23 Şubat 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

23 Şubat 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fhkı (5& & ASRIN _ğ"ıo TMDESİ *MİLLİYET, ŞURAT 1929 BUĞUNKU HAVA Düo en fazla hararet nakıs Üç, en az nakış dürt dereceydi. Bu gü nn — baflf Frh ve Taz olması mühtemeldir. ı_ Ü por YÜKSEL Kİ... Namık Kemali artık hiç okumiyor, anın için, maka- leme başlık olarak aldığım, şu kitabı. bir anlaşılmaz remz zannedecekler çoktur. Hemen söyleyelim: Namık Kemalin, *“Cezmi, —unvanlı bir eseri ve o eserde man- zum bir bitabe vardır ki şöyle başlar: Yüksel ki yerin bu yer değildir; Sanki büyük şair bunu, bugzünkü nesil için yazmıştır; bana o kadar vaktinde, o kadar zemin ve zamana muvalık bir söz gibi geliyor. yaşadığı sevi- rmzlü gımız pok nakısur; bununla bera- ber, ölliyoruz ki Aamiller, Sezailer bize ©o devrio ber- z z ridırlar; biliyoruz ki hâlâ karmtıları e — geçindiğimiz 0 mwazzam edetiyat basadı 0 zaman vuku buldu Idi biliyoruz ki — İdeali yoluna Sirgüne şilrler terennüm € gitmek ve zindam- er okuyup bek- ek gibi ulvi adetler e man Alada oldu ldk bili- yoruz kt Namık Kemal deni- ee arclan, yelelerini kabar- ketln bir köşe- Çemalin d evrin müneyverleri yesine — dalr şrısmdın - kökremeğe baş- fadığı vaktt, en azdan bir ç milyonluk halkın kalbi, ada bir evin Cam- ı zangır Yangır tt- riyorcu. Böyle bir ses şim- dikl meslin kulak zarında e biç bir İhtizaz huşale vamez; zira şimdiki nesil ç bir bava nelhasmın gire- meyeceği, hiç bir ışik dam- lasının sızmayacağı kadar ssağılarda, derinliklerde, dr Cir; Makal bir. kaç Ubaka oprak onu günün aydınlığmdan — ve havayi nesimiden — ayırmaktadır. Yalarz bundan miı? Hey'hati ae-il © kadar diplerde gir ki, yer yüzünde, Mesfafa Kemaf attı bir şehname kat- ramanının, Mauslofa — Kemal at bir büyük nebinla yaptık iferden söylediği sözlerden bile lâzım geler hisseyl alam- adışbütün e ulu vak'alardan ninde bir müphem ukultu aldı. Altakhım güneşi her sabal Mi'liyetin tefrikası 14 SÖNEN IŞIK Yazan —MEBRURE HURŞTT urimi, gülüştükle | Bana eldim. Ben .. ! Kdmran! Bak ben musun? tatt miyor Anlamıyor — musun? riyor, fak şey söyk ocurda; at karşısında anmettiği babicığına dülü öle neler anlarıyor. d annesini öldüren şahidi erde mi ü Kâmra- Yarsun? Beni | yeni bir. hakikatın. üstüne- | *| doğuyor da bunun gözleri | İ gene hiç bir şey görmek hassasını bulamıyor! Bu nesil yalmız bir şey biliyor, yalnız bir şey hisse- diyor, onu da gene Namık Kamalin bir muasırının şu hitabesinde buluruz: İnsanın ihtiyacı ki - bir tokma nanedir İnsanın Ihtiyacı hakikaten bandanmı ibarettir? Şu ha de bizim hayvanlardan far- kımız. nedir? Onların da Ahtiyacı bir avuç yeme değil- mi? Hayır, iasan — sıfatımı taşı- yan hiç kimse, ihtiyacının yalnız bir Jokma ekmekten ibaret olduğunu söyleyemez. Çünkü onun ihtiyaçları sayı- sızdır; ve her insan ancak ihtiyaçlarıma çoıkluy u nispe- tinde “insanı kömiü, dir, Bir vahşi için, hakikaten, bir lok- ma ekmek, bir kalın örtü, bir tas tatlı su yaşamak | için kâildir. Fakat bir mede- ni bu kadarcıkla asla kana- 4t edemez. Onun yaşaması içla yumuşak ve salçalı etler nadide şaraplar, taze balık ve dezande avlar, yemesi lâ- zim geldiği gibi; İrekten ve yünden ince ve tağizm ku- maşlar, giyinmesi; musik! şiir dinlemesi, tiyatroya git- mesi; san'allı heykeller gör- mesi de ayni şiddetle lazımdır. Demek İf onum vaşaması için yalnız mideden, ve de- riden alınan hayvani hara- ret değil, fakat ruhtan, fakat dimağdan gelen ilahi kâlori- ye ihtiyaç vardır. İşte bugünkü nesfl henüz bu nevl Ihtiyaçları hissede- cek bir dereceye varmamış- tır. Bu derecenin çok aşağı- sındadır. Binacnaleylı tekrar edelim! Yüksel ki yerin bu yer dpil- dir! Vakup Kadri v e KSa jHaiıamn yazısı ı HÜMMA ! Eh1! Haddimiz olmıyarak biz de hasta oluruz! Sade zenginler, sade güzeller, sade alimler, sade nafizler hasta- lanmaz ya ! Bir mötevazı muharrir de hasta olabilir. Bir | ağzı çelikli dostüm vardı : ngm."glbı yemiyoraz ama, onlar gibi... ( alt tarafını ikmele lüzum yokt ) Der idi, bende omun gibi döşünüyorrm, işle zenginlerle aramızda bir üsaval noktası daha! Bu bizim dehimize kaydetmek lâ- zem gölen bir noktadır. Ethasılı vefmana — geçenler de ben de hasta oldur sık olmamak şartile hastalık fena şey değil- dir. İnsanın kadrini bilirler , Bilsen babacığı, o ne sevimli, ne zavallı bir yavra.. hem onun kabaheti var mr? Annesinin cina- yetinden, ona bir Jeke sıçrarmı? Kâmran onu öpmeğe bile kıyamıyor, babacığı! Ya ona da, senin, kızına biraktıın. o karmızı lekeler veren öksürük geçerse.. Acıdın mi, sen de 6 daha doğmadan “piç, damgasım alan mimrimini torumuna acıdın mıf Babacıtı, Kimran seninle be- raber gidecek ama, Bi buçuk yaşının, güzel, tatlı şeyler yemek istiyen Laze iştahına rağmen, bir böyük adam tevekkülü ile sız- snmadan, hasta anacığını üzme- den iki gündür kuru ekmek olduğunu sorarlar. Yalnız per- hiz olmasa, tatsız tuzsuz ik ler içilmese, ağrı sızı olmasa hiç de fena değildir, lükta med niyet heaüz ağrısız, ilüçsez ve perhizsiz. hastanmanın yolunu bulamamıştır . Ben hastalandım mı, bir hüsnü ahlâk çöker, ile çekişmem , olay etmem kimsenin aleyhinde bulunmam. Hastalığımın sağlığımdan daha nezih ve sakin olduğunu gör- dükçe bir çok aşinaların has- talanmalarını istiyorum, hele bu meyanda bir ikisinin * rah- meti rahmana kuvuşmasını , bile tenfenni ediyorum . Artık bu temennimi açıkça yazdıktan sonra da bana “ Digergâm , demetlerse bu nadir sıfatı kime verirler bilmem ?! Be has'a'ığımın hast yetlerinden biri de derecei raretimin — yökselmesidir . benim için çok büyük medarı üstı BÜrütmüz otiü deni Teseflt eder. Heraretten çıkardığım bu hisset tesetli şudar : Kend'm'z yükselemiyoruz hararetimiz yükselsi benim derecemin yü kimsenin ses çıkarm ktur: Et yü selir, odun yükselir, kömür yük- selir, sebze yükselir , hatta-hiç beyenmediğimiz bat kabağı yükselir de benim derecem du- rür mu? Lâkin bir kere dere- cem — yükselmeye — başladı m önüne geçilmez, çıktıkça çıkar, çıktıkça çıkar o kadarki artık oturduğum odada ateş yanma- ya hacet kalmaz. Eğer elektrikte otduğu gibi sıcaklıkta da priz ta- kılarak hararet almak kabil olsa bir haylı “ehli, işler de görüle- bilir. Benim derecei hararetim kseldiği zeman, 40, 45, 50, 55, 60, 65, hatta 69, 70 € kadar çıkar, avucumun içinde yırmarta pişirdiklerini bilirim. Güya in- sanların harareti 41 den yukan çıkmazmış, benimkine ne diye- dim ber son def'a hastatandıt'ım zeman hararetim 52 yi bulmuş- ta. Dokltora buna ne diyeceğini sordum ve 41 den yukarı ha- Faretim nasıl çıktığını anlamak istedim, bana dedi ki : Kaç numara ayak kabı giyersiniz ? —1 — Ben 39 giyerim ! Neden bir birimizden farklıyız ? — Tabit her kesin ayağı ayru büyüklükte olamaz ! — ©O halde her kesin derecei harareti de aynı olcmaz ! Bana bararet ge sahei tekayyülüm ge Avrupa ve Amerikada * Telı uvİZYO, ismi altında bir icat ile meşguldürler. — Bu icadın esast bir yerdeki hadise veya resmi , elhasıl pöze görünen bir seyi etektrik vasıfasile başka yiyen © masum kalacak? Artık evde satılacak eşya bile yok.. ona yarın, öbür gün, daba kim ne bulacak? ten ayağı çukurda, ihtiyar, dertli bir büyük annesinin elinde yapayalrız - kalınca, kim onun “Anmeciğim, açım.. ekmeki., di- yen feryadını susturacak? Ah, ya Rabbi. o gelse idi? Armesini koğmuştu! Hakkı vardı. vardı ama.. küçük ne olacaktı? — Namık! Namk! Ah, sen gelseydin! Yatağın yanında oturan, yaşlı gözlerle ona bakan, deminden beri “babacığı, zannettiği adam sevinçle: —Ktmrazl İşte geldim. Benl tanımıyor müsün? diye bağır: yavru, mıştı. Bu sex.. bu sex, evet Kâmran bunu- tanıyardu. Ama kimdi? Bunu nerde İşlt- mişü? kime | bal gibi ber ne zeman ben bir takım bir takım ! Acaba ben zannettiğim zeman olmuş olmayim ? len son gıır'î/ derecem adamlarla — konüşi hasta * Sabrımı gamz: faraç edeli!, şarkısını okurken ehde bir hodisel ta fennl'ye oluyor ki kenâz mahiyetini dümiyorum, bildiğin bir şey varsa o da hasta alduğum zeman başka türlü görmem, başka türlü işı dürlü - söylememdir. Bu def'aki — hastolil bir hayli karışik — şeyler düm. Derecel hararetim — yükseldikçe - tab değişen bir tiyatro gibi bir münasedeti — olmiyun — bir rözümün den geçti Ara sıra yazdığım yazılarda ken- dilerinden bahsettiğim mevcut ve muheyyel bütün şok.star zi geldiler, fukat he birenin yüzünde det eseileri görünüyordu. İ sürü 0 Eime sıkılmaz adamsın! üleme gine en Hararsızı? Ya ötekileye ne diyelim? Diyerek şöyle ilerlde bir manzara göster- diler, bâttim, bazı tanıdık sima- tara benzer hayolet. Hemen yak- taştım. Bir takım Marsilyaltlar , frenk yahudileri ve acemler bizim Meşhediye benzer birinin etrafını almışlar: Neden sen bizi bir birimize düşürdün? Birimizin başından ge- çemi ötekine meledetek — yazdın ? Şimdi içimden çıkcmıyoruz! Diye Aarpalıyorlar . Az daha Selâmi İzzete benzeyen birisine bir takım ecanip: — Bizlin isimlerimizi ve dini- mizi değiştirmeye ne hakkın var? Diye , çıkışıyarlar, biraz — oçıkta Koragözle Hacivat bir eltmuşlar Vasfi Rita ve Hazıma benzeyen iki kişiyi -kem pataklıyorlar, hemi dez — Siz bizi Beyoğlu hatkına zezil edir, biç aklımıza gelmeyen, ağzımıza yakişmiyan sözleri bize söyletirsiniz. ha? Diyorlardı. Ya Arif Orucu ben- zeyen birini başı kavuklu bir sürü adam — kovalıyordu ya. Beride Nizamettin - Nazif Kara Davutla oturmuş — bira içiyorlar, beriki birayı içtikçe : — Olan! Bu ne zikkim şey? Diyerek yüzünü — buruşturüyor , Nifhmettin de : İç! Herif seni ben yarattım! Ne istersem onu yaparım, daha uzakta bir dakım kadınlar, erkek- der var, itişip kakışıyorlar, bunlar orasında irili ufaklı hikâyenüvis- Terimizi görüyorum, Tükim patırdı gürültüden ne dediklerini, tozdan dumandan ne yoptıklarını farke- demedim. Ertesi günü dokter gel- diği zeman bütün bu size anlat - tıklarımı ona da naklettim: lümma ? Dedi. — Hezeyona UgTAMUşın #FELEK Kamran! Beni çağındın, işte geldim. Ne olar beni tamsans! Namık. sensinisensinöyle mif Dudakları titriye, titriye — Sen gak iyisin Namık! Çok büyüksün,! Diye mırıldanıyordu. * Birüz Ütede, drvarın dibinde yer “minderinde — seseiz ağlıyan Kömile hanım, bilâ elinde maşa, küçük bir kevilcim bulacakmış gibi buradan mavi - tasın soğuk küllerini karıştrıyordu. O sırada, şihtenin ayak ucunda, Namsiğın şimdiye kadar farket- medigi küçük bir şekil kıraıldadı ve ince bir ses, kesik kesik içini çektikten sonra uykusunun ara- snda; “Anne .. açım ., diye sa- yıkladı. Namık şaşkin gözlerle evatına bakiyor, buhazin çocuk sesinin nerden gekliğini anlayamiyordu. Kâmranın de gözleri açılmş, hatta balsiz dirseğinin üzerinde doğrulmak istiyerek dinlene, din lene şunları söylemişti.. meti — Çıkıyor. muydünüz?. Ko- Kocamın alükadar sıhhatiyle -pek oluyorsunuz! * güler , Otur- Yoksa İçeri odaya mi hissediyorum. — Doğra.. Bir kadımın yatak odasında — bulunmak — hoçolüyor değil mit. Ne ot. Neye — kızan- yorsunuz?. Söyleyiniz bakayım arne yok? — Biç. — Buraya bunu söylemek için ml geldiniz? — Hayır. — Sahi mi? — Bedbaht okduğunmu biliyor- sunuz.. Sizi seviyorum.. Halbuki kocanızın dostuyum. ne Çok bedbahtım. isteyorum. ver ama, sizin kollarinıza, #tılam, kocamla dosteunuz deye, kabul etmeyeceksiniz. — Zannetmiyorum. — İçinizi çekmeyin, bön de atılmıyorum. — Peki 2ma, beni neden te- ddedtyorsunuz? Konrad Vayt ve Verner Krausun değilsiniz, , çapkın. li Kimbillr. kaç met- resiniz vardar? — Vallahi bir tanecik. — Ru daha fena.. Bıf *Rabr- nmayın, söyleyin, ben olsam.. mseyle rabtam kalmaz. — Zavatlii — Kim? — Ben değil,metresinir.. Şimdi gze bir teklifim var.KI Yhanet ediyor. Ne o, $ Siz de mi biliyorsunu: — Hayır. Yalnız böyle ol masını temenni ederim. Belki Mmükem almak istersiniz de. — Bu sevdudan vaz geç ko- cam derhal ber şeyi baber alır, — Mademki beni seviyorsa- muz İspat edin. — Neyle? — Mademki kocama ihanet €etmek İstiyorsumuz, bunu benimle değil, metresiyle yapmız. — O kadımı. tammıyorum ki: — Herhalde güzel bir kadm- dır. Ne olur benim batırım için bu işi yap. — Kolay değil. — Güçde deyül. Eğer bemu yaparsan çok memnun olacağım, çünkü kocama söyleyeceğim. — Ne diyorrunuz, beni öldü- — Benimle münasebette ol- dağunuzu duyarsa Öldürmez mi? — Camın bu müsavi değil — Bo dalş hafif! — peki ama tenimryoru — Ben size söyliyeyim. hanim.. — Hanği “M,, hamımı? — Taksimde oturan.. — Em.. Emi.. Emin mistnizt? — Tabil.. size ne oluyor? — Şey.. "M.. benim metresim- dir? —YaL Nakleden Selâmi İzzet Anyes Esterhazı ve Eltza Laporta mın İçtirakile ibda etrikleri Praglı Talebe Şimdiye kadar vecoda getirilen, şark hayatını musavver filimlerin en büyüğü ŞEHRAZAT yakında Alhamra Namuk, sana beni affet, demiyeceğim. Büsün çektiklerime rüğmen sana Cettiğim büyük fehnalığı umutmazsın. senin çok büyük.. Zavallı kadın susmağa mecbar öldu; zaif omuzları şiddedi bir öksürükle sarsıldı Fakat o buna © kadar alışamştı ki yine derhal sözüme devam etti bir ruhum, gimc, tağmen şimdi küssöyliyeceğim,öyle garip, öyle tah bir şey ki korkuyorum Namık.. beni birakıp - kaçacağından kor- Namık, tana Uiraz Tet ver.. Ölüme yaklaşanların arzuları mükaddestir. değil mi? Neler söylüyorun? Benim senden bir şey istemeğe hakkım yok k Fakat Namık onun, finayetimde ne suçu var? ona acı, bak diye inleyor... İstersen şimdi kendi. eilerinle İstediğin — işkenceyi dnnösi öldür yap, dakat Sinemasında ona acı. “ Namık anlamıştı. Kâmran “Piçini. verip baktı- racak, eski kocasından daha mâak birini bulamamıştı. Ba ço- cuğun vüCÜĞÜ Onc karısmın hata sını bütün çÇirkinliği e hatn tyordu. Gi Tanı * Di ah zünün önüne Kâm: “on da kıvramıyor düşüncesile geçir- fi geceler, yastıklarını k vrüz yırttırar di ve Kâm yaşlı gözkerine merhamet etmeğe ka- dir olan onu sıska tehe nn hastalığı anç ler gel tından tt ukladır ! Senin gihi bir imak zavallı anadan adet cmin> Verme 1 _0“4 EMR j EMİL ıxrxrx( AĞKÜOEAR SD | TİYATRO İ| — SİNEMALAR Darülbeday y Tepebaşı tiyatro: sast 21-30 da Aynaroz kadısı Naş't bey t"rvwllf Milli sez konseri, dant üyatma, tiyatrosunda bu akşılli raks, Vi Üçüncü Kolordi #mübayaat komsiyonn” * Çorludaki Kıtaat ihtiyadi Gürz altı bin kilo patates mübi asünekasaya — konulmuştur. B-3-0ğ9 pazar günü saet on | Çorlu mübaysat komisyan a pilacaktır. Taliplerin şetename Mmosaddakalarım — Çörlü kı'n)lxm— umda mede yazılı olan şekildeki tef larile Çorlu mühaysar komi münakasa sılamımda hazır bul! lart ilân olunur. Bönebi memalekete bir müd bulunmağa mosdildir. Ve tü daha ehvendir Gan Beyoğlu 356 İşiklit eadde? Daktor A. Kut' Flek ik — makineli Büki gu — Yörar Garlığı rv a lar, ve belgevşeklizi ve ellr Ve Ürengiyi ağmırz & eder. Karaköyde Bü fırım ! —ı.u. HEKİM Ürer Ferit Rami Paris çöcük — hastahanesi indan senevi gayri mümul 1315 metromikâp mubterik çam Eçcsi 7748 kantar çam harabı hir s: kat ve imal ve İhracı kavanini UÜ Ve mevcut — şartname ve Bayri mümulü 569 ve çam hatab: beber kanten 19 guruş bedeli hamminile mözayedeye vaz ol Bundan teliplerin şeraki mukarrer anlamak üzre eyyamı müzaye İktisar veküleri celilesi orman mi riyeti umnmiyesile Istanbulve Eek orman baş müdüriyetlerine gazi Orman niudmelât memurlu Moracast eşlemeleri ilân olunur. ve & li keince düşünü yormusun” Kâmran. en sokakin kar donup — triyen çocük görsen

Bu sayıdan diğer sayfalar: