28 Ekim 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 2

28 Ekim 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t Sultan Hamidin Arab (Tercüme ve iktibas hakkı mahluz tan siyaseti ne idi ? Uzak yerlerin halkını kendilerine Dewrt Hamidide O vakitler gerek sipariş üze- rine Avrupadan celbolunan ve Zeytinbumu fabriaksın- imal edilen mühimmatı na- riye Tophane depolarına konu- lar ve Irade olmadıkça bir tara- $a çıkarılmazdı. Mevzuu bahset tiğim bayram için cephane çrka| rlmasma müsaade edilmesi hakkındaki istizan tezkeresinin cevabı çıktığından cepha- ne v le yetiştirilememiş ve tam İkindi ezanile beraber atıl- ması lâzım gelen bayram topla- İri akşama doğru atılmıştı. Had- di zatında hiç bir ehemmiyeti ve mânası olmıyan bu hâdise bazı jurnalcılara vesilei fesat olmuş ve bunlar Sultan Hamide takdim ettikleri ( jurnallarda böyle vakitsiz top atılması halk arasında lü saltanat ve yeni oülüs diye telâkki oluna- fak hayreti mucip olduğunu yazmışlardı. Bu meselenin tahıkikatından netice şu idi :Bayram top- rı mevakli muhtelifede atr- iyor, her mevkideki toplarnm cephanesi Tophane deposun- dan gönderiliyordu. İkinci fırka kumandanlığına merbut olan bir mevkide topla- ra ait cephanenin vürudü teah- hür edince topçu zabiti keyfi- yeti kumandan Paşaya arzet- miş, kumandan Paşa ne vakit cepbane gelirse o vakit atarsı- nız demiş. Bu muhavere ikindiye yakın vakti zamanile almış bazı mevkilerden ikindi topu a- tılmış, ikinci fırkanm cephane- si geç gelmiş ve gelir gelmez topçu zabiti kumandan paşadan aldığı emre binaen topu attır- mış; bunu işiten mevakii saire- deki topçu zabitleri ikinci fırka- dan top atıldığına göre kendile- rinin de buna ittibaan tekrar top atmaları icap edeceğine hükmetmişler, bunlar da top at tırmışlar, hülâsa Topane depola rının bir teahhürü sebebileİstan bul afakı ikindi ile akşam ezanı arası bir hayli sarsılmıştı.Gerek bu vakitsiz toplar, gerek jurnal cıların tezviratı Zeki Paşayı fe- na halde korkutmuş, o gün bi- çare adam bir hayli azap ve is- tırap çekmişti. Zeki Paşanın te- lâş ve istıraba düşmekte hakkı- nı teslim etmelidir; Çünkü bu hâdise Zeki Pağayı bir kuman- danlıkla veya ikamete memur sıfatile uzak bir vilâyete gön- dertmeğe kati gelebilirdi. ., . Sultan Hamidin Irak, Yemen gibi uzak memleketler hakkın- da tatbik ettiği hususi bir siya- set vardı ki bunun adma miş- temleke siyaseti denilebilirdi. Buraların halkı memleketin di- ger aksamında oturanlar gibi ve ayni kanun ve şekillerle ida- re olunamıyacağmı takdir et- miş olan Sultan Hamit ora a-| taham-) Parise hareket halisinin kabiliyetine, « mülüne ve mizacma göre biri- dare sistemi kabul etmişti. göre idare etmek lâzım geliyordu Erkânı Bahriye Irak cihetinde (Hâil) nam mevkide nüfuz ve kudreti iti- barile pek büyük şöhreti olan bir İbnirreşit vardı. İbnirreşi- din kuvveti ve taraftarları çok İolduğundan Sultan Hamit bu- nu kendi tarafına celp için İb- nirreşit hakkında pek cemile. kârane muamele ederdi. İbnir- reşit ile daimi temas ve müna- sebette bulunmak için İstanbu la bir mutemet göndermesi ten- sip tensip olunmuştu. İbnirreşit bu vazifeye (Reşit) isminde bi- rini memur etmişti. Hünkâr bu zata paşalık unvanını tevcih et- ti; kendisi Maçkada kâin misâ-| firhanei hümayunda ikamet et- tirildi; saray mutfağından sa- bah akşam yemekleri giderdi. Reşit Paşadan sonra başka bir zat mutemetliğe geldi, o da ay- ni muameleyi gördü. İbnirreşit ledelhace doğru- dan doğruya muhabere edebil- mek için kendisine ' saraydaki hususi şifre dairesinden bir şif- re miftahı gönderilmişti. Bir za manlar Küveyt sahilindeki (Mü bareküssabah) 1 oradan kaçır- mak ve Bağdat hattının münte- ha noktası olan (Küveyt) i İn- giliz nüfuzundan kurtarmak i- çin İbnirreşit, Sultan Hamidin bir iradesile ve bütün kuvvetle- rile harekete gelmiş idi. (Bitmedi) Evvelki geceki fırtına nasıl geçti? Yeşilköy rasat merkezinin vukuundan evvel haber verdiği fırtına haberi evvelki gece yarı- sından sonra tahakkuk etmiş ve Marmarada şiddetli bir lodos fırtınası çıkmıştır. Bu firtina iki saat kadar bü- tün şiddetile devam etmiş ve bu müddet zarfında küçük meraki- bin seferleri inkıtaa uğramıştır. Liman idaresi, rasat merke- zinin verdiği malümat üzerine a lâkadarlar vaktinda tebligat yaptığı için bir kaza vuku bul- madığı liman idaresince temin edilmektedir. Bu fırtınayı şiddetli ve sağ- nak halinde bir yağmur takip et miş ve yağmur pek kısa fasıla- larla dün geç vakta Okadarde- vam etmiş ve ehemmiyetli hasa ratı mucip olmuştur. Lodos fırtınasından sonra Son yağmurlardan İzmir ve Anadolunun bazı yerleri ile tel- graf muhaberatının kesildiğini yazmıştık. Dün İzmir ile akşama doğru bir telle irtibat temin edilebil- miştir. Fakat dün Estern kablo- su i Paris sefirimiz gitti Yeni Paris sefirimiz Münir Bey, dün ekspresle zevat tarafından teşyi olunmuş tur, ve) 1S- Galatada dün iki ev yıkıldı Başı birinci sayfada çilmiştir. Hâdise şehirde çabucak sâyi olmuş ve senelerdenberi görül- miyen bu korkunç hâdiseyi işi- den bir çok meraklılar da şedit yağmura rağmen inhidam ma- halline gitmişlerdir. Enkaz yerinde taharriyat Belediye tarafmdan taharri- yat için (62) amele gönderildi- ği gibi Galata polis merkezi de esaslı tertibat almıştır. Ser ko- miser Beyin nezareti al tında yapılan ilk hafriyat neti- cesinde enkazın üst tabakası al- tından (10) yaralı meydana çı- karılmıştır. ezilmiş bulunan o Makbule ve Hayriye hanımlar baygın — bir halde hastaneye kaldırılmış ve Acıklı bir feryat olarak çıkarılan Raşel isminde bir kadın, yakında ikamet eden hemşiresinin yetim kızı 12 yaş- larında Sultanayı çılgınca fer-| yatlarla arayarak etraftan istim dat ediyor,“Sutana bulunmazsa ölürüm!" kızcağız mektebe git- mek için her sabahki gibi hazır-| lanmıştı. Tam odadan çıkacağı sırada birdenbire bir çöküntü ol| du. Tavan başımıza yıkıldı. On- dan sonra ne olduğunu bilmiyo- | rum, Aman kızı bulun, çıkarın!” diye taharriyat yapan memurla ra yalvarıyor, göz yaşlarile dö- vüvüyor, çırpınıyordu. Nihayet cesedi çıkarıldı Nihayet öğleden sonra kaldı rılan bir kısım enkaz altında parça parça bir kız cesedi bulun muş ve bunun teyzesile enkaza gömülen Sultanaya ait olduğ- tesbit edilmiş ve yannda bir de köpek bulunmuştur. Sahanın küçüklüğü ve büyük ev enkazı- nm çokluğu taharrjyatın uzama sma sebep olmuştur. 3 Yaralı daha Saat on altıya kadar yapılan taharriyat yaralılâra daha (3) kişinin ilâvesini temin etti. Bunların çıkarılması esnasın da evvelâ başlanır ve vücutları! nm bir kısmının görün <| mesi çok heyecan uyandırmış | ve bazı kadınlar bayılmışlardır. Enkaz altında 20 kişi daha! var Akşam üstü mütebaki enkaz altında daha (20) kişinin mev- cut olduğu söyleniyor, bu şayia lar ne teyit, ne de tekzip olun- yordu. Zavallı komiser muavini Bu rivayetler dolaşmakta i- ken bir ceset daha bulundu. Bu- nun polis birinci şube komiser muavini Hasan Tahsin Efendi olduğu ve çöken,evlerin altında ki kahve önünden vazifesine git mekte iken, bu çok feci inhidam Üzerine enkaz altında kalarak öldüğü anlaşıl- mıştır. Bu zavallı vazife kurbanı me- mur arkadaşları tarafmdan Ga- lata merkezine nakledilmiştir. Müddeiumumi Hayrettin B, ile tabibi adli vak'a tahkikatma vaziyet etmişlerdir. Ölen komiser muavini ile ye- tim kızın cenazeleri muayene ve ne tarzda ezilerek öl dükleri tesbit edilmiş definleri- rie müsaade olunmuştur. Bugün cenazeleri kaldırıla- caktır. Dün gece, enkaz altında ka- lanlardan kurtulanlar ifadele- ri nazarı dikkate alımarak bütün | yıkılmıştır. Oda, oda kiraya ve-| enkazı kaldırabilmek için hâdi- |rilen bu evlerin her birinde 17 başka milletten ilâve edilecek se mahalli elektrikle tenvir olun | şer kişi oturmaktadır. enkaz al beşyüğ mütefevviktir. muş ve sabaha kadar taharriya- ta devam edilmiştir. Enkaz al- tmda can verenler meyanında çöken binaların altmdaki kahve nin çırağı ile bir sütçünün ve i- ki amelenin de mevcut olduğu şayialar meyanındadır. Taharri yat için fevkalâde gayret gös- terilmiştir. Yaralılar ne diyor? Yaralılar ifadelerinde: “hâ- bulamadan tahta ve taş yığınla ri arasında kaldık, Ancak kurta Bunlardan yaraları ağır olan | * ve vücutlarınm ekseri tarafları | * tedavi neticesinde konuşacak! | hale gelmişlerdir. N Enkaz altından hafif yaralı | © D .. .. öndüler Bahrimuhiti geçen tayyareciler * PARİS, 26 A.A. — Tayyare ci Costes ile Bellonte dün Paris halkı tarafından fevkalâde şevk ve heyecanla istikbal edilmiştir. Tayyareciler Le Burje'de av tay yareleri tarafndan ihata edil- miş olduğu halde karaya inmiş- lerdir. Bu esnada hava işleri na zırı ile bir takım yüksek şahsi- yetler hazır (o bulunmakta idi. Tayyareciler bilâhare meçhul askerin mezarına giderek selâm lamışlardır. PARİS, 26 A.A. — Tayya- *eci Costes ile Bellonte öğleden il Tayyareci Costes sonra Eliza sarayında hükümet erkânı ile muhat olan Reisicüm hur tarafından kabul edilmiştir. M. Doumergue, her iki tayyare ciye Lejyon donör nişanmı ver miştir, Amerikalı tayyareci Lind- berg'e de ayni nişanın tevcih €- dildiği haber veriliyor. Bundan sonra tayyareciler, şehremanetine gitmişlerdir. O- rada şereflerine parlâk bir ka- bul resmi yapılmıştır. Tıp üstadırın ölümü PARİS, 26 A.A. — Tıp aka- demisi âzasından M. o Marcel Giley vefat etmiştir. ——.: Yanlışlık olmuş.. LONDRA, 26 A.A. — Rio de Janciro'yu terkeden Baden namındaki Alman vapurunun yanlışlıkla (uğradığı tecavüz munasebetile Brezilya hüküme- ti Almanyaya tarziye vermiştir. Rio de Janeiro, 277 A.A, — Muvakkat hükümetin hariciye nazırı Badeu ismindeki yolcu vapurunu topa tutulmuş olma- sından dolayı Almanya İspanya ve Leh orta elçilerine teessür ve teessiVlerini beyan etmişti. Nazır, bu vak'a neticesinde ölen 27 kişinin cenaze masraflarmın muvakkat hüs#met tarafından tesviyesini teklif etmiştir, İngiltere - İran TAHRAN, 27 A.A. — Pos: ta nazırı, İngiltere ve Almanya ile doğrudan doğruya telsiz va- sıtasile muhaberata başlanması- na ait merasime riyaset etmiş- tir. meram rıldıktan sonra ne olduğumuzu anlayabildik.” Zabıta raporları İnhidam hakkındaki raporu da aynen şudur: Bu sabah saat 9 da Galatada Mumhane caddesinde Mm. Ma- rinonun mutasarrif olduğu 143 ve Yanindaki Bodos ve Yani EH. lerin 141 numaralı evleri zabıta tında kalanlardan 12 yaşındaki Sultana ölmüştür, Enkazdan çı- karılanlardan Sotiri, Murat, Di- mitri ve Hayriye H. lar hafif, Olga, namı diğer Makbule H. ağır yaralı olup hastaneye yatı- rılmışlardır. İnhidam hakkında yapılan tahkikatta 14İ numara- evin dami bir hafta evvel ak- tarılmak üzere Rıza isminde bi- rile görüşülmüş ve fakat Rıza şehrimizden |dise birden bire oldu. Kaçmağa | damı açtıktan sonra kapatmadı- etmiş ve bir çok|değil, adım atmağa bile vakit ga için son günlerde yağan şid- yağmurların buna sebep ol duğu anlaşılmıştır, Lozan, Türk - Yunan tine bir meb'de Ankara,, 27 ( Telefonla ) 1 M. Venizelos, Türk matbuat mümessillerini bu akşam kabul etti, Ankarapalas ta kendisine tahsis edilen dairenin Yeşil sa- Jonunda YunanBaşvekili bizi,ba şında siyah ipekli takkesile kar şıladı. Dudaklarından hiç eksilmi- yen tebessümü ile nafiz ve zeki bakılarile her birimize ayrı ay- rı iltifat etti. Ve sonra adet itibarile fazla ol duğumuzu görünce hususi kâti bine dönerek: — Aşağı salona insek, daha iyi olmaz mı, dedi. Koltuk ve iskemle getirmek Suretile yeşil salonunda bizleri istiap edebileceğine karar veril di. Başvekilin etrafmda yer dık. Bu sırada Yunan Hariciye nazırı da salona dahil olmuş ve 'M. Venizelosup yanındaki kol- tuğa oturmuştu. Salonun arkasında tecrübeli diplomatın sözlerini dinleme- ye koşmuş bazı Atina gazeteci- leri de görünüyordu. Venizelos bizlere hitap ede- ederek: — Suallerinizi sorunuz, cesa- İretle sorunuz, neler öğrenmek istiyorsunuz.. Hükümet reisinin bu sözü üzerine kendisine muhtelif sual ler tevcih edildi. M. Venizelos müphem gördüklerini daha taf sil ediyor, kendi kendisine sual ler soruyor, tahliller, teşbihler yapıyor, mevzuları keniş bir çer çeve dahilinde işliyordu. Beya - natınm bazı yerlerinde M. Miha lâkopulos da fikirlerini ilâve «| diyor ve sözlerini Başvekiline tasdik ettiriyordu. | Lozanı, Türk- Yunan dostlu- ğunun mebdei olarak ifade eden M. Venizelos, bu dostluğun lü- zum ve ehemmiyetinden tsrarla| bahsederken bir aralık sesini yavaşlatarak dedi ki: | | — Siz, bu münasebetle bana,| bir suval tevcih edebilirsiniz ve dersiniz ki: “ Dün niçin böyle yapıyordu nuz? Bugün, niçin böyle , yapı- yorsunuz?,, İ Bu sualin cevabını cek vaziyetteyim, ! Yunan Başvekili beyanatma şu suretle devam etmiştir. “ —Seyahatimin gayesi sarih ve malâmdur. Lozan, Türk - Yu nan devletlerinin milli vahdetle rini tesbit ve tasrih etmiştir. Katiyetle iddia olunabilir ki, Lozan Türk - Yunan dostluğu- nun bugün gösterdiği inkişaf ve İresanetine bir mebde teşkil ey- ilemiştir. Çizilmiş olan milli hudutları İdahilinde mütekabil menfaatle- rini temin maksadına matuf müuslihane bir siyaset takip ey- İliyen iki milletin biribirlerile an Jlaşmasından daha tabii ne olabi lirdi?. Çünkü Türk - Yunan milleti uzun seneler verdiği iyi anlı- İyabilmek ve anlaşılabilmek has İletlerini kazanmışlardır. Bunu bir misal ile canlandırabilirim: i Yüz Türkün yanma yüz Yunan lı koymak suretile vücüde gele- cek kuvvet, ayni miktar Türke İ verebile- Bahri tahdidi teslihat Bütün bunları iki millet ara- sındaki sağlam dostluğun ta- hakkukuna yardım edenamiller dir. Bundan dolayıdırki, bir müddettenberi iki hükümet ara sında cereyan eden mükâlemat neticeşinde dir, Şu günlerde Ankarda imzalı- yacağımız muahede ve mukave İenameler vücut bulmuştur. Mevzuu bahs muahede ve mu- kavelâta bir protokol ve ya bir mektup halinde lef edilecek o- M. Venizelosun beyanatı Gazi Mustafa Kemal ile mülâkat- tan mes'ut ve bahtiyarım dostluğunun resane- teşkil etmiştir esasların aça hatları hazırlan- mış bulunuyor. İmza gününe kadar teferrüat| üzerinde anlaşacağımıza emi- nim . Böyle anlaşmadan mak- sat, iki devletin denizleri üze- rindeki kuvvetlerini takviye İ- gin giriştikleri yarışı durdur.) <? mak ve bu suretle iki millet ef- kârı umumiyesinde zaman Z7a- man hasıl olan endişe ve şüphe yi filen bertaraf etmektir. Atina Balkan konferansı 'M Venizelos, Atinada topla- nan Balkan konferansına temas ederek alâkadar hükümetlerin gayri resmi bir mahiyeti haiz o lan bu kenferansın faaliyet ve mesaisini büyük bir alâka ve sempani ile takip ettiğini işaret ederek dedi ki: — Bu konferans hepimizin ar zu ettiği Balkan anlaşmasının vücude gelmesi hususunda kuv- vetli ve esaslı bir adımdır, Kon feransı gelecek seneki içtimabu| i mesaisine devam eder görece- ğiz. Ve gelcele'seneki içtima bu çığırda bir adım daha ileri giri decektir. Balkan Bana belki sormak istersiniz. Netice, maksat ne zaman hasıl olacaktır?.. M. Venizelos bu sırada iki e- lini havaya kaldırarak ilâve ot- — Fakat nihayet bir kâhin de iliz. Yunan Başvekili ayni mevzun| Üzerinde devam ederek dedi ki: — Balkanlarda iki kuvyetli devletin bugün geniş bir tarzda anlaşmış olmalarıBalkan bloku na doğru yüründüğüne kat'i bir delildir. Düşünülebilir ki, sizin bazıBal kan devletlerile 6lduğu gibi bi zim de aynj şekilde akdedilmiş muahedelerimiz var bütün bun- lar, mevzu bahs gayenin vusu- lüne yardım edecek amillerdir. | Cihan sulhü | Bundan sonra Yunan Başve- kili, cihan sulhü hakkında ne düşündüğüne dair bir usalime| cevaben gülerek: | — Bu, çok güzel bir şeydir.| İnsaniyet böyle bir sulhün ta- hakkukuna doğru yürüyor bu- nun için çalışıyoruz, Buna iman ediyoruz, dedi, Gazi Hazretleri M. Venizelos, Gazi Hazretlerile vu ku bulan mülâkatları hakkındaki ihti sasatını şu cümlelerle İfade etti: — Gazi Mustafa Kemal ile, ilk de fa görüştüm. Kendileri hakkında ifa de edilecek sitayış ve takdirler bütün dünya tarafından, def'atle tekrar edil miş ve tarihe mal olmuştur. Ben bü- yük reisinizi, kudretli bir asker ola- tak tanırdım. Bugünkü görüşmemde ayni zamanda yüksek bir siyasi oldu ğunu gördüm. Ve mülâkattan mes'ut ve bahtiyar çıktım. Üzerinde Hariciye nazırımla bera- ber memnuniyetle ısrar edecoğim bir nokta vardır ki, oda hülrümetinizle cereyan etmiş olan müzakeratta hö- kim olan kanaat ve düşüncelerin mü- şarileyh tarafından da mazhar: tasvip, olduğudur. Ticar? münasebat İ M. Venizelos, Türk Yunan münase bat tcariyesine dair olan son birsuale| cevaben de gu mütaleatı serdetti: — Bugüne kadar Türkiyenin Yuna nistana ihracatı, bizim Türkiyeye ih-| racatımıza nisbetle on mlelidir, Dost Yuğumuz ve ticaret mua helbal sayesinde ümit idiyoruz ki, Yu nanistan da İhracatı ayni seviyeye iİtmek İmkân — bulacaktır. Hem niçin etmesin? Haricten müba- yan edilecek ker hangi bir eşyayı ter cihen bir dost memleketten tedarik etmeği daha doğru bulmaz mısınız? Gazetecilerin vazifesi Matbuat mümessilleri, M. Venise- 1osa kendilerine karşı verdikleri teveccüh ve slâkaya teşekktr ederek ayrılırken Yıman Başvekili gerek Türk gazetecilerinin ve gerek Yunan k refiklerinin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada büyük vazifeleri olduğunu hatırlatmış, iki memleket menafii namma vücude gelmiş olan dostluğun takviye ve inkisafı için ça lan bahri tahdidi teslihata ait hışmaları Tüze yele late Misafirlerimiz Ankara, 27 (Telefonla) — Yar (bugün) Hakimiyeti Milliye mir Yunanlı misafirlerimiz münati batile (Misafirlerimiz) serlâvhalk Fİ Hih Rıfkı Beyin şu başmakağesini #8 rediyor: Ankara şehri dündenberi dost W ki Yunan devletinin Başvekiliti ” riciye Nazırını misafir ct: mesuttur. Bir zamanlar öyle zannı? Tunuyordu ki, Türk ve Yunan mi etleri bir daha barişmamak üze biribirlerine dargın ve düşmandılâf Sulhü seven insanlar için ili mille efkârı ümümiyelerinin bu mansafdi cidden hazin idi. 'Müsyü Venizelos ve Türk der letinin Başvekili, bu şereflerle çalt şan iki hariet deniz ve karada bit sik ve Akdenizin büyük bir parç smı işgal eden iki devleti, yalff coğrafya değil, bütün zaruretle! ilâkis yekdiğerine dostolmağa ettiğini görülyorlardı Her iki hükümetin reisleri içi dahi, bu hakikatı efkârr umumiyek rine anlatmak, onlara en yakın © ziyi unutturan yepyeni bir istikbi Jin temellerini atmak güç, yorucu # uzun olmuştur. Fakat swlh aşkı milletlerin dostluk içinde serbest it kisaflarını maksat edinmek fazil bütün zorlukları yenmeğe kâfi g miştir. Biribirlerinin — zararm menfaat aramıyan intiksm ve İİ politikası gütmiyen iki komsu letin edebiyat ve hatırat uğruna b kileati feda etmeleri acmacak bl hal olurdu. Ne Müsyü Venizelos, # İsmet Paşa ve ne de bu şahsiyeti rin arkadaş ve fırkaları buna cazi öİ madılar ve milletlerinin kendileri olen anlarının liği müsbet semereler vermişti. Son ay Atinaya giden dontlarmii dost Yaman milletinin göstermiş Ot duğu sicak hüsnü kabul, buna elif dir. Evvelki gün vedün İsta dan Ankaraya kadar her yerde Ankarada muhterem misafirlerimi zin görmüş oldukları samimi kendileri üzerinde ayni tesiri bıra” mış olduğunu zannediyoruz. Bil sene barışmadılar, dost oldular. yalaız iki illetin talii için Balkanlar ve Akdeniz şorki sul nün talli için de büyük ehemmiyfi inkâr edilemiyecek bir — hâdisedif Hâdisenin diğer mühim bir ise menfaatleri ve illeri bis seni . dilemez görünen milletlerin su rumu ile ve realist politika içinde Jaşmaları mümkün olduğu hak verilmiş olan derstir. Her kesin a laşması mümkündür ve sulh ki ür. Edirnede fırtına, yağmu! Edirne, 27 (AA) — Bir kaç denberi devam eden şiddetli 1od0$ anasını sürekli yağmurlar takip miştir. Bugün ufukları kara bell kaplamış ve fındık cesametinde yük dolu düşmüştür. Dölu bütün detile devam ediyor. 3 Bulgar kralı, evlendi. Brindizi, 27 (A.A) — Bulgar e Ki İve karaliçesi Çar Ferdinad vapur İdün hareket etmi?ler ve 60 bin tarafından teğyi edilmişlerdir. Balkan komitesi Ankara, 27 ( Telefonla) — # konferansına iştirak eden keyeti rahhasamız ve barı gazete ve harriler bir Balkan komütesi tef mişlerdir? Gayri resmi olan bir m lkan İşlerle yakan eği olacaktır. rübal —B8 se e Rusyada gizli te MOSKOVA, 27 A.A. hen erkânmı mühendisler teli eden bir mukabil ihtilâlci Iât meydana çıkarılmıştır. Töİ, kilâtın gayesitahripkâr vas ra müracaat ı suretile milli ii sat piyasalarında buhran etmek ve bu buhran rami ecnebi müdahalesine yol tir, p* Teşkilât Paristeki beya? muhacirleri merkezine ali bulunuyor ve oradan aldığı Xi. matla hareket ediyordu. çeki lâtı idare edenlerden bir a9 teşkilâtm Rusya ve Parist€ “e liyette bulunduğunu itiraf ai mişlerdir. İş mahkemey? edilmiştir, Muhakeme başlıyacaktır, İran şahı seyahatt , TAHRAN, 27 An Şah Rıza HanPehlevi pi ran veHorasan eyaletlerin devir seyahatı yapmağa tr. ssl Bu sırada M. Venizelos ederek ilâve etti: agri — Bazı gazeteciler, yanlıs el ile efkârı umumiyeyi Yi sevkederler, Fakat bumu er söylemiyorum, Bazı Bi a bahsediyorum. Bu arada arkanda dara ag zetecilerinden bir kaçına — Bursözlerimi, sizlerde dinleyiniz ! dedi

Bu sayıdan diğer sayfalar: