9 Ocak 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

9 Ocak 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H'ilkür, ıfiliyet srmn Umdesi “Milliyet” tir i * Kânunusani 1930 REHANE — Ankara caddesi j 100 Telgraf mdresi: Milliyet, İs al Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ; İBONE ÜCRETLERİ i Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 7s0 » 1400 1400 2700 la; |» #elen evrak geri verilmez deti geçen nushalar 10 kunuştur. azete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. zl İ azetemiz ilânlarm mesuliyetini $ kabul etmez. vi * UGÜNKÜ HAVA iu $ Dün hafaret en çok 7 en az$ i İİ secidi. Bugün rüzgür | müre- Şİ 5 vil hava bulutlu olacaktır. i avtazlaca yorulduktan sonra |? ük bir odada rahat bir kol- “ uzanmca insanım damar- yıda tatlı karıncalanma- daşlar; bir keman teli gibi vin sinirlerimizin boşandı- duyarız; içimize tuhaf bir malik çöker; uyku ile uya- k arasında bir hale düşe- işi koltuğa Ouzanmadan evel ti) Heağımız şeyleri yapmak de 1 i | Siibuna (gevşeme) derler. “dikkat ediyorum, nefsimde »İlenediğim bu hal, hepimiz- k sık vaki oluyor. k önce bir şeye karar veri. İ. ,hurs ile başlayor, fakat ça- mil çevşi yoruz; yoksa aklı seli- vize hüsnü niyetimize, ha- Tetmize diyecek yok. Bunun utmuzdaki misalleri say- 0 tükenmez. bir zamanlar Şehre- itlerin ıslahma karar başla- |“ İdi, tam iş kıvamına gelir- ii greanete bu fazla yorgun- eklik geldi, işin Hema karar veri yıemurları arı gi KE: hareket uzun müddet etmez, Emanet memur- | vi 1bir gevşeklik gelir, işin ju bırakrverirler, Az son- *er köşeye sinmiş dilenci- ikrar meydana çıkar, s0- Nİ yine dilencilerle . dolar, » lar başlarını çevirip ba- * lar bile! "İ arf inkirlâbında da biraz İ olmuştu, taraf taraf he- /İ,$ gezip gazetecileri bile N ç harflerden imtihan ediyor- | kes yeni harflerle okü-inin babalarından biri GR. me: jerdir. Bu romantik mevzu on gündenberi sükütutun se- 45 ini araştırıyorum, bir tür- iŞ ramıyorum . i gölemki beni sevmiyordun, 'xdaneden sever gibi gö- * gm beni neden aldattm? Vİ sa gecelerinin hatıraları İm mi? Zannetmiyorum, “> senin hissizliğine hük- gm lâzım. Buna hükme-| Yeceğim . Ken bana bu fena oyunu orsun? bii, kaç kere telefon etmeğe | fpadim, sonra vazgeçtim. “a, düşünmek bile istemeyiz. | vesika alacaktı, oküma bilme- yenler mutlaka halk mekteple- rine gidip öğrenecekti, iH£ ön- ce bu mektepler adam almadı, abali yağmur demedi, çamur herkese bir gevşeklik geldi, bu- nunda arkasını bırakrverdik. Korkuyorumki ilk hız geçtik- ten sonra şu tasarruf ve iktisat mücadelesi de böyle olmasın! Dikkat ediyorum, hâlâ A- vrupa (Omallarmı (o terkedip onlar yerine yerli malları kul lanmaya başlamış kimseye ras gelemedim; Ne dersiniz, acaba yine gevşiyor muyuz? Orhan Şeyfi FELEK Acaibi seb'a Şu günlerde işiniz olmazsa saat 12 ile iki arasında Beyoğlu nun Tokatlıyan ile Tünel arasın da şöyle bir gezinin... Evvelce dölü kucağında yılışık yılışık ve lunuzu kesen “ Irından başka İstanbul ve bilâdi İselâse de çol olsuz, Vacakeiz, | den kambür ne kadra hil /kat acibe ve noksanları varsa caddeye dökülmüşler... Tabiatin İkahırına uğramış bir adama ta'n için söylemiyorum, fakat ekseti yabancı geçidi olan bu sokakta bu hilkat ucubelerini bir teşrih| ,laburatuarında gibi âleme gös- termekte mana nedir? - Madam ki polis sokakta el açıp dilenme yi menediyor, madamki dilen- cilik yasaktır... Madamki Şeh- remaneti binalarm cephelerini temizlemek için mal sahiplerini icbar ediyor, madamki büyük! caddelerden küfeli satıcı gibi, yük arabası gibi şeyler geçirmi yor... Bunlara neden müsamaha ediliyor.. Yahu bu kadarını da mı yapmak güç?! KOTİYONLAR... Yakında yapılacak balolardan birinde bütün davetli hanımlar yerli kumaş giyinecekleri gibi orada dağıtılacak kotiyonların da yerli mamulâttan olmasını arzu etmişler... Bu maksatla Eyüp tarafında oyuncak aramış lar. Bu iş için giden altmışlık İhanım bir oyuncakçıya sormuş: Saz) kirma yım? — Hanmefendi! Sözüm mec listen dişarr. Bir kaç kayhana İzarıltısı var.. Nasıl makbule ge İçer mi? — Sus! Dinsiz herif! Ve bundan sonra Eyüpte o- yuncak olmadığı şayi olmuş!.. MÜSABAKA! Haber aldım ki “Poli İzetesi bir şehir yürüme müsaha kası yapıyor.. &sası şudur Taksim saeydniği çamura bat! ler idman için müsa gitmişlerse de İşi y mağa mecbur olmuşlardır. FE “Tiyatro hayatı Haydutlar tası, bugünkü Avrupa edebiyatı nt doğuran fikir ve his hareket leri devrine ait bir şaheserle süslendi. Alman romantismi. Telefon mükemmel bir icat. Yalan söylemek için, göz kırp- madan yalan söylemek için icat edilmiş bir makine . Telefondan nefret ediyorum. Meselâ sizi aramak için tele- fonu açacağım. Hizmetçimiz e- velden tenbihli olduğu için, şöyle könüşacağız: «— Allo! «— Kimsiniz? «— Hanımefendi evde mi? ... Yok efendim.» tonal telefon başında yüzde İdoksan dokuz kere böyle atlar. Bu müsabakanın | yup yazma bildiğine dair bir| hur “Sebiller” in Haydurları o demedi mektebe koştu, derken | Schiller Almanyada, İngiltere- İtir.-1780 den 1787 ye kadar su- İden hayat ve medeniyetle barı-| tabiilikle oynadı. Emin Beliğ, — Ne oyuncakların var baka) sevkı tabii gibi, zaruri ve sarsıl MUGLAYEK RERŞE! sekizinci asır Almanyasının muzlim hayatı içinden alınmış türlü cazip sahnelerle ve par lak hayaller, musikar mısralar- la süslenerek esere büyük bir kudret vermiştir. Eserin biraz eski olduğu de Schakspeare ve Fransada|meydandadır. Fakat dünya €- Victor Hugo'nun tuttukları a- |debiyat tarihine geçmiş böyle yni mevkii işgal ederler. şaheserler eski de olsa oynanır. Schiller in esrlerinden “Zi.| Meselâ eserde gösterilen | iki le ve sevgi” geçen sene oynan-| Kârdeşten birini güzel, necip, miş, “Guillaume Teli” Abdul.|âli, ötekini çirkin, alçak, hile. lah Cevdet Bey tarafından ter. | kâr yapan âmillerin tahlilsiz cüme edilmiş, “Oridan bâkire. | kalması bugünkü san'at nazari- s7" de M. Nermi Bey tarafından | Yelerince bir kusur sayılabilir. hulâsa olunmuştur. Fakat Romantik edebiyat naza “Haydutlar” x tercüme işini |iyelerinde bunun o kadar'ehem muhterem Hasan Cemil Bey | iYeti yoktur. Eser çok vak'alı, üstüne almış. Alman eserlerin; |âdeta Cinai bir facia halindedir. metinlerinde tanıyan ve yürek- Eni perdeye ayrılan. 12 tablo. ten coşa coşa seven bu kıymetli | Jan mürekkeptir. Fakat vak'a. imulsar e «5k canlı bir. Hsanla|lârın içine konan derin fikirler, ei yüksek hisler ve parlak şiirler, ve aslındaki şiir ruhunu müm. | YükS€ : kün olduğu kadar muhafazaya | piyesi alelâde bir cinai oyun de- çalışarak bu meşhur eseri ter- rekesine düşmekten de kurta- nr. cüme etmiş. rma İ Hasan Cemil Beyi bu canlı Haydutlar, Sebillrin ilk eser) ve kuvet terme işin teb: lerinden biridir. Bu büyük AL-| Hi ederken, bunu intihap ve san şairinin edebi hayatını tah) şemsil eden Darülbedayi de al. il eden münekkitler on senelik| ,slamak isteriz. Gerek dekor bir fasıla ile birbirinden ayrılan | çe gerek sahneye koyma için iki inkişaf devresi gösterirler) giden gelen azami gayret yapıl Birinci devrede Sehiller henüz) mıştı, Saray, galeri ve hele ha- hakıki hayat ile temas etme- Ey çep miş, Rousseau" nun eserlerin- ola zl ei pek| den aldığı" ateşle medeniyete!” * vi ve insanlığın mukadderatına isyan etmiş bir ihtilâlci idealist ynandı. Johann Christoph Friedrich Sehiller (1759 - 1805) on seki- zinci asrın yetiştirtiği en ateşli şairlerden biridir. Goethe ile Oyuncular da allah için rol- lerini pek güzel oynadılar. Baş-| ta bizzat Ertuğrul Muhsin oldu. ğu halde en büyüğünden en ki İşüğüne kadar hepsi mükemme- Weimar da yerleşerek içti-İlen va: ne sahip olmuşlar maii mevki sahibi olduğu ve |dr. Oyunun tek kadın çehresini evlendiği zaman Schiller yeni-' Be hanım pek sevimli bir ren bü devirde şairin hayatı da #ersericesine geçmişti şır ve on sene kadar tarihi ve/İ, Galip, H. Kemal, Ercümeht, İelsefi eserler vücude getirmek Hazim Beyler rollerinin bil. le uğraşır. İşte evvelce unsan | hassa eri idiler, Hattâ Darülbe- için saadeti iptidai saffette bu-|dayi ailesine yeni giren genç- lan ve medeniyetin insanı ca-|lerden Talât, Atif, Zihni Beyler navarlaştırdığı davasmı güden) ve emsali bile aileye ısındıkla- Rousseau'cu şairi o değiştireni rı İspat eden bir kudretle rol. bu fasılâdır. Bundan sonra Schil| lerini başa çıkardılar, lerin ikinci edebi devresi baş- Dartilbedayi'in kendine ya- lar. Bu devirde Schiller insanı|raşmıyan eserlerini muahaze hayvani ve iptidai olan ilk tabii'ederken müessesenin hayrın. halinden insani ve ahlâki olan|dan ve tiyatromuzun terakki- ikinci bir tabii hale geçmeğe|sinden başka bir endişemiz yok mamzet bir mahlâk gibi görür,|tu. Ayni emelle böyle güzel se- Bu ikinci tabii halde insanda |çilip güzel oynanmış eserleri ahlâk duygusunun, hayvandaki |de tebrikle karşılamaktan bü- yük bir haz duyuyoruz. maz bir şekil alacağını tahay- İ. NECMİ yül eder. Medeniyeti bu iki ta- bii hal arasmdaki tekâmül köp-! rüsü ve san'ati bu tekâmülü ko. laylaştırıcı ve çabuklaştırıcı bir, araba gibi görür. Kulak misafiri Portakal kabuğun- dan benzin! Sıra ile hepimizi birer kere dolaştı: Yarın iâde etmek üze- İşte tarihi vakıaların tasviri şekli altında hata ile ceza nın, cinayet le kefaret in ve belki de daha derin ve karanlık ola- re iki lira borç istiyordu. Borç |” istemekle borç para alabilmek arasında uzuri ve mesafe vardır. Bizim arkadaş da bu mesafeyi bir ti lü kat edemedi. Para yerine ki tak insan irade ve hürriyet inin muammasını araştıran “Wal lenstein, Marle Stuart, Gil. Iaume Tell, Orldan bâkiresi » gibi eserleri bu ikinci dev. bilâkis | Schiller i göste ! İvermemem için kâfiydi . rin mahsülleridir. Haydutlar | kiminden de | birinci o devresindeki | kâne ret cevabr al- Idı. Meyusane yerine oturduk- tan sonra bir müddet düşünce- ye vardı. Sonra bir, elinde ya- nar bir kibrit çöpü, öteki elin- de bir portakal kabuğu, yanı- mıza geldi. | Portakal kabuğunu srkıp kib Haydutlar'ın ruhu, bündan 150 sene evvelki insan cemiyeti nin bağlarını heyecanlı ve zat duyguları için çok ağır ren asil ve necip bir ins yanıdır. Bir küçül tiraslı hileleri ile baba ocağın. ndini matrut bilen gen-| ya meydan okuması, | — Viz gelirsiniz, dedi, ben artık zengin. olmanın yolunu tuttum ! çerek zulme, riyaya, karşı kan ve ateşle harp açma- yorucu bir) — Nasıl? di: © Şadiyeciğim, canım, Şâdim; ediyor. senden vazgeçemiyorum . Seni sevdiğimi anlaman için Bütün bir gün, güzel gözleri- bilmem, ki daha ne yapmalı ni“, hâlâ avuçlarımda sıcakir- idim ını hissettiğim kalçalarmı vü- © Rontkenle'beynimin resmini cudunu, geçirdiğimiz zevk ka- aldıracak olürsam, muhakkak sırgalarmı düşünmemek iste. İsmin çikar. dim . Kalbimin çarpırtısmı dinli- Fakat muvaffak olamadım yorum, Şelik, Şefik, Şefik! diye Şadiye. iemek istedik- atıyor. çe, daha fazla düşündüm. ! Bereket versin muhayyelem Bir kaç satır yaz. Müsaade kuvvetli, Seni hep yanımda ta- et geleyim, senden artık uzak hayyül ediyorum da avunuyo- | kalmayayım . rum. Kendi kendimi aldatıyo- | Şadiyeden Şetiğe İrem. Yaramazım! İ Evin içinde gözüm kapalı ge Mektubuna © elbette cevap ziyorum, sen gözümün önün- vermem . den gitmeyesin diye. «Bu kötü oyunu neden oynu- | Ben bu haldeyken, sen bana: yorsun?» cümlesi sana cevap | — Oyun oynuyorsun! diyor- sun, Sen beni oyun oynıyacak (o Gel canım, istediğin zaman! halde miyim zannediyorsun? gel, durmadan gel, hemen gel... Ben ne yaptığımı biliyor mu-! Şimdiye kadar neden gelme- yum? Bir plânım mı var zanne- din sanki?.. Sana hiç bir zaman yenlere şu ceva- | ! | diyorsun? kapımı kapamamıştım ki, | Âşkla gurur insanı sersem) Gün, vakit, saat be" Tene, | Mizah, Mikâye. Roman, Söz arasında Doktorun canı fena sıkılıyor- | yapmamışsınız, size neden para du. Kadıncağız fena hasta idi, | vereyim? kurtaramıyacaktı . | Kadının kocası sütçü Meh- met efendi de çok müteessirdi. ... Meşhur atıcılardan bey avdan geliyordu. Atıcılık- Bekâr kalırsa hem kendisi hem | tan, kençlinden aşağı kalmıyan de inekleri perişan olacaktı . Doktora: — Elinizden geleni yapınız, dedi, her gün geliniz. Eğer ka- arkadaşı İhsan beye rastgeldi: — Nasıl, epi av vurdun mu? — Bu gün çıkmadım. — Ben şimdi geliyorum. Yir- tım iyileşirse size elli lira veri- mi beş okkalık bir tavşan vur- rim. — İyi amma, iyi olacağını si- * ze temin edemem ki . anı yok doktor bey. nim size itim iz nizden geleni yapınız. Karımı iyi ederseniz de, öldürürseniz de elli lirayı vereceği Zaman geçti. K Gömüldükten s casından elli — Sana mete — Nasıl olur, cektiniz. Be-| Idü. r İstedi . borcum yok. elli lira vere- mediniz . — Ben elimden geleni yap- tım. Siz bana ne olursa olsun elli lirayı vereceğinizi söyle- miştiniz — Evet, karımı iyi etseniz de, öldürseniz de elli tira vere- ceğim dedim. — Tamam. şu komşular şahit z mi? — Etmedim. — Öldürdünüz mü? — Allâh vermesin neden ben öldüreyim? İsraf gecesi. 4 üneli haftanın $ niciliğini Darüşşafaka lisesinden 902 F'u- at B. kazanmıştır. dur: 434 üncü haftanın en mühim ra doktor ko- Evet amma, karımı iyi et Yazısı şu- | dilecel Sİ | dum, — Bu bir şey değil azizim. — Amma yaptın! — Bir şey değil ya, Ben ge- çen gün, hilâfsız söyliyorum, kırk beş okkalık vurdum. Hüsrev bey bir an düşündü, sonra: — Söze ben başladığım için hâtâ ettim! dedi. Nerede ve kim söylemeyeceğim. lar. Yanlarından bir bey geçti. biri sordu: — Ayol, selâmlaşmıyorsu- muz; darıldınız mı? — Birak şu ahlâksızı... — Ne oldu.? — Ne olacak, olduklarını bu yaz köşkte İoturdu. Gelini baştan çrkardı, kızıma yapmadığını bırakmadı, hizmetçimi ayarttı... Benim- se yüzüme bile bakmadı... M.M. irfihaller Sabık Paris sefareti başatibi Seç | 20 — ih Hamit B. vefat etmiştir. Mülga divanı hümayun beylikçi- liğinden mütekait Mehmet Asaf irtihali darı beka etmiştir. N: Hüsrev İki kadındı- 9/1/930 programları (İstanbul ayarile) Ankara 1575 m. 18.18 30 — Konferans veya der 18.30 19.15 Salon orkestrası. 19.15 20.30 Solo veya taganni 20.30 2045 İştirahat 20.45 21.30 Ajans haberleri ve raporu, Gi İstanbul 1200 m. 5 Kı, 17,30 - 18.00 Saz heyeti? Borsa haberleri, 18,30 20.3: Jazz - band: Orkes- tra: Tehaikovovsicy. Capri- ceis italienne Puccini, Tos- ca fantaisie, Violon, Solo, | Berg, Coinzouette Maufrec l Vienes Pot Pouürri, 20,30 - 22.30 Saz heyeti, Anado lu ajansı haberleri, rr Belgrad 429 m. 19.— Cafe Moskva orkestrâsr. 20.30 Fransızça dersi 21.— Konser 22.40 Radio Çuartette. —— Budapeşte 550 m. 20 kw 17.— Macar şarkıları, 18.40 Orkestra. 20.05 İngilizce dersi 20.30 Opera: “Cosi Fan Tutte" Mozart. Program nihayetinde tzigan İ orkestrası. | Bilkreş — 304m. 12 kw, -|16.30 Radyo orkestrası. 17.10 Radio orkestrası. Tiyatro. beg Katovic 408 m. 10 kw 17.20 Gramofon 18.45 Solistes konseri. 21.30 Orkestra, 24.— Dans havaları, — ei gün öğleyin Bostancıdaki etgâ- hından kaldırılarak İç erenköyünde- ki makberei mahsusuna naklü defne-| Moravska - Ostrava 263 m. 10 kw. © “KLİŞECİ 1 İSTİYORUZ Cam çekmesini bilen bir kli. haberi; tasarruf gününün aksi şeciye ihtiyaç vardır. Her gün israf gecesidir. İltısat mücade-| saat 16 dan sonra idarehane- esine atılalı ne kadar oldu. Ge- mizde çinkografımız Saim beyi çen haftanm en mi tasarruf günü değilmi idi? Halbuki Noel gecesi nasıl geçti raf edildi Beyoğlunda oluk gi ik âkti, bu paraların kıs- isi harice gitti .Sarfedi- vvetle neler tasarruf sene- ik?... Gül mi kü len paralar olmazdı ?. Ts rmak hak- > Milesirli şahsma |< gibi mensup bulunduğu cemiyete de sirayet eder. arrufa riayet, yerli mallarına rağbet diyen gazetecilerin ek- serisi kendilerini dinlemiyen- İere mi tâbi olacaklardı. Şimdi yaptıkları istatistiklerde korkunç gecenin korkunç ra kamlarını görüyoruz . İşte esen bu müthiş israf gecesi ye-| li bu haftanın en mühim habe- | “İridir.» ran bı verdi: — Baksanıza birader, porta- kal kabuğundan benzin istih- sal ediyorum! Kulak misafiri gel... Gel Şefikçiğim. “ Kollarım a- çık seni bekliyorum. Evime gel, geldiğini herkes görsün. Herkesin gözü önünde sevişe- Kim. Varsmlar bana namussuz desinler . En büyük namus âşktır Şe-| fik, Seven bir kadın namussuz olamaz . Çabuk gel, biraz sonra gel, hemen şimdi gel! Şefikten Galibe Tuzlalım! Sana bu gün mektup değil, sekiz sahifelik bir gazete gön-| deriyorum . Çünkü bu yazdık- larımı yekünuna baktımda, mektuptan ziyade gazeteye benzediğini gördüm. Doya doya oku! Ben galiba, seninle konuş- maktan ziyade mektuplaşmağı tercih ediyorum. Tercih etmekte de haklıyım İhat Çünkü seninle konuşmak belâdır. İki kelimede bir şözü- Zaman, para bol bol is- P özi ileyi Herkesin halkı yad Tas mücadelesinde ! ei inin Pendikde Rifat nda bahçe gat İcra #uayyende mah a etmemek giyap kararmı divan. banesir bu > 30'da | HAYDU TLAR pm — Dur, dersin, öyle amma... Ve yarım saat saçma felsefe yürütürsün . Halbuki , mektupla bile diyemiyorsun, sen, gık! İsözümü kesmiyorsun. Sonra mektubun bir iyiliği | daha var. İnsan çok kere iste- diği ile beraber istemediğini de yazıyor . Sözle yazı arasında ki fark... Vazgeçtim kâfir, susuyorum. Ne dediğini duyar gibi oldum, Sesin kulağımda: — Baştan traş ediyor, sonun- /B da Şadiye ile perdah edecek! İdiyorsun değil mi? Bu sefer aldandım yavrum. Sana uzun uzun bizden bahse- deceğim . «Biz» derken, seni kaştetmi- yorum. “Sen hiç bir zaman ro- man ve macera kahramanı ola- madın, ölamıyacaksın da, Biz dirken bir Müselles mii- ii terk ettiğinden kanımı 2: 215 122. 2 18.30 Musigue de chambre. 20.— Orkestra (Prağ'dan). 23.15 Askeri Bando konseri (Bırmodan). Ms Prag (o 486m. 21 — Fransız gecesi na sal'dan). 5 kur, (Smeta- * (23.15 Narodny dan orkestrası. ai Roma: 441m. Sü kw. "118.30 Konser İ2.02 Fransiz onerası gecesi :Les Pecheurs'de Perles, Bizet” nin eseri. La Nevarrese, Massenet'nin eseri, si Vivana:. . S16m, 1Skw. 16.30 Gustav Macho orkestrası 0.30 İngilizde dersi. — Piano konseri. Orkestra. 15 Aria ve şarkılar 2.45 Orkestra; Program nihayetinde telsiz- İle resim neşriyatı. Yeni neşriyat Türk Spor Bugün çıkan 15 inci sayısında, Bisiklet ve futbol federasyonları İrcisi Muvaffak Beyin makalesini, fut İbolen Vehbi öldü; Sporcuları İmiz bayatta apıyorlar; Spor ui- İncmasında koyboylar Amerikali bir İmilyoner Fener takımını çaliştırıyor Türk gibi kuvvetli; Avrupad doluda ve İstanbulda Spor. Sizin i- Roman müsabal, *esaviyüssakey B, C zaviyelerini Nimet, Şadi- ye ve ben teşkil ediyorum . Dur telâş etme. Hemen, oku- yup anlamadan: — Ben bu müsellesi bir çok romanlarda gördüm! deme , Sana roman « anlatmıyorum. Bilirsin ya, palavradan nefret ederim , Şimdi beni iyi dinle ve ma- İ sal dinlermiş gibi dinleme. A — Zeki ve akıllıdır, (bu İbenim) sakin ve uslu, toy bir gençlik çağı geçirdikten sonra ile evlenir, Sevişerek, birbiri- ne âşık olarak evlenirler. Ask- ları devam etmektedir. Birbir. lerini hâlâ sevdikleri muhak- kak, Filvaki bu üşkm alevi ve İlkrvilermi yok, iteşi pek fazla İdeğil, amma gene orta ve tatlı bir harareti var. Ne ben vapur anıyım ne de o salamandta sobası 4. (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: