18 Mayıs 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

18 Mayıs 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mulliyet ASRIN UMDESİ “MİLLİYET,TİR 18 Mars 1929 BUGÜNKÜ HAVA Dün en fazia hrraret Hi, enaz 15 di Buğün — rozgir © muhtelif * daşil etlerden mutedil olarak €se. i bokurladur. , Haftanın yazısı Dedi ki! O SÖYLEDİ, BEN DİNLEDİM — Bir gün Boğazdan yordum, altı saattir ders mak yüzünden muhakeme etmezseniz. Çünkü hiç sıkılma- dan sizi kenara çekip önünüze geçenler, merdivenden inerken yantalonunuzu ığneyenler ve cündeki yağlı teneke, de temizleyeneler herzaman var dır, onun için ya her kesten sonra çıkmalı, yahut bunlara ta bammül etmeli. O gün acele bir işim olduğundan ilk çıkan kafi- leye karıştım ve ağır ağır bir ce naze alayı ayağile çıkmaya baş- ladik, köprüde üst üste yanaş- mış bir kaç vapur vardı. Ben dalgın delgm yürürken önüm- de bir mukavemet hissettim. Önümde şık, temiz giyinmiş bir adam bir türü İlerilemıyordu. Pek açık göz olmamama rağ- men tesadüfen gördüm ki adam hemen yanında yürüyen #bâni sarıklı bir hacı efendinin cebini karıştırıyor. Bunu görür görmez beynim attı. Bir yanke- vazife ederken hiç rast geldiniz mi? Aman efendim ii san bir aslân kesiliyor her şeyi unutuyor, her türlü mülahaza si Tiniyor. Uzatmıyalım, ben yan- kesiciyi görünce yaradana sığı- mıp bir tane çaktım, nefes aldır madan bir daha, bir tane daha, artık kendimden geçmişim he rif ayağımın altında yatıyordu. Nekadar dövdüğümü bilmiyo. rum, bir de etrafıma baktım ki kimse kalmamış. Ben bu şaşkın hık devresinde iken herif kaçmaz mı? Artık iyiden iyiye vaz'iyete bağlanmış idim, mi yere se- recek kadar dövdükten sonra kaçırmak vacona mugayirdi, hem: rkasından fırladım, bi- letci bilet istemedi, merdivenle- i ikişer ikişer çıktım, köprü ü tünde bir kaç kişi herifin ği istikameti gösterdiler ardm- dan kostum, zaten pek uzağa gidememişti, seyirttim ve ense- li tuhafi herif ağzım açıp ta: — Yahu ben sana ne yaptım ki böyle başıma belâ kesildin? demiyordu. Yakasma yapıştım. — Geeel! gel bakalım bura- | ya! Nereye kaçıyorsun? Herifte ses sada yok. Kılık kıyafet itibarile yankesici ben- kendime geldim. Alem etrafım. toplanmış bana bakıyorlar. Süp banellah! elin yankesicisini ya» kalamak, dövmek, kaçırmak, İkovalamak ve tak, ne üstüme vazife elimde lâkin: — Bu adam beni bila sebep dövdü! diye şikâyet ötse cevap veremezdim, çünkü asıl alâka- dar olan Hacı efendi ortada yok tu. Hey allahım sıkıntıdan ter- lemeye başladım, herif te: — Ene yapacaksan yap! tarzında yüzüme Tam o sıra, allahtan olacak Ha- a efendiyi karşıdan görmez mi yim? Hemen ardından bağırma a Keşir Beni görünce o da aşi İstemez mi? Elimde yankesici koştum, bereket ver- — Nereye yahu?! gel baka- ! — Canım benden ne istiyor- sun? — Nedemek ne istiyorsum? Bu herifi senin için tepeledim! Sensiz ne işe yarar. Hadi yürü bakalım! mü merkezine. Sordular. — One o! e komiser yankesiciyi gör — Vay! Bu herif yine işe çık- tı mı? Alin kapı altına! ye tuttuğum herif sabıka- bir yankesici iş, Mek Hacı ile yanyana bir sıraya oturduk, beklemeye baş- ladık. Hacı söyleniyordu: — Nekadar da acele işim var dı.Hay efendi, işin mi yok!Hem| —i NESRİYAT kendini hem beni buraya bağ- ladn? Yoksa zatımız Taharri| misin? Cevap vermedim, kalktım, Komişere: — Biz daha nekadar bekliye- ceğiz? — Acelen ne? — Yahu ben sizin hesabınıza adam tuttum şimdi burada müc rim gibi bekliyoruz. Komiser bir memura: — Ali efendi al şunun ifade- sini de kafa ağrıtmasın! dedi, ifademi verdim ve kendimden utanarak çıktım. Şimdi yankesici dediler mi bucak bucak kaçarım! FELEK LAK “Arm Enalâ cıgara... ” Coşlardan biri vardır. s olmakla tanmnmış-| aramızda ismi geçiyor- du. Zavallıyı enine boyuna şe-! kiştirdiler. Daha doğrusu -çekiş| örenlerin içinde ben de oldu-! ıtilik müsabakası açıl- sa mutlaka birinciliği alır.... Ekseriyetin bu mutalaasına iştirak etmiyen tek bir kişi var- dı: — İnanmam diyordu, bu ka- dar pinti bir adam değikdi Keydisini ikna için bir çok misaller getirmek icap etti. Fakat o, dediğinde musirdi: — Siz Hasamı tanımayorsu- den on defa daha şık. Ben heri- fin yakasına yapışmış dorurken “Köy hekimi Zeytin yaprağı gözler açıldı. Fildişi boyun gerili. Genç ka- din geriçekildi: — Ne diyorsunuz Suat B. im-| mine? kânı yok yapamam. Altm baş eğildi, mavi gözler süzüldü. Genç adam ona biraz| yim Emine, ben her şeyden evel| * ilim adamıyım. Fena hareketi — Korkma Emine, seni fena) takbih ederim. Hayat kurtar- bir harekete vasıta yapacak ka-|mak daha yaklaştı: dar fena ruhlu insan değilim. Niçin telâş ettiğini anladım. Ve- receğim şey bir karmcaya bile fenalık getirmiyecek zararsız| bir tertiptir. | — Peki, nedir? © bir şey... seni onun ihtirasir kurtaracak. Emine? İniz seninle bulunduğu zaman — Ehemmiyetsiz, tehlikesiz! i haşin, zalim, ve ihtiraslı bir er « Öyle bir şey ki ona|kek olmaktan uzaklastıracak. . hiç bir zarar vermiyeceği halde! Senin hayatından çekildiği, o kollarından! ilâğtan mahrum kaldığı zaman İeskl hali avdet edecek. . » elsalimane bir taşi — Niye durdun, " düstindlin | yormüsun? nuz! — Öyleyse, dedik, cömertli- Bürhan Cahk — Korktum! — Onun sevgisinden mahr| rum kalmaktan mı korktun E — İncitmeyin beni Suat Bey. — O halde seni temin ede- için meslek tutmuş bir in- sanım, Ölüme karşı mücadele eden bir adam insanlara fenalık etmez deği! mi? Ben sana izah edeyim Emine, Vereceğim ter- tp öyle bir şeydir ki onu yal-| kere ok yaydan çıkmıştı. Herif! lik noktaya, oradan Emin 8-| | kalbinde ateşi ile ince bir hayâl MİLLİYET CUMARTESİ M. Güldü: — Delil mi istiyorsunuz, He-| ril, (Enâlâ cıgara içiyor yahü. . Kulak Misafiri Halk sütünü ECNEBİ ŞİRKETLERİ VE TÜRKLER : Bir okuycumuz yazıyor: & Muhterem gazetenizde ecnebi ban- | rek; ha ve şirketlerinin Türk memurla-| rına karşı gösterdikleri lâkaydi velni anlatayım! dedi hissizlik hakkındaki alâkayı, bu hu) 18.. senesinde «Brücis ve susta cidden vakıfane yazılarınızı | Palapra» isimli komedide Mat- kemaliminnet vezevkle okuyorum. o |mazel Boval rolunu oynuyor- Bu şirketlerdeki gayri Türk me-|dum. Rol icabı, parmağıma çok murların Türklere ve Türk. ıktma-| kıymetli bir yilsük takmam lâ-| diyatma vurdukları darbelerden bir | zımdı. İlk temsilde, rejisör par- kaç tanesini müsaadenizle sayaca-| mağıma sahte taşlı bir yüzük ğım: taktı, temsil verildi. 1.— Türk memurları Yunanlılar) İkinci temsilde, tam sahneye ve hempaları tarafından İiyakatsiz,| çıkacağım zaman, odama şık cahil gösteriliyorlar. 2— Direktor-| bir kadife kutu getirdiler. ig lara © his veriliyorki sözde Türklere | tım. mühim iş verilecek olunursa bunlar) (Hâyretten gözlerim dört a- dahili esrarı ellerinde bir silk gi-|çıldı. Kutuda nefis bir yüzükle, bi kullanırlar, 3.— Bankalardaki |bir kart vardı. kambiyo, İstihbarat, muhaberet ve. | Karti okudum: #air şubeler Yunanlı ve kozmopolit) » «Matmazel Bovalın parma- İ Yonanlıların! ellerinde olursa mem- | Eındaki yüzük ne ona lâyıktır, lekette Türk tacirleri neye krediyi |ne de size. Bu yüzüğü kabul €- malik değildir? süali sorulmamalı-| diniz. Hediyemin hiç bir gizli dır, 4— Memlekete ne için ecnebi | maksadı yoktur. Sırf sanatkâra #ermavesi o gelmivor o denmemeli | verilmiş bir hatıradır. Hediye- çünkü istihbarat ve muhaberat şube-| yi gönderen, ömrünün sonuna Teri şefleri her vesile ile Yi llık | kadar kendini tanıtmıyacaktır.» jpamına Türkiye ahvalini çok ! İmza yoktu. Yüzüğü, evelâ, | göstermek vazıfeimi her ne olursa olsun iade etmeğe dadır. | karar verdim. Fakat kime iade dadır. 5 — Emin olunuzki değil yal.| edecektim? .. Sahneye çıkma- mız Rumlar, Ermeniler bile Türkte-| mm zamanı gelmişti. , . Birden- tin aleybindedirler bire yüzüğü parmağıma taktım « Matmazel Mars, parma iyesi karşısın- SAMİ İve rolümü oynadım. TEC TE Oyun devam ettiği müddetçe, YENİ NEŞRİYAT | erlerin eşimden ayn Istanbul ilmanı dı. Yüzüğü göndereni teşhise çalıştım, muvaffak olamadım. Odama girdiğim zaman hiz- metçira: — Madam, dedi, bu yüzüğün taşı sahtedir muhakkak — Neden? — İnsana “mechul bir asık |bövle kıymetli hediye gönder- mez. Eğer tas sahi Istanbul İman şirketi umum mü dürü Ahmet Hamdi Bey ( İstenbal ldinanı) nsmile mülüm bir eserneğ Tetmiştir. Gayet nefis bir çekilde papye koşe Üzerine resimli olarak basılmış olan bu eser, liman mes'ele sinin bütün safahatını sade birlisam- | W izah ermektedir. Mubârririnin imzasını taşıvan mukaddemede bizde limen işlerinin ne için bozuk giniği selâhiyetdâr bir Midamla anlatılmaktadır. Vapurları nasıl doldurulup boşalt. diğ, bu günkü liman tesisme ve vesalrinin nelerden #baret olduğu ve saire hakkinda kıymetli maldmet mev- cut olan bu eserde “Yeni Iman, in Derede yapılması ve Ilmanlarımızın rasıl idare edilmesi İcap ettiği mes eleleri de birer bahis olarak tetkik edilmiştir. Bundan başka | İlmenımızle her zamar rekabet halinde olan (Pire) limanı hakkında da geçen sene Hamdi bey tarafından yapılmış olan tetkik seyabatındak! netlceler bir fasıl teşkil etmiştir. Eserin sonunda liman işile meş” gul olan resmi ve husus! müesest- lerle sinan rüsum ve “ereder ve Ilman tarifeleri ve Timanımızın faa yerine ei en doğru yeni istatistikler mevcuttur, Bu Kısım bilhassa İman işlerile alâkadar her kes için her zaman muracast edilecek kiymetli maldan ihtiva etmektedir. Eser bir ira mukabilinde Liman şirketi kişe- de ve belli başlı kürüphenelerde satılmağa başlamıştır. ... leyla ile Mersa masalı Bu güzel halk masali çok iyi resimlerle nefis bir surette tab- olunup çıktı. Okuyunuz! göndermiştir, gelin narasmı isteyecektir. snr temicnniddâri; Ertesi gün, yüzüğü göster- dim. Otuz bin frank fiat koydu- lar... İçime korku girdi. Sahi- i gelip parasını isteyecek diye ödüm patlıyordu. Günler, aylar, seneler geçti Esrarengiz aşıkımın kim oludu- ğunu öğrenemedim. Yüzüğü çekmecemde saklıyordum. Par- muş gibi bir hissim vardı. miyle günler geçiyordu. maslarımın çalındığını verdi. Hemen eve gittim.Haber do; ruydu, Uzun tahkikat ve tahar. riyattan sonra, elmaslarım bu- İundu. Yalnız, esrarengiz aşıkımın gönderdiği yüzük meydana çık madı. Hırsızlar, el altından çal- dıkları elmasları müddej umu- miliğe iade etmişler, fakat o yüzlğü vermemişler: Fildişi boyun doğruldir. Demar hareketleri yurnuşadı. — Madem ki siz Duz? — Sen istemiyor musun? Benim istediğim sizin is-|i tediğiniz değil mi? İki baş yaklaştı, iki yüz kar- İ şılaştı, ve iki nefes birbirine ka- rışt. — Veriniz o deüiğinizi! Azizim (Suat)” Seni kilometrelerce uzak yer- lerden bile rahatsız etmemi bil- mem affedecekmisin. On beş günlük misafirini selâmetlemek EE eğ in isticali hatırla- kça edeceğni zannet- yanan Fakat endişe etme. Geçirmek için altı saatlık yola kadar zahmetler ettiğin bu mi- safir artık çok geride ve yeni bir vs als 5 sjziyaret arzusundan da bu me- Köpek havladı, at kişmedi.|safe kadar uzaktır. Çam ormanma karanlık çöktü.) O Bilmem nasıl bir maceranm ii yeşil yuvada gölgeler kırmıl-| cazibesine kapılarak oraya ka- Ormanın neftileşen oderinli- ginde üç gölgebir hayâl gibi sareket ettiler. Umuzunda silâhı, dudakla-| istiyorsu- geç anladığımı itiraf ederim. Fakat bu anlayış bana bu sey- ALIŞ ise, muhak| dü — Şu halde taşın sahte olma-| mağıma takamıyordum. Bu yü-| zük bende emaneten duruyor- | mamamiammmumamanımmanammmzmaz Bir) Esbak esvapcı Safvet B. dün Be- 192y ». Böoman, Küçün Hikârr Esrarengiz âşık Madam Boj Yazan | Bir kaç sene sor aki nefis yüzüğü göstere-| B*** beni bir maskeli baloya| 4 idavet etti. Parisin bütün kibar| — Size bu yüzüğün hikâyesi- |smıfı davetli idi, Balonun nuru- İnu ve ihtişamını tai | seller gibi aktı. Sabaha karşı, mak üzre iken bir tuttu. Ürktüm. Munis fim, Elimi gene hara le sıktı. Sonra eğil Kendimi adeta ka Doğruldu, bir lerini gördüm: İıdır... Ben size kı mü tutacağım...» i zaklaştı. dım, sonra elimi, öpmek . ç çalın nemedin mi? —Hayır... züğün dili yok. Güldüm: — Deli misin sen larımızın dili olsa İneye varırdı? l M atmâi Ne gün gelip göri alacaklarmış veh| yazıtta Muhassesatı zatiye İittisalinde Sajt efendi apartımanın. Bir gün Komedi-Fransez ar-| da müptela olduğu hastalıktan ve- tistlerinden birindeydim, Anne-| fat etmistir cenazesi bugün saat on min ahpaplarındar biri bütün el, ikide kaldıralacak ve Üsküdarde haber, Karaca Ahmette - alle . kabrintanina| Kalalasaray-Tererbalçe Hava mecmuasının 72 inci sayısında ii Tayyare cemiyeti Tüğü küçük Kınacıyan etmiştir doya doya karşıladılar.... V tıkları ince hayali Onlara cevap verdi: uzaklaştıkça tapkı bu çorak, bu çirkini lardan kurtarmak rında sligiyle kalın bir gölge cenuptan geldi. Gözünde yaşı, ii ve hava değiş- imale gitti. Ve ormanın göbe- görü- Testin yaprağı" iğne gişti: ğinde fildişinden bir heykelini kadar Kızıltoprak bir tılsımı gibi kaldı. dağını Göztepe 14 Eylül 192... yabancı ve yabani tirince huylarnı, ruhlarnı da de- dikenler kökleme, elyafıma, üsa- det edin-| Onu kendi haline “brraktım, İs- » Bunda titreyen hayâli aşkın lâyemut| ce pek çılgın arzuların mahşu-| tenbul un bu ince fidanı şirdi lü olan bu seyahatten başkal vahşi bağlarmda, ormanlarında düşünceler, bagla hislör kazan-| e a meye mr hissediyorum. Fenerbahçe . Sabaha kadar, — Korkma evlâdım! dedi: Baktım. Karşımda yüzti mas- keli şık bir domino duruyordu. | Zarif endamlı, güzel beyaz elli bir erkek olduğunu anladım. 4 — Ata (3) Hamamda su dö- 3 — Notm (2) Dolgu Bir mllddet sessiz durduk. Ni) külen şeş «3 4 — Telefon parolasi Öğ hayet sordu: | 8 — Avdınbık (45 Cins mukabele (5) — Brueis Palapranm temsi-| | 9 — Uzunun al Ayı ya 5 — Halâs (4) Gesi lini hatırlıyor musunuz? vası (2) © — Bir yemiş (4) © — Elbette, unudabilir miy:| 7 — Çocuğu olmayan (5) 7 — Ovurmak (8) dim? 8 — Rus suvarisi (5) Yerinde | (2) — Teşekkür ederim!;. CEK ağır olan şer (8) a 8 — Ramezan mameziii mi hararetle sıktı) Hiç olmazsa eo Günün ye 0 Soğüğme | 00 4 bu hatırayı saklamışsmız (Ö-| “İ©, EL meri yl Yay değil mi? Mü- ILANLAR " l Öbürü» yüzüktü — Evet dedint, çok müteessi rınt elime dokundurdu, öptü. O an, ne olduğumu bilmiyorum. Maskenin altında parlayan göz- «Namuslu bir ada pahasına da olsa, sözünü tutma mamağa söz vermiş Bir an oluduğum yerde ka üğü zre dudaklarıma götür- — Adamın kim olduğunu öğre- raflarından nakleden İğ Saat 16 1-9 matinesinde meşbür SELÂM! İZZET Türk dansözü Zee...) SERİ İMET İ Piyango müdürlüğünden saryan hanının birinci kanma nakl Kerltopeikk! Titankiil; Fener- yolu ve büyük çmarlar altında seyrettiğim engin Marmara gurupları hâlâ eski vefakârliğiyle beni akşam yanımda görmeğe alış- tükenmez, sayılmaz dağlar ar kasında buldum, Fakat o sizden mahrum kalmış bağlar gibi vah- dar gelişimdeki manasızlığı pek) şileşmiş, kalınlaşmış, her yanmı! yabani otlar bürümüş... Onu karmak, temizlemek, yabani ot- Muvaffak olamadım. Çünkio Sahitfesi| İ M LLİ YETİN Mi je de Bovuer mra Baron dö rif edemiyece şampanya| balodan çık-| Bu günkü yeni bilmecemiz Dünkü el, kolumdan halledilmiş Soldan sağa: ı Köpek (3 ? - Eski bir Türk cengâveri($) Bir ünvan (4) 3 — Nida (2) Ona (9 Yukardan aşağı: 1 — Dişi Hayvan (öö dav (8 ğ 2 — Musiki ale Gözün üstü (8) bir ses: Para mukabik oyun (5) ,E < PARİS, LONDRA, BERLİN ROMADAN SONRA ISTANBULA İLK D OLARAK KIRK KAZAKTAN MÜREK MEŞHUR VE HAKİKİ DON KAZAK Hey'eri muganniyesi MELK SİNEMASINDA 20 ve 24 Mayısın BÜYÜK GALA SUVARESİ olara$ programlı iki konser verecektir. san'at ve musiki #leminde büyük bir hadise teşkil eden bu isisilâin yakında neşredilecektir. KANALA AAA AAA Dr. 1 ksürük Ş Öksürük ve ret ve şefkat- idi, dudakla- ybettim. . . an bakiştık A | op v hayatı endimi tanrt- » 6 dedi ve u- AN öptü yeri ıp da buluna- sz — sz yazık ki yil 5 ? Eğer elmas ydı halimiz zel Marsın ifi- Bazünkü yarınki ve Cvmertesi Pazar günleri ASRİ SİNEMADA in danıları Aymı zamanda 1 tüb Boks, birer kutu Brilo ve birer peket sen sen tevzi edilecektir. İttihadıMilli Türk sigorta şirketi, arik ve hayat üzerine sigorta mua" icra eyleriz. Sigortaları halk için şeraiti havidir Merkezi İdaresi: Galatada Ünyon Har Aenesi ubummayan Ye ac si aran idaresi sevk müdür hanından sana Bunlarj tim: tiğim için / — İstanbul un ince, hassas,| zannederim. in Be şair ruhlu mahlüku uzaklarda, EE Anadolu dağlarım arkasında|mi bir başkalama ait genç kadmlarla | telâkki er hem de cahili kocalarnm vası-|mazsınız. .* pi tasıyle çok modern bir muhabe-| arasırida geçe” re usulü keşfettiği için artık|na zaten eski gönül âlemlerni yaşatan) eza ve iztirap doslardan zevk alamıyor. gönlüm Eski aşk kahramanları sevgili-) çari olarak lerne haber için kuşlardan, gü- ğercinlerden ; istifade ederler- miş. Anadolu nun, o hücra kasa- baların masum zannedilen gö- nül kahramanları sevdikleri davet etmek için kitep sahifele- ri arasına satır İlâve tmek gibi İstanbul kızlarım bile hatırın- dan geçmiyecek usuller keşfe- .İdiyorlar. Böyle şalrane davet- lere muhatap olanlar eski hatı- raları yadedemiyecek kadar ser- mest olmakta mazurdurlar, .... Bana sorduğunu: hayal işte bu nin - gurupları, mest ve mes'ut insanların birin- e bana, her sordular, im: di. Peşinden lar, bitmez, nsan elinden halinden çı- istedim. .. çiçekler ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: