23 Mart 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

23 Mart 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Ümdesi “Milliyet” tir, 3 MART 1930 EHANE — Ankara caddesi Telgraf adresit Milliyet, İs. “ Telefon numaraları: v 4 .ıuı 3911, 3912, 3913 l._v 400 kuruş 800 kuruş 250 ., 1400 » 1400 — 7, 2700 » N n evrak geri verilmez geçen nushalar 10 kuruştur. 'Ölı ve matbaaya ait işler için ( J" kabul etmez. müracaat edilir. ilânların mes'uliyetini İGÜNKÜ HAVA ıı"uhlım €n çok 14 en az ! ıî—ı idi. —Bugün rüzgürmüre- ğ y 3rerk, hava açık olacaktır. Ş n * borçları zamanlarda Almanyada yziyetin bir çok müşkü- Hİyttiği gelen haberlerden klayor. Almanyanınm artık Ü .ü re harp tamiratı na- | vereceği para tes- 1,ng plânı denlîen bey- ııl vesika nihayet — kat't En jraldı ve tatbik edilecek bi 5 'Almanyada mali şerniti Ihıilara uydurmak mese- İ dkıne bir çok müşkülâtı | bEKü 'hıft.ııardu Reichstag'ta ğf' veden gürültülü müna- gayeni malf — kanonların, | ( ,tmilliciler tarafından ne | letli itirazlara uğradı- | Almanyanm ma- ,' adamı olan Herr LA cğer Almanyanın mali ' i böyle devam eder de kapatılamazsa Ber- d etinin alacaklılara ıtla borçların tecilini is- İmümkün olacağını söy- y Fakat alacaklılar bu- ül-ederler mi? . Alacak. öre bütçenin açık olması ç) likümetinin kendi k.. ângğr 0 malf vaziyetin 1s- "V bir miltehassısa kâfi bir ıılâhîyct verip 'u_ " Yalnız muhakkak 0- yar: Mali vaziyeti ' n birtek adama vâsi /vermek ve onun dedi- betmek mümkün olsa | lebir çarenin devamı olıcıkur Bu, gayri parlâmento hışnım— dislerinin izin ve abesi 1 fitün ; ve salâhiyeti bir adama . |rin söylediği MİLLİYET PAZAR — 28 Heykel - tıraş... Lâtife etmeği sever ve lâtife- ye tahammül eder bir arkadaşı- histe ne kadar yvdıtilll sahibi imiş ya.. Anlım, ınheu. anlattı, o ka- dar ki, ne onda anlatmağa me- cal, ne de bizde dinlemeğe ta- hammül kaldı. Aramızda bulunan bir yaban- cr heykeltıraşlık hakkında irat edilen bu uzun nutku alâka ile dinliyordu. Nutuk bitince sor- du: — Bey, galiba heykeltıraş o- lacaklar, . Ben cevıp verdim: — Tıraş, derseniz evet...ama heykeli yok*... Ozaman hatip reverans ya- İparak kendini takdime lüzum |gördü: Apartıman komşuldrı Fahir Bey karısının elini t (sıktı: — Hadi aorvar, dedi ve apartı mandan çıktı. Selma Hanmn ka- pıyı kapadıktan sonra balkona gitti. Buradan kocasına baka- cak ve el sallıyacaktı. Bekledi! Bekledi! Bekledi! Fakat nafile! Kocası kabil de- gil çıkmıyordu. O zaman zaval- İr Selmanın kafasına dank etti: Fahir onu aldatıyondu. Hem de en alt katta oturan aşifte ka- dmla... Zaten çoktanberi kocasının vakitli vakitsiz aşağı inmelerin den de mesele çakılıyordu. Hid detle balkonun kapısını kapadı. | Ve iki şakağımı yumrukları ara- |sına alarak düşünmeğe başladı. Tam bu esnada sokak kapısı hafif hafif üç kere vurulmuştu. Selma gitti açtı. Gelen Harun- — Heykel de bizzat bende- | du. niz! Kulak misafiri Yektepiiler / müsabakası 'Türk kadınları 45 inci hafta birinciliğini Ar navutköy kız kolejinden Zehra H, kazanmıştır. Yazısı şudur: *“Türk akdınlarının da, bele- diye intihaplarında müntehap ve müntahip —olmak hakkmı kazanmaları bu haftanın en mü him haberini teşkil eder. Millet Meclisinde müzakere edilmek üzre olan — Belediye İkanunu, Garp kadınlık âlemi- myçoktan kazandığt — intihap etmek ve edilmek — hakkını, Türk kadımnlarına da vermiş ©- hayor. Bu hakkm — verilmesi, 'Teşkilâtı Esasiye kanunumuza da pek uygundur. Çünkü Teş- kilâtı Esasiye kanununun.Türk hukuküu âmmesi hakkındaki bir | maddesinde, fert, zümre, sımıf arasında hıç bir imtiyaz ve mü- savatsızlığa cevaz vermemek- tedir. Gatp memleketlerinde, er- keklerin malik bulundukları hakların hemen hepsi kadınla- ra da verilmiştir. Hatta meb'- uslar — arasında bile kadınlara rasgelinmektedir. Türk kadınınım istidat ve ka- biliyeti çok yüksektir. Kadın- lar erkeklere verilen vazifeleri de ayni derecede — hatta daha fazla bir muvaffakıyetle haşara- bilirler, » İstiklâl mücadelesinde sırtlarında cephane — taşıyan Türk kadınları buna üÜlvi misâl teşkil eder. Türkiye Cümhuri- yeti kadmlara, birer birer hak- Tarını vermekle, şimdiye kadar istifade edilemiyen — bir altım madenini oluyor.., iyetini düzeltmek cihetine gi- dileceği çok şüphelidir. Alman- yarım bügünkü işlerini bilenle- ine göre hükümetin ün azmü kuvvetini toplayıp Millet meclisi olan Reichstag'ın kuvvetli müzaheretile muşl:ulâı tı yenmesinden başka ciddi bir Almanveıım mali va- | embe gm daha mü- !zdıvıç Zaten eski çare gonıl.muyor 'L'ı-ı'&"_“ lasta yemek vıyeı:egıx. dans e- decegiz eğleneceğiz . Davetiye- ıç:nde baş başa verin de davet edeceğiniz dostlarınızm — isim- di yazın. Çıkıyorlatdı. Cevdet Bey seslendi: — —— —? Bir dakika daha gelir misi Tekrar dönelerken Cevdet Bey cebinden çek i genç kıra uzattı. — Ferda Hanım bu sizin dü- — Vay sen ha? diye haykır- dı. Nerden çıktın böyle?... Harun hafif bir sesle cevap verdi : — Sabahtanberi kulağım ki- rişte bekliyordum. Nihayet ko- canin merdivenlerden indiğini duydum. Hattâ iki kere de ök- sürdü, Bunun üzerine ben de çıktım geldim ! Selmanın boyrnuna atılmak ve iştiyakını gıdu—mekm:dı Fa- kat genç kadın & ile buna mâni oldu ve dedi ki: — Aman dikkat et! Kocam daha gitmedi ! demincek inmişti. — İndi amma apartımandan çıkmadı. — Hay Allah müstahakkını versin, peki şimdi nerede? — Nerde olacak fişıkdaşlık- — O sizin altınızdaki dairede oturan aşifte ile!.. Selmanın çenesini bıçak aç- mıyordu. Fena halde mütecasir di. Kocasının bu muazzam cür- mü irtikâp etmesini bir türlü aklı havsalası almryorndu. Genç sevgilisi kendisini teskine ça- lıştı: —Neolur sanki, diyordu. Kocan seni aldatırsa neolur, zaten sen onu sevmiyorsun kil Selrna sinirli sinirli cevap ver dit R — Bu da mantık doğrusu! — Amma sen de onu benimle aldatıyorsun! — Her ikisi ayni şey değildir. O benim kendisini aldattığımı bilmiyor. Halbuki ben... * — Kocanın her şeyi öğren- "İmesini mi istiyorsun? — Sana da lâkırdı anlatmak deveye hendeke atlatmakla mü İsavi! Şimdi ortada bir vak'a |var: Ben kocamın beni en alt kattaki kadınla aldattığını bili- yorum. Hattd şimdi bile kım bilir.. Selma sözüne devam edemi- — Baua dazatı dis Beşefendi, düği hn sizin için lakat davet ılııbı benim, haydi selâmetl> şimdi. İkisi de heyecandan biribirine Çarparak çıkı.'ar. görmüş Cevdet Bey mürzvet bir yaşlı Efendi baba vaziyetin de yaptığı işten zürür ve iftihar düymüş gibi koltuğa yaşlandı. Nusret Bey yaklaştı: — Aşk olsun, dedi. Kibarca iş yaptım. Hem de alameriken bir usul! — Evet, fena olmadı. Sonra iki kollarını açarak| — Ne? Fahir burda mı, yahu | yordu. Aşağıda geçen hidseler gözünln önünde canlanmış göz pınarları dolu dolu olmuştu. Harun: — Hadi, hadi, dedi. Deliliğin lüzumu yoil Gel bana, gel öp bakayım benil O sana ihanet ediyorsa sen de mukabelesiz durmuyorsun ya... Hem ihane- tini dakikası dakikasına ödeye- ceksin iştel.. Harım bu sözleri hentiz söy- lemişti ki apartımanın merdi- wenlerinde bir gürültü bir patır- dı Koptu. Biri koşa koşa yukarı çıkıyordu, Selma: — Eyvah yandık diye hay- 'kırdı.. Eyvah kocam geliyor ga- Hiba! Seninle benim münasebeti mi çakıtı. Aş Zıda senin buraya gelmeni bekliyordu galiba.. Ey- vah ne dedin de geldin! Sonra pür telâş yandaki mut- fak mendiveninden dışarı fırla- aldı. Harun şaşırmış kalmıştı. Ne yapıcağını bilmiyordu. Bir müd det teroddüt etti ve sonra çanei selâmeti baskıma uğrıyan her aşdım yaptığı gibi bir masanın altına girmekte buldu. Sonra tıs! pıs! Kapı birdenbire açıldı. Harun masanın altından bir de ne görsün en alt kattaki ka- dmımn kocası katmış zavallı Pa- ,hiri önüne, atıyor sopayı, bası- yor kantarlıyı!.. — Ulan rezil heçif, utanma- dan karımna göz diktin ha... Al sana çaaat! Al sana paat! Fahircik öyle dayak yemişti ki, ne yapıcağını bilmiyor: — Mededallah!.. İmdat diye bağırıyordu. Harunun bu işe vicdanr Tazı olmadı. Bir aralık sanki gürül- tüyü aşağıdan duymuş ta gel- miş gibl masanın altından dışa- rı fırladı. Zaten biraz da boksör Tüğü vardı. Fahiri döğen adamı yakaladığı gibi kolundan kapı dışart attı ve arkasma - belinin ortasına budur diye bir. tekme Atmağı ihmal etmedi. Oh hetle Yarabbi şükür! Fa- hir kurtulmuştu. Hemen Haru- nun iki ellerine sarıldı: — Allah mı gönderdi sizi, Al. lah mr gönderdi be birader! ye teşekkilre başladı Harunun bir elini bırakıp öteki eline sa- rılıyordu. Bu esnada hiç bir şeyden ha- İberi olmryan Selma aşağı inmiş |ti. Kocasile sevgilisinin bu vazi yetini görünce.hayretten dona kaldı: Fakat sonra derhal kendisini topladı: — Beyefendile tanışır mıydı- nız bak ben onu bilmiyordum, dedi. sonra altı çapan oğlu çıkardı. Sustu!.. Nakleden: - MÜMTAZ FAİK en- |yoruz. Kendi emektar adamla- rımıza esirgiyecek değiliz ya, tek ilâve etti: — İş olsaydi, çekleri daha /yüksek rakkamlarla doldurur. dum amma,zarar yok,bir iki ay sonra yeni gene bir vesile bulur | sonra| bir ikramiye daha veririz. — Hayırlısı! Nusret Bey sigarasını söndür- meden yenisini yaktı: u düğün samı biz de ge mı di ceğiz allah ıŞkmı! — Ne verdin? — Ne yapacağız başka? — Ferdaya bin. Nüsret Bey kızdı: — PFena değil. Alâeddine? — Yok, haniya, demin onlara — İki bin! lediğin gibi uzaktan merha- — İyi.. Sana beş bine patlı- |ba diyecek kadar ihtiyarlama- demek. Zarar yok , insan | dım. Gençler gülüp sevişirken ğün ikramiyeniz, hediyeniz zi- 'mes'ut verilecek. fet gecesi dı ve dağru çamaşırlıkta soluğu | | zif edilen 46 memur, Maliye ve © Dayinler geldi GNL LT LA ( Birinci sabifeden mabad ) müsbet veya menfi bir mütalâa dermeyan edilemez. Düyunu umumiye işleri hak- kmda izahat vermek icap ettik çe tebliğ neşredilmesi tekarrür etmişti. Nitekim, bu karara tev fikan geçenlerde bir tebliğ ya- pılmıştı. Maliye vekili Beyle görüşerek ittihar ettiğimiz bu karar üzerine bittabi ayrıca beyanatta bulunmağı müvafık görmiyorum. Lüzum görülürse gene tebliğ edilecektir. Resmf tebliğler haricinde söylenen şeylere ve çikarılan şayialara hiç ehuıımlyet verilmemelidir. Müzakeratta düyunu umumi- ye mükavelesinin tâdili mevzuu bahis değildir. Ankaradan A- vwrupaya gitmek üzre ayrıldığı- mıza dair vaki neşriyat asılsız dır. Parise ne zaman avdet ede ceğimiz henüz malüm değildir. Bu Ankarada yapılacak mü- zakerat ve tetkikatın cereyanı- na tabidir.” İstanbula sırf Boğariçi ha- vasıtır almak için geldiğini söy leyen M. Vayt, Düyunuumu- miye binasınm Hükümetimize ne vakit teslim edileceği süali ne âdemi malümat beyan etmiş tir. İtilâöname mücibince, bu bi- nanım Mayis nihayetinde Hü- kümetimize teslimi icap etmek tedir.Fakat, bu tesellüm mua- melesinin ifâsi için bitmesi icap eden bu mülesseseye ait 30 sene Tik evrâkm tasnifi ancak 3 - 4 aya kadar biteceği anlaşılmak tadır. Düyunu umumiye memurla- rmm tasfiyeye tabi tutulması fizerine müvakkaten üÜcretle tav kâletinden gönderilen 40 kadar memurla birlikte bu tasnif işi- le meşgul olmaktadır. Zekâi Bey de, ecnebi Dayinler vekille rile birlikte bugün Ankaraya ha reket edecektir. Kendilerinin yarın Maliye Vekili Saraçoğlu Şiikrü Beyle görüşmeleri muhtemeldir. Da- yinler vekillerinin vaziyeti Dü- yunu umumiye meclisine izah etmek ve icap eden salâhiyeti alkmak için Parise gidecekleri saylası nabemevsimdir. eamim aa > nnn senem n TEŞEKKÜR fi ay mukaddem gözlerime ariz| “ İ mek arızasından kurtarmağa muvaf- —ALALALA! diye haykırdı. İşi çok karıştırmağa gelmez ? gittin, ilıye kadar eğlendik! Allah versin! olan ve hassai rüyetimi ihlâl eden bir| hastalığı tedavi ederek beni görme-| fak olan Cerrah Paşa Haatanesi Em- razı Ayniye mütahassısı Hakkı Hayrı | Beye minnet ve şükranlarımı Iblağa ceridel feridelerinin vesatetini rica e- derm Efendim. Devlet matbaası musahhihlerinden Abdi Tefik DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI Elektrik motorları hakkında 9 "Temmuz 1924 tarihinde 182/176 nu- mero tahtında Sinai Müdüriyetinden enbeş sene müddetle bir kıt'a ihtira beratı istibsal kılınmıştı. Bu kere ih- tira mezkür furuht veya ahere icare| den: verileceğinden iştirasına veya iştica-| İstanbulda | rına talip olan zevatın Yeni postahane arkasında Aşır Efen| di Kitapbane sokağında Türkiye ha- 'nında 18/22 numeroda mukim vekili İSTOK efendiye müracaat eyleme-i Facia! Gazmrma €Birinci sahifeden mabad ) — 25-30 kilometre ile gidi- yorduk. Virajı dönerken niha- yet 7-8 metre kadar ilerden fe- nerleri sönük bir otomobil gör- düm. Lâakal 60-70 kilometre ile geliyor, viraji bu kadar yük- sek sür'atle dönerken tabif ola- rak bozuk bir istikamet takip ediyordu. Müsademeden kaç- mak imkânı olmadığını anlayın ca faclanın tesirini azaltmak i- çin direksiyonu kırdım ve kal- dırıma doğru ilerledim. Kaç- mak kabil olmadı. Kulak zarla- rımı patlatacak müthiş bir ta- taraka oldu. Şiddetli bir sarsın- tıdan sonra iki makine birbiri- ne geçti. Sönük bir fener ay- dınlığında karşıdan gelen şofö- tün havaya fırladığını gördüm ve kendimden geçtim, — Aklmı başıma geldiği zaman hâdiseyi polise haber verdim.,,. Nöbetçi müddei umumi ge- lir gelmez zabıta tabibini cel- betmiş, iki maktulün — defnine ruhsat vermiş, yaralıların Be- 'yoğlu hastanesine naklini em- retmiştir. Ölenler karşıdan gelen oto- mobilin şoförü Mehmet ve müş terisi Mikedir. Mike Arslan ra- kr fabrikasında - çalışmaktadır. Panorama bahçesinde geç vak- te kadar oturmuş, evine otomo- bille dönmek istemiştir. Şoför Mehmedin arabasma arakdaşı Pavli ile birlikte binmişler, ara- bada iki yolcudan başka müa- vin İlya ve Mığırdıç olduğu hal de Gümüşsuyu yolu üzerinden Ortaköye doğru ilerlemeğe baş- lamıştır. Facia Beşiktaştan bi- raz ilerde olmuştur. Hâdisenin mesuliyetini çar- prşan otomobilin vaziyetine gö Te tesbit etmek isteyen müddel “smumi mütavini Fikret Bey Sey riseferin mühendisini istemiş, telefonla verilen emre rağmen mühendis Lütfi Bey gelmemi: hakkında takibatta bulunu! Üüzre zabit tutulmuştur. Nihayet |sabahımn beşine doğru gelen Seyriseferin — mühendisi Fahri Bey bir keşif raporu tanzim et- imeblâğ mukabilinde San'at a Prim istiyorlar BRAAEEIAMY SN ( Birinci sahifedez. mabad ) ri fabrikaları imal masrafları- nın fazlalığını ileri sürerek ihra #at emtiasından alıman — bütün resimlesin kaldırılmasını ve ih racatın tamamen serbest olma- sını temenni etmektedir. Bazı müesseseler, muamele vergisi ve oktruvanın ihracata mâni olduğunu ve sıkıntı tev- Hit ettiğini, birçok malların elde kaklığmı, bunları gimdiki vazi yete göre müsait fiatlerle ihraç edebilmek ve muattal kalmak- tan kurtulmak için hiç olmazsa bu rüsuma tekabül edecek ka- ;i:rllırun Rrimi itâsını istiyor . Haber aldığımıza göre, Hü- kümette ihracat primi vermeği esas itibarile müvafık görmüş- tür. Bu cihet iktisat programın da nazarı dikkate alınımıştır. İktisat mütahassıslarına göre, ihracat primi verildiği takdirde ihracat emtiasından — madüt o- lan bazı mühim eşyayi, rakip memleketlerden daha ucuz ola- rak cihan piyasalarma çikar- mak kabil olacak ve bu da ihra- catımızın ehemmiyetli surette artmasını temin edecektir, Pri- min, imal edilen eşya kıymeti. nin yüzde onu nisbetinde ol ması müvafık görülmektedir. Fnniyet sandığı mütürlü- Şünder: Rukiye Mukadder Hanrmın 7542 ikraz numaralı deyn sene- di mucibince istikraz eylediği Sandık nanıma merhun bulunan — Ga- latada Arapcamii mahallesinde Yelkenciler caddesinde eski ve yeni 53 numaralı ve elli dört arşın üzerinde kârgir iki kattan ibaret bir dökmeci dükkânınm tamamı vadesi hitamımda bor- cun ödenmemesi haşebile müza yedeye çıkarılarak yediyüz lira miştir. Bu rapor Hakkıyi itti- ham etmektedir, Hâdisenin tahkikatma devam edilmektedir. Mecrühların ah- vali Sıhhiyesi iyidir. Sinet Bey- le Süzan Hanmm, Mıgırdıç,Pav- li yaraları hâfif olduğundan |hastaneden çıkmışlardır. Şoför Hakkı, İlya, İbrahim — ve Zeki |Beylerfe Nuran Hanım tahti tedâvidedirler. Hayatları tehli- ıktd: değildir. Jandarma imalâthanesi mü- düriyetinden: 2500 ilâ 3500 çift kundura kapalr münakasa ile satın alma caktır. Münakasa 12 Nisan Cu- martesi günü saat 14 te İstan- bulda Gedikpaşada Jandarma i- malâthanesinde — yaprlacal Şartname imalâthaneden verilir Istanbul Birinci Ticarci Dairesin- Müflis Baki zade Tahir efendiye Bit yazıhane eşyasile bir — miktar av derisi 31 Mart 930 pazartesi saat on buçuktan on ikiye ve kabil olamadığı takdirde ani takip eden günlerde İs- tanbul Bakkpazarında Nevşehir ha- leri. iz akşamdan düğünde” yeriz, |içeriz, tam çakır keyif olduk mu Cevdet Bey sigarasımı çeke- | öteye düşeriz. Zaten gençleri |bi hemet sesinin tomunu değiş- pek sıkmak doğru değildir, on lar varsınlar, kendi akranlarile sabaha kadar eğlensinler, ye mek, ıçııek bedava olduktan Cevdıet Bey gülüyordu: —Eğleuu içinde eğlenti, hâ ni iki perde üç komediler var- dır, onun göbi bir şey! — Fena mı, burada iş olmadı diye-somurtup duracak değiliz yı.. işte liman işi çıktı. Liman İık işler daha üyidir sen merak Varken bir Hmana da biz demir atalrm. — Demir tarama da: — Yok, yok, telâş etme. Ge- biz o gün ö- tunda furuht oluracağı ilân olunur. Nusret Bey sözünü ikmal meden aklına bir şey gelmi: tirdi: — Ha, bhak, senin için bir ha- vadis işittim, Kimdi ©, he ise ismi lâzım değil. Geçen Salr günü, yani bizim Taksimde e- ğlendiğimizin ertesi günü seni Arnavutköyünde görmüşler. — Olabilir. — Otomobilin sökağın içinde tamam üç saat beklemış! — Yemeğe gitmiştim. Bir al- | Olmadı,. man misafirim vardı. — Erkek mi? miyordu. — Erkek, hem de alman bir ahbapla tiç saat bir yerde imkâ -ıhsıeıfâmı nr yok oturulmaz ama, ne ise! sin? —Hayır. *|ret edilebilir. bedel mukabilinde — müşterisi üzerinde olup 29/3/930 tari. hine müsadif Cumartesi günü kat'? kararı çekileceğinden ta- lip olanlarm saat onbeşe kadar Sandık idaresine müracaat ey- lemeleri ilân olunur. MÜHİM SATIŞ Madam Samoel Namer,e alt bilcümle zengin mobilya, sana- yi nefise eşyası, gümüş takrm- ları elh.. önümüzdeki Cuma günü müzayede ile satılacaktır. Teşhir edilen bütün - eşya y rmki Pazar günile Salı,Çarşam- ba ve Perşembe günleri saat 11 ilâ 13 ve 15 ilâ 19 Beyoğlunda Posta sokağı köşesinde Meyme net Hanımda 2 numarada ziya- İLÂN Üçüncü Suvarf fırkası levazım ki- tabetinden Tevliik Beyin — Bakırköy Malmüdürlüğünden almakta olduğu tekaüt maaşına ait cüzdan yedimd borcuna mahauben merhundur. Yeni sinin hiç bir bükmü olamaz. “Rakırköyünde Dayı zade Mehm-: Srtkr. glenti hazırlatayim. Cevdet Bey gül s — Ne oldu, bugün pek keyfin var, gençleri evlendirmek, ah- bapları eğlendirmek #evdasın- dasm. Nusret Bey odada dolaşıyor, elleri cebinde, sigarasını savu- nıyun'hı. ne yapalım. Şu pa seyahi ay istedi; ©i yiyecek değilim ya, yeni i- şin oluşunu bekleyinceye kadar endirelim bari: gönül eğli bemdhlıhınrduün fırsatı | Nusret Bey inanmışa benze-| Ve Cevdet Beyin önünde du- Dudaklarını büktü: — |rup ilâve etti: — Sen nasıl kılmlı. Cevdet Beyin gözlerinin öml Ali) |Bu akşam bir yere gidecek mi- |ne derhal (Hülya) nın genç bir ceylan gibi kıvrak hayali geldz Onu ne çabuk özlemişti. Gay:i —Hıydlhıeeedıhııunl ihtiyari dudaklarını büktü: _.oı.,.-J- ğ A — Yok; dedi, kadınlı eğlence istemem. Yı)ıut sen İstersen kıüııdıulı'zzl—l ğ — (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: