört maddeden mürekkeptir: rı Kil 2— Kum 3 — Kireç 4— Nebat çürüntüsü Kerim Ömer O Sersem benim! Meşhur Fransız şairi Viktor Hugo bir akşam bir çok gişiyle birlikte bir zenginin evine ye- meğe davet olunmuştu. Fakat davetlilerin ev sahiplerile birlikte ye- | künu 44 kişi olacakken! kalmışlardı. Halbuki! bazılarının 13 adedini | uğursuz saydıkları ma- lüm.. Buna inanmyan- lar da var.. Bu sira da| Viktor Hugonun yanı- na davetlilerden biri | gelmiş: MİLLİYET. Acaba bu toprak'l - cu dondu ve öldü Evelki gün gece ya- rısı Karagümrük mey- danında 30 yaşlarında kadar tahmin olunan bir adamın karlar içinde yattığı görül- müş, hemen kaldırılıp merkeze götürülmüş- tür. Yapılan tahkikatta bu adamın oduncu Mehmet Ağa isminde biri olduğu, biçarenin soğuktan donduğu an- lşilmıştır. i sinden ileri gelir. Ru E Zavallı yarım saat sonra karakolda öl- müştür. Galiba kudurmuş Dolapderede Büyük- şehir caddesinde (40) numaralı dükâna ka- çak rakı olup olma- dığım anlamak için memurlar gelmiş, £ Dükân sahibi Koço memurlara karşı gel- miş ve birininde elini ısırmış. Tabi koço ya- kalanmış. demiş, içimizde min biri var, 13 kiş raya oturmak - istemi- yormuş, dersiniz. Viktor Hugo hiç boz- mamış: buna siz ne -.Ne diyeyim, demiş, o sersem benim! Meğerse solraya otur- temi Viktor AlIŞAMBA (13 ŞUBA mahsus sahifesi Bu desti dolu mu boş mu? Kazasker Feyzullah Efendi oğlu Salih Efendinin evlenme 24- manının geldiğine ka- nidi. Onun içib karısı Sabbek Hanıma: — Şu oğlana müna- sip bir kız bul! dedi. Sabbek Hanım o mahalle senin bu mahalle benim dolaştı | durdu. Nihayet Nışam- taşında Ali Beyin kızı Neriman Hanıma söz kestiler. Evlendiler. Efendi Neriman Hanı- mıdan pek memnun Hanım iyi okumuş bir genç kızdı. Şendi, şuh- tu, güzeldi. Efendiyle Sabbek Ha- nım gelinlerinin bu açık alafrangalığından memndn olmadılar. A- ralarında mücadele başladı. Hatta oğulla- rına: — Bu kızın namır sundan biz şüpheliviz boşal Diye tutturdular. Heyhat, Salih Efendi Neriman Hanımı se- vivor, bir türlü vaz geçemiyordu. Bunun üzerine Fey- zullah Efendi ile karısı Sabbek Hanım hileye müracaat etmek iste- diler. Bir gün Selâmhğa bazı mısajirler davet etmişlerdi. Ara hapının ötesin- dede, Neriman Hanim- la salih Efendi oturu yorlardi. Sabbek Ha- nım elinde bir boş des- ti ile onların yanına girdi. Destiyi oğluna uzatarak sordu: Yavrum şu desti- ye bak bakalım, dolu- mu, boş mu? , Salih Efendi bu ma- la beraber gene cevap verdi: Boş! O zaman Feyzullah “| Eiendi ile Sabbek Ha- | nım sevinçle bağırdılar: | Duydunuz ya Efen- | diler, oğlum karısını İ boşadı. e Neriman Hanım- ila Salih Efendiyi ça-| > 0 İ diyorum, ne halin var- 4 eee | ter çatır birbirlerinden | ayırdılar, 0 İsa Salih | oldu. Çünkü Neriman | Fakat Feyzullah | e Evl fikirlili ğinden, İ nasız harekete şaşmak- | / Zifostan korunma makinası meğerse neymiş? Şehremaneti otomobillerin çamur sıçrat- maması için makina getitrtti diye dillere destan oldu. Fakat ortada bir sev câremedik, vagıp ta sonfada İodos esince her cadde birer göl halini aldı. Şimdi anladık Şehremanetinin zifostan koruma makinası dedi; i şev kald'rımlarla caddeler arasına yığılıp bir türlü kaldırılamayan kar yığınlarıvmış ş e Şehremanetinden ricamız Mümkün e ğu kadar bu yığınları geç kaldırmasıdır. Yoksa halimiz haraptır. Fazla sıcaktan söğuktan sakınalım. Fazla soğuktan ve fazla sıcaktan nasıl sakınmalı, bu mühim bir meseledir, Herkes bu işin hıfzısıhhasını bilmez. Dışarıda soğuk var diye sobaya veya mangala çok so- kulmak, yahut kukumav gi- bi bürünüp, sarılıp sarmala- nıp çıkmak doğru değildir. Yazında fazla sıcak günler- de bardak bardak buzlu su- lar, şerbetler içmek, rüzğarda durmak tehlikelidir. İnsan yazın sıcağına da kı- şın soğuğunada kendini mümkün mertebe alışdırmalı, her ikisindede itidali muha- faza etmeli. Sıhhisi budur. e eme rn Asri kadın Karı koca ! ederken: Kadın — işte ben gi- ! sa gör! — Biliyorum annenin yanına gidiyorsun. — Ne münasebet.. Otele gidip hesabını sana göndereceğim. TL — 4.3 kavga havatı -. , böyle «dolu» --1-..20 .z

Bu sayıdan diğer sayfalar: