9 Kasım 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

9 Kasım 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ Cizete ve marbaaya ait işler için l müdürivece müraacat edilir. VÜÜ Güzeremiz lanların mesaliyerint kabal etmez. Bi | BUGÜNKÜ HAVA X ASKIN ÜMDESİ *MİLLİYET.TİR 9 Teşrinisanl- 1020 DAREHANE —Ankara caddesi No. 100 Telgraf adresi — Milllyet, Istanbut Teleton numaraları, Istanbul 3011, 3912, 8018 ABONE ÜCRFTLERİ Türkiye için — Hariç için 3 oylğı — 400 kuruş — S00 kuruş Müddeti geçen wushalar 10 kuraştur, Dün hazaret ençök 16 enaz 1i || derece idi. Bugün hava ekseriyerle || kapalı olacak, rüzgâr poyraz escektir. Haftanın AazZISI 130 — 50 — 80 «Bir dirhem et bin ayıp ör- ters diye vaktile bir söz işitir dim. Bu bir dirhem etin örttü- ğü ayıpların mahiyetini bilmi- yoı-ı ama, ıılıbı eskiden ıyıp ki; kimse üıııındı bir İ fazla et istemiyor. Eveli ııı! &- “damlardan bahsedilirken: | — Aman efendim!. . İğne ip- liğe dönmüş. Bir hayali fener! * denir ve onun hesabına teessüf edilirdi. Şimdi ise kadınlar me- melerini çıkartmiya kadar üzer | lerindeki fazla (!) eti atmak is- tiyorlar, .. Bin beş yüz liralık mantonun içinde bir fasulye - sırığı kadar ınulı yer tutabilen vücutlar ar R Ne endam! gip' asile o h.- tavuğu hatta domuzu besledik- * eri halde, kendilerini zaiflatma lın ne garip şeydir. Bu zaiflik merakı sade kadın İııdı mı? Ne gezer efendim. . Havva kızlarından da ha fazla zaiflamıya meraklı! *** Benim ta delikanlılıktan beri bir 'ıııılılîıı ıvuhl'ıM— Mükümr, |Bundan dört beş gün eveldi. y _ııdıdııdı gayet hafif şekersiz i,|SIz ve usaresiz ızgarada pişmiş de ekmek, bir çay Fincanı sıcak su manın her birimize yukledıiı za ruretlerle mücadele etmeden, güreş etmiye hatta lâtife etmiye imkân kalıyor mu? Bu çocuk ta güreşi hayat mücadelesine girer girmez bıraktı. Zaten kendisin- de semirmeye karşı mevcut o- lan istidadı güreş artırmıştı. Her yehlivanda olduğu gibi bu sençıe de okka artmiya başla- . Semirdi, şişmanladı; art- n, ımı, arttı. .. Ben mübalâğa- yı sevmem, ama şüphesiz 130 kilo çekmeye başladı. . . Zaman zaman kendisini gördükçe bu semizliğin arttığını hayretle mü hede u Çocukcağız da evvelâ işi alaya alırken sonra sonra vaziyetin vehametini tak- dire başladı... Merdiven çıka- maz, yol yürüyemez hareket e- demez oldu, pek hassas olduğu nu bildiğim kalbinin yağlanma- sından endişe etmiye başladı, velhasıl bugün yakışmıyacak u- mulmıyacak kadar şişman bir adam oldu. Biliyordum ki zaifla mak istiyor, İâkin muvaffak ola mıyordu. . Bir #eneye yakın za- Mevsim münasebetile bizim ter ziyi ziyaret lâzım geldi, gittim.. Terzi, prova odasında birisile görüşüyordu. Ses bana yabancı değildi.. Kapmm aralığından yo; a- |baktım. .. Genç sayılır zaif bir ıd.ııı birt akım geniş elbiseler | hem | giyiyor ve terzi o elbiseleri da- raltmak için olacak- prova edi- | yor. Bu garip müşteri beni gör dü ve hemen ismimle çağırdı. . Utandım. Demek ki bir aşinayı tanıyamamıştım. Bu onun hesa bına bir say; lık, benim hesa bema da ihtiyarlık alâm, Ancak 30 saniye süren bu mülâ hazalar akebinde |bu zati tanı| deği ıiî 60-65 kiloluk bir adam olmuş * Elini sıkarken: — Tanıyamadın değil mi? Hakkın da var - tamam 50 kilo hybe;ıiı.. 5 — Ne yaptın' — Sorma! Her şeye her çare vurdum. , yemedim, art- ıı—. 'edim yine arttım jimnas- tik yaptım arttım, kürek çektim arttım.Uyku az uyudum arttım. Nihayet bana bilmem hangi dok torun şu usulünü verdiler! (ce- binden cüzdanını ve onun için- den bir küğıt parçası çıkardı ve okudu) Sabah kahvaltısı; iki rafadan *|yumurta, yahut 50 gram yağsız soğuk et, 20 gram ekmek, bir çay fincanı sıcak su yahut ayni çay. Sul 10 da: 150 gram — sıcak Oilı!ul 60-100 gram salça- et, yahut haşlanmış — balık, 300 gram sebze haşlanmış (yeşil fa sülye, marul, ıspanak, karnaba- har, lahana) 10 gramı geçme- mek üzre tereyağı. Her öğünde | 3 gramı geçmemek üzre tuz, 30 | gram ekmek, 150 gram yarı ya-| rıya sulandırılmış beyaz şarap, | bir yemiş (muz yasak). Saat 4 te: 150 gram (bir çay | fincanı) sıcak su. | Saat 7,30 da: iki rafadan yu- murta yahut S0 gram et; sebze öğle yemeğindeki gibi. 30 gram NMHizal, MİLLİYET NilLaye GUMARTES Süt kardeş — Frederic Boute - den — Orda çalışır mışmız? — Hayır. Orada piyano çala- Kıştan beri, Sylvestre Arna- | ud, Adrienne Valory'ye kur ya-| pıyordu.. | Otuz yaşındaydı; ressamdı . Adrienne Valory duldu genç- ti, esmer, enfes bir kadımdı . Sylvestre Arnaud, şık ve mo-| nden muhitin meşhur | ressamı olmağı kurmuştu. Porterleri, i- tina ile yapıyordu . Atelyesi fe- na değildi . - Kendisi de daima | yüksek smıfın dolaştığı yerlere gidiyordu. Evza ve etvarının kibarlığı ile kendini herkese be- ğendirmiş, sevdirmişti . ... Yalnız Sylvestre Arnaud, ken dini Adrienne Valorye istediği ibi sevdirememişti; halbuki kendisi onu ilk görür görmez l- şık olmuştu . Adrienne Valory, bu aşkı re- ddetmi : Ama fazla bir ümit ıe vermemişti. A- (caba hoşuna gidiyor muydu? İş te ressam, kendikendine, heye- TUT can ve endişe ile hep bunu soru-| rdu . Kış böyle geçti. Yaz geldi .| Sevgilisi sayfiyeye gidecekti . ı |Üç ay görüşemeyeceklerdi . .. * Bir gece, son bir ziyafet esna | sında, Adrienne'le başbaşa kal- | dr. — Üç ay sizden ayrı kalaca- ğım . Hiç olmazsa mektup yaz- mama müsaade edini. Adrienne gülümsedi: — Yazmız, Yazı kuzinimle kocasınm yanında geçireceğim, Evelâ sahildeki villada oturaca-| ğız, sonra Picardi'deki malikâ- nelerine gideceğiz... Adresle- rini biliyorsunuz . — Bermutat amucamım şato- sunda ... Hoş buna şato dene- mez ya.. Poitou'da hücra bir yer, büyük bir orman içinde ko- caman bir binadır. İ sıcak su. İşte kardeşim bu belâ listeyi tamam 6 ay tatbik ettim. Altı aydan sonra: hi eskisin- ıl_ dört kilo fazla gelmiyeyim | mi? bu bi Iııle nasıl ıeldııl wlendim, kar o gün bu gündür her v ar tılmış ispermeçet gibi eridim e vidim, eridim. . . ari rahat mısım? — Eh Allaha şükür. Hare-! mimden memnunum., Zaten se- | viştikti. .. | Kimi kimsesi var mı? — Kayın peder kayın valde | iki baldız, iki övey çocuk (Çün-| kü-kendisini dul aldım) kayın pederin alil bir kardeş çocuğu... galiba bu kadar. . Şimdi terziye geldim de elbiselerimi daraltmi ya çalışıyorum. , . Veda' etti ve gitti... Biçare çocuk kalbinin yağlanmasından korkarken onu ateşe atmı: Bu müşahedeyi zaiflamak isi yen eşe dosta en emin çare ola- rak tavsiye ederim. Yalnız iş bu ilâcı bulabilmekte. va olur. “Sehaya” da bir cerha REUL illlin cdyet,» ebi tefrikası: 85 AŞK GÜNEŞİ Hâttâ iltihaplanmış|çok ehemmiyet verdim, yerini ve meyva. Saat 9,30 da: bir çay fincanı FELEK rım, ata binerim, dinlenirim . .. ... Bu şato hikâyesi bir masaldı. Filvaki Poitou'da bir şato vardı | fakat amucasının değildi. Amu- cası Poitu'da fakir bir rençper-| di. Bir iki dönüm toprağı vardı. (Onu ekip biçer geçinirdi . Syl- vestre'in çocukluğu orada geçti ğinderni, yaz günlerini orada ge- çirmekten ha E: mediğinden bu şato ma: durmuştu. y » Sylvester ında çarık , uıur.de köy elbi: 'nın tarlasında çalışmış, sonra meyhanzdc bir bardak şarap iç- mı._ Biposunu yakmağa hazırla . Bu esnada bir otomobil sesi duydu x.ıııup baktı ve ... Sapsarı ke Ommobııde Adrienne'le arka İdaşları vardı. Genç Tessam ve ressamın şatosunu görmiye geli İyorlardı. Şato sahibi amuca... at seyranı ... Sylvestre kaçacak delik ara- ü aynaya ilişti. On beş gündenberi traş olmamış, İsakalı bir karış uzamıştı. Yüzü|! güneşten kapkara olmuştu. Sı- caktan buram buram terliyordu Boynunda yaka yoktu, saçları yağlanmıştı. Birden bire sevindi. Onu bu kılıkta tanımalarına imkân yok tu, Saçlarını biraz daha kabart- tı, gözlerine manasız bir ifade verdi ve zairlerin başka kimsey- le konü; meydan - ver meden dışarı fırladı, tam bir kö ylü şivesi ile otomobildekilere sordu. — Kimi arryorsunuz? — Mösyö Sylvester Arnaud' nun şatosunu, —Ta orada Kat ormanlızm içinde. 'Amma kimse yok. Aile den biri öldü de, ge — Emin misiniz? —Tı.bıL Ben Sylvestre'in süt kardeşiyim. Karımla beraber ça toda bekcilik ediyoruz. — O hâlde gidelim. Biri dedi ki: —Bu adam Sylvestre'e benze miyor mu? — Süt kardeşler birbirine be nzemezler, — Sen ne dersin Adrienne? — Biraz andırıyor... Eğer Ar naud... Sustu. Eğer Arnaud bu ada m gibi güçlü kuvvetli, yanık ten Ni bir erkek olsaydı, o kadar çıt kırıldım olmasaydı, ona aşık o |lurdum... Onun tereddüt etme |den kollarma atılırdım, diyece kti... ”.. Otomobil uzaklaştıktan son ra, Arnaud geniş bir nefes aldı, — Ohi!, Tanımadı. Nakleden SELÂMİ İZZET rimkâr tedavileri GR AA n AT İrtihaller Sirozlu merhum Hacı Tahir İbey kerimesi ve Nafiz paşa za- |de merhum doktor Siddik beyin İzevcesi Behice hanım dün füce- ten irtihal etmiştir cenazesi Fe ner bahçede Amir bey sokağın- daki köşkünden bu gün saat on birde kaldırılarak — öğle nama- zı Üsküdar İskele Camii şere- finde badeleda Çamlıcada aile makberine defin edilecektir. Ma hdumu tayyare cemiyeti sabik muhasebecisi" Muzaffer Siddik İve damadı Kibrit İnhisar İda- resi Umum Müdürü Tahir Ke- vken beylerle ailei kederdidesi- zikasın ve Ziya ve Marko bi zail olmuş ve bu muhterem sesede canım kurtarılmıştır. | — Aziz ve mühterem doktorlara ve a kiymetli mücsseseye minnet ve şük ranlarımı gazeteniz vasıtasile arz ve iblâğını rica ederiz efendim. Kasım- paşada, Seyyit Ali Çelebi mahallesin- de No: 6 hanede mehum Mecit Bey kerimesi Zeynep. Türkiye İş bankası müdiriyeti umumi- yesinden : İnsa ettirmekte olduğumuz| müracaat Teşrinisani 929 ta dardır. İzmir şubemizin müracaat ta yevvel 929 tarihi-| ne kadard Talip olacakların kasa daire- lerimize ait plânları İstanbul| Bankamız müşavir mimarı M: svö Mongeriden almaları iâzım | dır. Edremit şubemize ait kasala- rın 1 Kânunusani 930 dan evel ikmali lâzımdır. Talip olacakla- vın müddeti nazarı dikkate al- maları icap eder. | İstanbul beşinci Asliy€ Hu- ikuk mahkemesinden: Ahmet bey vekili avukat Mu ammer Satih beyin müvekkili- ne izafeten Beşiktaşta âkaret- lerde 6 numaralı hanede mu-| kimler Melek, Makbule, Mebru-| re, Cahide, Hatice, Kevser, Ku- şeviş hanımlar ile Eşref, Hü- seyin, Nusret beyler — âleyhine| ikame eylediği tashihi kayıt davasından dolayı evrak — suret-. lirinin mumaileyhime berayi tabliğ ikametgâhlarına gö! rilmiş isede kendilerinin ora: bulunmadıkları ve ikametgül larinin de meçhul iduki mah: lesi muhtar ve heyeti ihtiyari- yesi ve muhakeme mubaşiri ta| tafından tebliğ ilmuhaberleri| zahrina verilen meşruhattan an| laşilmiş ve ber mücibi talep me zkür evrâk suretlerinin — ilânen| tebligat icrasina tahkikat haki mliğince karar — verilmiş oldu- ğundan tarihi ilândan itibaren bir mah zarfimda mahkemeye, müracaat, ve evrdk - suretlerini; İzmir ve Edremit şubelerimizin yeni binaları için kasa daireleri| Piyano.. İy: A S R Gayet — parlak tidesile suvi 'de merak aver ETROVİÇ in el SİNEMADA 1 irlerini kazı ası Petrof Balal EARSEDTEE NU YA TTTT LKL ALKAZARDA OPERA SİNEMAS İDEAL VE AYKIZ sesli filmlerini temaşa ermek Üzre ancak dört gününüz kalmışar . MULEN RUJ ( HÜZİKNL) PEK YAKINDA AÇILIYOR Nihayet Pariste olduğu — gibi İstan- Pek yakında w BROADVAY'! dümessilleri ; GLEN TRİON - MERNA KENEDİ Yanndan itibaren VİNTER GARDEN FACİASI * Lâyemut “NİBELUNGEN, filminin mümessili PAUL RİCHTER in en son şaheseri. ERERA UKUA SEREER . CAİi ININ K GECESİ ZETE Elyevim irse etmekte olduğu BİR A NBAĞI bulda da BİR AİLE MÜZİK LU BULUN. FİAT ENVEN - BÜFE MOl DIR MAT şehrimizde mevcut değildi. BÜYİ TANGO ÖRKESTRASI şeraiti havidir 2 Merkezi İdaresi: Galatada Ünyon Hanındadı! Acmtesl ubuynmayan şehirlerde ıeeıh aranmaktadır Telefon: Beyoğlu - /2 ma .vuuxıw*' KTIR. Het gün seat 18 den 20 ye kadar * AİLELERE , ÇAY DANSI İNE, ve SUVARELERDE ZENGİN VARYETELER Şimdi- ye kadar böyle güzel bir salon ESTRA CAZ ve MULENRUJ Bütün sehir halkının devam edeceği gâne salon olalacaklır. İttihadı Milit Türk sigorta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eylenz. Sigortaları halk için müsait aykası ğ HO- ——__—ı—-ıı' MILLIYETİN EĞLENCELERİ 12345671789 A EIIMEIIL][Z' ÜEJEI!IU Bu günkü yen! Dünkü bilmecemizis bilmecemz halledilmiş şekli SOLDAN SAĞA; 3: Boşluk (3) Genişin aksi (| 2: Kan alan adam (9) . 4: Nida (2). Kanun "iransıstf 4: Bğlenmek (9). (3) Rabıt edatı (2). 4: Kabul etmemek (9). 5: Zeybek (3). x 8. Bırakmak (9). &: Nota (2) Lezzet (3). Nida Ü 7: Tekmil (3). Şamdanda YUKARDAN AŞAĞI: Etem İzzet — Çok tehlikeli, yüzde yüz”yor, şaka yapıyor, hadiseyi de-| mahküm bir hastaydı..| ğimsiz gösteriyor fakat içinden| Doktor içeri girer girmez |konuşamadı. Kim bilir nasıl ya-|tekrar tekrar baktı, güneş yü-|önünden geçiyordu. Parmak-|yat boşandı: “Yüzü, gözleri hiç bir şey. Niha-'de doktoru söylediğinin yüz-|/hastanm başı ucunda — Onun içindir ki hastaya Jetrafı yanmış ve gözlerde müt-Janda loş ve beyaz odanın içinde| çarptığını ve gözlerinin alevle- |lerinin farkında değildi . Dal-)yangından çıkmış gibi 1: Zevk (3). Yıldırım (3). iber (2) Törpü (3). Bo d dşıımı G ö hiş bir ihtikan var. HuhııdedmnbıruııuııkvırdıYılmımpdhnmdmuçuşın bir çokl|gın dalgın hastanın boynuna|felâket savruğu olmuş kör olmamasına 1 man: — Gel gör.. hastanın hafif iniltileri kulağa çalışacağım Doktor cümlesini bitirdiği za-| ıehyordu. Hamra insanlarının,| yordu. eşyasının, yatağı-| nın, yu-'ımıun çiğli bir sabahı| hatıraları yokladığını Doktor: Dedi, Hamranın koluna hafiflandıran odanın hafif aydınlığı|lım. idokundu, tek yataklı odaya gir-|içinde : idiler — Nasıl?.. —İyi... — Zavallı binbaşı gün oldu. Daha bir kelime bile|di. O burna, dudaklara, çeneye|muş maddeler gibi - gözlerinin|sından kulakları yırtan oturan|ralandı. zünde bir kırmızı dalga yayıldı, larından başka hiç bir taraff kı-| Fakat baştaki ya-|misli bir hayranlıkla dinliyor- hemşire ayağa kalktı. Doktor| Diye yatağın üzerine eğildi,İnefesi daraldı . Başını bir def'a|mıldamıyordu . öyle değil ki iki ameliyat|du. sordu: Kalbi de dur- hastanım yarım açılan yüzüne|daha kaldırdı, hastanın başı u- |muştu, damarlarındaki kan da| hıuket! Soluk benizli, baktı. 'nunun yarısından aşası, ağzı ve çenesi sargıdan çıkarılmıştı. — Bir az evel ağzına siitlinüi|bu yanık burun ve çeneye, izti- =ı:'m çok büyük bir cesaretirüşemez. Bu gün yüzünü göz- |akıttım . için de ölmemek çok yük|lerinden aşağı açtım. Gözlerin-| Doktor güler yüzle, bir az da|baktı ve. bir de de tehlike var. Açılacak mı, İmağrur ilerledi , Hamra da be- |İki ıınıye Hamra doktonm çnk samimi| açılmayacak mr henüz belli de-|raber . Hamra daha ileri, hasta-|devam etti. Kelbinin elektrik- | bir arkadaşı olduğu için gülü-|ğil. “Edimme” ye kadar gözün|nm başı ucuna kadar git raptan solan dudaklara baktı, . Daldı. Bir saniye... * üç saniye bt bakış| Boynuna kadar beyazlar|cunda asılı tabelayı alevden bir|durmuştu, ve . Hemşire bu loşluk ve mabet |içinde gömülü olan hastanın |bakışla gözden geçirdi .. Gene |ra o alev alev yanan yanakların|gin yüzlü, çekik damarlı, menenjit yapıp derhal öldüre-|ayırdım, en küçük ve basit ba-|sükünu içinde bir cennet meli-|başı'da sargılar içindeydi . Yal-|hastanm üzerine eğildi. Dok-irengi soluvermişti. * Daha beteri parçanın biri |kım tedbirleri ile ben meşgul|kesi gibi beyaz kametini kımıl-/nız bir fark vardı. Bu gün bur-|tor soruyordu: muhhi” ya hemen yaklaş-|oldum. Hasta artık yaşayabilir.|dattı: mış. Bir “Felci mutesallip” yap-|İş artık tedavinin inkişafı me-) | masi yüzde doksan. Nihayet|selesi olmuştur. Mamafih daha| Dedi, ilâve etti: — böyle bir hastaya ameliyat ya- |on beş, yirmi gün kimseile gö- | yordu: — Acaba ne var ki?. . hembeyurh. durgundu, irileşen|beyaz ve boş bir kdm — Nı yapıyorsun Hamra ha-|maviş gözleri mehtap canlılığı-| yolanın dibine y!i' ybetmişti. Parmaklar ken-| Hasta uzun bir inilti Hamra yer yer derisi kabaran Hemıın durmuş Hamrayı |diliğinden işleyen serseri bir| Doktoör korktu: seyrediyordü ve kendi kendisi-|çark gibi ikinci düymeyi de aç- ne bu sorguya cevap düşünü-|tr ve.. nın ıoıleıınde irildi . Soluk benizli, donuk — mavi . Bir siyah ben Hamra-|Hasan filân yok . . Bir saniye son-|mavi gözlü, sarkık duda! Renksizdi,|let kımıldanışlı, medhu$ — Ne yapıyorsun *irildi. |küçük bir heyecan Hamra ne onun, ne öbürünün|gözlü, sarkık dudaklı, gergin|bu yeni hastaya koştü: * Bulleştiğini, ' damarlarımın — hızlajne yaptıklarının, ne düşündük- | yüzlü. cekik damarlı durgun vejre şaşkın: * Kapama “emri hazır,, (2) ıa;__. birden —Dokhrbıllııll" * Daha ne bir se$s. Hat Hastay! can öldürebilir.. Diye hâlâ kendi kaygıT (Bitmedi ) ı#'* hissedi-| kadar bütün vucudunu örten be-|hakemesini kaybetmiş kadif * yaz örtüyü usulcacık eliyle itti,|deminki güneş yüzlü, yakasını açtı. EN |tenli, mehtap gözlü, — Hadi Hamra hanım çıka-|titriyordu, yanakları kararmış|cana yakm Hamranın alev alev yanıyordu, zihninin|bir iskelet kımıldanışıylaâ Dedi. O bunu işitmedi bile.|içinde kasırgalanan hatıralar|dil doktora baktı ve belki on|Hastanın üzerine daha çok eğil-|sanki uçuşuyor ve birer can bul-|şimşeklenen bu hmgh" çahi % pir aei b lı.:c_ gibi l M mra - <n U""

Bu sayıdan diğer sayfalar: