27 Şubat 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

27 Şubat 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i e e RE SİRENE rl rar EYE Şi Erek : b ük adamlari Buda © Buda çok eski za- © Omanlarda' Hindistanda “yaşamış yer yüzünde *bugün bile bir çok “salikleri bulunan bir mezhep icat etmiştir. ç Budanın mezhebinin esası kalplerden dünya “muhabbetine | silerek “yokluğ” uleşmak. Tabi ibu mezhep buğünün * felsefesini hiç uyma- İyan esaslardan ibaret- tir. Fakat zamanına göre Buda cok büyük © bir adamdı. Buda bazılarına gö- re İsanın doğmasın dan 557 sene evel Hin- .Gistanda” (Benares) “şehri civarınba doğ- “muştur. Ondokuz yaşında hukümdar “ iken bir “kizi (Yasudhada) ile evlendi. Buda ebedi hayata — erişmek için sekiz ha- kikat yolu bulmuştur ki onlar da şunlardır: ı — Taassuptan, ev- hamdan; * bırafelerden uzak, doğru fikirler. 2 — Asil we'açık' fis kirli insanlara yakışa- cak ulvi gayeler, yük- sek hedefler. 3 — Sâde, samimi, o. doğru've şefkatli söz- ler. .4— Doğru ve dai- ma sulha ve uyuşma- ya yakın bir yol. 5— Hiç bir canlı mahlüku öldürüp ye- memek. 8 Cehakti, ihtirasi yıkacak mücadeleler- de sebat etmek, 47 < Daima titikatlı bulunmak 8 — Fikri dünya dü- şüncelerinden uzak bu- lundurmak. Budâ bu esaslar uğ- |; ründa kırk beş sene çalıştı. Nihayet haya- | tının sekseninci yılın- da öldü. “7 Akıldan yana. klı üzerine gâh ge- lip gâh giden bir adama: — sen garipmisin ? © İdiye sordular. oi Akıldan yana se © İarsan garibim, mem- eketin” garibi değilim igevabım verdi... ay Leyla ile mecnun masalı | Babası, anası Mecnu- | nun peşine düşüyorlar, dağ taşdemeyip aşıyor- lar, nihayet ıssız bir yerde oğullarını bulu- yorlar.” Babası, anası 'Mecnüüna söylemedik söz, vermedik nasihat bırakmıyorlar. Bakı- yorlar ki Mecnun yola gelecek gibi değil.. Onu eve getirebilmek için: —Leyla bizde misa- firdir.. Diye bir yalan uydu- ruyorlar. Ovakit Mec- nun eve dönüyor. . nasıl yakalandı? merkezi imemürlari "gramofon ve plâk sa- tan bir : kaç ' kişiden şüphelenmişler. : Bunlar Sırp konso- loshanesi kavası Zeynel gm A ol rüşvet vereceklerini miş, Bu plakları, gra- mofonu nerden aldık- Hırsız kumpanyası |İsayı ne yaptınız? Evelki gün “Taksim bh Fakat Leylayı evde bulamayınca büsbütün fenalaşıyor, bağırıp ça- gırmaya, üstünü başını parçalamaya başlıyor. (Oğlunun hırpalanması- ha dayanamıyan babası, bir gün Leylanın baba- sına gidip kızını istiyor. Adamıcağız memnun o- İuyor ve diyor ki: —Kızımı size gelin vermek benim için bir şereftir, Fakat herkeş oğlunuzun aklından şüphe ediyor. Akılla- nıncaya kadar bu işe razı olamam. Eski valilerden biri ahudisi çok bir mem- kete vali olmuş. He- men ertesi günü yahu- 'dilerden ileri gelenleri yanma çağırmış, ve şuradan buradan bahs açarak: — Söyleyin bakalım demiş, İsa aleyhissela- “mu ne yaptınız? -Efendim, çarmıha gerdik... — Ya... demek itiraf ediyorsunuz ha... Ellerini çırparak içe- ri giren jandarmaya: — Bunları hapisedin! emrini vermiş. Yahudiler bir müddet hapiste yattıktan sonra Yaliye bildirmişler. Vali yanına çağıra- anlatıyor, karı koca | başka memleketler Cenup hudunda gene eşkıya yakalandı - Daham isminde" bir haydutun kumanda- sında 70 kişilik bir çete cenup hududumuzu geçerek köylünün hayvan sürülerini aşırmak istedi. Fakat jandarma kuvvetlerimiz eşkıya- nm bir çoğunu tepeledi. Yedi tanesini de canlı yakaladı. Mecntihüun babası bu-) Eşten, dosttan bazı- nun üzerine eve geliyor, ) s1 buna en iyi çarenin | karısına (olanı biteni | biraz gezip dolaşmak, oğullariniiyi etmek için| görmek olduğunu o devrin en meşhur he- dik lar. O veri Bu, eşkıya reisi Daham ile arkadaşlarının kimlerini, hocalarını | Mecnun yanına yu! kapana girdiklerinin resmidir. lü nefesler, dualar.. | çıkıyor. Fakat gittiği Heyhat hiç biri Mecnu- | yerlerde gene avuna- hi nun derdine çare olmu-| mıyor, hep şu sözleri yor. Bu kadar zahmet | tekrar ediyor: Su ve hava açtıkları belde | Yamacı) Süve hava hayatın iki men- ti Ci iç bi Yani ki çok belalara kıl müptela beni A ai giri imilir. ee ma baıdır, dense lâyıktır. Gelecek nesillere yadigâr | Su vehavaolmasaydı yer yü- arın kaybolup gelecek nesiller tarafından bilinememesi korkusuyla bütün bu icatlar İvi i aşm için büyük: bir abide yapmaya karar Fakat e NN ca ak vermişler, iz için suyunda havanındasafını i içmek ve teneffüs etmek lâ- zımdır. Canlı mahlukların ki- bir yerde kapanıp kalmış pis hava da insanı, hayvanı ve | Bu ebide, misırdaki | dhrarlara benzeyen | nebatı mahveder: bir ehrâmi ölacak ve ehramın içine bu asırdaki Loyit Corcun bir nüktesi getiriyorlar. hafif, pahada ağır bir | & Onlar, haydutluktan bıkmadıkça biz de Bin bir ilaç, her tür- | 92 eşya alıp seyahate terbiyelerini vermekten usanmıyacağız.. çektikleri, bu kadar | Yarap betayı aşkla ku aşina Deni pâra saçtıkları halde | 2 «e tol eri eme elen ben Amerikalılar bu asırda icat. olunan tey- zünde ne insan.ne hayvan ve yare)! telsiztelefon: ve saire gibi erişkin icat- ne de nebat yaşam ir. reçli ve temiz olmıyan sular vücudunu nasıl harap ederse icat oluran bütün makinalar, şimdi kuk landığımız eşya konacak, üzerinede nakış larını sormuşlar. rak sormuş: Hık, mık, Şevket “An-| | —Nasıl-İsayı diriltti- nemden, demiş. Şevke: | niz mi? tin annesi Cemile Ha> Dirilttik-efendim? nım çağırmışlar. Ol|. —Hani nerdedir? “büsbütün cevap veree-| | -İşte efendim, kârşı- nızda durüyoruz. Bir seneden beri aç susuz; “üçümüzde İsa aleyhis- “| selama döndük. Daha bir kaç sgün zindanda kalaydık, bizde İsa gibi göğe uçacaktık! Cemile Hanımın Zem- zem Hanım isminde bir de arkadaşı varmış. Beyoğlu taraflarından şimdiye kadar . yirmi Zabıta memurları | otuz hırsızlığı bunların Adliyeden müsade alıp | yaptıklarından şüphe- Cemile Hanımın evini | leniliyor. Tahkikat iler- aramışlar. Aşırılmış (iyor. Bakalım sonu ne | yüzlerce eşya çıkmış, |: çi iz suretinde resimleri ( yapılacak. Bu ehramı bizim paramızla tam (200) milyon lira sarfe- dilecekmiş. Doğrusu büyük himmet! -Siz'de bu fikirde misiniz? len. felâketlerin . çoğu geceleri -evinde otur- & Her hata, bir şeyin sui istiniâlidir. Geçenlerde Istanbula| olsaydınız, sizi zehirler kurmakive'içine bü kadar eşyayı koymak için | geleceği söylenen meş- | öldürürdüm! bur Loyit Corç geçen lerde Londrada bir —| nutuk veriyormuş. Nutkunun mevzuu ka- dın aleyhdarlığı imiş. Orta yaşlı, bir azda çirkince kadınlardan biri dayanamamış, pür demiş, Ovakit Loyit Corç gülmüş velakay- dane cevap vermiş: — Fazla zahmet-ma- dam, ben bu teşebbü- sünüze imkân bırak- maz, sizin kocanız ol- sVermek, iyi fena bir şey kazdıamaktır, insan vermek “sayesinde dost ta kazana bilir düşman da... 8 Ehliyetimizi fazla zorlamağa gelmez, el- de bulunanı da kaybe- riz. aKadınlar, yirmi beş sene geçtikten sonra daima geri kalan birer çalar saattir. k 48 İnsanın başına ge- masını bilmemesinden ileri gelir. 8 Sırasında cömert- lik eden, gün gelir baş- kalarının keselerine de hakim olur. 8 Bazı kalpler mer- merden olur, fakat bazı eczalar mermeri oyduğu gibi böyle yüreklerede tesir edenşeyler bulunur 8 Kusurunü itiraf e- den adam çok defâ baş- kalarınınkusurunu gör-| hile mez, hiddet kalkmış: — Siz benim kocam © Bakatımbulabilecek misiniz? duğum dakikada ken- dimi öldürürdüm. Kurtlar sirt sırta verip avtnm » kur- şunundan kaç- mak istiyorlar Fakat avcı saklarımış. Nereya sak- lanmış. bulun baksin ii Miğarip e Li 5*t

Bu sayıdan diğer sayfalar: