29 Ekim 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

29 Ekim 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B » » Mülliyet Asrın ümdesi <Müllget” tir, 79 TEŞRİNİEVEL 1930 “ İDAREHANE — Ankara caddesi > Tia: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs- il nba pi i ğ Ğ Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE. ÜCRETLERİ Türkiye işin Hariç için 3 aylığı“ 400 kuruş 800 kuruş 6. 750. ,: İMO 2. 1400, . 2100, Gelen evrak geri verilmez Müddeti göçen nüshalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya sit; işler Gazetemiz ilânlarm © mes'uliyetini Bugünkü hava Dün en çok hararet 16 en azl? İİ derece idi. Bugün © ruzgir udus İ| esecek hava yağmurlu olacaktır | Âlemin işi miyok yahu k) birisi bir mektup gönder- Ömiş diyor ki: “Güya her şeyin farkındası- © niz gözü acık geçinirsiniz.. Ha- © beriniz varımı ki, Hacı Bekir © Zade Paristedir. Acaba meden? Belli fi? “Belli değii mi?” © — Otu bana soracağmıza av- © detinde kendine sorun! Postada sür'at © — Bütün dünyanın Postaların- © da bir ağırlık peyda oldu. Ağır- lik insanlarm — sür'at telâkkileri (odeğişti de . mektuplar ağırlaştı zannedıyo- “ruz, Maamafih benim Atinadan kesimden bir gün evvel © Postaya verdiğim © mektubun ben İstanbula geldikten iki gün #onra geldiğini söylersem pek üreti gelmiş demezsiniz... He — Je İstanbulla Üsküdar arasında daima 24 saatlik yol olduğuna © ses çıkaramazsmız; © Biz buna bir şey dediğimiz vok, yok amma, bir kaçtır Be- © şoğlunda en kalabalık zaman- ırda dolu dizgin, kelle götürür bi kaçan ve adam çiğnemesi- — Şu sür'ati her yere dağıt- 1 demekten kendini ala- 49u nerede?. Dün Ada vapurunda İstan- il şehir meclisi Azasmdan ve n bir zat yanında bir ahbabile Haydarpaşa larından geçerlerken © zen- in zat, orada demirli olan : ve , Venizelosu getirmiş * bulu- van “Elli” kruvazörünü göste- rerek: — Yahu bu bir tek, hani kırk ZU... — Şehir meclisi azasmdan olâri zat mevzuu değiştirmiş, FELEK © Hem kabahatimi affettirmek, gönlünü almak lâzim. Onun için kalkar kalkmaz gitmek içap ediyordu. Yabancı gözle baktım :Çok fena.Biti- or. Bir mum ışığı gibi eriye eriye dibine gelmiş. Nerede ise i sönecek, nerede ise yok olup gidecek gibi insana korku veri- “yor. Yüzü solmuş. Ne dudakla. Emda, ne yanaklarında bir dam- & kan yok. Zaten sarı beniz» li idi, bütün bütün sararmış. Avurtları çökmüş, gözleri çu- m içinde birer siyah le e gibi duruyor. O kadar ufal- o kadar donuklaşmış! Yü iladır. Simdiye kadar i ii ç Fikir, Cümhuriyet Abidesi Taksim meydenma şeref vermek» te olan ba güzel âbide İtalyanın ma- rul heykeltraşlarından ve muhtelif memleketlerde vücude getirmiş ol- duğu Asar ve âbidat ile tanılmış san" atkârlardan Sinyor Kanonika'nın e- seridir Trentino'nun kırmızı mermeri ile bir de Torino civarında kâin Suzan" Mizahı, <İrin taşımakta olduğu grupları tahlil! edelim: z Taksim bahçesine nazır olan grup, “Dumlu Prnar,, tepelerinde zam bir şan ve zaferle tetevvüç eden “Baş kumandan, meydah muharebe- sinin 30 ağuston 1922 tarihine müsa dif o uhudulmaz sabahmdz o büyük Rehber ve Müncimiz Türk milletine halâs ve istiklâli bahş ve temin Eyle mek azmile, ve ulvi bir hamici hama muaz- setle ileri atılmakta olduğunu tasvir ve teyit eylemektedir: Kadınlar, as- kerler büyük bir şevk ve şatarcile ve azim bir fedalcârlik fikrile musz- zez Haldakârımıza sarılmış, onu ta. kip ediyorlar, syak ucunda bir ka'| dın, kendi çocuğunu kucağında tut- makta olduğu halde gözlerini bürri- yeti kâmileyi vadeden istikbale doğ- Fu siasbetmiş, bu saadetin tahakkuk €deceğine iman eylemiş bir vaziyet tedir. 3 Pek aziz ve dâhi Reisimiz bu şeref- Ki ve tarihi günü bizzat şu müheyyiç sözlerle tasvir buyurmuşlardır : “Güneş mağribe yaklaştıkça ateş- İlme viii Ür yünkdkini beşi | İmak üzere olduğu bütün ruhlarda his ; solunuyordu; bir an sonra cihanda bü yük bir inhidam olacaktı ve bekledi İİ ğümiz halâs güneşinin tulu edebilmesi bu inhidam lâzmdi. . ten semanın karardığı bir dakikada, nın atik yeşil mermerinden mütele-| Türk süngüleri düşman dolu o sırt | kep olmak üzere ihdas edilen bu Gİ lara bücum ettiler, artık karşımda bir teşem âbide, kırmızı mermerden me-) ordu, bir kuvvet kalmamıştı. - tin bir kaide üzerine oturmakta ve! Gazi Hazretlerinin bu guruptaki bu kaidenin İki taralında sert beyaz! heykeli 26 Ağustos taarruzu esnasın mermerden İki çeşme bulunmakta.) da dahi Başkumandanın Kocatepe'de vE kayalar arasında bulundukları sırada P İ “Miliyet,, gazetesi - muhabiri Etem Abidenin hususiyeti, arka arkaya| Hamdi Bey tarafından alınan fotoğ- veren iki grupun kapı şeklini haiz çatiye göre vücude getirilmiş oldu bir hey'eti mim i alınmış | ğundan bu heykelin sanaaten güzeli İ ğine tarihi ehemmiyeti de J etmiş oluyor. Gurupun altında: 30 — VEN — 1922 tarihi okunuyor. Beyoğlu cihetindeki grup ise Cüm! İburiyet Türkiyesini temsil çylemek- tedir. Ortada sivil olarak zarif bir su rette duran mübeccel Halâskârmız Gazi Mustafa Kemal Hazretleri; iki m inzimam Kanonika, bu hey'eti mimariyede saf bir uslübı kedime ifrat ile rinyet- İten içtinap ederek mahza Türk hü- İ tut ve.tezyinatile mülhem olmuş ve eserine serbest ve “modern, yani teceddütkür bir vasıf ve hâl verebil- mişür Pilhakika bu »tip,te bir âbide be) sacatında < Başvekil. © İsmet ve men hiç yoktur. Müşir Fevzi o Paşalar: Hari Onbir metro irtifada ve takriben Tatı, , olduğu ve geride “de İTürk © bayrağını bâmil bir çok va- onyedi metro muhitindedir; mürek-| tandaşlâr, mektepliler ve kadınlar bu kep olduğu mermerlerin mecmu sık: | oi li leti 66 metro mükâbı yani 2800 kem e 66—184,800 kilogram olduğu | gibi) heykeller dahi cem'an $ ton yani! Kâffesi mazinin kapısından Cüm- 8000 kilogram, ve bazı mermer par-| huriyet meydanına çıkıyor, . kâffesi- çalar ve ezcümle âbidenin fevkani kıs! nin şiddetli çehielerinde âli rehberle- İmmun: teşkil eden takızafer 3500 kilo. rinin göz bebeklerinde şualar gibi in- İ gram ağırlığındadır. Bütün bu par.|tişar eden canlı azmü metanet temer İyalar hiç zedelenmeksizin İtalyadan' küz etmiş bulunuyor. buraya kadar nakledildi, vapurdan | Bu grtipun dahi altında Cümhuriye- çıkarıldı ve mahalli mahsusuna ka, timizin ilân olan 29 — X — 1923 dar getirilerek âbidenin rekz ameli-, tari yazılıdır. İyatı 23 gün sarkmda hitama erdir.) Abidemin iki yan'satı üzerinde di. Bu iç bir “rökor,dur, bir mu.| 9eC38tin timsali olan birer Türk ne: valfakiyettr, çünkü bu ağır parçala.) feri diri bir vaz" le düruyor ki | Bir tarafta piyano ile şarki söylüyorlar, bir tarafta gramo- fonla dansediyorlâr, bir taraf ta. da oturmuşlar poker oynu- yorlardı, Salonlarda “öyle bir gürültü vardı ki, dışardaki lodos fırtına. sının bardaklardan boşanircası- na yağan yağmurun farkında değillerdi.” Poker masasında dört kızla den haykırdı: — Yahu biraz susun, biz bu- rada para kaybadiyoruz... Bir ses cevap verdi: — Para kaznanlarınız da var. Bu esnada piyano ile gramo- fon sustu. Ses: camlarda yağmurun sesi gönül lere bir uzlet arzusu çökeri Sustular... leri duyuluyordu: — Bop. — Rest... — Üç asi. Beylerden biri do, re, mi, fa, sol ahengi ile, piyanoda gam yapıyormuş gibi esnedi... Ha- nımlardak biri ice mi perde- sinden esnedi.... Soruştular: immmmmmm eksi rülen azamet ifâdesi hakikaten naza © dikkati eğliptir. Hele askeri grup- toki kahramanahe “ savlet ve geride bir at başının dâhi balunmasile teşek kül eden bedii bey'et her veçhile tak- dire tâyiktir 9 Böyle bir döl Sâhuya bir zümrei ta- | savirin: sekeştalmması- daima © müşkül! olduğu halderkmiSekâr burada “at bir âhenk wevmenazenet bulunur. mak suretile İşi; maiişkülâte iketiham eti miştir. Ankarada ayni san'atkârın eseri 0- lan iki heykel ile beraber bu abide bir kül teşkil ediyor: O iki heykel- den biri ise “Müze,, nin önünde, öte- ki de Yenişehirde merküzdur. Evvel kisi Gazi “Hezretlerini at üzerinde kat'i muzafferiyeti müteakip hürriyet ve istikbal güneşine müstağrak - bir istikbale doğru ilerlemekte olduğu halde gösteriyor; Yenişehirdeki hey kel dahi yine büyük ve sevimli mün. timizi bir çok'fedakürliklarla ihraz © dilen müazzam zaferin azimkâr ve kahraman bir ,nigekbanı olarak - kai: TEŞRİNİEVVEK debiy rest veren bir oyuncu tiz perde- ! ik birdenbire | İhoşa gitti. Rüzgârm ıslığı ile, Şimdi yalnız oyuncuların ses) rn yüksek bir noktaya çıkarılması hayli zahmetli idi ve ameliyatı idare edenlerin dediğine göre, İtalyada - ki bunlardan biri harp bayrağını, öteki de sulh sancağını hâmil bulunmakta. dır. Üst tarafta ve pek zarif birer çerçe Beş hasta var! fenni vessit daha mükemmeldir. bu İâibidenin iki buçuk aydan evvel ter. kip ve ikmaline imkân olmazdı. Bu- tada ise ci ve kol kuvvetile geceli gündüzlü çalışılmış ve bu da amele nin kuvvet ve gayretini göstermiş- tir. Filbakika ihtisas sahibi yalnız iki İtalyan işçi vardı, diğerleri ise hep Türk amele idi. “Büyük inkılâbımızın ve onun fey- yaz mübdinin &n güzel timsallerin- den birini cihanın enzarı ibret ve tak dirine arzeden, bu muhteşem ese-) ve içinde hafif kabartmalı iki kadın tasviri görülür. Bunlardan biri cahil an'anelerin cinsini mahküm ettiği esaret ve mah: busiyeti ifade eden yüzünün örtüsü unda vatanın felâketine ağlıyor, di geri yeni-Türk kadınını tasvir edi- yor. Peçesi büyük inkelâbın feyirkâr rüzgârile savrulmuş, serbest hayata açılan yüründe hürriyetin ve milli kurtuluşun iki kat sevinci okunuyor. Gruplardaki hareket ve faaliyetin şiddeti, Gâzi Hazretlerile iki tarafın daki büyük zatların çehrelerinde gö- men tasvir ve irae ediyor. Sanatkâr bu abideyi vücude getir mekle yeni Türkiyenin bütün tarihi- ni zarif ve bedii bir sadelikle göster. meğe çalışiniştır. Abide gerek Türkler ve gerek ec- nebiler içim Alf fikirlerle meşhun şa- yanı istifade bir eser teşkil etmekte: dir.Bunda müphem yri sarih tef sirlere mahal; verybilecek (hiç “bir Symbölud'ğani rüduzü şekil” yok. tur: ğe San'atkâr, taze hayat bulmuş olan "Türkiyenin halâs ve istiklâl tarihini gelecek 'ndsillere bu abide ile tanıt” mak istermiş we bu hususta gerçekteki muvaffak olmuştur. VAHİT: AYöY vE — Ne yapacağız?.. Muhtelif cevaplar yükseldi: — Haydi şarkı söyliyelim! — Haydi dansa başlıyalım! Son teklif ittifakı âra ile ka- bal edildi, — Adam çekiştirelim. Biri sordu: — Amma kimi? Derhal cevap verildi: — Tabii içimiz de olmıyan bi İrini, X Herkes gözle bu işi mahira- ne yapacak olanı araştırdı. Bul Ferda Hanım şöyle bir doğ- İruldu; — Ben kimseyi çekiştirmiye- ceğim. Yalnız bir hadise anla- 'ünkü sormanız beyhude İdir, söyliyeceğim. Mehmet Be. yin başına neler. geldi biliyor musunuz?, — Hayır. — Geçen gece ansızın evine geliyor, odasına çıkıyor; bir de ne görsün... — Karısı Ahmet Beyin koy- nunda... — Hayır, Adil Bey karısının I koynunda, — Sonra olanlar oluyor... Ka dın kendini kapıdan dışarı fırla- İtayor; — Adil Bey? — O fena halde afallıyor, Şaş kınlıkla kendini pencereden atı yor... — Olur şey değil! Bu söz üzerine bir bey ayağa kalktı: |. — Bunda şaşacak bir şey yok Bu vakanın ayni benim de ba- şmdan geçti, Merakla sordular: — Yaralanmadınız mı? Bir yeriniz krılmadı mar? — Neden yaralanayım?.. Ko ca bendim! RE Va Hemen dansa başladık. Selâmi İzzet Yeni neşriyat MUHİT 25 inci nüshası çıktı, bu nüs hada bazı fevkalâdelikler var- dır; Başvekil Paşa Hz. nin Mu- hit muharririne hayati mesele- ler hakkında pek mühim beya- natı vardır. Tefrikaya başladı- ğı Monna Vanna M. Macter- linch'in 'şah eseridir. Kapağın- da enfes ve gayet kiymettar bir tablo vardir. Hikâyeleri, şiirle- ri, nefi ih ve mebzulı a — Haydi adam çekiştirelim! | — Ferda Hanım söz sizin. /İli t | Bugün: ! , Veremle Mücadele! Cemiyetine yardım edelim Memleketimizde henüz iki yerde İstanbulda ve İzmirde hususi ve pek Yeni birer teşekkül olan o Veremle) mücadele cemiyetleri, bu hayır mües' söseleri, sessiz sadasız, pek müte- Varı tam bir mahviyet içinde, yil madan çalışan bu cemiyetleri varida- € biliyor musunuz nelerdir? İstan- bu ve İzmir nüfusuna nazaran na- zarı itibara alınamıyacak bir adet İteki aralarının senede verecekleri bi İ cer te kaç senedir beklediği ve nihayet kavuşabildiği senede birf günlük rozet tevziatirm hâğılati, ve İpek sadiren vukubulacak teberriüar İ tan ibarettir. İ © Bu, 29 Teşrinievvel mukades Çim huriyet bayramı günü . göğsümüzde iftiharla taşıyacağımız rozet. hâsıl unın mustari muhtaç bir | veremli kardeşimize ummadığı, bek- lemediği bir ande nâzl ceğini bilseniz eminim tahassüisünüz- den, teessürünüzden titrer ve bir hay ünür ve Verem Mücade- ine yardım © etmek inasni inu siz de benim gibi teslim edersiniz, bi memleke- Her yerde oldi timizde de verem en çök halkın bil- hassa muhtaç tabakasıda — tahribat yapınaktadır. Vereme müptelâ zen- ginler mümkün 14 srtebe elemletini,| azaltabilirler. Hi ıklarının müm- kün mertebe önüne geçebilirler. Fa- kat ya zavallı fakirler? Muhtaç kar- deşlerimiz?. Onlar ne yapabilir . V. rem, bugün, içtimai bir derttir, Ve- İremli çalışacaktır. Veremli ailesini İ geçindirmeğe “ mecburdur. Ve işte onun içindir ki hastalığı bir türlü ha- fiflemez. Durmaz, geçmez. Verem mücadele cemiyeti ne yapmıştır, ne yapıyor?. diyenler: Cemiyetin Eyip- teki mütevazı dispanserini bir kere- cik teşrif ederlerse memleketimizin tanınmış © mütehassıs doktorlarının oradü nasıl bir feragati nefisle ve na sıl bir gayretleve mahrümiyetin içinde veremli hastalarını tedavi et- tiklerini, işte bugün vereceğini bir kaç kuruşların yekünü ile vöcude ge- Jen eserler, yardımları görürler. Ve © vakit eminim ki veremle mücadele, cemiyetinin ne kadar 'yırdınia değer bir müessese olduğundan © hararetle bahsederler, Hiç bir vakit Verem © mücadele cemiyeti İstanbulda *#hevdut bütün muhtaç veremlilece yardım, ediyor, e temlerini, sstıraplarını tahfif ediyor, diyemeyiz, Fakat veemiyetin bugün kü dar bütçesine nazaran bir çok iş ler yapmağa çalışıyor. ,Senede on! gazeteşile veremin ne müthiş bir has talık olduğunu, korunma çarelerini, | yaşamak yollarinr halka, bilhassa ço cuklara, gençlere * öğretmeğe çalışı. İ yor, dispanserine müraçsat eden ve- lendirmeğe, icap edenleri ayakta te- bikine çalışıyor, kan tüküren, hasta- lığından mustarip olan, zayıf düşen, ateşi olan hastalara da icap eden ilâç ları dispanterinden 'meccanen ve- riyor. Gene icap eden hastalarının rontkenler muayenesini temin ediyor hattâ dahası var Dispanserine mu- keyyet veremli hastaların icap eden- lerini hanelerinde de meccanen tedas vi için mütehassıs doktofları gönderi- yor .Gene fedakâr bir hemşire ile rol altında bulunduruyor. bBbi kadarOvg. shrd 'cinfö ceıfö cm) İstanbulda yakın veya uzak akra: basından: ailesinde bir verem olmıyan kaç aile vardır?. İşte böyle bize sa- âdet bahşeden, sevinçli günlerimizde mukâddes Cümliuriyet bayramımızda vereme müptelâ bedbaht zavallı, muh. ağlıyordum! Şüphe yok (ki, bu ıstırap, bu çile, bu hayat: ayrı ayrı şeylerdi. O, gençliğinin iyok oluşuna, obahtsızlığına, |bir dilim ekmek, 'bir baş -soka- cak yuva, bir sakınılacak - şeref için kayıtsız, tok.söz bir koca- nın elinde çile dolduruşuna ağ Etem izzet yordu. Ben de onun böyle olur Naş , şuna, bir dilim ekmek, “bir baş annemi hiç bu gözle görmemiş sokacak yuva, bir sakınılacak| tim. Hemen yanına ;koştum, ' şeref için ona yük oluşuma ağlı boynuna sarıldım, yüzünden yordum. Ma er Yine, bu iki yol da bir” ıstr- — Anneciğimmm... raba; çıkmıyor mu?.. Belki, ara | Bir saniye, ikimiz de sustuk. 'da tek bir fark var. O, istırabı- Ben kollarımla boynunu biraz nı daha derin köklerden alıyor daha sıkıyordum; © saçlarımı ve ümitsiz bir istikbal içinde okşuyor ve rüzgâra tutulmuş muhakeme ediyor. Öyleya, oda bir dal gibi sallanıyordu. Sön- benirş gibi, “gençmiş, hoppay- ra, gözlerinde yaş gördüm ve... mış, şenmiş, kayıtsızmış. Bir bir an bu yaşlar boncuk bon- gün karşısına genç bir mülâzrm .cuk oldu, çenesinden aşağı"ak” çıkmış; evlenmişler ve, .. Biri-| maya başladı. Benim'de gözle birlerini çok-sevmişler, çıldıra- rim doldu, ben de ağlamaya rak sevmişler. Sonra, ben olmu, başladım. O, hayatına, ıstırabı şum, kendilerini bütün bütün na, çilesine ağlıyordu; b nde mes'ut bilmişler. hayatıma, ıstarabıma. — Haydi Yemene. Demişler, sesi çıkmamış, git-| iş ve ölmüş! şte annemde ilk inhidam, ilk ve devami istırap.. Bir aşk ölüyor, bir koca ölüyor, bir ba- ba ölüyor, bir çocuk vebir an -at denilen diken kuyusunun inde yapayalnız kalıyorlar.| Bu iki boş mide &kmek istiyor !.. Bundan daha kuvvetli; istırap ne olabilir ki?. Yine buistirap günlerinden- birinde karşısına bu adam çıkı» yor. Arada yirmi beş yaş fark var. Benimle evlenir misin?, Diyor. Annem düşünüyor; Evlenmek için aşk istiyordu. O, ölen mülâzımı sevmişti! Ev- lenmek için fikir, viçdan, -his, bunları ölen mülâzımda bulmuş! ki, onun aşkı da ölmüş değ kanaat, beraberliği. lâzım. O;'lâzımdır. Onu öldür... i Annem en aç tu. Aşk, hatıralarla yaşardı. O- olduğu gün, ona, .vKarı olmayı nun kucağında en . kuvvetli bir, kabul etti. “Evlendiler. Fakat, batıra vardı; Çocuğu!. Demek! yeni çocuk doğmadı, yeniyi ya- ildi.| şatmak-için eskiyi d ven İmdi. da gözkapaklarının içinde yaşı- yacaktı!Bütün bu sebeplerle ye ni bir kocayı . sevemezi Ona| kalp, vicdan, his, fikir, vazife arkadaşı olamazdı. Fakat, bu adam bir dilim ekmek, bir ev, içine girilecek bir yatak göster- di, aşkı reddetti, vicdanı reddet ti, beraberliği reddetti, arkadaş lığı reddetti, — Bana bir karı, sana da ek- mek lâzım!. . Dedi. Yaşamak için sahiden! ekmek lâizmdı. Ve. . Ona: >— Bu ekmeği kaçırma. ... Dediler. Sordı — Ya, çocuk?, — Yenisini doğurursun, sev- gi bölünür. . — Ya; sevgim? , — Yaşamak “ için * öl » Dediler. Ve yük e öldüre- İ © günden bu güne kalp, sinir, his, gönül hep durdu, sadece mide ve damarlar çalıştı: Üste- lik, kucakta gelen o çocuk bü- yüyüp-serpildikçe bir diken ol- du. Ve. .. Bugün Rüştü Efendi- i iyice batıyor: kazandığımı! bunlara mı yedireceğim? Nedir efendim, elin peydah- ladığı zirzopları da beni mi oku- tup giydirecekmişim?. . — Parama yazık değil mi <Sarı'at EŞ a a a - İne bağlanmıştı. Bu rabıtayı tak İŞ iki defa intişar eden Yaşamak yolu) remlilerin her birini bir yere yatırma! İğa, ayakta gezebilecekleri kuvvet | bile muhtaç bir veremliye sarfolast davi, hattâ pnoymothoraks bile tat-| sani vazifeyi ifaya, hayırlı yardım” hastalarını evlerinde daimi bir kont..| yani günde on para ile bir çok SW. Mektepliler müsabakasıs — ——. emma ema Yunan ve Macar Başvekilleri dh 76 ncı haltanm 4 üncülüğü bü İstanbul erkek lisesinde, 219 Halit Vâsıf B. kazanmış” Ğ ter, Yazısı şudur: za him hal Bu haftanın en mül i Yunan ve Macar lan daveti üzerine— Ankaray” ziyaret etmek üzere bulunm& larıdır. Filhakika iki dost W komşu hükümet Başvekilleri” nin memleketimizi ziyaretleri İR ber hususta şayanı ehemmiyet” tir, Asırlardanberi Yunanlılar! aramızda vaki olan mücade) bitmiş ve kuvvetli - dostluk 2” | bıtalarile iki memleket biribiri viye etmek üzere Hükümetimi büyük bir hüsnü niyetle M, VE nizelosu Arikaraya davet eyl& di. Yunan Başvekili de ayni hüsnü niyeti ibraz ederek bu dâ veti kabul etti. 4 M. Venizelos Ankaraya geli” i ciye kadar aramizda mevcifİ, dostluğu bir kat daha takvi$t $ edecek olan: “Dostluk misakk İş Ticaret muahedesi ve Bal tahdidat gibi meseleler hazı” lanacak ve Ankarada imza edi İ,, lecektir. Bu süretle artık , aj, mızda hiç bir pürüzlü meself | kalmamış oluyor. M. Venizelosun, memleketi Âh mizde lâzm geldiğinden fazl8 İn bir nezaket ve irklüğe has bir misafirperverlikle istikbal edileceği muhakkaktır, Türk. milletinin yüksek terbiyesi bir nu icap ettirir. M, Venizelo? un Balkan oyunları esnasındi bayrağımıza gösterdiği husu si ihtiram ve murahhas ve atlet lerimizin mazhar oldukları fe kalâde hürmet ve tezahürat mükahil ayni şekilde iade &€ mek çok muvafık olur, Ci hi k k m ja a Bu suretle r-ütökabil dostluk | ve nezaket havaları içinde ce€ yan eden ziyaretlerin; memie jk ketler arasında çok mühim “EĞİ kuvvetli rabıtalar husule ge” İk 8 | lara yardım etmenin, inliyenlerin tıraplarını dindirmenin vereceği mi, nevi zevki zannederim hiç bit şey 1 min edemez. Bunu siz en ufacık yardımnızla yapmış olacaksınız: gün'sizin vereceğiniz kırk © paran” olabilirsiniz. Size bu ğından emi nıza delâlet edecek 'ölân Verem #1 cadele cemiyetidir. Bugün göğsünü | zü süsliyöcek olan “Verem mü ği ücadek cemiyetinin. roxeti milihaç - vereli ve bir kardeşinize yardan ettiğinizi terecektir. Sizin bununla iftihar > mek haklınızdır. Muhtaç veremi lere yarçlım etmek istiyen herkes VE £, rem mücadele cemiyetine 873 si Bu suretle vereceği senede . bir Ni | taç veremlilere yardım etmiş ilâç, © da, temin etmiş demektir. dl Vereme müptelâ: muhtaç beda” lara yardım etmek en büyük insöi bir vazifedir. Bu hayırlı hizmete İÖ” ragatle çalışanlara yardım edelim. V**| remle mücadele cemiyetine yardım “. delim. j Teyfik, — Benlik,... Deye bildiği tek varlığına (8 | atruzdur.. Kalbine » taarruzdUf. hissine taarruzdur, heyeca sevgisiie taarruzdur, anneliği 'ne taarruzdür, kadınlığına ta” ruzdur!.. Fakat, o, bir dilim € mek... İhtiyacından hâlâ tulmadı. Onun içindir ki, bütük bu vaarruzlara boyun eğiyor, bi“) dilim ekmeğine kendi yağı! ! tik ediyor ve.. Kendi göz yasi? j ; X PN Artık büyüdü, biraz da kendisi bir şeyler yapsın; koskoca kız. rahlamağa çabalıyor. Bir gö” Hep benim elime bakacak de-İde bu yağ bitecek, bu yaş tübE | necek ve.. O künbilir nasil — Hatır olmasa karı bir) pma çırpına ölecek?,.. Anlaş ğil yar... gün şu kızı evde tutmam!.. — İkiniz de başıma dert oldu nuz. Al karı, şu kızını git başım d dürmek /dan, Ve.. Zavallı anne ikide bir hep bu sözleri dinliyor, sözlere ağlıyor, Bu sözlü hayatta evvelce: * “ — Aşk, Simdi: e İyabilir, miyebilir, cuk.. Daima gözün çöp | Annem de şimdi bütün bi hep bü nin ıstırabanı çekiyor. Beli er onun beraber, ,. Kurtuluş bir tek de bağlıdır: ıstıraplarının zebirini akıtıp ie * “a or ki, bir evlâılık göze best bir bilyüsme çok go'Ü”” SÜ bir 6 çe fakat, bir ö 29 te er Si (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: