April 28, 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

April 28, 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; i İ ; ; ; İ k Şe v Fikir, Mizah, Hikâye, Boman EHiyatro Ci Mi —— l Jiüllyet ASRIN UMDESİ *MİLLİYET,TİR 28 Nisan 1920 BUGÜNKÜ HAVA 2 asgari niştir. |! hafif şimalden hava bülutludur, muhtemeldir, FIKRA Nazım Hikmet kendisinden bahsetmekte da- ima büyük bir hez duyduğum > genç şair, Nazım hikmet şim- “iye kadar, çoğu ağızdan ağza dolaşın şilrlerinin ilk serisini “435 satırı, “başlığı altında mey- ; “dana koydu. Bu 435 satır Türk sşiirindeki, Hatta Türk dilindeki inkılâbın ilk satırıdır. Nazım: Hikmet, te Aşık Paşa” dan beri alıştığımız “bütün ma- zım kaidelerini, vezin sistemle, rini alt üst ederek ve Tül kamusunun hudutlarını kırıp ge- çirerek yeleleri dim dik olmuş |. demir beygir » | şahlanan bir üstünde sıcak ve acip nareler atarak koşuyor, O, yalnız Türk | Şiirinde yeni bir çığır açmış bir edebiyni İnkilapçısı değil, hiç görmeğe alışmadığımız yep yeni - bir şair tipidir. sazı yok, mazi Ahmet Haşimin dediği gibi ruhamu Hr | içinde havalara üftüyor. Bırak, o saz dediğin tiç teli zırllıyıl. işte “esiyor Or- kestiram!, onun bediinin en açık Ve hakikaten Na- uri Hikmetin şiiri çalınan bir ör- kesira değil, esen bir orkestra- dır. Bir ormanda bir fırtınayı, bir ihlâl gününde bir şehrin Içindeki “velveleyi andıran bu orkesiranim, bu bando muzıka- | nın hangi. aletlerden terekküp ettiğini anlamak kabil olamaz; bir atın nalı, bir kopuk ölektirik teli, bir kırık künk, bir kapı tok mağı, bir bahçenin demir maklıkları, belki hep bir araya gelip Nazım Hikmetin görbüz ve marifetli ellerinin içinde bir bir bir- lerile tokuşdukça bu sesi çıkarır.) far; belkide genç adam bazı; antraloglar gibi bütün bu sesleri| Yuç bi. alet kullanmadan kendi. | göğsünün derinliklerindenkopa- | rp saçıyor... Lâkin, işte, bunun bilinmeyi- şidir ki Nazım Hikmetin yaptığı İşin kıymetini arttıriyor. Şair, sihirbaz gibidir; san'atının sırrı meydana çıkınca bütün nuluzu, tesiri , yani buğusu dağılır. Klasik san'alla modern san", arasındaki fark ta radadır. Klasik tkâra eseri için | mutlaka mermer iâzımdir, hal- buki modern sanatkâr size ça. | murden bir Venüs heykeli yapahi- il Hikmetin - bize n yüksek bir- edebiyat yaptığı, kendi aramızda bile ağzımıza almaktan çekine- ceğimiz en amiyane tabirleri, öZ- leri şiirin asil kamusuna soktu- gu gibi... Onunla beraber, Türk edebi- İ değil, Bir taraftan bütün resmi biyatta demakrasi yalnız halk sevgisini çağırmak, açların, çıp-| zlöm ve mağdurla- rın hakkını müdafaa etmek de- gildir; mazmunda'olduğu kadar mutlaka şeklide de demokratik ol-| mak lâzım gelir. Nazım Hikme- | tin şiirinde her Iki vasfı da ga- yet çıkıntılı bir halde görüyoruz. Bana bak! Hey Avanak! Elinden 0 zırdtıyı bıraksana' Zannedersiniz ki sokakta bir arabacı, bir arabacıya bağırı- yor. Nazım Hikmet Plerre Loti den bahsederken, birden bire şu sesi çıkarıyor: Şark Yulmayacak artık! Bıktık be biktik! başka bir şiirinde: - Belki arkamdan bana ba kalbini haykırana “Kaçık! diyen adam” sen de eğer ötekiler gibi kazsan, İşte size sokağın bütün çıplak yankıları. Lakin şair ne zaman- n beri bir sokak münadisidir.. unu, bir bâşka makalemizde İ tetkik edeceğiz; Yakap Kadri FELEK Unuttuktu ! Bir «kaç zama ewel bir * Bekdrlik vergisi “sözü 10fı oldu “ve ünü Fakat “ Vakif , * arkadaşımız mandanberi ünke tutlürdu Sordu! Sartiyor ? Ve ! Kime? Önüne gelene Bu; süal, serisi, yayaş bütün halka ; sirayet soruyor yavaş edecek gibi: Başka”yerlerde de | böyle © anketler hem çok üzatilmaz, hem de sonunda bir “ hüküm , çıka. ülir. “Siz bu “Bekârlık vergisi, anketinden bir şey anladınız mı? Var mı? Yok mu? Tü yapılır amd üret Odası. rüesasındari | Hamdi Beyfendi ihtikâr hak- kında guzetelerden birine be- | yanaita bulunmuş, -Bu beyanat: | güzeleye yanlış geçtiği için bir diğerine de “bunu” tashih için Beyanatta > buluhmaya mecbur kalmış. - Zannediyorum ki bu beyanatı da tashihe mecbur olacak. Görülüyor ki muma: ileyh “ beyanat . ilmine vakıf ve gayrı resmi müesseseler hayat bahaldığı olduğunu iddia ederken Hamdi Beyfendi. z Bizde az para kazahıl- dığı için hayat pahali geliyor! Diyor. Bu, güne; kadar: hiç kimse hayat pahalılığının se- bebini bu kadar garip şekilde görmemişti. Aceba bu söz de tashih edilecek mi ? Modanın isttrahati yatına, ilk defa olarak demrok- rüsi dedigimiz şey giriyor. Ede- “Köy Karanlıkta genç kızın yi görünmiyordu, fakat es bütün heyecanını ve istihzasını belli ediyordu: — Evde canım sıkıldı, dedi. Bu çorak yerlerde asri muaşa- kalar nasıl oliyor diye merak ettim, çıktım. Suat Naci ateş kesildi. Genç kızın bu darbesi her şeyi bildi- ni anlatiyordu. . Artık vaziyeti kurtarmak için şalışmak beyhudeydi. | zik | dümdüz bir kızdı. Onun kar sında tedbirsizce ve çocukça mü| dafaalar yapmağa imkân yok- ta, Genç adam, alnı ve yüzü a- Jeş içinde, zaten nedametle ve inkisarla neticelenen bu mülâ- katın sonunda munis kokusu ve musikiye benzeyen mükâleme- siyle Leylâ yı karşısında bulun-| ümit ve .l kura-| ta sevinmişti heyecan içinde pilâmlar hekimi tehlikeye rağmen ade-|ak: bi Cuma günü seyrisefainin Bürhan Cahit ,elmişken o garip bir o su- kutu hayalle bu-karanlık yuva- dan uzaklaşırken adeta o dertle- şecek, iltica edecek bir yer ara- yan genç adam şimdi vaziyete tamamiyle hakira olan Leylânın yanında kusurunu göz yaşlariy le itirafetmeğe âmade bir yara- maz çocuk gibi kendine mırıl- daniyor, o büyük pürihtiras ma <eraya kendi arzusu ile veda et- tikten sonra her şeyi olduğu bi sayip dökmek * biraz da gü-| lünç olan bu vak'ayı etrafiyle anlatmakiçin bu ufaçık,bi: bebek gibi kızdan istimdat ediyordu. Onun ağır ve “elim * sukutu genç kızı tazip etti. — Buralarda ne aşi matlar, ne efsanevi mac liyormuş. .. Şaştım.. (Suat Naci) kıvraniyor, üzü- Jiyor, terliyor. Genç kizm bu İ seviyesinden MILLIY “Moda , vapuru harem önün- de oturmuş. İtiraf etmeliyiz ki bu oturuş hiç değilse mevkiin İyi intihap edilmesi noktasından hiç te fena değildir. Gazetelere nozaren halk telâşa düşerek simitlere , sarılmıştır. Vapurda bülunan birine sordük : — .Evet ama korkudan de- gil, iki saat beklediğimiz için karnımız acıktı da ondan! dedi. FELEK Kadın gözüyle Çocuk Hilâli ahmeri Çocuklarin “hayatina ve terbiye- İ sine çok büyük bir ehemmiyet veril- diğini aylardanberi itina'ile hazırlanan gu çoçuk haftası isbat ediyor. Vaktile gbeveyn şefkati istisna edilecek olursa, gocuktar hiç kimsenin yihninde, hatta gerbiye müesseselerinin /programında Bile, Tâyık oldukları * ciddi 'Yedi işgal #cmiyorlardı. Onlar hassas kalple: rini; teze dimağlarını inkişaf ye Is | .ismar ettirmek için kitapların basma kalıp: ezberciliğinden.. başka bir. şer bulmak mümkün mü idi ? Fakat ge Girdiğimiz. büyük isikılâp, verdiği bir çok derslerle beraber çarpık kalan Tüyetimizi de yerine getirdi. letıkbalirı yegine | hakimleri . varlığımızın ve medeniyetimizin veğine varla cuklar. oldoğunu “bize Öğreti; ve bundan .sanca artık çocuk ve gençlik hareketleri va uyandı, Memleket gocuk edili İ terbiyesinin. temelini de yayramı İs sarette kurmak me iyi bir sey ola cik, Yarınki a c atm şart Müvenelin “dediği “sit sağlam vücutta sağlam ruh olduğunu, ar ediyorsak, simdiki , çocukları ebeveyn ve müslim eline terketme nlar kendi kendi, yelim; elle & Kendi kendilerini lerde çö İs evk vardır ye bundan azami Sürette' istilsde edil. diği bir çok delillerle sabittir defa olarak çocük salibi ahı sinde 1914 de Kebek şehrinde yaralı askerlere ima“ bin bida Kar avenet maksadile teşekkül. etmiştir. Çocuklar “targ hazırleş ip ikiyorlar, yünlü” Yâğya “ örüyorla bir tarzda velhasıl yas marangı cajıların öztirabını tahil için hiç tie çekinmiyorlar. Bilâhare. bu diği zaman, şek imada Avrupadaki muhacir ç da yardıma başliyorlar. Ha mında bu teşkildtn devam edip et- memesi için bir çok münakaşalar 0- luyor, ve nihayet bütün terbiyecile- sin izdfakile devamı temin ediliyor Çünkü Amerikanın zengin çocukları Avrupanın fakir, gıdasız çocuklarına yardım ederken, yalnız. hayırhahane arzularin © ttin emekle kalmıyor İar, ayrı zamanda yabancı memle ketlerin yabancı çocuklatıyle semasa geliyorlar. Bu suretle gözleri önünde yeni yeni - ufuklar açılıyor. Kendi memlakerlerinden başka tanınmamış memleketlerin adetlerini ve yaşayış larını öğreniyorlar, kendilerininkinden başka tanınmamış. çocukların ruhları ma vakıl oluyorlar. Bu hareketin do katduğu ilk netice, yardım gören Avrupa memleketlerinde de aynı teş kilin vücuda getirilmesi oluyor, ve me sustukça (Leylâ) zalim bir! atmaca gibi onu hırpaliyordu: “> Bu küçük kasabada neler! neler oliyormuş. . : Aşıklar, mı Piyormuş. Doğrusu kıskandım. İğneler birbirini takip ediyor; (Suat Naci ) arabanın köşesin-| de büzüldükçe büzüliyor - alnt bazen ateş içinde kaliyor, bazen soğuk terler dökiyordu. Bu darbeler ve bu acı süküt eve kadar devam etti. Leyla daha çıkarken: (Hatice nine yi evine yollamıştı. Suat Naci “yalnız olduklarn 1 anlayınca biraz -fe- rahladı. Karşı karşıya kalniaları ona biraz cesaret verdi. Leylâ) her akşamki gibi za- rif, iştiha aver bir sofra hazırla- dada lada | ET PAZAR derhal teler muhabereler, harıreler, gere ediliyor. Çocukların bu cemiyerlere &za olmaları için ile şare olarak kendile- önden temizlik ve sıhhat isteniliyor, Fakat bu temizlik ve sihhar Yüve- nalin prensipine riayet ederek, onun mefhumünü genişleterek — isteniyor. Çocuğa yalnız teiniz Gl, hılzıssıhhaya nayet et, çüüküvüihbatin"ve saadetin bununla kaimdir, dı şın da temiz rayet ilmiyor, arkada: hifzıssıhhaya edecek.” çünkü onun da sıh e saadeti bununla kaimdir ve sen mes'ulşün, deniliyor Demek ki çocuk Hilaliahmerinden beklenilen hizmet iki türlüdür, biri (milli, diğeri beynelmilel, MAM hiz- miette çocuk sıhhatine riayec ederken komşusunun da ashkerinden mes'ul tutulacak, komşu halkası genişleyerek büyük bir cemaat husule gelecek Temiz ve sıhliarı idame; eden yerlerde yaşamak isteyöcekler. Tema eylâğ, demi mek tepler, temiz sok. bahçe ler talep edecekler ve Dumlari yapa» caklar. Böylelikle yatana karşı mede ni vazifelerini ila etmiş olacaklar. Beynelmilel hizmet te aynı derecede ehemmivetlidir. Başka #lemleketlerin kendileri gibi © çöcaklarıni “tanıyıp ahbap olurken; Onlara “ karşı “nda beslemek mümkün olmuyacakar kü canişmak dostluğun en büyük esasıdır. Böylelikle beynelmilel dost tuğun temelini kurmuş olaca İ © © lşte bu surâtle Takayeltiğr çocuk” basamak basamak 'yfikselerek;, vazitesin! müdrik, hayirperver, hu İş belediyeci, millici. ümaşi | doğacak ve cihan saadeti Efzayiş Suat dan, YLAK ” MAFIRI | Gramofon çalacak!, hen toruğu Vur. # afacan ent üstüre nlerde ona ıfdtlar. Dün babası | den tertmeş getirdi i, sana bahsettiğim Sonra da dp Komşulardun birinin yaşında bir kız görmeyi her Bu | bine Öpsene omcahin elini! iha | rindö bulundu. Fakat Emet Körtem, ii. söğmen» büyük “bir | harsmefendi gisi uzaktan azametli bir reserans. yapıp. iskekileye' yer eşli. Biz 'de şuradan buradan ko. 'naşmağa başladık. Söz üzerinde idi ki komşum iskömlede kuralup otüran küçük Kızını hatır; tadi: — Emel, dedi, büyüyünce keman mu çalacaksın, ut mu, yoksa piyano nin? Küçük; gözlerini süzerek cevap verdi > Zaten şimdide öğrendim | ben gramofon çalacuğım, babi; Kulak misafiri İrtihaller eiemeitinm ii ll Vakıt tahrir ailesinder * A”Sırı Beyin büyük valideleri Münire H Dün vefat etmiştir. Cenazesi bugün Saraçhane başındaki evlerinden kal dırlatık » Edime kapı mezarlığına defnedileçektir. Sarı “Bayi ve keder görmüş sile sini taziye “ederiz: Allah “gani “gari rahmet eyliye, Ve bu temas gecikmedi. Onun ruhi iztiraplarnı ve nev- mit hallerni kendisinden daha eyi gören ve hiseden genç kız günlerinden okuduğu bu inkisa- rı teskin etmek ister gibi ona okuldu. .. Şekârını kâh mülâyi- met, kâh şiddetle arzusuna ram- etek isteyen zalim bir mahlük gibi genç adamın saçlarnı sevdi: —Çok gezdin, yorulduğ (Suat) yemek yiyelim de biraz kuvvet bul olmaz mı? Bu son darbe onu boşaltmağa kâfi geldi. Şakaklarında kabarıp inen damarlar önündeki haili kıp geçmiş bir bent gibi boşan- dı. Şedit göz yaşları arasında sevimli başı genç kızın dizler. ne kapandı. pi s.. mıştı. Genç adam bu fidan gibi kıvrak; bebek gibi şik,çiçek ka- dar cazibeli kızın yanında onun çok sıcakaşkını çiğneyerekkendi ak dağ ve bağ! mahlüklarnın sevdasına kapılı- şma nedamet eder gibi, mahçup | ve müteessir yâşarmak isteyen! şamki macerarım tamamiyle a| gözleri siliyor, deşilmek için /neyecanlarıyle bu birbirini takip şinası olduğunu anliyordu. Bu şeytan kız nasıl olüp ta bu seli takip r geleni va küçük bir temas bekleyen kesif bir y bul Suat Naci daha yirmi üç ya- şını henuz bitiren, ve hayatı, aş İkı daima ince bir bahar bulutu arkasından gören bu tecrübesiz, kararsız,avare genç tesadüflerin önüne çıkardığı ne karşı nakabil lâbyet hissedişini ün arzu ve ederek hayatına karışan mahlâ-| hametle karışık bir muhabbetle lutu gibi ağırla-|klara bağlanışmı o kadar feti / Ni > musiki | söyle bakalım, | 1929 Geçen gün * arkadaşlarımdan birine gitmiştim. Odasırida, side giyinmiş iki kadın gördüm. Yal niz kaldığımız zaman anlattı — Kira taksitlerinin tediye günü azizim. Senede dört defa bu iki kadın bana gelirler. Biri kapıcımdır,» öteki “de... Kirasını eliyle vermeğe gelen bir kiracını, Apartmanı basit bir binadır. Dört - katlıdır. ve her katında, dörder gdelı “iki daire o vardır. Bu. dairelerden . biri “küçük, di geri: büyüktür. Gördüğün kadın, Küçük” tarafta “Otürür. İyi bir, kocası vardır. Çok ça luşıyor, az kazanıyor, Fakat ka Fısıni iyl geçindiriyordu.. Mesut yaşıyorlardı. Hiç kavga ettikleri vaki değildi. Belki de hayat hi- kkında salim bir fikirleri olma “Peki, “dediği 2 mn, kocası da *Peki,, diyor. Kocası “olur mut, deye “sordu mu, karısı © derhal “olur, deye ceyâp veriyordi et, şüphesiz kiç bu kada basit değildir; fakat basit bir karı koca için kâfi Filvaki bulutlu “bir ; hayay amma yağmur yağmaması ne muslu Fakat bir gün yağmur yağdı. bir kaç damla çiselidiş<soncü gebe güneş aç; Önden; Sönra şiddetli bir” ağnak” geldik * Seha sönca çulan, oldu... Üç, dört zarfında, Kalincağzın me st gi oredi, ça » ediyor, dimez; saka Karsiylâ, mütemadiyen decek kava bahane ariyotdu Bir gün şöyle hâykırdı öve öğr ii hükme” Ertesi Anlayalım Yy, y bağırdı ; “Seni başıma dert deye dım rahat edendimiy Kadın, bu sözü başka dirdef taha duymuştu. Her “apartman nın düvarları Kale ' olm Hele gün beni ölir. Bu mesur.karı kocanın kom şoları, geçimsiz bir Karı kocaydı. bah akşam - kavga ederler. ve adam «karısına: “Seni . başıma dert alissüydim, rahat ederdim; deye haykırır : “Bu evde senmi hakimsin, benmi? “Anlayalım 1. deve bağırındı. Darvine inaü yavrum, insanlar, mayinün. azmasıdır. O melek gibi adam, bu aksi sözleri duya duya aksileşti. ve karısına fena müsme- leye başladı. Nihayet günün birinde bu kömşular gittiler ve yerlerine — genç” bir karı koca geldi... Kanları kaynayan, canları oynayan, bir birine aşık bir karı koca. Bu sefer komşu aparanan- du ki bazen yalniz bir tane- girdiği zaman ötekilerin haya Tindeki mevkilernin gölgelendi- ğini bile farketmiyordu. (istanbul) âlemlerinde “& (Donjuan) ismini de bunun için vermişlerdi. Eski (Donjuan) hali değişmemi; biyesive dürüstlüğü onu kadın- lara karşı daha zalim, daha hür- metsiz olmaktan menedi.ordu. ğı bü karakterini (Leylâ) pek eyi keşfettiği için daha geldiği nin haftasında böyle gafil avla- nışına karşı asabi ve kıskanç bir kadın gibi heyecana kapılmadan onu sükünet ve tedbirle yola getirmeği tercih etmişti ki bir hicap ve nedametle titre- vimli mahlüku yavaş yavaş mer dağından kavga etmiyorlardı, Kadin. © apartıman çerden çöpten $ ei dan tatlı sözler, öpüşme sesleri şladı ve.. tersl uk> bitti, kirayı arttırmak istedim. Razı olmadılar; * Çıkariz., dediler; Runum üzerine bu kadın geldi bina anlattı istediğiniz miktarı ben cebimdesi vereceğim, dedi. Derhal bir mukavele yaptık. Harik, hayat. ka Bunları la vel | pyatarum. ÜNY l | is | | bir gül yaprağı kadar yumuşak elleriyle bu çapkın, bu havai, bu güzel başı seviyordu. - Buhran çok devam etmedi. olşayışları bu kararsız, vah; mahlüku harekete getirdi... Göz yaşları dindi, heyecanı sükünet buldu ve bir çocuk gibi ablası-| Kı na anlatan bir içük ve tecrübesiz çapkın kardeş İ gibi ona bu garip sergüzeşti'an- Hattı, uzun müğdi | Bir er KOMŞULAR İ J erkeğe benzeme şünmemiş.,. karı koca seviştikçe, adam Türkiyede bilaasila ivrayı mua | İk mpi asiha ir körü tiğrualin sigört ! v Telefon: Bevoğlu 2002 aman ri ii döğml anlamıştı. yalnız din Ama bu kadın: hız, Komgü yumuşadı, karısına | arafta, kadıncağz sinirlenip öö) ha... Artık yan apartmandan | Şüyormüş sparamana | vet ama, dedim, DUB | rağmen * gelip. sana, kiranın İğ iasıni neden veriyor ? —Bundan bana ne?. A ve olomobil sigorti Gülstada Ünyün hatında kâln Ünyen siş ra kurüpanya ON yaplırmayınız PODRA-ESAN KOLONYA SUYU LOSYO Pompei Floram Vivits Fetiş Revdor Şipr Füjer Kinin İstanbul Şubesi Şişli Ahmet Bey sokak. No. 56: Tel, Beyoğlu 3044 Keşideler her ayın' 11.ndedir 4. üncü keşide 11 Mayıs 1929 dadır Büyük ikramiye: 45.000 liradır Ayrica : 70.000 15.000 12000 10.000 liralık © ikramiyeler ve 10.000 liralık bir müküfat. Bu keşidede cem'an: 3,900 numara kazanacaktır . zaten vahi bir şey olduğunu an-| dine, gururuna uştı. Genç kız eline geçirdi-) dın gibi bu maceram? mektup ta onun bu akşamki beklemeğe karar verdi imülâkata geleceğini behemhal! lu da mi kirala; miş, dol onların ca arabayıdaha ileride bir yerde di. ümat almış, ve bir araba rak buralara gelmiş,gez Leylâ mevkiini ye tireye ağlayan bu genç ve se| pek eyi tayin etmişti. Biraz son| ra Sarı bağ yolundan Zehra ile veti | dadısının gelmeğe başladıkları-! $i” ” N o Leylâ ya bu hükmettiği için dahaikindi vak-|ra nın hali, kıy: i Hatice nine den Sarı bağ yo-| kız, bu uzun boylu, iğütlük, dere boyu hakkın-! yeldirmesinin i ! hatları belli olmayan; İrif bir kadın hareketi laşmış, keşif yapmış ve!meyen bu gölgeyi mülâkat saati yaklaşın-| şayan İp eden dödısma / İliyerek koruluğa girdiği hi bir düşman gibi Zehra bir $€ lâ başlayacak bir * esini gi vi bulup evlendi ii, Kadınla aramizda 08 var, Gönç aşıkla maştii da apartmanı iki sene kunturai ettiler, N emekto olan 1774 de te'sis edilmiştir» ürkek sam İbekleterek kendisi de sık fun-! sıra kendini bir adım Şimdi dizlernin üstünde haki-| dalık arasına gizlenmişti k İmiyerek İ yi leyen erkeği Ben © Sins $ a i afetiydi- ke ifa: “ yle if

Bu sayıdan diğer sayfalar: