28 Haziran 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

28 Haziran 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| B Aliyet n No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs- " *enbul. — *“VYABONE ÜCRETLERİ V Asrın ümdesi “Milliyet” tir 28 HAZİRAN 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi Telefon numaralı: İstanbul 3911, 3912, 3913 ka G 'Türkiye için Hariç için Köyi y R » ., 'öyde ond herkes çok akıllı D 0 ğöyler — 190 kuruş Ö00 kurüş | yir adam diye bakardı. Hiç bir | ” 1400 — ; 2700 ,, |mesele yöktu ki bu dört köşe, kı " Eç'ar ile izharı belâgat yeni çıktı. sa boylu adamın aklı ermesin... Politikadan anlar, ziraatten bah iaraş sederdi. Tababetten bile anladı- ğını söylerdi. Kendisinin kanser hakkında pek garip fikirleri ol- duğunu duymuştum. Görünce bunu sordum. Dedi ki: — Kanser bir hayvandır. İn- sanım vücüdünde olur. Fakat bu nu tedavi için radyom denilen şeyin hiç bir faidesi yoktur!.. Gülmekten kendimi zor zap- tediyordum. Bereket versin kar şımdaki dört köşe, şişkin adam geveze değildi. Kendisine sorul- duğundan fazla bir şey söyle. mezdi. Bu suretle sözlerine, ga- rip fikirlerine kıymet verdirmek isterdi, köydeki mevkii iyidi. Pa â|rası, malı vardı. Onun için kuv- vetsiz bir adam değildi. İstemediği zaman çalışmazdı. Kendisi bekârdı. Köyde hoşu na giden yegâne kadın bir kom- â / şusunun karısı idi. Fakat bun- |dan fena bir mâna çıkarmayı- niz. .. Bu adam başkasının karı İsma göz koymağı pek çirkin bu Ey sabru tahammül — rökoru sahibi İürdu. Bu husustaki fikri şu idi kari'| — Bir koca karısına sadık kal Bin saçına içinde bu fasahat yeni 'dıkça kadın da sadık - kalmalı... çıktı. Fakat koca hiyanet ederse o za- |man kadın da mukabeleye hak » Düşmezdi Mübeccel Hanımm sikleti| FAZANIr. İ amiha| — Böyle bir vaziyete her hangi ile tayini melâhat yeni çıktı. —— Bir dirhem ete — derler idi bin | BUGÜNKÜ HAVA > Dün Beraret en çok 26 en az 16 Gerece VdL — Bügün — rüzgür Oytaz bava açık olacaktır. eT |Bilâhare ihsani ferâgat yeni çıktı. kldür 5 n AA İREA kusura 'T Bursada tevzüi adâlet yeni çıktı. ğği Mahküm olup hapse atılmıştı cezâen Ikmal ederek Haydar Rifat yeni çıktı li Şirket gene artırdı. bilet ” ücretin ayıp Örter tevcihi sakamet — yeni “ amma y semirir yaki zayıflar idi kendi MERRİ ü b erai| Halk içre anâforla seyahat yeni çıktı gkt.|Evvelce kazanmak idi futboldaki —— gaye aa geldi Florya plâjı mahşere| Te'vili hezimetle, şecaat yeni çıktı. k döndü e “—Oynandı kum üstünde bu râhat yeni| Düşmün iken evvelce Yunân ile : çıketı. barıştık. K, ü ü Dostluk ile tarsini siyaset yeni çıktı. p kapağında | Tenk'oldu Haliç, — kaldı tehi sahilü ) denilen şeklü kıyâfet yeni . derya gıktı. |Cismeyne — kadar atfı kabahat yeni —— * gıktı. Aylarca süründüktü mahakim kapı- Sadkln snda Güya gemiler seyrine müni oluyor- h muş Evvel yoğidi işbu kanaat yeni çıktı. güdüm Kalkarsa diyorlar düzelir işleri şeh- rin Hülya ile temini ticaret yeni çıktı. V'— ASN Z YPAHÇEMDE B BIRSGUL AÇ Bir emrivaki.. — Fransızcadan— İbirerkeko kadının hizmetine koşmalı!, . Fakat komşusu böyle bir er- kek değildi. Onun için bizim a- damın da onun karısının hizme- tine koşmak emeli yoktu. Yal- nız kadını beğeniyordu. Bir sa- bah kadına rast geldi. Teklifsiz €e konuşurken dedi ki: —Bana öyle geliyor ki bugün siz biraz kederli - görünüyorsu- nüz!.. * Kadın bunu saklamadı: — Evet, dedi, biraz - kederli- yim. Şu nalbant yok mu?. . Ko- caya varmadan evvel bu adam beni istemişti. Ben kocamı severim. Ben bu nalbandı hiç bir vakit kocama tercih etmem, Fakat kocam şu son günlerde bir kıskançlık ille- tine kapıldı. Benimle nalbant a- rasında bir münasebet var zanne |diyor. Kendisini bu beyhude kıs İkançlıktan vaz geçirmek - için pek çok uğraştım. Fakat olma- dı. Fazla olarak beni başka bir lodaya attı. Artık ayrı odada ya- | tıyorum. Kadın hem söylüyor, hem de (ağlıyacak gibi oluyordu. | müteessirdi. — Yok,;yok. .. Öyle ağlama- yınız, rica ederim. Her iş düze- lir, kocanıza söylenir, onun zan- A caba buna bir çare bulabilecek misiniz?. . Bu sırada yavaş, yavaş yürü- yerek kadının evi önüne gelmiş- Üerdi. Kapr açıktı. İçeri girdiler. |Kadının kocası evde yoktu. Ka- |dın hâlâ ağlıyordu, Bu sırada nasıl oldü bilinmez, kadına ağ- lammamasını söylerken onu ken- dine döoğru çekti. Hiç bir fena maksadı yoktu. Fakat acaba meçhul bir kuvvet, uzun zaman danberi bu kadını beğenmiş ol- mak kuvveti mi bu anda hâkim oluyordu?. . Kadın hiç mukave- met etmedi... * Ne kadar vakit geçmişti?.. Bunu ikisi de bilmiyordu. Niha- yet kadın hâlâ gözleri yaşlı ol duğu halde yavaşça söylendi: — Fena bir şey oldu. .. Cürüm ve günah arkadaşı o- lan erkek şu cevabı verdi: — Filhakika öyle oldu.. . Fakat kadın bunun tesellisini bulmuştu: * * * Kocamı temin ede- Kendisine hiyanet et- 1 kendisine söyliye- * Temin e- liyeceğim. . * Aradan uzun zaman geçti. Pa ralı köylü köyünü bırakmış, Pa- bahçede, orta yaşlı bir beyle ©- turuyordu. Selâmlaştık. — Amcası imiş! — Ne şık adam, Ferhunde... Monoklunu taktı, beni, tepeden tırnağa kadar bir süzdü, lâkin, gayet elegan bir tavurla, Ferhunde alâkadar görünü- yordu: deceğim. Söyl 4 bu iki Rasih Nevresin amcası, K " e :'"_ di“ Koseri Nevres Vacit Beyin ağabeysidir ma boru gibi tutarak bağır-|rüyerek aşağı indi: lma, şaşmıştı: di dB — Neye bu kadar geç kaldın?| — — Abeysi mi? Hiç görünmü- izz Hallal... — Bluzum — ütülenmemişti, İyor. Nevres Vacit Bey daha Orta kat pencerelerinden|bekledim, ne yapayım? ——— |yaşlı.. —. birinde Ferhundenin başı gö-| — Ferhunde, Belmanın beline| — — Öyle duruyor... rü kolünu doladı: z — Nevres Vacit Bey, kafa| — Odama çıkalım, — — Belma, onu, hazırlanmış bu-| — Yukarı odada, fısıldağmağa dacağını tahmin etmişti: başladılar. Ferhundenin gesin- — Hâlâ, kamisolla duruyor-|de acaip bir titreme uçuşuyor- ! Denize gitmiyecek miyiz? ' du: , Ferhunde, arkadaşımı elile -| — Rasih Nevresten mektup geri çağırdı: —i'lıl!oj.... yöormüş. . . Fakat, biliyor musun. Feriş Nevres Vecit Bey, benim, çok hoşuma gidiyor. Yı yorgun bir bakışı var, H gibi bakmıyor. Kalbinin içinden| bakiyor. O beyaz, ipek saçlarını; VES| — Fakat, dedi, siz başkasınız | Izmirde spor İzmir (A.A) 27, Bugün yapı- 'arı maçlarda Sakarya sıfıra kar- bire karşı dört ile Altay mağlup |olmuştur; Necmeddin t B. Avusturyada bir tetkik seya- |hati yapan Tıp fakültesi emrazi dahiliye muallimlerinden Nec - meddin Rifat B. dün Semplon ekspresile şehrimize avdet et - miştir. Necmeddin Rifat Bey bir muharririmize demiştir ki: * Viyanadaki kılmikâleri gez- ta olan 5 Türk doktoru ecnebi- ler arasında büyük bir muvaffa kiyet gösteriyorlar. Bu gençlerden yakında mem- |leketimizde istifade olunascak- tır. Viyana sefirimiz, Viyanadaki gençlerimizin vaziyetlerile alâ - kadar olarak kendilerine yardım” etmektedir. teşebbüsü İnhisar idarelerine, bilhassa tütün inhisar idaresine kaçak ihbar edenler çoğalmıştır. Bu ihbarların neticesinde tah kikat yapıldığı zaman hakikat olduğu görülmektedir. Yalnız şimdiye kadar bir çok defalar bu ihbarı yapan şahısların bir şebe ke teşkil ettikleri, alacakları pa |raya tamaen bu işi yaptıkları, |hatta bizzat kendilerinin bu ka- çak eşyayi bazı dükkânlara koy dukları anlaşılmıştır. Bu ve buna benzer vak'alar Ti caret odasının nazarı dikkatini celbettiğinden Oda ticarette em niyeti kaldıran ve başkasının ma mazarratından kendi menfaati- nt aramak yolunu bulan bu a- damların faaliyetlerine bir neti ce vermek için İktısat vekâleti ve inhisar idarelerine müracaat etmiştir. Oda bu muhbirlerin tutularak haklarında tahkikat yapılması ve ihbar ettikleri kaçak eşyanın ne suretle elde ettiklerinin iyice tahkik edilmesini istemektedir. ae iale üü Boğanın kanlı kini Hıyvınlır'“ıde manda ile devenin kin tuttuğu halkça ina- nılan bir hakikattır. Fakat bo- ğanın kin tuttuğunu kimse duy mamıştır, İlgin belediye reisi Ra kım Beyin çobanımı bir boğa par çalamış. Çoban arasıra boğayı j döğermiş. Geçende çoban tekrar boğazı dövmiye başlaymca bo- Ka azgın bir hiddet ve şiddetle çobana hücum etmiş, biçareyi biaman darbelerle öldürmüş . Tise gelmişti. Kendisine rast gel dim. Bu macerayı onun ağzın- dan dinledim. Nihayet kendisi- İne sordum: — Karı koca nasıl geçiniyor- |lar, biliyor musunuz?. . — Ah, dedi, pek mükemmel.. Kacasını temin ettim. Karısına artık perestiş ediyor. .. Bana vakit, vakit köyümün şarabını yolluyorlar... Ben de içiyorum. Fakat içimde bir azap var: — Ah, diyorum, keşki alma- saydı. ni tuttu, sıktı: — Sen, yavaş yavaş kayın pederime tutuluyorsun galiba? Belma bu nükteyi anladı: — Kayın pederin mi? Dur bakalım, ne çabuk? — Fakat, seninki kadar ay- kırı değil. .. —AY » ne zannediyor- kapris! Ferhunde, elini kalbine bastır — Zavallı Nevres Vacit Bey! — Neye acıyorsun? — Küçük kaprislere, onun kalbi, sinirleri çok tahammül e- demez ki... Belma, biraz mağrur, birazda müstehzi, göğsünü kabarttı: — Ben, ona, son günlerinde, es| heyecan, aşk hediye ediyorum!| man — Ne mukabilinde? — Bir roman mukabilinde... Gel,.. - Anlatacaklarım | ceğim, iz var, diyor! |Başını, avuçlarım arasına al-|du: öi Belma ellerini biribirine vur-| sam, öpsem, okşasam! Durgun| — Anlaştmız mı? Eelma, köşke giri Fer-|du: su şırıltısı gibi öyle tatlı bir| — Evet... de, sırtına ale! geçirdi-| — — Yalan değil.... Köşkleri-|konuşuyor ki.... Belmanın kuvvetle dö sambram eteklerini sü-|nin önünden geçerken İ şibir ile Altınay ve Altınordu | dim, Orada ihtisas için çalışmak Mizahı, Kdebiyat, San'at | Mamfaturacılar dün | senelik kongrelerini yaptılar | Manifaturacılar cemiyeti kon | gresi dün sabah Beyoğlu C, H. |fırkası binasmda yapılmış, kon |greye cemiyetin miktarı 600 ki- şiyi tecavüz eden âzasından an tak 30—40 kişi iştirak etmiştir. Kongrede geçen senenin hü- lâsai hesabiyesi okunmuş, yeni bütçe etrafında münakaşalar ya pılarak bütçe kabul Ve tasdik edilmiştir. Bundan sonra mevcut âzaya yeni cemiyetler talimatnamesi madde madde okunarak -âzaya gresinde verilen kararların na- sıl taşbik edildiği de âzaya bil- dirildikten sonra yeni hey'eti idare için 14 âza namizedi seçil mesine başlanmış, faal âzalık- lar namzetliğine Salâhaddin Na ili, Sadeddin, İhsan, Mehmet, Koço, Cevdet ve Agop Bey ve Efendiler yedek âza namzetliği ne de İhsan,Cevdet İhsan. Ziya, Necati, Koço İsak ve Yervant bey ve Efendiler intihap edil mişlerdir. Gelecek hafta bir iç- |tima daha yapılacak' ve asıl |hey'eti idare intihap edilecek- |tir. — .—— Urla cinayeti tahkikatı Urla hâkimi İhsan Ziya Be- yin katli hâdisgesinde maznun- lehinde şehadette bulunması in bir şahide rüşvet verdikle- ddia edilenler hakkındaki müstantiklik tahkikatı dün bit- miştir. Evrak, esas mütaleanın alınması için İzmir müddei umu miliğine verilmiştir. — Gedik yüzünden iki kişi vuruldu | | | Evvelki gün Küçükpazarda |gedik yüzünden bir cinayet ol - |muştur. | Sarıtemur mahallesi bekçile - rinden İshak ve Hüseyin mem- deketlerine gidecekleri için bek- çiliklerini satmak istemişler, iki kişi ile uyuşmuşlar ve bekı ten maada o cıvarın yüklerini taşımak hakkına da malik bulun duklarını söylemişlerdir. - Tam söz kesileceği sırada Ah met isminde bir adam bekçilikle ri satın alacak adamlara müra- caatla civardaki yükleri kendi taşıdığını bu hakkın - bekçilere ait olmadığını söylemiş ve işi bozmuştur. İshak ve Hüseyin ağalar Ah medin bu müdahalesinden ha- berdar olunca Ahmede müraca- atla hamallık payı istemişlerdir. Ahmet te bundan hiddetlenmiş kavga başlamış, İshak tabancası ile Ahmedi bacağından, Ahmet te İshakı karnından ya- ralamıştır. İshak yarası çok ağır olduğu için hastaneye kaldırıl- mış, Ahmet kaçarken Tahtaka lede yakalanmıştır. Aşk yüzünden Galatada Çeşme meydanında oturan Nazmiye Hanım nişanli gile bir türlü evlenememesinden müteessir olarak göztaşı içmek suretile intihar etmek istemişse de kurtarılmıştır. ni artırmıştı: — Bana anlatmadın, Belma! — Vakit olmadı ki... — Peki, ne zaman? — Dün gece.... Ferhunde, Belmaya sokuldu:) — Dün gece, Sermet Beylere davetli idiniz. — Nevres Vacit Bey de gel- | — Orta yaşlı diyorsun, hal-|sun? İleri gitme... Küçük bir| di. — Rasih? — Onun başı ağrıyormuş!.. Belma, bunu, biraz manalı söylemişti, Ferhunde gözlerini kırptı: — Rasih Nevres'in çok esra rengiz halleri var. Vakit vakit eve kapanıyor, bir yerlere çık-| miyor. Köşkte genç akraba kız| ları, genç hizmetçiler olsa, şüp-) heleneceğim! Sorduğum za-| 1 Diyor! okuya alık olacak! — Ben, onun çabuk gözünü aldım. Bugün denize gelemiye-|okşamak, okşamak istiyorum.| — Ferhunde, gıpta ile bakıyor-|açarım!.. Nevres Vacit Bey, sa na, ne dedi? Neler konuştunuz?) — Gözlerinden şikâiyet ediyor du: Yazı yazamıyacağım! diye i,| korkuyordu. Sermet Beyin akra Ferhunde, Belmanın çenesi-| Ferhundenin gıptasını, hasedi-| basından bir doktor vardır va,| Bunlardan hangisi? tefhim edilmiş, geçen sene kon| To, bir tehlike olmadığını teınîn] aksim_m!_ııâhçe Manazel MAĞDA WELS ilk temslileri muzatler olmaktadır ümniyet sandığı müdürlüğündel İkraz Na Merhunanın cins ve nevi borçlunun İ 126013 Bir pırlanta iğne Nurii 26023 — Altı roza yüzük(beş taş noksan)iki roza parça bir âl saat bir altın kol saati iki altın iğne iki altın yüzük | altın haç bir altm kolye, Mm. M 26024 Bir çift roza küpe. Fatma 26028 Bir çift roza küpe iki roza yüzük. Cemile' 26060 - Bir altın incili hurda blezik — bir altın incili hurda İl Fatma Feri 26061 — İki roza yüzük (iki taş noksan). i 26131 Bir altın kordon, . 26143 Bir çiftroza küpe bir altın saat maakordon. 26196 26199 26232 26235 M 26310 roza boroş bir çift roza küpe. Bir altın tepelik. Bir pırlantalı pandantif, Bir altın saat iki yüz elli beş dirhem gümüş noksan ) bir pırlantalı ağraf altı altın bilezik — bir gerdanlık bir altın yüzük iki altın sikke. Mehmet Emin Bir roza margiz yüzük bir roza resimlik iki altın saat altın bilezik bir altım şatlen bir mühür. Emine Şaziment 26343 26383 26477 Bir çift roza küpe, Mustafa Ef. Bir pırlanta tektaş yüzük bir roza gül yüzük bir roza ravat iğnesi bir pırlantalı kanca iğne iki pırlantalı iğf bin dirhem gümüş. Ayşe Fevziye Bir elmaslr bilezik saati bir elmaslı saat (bir taşı n0 san). Havva Mükerrem Bir pırlarta gül pandantif maakolye iki pırlanta bileği Dimitri Ayşe ! Refia ? 26478 26485 26525 26555 Bir çift roza küpe. Bir roza yürek madalyon. 26573 Bir çift roza küpe. Emine Fahriye ? 26584 Bir çift pırlantalı küpe, Naime / 26630 Bir roza madalyon bir roza kol düğmesi takımı bir al saat maaköstek. Ayşe Meliha 26670 Bir pırlantalı pandantif. Nihal £ 26732 Bir pırlanta tektaş yüzük. Hatçe Sahiha / 26744 Bir roza yüzük. Meziyet 26761 Bir roza pandantif. Kevser 26793 Bir altın çapa iğne. Hacı Cemal 26798 Bir incili takke üç miskal inci bir pırlantalı kiravat nesi. Reyhan İ 26803Bir çift pırlatıfa tektaş küpe bir roza pandantif bir pırl 26840 Bir çift roza küpe bir altın saat maaköstek. Ender 26981 Bir latın kolye. Ikbal 1 27004 - Bir altın hurda saat maaköstek. Mehmet Abdüsselâm 27110 Üç miskal inci bir pırlanta yüzük (orta taş noksan). 27230 Bir çift roza gül küpe. Cemile | 27368 Bir çift roza küpe (iki taş noksan) bir roza tektaş yüzi bir altın kol saati bir altın yüzük. — Osman Refik İ Yukarda isimleri yazılı zevat mücevherat mukabilin! Emniyet Sandığından istikraz etmiş oldukları mebaliği vad ikametgâhlarına ihbarname gönderilmiş ise de bulunamadıkl| rından tarihi ilândan itibaren doksan bir gün zarfında tediye ! ya tecdidi muamele eylemedikleri takdirde merhunatı mezk tTenin bilmüzayede satılacağı ilân olunur. — Belma, elini alnında gezdi bir roman yazar mısınız? De-İlarını sıktı: dim. Tuhaf tuhaf baktı. Yüzün| — İyi hatırlattın! Bunu $ renkler uçuştu. Ya, beğendi-| rarım... xmuıem? dedi. Ferhude; arkadaşnın talil Ferhuünde başını iki yana sal-İni için için kıskanıyordu. R sih Nevresin elinden böyle | , kendisini de beğen-| şey gelmezdi. Rasih, alelâde ! dirmek istiyor, olmalı. .. ——— |gençti. — Tabif ben, gücenmiş gibi| Belma, meşhur olacaktı. A 'yaptım. Gülümsedi, vadetti. — |tık onun kurumundan geçilm talı yüzük bir roza bilezik bir gümüş zarf. Emine Sabiha Ayşe Nedime ; sinde tediye etmemelerine mebni hi ikrazda tayin oluni etti. Ben de ona: Benim için,|di, başı ağrıyormuş gibi, şaki liyordu: sih Nevrese kızmağa başladı.) — İş fena, şekerim... Roman la beraber, — Demek, ciddi? di. Mütemadi kafa tutuşlar, — Sen, şaka sanıyorsun! ğünüşler, nisbet verişlerden b — Ne romanı yazacak? alınmıyacaktı. Ferhunde, ark| — Bilmem! daşmı, çok, pek çok sevdiği b — Onu, söylemedi mi? de bu yeni vaziyete tahamm Belma, aıııııı!ıı-gl kaldırdı, Cd;niyeceğinî anlıyordu. müphem müphem tız elma, arkada:; düşünd -—Sormak istedim amma, utan | yünü görünce soşı:ı:ı:ı dim. — Ne susuyorsun? Ferhunde, Rasih Nevres'ten? — Seni dinliyorum! kulak dolgunluğu olduğu için, | — Düşündün de... bu hususta malümatı vardı: | — Bir şey düşünmedim... — Roman kahramanımı,senin! — Sermıyayım mı? Ayıp geklinde tasvir eder, yahut se- masın! nin işmini koyar, yahut ta doğ-| — Ferhundenin, bir şey düşü ğ aZ Ğ : Tudan doğruya sana ithaf eder. medim, düşünmüyorum! iddiğ isi : (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: