18 Eylül 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

18 Eylül 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sililliyet «srm umdesi “Milliyet” tir 18 EYLÜL 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs- Taleton rumaralıı İstanbul 3911, 3912, 3913 —.— ABONE ÜCRETLERİ Gelen evrak geri verilmez e Milldeti yopen yazlar 10 kuruş ve matbaaya alt işler işin e. ie er iy B a hava Dün hartret en çok 27 enaz 19 dereşe idi. Bugün hava bulutlu olacak rürgür lodos esecektir. © Daha Ktrileri boyayacaklar? Haber alıyoruz ki Paristeki hanımlar yeni bir moda çıkar- mışlar. .. Temaklarını giydikle ri roplgrın rengine boyuyorlar- ©“ muş.. Meselâ lâcivert renkli bir rop giyen madamın tırnakları Siyah ar için de siyah iz yapıyorlarmış. . Ar İk elbiseye göre bu tırnak Varım ne hele geleceğini siz ta- savvur edebilirsiniş. Mademki bu rhoda çiletr, yakında bizede çiy şüphe yok. Umalım ressam ve (o nakkaşlarımız!eşr. ve işte bir kazanç yolu bulabil sinler., Dikkat ettim, kadınlarda bo- ya meraki ve renk değiştirmek zevki artrk bir hastalık şekline EE Saç ve kaştan başlıyan bu ıyanma gözlere, yanaklara, du daklara sirayet etti. (Nihayet bütün vücudü güneşte hususi yağlarla karartmak suretile u- mumileşti .. Şimdi de tırmmakla- rm muhtelif renklere boyanma- sı ve her gün renk değiştirmesi moda oldu.. Bir renkte kalsalar lar arifesinde bu renk değiştir- mek modası bize de gelirse ha- nımlarımız için pek kârlı olmaz, Sir eksilmediniz mi?, Deli çok! . İyi saatte olsunlar çatmağa da gelmez... Lâkin ba- zısı pek münasebetsiz oluyor da artık yazmamak mümkün olmu yor. Din bunlardan birile bir yer- de bulundum. Her önüne gele- ne: © —İlkbahardanberi tam 5 ki- lo eksildim. Siz ne kadar eksil- ia Bunlarm içinde hastası var, sinirlisi var ve hazır cevabı var. Nihayet ağzımın payını verdiler. bir şey demiyeceğiz amma siyasi hak- | kız bulunulması Müttehit Hükümet.) kıp daha ilerisine bakmamak zaafına ngilterede neşredilen mühim eserler Avusturyanın ihtiyar İmparatoru den, imparatorluğun yıkıldığını gör- meden öldü. Ahiren imparatorun hatırasına 9- dık olanlar geçenlerde kendisinin doğduğunun yüzüncü senesini tesit ettiler, 1830 da doğan, 848 de tahta G Türkiye işin Heriş İÇİn | çıkan ve 916 da ölen imparatorun ge 3 aybiğı Mm a rek siyasi ve resmi, gerek hususi ha- Pe z * “şag "200 Gö yatı pek acı safhaları ihtiva eğerek —ame geçmiştir. Ahiren Habsburg hanedanın bu mühim siması hakkında negredilen bir eserin İngilirçeye nakli İngiliz neşriyat âleminde bir hâdise olmuş var, İngilizçeye “The Reign of The Em peror Prangois Josef,, unvanile nak- icdilen bu kitabın müellifi Kari Tech tir, Hecr yeni bir tetkik mabsulüdür, ve bu gayan: dikkat hülcümdar hak- kında hayli mühim hakikatleri ihtiva ediyor. Uzun bir saltanat devrini dolduyan siyasi, dahili hâdise ve ihti- iileet bir tarafa bırakalım; fakat bu adamın daha ziyade şayan: dilekat 0- lan hususiyetleri vardır, şayanı dil kat bir zihniyete maliktir. Evvelâ şu var: Habsburg sülâlesinin muhafaze- si ve veraset an'anesini İdame ct- mek. .. Onun için meselâ 914 te Bos- nada öldürülen veliahtin hanedandan olmıyan bir kadınla evlenmiş olması" nr affedememiştir. Fakat imparator kendi vefatından François Josephe umumi harp bitme-|le İkarışmak istemediğini tekrar etti dur Ee hit Hükümetlerinin bu hareketini he- İngilizlerin tenkit etmeğe hiç hal ları olmasa gerek... Amerikalılar gi- malden cenuba doğru inerek bütün bu cesim kıtayı nüfuzları altına al- mak iştedikleri iddiasına karşı: — Neden, diyorlar, Süveyg kanak için İngilirler bu kadar kıskanç dav- ranıthen bizim Orta Amerika için hassas davranmamız kabahat olsun?.. Amerikanın yen! dünyadaki vaziye tinden başka bir de bu kuvvetli dev- letin dünya siyasetinde aldığı mevki vardır, Amerika umum! harbe karış- tı. Fakat ondan sonra Cemiyeti Ak- vama gitmedi. Avrupa işlerine artık du. Bununla beraber Amerika 928 de harbi kanun harici ilin eden Kellog misalına İştirak etti, Yalnız o kadar mı?.. Beynelmilel Adalet divanma da girmiştir. Fakat buna bakıp ta Amerlkenm başkaları. ma sit meselelere karıştığına hükmet memeli... Kellog misakı Amerikayı bir takım taabhütlerle bağlamış de- gildir. Sonra Adalet divanına iştirak eden Amerika, kendisine taallâk eden her hangi bir meselede bu beynelmilel müessesenin hakemliğine havale edil meden evvel ihtirazi kayıtlarını der meyan edecektir. Hüldma Amerika kendini sıkı bağlarla beynelmilel biç bir taahhüde bağlamış değildir. Parlamento ve hükümet Siyasi eserler aramada İngiliz neşri sonra hanedanının devam etmiyece. yünmekten hiç geri kalmadığı gibi söylediği şu «öz de hakikaten calibi dikkat olduğu kadar da hazindir; “Cenabi Hak bana bu usun ömrü, $u eski imparatorluğun uğcıyacağı a- kibeti geciktirmek için ihsan etmiş, Ben öldükten sonra nihayet bulacaktır.., Amerika siyaseti İngilterede neşredilen mühim eser lerden biri de “Survey of American Porcign Relationa,, isimli ve Ameri- kanın harici münasebat hakkındaki! tahkikatı ihtiva eden onar olmuytur.) Bu bir hey'et tarafından neşredilmiş- tir. Amerikanın uzun zamandanberi harici setinde hâkim olan esasları! tahlil ederken Amerika için Ameri- | kayı ikiye ayıran kanalın muhafazası ve oraya yaklaşanlara karşı müteyak- imparatorluk lerin en ziyade kıskanç olduğu bir meseledir, Bu eserin İngiliz okuyucuları için ayrı bir ehemmiyeti var... Çünkü Pa| nama kanalı için bu kadar kıskanç o-İ lan ve kanala yakın olan yerleri dai- ma nüfuzu altında bulundurmak siya setinden ayrılmıyan Amerika Mütte- İİ sun?, Gümrük mü alacaksın? — Hayır, öğrenmek istedim, — Pek âlâ, öğren öyle ise. . Ben sabahleyin hafit akşam ü6-| tü ağırlaş'rım. Çünkü sabahları vücudüm boş ve akşam üstü do- Tudur. Lâkin sana rasgeldiğim zaman mutlâka iki kilo kaybe- diyorum. — Neye?. — Canımı sıkıyorsun da on- Biri bu suale şu cevabı verdi: — Birader ne sorup duruyor gelmez mi idi? Peki, Balma, ne diye, nasıl, ne suretle teşvik edebilirdi? Gözle, kaşla mı? Nevres Vacit, gayri ihtiyari, elini gözlerinden geçirdi. Söz- Ic söylenemiyen şeyleri, gözle, pek güzel ifade edebilirdi. Lâ- kin Nevres Vacit, bunu göre- mezdi ki... | lak ıslak esen rüzgârları, onun © kafasını büsbütün dondurmuş- © tu, Vücudü değil, dimağınm en © ince telleri sıziryordu. ğ Belma, elbette bu zâfımı an- damıştı. Fakat buna rağmen, vi- açıkca enlarcak lâzımdı. dan. Mahmut Yesarı Aamma nasıl? Nevres Vacit, kendini çok harap, takatsız bir mevkide görüyordu. Genç olmalı idi? Bunu, günlerce, haftalarca düşündüğü halde, hiç bu geceki kadar kendine gülmemişti. Genç olmalı idi?» © Fakat genç olduğu zaman da,| Ne yapıyor?. Belma, Belmanm gençliği, gü- yi kuvvetini kaybederdi kit te Nevres Vacit, dü Odada oturmaktan bütün bü-| wi attı, Gürültü edip te kimseyi uyan- ik kileri, Bini, imparatorluğun dağılacağını dü | mak And Parliâmente,, isimli ve aa ile parlamento ve milli hakimiyet da hükümütin vezaili artmıştır, ka. binelerin gitgide fazla aza ile geniş- kuvvetleri arasında ahenkli bir faali- yet tesis edebilmektedir. tan korkmuyordu. mandanberi karanlıklar, onun| dostu, kadaşı idi, Etrafında ışık ol- mayxca, yette sanıyordu. ihanet etmiştiler, du. Bu zan, bir teselli gibi kal- bine ümit, ferah vermekte idi. kıllar, laşamıyacağımı anladı. Rasihin odasında lâmba yanı- yordu. Nevres Vacit, kendi ken-| : . Sanki ne; kazanmışlardı?. dine söylendi: Kort, bütün kış, boş, (aydasız isterse?. »-İyat âleminde raühim bir eser de “De- . Cartheli tarafından yazılan kitap- tr denebilir. Müellif çok iyi bir tah- | emaslarını tetkiç ediyor. Bugün Av- rupa kıtasının bazı yerlerinde parla- mento usulüne karşı aleyhtar bir ha- reket görülüyor. Niçin?.. Bunun ce- vabını milellif veriyor. Fakat evvelâ bir başlangıç yaparak gunu anlatı yor: Hükümet her şeyden evvel emni- yet ve asayiyi muhafaza gayesile vü- cut bulmuştur. Bu takdirde hükümet “kuvvetli, , olmalıdır. “Bunun için de halkın kendisile beraber olması icap) eder. Parlamento usulünün iylliği bu rada başlar. Hükümet milletin reyini alarak iş gördüğü için kuvvetlidir. Fakat parlamento usulünde içtinabe kabil olmıyan iki noksan vardır: Fırka kabinelerinin işlere kendi rüyetlerine göre kısa bir nazarla ba- | düşmeleri, sonra böyle bir hey'etin! bir hâdise karşısında Seri karat vere- bilmek için lâzım gelen tecrübeyi ik- tisap etmemiş olmasıdır. İngiliz müellitine göre bir parla- mento hükümetinin muyaffalayetle iş görebilmesi için iki kuvvetli firka- Jadamı olan Lord Balfour bu sene öl- İ İngilterede yenii bir eter neşreğildi. iu Genç Eid ki Genç kır kaç senedenberi onu ne viyordu, O du ilk zamanlarda onu çok seviyor gibi görünmüş, fakat son taları lâkayt kalmağa başlamıştı. Onların seviştiklerini bilenler şim di delikanlmm bu vefasızlığı karşı sında genç kızm haline acımaktan kendilerini alamıyorlardı. | Zaten bünün farkedildiği gündenbe ri köyde ağızdan ağıza türlü türlü İrivayetler dönmeğe başlamıştı. — Delikanir zengin bir kıst sevi- yor. Onunla evlenirse sürülerle ko- yun sahibi olacak, Halbuki, Evet, , Halbüki bu kızcağız öyle zengin değildi. Onu alacak adamın öyle koyun sürüleri olacak değildi. Artık pek seyrek görmeğe başladığı vefasız delikanlıyı bir gün yol üze- rinde bekledi. Kararını vermişti. Eler şeyi soracak, öğrenecekti. Nihayet de Hkanlı geçiyordu: — Bana baksana!,. diye seslen- di, sana iki kelime söyliyeceğim. On- dan sönra gidersin! . Oradan savuşmuk imkün: yoktu. İ Canının sıkıldığını göstermekten ken dini alanyyan delikanlı: Ah, dedi, sen misin?,. O kadari ... Tarlaya gitmele, hay- vanlara bakmak: —. Hele ineğin bir- denbire hastâlanması. . — Peki, peki... İşin var... sormıyacağım. .. Genç kız kendisinde büyük bir gu rur duyuyordu. Artık bu tarladan, hayvandan bahseden adamı niçin yo- lu üstüne gelip beklediğine son dere- ce pişman olmuştu. Ony niçin bekle- mişti?. . — Beni seviyor“ musun?... Beni alacak mısın? . diye sormak için de- Onu gil miz. © Artık bunu "İsormağa lüzum var #iydı?. ... Kedi kendine; — Benim dömarlarımda kimbilir! İspanyanm hangi asil adamının kanı cevelân ediyor, kimbilir büyük baba ninni dü, Balfour uzun bir. siyasi ve ilmi hayata malik bir devlet adamı idi. Kendisinden çok bahsedilmiş olan bu lordun o hayatı hakkında ahlren Kitabın ismi Lord Balfour: A Meno- ry'dir. Dostlarından Sir İan Malcolm ta- rafından yazılmıştır. Baifour ihtiyar yaşta öldü, Neşre- mun bulunması lâzımdır. Bununla beraber iki kuvvetli fır-| kanın bulunması ve müsmir surette çalışması da kâfi değildir. İngiliz müellifine göre zamanımız iediği görülüyor. Halbuki aza adedi çoğaldıkça fikirler dağılabilir ve iş görmek hassâsr azalır. Hülâsa müş- kül ve nazik olan şey icra ve teşri İşıldığına göre uzun müddet parlamen İ olan Balour yorulmaz, dilen ve Balfour'a ait bir takım hatı- raları ihtiva, eden bu. eserden anla to ve hükümet hayatında bulunmuş çalışkan bir adamdı. Yaşı ileri olmasına rağmen çalışmaktan zevk duyar, bilhassa, golf oynamakta mabirdi. Balfour umumi barp esnasında mü- kim vazifelerde bylundu, hariciye ne- zaretini ifa etti, İngiliz imparatorlu-” Balfour FELEK İngilterenin pek maruf bir devlet memiş... ırmak istemiyordu. Karanlık- | en yakm ve vefakâr ar- kendini daha emni- Güneş ve bütün ışıklar, ona zannediyor- Topukları altmda kumlar, ça kuru yapraklar hışırdı- çtırdıyordu. Bahçede do- Köşkün pencerelerine baktı; Hayli za- İner inmez, bi sinirlerini, başmun ağrılarını bir aniçinde dindir'vermişti. gibi saran serinlikten vücudünü soğuk ürpertileri okşuyordu. rak savruntularile zevksizdi, barmılamıyacak kadar esiyordu. |düşmüşe benziyordu. Artık Jül Nevres Vacit, birden, has- | si de bu bahse temastan kaçıyor /na sindi. retle limonluğu hatırladı. Neye | gibi idiler. o Hürrem Hakkmın yıktırmıştı?. Ağabeyisine diş bi-|bu kadar beklemesi için ümit liyordu, etmesi lâzımdı. gunun mukadderatı mevzuu bahsolan er müşkül zâmanlarda bile ihtiyar Balfour metanet ve neşesini kaybet- bir ve gururu epanyol hili yesi— yüksek, fakat bugün tükenmiş aileye, metısuptu?, Diye düşündü. Kibir ve gururu | artık bütün tereddütleri halletmişti, Artık bu hain vefasız adama hiç sora- cağı bir şey yoktu: — Yok, dedi, seni yolundan alı koymak istemem. Git tarlana, hasta jineğne bak, ölmesin... 'Beriki özür dilemek istodi, Fakat genç kız başka söyliyecek bir sözü olmadığını gösteren ve kibir ve istih fafıtır gizlemeyen bir tavurla yürüdü. göni. Bundan bir iki gün sonra büyük meydanda bir boğa güreşi olacaktı. Her taraftan bu heyecanir ve vahşi oyunu görmeğe gelenlerin sayısını söylemek hakikaten müşküldür. Nihayet oyun başladı. Azgın boğa dalma kendine gösterilen kırmızı göstereni boynuzlarınm altında de- İlke deşik etmek ister. Vahgi bir boğa ortada dolaşıp hiddet ve intikam arar ken birdenbire kalabalığın arasından bir genç kız çıktı, kendini meydana Attr. Binlerce işi bir ağızdan: — Ah, ne yapıyor, savallıyı kürte rmizl, Diye haykırışıyordu. Genç kız baş tan aşağı kernczr giymişti. Kurtar mak mı?... Bu kimin yapabileceği işti?... Genç kızı tanıyanlar vardı: — Ab, o, o, diye haylarıyorlardı. Azgın boğa boynuzları ile bu taze vü sudu vahşi bir zevkle öldürürken 5€- yircilerin gözleri o vefasız âşıki arı- yordu. Fakat hain korkmuş, kaçmış- &.. Tiyatro mektebi Tasdik edilmek üzere Maarif | Vekâletine gönderilen tiyatro mektebi nizamnamesinin bugün | Y€ lerde gelmesine intizar olunmak tadır. Nizamname gelir gelmez talebe kaydına başlanacaktır. Almacak talebe © orta mektep mezunu olacak, bünye ve gös- teriş itibarile faik olanlar tercih edilecektir. Darülbedayide ama tör olarak çalışanlar da mekte- be sevkedilecektir. e — Bir serkomiserdenşikâyet Beyoğlu polis merkezinde bir ser komser hakkında Mülkiye müfettşli- ğine bir gikâyet vaki olmuştur. Şikâyette bulunan kadın, bir bira hanede oturduğu sırada bu serkomse- rin gelerek kendisini döve döve kal- dırıp götürdüğünü beyan etmiş ve gahitlerini de göstermiştir. Mülkiye müfettişliği © tarafından derhal tahkikata başlanmış ve polis santral memurlarından Hikmet Beyle Nereye gidecel tatlı bir serhoşluk gi- ârı, Fakat bu ilk leziz, bir nüvaziş Bahçe yolları, toz, kuru yap- müz'iç ve — Rasih, daha uyumamış!.. İduracaktı. Yazın bir istifade et- Acaba onun da mı Gecenin bu saatinde, Nevres Vacit, daha bunal- kiii bd 4 medikleri şeyden ne umulurdu uykusu |ki2.. Sonbahar gece yarılarının 15- zelliği, taraveti, her şeyi, her şe kaçmıştı?. Eğer o da sıkılır, ha- va almak için bahçeye çıkmak aştı miyen Na hesapları yanlış çık- di?, Bunda, yalnız oğ en ufak reyini söylememiş, karar diğer bir iki kişi şahit olarak dinlen- mişi | veya büyük analarımdan biri hangi renkten buylanır, kendine bu eengi| İ Darlilicezeye sevkedilmiştir. | Ağrı zaferi 70 inci haftanm 5 inciliğini | Darilşşafaka Muallim kısmın- dan 61 Reşat B. kazânmıştır. Yazısı şudur: Bu haftanın en mühim haberi Ağ- tıdağı asilerine karşı yapılan kavi tenkil harekâtıdir. Epeyce süren bir sükün devresin-| den sonra Ağrı asilerine karşı bu haf ta içerisinde (7 Eylül) kat'i harekât! yapan kıtaatımız çevirme mıntakasın | da ve gerekse mliteakip hatlarda asi- ler tarafından tevkif edilmek istenil- mişse de askerlerimizin fasılasız dar İ beleri kkarşısmda perişan bir surette) Cenuhut şarkiye firara mecbur olmuş lardır. Ağrının şimalinden ilerliyen kuvvetlerimiz bilâ mukavemet yürü- yüşlerine devamı etınektedirler. Ayni zamanda eşkiyanın İrana doğru olan hattı raptı da kesilmiştir. Hiç şüphe yoktur ki bir müddetten beri Ağrı asileri için hazırlıkla meş- gul olan kahraman askerlerimiz pek yalım bir zamanda bu serserilere en kalıhar darbeyi vurmakta geçikmiye cektir. > Giresun fındıkları Geşen seneki buhrandan sonra bu sone İyl bir netice veren Gireson #n- dıkları hakkımda o bavalide tetkikat-| ta, bulunan itimada şayan bir zatın verdiği izahata göre, gazetelerin yak dığı gibi bu sene Gireson ve bavali- sinde mahsul bir buçuk milyon değil, 750 bin tondur. Pakat maalesef bu sene de kara yanık denilen bir has- İ alık, fındıklara kemale geldiği zaman tahribat yapıştır. Fakat bu hastalık mevzii bir biyette kaldığı işin maheulüin büyük! bir kısmı bu hastalıktan kurtulmuş- tur. Karadeniz iskelesinden tmdık nak Tiyatr başlamıştır. Karadeniz v. şehrimize 6000 fendik gi tir. Taze fındık için eri yenii lap vardır. —— Nüfussuz çacuklar Bir kısım velilerin nüfus teskere leri olmadığından çocuklarını ilk mek teplere kaydettirememekte oldukları ve bu yüzden bir çok silsir kaldıkları maarif mildiriyeti tarafından Taran Yİ. Bilmecemi: 23 45$6 5 9 1 BüLiMEŞİ n halledil, şekli 123436 Bugünkü bilmecem Soldan sağa ve yukardan a4 1 — Su taşıyan (4). Nakit ( 2 — Nota (2). Nota EA 3 — İdam et (2). Rutul 4 — Şart edatı (2). Bv bede (4). el (0). 6 — Ufuk (3). Tavla taşı 7 — Meşakkat (3). 8 — Hayvan yemi (4). Nikâ 9 gi (2). Saç ütüsü (9 Gc 10 — Nota (2). Köpek (2), 11 — Bir nevi içki (4). (8. ie Doğum ve ölüm vak': Bolediyc doktorlar: taratındı Hayat Şe nl etmeleri alâkadarlara tebliğ gi tir. Tevellddat hergün ebeler & dan bildirilmektedir. Nüfus ide bu #üretle muntazam istatistik tabilleseklerdir İRTİHAL "Topkapı Saray müzesi baş & yetine müracaat edilmiştir. Zira bun-. zet Beyin refikası ve Liman $i lar nüfus müdiriyetine müracaat ede cek olurlarsa ceja vermek mecburi- yetindedirler. Bu yüzden müracaat etmemekte çocukları da tahsilsiz kal- maktadır. Adliye tayinleri Akşehir mahkeme Bit. kâtibi umumtsi Reşat Beyin tf Tıp fakültesi İzzet ve Zirant mühendisleri Kemal İzzet Beylerin valideleri mimefendi dün irtihali dar: baks lemiştir. Cenazesi bugün saat İ Sultan Ahmet Mehmet Paşa yol 17 namzrolu banelerinden kaldı talebesinden eeisliğine lis müddei urumisi Mehmet Aziz, | rak Fatihte cenaze namazı bad Bitlis müddei umumiliğine Bitlis es-| Merkez Efendideki sile makber€ ki azasından Muharrem Lütfü, Tar- defnedilecektir. sus relsliğine Tarsus eski reisi Me- | — sut, Aydın azalığına Mardin azasın- dan Yusuf Zıya, Samsun azalığına Koyunhisar Hakimi Rüştü, Koyun- hisar hakimliğine Anamur Hâkimi Ahmet Rüştü, Kozan mahkemesi rejs liğine müddeiumumisi Ali Rıza, Ko- zan müddejumumiliğine Mersin aza- sından Mustafa Nuri, Sürt mahkeme si relsliğine Şebin Karahisar müddet. umumisi Astım Beyler tayin edilmiş lerdir. —— Metruk çocuk Beyazıttâ Mektep sokağında ter- kedilmiş bir buçuk aylık bir nevzat | bulunmuş ve Necati tesmiye edilerek IRTIHAL Büyük Adada n-tim Su Hukuk Relsl sabıkı Bekir Fabrt mahtumları Samsun lisesi taleb den Fikret Bey henuz babanı unda iken duçar olduğu derdi napezirden kurtulamayacak bu veda etmiş. Ebevein ve akrab ark ıdaşları arasında temayüz © kewül ve zekasi hağebile bürüt Bıyanlarını dağdarı teessür ve . eylemiştir. Cenazesi Büyük motorla aile Cer'be hak ilet kederdidesine #l i Bakırköyü se kabristanına o defaoluni Nevres Vacit, şimdi anlıyordu. Fazilet Hanımı susturacak ve korkutacak kadar sert söyle- mesini bilen biradam, Sırası sonra|geldiği, frrsat düştüğü vakit i- soğuk sıtma |tiraz etmesini ed elbette bilirdi. |resin odasmdaki ışık sönmüştü. Demek ki kendine oğlunu da güldürmüştü?. Hürrem ( Hakkırun İtalya, Lâkin deniz kenarı, İsonra Viyana seyahatleri suya |tu. Nevres Vacit, ayaklarınm Etrafında, neler oluyordu?.. Görmüyordu ki... Belmanın yüzündeki o bin bir manalı ince hatları, gözle- rindeki “renk renk menevişleri göremiyordu. Rahşan'ın, Fer- doğruyu hesap ede-!hundenin yalnız kahkahalarını duyuyor, fakat bu kahkahaların baba İlunun, sükütünü, ihtiyatını tak!bir çehre üzerine nakşedebile- tün sinirlendi, ayağına bir pan-|ile oğlun bahçede karşılaşmaları! dir ediyordu. Rasih, talon gecirdi, kendini bahçeye|pek hoş olmıyacaktı. ceği, naz, eda, cilve, renk o- şeyde bile fikrini ileriye sürme-| yunlarmı gö: miş, mağa başlamıştı. Ne yapacaktı? verişi. Bu mutlak süküt ve İher karara boyun eğen oğlununİgenin birleşir gibi olduklarmı iremiyordu. Daima tasdik eden, her söze Üşümüştü ve bu üşümenin havvarı serinliğinden ziyade, ta içinden geldiğini anlıyordu.Tek rar Oköşke baktı; Rasih Nev- Evvelâ; yattı! diye düşündü. Lâkin merdivende ve sofada sağır ayak sesleri peyda olmuş- ucuna basarak, bir ağaç kenarı- Kapının önünde bir karaltı görünmüştü, bir saniye sonra ikinci bir karaltı ona yaklaştı. lanıvermişti : Nevres Vacit, buna bir mana ve remedi. Acaba Hürrem Hakkı Fakat ikinci karaltı, gölgesinden ziyade kadına ben- ziyordu. Nevres Vacidin büsbü- tün merakı arttı; — Kim olabilir?, Rasih, köş- ke kadın mı atıyor?. İki gölge yan yana düruyor- lardı, Nevres Vacit, bu iki göl da uzun bir busenin uçucu titredi. et Emine, muştı, kolları yanma l — Don Juan! diyebildi" örkek |BANSİ sevgilinin koy yor... Demin Eminenin doladığı kollarımı, kimin na dolayacak. . idi? amma, nasıl? ile mi buluşacaktı, V bunde ile mi?. Gölgeler ayrıldılâ” Nevres Vacit, oğlunun * mi tanımıştı; — Geç kalırsam, sen, Beyninin içi birden — Bu asrın bütün İşte, bunu bilmeli, | (

Bu sayıdan diğer sayfalar: