2 Mayıs 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

2 Mayıs 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fikir, illiyet!” Asrın umdesi “Milliyetlir” 2 MAYIS 1931 v İDAREHANE — Ankara caddesi No: 106 Telgraf adresi Milliyet, Is. *anbul, Telefon numaraları: 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı 400 kuruş 800 kuruş .. 750 ,, 1400. z 1400 20 Gelen evrak geri verilmez © © Müddeti geçen nüshalar 16 kuruş bir, Gazete ve matbaaya sit işler çin müdiriyete müracaat edilir. © © Gazetemiz ilânimin o mes'uliyetini kabul etmez, Bugünkü Hava Dün enfazla hararet Yi enaz 12'di. Begün ruzgir poyraz ve hava açiktir Haftanın yazısı Bursawın kaplıcası Ben sünnet olduğum zaman bir hokkabaz oynadı idi. Eski- deni hokkabaza yalnız sünnet düğünlerinde — rastgelinirdi. Çan acısı ile akılda kalabilen sözleri arasında tekerleme me yanında bir “Bursanın kaplıca- si” lâfını hatırlarım.. O zaman bu zaman ne va- kıt Bursa lâkırdısı olsa“Kap- ıca,, mefhumu kendiliğinden aklıma gelirdi, Lâkin beş on defa Bursaya gitmiş olduğum halde kaplıcaya girmek nasip “ olmamıştı. Kurban bayrammn- daki üç günlük tatilimizden istifade ederek Bursaya gittim ve dün de avdet ettim. Bay- ram münasebetile her yer ka- palı olduğu için size oradan di © Şe dokunur bir şey getireme- lim. Yalnız bazı “not,, lar al- dım”, Beraber okuyalım. .. Bursaya Mudanyadan gidi İr, Mudanyaya da İstanbul rıhtımından vapura ( binerek i gidilir. Mudanya postaları hir © âlemdir. Ben Seyrisefaini zetecilere gösterdiği leden istifade ederek bir mec- * cani seyahat pasosu almıştım. © Şu bendeki talihe bakm ne 4 gittiğim ne döndüğüm gün Seyrisefainin günü değildi. 4, Cemal B. ismindebir zatm Bursa ismindeki vapuru gider © ken de gelirken de bizi taşı: mak şerefini (!) kazandı. Vapur yollu, lâkin yolcu ii iş- yer buluyor, az geç kaldmız mı açıktasınız . Giderken ba » canın dibindeki bir çıkıntıya işerek seyahatten canım yan dığı için avdette erkenden va- “ pa girdim ve açılır kapanır “uzun sandalyalardan birini güç ç halle ele geçirerek oturdum. Ve bir daha Sarayburnunda İlkem. Bir, Alman silesi var K Vi Allah sizi inandırsın güver tenin bütün hasır koltuklarmı gal etmişlerdi dört yaşmdaki © çocuğuna bile bir koltuk ver- « mişti, Yanlarında kedi götür- mediklerine teşekür ettim .. lu Mudanyada çıkarken insan ir dan beş kuruş para aliyorlar, 1 İN bunu toplayan belediye memu runa sordum: — Neden beş kuruş alıyor- j , sunuz? -—— Daha fazla vermiyorlar ta beğendiği seyler eteği icpdan etrafma bakarak il b “görmek istediğini © arıyordu. “4 Her vakıt sokakta Kamer kal la arkada küçük hanımefendi “önde giderlerken bugün Ka- mer kalfa öne geçmiş, Kerime Hanım arkâya kalmıştı. Kü- çük hanımefendi âğır ağir £ lerliyordu. Kamer (kendisini bekledi. Kerime “Hanım dal Fakat Kamer kalfanm izarı dikkatini celbetmemök n dediki: b ğ İki 7 ii Düşünüyorum: En “iyi i burada bir yerde satılı- zi onca halıcıda da ; Milliyet'in ana 705 M Ck yi cevap değil mi. | Mudanyada, Yalova da el- hasıl taşra otobüslerinin, bi- zim İstanbuldaki sandallar gi bi isimleri var; Nilüfer, Zafer, Yeşil .. falan filân, Fena değil ama bu isimlerin ne olduğunu bilmiyenlerin yanında otobüs- ten bahsederken : — Nilüferde tozdan boğul- dum! Yahut: — Zafer ağır gidiyor! Dese ler lafı hemen yadırgar .. Bence bu otobüslere türlü türlü isim koyacaklarına içine biraz daha himmet etseler ve hele daha az yolcu koysalar daha iyi olur. Tam bir saatte Bursanm Ulu camisinin önünde indim. Ve Çekirgeye gidecek bir otü büse bindik.. Aman efendim oneyolone yol. Dayana- madım, yanımdakine sordum: — Bu ne yol yahu?! Sıcra- maktan bittik! — Tevekkeli mi buna Çekir- ge yolu derler ya! İnsanı çekir ge gibi sıçratır.. — Efendim, hurda! — Otobüste kabahat yok! Yol berbat! * — İyi amma efendim, şu içe risinin hali de yoldan değil ya! — Eyy! Öyle yola böyle oto büs! otobüs te pek Çekirgede otel bir ahpaplık müessesesidir. Geçen sene meş hur gazeteciler davası için Bur saya gittiğimiz zaman intiği- miz Adapalas oteline yatak ba şna bir kâğıt vermiştik. Oda- lar da güzeldi. Bu sefer güç be lâ iki liraya tavan arasında bir oda bulabildik. Yarmdaki arka daş: —Burada culap yok dedi. —Sen dolabı parayı verir- ken görürsün! Dedim. Hâ, hatırınızda olsun, bizim düştüğümüz odaya düşerseniz bir yağdanlık bir de ayna teda rik ediniz! Birincisi en ufak ha rekette gıcır gıcır bağıran kar yolayı yağlamak,ikincisi bu ay nasız odada kıravatmızı bğla- mak! Bu rahatsız otelde en çok be ni teselli eden şey İstanbulun Paşa olduğu halde göz, kulak bu- run, akıl, fikir, okadın, erkek hastalıkları mütehassıslarının. bizim otelin bütün odalarını işgal etmekte oluşu idi. Eh, dedim, hasta olursam bana ba karlar... Efendim c&urdukları salona girdim, Yüzüme bile bakmadılar.. Anladım ki sıhha tim yerinde idi, Bursada insanın nereye gitti ğini hemen keşfediyorlar. Hü kümet konağı civarında gezer ken bir ahbaba rastgeldim: — Çekirgeden geliyorsunuz değil mi? — Evet!'Dedim, neden bildi niz? Cebinden bir ayn çıkardı ve gösterdi. Kirpiklerim, bir nevi beyaz sürme ile ağarmıştı.. — İşte! dedi, Çekirgeye gi- denlerin her gün gözlerine çek tikleri sürme! Bu defaki seyahatimde Kara gözün kabrini gene göreme- dim, Galiba tozdan “ o da kaç- mış olacak! Ne olursa olsun şu kaplıca- SİZİ iyi şeyler -varmış.. Buralara uğramak lâzım, fakat vakıt te ilerledi. Nerdeyse öğlen ola- cak Halıcı dükkânma uğradık- ları zaman en nefis halılar Ke Fime Hanımefendiye ye di. Bunlara bakarak küçük ha nuwnefendi ile kalfa bir mağa- zaya girecekleri zaman birz denbire genç kız: — Kadri Bey!. Demekten kendini. alama- resmi olan bir mağazaya 'gini- .yorlardı. Kerime Hanım «tatlı izel, vee Barat Avrupa denizlerinde üstünlük Fransada neşredi- mücadelesi : nu Orta ve Garbi Akdeniz — Sicilya adaları Malta ve kdr ve - Adiryatık İtalyanlar için Mare Nostro — Selânik, Dedeağaç Yunanlılara bir gön tehlike getirecek sükünet vasıtası Boğazların istatokosu bir Karadeniz ne halde ? — Avrupa sulh devresinde midir, yoksa bir harp devresine mi intikal ediyor ? Geçen makâlede Baltık deni- Zi ile Akdenizin garp kısınmda- ki deniz ve hava üstünlük miü- cadelelerinden dem vurmuştuk, Bugünkü yazımızda Avrupanın diğer denizlerinde olup biten- leri hikâye edeceğim, Akdenizin orta kısmından İ- talyanların ham mevat, iaşe va sıtaları, ve kömür nakliyatma sahne olan ve kendileri için ha yati ehemmiyetli yolları ge çer. İtalyanların artan nüfusu onlara müstemleke siyasetini genişletmek zaruretini yüklet- miştir. Büyük harpten sonra gerek İngilizler ve gerekse Fransız- lar,deniz kuvvetlerinin merkezi sikletlerini Akdenize nakleyle- mişler ve müstakbel hava mer- kezi sikletlerini de bur? : 1 kur- mağa karar vermiş olduklârin- dan İtalyanlar dahi kendi emni yetlerini muhafaza kâygusile orta ve gari Akdenizde kuv- vetli deniz ve hava kuvvetleri bulundurmak lüzumu karşısın- da kalmaktadırlar. Cezayir ve Tunus kıyıların- daki Fransız hava rına karşı İngilizler de Ceberüt tar ve Maltada kendi hava mer kezlerini kurdular. İngiliz kon trolü altında bulunan eski Mal- ta da'ise gün geçtikçe İtalyan sevicilik propagandası yol al- maktadır. İtalyanların Sardun- yanın cenup kıyılarında ve Si- cilyanm garp kıyılarında tesis eyledikleri hava üslerine karşı da Fransızlar Korsikadaki ha- va kuvvetlerini arttırmakla ce- vap veriyorlar. Bir asır sonraki işleri şimdi- den düşünmekle maruf olan İn- gilizler ise bir taraftan Baltık denizindeki Uzel ve Dago ada- ları kiralamakla uğraşırken, diğer taraftan da İspanyolların Pollenza limanını Yaplizayı bu niyetle girdim, ve doğrusu beğendim. Lâkin, ter mometre yok... Sordunuz mu — Onun derecesi biziz diyor lar. Meğer sebebi varmış. Müşte ri çok olunca suyu sıcak veri- yorlar ve müşteriyi çabuk kaçı rıyorlarmış.. Ne zanaatler var değil mi? Bu iş tiyatro ve mi- zah gazetelerinde aksinedir. O ralarda halk soğuktan kaçar. Eski kaplıcanın eskiliğine en büyük delilde hâlâ içine vasati saat girmemiş oluşu- dur.. Saati sordunuz mu akşam üzeri — Ona çeyrek var! lar. Buradan dün avdet ettiğim zaman gözümün önünde ova- nın zümrüt gibi yeşilliği ve Çe kirge yolunun tozu vardı. FELEK Diyor- bir heyecana kapılmıştı. lar dükkâna girince Bey de yanlarına yaklaşmıştı. Gene Kamer önde gidiyordu. Dükkâncı kendilerini karşılı yarak birçok şeyler söyle- mek suretile buraya geldikle- rinden dolayı kendilerine na- $ıl teşekkür edeceğini bileme- diğini söylüyordu. Burası bir kuyumcu dükkânıydı. Küçük hanımefendiye bir çok şeyler gösteriyordu. Dükikâncı bilhassa gıkardı- İğ bir çift zarf ve fincanı gös- ererek bunları almasmı kü- çük hanıma söylüyordu. Ka- mer kalfann giriştiği pazar- lk bir türlü uymadı, Bununla beraber nihayet onun verdiği- ni kabul eden dülekâncı finca- nı küçük hanıma uzatırken kü çük bir kâğıt parçasını da Ka- mere İarkettinmarlarn Vermis- On istasyonla- |. müşterek | Rus uy: peşi kullanmak yolunu temin edi- yorlar. ADRİYATİK -DENİZİ Akdenizin bir sürü ihtilâtla- ra sahne olan diğer bir kısmı da Adriyatiktir. İtalyanlar on denizde “Mare Nostro,, adını vermekle bu sularm kendileri için olan hayati ehemmiyetini ilân eyliyorl İtalyan deniz dan tehlikesiz bir surette gidiş gelişlerinin temin edilmesi lâ- zımdır, Bu sebepten Karşıyaka da nüfuz ve tesirleri altına al- mak ihtiyacındadırlar. Halbuki bu deniz üzerindeki İtalyan e- fendilik arzusunun karşısına, Fransatlii müttefiki olan Yu- goslavyanın hirsları dikilmekte dir. ADALAR DENİZİ Adalar denizine gelince; bu- rada Yunanlılar Selâniği almak la Yugoslav milleti ile Yunan milleti arasında sönmez bir ih- tilâf ateşi Yaktılar. Netekim Dedeağâci alıp Bulgarlarn en tabii bir deniz çıkağını kapa- nakla tarihi bir Bulgar itirazı- br yükselttikleri gibi, Avlonya üzerinde bazı Yunan ümitleri- nin ifşa edilmesi ise İtalyanla- rr darıltmaktadır. KARADENİZ Çanakkâle Ve İstanbul Bo- gazların Laüsannes ahitna- mesile tesbit edilen vaziyeti, evel bir çök gü- ğı âdet edinen sükünet ve sulh > . Bu güzel netice, Türk milleti için hayırlıdır. dise yok gibidir. Burâda, yakında ilân edilmiş olan Türk- uygunluğu, . istikbal için her türlü mücadele kapılarını kapamıştır, Harpten sonra sık sık bahsedilen tali bir mesele Romanyalıların burada müstah kem bir deniz limanı vücude ge tirecekleri ve deniz mrietleri. ni arttıracakları hakkındaki neşriyattır. Bu keyfiyet, tabii buradaki Rus deniz kuvvetlerin de bazı tedbirler alınmasını mu cip olabiliyor. Bu kısa resmi geçit bize iki hakikati doğurdu. Bi rupanın, bugün, büyü son devrelerinde değil, müstak- bel bir harbin ilk devrelerinde bulunduğu,, kanaatine varmak. İkincisi, ve bizim için mes'ut o- lan ise “Avrupa kıt'asında en mücadelesiz ve eri sakin mınta- ka bizini memleketimiz oldu- gu,, neticesine erişmektir. Pek tabiidir, ki bize bu neticeyi ha- zırlayan, basiretkâr müdürleri. mizdir. © CİNOĞLU Bu bir ulacık mektup ki a- cele ile ve kurşun 'kalemile şunlar yazılmıştı: “Mümkün- se henieri“Adaya geliniz. Her sabahı oradayım.,, Burda imza yoktu. Yalnız bir “K,, harfi kimin tarafın- dan yazıldığını anlatıyordu!... Bu Kadri Bey tarafından düşünülmüş. Kadri Bey sevgilisi Kerime ye iki satırlık bir kâğıt verebil mek için bu kadar karışık hile- lere mecbur olmuştul.. Fakat bu masum sayılacak bir hile de Zilmiydi?. Senelerden beri bir arada büyüdüğü Kerime Hanı mr almak için genç -hiç bir fe- dakârlıktan çelinmeyeceği aşi- e Fakat şimdiye kadar o- lan teşebbüslerinden ne netice w kuvvetlerinin Otranto boğazın- | daki Arnavutluk o Avlonyasını | Karadeniz için mühim bir hâ | len mühim eserler Fransada neşredilen ye- ti) öserler “arasmda biri” var Ki Avrupanın merkez ve'şark havalisi için son zamanlarda yazılmış en iyi eserlerden biri ni teşkil ediyor .Bu eser bir gazetetinin, fakat ( senelerce kendine meslek ittihaz etmiş olan, bir çok yerler görmüş gezmiş bir muharririn kitabı- dır. M.Ducien Romter nin yaz dığı bu kitabın ismi “Earref- alır des Empires, dir . Umümi harp dünyayı sars- te Avrupa kıtası türlü türlü değişikliklere uğradı. Avrupa nın her memleketi bu büyük fe Jâkette muhtelif surette sarsıl- dı.Harbin yaptığı tesirden ken dini toplayamayan memleket- lermerkezi ve şarki Avrupa ha valisindedir. Avrupanm böyle pek mühim bir kısmı bu halde bulutdükça garbi Avrupa Jâ- kyıt mı kalmalı Yoksa bir an evvel, Avrupanın ve sulhun | istikbali nama bu halin ısla: | hı için yardım mı etmeli?.. Bittabi Fransız muharriri bu ikinci fikiri müdafaa edi- yor. Sür'at katarile mızda Avrupadan kalkan bir seyyah iki buçuk günde ken- dini Karadeniz sahilinde bulu | | zadan kurtulan adam artık u- İ zak bir yere gidecek, kendini | unutturacaktı.. | yor. Fakat bu sür'at katarı kaç huduttan geçiyor?.. Şi- mendüferin Garbi Avrupadan Şârki Avrupaya gelinciye ka- dar memleketler biribirine nis | betle ufak veya büyüktür.Fran | siz muharriri oradan buraya | gelinciye kadar tam yedi mem leket geçildiğini bu memleket ler için mevcut o tehlike- leri düşünmektedir. Asilme- sele bunlardan biri için mevcut olan tehlikenin diğer- leri için lâkaydane karşılana- cak mahiyette Kil İş te merkezi Avrupada Al ya: Umumi #tarpteki vela daima şikâyetçi bir memleket, | Avusturya keza, Çekoslovak- ya umumi harpten sonra te- şekkül etti. Fakat acaba va- ziyetinden emin midir?.. Ma- caristan; Umumi harbin mağ- lâpları arasındadır. Bugün bit PEK | tabi halinden hiç memnun de- ildir. Romanya umumi har- i ındadır. Fa- hoşüütsuzluktan Garbi Avru- paniri hiç bir mes'uliyeti olma- dığını soruşturuyor. Avrupada eski müvazene- yerine kurulmuş başka bir mü vâzene vardır. Fakat eski mü- wazene fetih hakkı ve hüküm- darların kendilerini semadan memur edilmiş gibi itikat et- meleri üzerine istinat ederken yeni müvâzene bilâkis bunun başka türlüsüdür. Yeni müva- gene ihtilâl ve inkilâp üzerine kurulan bir müvazenedir. Hep garpten gelme fikirlerin mah- sulü olan bu vaziyete pek tabi idir ki garplılarm tesici ve Şar ki Avrupanın istikrar bulma- sında garbın zararı değil, men faati vardır. Fakat bunun için ne yapmalı... Şarki Avrupa memleketleri arasnda evvela genç zabitin bu derin merbuti- yetinden kendi emellerine göre istifade etmeği düşünmüyor muydu? Kadri Bey kaç kere is yan etmek istemiş, ihtiraslarm dan başka bir şey düşünmeyen Yusuf Paşaya: — Ben kızmızı seviyorum. Bunu siz de pek iyi biliyorsu- nuz. Artık benim aşkımla bu ka dar istihza etmenize müsaade edemem!, Demek istemişti!, Fakat bu nusöyliyememişti. Çünkü pa- şai le kendisinin kuveti arasın da o kadar derin bir fark vardı ki böyle hiç müsavi olmayan bir mücadelenin. çok : geçme- den vereceği netice yalnız ken di mağlübiyetinden ibaret ka- İ lacaktı .. Hem de ne mağlübi | vet?.. Yusuf Paşa her vasıta- | zamanı | | kat edince tanımakta mi ri a Doğrusu bu tüyler ürpertici bir cinayetti. Düşün 'ki kızcağı zı almak vadile aldatmış, son- ra da müşterek muhabbetleri- nin mahsülünü ortadan kal- dumak için hain erkek kızca- ğızı öldürmüştü. Bu cinayeti irtikâp eden â- dam her şeyi düşünmüş, ha- zırlamıştı. Bu takdirde kati- | lin icastı âşikârdı. Fakat avu- kat onu nasıl müdafaa edecek Ba Genç avukat bu müdafaayı deruhte etmişti. İşinin ne ka- > çetin olduğunu bildiği hal e... Muhakeme uzun sürdü. Genç avukat çok uğraştı, Çok dil döktü, Öyleya!. Eğer bu maznunu kurtarabilirse genç avukat için ne büyük bir mu- vaffakiyet olacaktı. değil mi?, Hakikaten genç avukatm emeği beyhude olmadı. Uzun müdafaalardan sonra karar ve rildi. Maznun beraat etmişti... Hem âvukat, hem sabık maznun biribirlerini tebrik e- derlerken sevinçlerine niha- yet yoktu. Mamafih biribirle- rinden ayrıldılar, Korktuğu ce Aradan ne'kadar zaman geç ti?.. Bir aleşam genç avukat kalabalık bir eğlence yerine | gitmiş, o gün bulunduğu çe- tin bir muhakemenin yorgun- İ luğunu gidermek istiyordu. Birdenbire gözüne biri iliş- | İt. Bu kimdi?. Her halde ya-| .Dik | bancı olmayan bir çetire S lât çekmedi. Gayri ihtiyari hareketle yerinden kalktı, Fa- kat ne yapacaktı? . Tekrar ye rine oturdu. Kendi kendine söylendi: — Kadını öklüren katil. Benim kurtardığım adam .. Sonra uzaktaki adamı iyice | tetkik etti, Fevkalâde dene- cek surette iyi giyinmişti. Üze rinden servet ve ihtişam akı- yordu. Çehresi pek genç görü- nüyordu. Genç avukat ikendi- sinin yanılıp (yanılmadığını iyice anlamak için bir kat da- ha uzaktaki adama bakarken onun yerinden kalktığını iler- lediğini, sonra kendine doğru geldiğini farketti. Artık bak- mamak istedi. Şüphesi kalma mıştı. Bu şık, zengin adam o idi, katil .. Çok geçmeden şık adam gelerek: — Ne kadar iyi tesadüf, de- di, sizi demin gördüm. Tered- düt ettim. Fakat iyice, tanıym ca şüphem (kalmadı. Geldim. Nasılsınız? .. Genç avukat kendisine uza- tılan eli sıkmakta tereddüt edi sulhun devamını temin etme- li, sonra iktisadi sahadan baş- lıyarak siyasi sahaya kadar ilerlemek suretile bir birlik vü cuda getirmek .. Bu zordur. Fakat Fransız muharriri bunu yapmak fikrin- dedir. ya müracaat ederek genç ada: | mı mahvetmek yolunu tutabi- Jirdi. Hep bunları düşünerek Yusuf Paşanın esrarma vâkıf olmak ve o suretle kuvvetlen- dikten sonra artık bir an evvel emeline nail olmak daha ma- kul değil miydi? .. Genç bir â- şık için bu kadar istikbali dü- şünerek ihtiyatla hareket et- mek kolay değildi Fakat Kadri Bey pek iyi düşünüyordu ki bunda yalnız kendisinin değil, sevgil receklerdi? .. ri Beyin hemgiçeeile — Rörüş- "LiKAYE Cezadan kurtarılan bir mücrim şi Kerimenin de saade- | kadaşı Kadri Beyden kaçtık- ti ebediyen tehlikeye girebi. | tan sonra onunla görüşmesi lirdi. Kadri Bey ile Kerime H. | her halde caiz görülmeyen bir bir daha biribirlerini nerde gö | hareket olmaz mıydı? .. Genç kızın Bü: | bir harekete cesaret etmesi yükadaya giderek kendisini Yegâne Hanım tarafından da görmesineimkânolsabile buher | muvafık görülmeyebilirdi. türlü şüphe ve tehlikeden uzak ri Beyin hemşiresi her ikisi- bir şey olabilir miydi?.. Kad- İnin saadetini istesebile pek yor gibiydi. Fakat belli etme- di. Avukatla eski maznun biri birlerinin elini hararetle sıktı- lar, Eski mazmun nazarlarında " minnettaclk olduğu halde: — Size, dedi, ne kadar te- şekkür edeceğimi bilemem. Si Zin bana ettiğiniz hizmet. Genç avukat dinlemek iste- miyordu. Fakat tevazu ve mah viyetinden değil, bu katili kur | tarmış olmasının manevi ıstı- rabını hissettiğinden: — Rica ederim, dedi, bana teşekkiir etmeyiniz. Sizin ha- | yatınızda acı bir hatıra olan bu meseleği tazelenieyiniz.. Genç avukat tesadüfün ha- | zırladığı bu mülâkata artık bir nihayet vererek oradan çekil- mek istiyordu. Fakat öbürü bı rakmadı: — Benden kaçmaymız, “de- di; ben'eski katil değilim. Şim di herkesin hürmet ve itimat gösterdiği bir adamım. Cenu- bi Amerikaya gittim. Servet sahibi oldum. Tekrar memle. ketime geldim. Mamafitı gene gideceğim, Buradaki işlerimi gören bir vekilim vardır. Ne vakıt lüzum olursa kendisine müraçaat ediniz. — Teşekkür ederim, teşek kür ederim, Artık müsaade © diniz.. Geç kaldım, Peki. Unutmaymız ki bizim bir çok davalarımız olu- yor. Sizin gibi kıymetli bir ve- İ kilimiz olsa diye düşünüyor- dum. Adam avukatın elini sıktı. İ Onun ne diyeceğini bekleme- İ den çekildi. Şimdi avukat bu bahsi da- İ ha derin konuşmadığına tets- süf etti. Büyük bir fırsat kaçır mıştı.. Artik bu zengin ada- im mazisi hatırma gelmiyor- du sanki,. JASRİ SİNEMA” Bugün ve Yarn Saat 16 1-2 matinelerinde ZENGİN VARYETE NUMARALARI LİSSY ve JENNY ve meşhur DUO ELİZANOFF (ispanyol dansları) ü Mayıs Çarşamba saat 9,90 da meşhur viyolonlist MARTEAU' nı Yegâne Konseri biletler evelden tedarik edilebilir. Telefon: B. O. 1656 Fıatlar: 75-100-150-200 Ferah sinemada Bu gece saat 9,5 da esrarı engiz inci 15 devre 30 kısım- ık büyük sinema romanı hepsi bir defada yatın gece Naşit Bey. mek için Büyükadaya gitti; zaman beraberinde mutlaka bi ri bulunmuyor muydu?. Ka- mer kalfaya itimat beslemek Kerime Hanım için mümkün olsa bile Kadri Beyin Adadaki evine gitmekten maksadı sev diği genç zabitle görüşmek i- çin olduğunu kimsenin anlama Sını istemiyordu. Genç kız için bu utanılacak bir hareket ol mâz mıydı?.. Kendisi çarşafa girdikten ve artık çocukluk ar Böyle ad © (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: