3 Haziran 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

3 Haziran 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hilliyet HAZIRAN 1930 AREHANE — Ankara caddesi /20 Telgraf adresi: Milliyet, İ Telefon numaraları: İtanbal 3911, 3912, 3913 —— BONE ÜCRETLERİ Gti geçen nüshalar 10 kuruştur. ete ve matbaaya ait işler için 'ÜGÜNKÜ BAVA haratet en çok 94 en az y Ccrece ddi — Fegün —rüzgür bavı bulutle olacaktır. L ;;ıııayei hayvanat! Fîı. Üsküdar tramvayında etmiştir. (aba dolu ve yolcuların ekse =dn Giden arabanın | jile bir köpek koşuyor.. Şüp ahibi arabadadır. hanımlardan birisi ko | öpeğe şefkat ve alâka ile u lor, Ni i Polise ve ( Hanım şimdi ! diyor. # nâgihan hrtabı garip bu- hanım soruyor: |Neden polise verecek mişsi #Anlıyabilir miyim? ledir o tramvayın arkasın * turduğunuz köpek?.. Gü- leğil mi? O köpek benim değil'.. “Ysırada diğer bir hanım işe| ? Ülenim! Ne olmuş?.. ) $Hanım! Günah değil mi, G Fi yoruyorsun? LA, a, a! Bu da nesi? Ku- lAllahaşkma sen köpek ço- n nısın? İtin ayağını taşta | acağım? İ HHanmm ağzını topla! Ben İ î 4 hayvanat cemiyetin - at | ($ Benim ağızım toplu, sen , İmininkini topla.. Gen hayvana.. *Hayvan sensin Şi köpeğe söylüyorum!. öpek te sensin.. Hem pek h se evde encekleri var, ve de emzir emi? Tnayei hayvanatçı hanım ta u, ve köpek koşmakta de | diğerinin ya- igitmiş oturmuş, habire lâf Öteki de muttasıl rica e- knini sevrsen beni rahat Kalk git!.. di kalkıyorum. O rica A bir kelime bile sarf et- * çekinmişti. ün bu zıt hakikatları par- karşilaştıran Cevdet kadının yaptığı asilâ- karşı ayni şekilde hare imek icabettiğini anladı. iş şimdi başlryordu. Son ini takip eden süküttan Hanımefendi; sizi mes'ut V3 çalışacağım. Her şeyden . emin olunuz. kırıik, fakat tatlı bir ses ifıldandı: Dadan sşüphe etmiyorum kadını bu 'azla mdisi da ünmek icin m Mizah, Edebiyat, San'at Sıhhi bahisler Vereme dair yeni tetkikler Yazan: Dr. Rusçuklu Hakkı Karın içinde bir besz vardır ki,| karşı işte zaleri... İşte karma karı- pankreas denir. Bu bez, midenin ve |şık olması insana dehşet veren mese 'On iki parmak denilen bağırsağın ar| lenin kat't olarak halli!.. Diyeceğiz. öpek koşmada ımıı:»; İ bu sırada bir hanım kalkıyor, o pençereden ba 'ı F n : | İiçor . İ gâle imiş © bakayım? o kö- kasında mustarazan — yatmıştır. Bo-| yu yirmi, kalınlığı üç santime yakın dır. Yenilen şeylerdeki nişastalı ve yağlı maddeleri sübiye baline getireni bir mayi ifaz eder. Bu mayi, o madde| lerin hazim ve İstimsâllerini mükem melleştirir. 1889 senesindenberi biliyoruz ki, bu bez tamamı ile yerinden çıkarılır| sa bir kaç saat şeker hastalığı meydana çıkar. Kakiden şaşaasız bir uzuv addedi- len pankreas son zamanlarda ülk &-| rada bulunan uzuvlardan oldu. Pankreas bezinin bir kısmından ensülin denilen bir madde — çıkardı-. lar, bu madde şeker hastalığının ha- kiki ilâcıdır. Genç ve çok parlak bir biyoloji âlimi de ayni bezde bir mad- de bulmuş olduğunu zannediyor; bey nimizin işlemesinde bu maddenin te- siri ziyade imiş. Profesör — Vakez, Dr. Piyer Gie, Dr. Kistiniyan öküz pankreas'ından anjiyoksili çıkardı- lar; kan damrlarından — tansiyon'un Şt şayanı dikkat bir vasıtadır. Şendi de Dr. Jülokler kuşların ba- husus, tavuk ciasinden olanların pan kraslarında verem intanma karşı fizi- yolojik bir iktidar bulunduğunu keş fetmiş olduğundan emin bulunduğu nu söylüyor. Bu zat insan veremi basillerindn mümkün olduğu kadar ince, ve imti- Sas kabiliyeti ziyade bir sübiye yap- mış; bir kilo gramdan ziyade gelen bir horoza bu şübyed irınga et miş Şırınga etmiş olduğ! gok azgım imişler; horı olduğu miktarın milyo: Hint faresine aştlamış, ç ay içinde helâk olmuş: halbuki hörozda verem asart görülmemiş. Saylet ve tahrip kudreti çok siyade olan bir a karşı bu şayanı hayret mu: Bir çok a, Dr. Ökler bunu u sanıyor. lardan çıkarmış — olduğu lâsasına, ateşle — öldi karıştırmıs, bir sayesinde verem imtanından çok ziyade müteessir bir hayvan olan Kobaydaki verem ha- rarları zail olmuştur. Kobaylar halif urlar, tavşanlarda gerek kö gerek teşfiye übel İnin neticeleri daha ziyade devamlı ve sabit olmuştur. Bizzat insanlar üzerindeki tesirine gelince, harici, derideki tederr |bilhassa veremi lüpüs üze İsalâh ve hatta şifa bile elde edi Dr. Jül Ökler, akciger veremin- |den tederrüntin en dehşetlisinin; ya |kalanması ve sıkıştırılması en zor ©- mikroplar tecrübelerden bulmuş oldu; Dr. tavu pankreas hi kalı la mi htiyatkârlık, bu ağır ranmak takdir olunur. Dr. - Ökler takdir olunacak başka — meziyetler de var: Özü, sözü doğru, şah-i men- faatten mücerret bir insan; sabırlı, İcexaretli, adeta kılr kırk yararcasına bir kayit ve itina ile hakikat aşkma gönül bağlamış bir müdekkik. .. Dok İtorun bu asil evsafından ötürüdür ki İkeşfinden bararetli, hararetli - bahso- lanuyor. Bu keşfe chemmiyet ver- mek, hörmet etmek icap eder. Lâkin, fevkalâde alkışlara, tahsinlere lâyık Wmıdm Bu hususta - bugün bir. şey söylenemez. Bu defa da yüksek sesle vereme bu cevap üç dört defa tekerrür Vetti. İş sahibi artık dayanamadı: — Yahu köprü parası kalktı, sen hala kalkacaksın!. Bu söz üzerine beriki gitti, FELEK saadesini rica etti. Ertesi sabah gelip görüşmek üzere kalktı. e "e O gece kulüpte Ahmet Sami, arkadaşlarına bir mevsim sonu ziyafeti veriyordu. Cevdet Bey yemekten evvel salonda hazırla nan mükellef masanın ona ait olduğunu anlayınca - kulüpte durmak istemedi. Onun patırdı lı, şatarafatlı hareketlerine kar- şt gizli ve tertipli çalışmak da- kazanmıştı. Şimdi bunu hak et |tiğini isbat edecek şekilde ıer:i| bat almak lâzımdı. Bu kararla yemeği gidip (Sa vay otel) de yemek için çıkar- |ken Nusret Beyle karşılaştı. | — Meselenin aldığı şekilden ar: kadaşını haberdar edip etmeme ği bir an düşündü. Sonra bu ar- Dr. Jül Ökler lâboratuarınım ses- sizliği içinde yalnız başına, yahut yalnız denecek gibi çalışmıştır. O, bu mesele hakkında yazmış ol- duğu sahifelerde beşeri “sefaletleri haflfleştirmek için tutuşan bir arru ile şevk ve heyecana tutulmuş derin imanlı bir ruh gibi görünüyor. Bu gömert gönülde çok asil bir heyecan hüküm sürüyor. Bu heyecan, soğuk ve kat'i bir vuzuhun, ve kendi kendi Hi tenkit etmek kudretinin zararına mıdır? Bunu ati söyliyecek. . Herhal de bir ceht ve say'ın neticesi olan bu keşif lâboratuarlarda ve hastanelerde hastaların başı ucunda, garezsiz, ivez siz olarak kontrol - olunmağa | tır. Keklepliler — müsabakası Turing klüp Mektepliler müsabakası 55 in yükselmesine, sadır hunnakıma kar- Ci hafta 3 üncülüğünü Galatasa dan evvelki şeyler çok değ ray lisesinden 685 Feridun B. kazanmıştır. Yazısı şudur | Vatanımızda bu sene zarlın-, İda kinci defa olarak beynelmi- lel bir kongrenin toplanması şahit oluyoruz. Bu hâdise h: tanın en mühim haberidir. Beynelmilel matbuat kougre sinin memleketimizde akti ken- dimizi ecnebi matbuat mümer- sillerine iyi tanıtmak - itibarile yırlı neticeler verdi, During klüpler kongresile de vatanımızın bütün güzellikleri- ni cihana tanıtmak için elimize kaçırılmaz bir fırsat geçmiş o- luyor. İktısat programında memle- kete seyyah celbi mühim bir madde teşkil ediyor. Buna ne kadar ehemmiyet verilse azdır. a seyyahların Pransaya bıraktığı aranm büyük bir mevkii Fıv:çrcnin en mühim kazanı 'membar seyyahlardır. Tabii gü zellikleri, asarı âtikasmın zen ginliği itibarile bu memleketle- rin hiç birinden aşağı kalmı- İyan memleketimizin onlar kadat| rulattıktan sonra öna ipekli, i$-| dım rağbet bulasını istemek hakkı nde mızdır. Türing - kulüpler mem- İketler inda — seyahatı İtemin eden ve — kolaylaştı - ran en kuvvetli teşekküllerdir. VOnun için her mümessilin vata- fımızı tanımasının ve güzellik- kerini takdir etmesinin çok e- hemmiyeti vardır. Diğer taraftan sık sık nelmilel kongrelerin akdile |kısım cihan efkârı umumiyesi- nin nazarını bize tevcih etmiş oluyoruz, Ayni zamanda Türki yenin sadece siyasi sahada de- ğil fakat cemiyet hayatında da Avrupa zümresinde mühim bir |mevkii olduğunu bir kere daha gösteriyor. İRTİHAL Kastamuni iVlüyeti oşrafından ve esbak meb'uslardan Salim — Efendi zade Şükrü Bey dünkü pazartesi gü- nü irtihal eylemiştir. Cenazesi bugün Bebekte İbrahim Paşa köşkünden kaldırılarak namazı Üsküdarda Yeni Camide badeleda Karaca Ahmette aile kabristanına defnedilecektir. Cezairde Seyit Abdülkadir. |hayır müesseselerinde ölü yıka |yan kadınlar bundan yirmi se-| İne kadar evvel bir gün şehir |hastanesine gelerek orada bulu İnan bir kadın cesedinin kendi- |lerine verilmesini istediler. Has İta bakıcı kadın bunlara: | — Cenazeyi veritiz. Fakat ö- et etti: Bu ipek tak İke ile gömülmesini söyledi. Filhakika bir takke vardı. İ pek, fakat rengi solmuş bir tak | ke. Bu takke- niçindi?.. Bunu| kadınların hiç biri anlıyamamış 'tı. Zaten Cezairde Fransızla: - miştir. Kimbilir bu takke - ile gömülmek yeni icat edilen şey |lerden olacak diye düşündüler. Kadının Cesedini alıp götü: ren kadınlar ölüyü yıkadılar. Ö| i ihtiyar bir kadın ölüsü idi. Cenaze sonra müslüman meza: hığına götürülerek - vasiyeti gi bi defnedildi. Cezair Prafsızlar tarafından |zaptedildiği zarnân “memleketi terkedeceklere gemilere bine rek gitmeleri için üç gün müh- İlet verilmişti. Memleketin eski sahipleri de neleri varsa topla- | yıp kendilerini İstanbula götü- recek gemileri arıyorlar, peri- bir halde iyorlardı. öminde " küçük bir'kız| irdeki bü| | şar | Ayşe çocuğu vardı. Bu C -|Fransız mali müvazenesinde' yük memurlardan birinin kı- || Zr l Ayşe bi ailenin en kü- İçük çocuğu olduğu için ana nın pek nazlı büyüttüğü bir ya- ru idi. Her vakit ilitişamla, kalaba- İlıkla hainam Lannesi Ayşeyi yıkattıktan, ku- lemeli bir takke giydirirdi. — | e mem leketin eski sah ndileri.| ni İstanbula götürecek gemiye |binmek için bekleşirken Ayşe,| bu küçük kız elinde ipek bir takke ile bekliyor, gözleri uzak |ta giden bir gemiye bakarak lağlıyordu. Çünkü anası babası bey-| 6 gemide idiler. Kendisini kay- gömüldü. .. T|betmişlerdi. Bunu gören bir adam kız ço- cuğunu elinden tutarak götür- |dü. Ağlamamasını söyledi. Bu kızın iyi bir hizmetçi ola cağını düşünmüştü. Maamat bu fena bir adam * değildi. Bir. fakir hamal olan bu adam yal- nızdı. Fakat geçinmekte sıkın- tı çektiği günler kızın takkesin |deki inci tanelerini birer birer | satıp ekmek parası teminini dü şünmüyor değildi. Fakat Ayşe buna daima i olurdu. Niha- yet Ayşe büyüdü. Hamal ile Ay| vasıyeti ..—CEzair hikâyesi— ka bir erkek aldı. Fakat bunun karısı vardı. Kadın Ayşeyi is- temedi. Evden dışarı attı. Zavallı Ayşenin bundan son- raki hayatı bir sefalet ve facia- dan ibaret oldu. Pek aşağı bir rezalethaneye kadar düşerek manen büsbütün mahvoldu. Fa kat herşeyi mahvolan Ayşe her şeye rağmen ipek takkeyi kıs- |kanç bir dikkat ve itina ile sak| İlıyordu. Ayşe kendini bu reza-| lethaneden kurtarmak - için ça- lıştı. Nihayet ekmek — parasını terin için ekseriya dilenmeği tercih et inler oluyordu. Seyid Abdülkadir namımna tesis edilen hayır müessesesine gide rek iltica ettiği zamanlar da o- luyordu. Fakat Ayşe bir yerde üzün müddet kalacak gibi de ğildi. Başı boş gezmenin almıştı. . Ayşe bir gün bir zenciye rast geldi. Onu sevdi. Hetn de çıl- graca bir aşkla sevdi. F in zenci başka bir kadın i şeyi feda etti. Bü kadını kıs- kançlıkla Ayşe yüzünden bıçak la yaraladı. Fransızlar kendisi ni hapsettiler. Ayşe sefalet ve mahrumiyet- le zaifledi. Çirkinleşti, yüzüne bakılmaz bir hale geldi. Hapis- ten çıktıktan sonra artık belerde gidip yatıyor, v hastalandı. Öleceği - günün zevkini Yarin akşam Melek - Sinemasında KLAYV BROK'un temsili Paris motası ü yapılacak maçlar iran 930 cuma gü Taksim Stadyumunda yapıla- cak lik ve Milliyet kupası mâç- larr bunlardır. yaklaştığını| — Vefa - Altınordu Hilâl saat 11.15 Hâkem Selâhattin B. Mil- liyet kupası. İstanbulspor - Beşiktaş saat| 14, Hâkem Necmi B. Milliyet kupadir İstanbülspor - Fenerbahçe saat 15,15 Hâkem Basri B. ikin; ci takımlar. İstanbulspor - * Fenerbahçe saat 17 Hâkem eŞref B. Birinci takımlar. 2 - Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki Şilt maçlarının fina- li gelecek hafta yapılacaktır. ETRRR “Milliyet” in | | | suğuünku yeni bilmecemiz SOLDAN SAĞA: 1 — Ayağın eldiveni (5). | 3 — Yapmak (3). Cildin suyu(3) 4 — Ekmek (3). Ansızın (3). 5 — Kırmızı (2). Edatı rabit (2) 6 — Bir kedi ismi (5). 7 — Arkadaş (2). Neş'eli Sonuna (k) ilâvesi ile | edatı (2). | 8 — Kırmızı (2). Nota (2). — | (3). nefi 9 — Bir cins kumaş ismi (4). Kuş yemi (4). kissederken has! 'Takke de beraber bunu diğer hasta kadınlar: terirken okşuyor, diyordu ki Bunu görüyor musun bir * mdır, Ben çok tım, Pislik, bu rezalet yaşamağa ku.lan Çok kere dilendim. Va ben bir te bu takke benim küçi de giydiğim takkemdi kim olursanız olunuz, b Z- den yükseğim. Öldüğüm za man beni bu takke ile beraber gömsünler.., İşte Ayge böyle öldü, böyle Onun eski ipekli takkesile beraber Cezairin eski azametli hatıraları da gön dü. .. Türk Ocağmda tatile mah- sus lisan kursları 'Türk Ocağından: le Ocaktaki lisan » Buna muka- zamanına to- bil mektepleri sadüf eden men yeniden başlıyacağı için şimdi- ye kadar kaydolunmıyanlar bu lade edecekler Ders- ler 15 hazrinada başlıyacağı için bu müddet zarfında arzu edenlerin Ocak (Bi Ha | ic ve AL, JOLSON varafından CAZ MUGANNİSİ fileleri İTenzilâtdlı fiatlar GO, 45 ve 21 Elhamra SİNEMASININ Her gün matine ve suyarede te maşakirana - MECCANEN - tevzi ettiği nefis Dondurmalarında: bir tanesini yemeğe gitmelisiniz. eğlenceleri LiT Kİ İ u| D X) X| Do ni X| AJF | CAİ LURİL İAT AT İNİAİNİ Dünkü bilmecemizin halledilmiş şekti YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Onu çalmak için kılıfını hazır lamak lâzımdır. (6). 2 — Nota (2). Traşta kullamlır bazen üstüne oturulur (3). 3 — Vakitler (4). Kırmızı (2). 4 — Koldu burnunu Tıka (3) 5 — Menfez (4). Fena (3). 6 — Garaz (3). 7 — Uçan (4). 8 — Genişlik (2). Dost (3), 9 — Felasefoi yunaniyeden (6). — FKM e nffi T & A -- |ttihadı Milli Türk sigorta şirketi vik ve hayat üzerine sigorta muamelesi eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir | Merkezi İdaresi İ deresmi birlien'n yan şehizlerdi Galatada Ünyon Hanındadır, acente aranmakladır Pa Telefon: Beyöğlu - 2003 — Balkara mumune hasla | | Rontken malzeme! nesi haş fahahetinden; Hastanenin 930 senesi ihtiyaci olan (232) kalem — eczayi ıbbiye ile, 176 kalem lâboratuar ve alâtı cermhiye, (18) kalem 3 Haziran 930 tarihinden 23 Haziran 930 Salı gününe kadar yirmi gün müddetle munakaşaya konulmuş- tur bunlardan eczayi tıpbiye kapalı zarf usulile ve alâtı cerra- hiye ile rontken malzemesi de âleni suretledir, talip olanlar şar tmaresile liste: muavenet müdür! mutemetliğine ve ihale günü de örmek üzre İstanbulda Sıhhat ve içtimai saat iki de teminatlarile birlik- kil komisyona müracaatları. İstanbul P.T.T.B. ınuîı"ırlüğünaen. 1 — Yalovada müceddeten inşa ettirilecek Posta ve telgrai nası kapalı zarfusulile münakasaya vazolunmuştur. 2 — Münakasa 23 Haziran 930 tarihine müsadif Pazartesi günü saat 15 te yapılacağından istiyenlerin Kroki ve şartname- yi görmek için şimdiden ve münakasaya iştirak için kapalı ve memlur teklifname ile yukarda yazılı günün muayyen olan sa- şe sevişmeğe başladılar. Hamal kitabetine müracaat etmeleri beyan | âte kadar İstanbul Posta ve Telgraf baş müdüriyetinde müte- Cenabr'hak gariki rahmet eyleye. Jtık,bir emri vaki olmuş işi en samimi bir dostundan saklama- makta mahzur görmedi, elin - den tuttu ve sordu: — Kimseye gözlü müsün! — Yok! daha şimdi vapur - dan çıktım. — O halde yemeği yiyelim. — Peki, sen nereye? — Yürü nereye- götürürsem| sen de oraya! Ve ötekilere tesadüf etme - mek için arka sokaktan saparak Nizam istikametine ilerlediler: | — Bu akşam yemeği (Savay) İdâ yiyelim, sana anlatacakla- |erm var. Nusret Bey gülüyordu: — Borsada faaliyet ne hal- beraber| imi bir insana el uzat |ha muvafıktı. Nasıl olsa zaferi|de., Esham fiatleri arttı mı? — Artık borsa kapandı azi- zim. Müuamele yapmıyoruz. — Ya., Kim ağır bastı? — Nezaket ve terbiye, palav racılığa galebe çaldı. — Ne demek? Cevdet Bey büyük bir zafe- rin kahramanı gibi omuzları ar kada, başı yukarda gülümsedi İçok geçmeden öldü. Ayşeyi baş — Cevdet Beyin terbiyesi, zarafeti, Ahmet Sami budalası- nın balıkpazarı sarraflığına ga- lip geldi. Ve sonra bir -kelime oyunu yapmak istiyerek ilâve etti: — Ve Galip Beyin sevgilisi| bu- mübarezenin galibi olan| Cevdet Beye'intikal etti! Nusret Bey katıla katıla gü- lüyordu: — Öyle ise mübareki, dedi, haydi bakalım uğurlu, hayırlı olsun eh anlat bakalım nasıl ol du? Cevdet Bey âşıkane muvaffa kiyetlerini anlatmakta, o zafer leri kazanırken duydukları neş'| eden daha fazla zevk alan mek| tepli gençler gibi bu macerayı bir an evvel arkadaşına haber vermek için sabırsızlanıyordu: — Yemek yerken! dedi ve ko, funu çekerek hızlandı. | (Savvay otel) in arkasında| iki arkadaş yap yalnızdılar. Cevdet Bey bu vak'anın bütün atıyordu. — Peki şimdi nasıl yapacak-| bir borsa havası bir havyar ha- sın diye sordu Nusret Bey? — İnt dedikodusu çıkarması kadar Cevdet Bey büyük kararlar|çirkin hareket tasavvur ede- vermeğe alışmış kahramanlar gibi temkinli ve tâkayt, rakısı- ni içti. Sonra çatalının bir ucu ile salatalığı ayırmağa - çalışa- rak cevap verdi — Yapılacak iş gayet basi Ahmet Saminin ortalığı velvı leye veren palavralarını gölge- de bırakmak, Hâleye, şerefile, zarafetile, letafetile mütenasip bir yuva kurmak,., — Müthiş adamsın! O, mest ve mağrur gülümsü- yordu. — Evet, dedi. Ona öyle bir. hayat temin edeceğim ki bütün arkasından koşanlar bunu yap- mağa muvaffak olamıyacakları nı takdir edeceklerdir. — Hayret! dedi Nusret Bey, hayret! — Hâle gibi bir Kadın bu ha- yata lâyıktır. Yarın onunla bir daha konuşup son kararları ve- tafsilâtını bir çırpıda anlattı. Buzlu rakı ile çeşitlenen yemek îomm bütün heyecanını ortaya receğiz. O kadar mütevazı, ta- bi kadın ki mongşer. Ahmet Sa Mmem, İki gün evvel ayni ihtirasa ka) pılıp müzayedeye çıkmış bir antika gibi genç kadına pey sü! ren Cevdet Bey bugün fenalık- ları, çirkinlikleri ayıplıyan bir pastör hali almıştı. kada bir banka direk- yaptırdığı bir villa v: |Direktör memleketine gideceği İiçin satıyor. Hâle için alaca- gim, — Kaça? — Kaça olursa! — Eşğyası var değil mi? — Her şeyi var, Galip Beyin iflâsı ona zarar vermedi. En mü him eşyayı ona ait diye göster- dik. — Şanslı kadın! |Evin muamelesini bitirince doğ çu oraya iner, — Bir ziyafet isteriz artık! — Tabii, fakat Hâlenin fikri olmavınca hiç bir şey yapmağa |şekkil komisyona müracaat ve tevdi etmeleri ilân olunur. |minin bu kadın etrafında adeta| muktedir değilim azizim. Artılr hayatrma hâkim olan o dur. Ne derse o olur. Nüsret Bey geniş bir kahka- ha attı — Oh Beyim, iç güveyisi gi- riyor. — Hemen onun gibi bir şey izim,.. Ben zaten ona misa- muhabbet! — Yaşa vallahi, bu yaştan sonra aşk, hem de plâtonik! — Yaşamalı azizim yaşama- hı, bir kere gelmişiz, gideceğiz. Hâle gibi bir kadın insana sade aşk vermez, gençlik te verir. — Haydi bakalım, dostlarımı zı mes'ut görmek bize de saa- det getirir. Demek Hâle hanı- mefendi artık her hususta şeni de idare edecek. — Öyle! Cevdet Beyin gözleri tatlı bir hayale dalar gibi kapandı. Nusret Bey arkadaşının bu tazelenen, çiçeklenen hayalin: bozmamak için sustu. O gözle- (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: