2 Kasım 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

2 Kasım 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Asrın umdesi “afiliyet” tir 2 TEŞRİNİSANİ 1930 © İDAREMHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs il, Telefon numaraları: Jstanbul 3911, 3912, 3913 .ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç işin — kuruş 800 kuruş 1400, 2700 ie Gelen evrak geri verilmez © Müddeti geşen nüshalar 10 kuruş » Gazete ve matbaaya sit işler müdiriyete müracaat vi etmez. Bugünkü hava Dün en çok hemrer İ8enaz 9 © derede iL Bugün ruzgir poyear | (esecek hava açık olacaktr. LE TEK Avcılık Arkadaşlarımdan © izzeti .. Ava, balık/$ —utmağa v iâdes tutmağa me- , Mübarek adam geçen; ış Kühtanede sandal ile ördek ma çıkmıştı.. Ayakta bir cur İde bakarken sendelemiş ve önünde €- ısıttığı mangalda yakmıştı. | Aaytm kare e aliym derken e- tüfek ateş almış ve bu tesirile elinden bıraktığı k Halicin sularında garkol- Yazm tedarik o ettiği andalla balığa çıkar ve 10 sa- it klirekten sonra üç lâpin, bir olyoz ile avdet ederdi. Çok ka- sahibi olduğundan o bun- meranundur. Son günler le “Mekeçe de sülün avma gitti bize de vâdetti. Avdet ettiği haber aldım... 18 lira masraf iş İki keklik ile dönmüş... onları da kendi değil ar- 'adaşı vurmuş... Böyle avcıla- m neden Himayei hayvanat iyetine girmediğini insan dar merak ediyor. . Venizelosun külâhi Sevimli Yunan Başvekili M, 'enizelosün fotograflerinde gö çarpan iki şey var, Birisi da- nikbin olduğunu gösteren lan ilinmez tebessiimü. İkincisi | Fransada neşredilen mühim eserler Fransada son günlerde gene| öyle hararetli bir dostu değil- bir çok kitap neşredildi. -Doğ-/dir. rusuny söylemek lâzım gelirse, - Fârröre Yeni Dünya da yaşi” bu eserlerin yalnız isimlerini| yan ve Avrupalılardan daha ile yazıvermeğe bile bu sütunlar) ri olduklarını söyliyenlere karşı müsait değildir. Maamafih bu | sabırsızdır. imkânsızlığa rağmen Fransız Bugünkü Amerikanın gene neşriyat âleminin yeni eserle- | Avrupalılar sayesinde vilcut bul rinden hiç bahsetmemek te ca- iz değildir. Yalnız bu başlangı-! ca ilâve edecek bir iki söz daha| vardır: Yazın sıcak günleri ar- tk geçti. Şimdi sonbaharın tat lı günleri de birer birer eksildi çe kış mevsimine doğru gidiyo ruz demektir, Yazm sıcak gün- İlerinde kitap okumak arzusu İne kadar kuvvetli olursa olsun! pek çok okuyucular kendilerini bir an evvel serin yerlere, de- niz kenarlarına atmak isterler. Bu aralıkta” bittabi kitap oku-| mak arzuları da şöyle bir tara- $a bırakılıyor. Halbuki önümüz kıştır. Neşri yat âlemi için en müsait adde- dilen bir mevsim... kışa hazırlanıyor. Her mevsimde yeni, yeni e- serlerin intişarına saha olan bu âlemde kimbilir önümüzdeki ay larda ne gibi kitaplar meydana! gelecek?: , Gelelim şu son günlerin neş- riyatma: Fransa Başvekili M, Andrâ Tatdieu talihli devlet adamla- rından biri... Çünkü kendi ha- yatını, mesaisini, siyasi faaliye| tini v. s. yazarak kitaplar neş- İreden müelliflere maliktir!.. Başvekil günün en mühim sima 8ı,, kendisini seven taraitarla-! rı: “M, Tardieu, diyorlar, bu- gün hayatını yazan muharrirle- re maliktir. Yarın da müverrih- lere malik olacak. Her ne ise... Fransız Başveki line dair çıkan yeni bir eser M. Michel Missoffe tarafından ya- zılan “La Vie volontaire d'An- dr€ Tardien,, unvanlı eserdir. | Müellifin Başvekil hakkında söylediği şu söz şayanı dikkat- tir; “Andr& Tardieu hiç fasılasız. hareket eden bir nümunedir.! Hayatın karşısında asla seyir- ci kalamamıştır. Bu şnun büyüklüğü ve di) dır, Onun iş yapmak ihtiyacı| onun seciyesine hâkimdir.,, | Fransa neşriyat sahasına gı-| kan yeni eserferden biri de Cla- | Fransız neşriyat âlemi artık| “” duğu fikrindedir. Fakat ne denirse densin Ame rika başlı başına bir âlemdir. Her sahada Amerika, Şimalt Amerika faikiyetini isbat edi- yor. Avrupalılar için Amerika cidden anlaşılması elzem olan bir âlemdir.. Onun için. tetkik gözü açık olan bir Avrupalmm | Amerikada keşfedeceği kimbi- lir neler vardır!... Fransız muharriri Ren& Puaux j Amerikada uzun. bir seyahat İyaptı. Orada görüp öğrendikle- rini “Temps,, gazetesine yolla- dığı mektuplarda o yazıyordu. Şimdi bu mektupları toplamış ve bir kitap halinde neşretmiş- Kitabın adı: “Decouverte des Americains,, dir. Amerika zih- niyeti.bir Avrupalı için çök tet- kilke değer. Fransız müharriri senelerce dünyanm muhtelif | yerlerinde dolaşmış bu san'atin ehli olmakla şöhret kazanmiş- tır. Amerikada gördüklerini de kuvvetli yazısı ve bilhassa bita- raf adesesi ile görüp tasvir edi- yor. Son senelerde Amerikaya Fransanın pek maruf bazı mu- harrirleri giderek gördüklerini yazdılar. Neşredilen kitaplar da muhtelif surette nazarı dikkati celbediyordu. Çünkü bu Fran- sız muharrirleri kuvvetli yazıla- rile ya Amerikanm aleyhinde, |” yahut ta lehinde olmak üzere neticeler çıkarmak istemişler- dir. Halbuki Ren& Puaux her şey) den evvel bitaraf kalmağa dik-! | Mektep Mer müsabakası | Ankara haftası 77 nci hafta birinciliğini G. Saraydan 929 Bülent Necdet İB. kazanmıştır. Yazısı şudur: Bu haftaya Ankara haftası demek pek doğru, pek musip İ olacak. Yunan ve Macar Başvekille- rinin Ankarayı ziyareti başlı " İkendini müsterih edebildi. İude Parrârc tarafından yazı-| başına büyük bir siyasi hâdise- lan “Le Chef,, isimli romandır. | dir, Hele M. Venizelosun Anka Romanın kahramanı olan adam | rada bulunuşu, Türk-Yunan mü İ muhalif ve ihtilâlci bir reistir. Bu adamın derin bir imanr vardır ki hatalarını affettiriyo: İbir hassasiyeti var ki kuvvetini yükseltiyor. İhtilâl sahnesi ortugal'de ce- reyan ediyor. giydiği siyah takke... * Bizim arkadaslardan biri ba- garip bir söal sordu... cevap © — Yahu M. Venizelos bu ülâhi Yunanistandan mı getir- : ie “niş yoksa burada mı bulmuş. | oFarrör, tasvir ettiği Ben ne İblirim a efendim?! |manlardan birine şunu FELEK ( (Yor: “İnsanlar sadece ef irmekten başka bi mahkümdur. Farröre'in romanındaki ihti- lâl Amerika tarafından mali bir : komikler | mesele dolayısile Cevdet, İlan bir oltimatom neticesi ayrıca bokkabaz İ mıştır. Farröre nedense Amerika'nın di de! samarkâr 3 Naşit Bey Hafız Burhan y saz beye ünnet oluyor. Naşit, $ İMazlüm beyler ieie haval, © (#iiliyet)in edebi romanı: 10 ii et Tiyatrosunda bu #kşam | | ir ASAR Tİ Beş hasta var! Etem izzet Peki., h Elbette.. — Sonra, sayıyor: Diyorum, koltukları iyice ka — Nahiye müdürlüğünün ö-| barıyor. Sarki, “saadet nazir- 3ünde kaymakamlık, — vâlilik,'lıkta, meb'uslukta, şunda bün- Devlet âzalığı, nâzırlik |da mı ki? .. in da vari. Bazen iki 'pli bir hamalıri sa- Hele: aç İleti aranılıp ta “bulunamıyan —Bir de sana: “Da-|şey olur! Yeter ki, mes'ut o- iye nazırı Cahit Beyefendi- | iabilelim : Ben başka hiç - bir in muhterem ( refikaları Bel-| şey istemiyorum. Ekmek te bi Hanımefendi Hazretleri. jet te bir. Saadet ve bol sev, ildiğini ve adının böylece ga kuru ekmeğin yavanlığını gi- sütunlarına (o resimlerinle'derir.. geçtiğini, düşün. . nn o heyecanı, o ndaki zevki ihtirasla his! ziyareti ediyor. Ben de: - — İnsallah. . hâkimi de biziz.; dömek- ... yapmayı düşünür. İsen, o bizi aradı. Böyle, olacağını hiç aklima ge y yap| Biz, Cahitle bir teşekizir! İnasebatının hakikâten samimi bir dostluk şeklini alışı, Balkan ve hatta Dünya siyasetinde cid den mühim bir dönüm noktasr- dır. Tür ki yenin pr ni arttı- ir muzafferiyeti siya- ir. Yunan ve Macar Baş- vekilleri ile İsmet Pş. arasmda Jt edilen çok şayanı nutuklar bu iki ziyaretin kıymet ve ehemmiyetini bü İtön fazlalaştırmıştır. Yunan Başvekili Venizelos cenaplarının Cümhuriyet bay- ramı münasebetile yapılan: me- rasimi ve kahraman askerleri - mizle muntazam ve : münevver İizcilerimizin yaptıkları — geçit dikkat asi tirmezdim. Öyle ya; o Abuk Ba şa Cafer Hazretleri, Karun ka İdar zengin adam, herkesin lindeki bir adam. Biz, neyiz, miz?,. Bir lokma ekmeğin a- damları değil mi?,, Aramak ve aranmak için aratla karşılıklı vaziyetler olmalı, Neyse bu bahis ayrı. Fakat, tahaf oldu. Ben, sokağın üzerin deki odada oturmuş dikiş diki“ yordum. Kapı çalındı. Annem) seslendi: — Kızım kapıya bakıver; İndim, kapıya aralık eder et- mez .birde . baktım, - karşımda sim siyah bir adam. — Rüştü Beyefendi Hazretle rinin evi burası mu?.. Dedi. Hiç bu tarzda bizim e- vin arandığını hatırlamamış ol- |maktan ki galiba, «— Efendim?. . Dedim. Tekrar etti: — Rüştü Beyefendi Hazret- lerinin evi burası mı?. Ve. . İlâve etti: — “Babrâli hulefasından,,!. ; Edebiyat, San” at Darılıp barıştıktan sonra? —Pransıncadan- | Çirkin bir karısı vardı. Ken-) — Kendi kendimi niçin alda-| isi güzel bir erkek değildi. Fa-| tıyorum?.. Belli bir şey ki bu kat ömrünün sonuna kadar hep) kadından vazgeçemiyeceğim. bu çirkin kadınla yaşıyacağını| Birçok erkek vardır ki sev- düşününce genç ve güzel bir ka! dikleri kadından istedikleri za- dın bularak zevcesinden haber-|man vazgeçebileceklerini zanne siz onunla yaşamağa karar ver-| derler. mişti. Lâkin zevceğine hiyanet|- Bunlar kendilerini aldatmak:| eden bir erkek: tan başka bir şey yapmıyorlar. — Ne yapayım?. . Karım çir-| İnsan istediği zaman sigarayı ki bile terkedemez, nerede kaldı ekle bu kabahatini affet-|ki sevdiği kadını?.. tirebilir mi?.. Belki bu onu bir. Gitti., Kadına özür diledi. dereceye kadar mazur gösterir,| Kendini affetttirdi. Fakat ka- fakat affettirlez değil mi?.. O|dm: Oda bunu düşünmedi değil.| — Beni memnun etmek ister) Evvelâ kendi nazarında kendi-| misi diyordu, o halde he- ni mazur göstermek lüzumünu|men Paristen ayrılalım, bir İhissediyordu. Kendi kendine: (müddet uzakta ., tenha bir yer-| — Zevcemin çirkin olması o-|de beraber yaşıyalırp: na hiyanet etmem için beni ma-| . Fakat zevcesi?.. Çirkin karı- zur gösterebilirmi?.. Vaktile! sını bırakıp gidemezdi. “Sonra İniçin bu kadınr. aldım?.. Ma- bir çok dedikodular olabilirdi. demki almışm çirkinliğine kat-| Lâkin genç ve fettan kadın bu-! lanmalıyım... Fakat kabahati na da çare bulmuştu: yalnız çirkinliği mi?. Ayni za-| . — Sen, dedi, zevcenle bera-! manda çok tâ huysuz bir şey- ber gideceksin, . . Bir otelde yer Kaç senedir onün geçimsizliği-) leşeceksin. Benim için de yakın İne nasıl tahaimmül ettiğime benibir yer tutacaksın. Oraya gele- ide şaşıyorum. ceksin... Diye düşünerek kendini ma-| Hem zevcen haberdar olmıya zur göstermek istedi. Nihayet| cak, hem biribirimizden ayrılmı Bir zamandanberi şen, şuh, genç, güzel bir kadınla: tanışı- yordu. Kendisi ne öyle güzel denecek bir adamdı, ne de öyle gençti. Fakat parası vardı. Bu şen, güzel kadını cezbedebilir- di. Hakikâtte de bu iş müşkül olmadı. Yaşlı, fakat zengin adam bu genç kadınla geğirdiği saatler zarfında hayatının yeniden taze Tendiğini hissediyordu. Bu ne kadar sürdü?.. Kendisine böyle hayat ve ta- zelik veren kadın için ne kadar para sarfetti?.. Bu az değildi. Fakat onun uğ runda ne kadar para harcetse gözüne görünmüyordu. Lâkin bu kendisinin mes'ut diye söylediği hayat uzun sür. medi, Güzel kadınla geçen sâatler tatlı oluyordu. Fakat kabil mi- dir ki üzüntüsüz olsun?.. Ara sıra para bahsi, almacak bir el mas, yaptırılacak , bir elbise... .! . 5. bu tatlı saatlerin Zevkkini yordu. | Nihayet bir gün kavga oldu. Araları açıldı. Biribirlerinden| / ayrıldılar, Fakat bir türlü ka adı. yordu: Gitti er, Fakat güzel kadın kendisi için tutulan yerin paha- W olmasına bilhassa dikkat et- Bilmecemiz bilmecemizin ha Tedi. miş şekli 1284567891011 nr ünütâ: resmini temaşa etmesi haftasını zengin ve tarihi İdekorla süslemiştir. Gazi Hzretlerinin cumarte- | İsi günü Büyük Millet Meclisin- de irad edecekleri nutuk ise si- yasi hâdiselerle dolu bu mes'ut haftanın parlak bir hatimesini İteşkil edecektir. Ankara |W İ İ İ bir | nf 7! zİail Bugünkü Soldan sağa ve yukardan aşağı | 1 — Duman (3). Garaz (3). Arı tatlı (3) 2 — Hıristiyan (5). Bir şeyi ve ya İ bir şahsı ebedilextirmek için rekz edi: (5 — Size hiç bir şey söyleme- diler mi?.. — Paşa Hazretleri benimie görüşmezler etendim. . Siyah adamın bu sözü kafa- ma: — Dank.. Diye, çarptı, © zaman kendi- bilmecemiz | O zaman, . — Evet. ; Burası... Diyebildim ve.. Bekledim: — Ne söyliyecek?.: Siyah adam, bir reverans yap tı. : — Lütfen Paşa Haztetleri- nin selâmlarını arzeder, bu mek tubu kendilerine verirsiniz. , Dedi, #ndeli raektubu uzat- mıştır da, — Ne aptal kız. . Bir paşa ile bir uşağın münasebetlerini ayı- Tamıyor!. . .Demiştir. Annem de, boyuna arkadan sesleniyordu: . — Belkiys'kim 0. — Kızım söylesene kim gel- di?.. — Peki. . Fakat, birdenbire karşılaştık- ları vaziyeti kayrıyamamış İn- sanların telâşile sordum —Bu yp Rüştü Beye mi werilecek?. — Evet. — Abuk Başa Cafer Hazret- lerinden mi getiriyorsunuz?, . — Ne var!.. # — Evet efendim. ; Siyah adam gidince, anneme Ve.. Benim, biraz değil, epey- geldim, ce şaşıran şuallerim devam edi-. — Hani paşa yok mu?.. yordu: | Diye, söze başladım. Annem — Ne istiyorlar acı İde tıpkı benim Arap uşağı kar Arap boynunü beyaz' şısındaki halim gibi gözlerimin dişlerini gösterdi! “içine bakıyor, hiç bir şey anla- — Bilmem ki efendim ben, /mıyarak: 3, bakışa , MA JIK sinemasi BİLLİE DOV VE 2; RODLAROOU Sesli ve şarkılı Si Koncası Filminde takdim edecektir. İâvete: UFA PATE bi N dünya | havadisleri, Haftanın muvaffakıyeti olan i4 GEORGES 0' BRIEN vw ViRGİNIA VALLI © nın temsili miuhteşemleri Mg A NR nam muazzam ve müthiş film devam ediyor. İİ ilaveten: Sen 16 1-2 matinesile suvareslade VARYETE pek beynelmilel. ASSO . VE YANA çingene | şarkı > ve dansları GE GAZBAND KIRALI Feorik - güzelliği ile pek yakındı GLORLA SINEMASINDA Sizi gaşyedecektir. | )900009000900(7)0000000000048 ön ELHAMRA Şineniasini Sinemanın şahı ve halkın mahbubu İVAN PETROVİTCH GEORGES OHNETİn romanından muktebes PARİS KIRALI, tamamen Fransızca sözlü birinci büyük filmini MARY GLORY v. SUZANNE E'ACMHETTİ İZ xXx» ile birlikte temsil edecektir. 4XXX) > Harik, hayat, kaza ve otomobil sigortalarınızı “göm Galatada Ünyon hanında kiin ÜNYON SİGORTASINA K Yaptırınız. İl Türkiyede bilâ fasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon: Beyoğlu - 2002 İs. B. Darülbedayi temsilleri Pu O gid ii ri MAVi MELE DER Li m EMİL YANNING Topaz Komedi 4 perde İM PA Yazan GNOL Terci edenleri L Galip Ka Rasim ; UN 3 — Şart EZ ar o Çay öle G1) (2). 8 4 — Atıf edati(2) Hükdakdar(9). l Zen G) Rabıt edatı (2) Bir nevi kuş(5) gz y (3) göl (3) 7 — Sonunabir (N) ip başı na koy (2) Ay 45). çok değil (2) 8 — Sonuna bir (1) getirince bal İlanır Atın kunduras( (3) yet (2) 9 — Sonuna bir (e) gelince vahide irca edilmi (2). kırmızı (2) 10 — Bir vilâyetimiz (5). Dalgalı renkli (5) 11 — Edatı cemi k kardı (9). Ördeğin bü: (3) Trabzonlu (3) — Hangi paşa?.. — Ne paşası?. . Diyordu. — Canım, kaza geçirdiğimiz gece, bizi yalısına” götüren pa- şa.. Mısırlı paşa. . Abuk Paşa... Dedim de anladı. Fakat, merak bendeydi. Paşa niçin haberi yoktu. Şimdi böyle bir; mektup alması, kendisine haber| verilmiyen bir kazayı böylece, öğrenmesi onu küplere bindire-' ediş Korkumun en başında! — Cahit... A Ben, paşaya onun © — Nişanlam. Demiştim. Babam bunu da öğ; renince beni bir defa daha evin! kapısından içeriye sokmazdı!, Onun içindir ki, anneme de: — Şu mektubu açalım... Dedim. Annem, — Ne diyeyim kızım, babanin halini biliyorsun. Bana yazılan! ! l ama İ — tamamen: sözlü . birinci. filmi vE en harikulâde şaheseridir. mektubu açmak sizin ne hadü nize... Diye tutturursa kar mam. Dedi. Sahiden de babam bunt yapardı. Fakat, daha evvelden ne olup ne bittiğini öğrenmek, ona göre hazırlanmak ta benin fişin şarttı. mi topladım. İhtimal adamca-| mektup göndermişti. Ne i: istiyor, — Bem,bunu açıveririm 49 ğız beni hizmetçi... Pilân san-İdu?.. Hem babamm hâdiseden ne... Dedim ve... Açtım! Tabii ilk önce kendin , 599 ra da anneme okudum. Paşan'” mektubu üç satır. Kaza münasebetile tecssüfleri ni geler ve babamı “aileleri efradı, kaydile yarm akgam çin - yemeğe davet ediyordi Mektubu okuyunca, endişede” kurtuldum, ferahladım. Zatet en büyük korkum, — Cahit... z Ti, onun ortaya konması İl iDemek ki, paşa: — Aileleri efradı. Demekle hepimizi davet ©* miş oluyordu. Ve tabii Cahiğ' (Bitmedi) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: