12 Temmuz 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

12 Temmuz 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D | a va * YU (Maksim Gorgi) yi bundan yirmi y n—ı İ l lı —et beş sene evel (Ana) romanile tanı- Si o ) mıiştım. Çarlık Rusyasını devirmek | | e| için teşekkül etmiş ihtilâl komita- ? ASRIN ÜMDESİ “MİLLİYET,TİR — İlarma mensup bir delikanlı, ve bu ! 1L Tem 1029 delikanlının çok hassas bir annesi. ee eee HAVA Bütün roman bu iki. kahramandan | Vd NE 7 ibaret; Maksim Görgi Rus halkını BUGUNKU HAV2 Bft irtıraplarını, DÜCDA emdlleri Dün en çok hacaret 20 €n az |'ni bu iki şahsiyet arasında tas- j 14 tü. Bugün rüzgür poyraz ese- || vir ediyor. İdealist gençliğim üze- mn. Hava — bulatla — olup hatif ||rinde (Ana) romanı o kadar heyc- canlı bir tesir yapmıştı ki bunu ter cüme etmekten kendimi alamamıştır Hani çok yüksek bir bestekârın çok muhteşem bir eserini çalarken insar. ınnllıumıüyuııhl*(Anıl gezetenin fani sütunla- kadar gelen akitlerden anlamıştım ki (Ana) romanı devrin gençliği üzerinde hayli mühim bir tesir icr. etmişti. O zaman memleket henüz güneşi henür kalpleri 1sıtmağ: lııq!ıuıı.u. Saray edebiyatı ve Divan Üslübü karşısında Halk, tıpkı otur- duğu memleketi sis basmış insanlar gibi, mütereddit ve endişenak idi.Bu halk uzun iztiraplar çekmiş, uzun mahrumiyetlere katlanmış, manasın! pek anlayamadığı ve bir türlü tespi- te muvaffak olamadığı emeller bes- lemiş, nihayet bir sabah uyanınca pembe bir ufuk ve parlak bir sema İle karşılanmıştı. Fakat o iztıraplar ne idi? O mahrumiyetlere neden katlanmıştı? O emeller niçin haki- kat sahasına çıkamıyordu? Gözle- rinin iştiyak ile arayıpta bulamadı- B şey naded.ıı? Kulaklarının dik katle dinleyip te anlayamadığı ses TüzleEğeliyert. Bağakde niçin ağmür mühtemeldir, — FELEK i'y: Buz! Üş, gün evel İstanbulun en sı) ç ününde Üsküdarda buz a- bulamadım. Şimdi bu- anlardan alâkadar biri — Ne yapalım? Sıcak çok 0- p “Tunca tabii buz yecqmu!du | Bu tahmin — ettiğim cevap çok 4| manasız ve kıymetsiz bir düşün — ce mahsulüdür, çünkü buz sıcak — hava içindir ve sıcak ne kadar ok olursa buz da o nispette ço- alırsa bir şeye yarar. Yoksa Ostcak arttı diye buz bitince bü- $an o fabrikalara, patırtılara, il “tevzi merkezlerine lüzum kal- “mar, Zavallı Üsküdar kışın Tu- y banım buzlarile muhat idi, ya- Zzın en lüzumlu zamanda bir , dirhem buz bulamıyor. Bu Fe- şleğin ..lve:ıdır 1 HLi çatlamış, buğazı neden kurumuştur? Rüfekamızdan - yaşı başmmıza| Hangi kaynakta bu susuzluğun ate- A, Naci B. ağabeyimiz nasılsa) tiHi teskin edecekti? Yarın yolu yi ne öyle bir çöle, öyle susuz ve ağaç sız bir çoraklığa düşmemek için n yapmalı? Halk edebiyatının bu fasılların daha bir çok uzatabilirsiniz. Fakat c edebiyat nerede? Yazı piyasası iş- portacı muharrirlerin elinden kur tulup ta halka doğru giden, halk: düşünen ve halk için yazan samimi san'atkârlara geçerse Ööyle bir ede- biyat bizim memleketimizden, bizim halkımızın sinesinden daha zengin mevzuu nerede bulabilir? Bu edebiyatı yaratmak, farzedelim ki, güçtür; fakat büyük eserlerini tercüme etmek suretile olsun yarr 'nın edebiyatçılarına yol açmak ta mümkün değil mi? İşte Maksim Gorgiyi alınız: Bütün bir silsile ki ayni noktadan hareket etmiş, ayni hat üstünde yürümüş, ayni geayeye kapıldığı tatsız. - bir “Polemik” hengârmnesinde bundan seneler evel yazıp muarızlarının eline körlenmez bir silâh olarak bı- “raktığı bir eserinden bahseder- Öken “17 sene evel 16 yaşında i- ken” diye iki rakam söylüyor. 4Malüm hesap kaidelerine göre “bu iki adedin mecmuu 33 eder. Lâkin bazı şeylerde olduğu gibi ©| genelerin beheri bir kaça bedel — olduğu için yekünda ihtiyat e- Gilmesi muvafık - olur fikrinde- yim. Babıalide tetkikat Yapıları tetkikat ve son gün- lerde elde edilen delâile nazaran "'lıhıılı caddesinin — vaktıle bü- “”"Wk a a İnm-nlllm:; K bikâ- rinin mevzuu v eei “ yük ve kesif bir ç—hk olduğu ğ SöEbir'dü biyel btee ;::-:n tahakkuk etmişt Teti şemaklar gibi hep © gayede birleşi. lsre «Stepler iminder, ezindan Edebi bahisler da>, <Vanyar, <Halk - içinder, <Ca- sus>, «Çocukluk hayatıms. .. Bunlar yetişmekte olan nesil için birer ilmi eşya kitabı, inkilâp dininin birer il- mü halidir. İşte: <Ekmeğimi kazanırkenı. Hayat, tabiat, insanlar, dinler, felse- feler buradadır. . Daha küçük yaşta büyük baba ellnc düşen Maksim bir yaşına geldiği zaman Bi - Halka doğru gıderkeıı Valmon sanatoryomu, — Maksim Gozgi: İşte Türk gençliğinin ve bil- Şibassa inkilüp noslinla ısngok"lau di; Yuğu müclllk . Sibotya çöllerinden | anasını ve Çarlık zındanlarından umın ııuıoııı ve WM&: . d hı. l' aıy.mı. ona: he Si öne B medel K bi memleketlerde de tanımmmış | değiisin n * halk yazıcısıdır; çünkü (u.ı..ı_ yım. Bütün ımuın eteklerime ıın — Göorgi ) doğrudan doğruya halk kit-| İr olarak geçiremezsin a.. < desi içinden çıkmış, bu kitlenin a- .,ıı hıyııı ıııg;.ım.ı.ı ı....ı. | sap ve iztırabr. içinde büyümüş, *Halk” dediğimiz o ummana benze- yen âlemin mektebinde ders görmüş, V eli kalem tottuğu günden itibaren gündüzleri müşterilere kapr dgeçeleri dükkânı silip süpür- İ - kazanmağa — hep © “Halk” 1 yazmıştır. Maksim | Mekle ğini başli- — Goörginin iki aşkı vardır: Tabiat ve | yor. İztirabı o kadar çabuk hisse- | balk! Tabiata (Jan Jak Ruso) ka-| diyor ki kabil değil: Ha- 4 dır âşık olan (Maksim Gorgi), bu | Yatta ettiği en ufak çapra- ku- | Sıklık onu rencide ediyor, ; Şıklık tü Tencide ediyor, soruryor. öldürüyor. .. Maksim Gorgi ekmeği: ni kazanmak için atıldığı bu hayat sahasında bayağılıklara, riyakârlı- klara, müdaheneciklere, — fenalığr mahza fenalık, olsun diye yapan in- sanlara, sersem ve sarhoş bir halkın hezeyanlarına tesadüf ettikçe bunla- zi öyle isyankâr bir kalemle anla- tıyor ki, Fakat Maksim Gorgi bunların hiç birinden növmit olmuyor, beşeri yetin bu elem ve yeis verici teza- hürleri arasında o, ilim ve adalete bel bağlamıştır; cehaletten kurtarı- kımn beşeriyete mukadder olan i faa çıkacağından emindir, ve b eserlerinde bu yükıâlllıın Şil J edecek bir p Halk hulyalarını en kuvvetle teren- — nüm etmiş bir şairdir. <«Halka doğru» Piiden Tülk ” Rkilibnda (Makim 3 Görgi) nasıl oldu da lâyikiyle ta- mıttırılamadı. şaşıyorum. Adi ve ,r;ıl:'n ıevkâerl tatmin etmekten gaka bir şey düşünmeyen bugünkü Edebiyat fabrikatörleri, gazete sü- nn kitapçı - camekânlarına *? bütün sergileri istilâ eden bu- Kü tarih kalpazanları Halk ya- Obtlığını bir nevi alış veriş, ucuz ök satmak zihniyetile çalışan nevi İşportacılık haline getir- “ dikleri için halka hayatı ve tabiatı, ( banunları ve insanlığı, hakkı ve va- | çileri, aktü vicdam öğreten bakiki Tevaç bulamıyor Killiyelin edeti lelrikası: 35 ÇAPKIN KIZ Yazan; AKA GÜNDÜZ İĞNELİ FIÇI rı, çiçek tarhlarının etrafı, ve- Dul kadınların menlfaatine|randalar, merdivenlerin basa-| verilen kıreğlencesi ve balo çok|makları bir renk, tuvalet vefis parlak oldu. Gazeteciler not ala| kos sergisi halinde idi. ala bir oluyorlardı. BüyükDere-| Gizli söylenecek bu kadar sö den, Yeniköyden, İstinye istika|zü nereden buluyorlardı? metinden akın eden otomobil-| Bunu Mehmetle Sevil de çap| der, ötelin bahçesi önünde iki|km kıza sordular. Çapkın kız gift şerit halinde uzanmışlardı. | güldü: Her zaman ve her yerde oldu| —Bu konuşulanlar gizli şey- Ku gibi ilk dakikaları soğuk ve|ler değildir. Biraz sonra bütün tatsız bir hava kaplamıştı. Kal- çıp! aleni ıoylaı'nek | k | '_ı Muş gibi sıkıntılı bir süküt her|lar, tarala yayılnuştı. Dedi ve canlı bir kahkaha at- Banki her kes bir sırrı söyle-| tı. meğe mecburdu, hep fis kos e-| — Bu fis kosu çapkın kız işitsey in yolla di, yüzünde güzel 'NE üre, Aplaklıklarıle dırılacak bir cenaze bekleniyor-| için şimdi fis kosla staj yapıyor| daşına MİLLİYET < POLİS HAFİYESİ -Fransızcadan- Göz ucile bu iki şeriki çürmü süzerek, mütemadiyen dans et- M. Raul Saratiye, gazinonun zapısında sigarasını söndürdü. Lakayit nazarlarla, gazinoya gi- renlere bakmağa başladı. Mevsimin başlarığıcından be- ri, her gece, gazinoda yankesi- cilik vakaları oluyor mutlâka bir iki kadının incisi, elması ça- lmıyordu. İşte M. Raul Sarati- eyi, bunun için göndermişler- di, Kendisi, polis müdüriyetinin eht açık göz memurlarından bi- riydi, Raul Saratiye, bağçe kapısın- dan girdi. Kapmın - önüne oto- mobiller sıralanmıştı. .. Bir a- ralık, nihayetteki küçük bir ka- pıdan, etrafa göz atarak, şöför kiyafetli biri girdi. Raul Saratiye, hemen hnıımn nü verdi: “Şahte bir şöfö: Buadam, mütereddit yıım yordu. —Ağır ağır gazinoya yaklaştı ve pençerelerden biri- nin önünde durdu, içerisini göz- lemeğe başladı. Raul Saratiye düşündü: pheli bir şahsiyet!” Böyle düşündükten sonra içe- ri girdi. Salonları, pencerelere ti. Bir kadın salona: Yetişiniz, gerdanlığımı çal- dılar!” diye feryat edip giri ciye kadar dans etti. .. Bu fe- ryat üzerine etrafı aradı: Ne be- yazlı kızı gördü, ne de pencere- nin dışından içerisini tarassut eden adamı. Hemen sokağa fırladı. Bir de baktr ki, beyazlı kızla şeriki çür- mü, bir otomobile binmişler gi- diyorlar . O da hemen bir otomobile at- ladı, şoföre: _g:ııuki otomobili takip et! dedi. Yankesicilerin otomobili, kü- çük bir bağçe içinde, küçük bir evin önünde durdu. Kızla şoför eve girdiler. Kız, sahiden ma- bakarak dolaşmağa başladı. Ni- dans hayet, aradığını buldu: bir ca- mın arkasında, şüpheli adamın, sahte şoförün yüzünü gördü. — Usta bir yankesici için, a- cemice birhareket!... Acaba, kimi tarassut ediyor? Taharri memuru, salondaki- leri tetkike başladı. Nufuzu na- zarma, açık gözlülüğüne itima- di vardı. . , Nihayet, sahte gofö- rün gözlediği kimseleri buldu: Adi tavurlu bir erkekle, sade gi- yinmiş beyazlı bir kızdı. Boy- nunda sahte inciden bir gerdan- lık vardı. Raul Saratiye kızı dansa da- vet tti. .. Üç dört kere dans et- tiler, fakat kızın ağzından tek söz çıkmıyordu. Sadeçe, mâsum mâsum gülümsüyordu. Yapma masumiyet!... Cin gibi bir kadın bu, , . Bu kanaatını, bir vaka takvi- ye etti: Sahte masum — tavurlu kadınla, sahte şoför usulcacık bakışıp gülüştüler. Taharri memuru da, kendi kendine gülümsedi: — İp ucunu yakaladım, dedi, bundan sonrası çantada keklik- !lı.:dyet bir defa gözünü açarsa bu kâbustan kurtulur. diyor... Çünkü Maksim Gorgi bir şair gözüyle düğü tabiata dşıktır. ve bu içinde fenalığın yaşayamayacağına kanidir. Semalar, ufuklar, ormanlar, nehirler onun için birer vecdü isti- ğrak mevzuudur. İnsanlarla oğraş- maktan, insanların fenalığıyle didiş- mekten yorulduğu zaman tabiata ko- şar... gEkmeğimi kazanırkens in sahifelerinde Deşeriyeti ve tabiatı zenginlikleriyle görürsünüz (Gorgi) nin <öğrenmek ve yükselmeks ihti- yacile ta küçük yaştan beri attığı hamleler, hayatta yolunun üstüne fenalıklar çıktıkça tabiatın sinesine çekilişler, sonra yeryüzünde fenalık mevcut olamayacağı kanaatile te- krar insanlığa doğru rucu... Bunla- zi bir roman gibi, bir ilmi eşya, bir ilmühal sahifesi gibi okumak lâ- zımdır. Dünyanın bütün lisanlarına tercü- me olunan bu şahesere acaba kitap- çı dükkânlarımızın camekânlarında ufacık bir yer olsun bulunamaz mı? ör- baş parmağının izleri kabarı ka-| mış? barıverirdi: — Çapkın kız yeni bir tanelolacak. Maksat işin l;ıma.nalan—ı bulmus, kolundan ayrılmıyor. — Bunak Hayret bey de hâ- Tâ mr hâlâ çapkının peşinde. —Hırsı piri ne kadar müthiş sum bir kızdı, saçları bile ala- garson kesilmemişti. Şoför sa- hiden şofördü.. . Odada, bir kadın kendilerini karşıladı: — Blanş, ilk dafa baloya git- tin, eğlendin mi? — Çok eğlendim anne, hep ettim. Şoför söze karıştı: — Mükemmel dans ediyor. Yanında bulunamadığım - için meyus oldum — Ben merak ediyordum, gazinoda çok hırsız varmış. — Korkma, yanında değildim ama, onu gözümden de ayırma- dum. Pencerelerden - birinin ö- nünde durdum, gözledim... Bir iki kere, uzun boylu, şüpheli Iıvu.rlıı. / sahte kibar bir gençle| — Ne olursa olsun. Eğer ufak bir hareketini sezseydim, herifi enseliyordum .. M.Raul Saratiye, gizlenip bu muhavereyi dinlediği yerden çıktı ve bu namuslu aileye küf- rederek git: — Allah belâlarını versin!... Bınıbeyhddeyuıhrmhy— bettirdiler, . Nakleden SELÂMİ İZZET — —O İrtişa hadisesi 10 uncu haftanın - birinciliğini Sen Mişel Lisesinden Sabih Niza- mettlo Bey kazanmıştır. Bu yazı 10 unca haftanın en mühim habe- tiş menfsati şahsiyelerini temin için her dürlü şensatı irtikap eden hatta cümhuriyet hükümetinin şeref ve hay- siyetini Tekedar etmek İsteyen tir takım baris ve sefil rublu kimselerin adaletin kahhar pençesine teslimleri- dir Türkiya cümhüriyeti, millete is- tikltlini bahş eden büyük Gazinin lrşadile en müterikki ve medeni mem- leketlerin kanunlarını kabul etmekle Türkiyada adaletin herkes hakkında seyznen ve serlan tatbiki — gayesini Astihdal eylemiştir. Bir - mumlekeste kanunlar ne kadar mükemmel olursa olsun hüsnü suretle tarbik edilmeye- cek olursa milletin tefah ve 5 kafil olamayacağı bedihidir kimleri - ise yer — Şöhreti ayuka çıksın diye masında, . Güzel kadın soldan geçen ka fileyi hafifçe işaret ederek: — Asıl, bunun attığı kurşu- se aşkı piri de o kadar korkunç|nun gürül“"ııünu sonra işidece- tur. z Çapkın kız da aldırış et- miyor. — Siper gibi kullanıyo da o- nun için. ğiz. — Vay! Çapkın kızda mı bi- risine kurşun attı? — Evet, görmüyor musun? Bir turnaya bir kurşun attı ve — Vallâhi ne derseniz diyi-|ta.. gözünden vurdu. |niz, ben fırsatını bulur bulmaz ğım. İsterse yanındaki delikanlı benden genç olsun. Bir çırlnn hanım, güzel arka- - Mıeeıl Diyordu. Haberin var mı? Bizim Aliye hanimın sıktığı tabancanın kurşumu şişe mantarındanmış, . — Sahi! Yanındaki delikan- t kim? — Anadoluda avlayup bura- ya sürüklediği bir turna veya bir toy. — Esrarengiz kız vesselâm. Hiç anlaşılmıyor. —Anlaşılmıyacak ne var bun da? Geliri gideri, huyu suyu be-| — Üyleymiş te ne diye at-!lirsiz bir mahlük Zenginliğine aü e SÜÜ aei —4 yıldıdlı madalyalar * Ay yıldız kaç del sonra.. Bayrak adı, Sancak Bizde Selçukilerin Beylik alâmeti olarak gönderdikteri Tuğ, Alem, yaniz Hilar. İstiklâl alâmeti olarak kullaml- mıştır. O zamanın telakkilcrine — göre başta Hükümderlik edenlerin kendi- Terine mehsos bayraklara — geçmiştir. Maksat da o işaretle Selçuktlerden beylik alındığını anlatmakidi. (1) Bugün yerine “Comhuriyet, şekli kurulan eski Türk - devletinin ölen idaresi ilk kurulduğu zaman hüküm- darların “Ak, bayrakları vardı. Hilgi: *“İstiklâl >Belik, alâmetleri idi. Bunu da Selçukilerden almışlardı. “Yavuzdan, sonra “Sancakı şerif, denen müslümanlarca mukeddes *Liva, da ele geçil. Birinci “Osmanın, kurduğu dev lette bayrak meselesi böyle başladı. Hükümdar bayrağı ayrılınca “Asker, bayrakları yapıldı. Yeniçerilerin ilk bayraklarındaki — elümet — çatallı bir “Zülfiker, resmi idi. Daha sonra paşalar ve - vezirler de husüsi bayrak sahibi oldular. Düz kırmızı bayraklar *Müsellim., *Yaya, ve taşra askerinin kullandığı bayrakları AL yeşil, sade yeşil ve yahut *Al, renkte di Üç hilâlli bayrak hükümdarlara mahsustu. Yalnız Toptaklı süvarisine mahsüs sancaktı: Bir Zülfikarla dört hilâl vardı. Sipahi Bölüğü bayrağında *Al, içinde Iki beyaz Hilal, bulünüyordu. Silâhtar sancaklarında da san zemin üzerinde iki beyaz yarım “Ay, gö- tülüyordu. Gönüllü sancaklarında ise: Hilal yoktu. Bunlar ikl renkli idi Üstü sarı, lti kırmızı.. Delil bayraklarının üstü yeşil ala kırmızı olduğu gibi... İşte Yeniçeri teşkilâti hartcindeki bayrak renkleri filan da böyle idi. Bununla beraber hükümdarlar üç Hilâlli yeşil sancak ta kullanmışlar- dir. Kirmizi renklisini - kullandıkları da olmuştur. Bazı defa bunların hepsi bir arada görülürdü. Nnticet Türk milletine maledilmiş umumt bir bayrak yoktu. Aynı vaziyetin *Nizamı Cedit, askerinin teşkil edilmeğe Dbaşlandığı (1209-1794) sanesine kadar devam ettiği anlaşılıyor. (2) (1209-1704) yılında Nizami cedir askeri diye yeniçerilerden ayrı bir asker yazılması ı-uıımııııı.ıı. o zaman hükümdar üçünet * Yeniçerileri aıtıııııdı ıç. evveli ön iki bin kişilik bir nümune C) 129 Üncü terkikler : (1199- 1203-1208 ) Numaralı nushalarmız- dadır. (D Miralay Ali BE. Osman Beyin gördüğü malöm Ruyaya — İşaret Ol- duğunu - söylüyorlar. Bu çok zayıf bir ihtimal bile olamaz! (©) Dikkat. Fıransız ibtilâli — ke- birinden dört sene evveldir! —oNKaaaeaM aa tadırlar. Bu baha zarfındaki tevkifar haberide buna enküzel bir delildir Zinu fuz fakac bectinet veemenfasrperesi bazı kimselerin irtikâp ettikleri cürüm kar- çısında Adliye kuvvetimiz sön derece hassas davranarak hemen revkiflerine karar vermiş ve gece yarılarına kadar, letin — tecellisine bolunmuşlardır. Yaşasın cüml adalctiı. sadık Ja imleri., güyret eylemekze et kanunları ve banı olan Türk de aklım ermiyor ya. ret bey kazının beyaz tüyleri... — Senin ki geliyor. | — Ayrılalı bir hafta oldu. — Deme! — Gülyüzle sıkı fıkı görünce ben de Ahmede dönüverdim. Bahçenin sağ tarafına doğru |bir akın oldu. Güzel, zarif, can- İt ve renkli bir akm... Dans edenlerde o tarafa yü- rüdüler. Tertip heyetinin programı başlamıştı. Hanımlar gurup gurup olün birer eğlenceli numara yapacak lardı. Bu eğlenceye biraz oriji- nalite vermek icin numaraların isimleri ve ne yapacaklarr bildi rilmemişti. Fakat €n orijinalini Mehinet| le Sevil g ile İlk sahneieri Kerem ile Asir TARİHterkikLeri Bayrağımızdaki yıldız mesetesi| Ây yıldızdan evvel -kullasılar bayraklar - tahkikata devam ederek hak ve ada- | —H Ay yıldız. ne zaman kabul eğildi ? - Ay a hat çıklı ? - Yeniçeriliğin lâğvinden adı - Vasıl elendi ne diyor ! tanbalda hemen (1600) kişilik bir Orta teşkil edildi. Orta on iki bölüğe ayrıldı. “Levent, — Çifdliği bun- İara kışla yapıldı. Her bölüğe bir bayraktar tayin edildi. Baytaktarlar senede (350) kuruş maaş alacaklardı. Ayrıca günde ikişer çit ekmek cayın- Tari da vürdi Yeni askere (12) bayrak - verildi. Tabil *Nizamı Cedit, için yeni bir bayrık icadı lâzımdı. Yeniçerilerden ayrı bayrak yapıldı. Nizamı Cedik askeri, “Ayhı,, bay- raklarla görünmeğe başladılar. Hatta bunların trampetleri bile vardı. (9) Ali Bi. Bayraklardaki “Ay,, yıldızın bu münssebetle — kabul edildiğinin zannedildiğini yazıyorlarsa da “Asım, Efendi tarihine yazmıştır. “Mehçel Rayat askerişahane.. ve H, diyor. (4) Fakat yıldız. yoktur. Belki de seci ahengini bozmamak için hazfermiştir. Maamafih Nizamı Ceditten yedi Scne sonra kesilen “Ay yıldızlı, ma: dalyalara (Hilâi,, adı konulması için- deki “Yıldızın, kasten- hazfedildiğini gösterir ki, Asım Efendi de yine ma- ruf olan (Mehçes-yarım Ayi) yaz- makie maksadın anlaşıldığını zannet- miş olabilir! Hilal madalyaların büyük Napol- yona karşı harbeden İngiliz ve Türk askerine verilmesi Nizami Cedide de alakıdardır. Malöm; Büyük — * Napolyonu , “Akkâ, da bozan Nizamı Cedit as- keri Idi Misirda bunların yararlığı Börülmüştü. İngilizlere medent ve fenni usul- Terlde harbeden talimli Türk askerleri ile birlikte harbettiklerini hatırlatmak için Nizamı Ceditin alâmeti olan (Ay yıldız) madalyası verilmiş - olabilir. Bunun en mantikt tarafı budur. Maksat Nizamı Cedit — hatırasının teyididir. Ay ve sekiz köşeli yıldızlı bayrak tam 12 sene kaldı. (1323-1808) (8) Trmmpüt AMĞ n öti yapmıştı. Meşbur Münip Efendi bir Risale yazıp güvurlara — benzemek meseleşinin varit olmadığını söyledi. BaAsım, Cit 1 Sahifa; 360 a bak. | ibtilâlinde bir kaç Ay ortadır Alemdar Mostafa Paşanın Tarans bula hasim - olduğu teşkil edilen “Sekbanı Cddit,, - eskerl, fle beraber tekrar meydanı çiktı. "Yeni Sekban, ocağına bayrak verilmek lâzımdı, (1223-1808) Şabati Ayının yirmi yedinci günü “Selimiyce, ta “Tuğ, Tabil ve Alem,, göde yeniden Nizsnı Cedit yerine yapılan Sek* banr Cedit ocağına yine eski Ayyıle © dızli bayrağın verilmesi tabiidir, Hattâ *“Sekbamı Cedit, teşkilâti esnasında tekrar Ay yıldızlı madalyalar kesilı mişti. Rünun; (1216-1801) de basılmış olan “Ayyıldızlı,, madalya kesilmesi" nın eşki hatırasını ihya maksadile va- pildiğina şüphe yoktur. Zaten Alemdar Sekbamı Cedit Ocağını o Hikirle meydana çıkarmış vilâyetlerdeki ayanları aynı maksarl Bstanbula toplayıp meşveret meclisi kararak ellerinden birer senet da almıştı. Alemdarın ölümünden sonra Ay yıldıizli bayrağın yine ortadan — yok olması tabif idi. Bu yokluk tam on dokuz sene sürdü. (1M42-1826) yılin- da Yeniçeriler yokedildi. Veni askeri teşkilâr yapıldı. Yeniçerilerin kaldırılmasından sönc Ay yıldız açıkca tarihlere geçti. Bayrak adıda sancağa çevrildi. Müveerih Lütfi elendi şöyle diyor: Mükaddema Kelde. Şanne ve bazt emakini miriyyede keşide kıtınan Devleti Aliye nışanma bayrak tesmiye otunarda; #rmabalt yine Ortalarına Ay yıldık şekti könülürak Sancak tesmiyesi “umus” Men etrafa denbihi olundur Lütfi Etendinin : (Vine - orlald- , rına Ay yıldız. konutlarak..) kaydınıı kullanması dabi. evvelce Ay yıldız konulduğunu gösterir. Hatza yeniçer gilerlü Tağvini takibesb her — tarafa emir verilmesi de Ay yıldızın Niza: mi Cedit Alameti olduğunu gösterir Demek Yeniçeri zorundan cebrem kaldırılıştı 71 Bildiğimiz. beş köşeli — yıldızın * tanzimat , Zamanında konulduğu ve sekiz köşeli — yıldızın kaldınldığı tivayec edilir. Fakat vesika olarak 0 zaman kesilmiş - sikkelerden — başka bir delâil göremedik.. 4 Yalaız Cevdet — paşa — Nizami ıdm bı.lıudı:k ainine Ddi MİM tafsile ibtiyaç görülmezi. , Diyor. — Merhumun en — büyük sine az hayret edilmez. O halde Tarihlerini nediye yazmışlarl! AYHAN z ÖÖN 5— MILLIYETIN EĞLENCELERİ * SD İ Soldan sağa : 1— bstişare (8) 2— Boyun aksi (2) Basit (8) 8— Lambaya konan kumaş (6) 4— Vesatti nakliyeden biri ($) S— Terbiyeli ($) Solgun (8) 6— Yamı (4) Nida (29) 7— Düşünce (8) 8— Nida (2) Zaman (2) 9— Milliyetin tarihi tefrika muharriri 6 dan bir parça idi. İkisi de kıya- fetlerini, makiyajlarını fevkalâ- de yapmışlardı. Saz çalarak o- kuyuşları çok alkışlandı. Sonra, Mehmet, yalnız olarak Yozgat |havalarından bir kaç efe dansı letti. Bu bir heyecan tufanıma se bep oldu. Sevilin sazı, çapkın kızın piyanosu ile oynayan Meh met bir kaç defa tekrar etti, Ondan sonra iki kardeş, Se- petçi oğlunu oynadılar. türkü söylediler. çinden zor kurtuldular. İki kardeş verandanın köşe- la arkadaşlarını bekliyorlardı. Direğin arkasında bir iki kadın ıl.ı' | — Sevil denilen bu güzel kız, nereden çıktı? ARİTL İK Yİ Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekli Yukardan aşağı : 1— Dayanıkkılık (7) 2— İzzetinefis (2) Sayı (5) 3— Çoğun aksi (2) 4— Sinirli (5) Cet (3) 5— Bir sebze (5) Nida (3) 6— Tavur (3) Çiheyle vurulan () 7— Sistem (5) 8— Mayi halinde yoğurt (5) 9— Haya (2) Nida (2) —— Neresi güzel? Ferik eli sı gibi bir şey. — Aşağıdan yukarıya düşt bir lma. —Kerem sahnesinde ben çe taklidi yapıyorlar sanmıştı! meğer kendi lehçeleri imiş. — Epeyce dangıl dungul. — — Mehmet bey dedikleri © kenardan bir tip. — Çapkım kız hayrını gö göğsünün —i Sazla| sün. Mehmet, Numaralarını bitirdikten son| bir avuç dikiş iğnesinin saçıld ra bir tuvalet, takdir çenberi i-| Rını, beyninde bir kurşun oğ tusunun acısını hisseti. Dur nı ısırarak yan gözle hemşil sinde dondurma yiyerek çapkın | ne baktı. Sevil, kardeşinin ne bakmadan hafifçe sordü: ——Ağabey! Burada birb İla bir kaç erkek konuşuyorlar-|için ve başkaları için hep böy” Imı konuşurlar, hüııı(li AYAMKALİ ni maeprl

Bu sayıdan diğer sayfalar: