16 Mart 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

16 Mart 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— hertürlü teyekkuz ve tedbirlerin — karhayı müşahede ve mütalea — varlığına kesilmemecesine tevcih ASRIN ÜMDESİ *MİLLİYET,TİR 16 MART 1990 BUGÜNKÜ HAVA Dün en fazla hararet 7, 1 derecaydi. Bugün bavanın hafif || bulatlu olması muhtemeldir. FIKRA ©O Ezeli ve edebi yara Büyük (4 Mart nutku)n dan aldığım intibalardan birisi de şudur: Büyük Başvekli kürenln ve beşerin bağrında (Suriye) denilen o ezeli ve edebi yara- ya da parımağını basmıştır. S- yasi basiret ve besaletin bir Şaheseri de budur. Bu günkü kurtulmuş türk vatanına ve türk kulağına ge- len her fesat propagandası o- Tada himaye görüyor, oradan geliyor. orada çöreklenecekize- Mmin, orada nefes alacak zaman buluyor. Bunu açık açık İşaret etmek, en'ar alınmış olduğuna delalet ederki © ifadelerin üzerinde ifazla dur- “mak siyasetle meşgul olanlarin işldir. Bc;ınmwuuııu ediyorum. — Türk — lokılabi. ile edilen bu kötü kasıtların bizi hiç hayrete düşürmediğini kuv- vetle söleyebiliriz. Çünkü Sur- ye'yi adamakıllı tanırız. Suriye denilen batak, hidayet ve hayat getiren bir nice Resl- Heri Rurdehaş etmiştir.| Bu orta batak Asur Asyası He Firavun Afrikasını birbirine katmıştır. Sabanın güzel Belkisini büyük Süleymanın koynuna, ikisidi bir cehennem koymuştur. Sodom ve Commore oradadır. Lutgölü orada tepetaklak ol- müştur. Dünya duvarlarına yapıştı- rılan Tüuhşün - (Bel fatma) ı Berdan sabillerinde doğmuştur. Oradan kaçan Mazlum Hü- seyni boğazlıyan onlardır. Suriye'ye bir Alfrika ve bir Endülüs hediye eden eşsiz Ser- darın gözlerini Şamiışerit oydu. Vatan mefhumunu tesls eden — ve vatan müdafaasının büyük örneğini gösteren Salâhittin'la bormusuna İftira çamuru atan 0 hane harap diyardır. Beşyüz sene Surlye'ye neşe, — sihhat ve servet veren Anado- hiyu arkasından — hançerliyen şeriftir. Yekpare iken binbir parçaya bölündüğü halde birtek sağlam- ca teşekktli göstermiyon ora- sidır. e © diyarın kayısılarında bile biraz İstirikmin ve en açık ha- — vasında bile biraz boğucu gaz — yeşil fındık dallarıyle çevrilmiş yolda gi vardır. Her utün telinde bir iftira ve her sedef kakmada bir hiyanet / pırıldar. Kaa'sının kapısını şimi izatmıyan fazilete mukabil, ipek ırında — fezahat —uzamıp Yangeldi. Her hangi memleketin vatan halti, orada celadetle gezer; ve kak Köy hekimi (Tosun onbaşı) iki tarafı koyu gll arasıra , bir dal kıriyor, vdrüyumudw— ediyordu. Köye yaklaştıkçı ifleniy - ede. Ti yaraneklaRlE yani> bırakıp çıktığı evinden ancak bir defa haber almıştı. Muhtla- rettir. İnsanlar muttasıl sokaklar- | ilahi sert yapraklara| uyordu ki (Izmir) e ayak basa- — sarınmış taze fındıkları yiyerek | biliyordu. gece yarısi | dıktan sonra Yunan ne hattine O yn topal oğlu ona - yolladığı- — mektupta selâm kelâmdan son- — xa köyde kendisinden bir de i. — İya) arasındaki sarp ormanlar| düğünü söyleyince hayret etti. Mliah. D İridir. V.S.V.S. Artık bunları okuduktan, işi- tülkten, — bildikten, gördükten sonra buğünkü Türkiyenin aley- hine savlet edon kinln, fesadın oralarda çöreklenip yerleşmesi, bizi elbette ve elbbette hayrete ve teesslre 'düşüremez. Ne di- yelim ? Tanrı; Şamışerife, lâyık ve müstehak olduğu akibeti versin. BİR ZİYARET ! Allah . kimde varsa bağış- dasın, bende de yegâne - var! - denebilecek şey ahbaptır, ama her nevi ahbap! Çok paramız, çok nüfuzumuz , çok malımız yaksa da, çok tanıdımız. var diye müteselli olmaktayım , Bilirsiniz ki şeker bayramı bizde sadece bir gidiş çelişten iba- dadırlar . Kim kime rasgelse : — İydiniz sait olsun! Allah emsalile müşerref etsin ! Söz- lerini, bir makina şaşmazlığile fekrar ederler. Ama karşısında ki adamın ©o esnadaki hali “emsali , istenecek şey midir, değil midir ? düşünmezler. Bu meyanda belki hastası olan , belki para kaybetmiş bulunan, belki mahkümiyeti olan , belki hemen — karısile kavga etmiş bulunanı vardır. Bunları hiç nazarı dikkafta almaksızın, bir | basma kahıp * emsali kesire , temenni ederia . Bereket versin duaâ ve temenni kabul eden dalre bu sözlerin sadece | bir merasim ve adetten - ibaret olduğunu ve zaten çoktandır , duaların da paralar gibi kıy- metini zayi ettiğini bilir de orlarıi deftere geçirmez. Ben de bayram günü her kes pibi eşi dostu dolaşmak istesem bayram sabahı sokağa çıkıp - ancak şbanın — sonunda eve dönmek iktiza seder. bundan başka iyadel ziyaret için gelenlerin her birinin bir şeker yediğini Jazla yiyenler de vardır ya ! - Jarzetsek okkalarla şeker sar- Fetmemiz Tâzım kelir. İşte hep bu mülahazalardan dolayı bay- ram da kimseye gitmem. Benim bu düşüncem - şaz olarak - musip-olmalıki, bir çokları da aynı usulü tatbik etmeye baş- ladilar . Bayramın birinci günü hava ne kadar iyi idi. Sabahleyin erken kalkmadığım için giyinip şöyle dışarı çıkamadım , fakat yemeği çabucak yiyip çıkmağı kurdum. Ben bu hayali okşar- ken kapı çalındı, açltılar. Bayram olduğu için geleni içeri aldıdar ve bana da haber verdiler. Yeni gelenin olduğu adaya girdim. saaf da onikiye çeyrek vardı ! Bu nokta. haizi ehemiyettir - Odada kırk beşle elli arasında fıknaz , kir ve kirpik- biyikli, kısa boylu, sırtında rengi ifade edilemiyen bir palto olan bir adam - vardı , lâkin - tanıdıgım ü Beni Muharriri: Bürham Cahit cak un çorbasıyle gidermeğe ça- hışan gençler bu habere evelâ dudak büktuler. Yunan kim ol- Dünyayı rameden Ingiliz bile Çanakkal'adan başını sokama- idi ki ana vııın:njııın de o silâh- rler, ramanlar loprağı İz- gn yıklıııbillyoıdııw'î(i;;uk (Bademli) köyünün büyük har- | MİLLİYET Mülküâye, kalktı ve koşarak iki elimi tutup mahaile bekçisinin yap- lığı şekilde sallayarak ; — Bayramınız muberek ol- sun Felek bey? Zatinızsınız değil mi ? Teşekkür ederim! Evet Felek benim. lâkin zatı alinizi tanı- yamadım — Efendim, biz sizin kari- lerinizdeniz! İstanbulda oldu- Bunuzu fırsat addettik de bir ziyaret edelim deyiverdik ! Vasati Anadolu şivesile görüşen adamcağızın halinde safiyet vardı, ama — münasebetsizliği de aşikâr idi, İşin tahafı ben, beni ziyarete gelen bu adamın daha ismini bile bilmezken, benim işmimi ve adre- simi öğrenmişti. Göğsündü salla- man kalan Bbir oltn kösteğe ve agzında bir baştan bir başa ku- yumcu dükkânı gibi dizili altın kurunlara nazaran her halde zen- gince bir adam olduğu anlaşılı- yorda, bu malâmat çok mühimdir. Çünkü Bünunla bir. para talebi karşısında kalmıyacağımızı kestir- dim. Nihayet müşarünileyh söze başladı : Efendim, — bendeniz an'asıl Binardanım, Hacı Mıstık oğulla- rından Sadık. Berayi maslahat İstanbula gelmiştim. Allah - kimin varsa bağışlasın, yolda bir- evla- dimız var! Hamdolsun, havalar da aaçlı, — Yolemuzu denizden mi bek- Hyorsunuz, karadan mı? — Karıdan efendim ! ( Gülüm- siyordu). — karadan — geliyorsa endişeye hacet yok ! — Ârzedemedim! Karadan değil karıdan! Yani, bizim ev uşağı -Haşa meclisten dışarı- hamiledir de, bize bir çocukdünyaya getiri- yor. ER! Nakadar oisa biz de memleketimizin kanedan takımın- danız, zürriyetimizin kesilmesini istemeyiz ! - Ha! Pek âlüt Ah ederim ! - İşte zatinizden recam şuki: Bendenize bir. kaç erkek ve kız ismi lutfederseniz artık sormayın nakadar memnun kalacağım, ama şöyle kimsede olmayan bir isim! Bu garip talep karşısında ne ya- pacağımı şaşırdım, bir taraftan da saat gözümün önünde adeta koşu- yordu. Hasıl ölan. süküttan bil'is. tifade bizim Mıstık oğtu- Sadık efendi bir. esnedi ve ağzınık için: deki altınları — gösterdi. Bunları görünce, bir İngiüz karikatürü hatırıma geldir. Bu karikalürde çocuk babasına soruyor; Baba! Benim de seninki gibi altın dişlerim ne zaman çıkacak ? zatmuyalım, başladık isim söy- lemeye: Ben söyledim, o itiraz etti: İşidilmemiş veya az işidilen islm- der söyledim: Meselâ: — Gazenfer, dedim. Aman beyim, o “kazan ver, &ibi bir şeyt Dedi: Kız için! Fecir. dedim, fitne fü- - cur dur diye istemedi. Ufuk ismini ufağa benzetti. Engin dedim, zen- gin dedi. Namus- dedim, camus dedi, Kahraman dedim, karaman cevabını verdi, Elhasıl tamam elli beş İsmin - hapsine bir ktüp taktı, saat biri geçmiş bende de takat bitmişti. Vaz'iyetimi anlamış ve: Canım beyim, bir tene daha deyiver — bakalım — ama — kimsede tebrik olmasın, ne koyalım? Artit daya- namadım Badisabâ koyuhuz ! ç: imı Avusturyanın karşı koyamadığı Moskof akınını yerinde mıhla- tup tutan bir asker için Yuna- nın ana vatan toprağına ayak bastığımı işitmek hayretle karşı- lanacak bir hadiseydi.. Fakat havadislerin arkası ke- silmiyordu. Küçük düşman (1Iz- mir) den içerlere doğru sarkıy- ordu. Bir gün (Aydın) da silâh. lanup dağa çıkanlarla Yunan askerinin çârpıştığı haberi gel- i. (Muğla), (İsparta), (Eğri- nahiyesinin (Bademli) köyünün . tanımadığımiz. halde,böyle bir şey dir), (Dinar) taraflarında her-| kes hazırlanıyordu. (Acıbadem) | eli silâh tutan beş genci daha ten sağ dönen beş delikanlısı mamdan başka erkek kalmadığı,| Kij (Arabistan) da kimi (Ca: / hepsinin cepheye gittiğini yazı.| Ji y) da geçirdiği muharebe-| ğ len bahsederek birkaç gece Bu iki yıl içinde neler olma-| bu haberle eğlendiler. Fakat iki “mıştı. Yunan askeri (İzmir) il gün sonra (Bordur) dan gelen- bastı diye Anadolu içine yayı-|ler havadisin doğruluğunu, Yu- “lan haber (Bordur) İa - (Anta-İnanm (Akhisar) a doğru yürü- çine gizlenen (Bademli) köyü-| ler. (Kumkal'a) da Fransızı bir. Büyük har-| gecede denize döken, dünyaya he kadar gelmişti.. t senelik| meydan okuyan İngiliz ordusu-| plen yeni dönen, fazla beklemediler. Memleket i- çinde bir müdafaa teşkilâtı baş- lamıştı, (Tosun) terhis olup ıcldîğhh haftasında nişanlan- iğı (Ak hafız) ın kızı (Habı- be) yi teyzesine, köy imamı Daha çözeli üç ay olmayan do- laklarnı sardı. İngilizlerden al- dığı filintasını omzuna astı ve ışıklı bir gece - arkadaşlarıyla ) kıyılarından . ta- - a ha E o verdiği u- ( S op Si beraber yola çıktı. (Bordur) a dikleri bözük kurta. aman İri (Molla Ahmet)e emanet etti.| MEÇHUL KADIN Yazan: Leo Dartey GE Dö Erejolirdi oteldeki dalresi. Gece yarısından - biraz sonra, Genç adam odasına usül- cacık, genç bir kadın sakar. — Geliniz, çekinmeyiniz. — Korkuyorum... Birbirimizi yapmamız çılgınlık, — Neden çılgınlık olsun.Her Kün birbirimizi gazinoda görü- yoruz, her gece karşı karşıya yemek yiyoruz. Butdan daha büyük aşinalık olur muy — Sahi, hakkınız var. — Talitm de var., yanımda siz Varsınız. — Peki ama ya'Dük gelirse, — Kuzum bu Dük — kimdir. siz kimsiniz. — Bunu sormaşın dedim ya . Fransanın en asil ailesinden bi- rine mensübum , İakat ismimi söyliyemem, — sizin için meçhul bir kadırım. —-Öyle olsun, güzel meçhul kadın — Beni bu güce - cennette yaşatacaksın. *Tam bu aralık kapt Vürulür kadın öteki odaya ğeçer , adam kapıyı ağar... metresile Karşılaşır., — Kapıyı neden hemen aç- madın.. kim var odanda. — Dur o odaya gitme ihti- yar amcam var. — İhtiyar amcan güzel kokü- yot.. Seni de öpmüş Kgaliba, sen de güzel kokuyorsun.. Gi, burada bir kadin vyar. —Evet bir kadın var, fakat bil- diğin kadınlardan değil. — Gece yarısı odana — gelen ne cins kadın olur senin.. — $eya — Bu kadın, ya metresindir, yahut ta hırzızdır. — Tamam, — hırsız.. Odama girdiğim zaman baktım — etralı araştırıyor. z İçim Tahat erti, aruık gide- bilirim, sen pölise hâaber verirsin değil mi. — Tabll vereceğim sen merak tme, baydi git . *Kız gider, Gi odaya doğru alinır. rı il mişti. Askerlik şubesi onları her taraftan ve kendiliklerinden koşup gelen gönüllü kıt'alarma kattı. Muntazam ordunun - te. meliği kurmak için daha gerile- re yolladı. Artık yürekten gelen şuurlu bir hmçla taze ve gittikçe hız- laşan, kavileşen bir mücadele Şti - (Tosun) onbaşı büyük har- pten dönüşte köyde geçirdiği üç ay içinde bir iki tarla sür- Mmüş, biraz da bahçesiyle uğraş- mıştı. Anası, babası çoktan öl- müşlerdi. (Ak hafız) m kızı (Habibe) de kimsesizdi. Tey- zesinin yanında sığıntı gibiydi. (Tosun) o yaz işlerini düzelt- mek, bakımsızlıktan çoraklaşan topraklarını ekmek,güze doğru, hasat sonunda evlemek isteyo- rdu. Kısmet olmadı ve delikalı daha on üç yaşındaki nişanlısı- nı, bağını, bahçesini yüzüstü bıraktı, ocağımı söndürdü, kapı- sını çekti ve silâhını omuzlayup cepheye akm eden kahraman-| / (Bademli)nin beş del lara karıştı. 16 | MART “Cidip kapıyı - açar, ve - bu vefer polisle bürun buruna gelir., — Ben hususi polis memuru- yum, genç bir madam bir hırsız söyledi, ben de geldim. — Alfedersiniz, — sizi beyhüde yere Tahatsız etmişler. Odamdaki kadın, hırsız İalan değildir, fakat o genç madama böyle söylemem lazım geldi. K — Evet ama o genç kadın aşada bekliyor. — İşte bu fena, ne yapalım | simdi. — Kolayı var, o madamla be- raber çıkarız, aşadaki hırsızı ya- " kaladığımı görür, ondan sonra sizi rahat bırakır, — Fena Hikir değil, Allah siz- den razı olsun, “İçeri girer, meçhul kadın sinirli gezinmektedir. | — Aşkolsun size, beni hırsız | yerine koydunuz ha, bundan sön- fa yüzümü göremezsiniz. “Polisle beraber çıkar ., — Ne aksilik.. Yüzüstü kal- dim işte—Yatak odasına girer— Eyvah altın kol — düğmelerim yok.. İnci iğnem de - gitmiş.. Sahlden hırsızmış kadın. Ben po- Hisle konüşürken o işini görmüş. *Kapıdan seslenir: — Polis efendi, o kadın hır- sız; beni soymuş. Polisin sesi duyulur — Artık inanmam. Komedi kâfiben oyun- cak değilim. — Siz * işe inanmiyor. bakın şimdi de Selâmi İzzet İrtihal Miserir merhüm — Hüseyin — Galip Paşarın büyük heremi ve Kerime hanım — efendinin — vatldesi Rufyalis hanım - efendi kısa bir hastalığı müre akıp dün sabahı irtihal * eylemiştir. Cenazesi bugün Süleymaniye cami- | inde öğle namazı kılındıktan sorira” | Rumelibisarında Şehitliktekt Aile kab- tistanma defredilecektir. Meyla rahmet eyleye —| eçi nemlsür ei ke ae Diyarbekir vilâyetinden Prüje ve keşifnamesine tevfikan yaptırılacak — olan — mintaka , ikmal Mmektebi atelye inşaatı 94 mart 090 taribine müsadif pazar günü saat 12 de kapalı zarfla İhale edilmek üzere 20 gün müddede münakasaya yazolunmuştur. Daha ziyade tefsilâr almak . İsteyenlerin — vilâyet — daimi Encümenine müracast eylemeleri. Manisa vilâyetinden: 1 — Manita memleker hastahane- zine (1400) Hira kiymesi muhamıme: zesinde Tevazımı — übhiye mübayea edilecektir. 2 Bu levazamın envamı mübeyin iste İstanbul ve İzmir sıhiye müdür- | Ülklerinde mevcuttur. İ 3 — Taliplerin kanun — dakresinde | zekliflerini müddeti münak olan | 2-4- 0929 & on ,bire “kadi irfında makamı vi r şenlikteri sonra bir yolcu gibi geçip gitmişlerdi. On beş yirmi haneli küçük köy yine imam (Molla Ahmet) le muh- tarın topal oğluna kaldı. Ka- dınlar 'çapalara sarıldılar, artık bu erkeksiz köyün bütün işi e- mece ile yapılıyor, kadmlı kızlar hep bir olup her gün bir. evin tarlasını çapalayor,bir tar- Tanım harmanını savuruyorlardı. | Arasıra(Bordur)dan gelüp (An | talya)ya geçenler içerlerde olup| bitenden havadis - getiriyorlar- dı. Yunan salgını durmuştu. İn- gilizi İstanbul kapusundan sok- mayan Türk askeri sulh günü kendisini ana vatanında boğaz- lamağa gelen namert düşmana haddini bildirmeğe başlamıştı. (Tosun) zaman zaman (A. fyon), (Eskişehir), (Sakarya) hatlarımda büyük ve üstat kü. mandanların idare ettikleri kıt' alarda gönülden gelen kin ve in- tikam hisleriyle vuruşuyor, ö vatan toprağının kolay yürü mez, zaptedilmez bir kahraman- lar yatağı olduğunu nadim ve gafil düşmana her kahraman- İnr Yalağı olduğuna nedim v M z (FER Vuku bulan müracaat üzerine VORTLAY KIXILIDMMAZIL X AH SINEMA Müdüriyeti; YYYYYYY : Canbaz Kumpanyasını p4 Büyük fedakârlıklarla bu günden itibaren yalnız 6 gün daha temdit ettirmeğe muvaffak olduğunu ler.Sinemada:Ateş, Yarımmaske,Lüi 3filmbirden âr: NZEZESELLEE) en sevimlis. BİLL LİA MARA ve HARRİ LİDKE nin sön temsilleri. Pek yakında ajik Sinemasınd üyük mütefekkir Leon Tolstoy n en büyük şaheserlerinden olup Jorj Jilberi, Rene Adore ve Eraest Torens — rarafından — bir sureti fevkalâde de temsil edilmekte olan KAZAKLAR Süper filmi, önümüzdeki çarşamba akşamından itiharen OPERA Sinemasında İrse edilecek ve bötün temaşakl- ranı teshir edecektir. Metno Cold- vin Mayer filmidir; “ÖLÜM FEDAİLERİ ; Edremit - belediye riyasetinden: Münhal bulünan yüz Tira raaaşlı beledivemiz mimarlığına talip olcesk 138 nümrulu kanun” mücihince. dip- | luma veya ruhsarnameyi haiz mimar- lazın Edremit beleldiyesine müracecar eylemeleri ilân olunuz. İSTANBUL DEFTER Kibtane deresinin Zadudu — mezat SARİ ZANBAK n ünütulmaz mümessilesi yıldızların en dilberi ALHAMRA SİNEMASINDA irae olunacak GELİN DUVAĞI filminde arzı endam edecektir. DARLIK İLÂNATI N M z 4t 44 4 444 d İDOYV yımndı TİYATRO VE SİNEMALAR Darülbedayi Tepebaşı dyatrosunda bu akşam saat 21-30 d Çam Sakızı Komedi 3 perde. Nakili : 1. Galip bey —— Manisa Vilâyetinden: Manisa ile Kasaba arasındaki yol üzerinde muhtelif eb'atta Üüç adet becon sarma köprü inşaatı (31119) (98) kunuış bedeli keşfi üzerinden 23-3-020 saat on bire kadar müddetle ve kapalı zarf üsülile münakayasa | çıkarılmıştır. İzahat almak istiyenlerin Şilâyer Baş Mühendisliğine müraca- atları. Tatanbul mahkemi asliye birinci ticaret dairesinden Müşterisi tarafından tesellüm e- dilmediğinden sahibi bulunan — Be- roker dore kumpanyasının — limtet şirketi tarafından füruhtu talep e- dilen İstanbulda Ticareti da hiliy. gürmrüğü S numaralı antireposunda mevcut ve gümrük resmi teswiye e- dilmiş olan (B) mersin markalı ve ” arsiye ve resmi ve - tellaliyesi müş- teriye ait bulunmak ve mahallinde teslim edilmek şartiyle bilmüzayede füruhtuna — karar verilmiş olmakla talip olanların 29 Mart 1929 Çar- şamba günü 10,30 da mezkür antire- poda hazır bulunmaları :lân olunur. VİL kaimesinde — yazılı — kımındaki tuğla Çamurlarının senelik Yihraçiyesi müzayedeye konuldu, senelik muhammen bedeli 120 liradır, müzayede 28 Marı | Kicalık bakkaliye — Zeytiaburnu 920 da Delterdarlıkta yapılacaktır.(444) 5 # * * fabrikasında, Senelik —kirası 175 lira, müzayede pazarlık suretile 7 nisan 1920 da Defterderlıkta yapılacaktır. (258) * * * Kiralık tarla, Balmumeu çifliği mi üşcemelatından Kasırlar atvarında 15 dönüm, içinde meyva'ağaçları vardın kirası 90 Wra, müzeyede ? Nisan 1990 du 186) * Defterdarlıkta yapılacaktır. * * Kiralık kahvehane — Baka limanında bir buçuk dönüm arazi içinde, kirası 74 lira, müzayede 7 nisan 1030 * * Kiralık ev — Bala imaninda- çayı sebze bahçesi, kirası 120 lira, müzayede yapılacaktır. gafil düşmana her fıri sbat ediyordu. Artık uzun muhare. belerde “"a.:'ı'.th'k. bo. ğuşa boğuşa ton, kaşfa. dilmemiş korkunç bir harp ma- kinası haline gelen Türk askeri can evine saldıran kanlı dalga- lara yalçın bir kaya gibi karşı durmağa başlamıştı. (Bordur) dan (Akdeniz) kı- yılarına; (Antalya) ya doğru inenler yüksek yaylalardan son- ra yeşil ve sık çam ormanları a- rasında ufak ufak köylere lesa- duf ederler. Hakim (Anadolu) da Defterdarlıkta yapılacaktır. (120) # T çıyacında bir oda ahur 8 dönüm 7 nfsan 1920 da Defterdarlıkta (108) * * * n mahallesinde sabık Liman dairesi altında, lan uzak bu öz vatan yuvasını yalnız bütün evlâtlarını alup bir çoğunu iade etmemekle tehdit etmişti. Bu zulmun kurbanları cephelerde takılup kalan — deli- kanlılarla beraber gerilerde her akşam nahiyenin yolunu bekle- yen siyah gözlü esmer kızlardı. Arzın üç kıt'asını birden tu- tuşturan harp iki milyon Türk evlâdını yudum yudum eritir- ken cephelerde her kahramanın göğsüne işleyen kurşun şeytani bir seyrile ta gerilerde bu sakin yuvalarda mazlum ve mütevek- yaylaklarından (Akdenize)doğ-| kil bekleşen bir genç kızm da ük ve bereketli ru inen bu li |kalbine giriyor, bir ateşle iki vadiler ve her mevsim * baharı- Hı muhafaza eden genç orman- Tar arasında dağılan bu köyler birer mes'ut fıragat ve inziva yuvasıdır. (Acıbadem) nahiyesinin(Ba- demli) köyü bunlardan biridir. Burada kış bir tatlı sonbahar gibi geçer ve yaz, yeşil çam or- manlarının gölgelendirdiği bu vadilere ancak meyvaları bal-| Tandıracak ve harmanları savur- tacak kada, hararet getirir. Yal muharebeleri bi gönül söndürüyordu. (Bademli) köyünün yaşlı ani neleri erkek evlât hasretiyle ya- nup duruyorlardı. On beş evlik köyde muhtarın topal oğ- lundan başka genç kal. mamıştı. Yrl muharebeleri — ye- tişen gençlerin erkeklerini ahıy- or, kızlarmı bırakıyordu. Ve artık genç kızlar köyde delikanlıların, genç görecekleri işi yapmağa başla. ınrşlardı. Kana

Bu sayıdan diğer sayfalar: