28 Ekim 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

28 Ekim 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: mucibince © mamul resmi tamamen istifa o-) | © Tunur. fi | U, ir İN kuyamamıştım, dün Fikir, > Ecnebi edebiyatı Ni ? N >. Jürlüyet Asrın ümdesi “Milliyet” tir. 28 TEŞRİNİEVEL1930| sabık Almanya imperatoru| İDAREHANE — Ankara caddesi Wilhelm'in uzun müddet Hari- Ne: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs | ciye Nazırlığını ve Başvekilliği ii ; ni eden prens von Bülow'un me defon numaraları: me ör ei ei pir rakla beklenilen Hatırat: he ÜCRETLERİ (| Fransızca olarak neşredilmeğe Türkiye için Harik İŞİNİ başladı. Fransızca metnin birin 400 kuruş 800 kuruş |: cildi gec se — 25, <8 İci cildi geçen hafta Par e cilt Bü- 1400.» 21 Gelen evrak geri verilmez ” ariciy ırlığı ve Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş vekilliğinin bir kısmma,yani | işler) 1897—1902 senelerine ait ha-| tıratı, ihtiva etmektedir. Prens Bernard von Bülov İ Almanyanın mümtaz şahsiyet Hariciye Nazırı ol. İstanbul 3 ABONE G tur, Gazete ve matbaaya sit için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların o mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü hava Dün en çok derece B vil esecek hava uzun ve muvaffakıyetli , memleketine mişti, İmperator| ından harici hararet di en azl$ di. » ruzgir mül ağmurlu olacaktır. kit bulunuyo: n sonra Başve- T zi İkil olmuş ve bu vazif ramvayda nesine kadar ifa etmiştir. Siya Bir vak'a: Çarşaflı bir kadın! si hayattan çekildikten sonra bar bar bağırıyor. zevcesinifi memleketi olan İtal- — A dostlar! Namusum git-| yada yerleşmişti. Romanın ti! Şu biletçi olacak herif elimi güzel saraylarından biri sıktı... Villa Maltada son Bu feryat önce tesir yapma-| geçirmiş ve ölmüştü di.. Kadın devam ediy | Neşredilmeğe başi — Seni utanmaz, arlanmaz al|rat 1921 ve 1926 ara çak herif seni! Seni vallahi pas| mıştır. Bunlardan gibi ayırırım. | çıkacaktır. İkinci cilt 1903 — Biletçi cevap verdi: 1909 senelerine, üçüncüsü bü- — Hanım ben senin elini sık! yük harbe, dördüncüsü Bülow madım, bilet verdim! un gençliğine ait hatıratı ihti-| —Daha söylüyor! Utanmaz! va edecektir. Miğak. Yüksek ortakati. ilânhar)Çı5 Simeires 4 i gır. ü ei Ban biletçinin yerinde oleay-| >.0v.1 isci cis dım, derdim: ———— — Eh hanım bağırıp durma, Yalnız her şeyden evvel şu ya daha nezaket gösterip eli-|nu söyliyeyim ki, sizinle ciddi)| ni öpseydim ne yapacaktın münakaşa etmemek hususunda- İlâhi neler işidiyorum!. ki kararım kat'i olduğundan ce- Türkçe bu mudur? £|vaplarımbep alaylı olacaktır. Hiç bir fikir ilâve etmeden si| Eğer Şu son defa olduğu gibi| 16 gazetelerde ilânen tebliğ o-) <iZ'P ta şahsiyattan, her birimi) dihmiş bir maddeli kanuniye nak, Zin ahlâki kusutlarımızdan hat-| ledeceğim (Kadastro kanunu) | â Yarısını yuttuğunuz “na..., ke şu madde de kaç türkçe kelime var? “Amil ve müstahsillerin ka- nunen bilâ resim ithal edebile- cekleri mevaddi iptidaiye hini ithalde alelâsul oktruva idaresi ne müracaatle hesabı carilerine kaydettirmeleri lâzımdır. Bu su retle kaydettirmeksizin imrar eyledikleri bilâhare tahkikat ve tetkikat ile sabit olduğu takdir de bu gibi mevaddr.iptidaiye- * den imal ve istihsal edilen eş- ya için resim verilmez ve tarife tahakkuk ettirilen en olan | senelerini | yan hat da yazıl Cbancelier de Naşiri: Pon, Pa-! ris, decekseniz bana söyleyin de ce- vap vermiyeyim!.. Üstat! Asıl cevap gelinciye müsaade buyurun!.. İ Şu güzel sözüne çok mü içerel | yazmazdım.. Bu o münasebetle bana yazdığınız: | “ Göbeğime kadar dil uzattı ğınız o gülünç fıkranızı oku- dum,, nüktesi pek hoşuma gitti. Hiç orta oyunu oynadınız mı? Pir son sual: Yazınızda: Kurt kocayınca köpeklere maskara olur,, diyorsunuz. Bu darbımeselin ikimize tatbikinde iz maskara olan kurt de öpek oluyorum değil mi? okuyabil-| nim halimde tereddüdü mucip idim. cihet pek yok, lâkin sizinkinde | Güzel yazılarınıza işlerimin var: İ kesretinden ve yeni bir seyahat| o Kurttan maksat, fındık kur- projesi hazırlamakla meşgul ol| du mu? İ 'duğum için hemen cevap vermi| Üstat bütün bu yazılarımda yeceğim. | eğer bir nebze tahaflık varsa bu Bir kaç gün geçerse hem| nu daima size medyun olduğu-| sizin hiddetiniz mübeddeli sü-|mu itiraf etmeyi nimetşinaslık e olur, hem de ben sizi mem| vazifesi bilirim, Azizim Daver Bf. Durudrıraz makalenizi, malâ- « yamişeylerden vakit bulup ta 0- İ I edecek nükteler bulurum. FELEK Etem izzet kalmasaydı da felç, ölüm olsay | gımla görünce ağzını açtı: dı ben ne olacaktım?, Bu güna| — Zaten, sen bu kadını öldü- hı nasç ödeyecektim? Zaten) receksin... bütün aksilikler bir araya top- N isini üstü gen halk, lereden de içinize düştüm! lanır. Ben, annemi iyileştirip) Allah gözlerimi kör edeydi! te yatağına götürürken babamla, bu kadını görmiyeydim, üyandı: E Sen de başıma belâ olmazdın! — Hanım neredesin?.. Nereden geliyorsun bu saat- Diye ( seslenmeye başladı. te?, Sonra, ayak sesine odasından| Sokakları sürttün sürttün (şıktı. Merdivende bizi gördü.| de evin kapısını şimdi mi bula-| İlk önce: bildin?, Böyle bir sürü küfür karışık! i | laf! Hiç birisine cevap verme- dim. Söylesem kıyametler ko-! pacak, daha çok bağıracak, da-| irretliğini arttıracak. Pilân dedi! Fakat, sonra an- nemi öyle bitkin ve adımları atar, beni de dişarlık kıli- men aynı zamanda Almanca ve! arz vel diplomasi mesle-| Birinci cilde bakılırsa diğer- lerinin de sabırsızlık cek kadar mera bu alsiz bir nefaset Bunu, şüphesiz, mü- ikri ve ruhi meziyetleri- yunuz, Siyaşi hatırat k kin ve zehirle Muyaffakıyetsizlikle rinin mes'uliyetini Daşkalarıa stfetmeğe meyyal olan insan lar, bilhassa siyasi işlerde mu- sillerini ke yetlerinin yahut tem: ri fikirlerin 2 ğil, rakiplerinin hile v lerinde ararlar. Halbuk low, içinde bulunduğu şerait kendi düşüncelerden azadedir. Fil elifin ne med tapları doludur iyesi itibarile bu Bülow basit bir hariciye me: tan ziyade zel devrindi Wi dimağ li bir Av bir şahsiy. lığı ile, klasik low, pancermanizmin en devresinde zarif bir tezat teş etmiş olacaktır tıratında imperator çok bahsediyor. ğındanberi devrinde esaslı iltürle meşbe Bariz Avrupalı her fırsatla irat etti tuklarla yalnız ğil, Alman ri yürek lerini ağzına, getiriyordu. Bü- lowun en büyük işi bunutuklara mâni olmak, tahfif etmekti, Fakat Wilhelm ele a- vuca sığar adam değildi; hele kalabalık içinde, merasim ya- hut ziyafet esnasında büsbütün kendinden geçiyordu. Bülow iş başma geçtiği sene her ta- raftan Wilhelm'in akli muva- zenesi hakkında garip suailere muhatap olmuştur, Fakat ken- disi bu hususta pek kat'i ve limesi gibi hırpalanmaması 1â-|rih olarak imperatorun mecnun| Ancak bu tavür, bu tehditler zim gelen emanetlerden bahse-| olmadığını, bilâkiş dimağen ve|kendi endişelerini bedenen tamamile normal oldu gunu, fakat bu taşkınlıkların ev velâ nevrasteniden, saniyen ir- kadar, size bir iki sual sormama | si bir gururdan ileri geldikleri-| ait hatırata taallük etmek iti. Esasen Wil anlar, kin ni ifade ediyor. belm halim, söz diniz?., Vallahi bunu bilseydim! gayızdan muarra bir adam ola-| yet hakkında fevkalâde kıy. rak tarif edilmiştir. Prens von Bülow, imperatora resmi, seyahatlerinde refakat etmiş ve bu meyanda İstanbula gelmiştir. Wilhelm'in Türkiye seyahatine âit oli şayanı dikkattir, Bülow'un Türkleri anlamadığı görülüyor.Fakat Ab dülhamidin 2: bir misafirili memleketi ta tu, Hele y huna nüfuz etmek fevka man sızdır. Bülow Türkiyede bulun duğ umüddet esnasında Alman yaya bir çok iktısadi menafi te minine çalışmıştır. Fakat İngil tereyi de gücendirmemeğe ay- rıca gayret etmiştir. Bu nokta- ya temas eden müellifin “Tür- kiye ile dostluğumuz benim i- mak imkânı ye milleti ru- hususunda in Hem annem bütün bütün fenala şacak, hem benim akşamdan- beri korktuklarım başıma gele cek, hem de komşular ayakla- nacak. Bir defa ağzımı açtı mı? Çak olur, bir daha da susmak bilmez. İyisi mi, susmalı, ben de sustum. Allah elbette - beni kurtaracak. Hiç olmazsa annem de benim yüzümden ikide bir kocasından lâf işitmekten, hor- lanmaktan kurtulur, Övey kalan çocuğu” ile koca- ya varmanın ne zor olduğunu zavallı annemden anlıyorum, Kadıncağız, hiç evlenmeseymiş, yahut ta beni bir yere bırakıp kocaya öyle varsaymış belki ba şı daha dırdırsız olurmuş! . Be nim sebebime her gün Rüştü E fendiden bir sürülâf işitiyor! Anlaşılan, Ekrem, hiç haber ge tirmemiş, bunlar da öğreneme- mişler ki... Baba efendi bu saa- te kadar benim eve gelip gelme diğimi farketmemiş, yahut ta: — Teyzesinde. . . Filân denmiştir. İhtimal bi- Prens von Bülow'un Hatıratı İçin ancak bir iktisadi menafi! id zlerile Al- tini veciz bir surette İtarif etmiş olması, her halde İsaltanat devrinde memleketin ne gibi tehlikeler içinde bulun İrmuş olduğuna elim bir delil, ay ni zamanda acı $ ydir. c Bülov nasebe zelm'in 1918 de Holanda'ya fi-| lan bahsederken im Viktoria'r güzel bir resmini çiz yor. İmperatori k Belmon, saat y re varabilmek ılunda arabasını iiden ev) J el n Şe bu uz bulunm /lenmesine etinin netiçelerinden kork. , Ve ke Holand i gün hudutsuz i apış olurs kımdan ve ı emin olabili. dan, sıl olması dalma muhtemel o ıranlarm korkusu. .. Ha hususta hislerini Bülo: lememiş, daima en sini izhar etmişti. Müellif, eserinin bir yerinde » Wi m'in sulh aşkından bahsediyor. “Namusu ve vicda-| temin ettiği veçhile| 5 e ee idm l ilow'un iş başmda bulunduğu müddetçe, hiç bir za| man tecavüzi bir harbi düşün- | ülow, il toru|”. iz larak ye le peri | gözel bir kadmdı bu.Jakın hidde mun arzusu tavurda, edada ka-| ti Z8il oluyor; güzel bir kadm İbadayılıktı, fakat hakikt tehli-| 5t9. Büyük kenarlı hasır şapka keye girmek değil. Hiç bir al) altında buğday renginde bir man sulhperveri, hiç bir Fran-| “42; İnsanm gözlerinden gön- sız ya İngiliz sulhperveri Wit-|1ün€ işliyen bir gift göz. bembe helm kadar sapıimi ve derin bir) yu ARL YE sulh aşk ile mütehassis değil- SİLLE | e ez ir par , Talihsizlik şurada idi ki bu)“ Lin ide cazip, İhissiyatla oriusi meydan okuma!» mm; de yanımıza 2- ği ei) ? ları arasında fezat mevcuttu)” Sole cabuk. — Teşekkür ederim fakat yo lun kenarında sepetler var, Bir değil, iki değil, üç, dört, tam beş tane... Genç kadın otları | gösteriyor. — Sepetlerim nasıl bırakılır. Alamaz mıyız?, Güzel kadmın güzel h i yalvarıyor. Jak saatine metli malümatı ihtiva etmek:|Yor. eyvah gecikecek, tedir. Ezeimle amiral von Tür-| “Ori Se oh alsakl pitze ve Alman donanmasının a İaşamına, Togilizlere ve bilhüz e Dd. EĞME a Ya an öy ola ak ge reddüt denilebilir ki prens von ei ali yanimda, Bülow'un hatıratı, yirminci aş-|Jak soruyor: e — Nereye gideceksiniz? ide neşredilen bu K > ii hatıratı metlilerin — Karantana, siz ele — Şaburğa! i lu n kıymeti yak! “ dendir. Bunların kıymeti yakl — N.gık, z ihtiva etttikleri vakayiin e : hemmiyetinde değil, o vakayi-| ir sepet dir oradan | e İRE Yol üstü İeni, Mante- | in hikâyesinde hâkim olan ha- , i mm 0) şlerim var, onlatı da İleti ruhiyededir. Fikri kozmo- politizmin faidelerinden biri de İgeniş görmek hassası ikti- saptır. Bülow'da bu hassa pek kuvvetlidir. Her şeye tam bir Avrupalı gözü ile bakmış ve bu sayede tam olarak görmüş, an- lamıştır, Bu Hatırat, nihayetsiz bir lezzetle okunan bir nevi şa- ”İolursa felâket i elirdi. Ve: vap bulurdu?. Koşuyotdu, fakat bu da ne? İ Yolun ortasında bir kadın ken- disine bir şeyler işaret ediyor. Dur, diyor, ne münasebetsizlik.. ndi, , Sert sert sor ün başı) ek ne ce- cek — Ne var? Tanımadığı kadın yakla Güzel kadındı bu; hem pek çok| gidermek (içindi.,, Eser, Almanyanın harici po- Hitikasın en parlak devirlerine barile on dokuzuncu asrın &on i ynelmilel: vazi- : senelerinde beynelm gözleri bakı- n ilk sülüsi ben rafından ibda edilmiş olân bu e- ser, on dokuzuncu asrın üzerine yeni bir ışık tevcih ediyor, uful etmek üzere olan bir medeniye- tin heybetli bir cephesini aydın latıyor, Bir yol m Karantanda js Mizah, Edebiyat, acerası olurum... yapr Şaburga saat 1 Ötede, ç ka- neliyir cak olurs im, Jaka biraz daha olur Mösyö, işlerimi m, beni yol üstün. lurdu bu. akşam beraberiz, değ kadar bekle. gibi İde a Jak, güzel tan son- Kuvile geldiler ima sonradan bu proğr: Â: edilmi n önünde genç kadın indi, k arabada bekli- yor. Bu saatte Rozin kim bilir ne yapıyordur,ne kadar kızmıştı Beş dakika geçti; on dakika geçti, yarım saat geçti. İri vücutlu bi doğru geliyı — Müsyü, size minnettarız. Kızımı arabayla buraya kadar getirdiniz.. Geceyi de beraber geçirecekmişiz, ne âlâ. Yemeği- mizi Valonda yeriz.. Sonra siz bizi buraya getirirsiniz; kızım geliyor... Köylü ile kızı arabadalar... Köylü, kızı, Jak lokantadalar yemek yiyorlar.. Herif mütema diyen içiyor. Kızı, gündüzkü genç kadm değil artık.. Bündüz güzeldi, cazipti ; şimdi bir mek tepli kız kadar mânasız oldu. Jak hiddetten boğulacak, ne dedi de bu saçma kızın sözüne kandı.. ür dönüyorlar, araba sarhoş. indiriyorlar rhoş söyliyor sonra kızımın düğü nü var, gelirsiniz değil mi Mös yö? Jak küfretmemek için dişleri- ni sıkıyor, köylüyü zorla araba- dan indiriyorlar Kızı hiddetli, hiddetli Jaka ba giriyor. — Kaba herif, biraz dikkat et sene babamın bir yerini acıtacak İraz rahatsızsa erkendende yatıp! ç uyumuştur.. Zavallı annem de çok tecrübe ettiği için: — Bey, kızıniz gelmedi... Filân dememiştir. Adama kız| dan bahsedildi mi'küplere bini-| kışacak, hem de sabaha kadar yor. Kimbilir: rahat vermiyecek. Çenesini bir — Karım, benden çok başka-| açmasın! Zaten, annemi bu ha- sından getirdiği kızmı mı sevi-|le o getirdi! Kadıncağız daha yor?.. kaç yaşında. On altı yaşında ev Diye di iyor, ne oluyor?.|lendirmişler, on yedisinde ben Anlaşılmıyor ki!.. İstiyor ki,lolmuşum. İki sene sonra, ba- Annem benden hiç ona ae şehit olmuş, ig: » neredeyse orada kalsin. Onun- İla mı uğraşacağım bir alâka ile bahsetmesin. Hat-| — Kâtip adam, tâ, biraz da yabancı kalsın! Bu, — Akıllı adam... huyu da bir iki senedir peydah| — İyi adam.: oldu. İhtimal ihtiyarlanmanın| — Baba adam... da tesiri var. . ei Diye tutup buna vermişler. Kadıncağız bunun içindir ki Şimdi ben de on sekiz yaşında- Benim biraz yaramazlığım, ho-İyım. Demek ki, otuz beş yaşın- şa gitmez hallerim oldu mu, da. Fakat, kim görür de ona: — Aman yine baban söylene-| — Otuz beş yaşmda... cek... Der, Kadmcağız dane sinir, Diye kendi kendini yiyor, üzü'ne et, ne kalp, ne böbrek kal- lüyor, eriyor. Bu akşam da gel- mamış! mediği ona farkettirmemiş, o-i — Baba... nu uyutmuş, kendisi de pencere! | Demeğe de bir türlü dilim Diyecek, kadıncağıza hem çı| nin önünde saatlerce beklemiş,' varmıyor.. Eline çok küçük gel iy p — Cehennemin dibine kadar,! geçimsizliğinden, onun kıskanç lığından, onun kurt yeniği di- linden. Kadmcağızı on sene evden dışarı çıkartmamış, Üstelik: — Vay pencereden baktım. . . — Ay Seni gördüler... Diye de zavallının beynini eritmiş. Şimdi artık onun kıs- kanılacak, söylenilecek tarafını bulamayınca diline beni dola) dı, Koca karıların dediği gibi — Yana yattı lâf.. Çamura battı lâf!,.. Hemde ne lâf,ne çene Haydi, ben aldırmıyorum. Gencim, havaiyim. E, anneci- ğim de öyle değil ya... Beni ye tiştirsin, okutsun, söz getirme- sin... Diye kendi kendisini e- ritti, yedi, bitirdi. Hâlâ da le, Ayakta, canlı bir mumya gi- bi dolaşıyor. Gece öyle acıdım ki.. Bengi sapsarridi. Kalbi göğsünü parçalayıp dışariya fır İryacak gibi hızla çarpıyordu. Tek kelime söyliyemiyor, Mektepliler M. Venizelosun Ankara seyahati 76 ıncı hafta üçüncülüğünü Wİ Galatasaray lisesi talebesini fer Cevdet Beyin yazısı ş9df müsâ eti teşkil Yunan Baş Atinada Balkan konferans iştirak eden r ve sporcul e muh li misa nurahhaslarımii veccüh kıy ni sıcak samimiyeti his ir müvağ tesis ızdaki d luğu ebedi! lerdi Ğ tinin meri ılarda s çok ümit veri? ından meret yet ve ehemmi d zım gelen bir köylü arabaya bilmecemizin halledilml; şekli 36 34 7 s9 101 Bugünkü Soldan sağa ve yukardan aşağı 1 — İyi (3) İlmin kardeşi (3) 2 — İmlâthane (7) 3 — Bağışlama (2) Ona raci, Kamer (2) $ — Sonuna bir (e) konunca bi nır (2) Bacak (3) Köpek (2) 6 — İstirham (4) Kat'iyen (9 7 — Köpek (2) Dem (3) Bici? 2 r 9 — Nota (2) Yükselmek (3) Gö değil (2) 10 — Bir şeyi ondan ona mek (7) 11 — Düdük (3) Altın (3). bilmecemiz c nakle” ne. .. ; Diyorum, duymuyordu. B“ buhran belki on beş yirmi da?” ka sürdü. Sonra, kaldırdım. dasma çıkarırkn ayakla zor sürüyordu! Yine, o halindf babamın gürültüsünü işitin©© elile; — Sus. . Sus, Diye işaret ediyor, kansf dakları mırıldanıyordu: a — Komşudan geliyor, KO; şudan, ; Bir şey yok. Bana ha” bir fenalık geldi!... i Böyle bir kadın sevilme?” Ona tapınılır! Fakat, ah © w— tü Bfendil. Yüzünü görü eytan görmüş gibi o le soğudum ki... Zat! edil yatağına yatırır yatır” o hoyrat, densiz adamın yan” da bir saniye bile kalmadı” Doğru, odama çıktım!,. 6 xd N ' asi Annem, sahiden yürek 91” gn olacak bir halde. Sabahley” te yanır uyanmaz, yanma: git” (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: