24 Eylül 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

24 Eylül 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— ..r m DA ge SE a aş İzmir mektupları > Kordonboyu insana ne zaman dar gelir? — e za Bu mevsimde, öğle güneşi altın Alsancaktan Konağa kadar yayan gittiğiniz var mı? İzmirin Kordon | boyu bu Mevsimde hiç çekilmiyor. Bu pvsimde, yani eyldl ayın AİR sönlerma doğru.. Ama, “iz diyeceksiniz ki eylül aymın artık yazdan sayılmaz. de diyeceğim ki, ne müna bet. İzmir en sıcak günle Wii eylül ayında yaşar. o Kor- ön boyu, bu mevsimde çekil Biyor, dedim. Çekilmiyor de- insana adeta dar geliyor. Hani, neydi o: ,Kordon boyu dar gelir zim! Diye bir lâf vardı. Gs bunu söyliyen, bir öğle güne- Ni altında AJ sancak iskelesin- ie konağa kadar yayan git- Miş olacak . İzmirde iken bu tecrübeyi ben de bir aralık yapacak ol- Müştum. Aman allahım, kafa tâsim kızıl derecei | hararette “imiş bir maden potası haline #eldi. Şakaklarımdan, ensem- » burnumun , kaş Ye kirpiklerimden öyle damla la değil, adeta oluktan a- kar gibi ter boşandı . Hem bu ter, bizim bildiği- Miz terlerden değik Yüzümü tildiğim mendil, — bir saniye *onra kazana yeni konmuş kir i bir çamaşır rengini alıyor- du. Ey atlı tramvaylar, nerde siniz ? Denize düşmüş bir adam, tan kurtarana nasıl sarılırsa, lı tramvaya ben de öyle sa- "İdem, Fakat tramvaya bin- mekle, yerinde saymak arasın da bir fark buldum dersem i- Banmayın.. Kemikleri çıkmış sta bir beygirin ri oyuncak (arabalara insan rka korka biniyor. İlki adım- da bir duruyor ve bekliyoruz. ialümya, bir tek hat var. Öteki geçip gidecek ki, bi ?e yol açılsın. Rıhtım kum- Panyası, hayvanlarına (karşı Pek şefkatli davranıyor, doğru *u.. Basamaklarına kadar müş teri ile dolmadıkça tramvayla- ” hareket ettirmiyor » Ağır ezgi fıstıkı makam, Yollarda dinlene dinlene pas#- Porta kadar geldik. Gözüme i- ilk gazinoya girip bi irinlemek ihtiyacımı, — hisset- — Garson, getir bir sinal- a Garson, geti İzmirin soğuk içkileri ara- sında sinalko denen bu boyalı #azozun mühim bir mevkii var. Pakat, sinalkoyu içen de piş- Man, içmiyen de. Vakra, içti” ğiniz gibi susuzluğunuz gesi” Yor. Fakat bir saniye (sonra Yeniden öyle bir hararet basi- Yor ki maazallah. ızı kapalı şişelerde durur. İçimi de fena değildir. Yalnız, susuzluğu gidermek itibarile *inalko “ne ise şira da odur. Bir şişe, bir şişe daha. Oooh.. iraz serinler gibi oldum. Ne Ye yarar? Tekrar terliyecek ol ktan sonra... Kordonun bütün faaliyeti" hi, burada oturduğum yerden tetkik ediyorum. Rıhtımı üs tünde dağlar gibi yığılan bin- ; “on binlerce sandık var. Mavnalar, dolup dolup boşa- hıyor, Arabalar, ardı arası ke silmeden gidip geliyor. Vinç- ler durmadan işliyorlar. Doğ- Yusu manzara o hoşuma gitti. ir, bu mevsimde başını ka iyacak vakti olmıyan iş adam benziyor. Kan ter için- de, oraya buraya koşan güm- tül komisyoncuları, sırtların- “mallar, hasılı bütün bu hare ketler gösteriyor ki İzmirin bu seneki iıracat faaliyeti, şeY- tan kulağına kurşun, zararsız dır. Yalnız şu var ki Kordon- daki hummalı mey akşam lurur. - ortalık eek die la kimseler kalmaz. Birinci kor- donda gece hayatı yoktur. İz- mir halkı, geceyi | parklarda, açık gazinolarda, ve diğer eğ- lerinde geçi! için ire GR dağılırlar. Hükü- met konağının 22 ilersindeki Bahri baba parkı, dolup dolup boşalır. Kordondan dönüşte bu par ka şöyle teşehhüt miktarı ben de uğradım. Özene bezene. ya- pılmış tarhlar arasından geçe ü çıkan ilk yokuşlu yola saptım. Yükseldikçe man zara değişiyor, körfezin ağzın dan gelen serin bir rüzgâr par kın tepelerini yalamağa başla dı. İşte şu karşıda (o görünen Yamanlar dağı. Uzakta be- yaz evleri güçlükle seçilen sa- hil parçası, Karşıyaka ölacak.. Vallahi, çok hoş yer bu Bah ri baba parkı.. Kendimi bir a- ralik Gülhane parkında zannet tim, Vakıa, bizim parkın &- ğaçları daha sıktır. Daha şa- irane patikalar (o vardır ama, Bahri baba parkı, muhakkak ki Gülhane parkından daha te miz, daha bakımlı.. Ziyaretçi- leri de daha derli toplu adam- ar... Beni gezdirmek nezaketin- de bulunan İzmirli meslektaş sordu : — Türk ocağı. gazinosunu, gördünüz mü ? — Hayir; dedim — O halde bu akşam oraya gidelim.. Parkı dolaştıktan © sonra, tramvay yoluha çıktık. Türk ocağı bahçesi, uzak değil. Bir kaç yüz adım ilerde. İçeriye girince burasını o kadar tenha buldum ki, bir aralık yapılan masrafa acıyarak : — Acaba niçin işlemiyor? Diye sardum » Güldüler: — İşleyip işlemediğini bi- razdan görürsün * Meğer, daha kerahat vakti gelmemiş te bu tenhalık ondan mış, Güneş, ufuktan çekilme- ğe başlayınca, müşteriler, bi - Tex ikişer doldular. Yarım sa- at zarfında bir tek boş masa kalmamıştı. Meğerse, bütün İzmir, akşamları buraya dökü- Türmüş. Garsonlar, paralanırca sına koştukları halde yetişemi yorlar. Gazinoda alaturka çalgı da var, Tabii değil mi Ya Bir yerde mey olur da heyhey ol- maz mi? b İzmirin meşhur “kabadayı, rakısının tadına burada ve tık, Hele bir derece üstün “Çeşme rakısı, hakiki bir şah il mideyi bozmu- Hani şu insanın rutan meahlât rakılar ği Uzatmıyalı bu rakısından 3 kadeh parlatdık. Üstüne e tane de Çeşmeden 1 varlayınca bayağı içimiz açi E ünasebetle, şunu hatı lalayım ki, burada Gelgr k gezinolarda iki e e halı... Mezeyi v— linde getiriyorlar. Ve düşünün ki yoğurtlu patlıcan © tavasıni bülbül çanağı kadar tabaklar içinde tamam kırk kuruşa ve- riyorlar » ML. Salad da | Opera'da Gaip fener Opera bugünden | itibaren “Gaip Fener,, i gösteriyor. Bu filmi şöyle hülâsa edebiliriz: Yeni Zellenda'nın fenerle- rinden birisinde, gemici Kass muavini Rangi arkadaşları Kel ile karısı Eleni, ve tahlisiye- cileri getirecek olan kayığı he- yecanla bekliyorlar. Kel, fene re gelince, karısma kendisi i- çin hazırladığı odayı gösterir. Gece Fi bir ziyafet ve- rilir. Tahlisiye kaptanı Par- #on'a Eleni bir o umumi dens ler. İlk zamanlar o mes'ut gözüken Eleni birkaç gün san- ra sıkılmıya başlar. Bunun far kına varan Kass daha sonrala- rı, kış gelnice büsbütün sıkıla- cağını eğer isterse o gece oda» Fağı olduğunu ve kaçabilecekle rini söyler. O gece Eleni Kas #'in odasına gider. Kocası nö- bettedir. Fakat tesadüf fırtına dan bir gemi kazaya uğramış- tır. Ve Kel arkadaşlarına ha- ber vermek üzete seslenir. Ele ni odasmda kocasma hi tir- meden ancak kaçmağa vakit bulur. Fener bekçileri yardı- ma koşarlar ve Kassı bu adam kurtarır. Eleni onu tedavi &- der. Bu adam büyük bir şir- ketin müdürü olan Kingeley- dir. Motörü ile Sidneye geç mek isterken fırtınaya tutul. muştur. Birkaç gün sonra Kin gsley iyileşir. Fakat ceketini kaybettiği için o müteessirdir. Parson ceketi bulur ve getirir. Kingsley de büyük bir paketi ceketinde bulur. Eleni de bir revolver bulur. Alır ve saklar. Artık zaten Kingsleyi sevmek tedir ve onu Kass'a tercih edi yor, beraber balığa gidiyorlar. Kass onları kıskanıyor. Çay zamanı Ranginin mevcut ye- gâne gemi ile şehire, hasta olan annesini görmiye gidece- ğini haber alırlar. o Kingsley çaydan sonra Rangiyi çağırır. Ve kendisinin Fenerde oldu- ğundan kimseye bahsetmeme- sini tenbih eder. Bu esnada da Kass Eleniyi bir köşeye çeke- rek çıkışır. Kingeleye olan mü İ nasebetinden bahseder. Helen eski vaziyetin değiş- mediğine kendisini yine sevdi- ğini bunu ispat için de bu ge- ce odasma gideceğini vadeder. Mamaafih o gece içir Kingsle ye de gideceğini de ayrıca va i akşam, Kars Radi Aynı akşam, Kars Radiyo- 'dan kaybolan şirket müdürün- den hâlâ şehirde bir haber alın madığını dinler, yo mü- 'dürün eşkâlini de tarif edince Kass tebessüm eder, bu arada Helen Kingsleyin kolları ara- sındadır . Ve Kars artık Kin- geleyin gaip şirket | müdürü olduğunu öğrenmiştir. Bugün Kingsley kendisinin bu hırsız ve polis tarafından a ranan bir adam olduğunu söy ler. Helen her şeye razi olur. Ve onunla beraber ilk fırsatta kaçrtrya hâzır olduğunü bildi- rir. Onlar konuşurlarken Kars | lonunda evvelce gördüğünü | sına gelmesini, biriktirdiği pa | Bu hafta gösterilen filimlerden bir sahne pencereden onları seyreder ve içeri girer . İşler bugün ve nihayet Kars Kingsleye kedisini * tanıdığını ve eğer Helenden vaz geçerse onu kaçmıya yardım edeceğini söylerse de razı edemez. Son söz olarak Kars Hleenin ken- disine metreslik ettiğini söyler ve tam oaralık © içeri Helen girer Karsı vurur, tabanca ine Eleni kocası Kell koşar ve karısının ağzından bütün bakikati öğrenir. Tahlisiye ge misi gelir tevkif edip götürür ler. Beş sene sonra Eler: Hono luluda dansözlük etmektedir. Bir gün ihtiyar bir adam Bara gelir ve masaya * otürür. Bu Kell'dir. Helen kocasını tanı- maz ve Fener hâdisesini ona anlatır. Kingsleyin © yakında hapisten çıkacağını nihayet ka vuşacaklarını anlatır. bu ihtiyar yabancının i üzerin- de sözlerinin tesi 4 Yaptığını kocasını tanir. «Tatli ama'© artık yere yuvarlanıp” ölmüş- tür bile . Elhamra'da me Ceneral Platoff “Elhamra, sineması bu hafin “Jeneral Piatof,, isminde Suzy Ver- non ve Thomy Burdelle, tarafların- dan çevrilen güzel bir film gösteri- yor. Bu filmin mevzuu şudur: “Harp zamanında Rusyanın bü- yük şehirlerinden birisinde; mühim bir serum keşfetmekte olan genç kimyager Viktor Sabline harp mü- nasebetile ihtiyat Zabiti olarak or- duya iltihak mecburiyetinde idi. Henüz evlendiği ve Keidisine bir kardeş muhabbetile bağlı olan genç karısından ve mühim keşfinden ay- rlmak harbe girmek İstemiyordu. Vazifesine iltihak etmediğinden do- layı divanrharbe jeneral Platofun karşısınna çıkarılıyor, jeneralı tah- kir ettiğinden idama mahküm olu- yor. Karısı bir müsamerede jenera- la tesadüf ediyor ve kendisini jene- rale sevdirm muvaffak - oluyor, fakat aynı zamanda bu vatanperver sert ve cesur jenerale de aşık olu- İ yor, Bir gün jenerale kocasının kur tarılmasını rica için geldiğini edince Platof, Maryanın kendisini sevmediğini zannederek karşısından kovuyor. Marya hem aşkını vehem- de kocasını gsip etmiş hir | halde evine avdet ediyor. Diğer taraftan jeneral genç zabiti affediyor ve mem leketin kimyagere ihtiyacı 'olacağı bahanesile evine göndertiyor.. Mar. ya kocasına sahip olmakla beraber jeneralı unutamıyor, kocasına Pia. tofu sevdiğini itiraf ediyor ve ken. disini serbest bırakmasını rica edi- yor. Marya jenerale avdet ediyor ve yalnız minnettar olmadığını kendi. sine âşık olduğunu itiraf ediyor me- sut yaşıyorlar.,. Artistik'te Yalnız sen! Artistik sineması perşem- beden itibaren “Yalnız senl,, isimli bir film gösteriyor. Bu filmin hülâsası şudur; “Gece devriyesini yapan po Sonra | görmek üzere başını: gevirince | Cönstance Benett © bundan bir müddet evvel diyordi ki: — Çizdiğim hedefe vasıl olmak için daha iki sene çalışcağım.” İki sene tam ve delgün © mesai ondan sonra sinemayı terkedeceğim..” Birisi sordu ki: — Peki, bu hedef nedir? — Haftalıklarından bir * miyon dolar tasarruf etmek. Yani eski kocası Phil Plant'tan boşandığı zaman aldığı bir milyon dolara, bir milyon dolar daha ilâve etmek istiyor, O zaman istikbalinden emin 0 lan yirmi beş yaşındaki Constance Hanım iradile yaşıyacak ve arada İ bir de, serf eğlenmek için hoşuna gi den bir senaryo olursa, film çevire- cek. Şimdi haftada 30,000 dolar ka- zanıyor. Fakat çok müsrif olduğu ve Paris terzihanelerinden çılamış tuvaletleri pek sevdiği için, istediği bir milyon doları ancak iki senede biriktirebileceğini hesap etmiş. | Sinema yıldızlarının arkası bir, gok sıfırlarla biten haftalıklarına ba kımca, çok kimseler | hayret eder: “Mümkün değil, £ diyenler kadar, “mantıksız, diyenler de vardır. Niçin mümkün değil? Dolarlar memleketinde her türlü ifrata me- sağ vardır. İşte size birkaç yıldızın frank hesabile aldığı haftalıklar: Glorin SWanson © 450,000 Tom Mix 375,000 Marion Davien 250,000 Burter Keaten 125,000 Collen Moore, Wallace Berry İ Norma Shenrer © her beri 75,000 frank alıyorlar. o Rimon Novarro, Florance Vidar, Levine Stone 45, 000, Adolp Manjon, Bessie Lo- İ ve, Richard Dix, Yol Gilberet her | biri 38,000 frank haftalık alıyor. lar, | Mamafih, ilâve edelim ki, bu rakamlar sessiz (ilm zamanına ait tir. Sesli film, bu rakamlar üzerin- de epey oynadı. Meselâ Ramon No yarro o zaman haftada 46,000 dolar alıyordu. Fakat şimdi sesi sayesin- de bu rakam yükselmiştir. Harold Lloyd maliye tahsil şu- besine senede 50 milyon, — Charlie Chaplin senede 36 milyon, - Mari Piekford ve Gloria SWanson senede 26 milyon kazan; göstermektedir. ler, Hali hazırda Buster Keaton haf- tada 200,000, Merijou 125,000, Joh- ne Barrymore, 250,000 frank aliyör- lar, Daha mi İstersiniz, — buyurün: Lilian Gish 190,000, Richard Bart- helems 215,000 Robert Mongon İ mery 90,000 frank haftalık. 15 milyonu bir ara iki sene kâfi gel miştir. Chevaleir'ye son filmi” için İlis gelen istimdat sadaları üze İ rine bir eve girer ve bir kadın la üç erkeğin bağrıştıklarını görür. Bunlar rollerini prova eden dört artist idi. O Mesele halledilir, polis homurdana- rak çekilir. Oyun şeklinde ge- çen bu bağrışma hakikatte de vam eder. Robert yveti sevi- yorsa da onun iki haline taham | mül edemiyor. Kendisine mütemadiyen Bu İbi demesini ve hafif meşrep şekiller beslettirmesine, Ro- bert bu arada Lili ile tanışır. Lili Roberti takdir ederek ve ciddi musiki ile meşgul olma- sını tavsiye eder. Birçok pro- valardan sonra hazırlanan re- vü büyük bir rağbet kazanmış | ve üç yüzüncü olan (son tem- sil akşamı (o gelmiştir. O ak- şam Yvet Roberti yemeğe ça- ğırır. Robert yemek esnasın- da Yvetle kavga eder ve ora- dan çekilerek otele gider. O- rada Opera parçalarını çalar bunları kimse beğenmezse de Goldernin hatırı için alkışlar- lar, Yalnız ihtiyar kont Rober tin hafif meşrep şarkılarını bu eserine tercih ettiğini söy- ler, Goldernin mali yardımın ey Sinema yıldızları ne kazanırlar Çoğu daha bir kaç sene evvel fakir işçi kızları idi. Şimdi bankalarda hesabı carileri var > Pei Nancy Çaroll'in küçük ellerinden milyonlar gelip geçr Bob Montgommety'nin hattalığr gün göçtikçe artıyor. ayda 800,000 frank teklif ettiler. Niçin bu kadar para? Diyeceksi- niz. Daha faydalı surette kullanıl ması mümkün olan bu servet niçin böyle lüzumsuz yere ibzal ediliyor? Halbuki beri tarafta © insaniyetin nefine çalışan bu kadar © muhteri ve âlimler var ki, çalışacakları saha da muvaffak olmak için para bula muyorlar. Eskidenberi bir sözdür: İnsanın ekmek kadar eğlenceye de ihtiyacı vardır. Filhakila harpten sonra da ha ziyade kuvvet bulan bu formü- lün kolay kolay değişmesine imkân yoktur. Fakat artistlerin bu kazançların da'da başka bir kaide büküm sürü > Haydan gelen huya gider ka- idesi.. Cünkü artistin haftalığı ne kadar artarsa, masrafı da o nispette kabarır. Alesi takdirde, artist mev- j irü piyesi kabul eder Robert âmaline muvaffak © olduğunu zannederek © memnundur ve Liliyi sevmektedir. Bütün bu işlerden Yvetin haberi yoktur. Arkadaşlarından Jorj | onları Ywete anlatır. Yvet otele te- lefon ederek Roberti arar, O- telden Robertin Lili ile nışan- lanmakta olduğunu söyler, Yvet Jorjla birlikte © otele | giderler, Robertin fikrini çe- virmişler. Robert Lili ile evle nir. Fakat skutu hayal uzak eğ İlk temsilde ıslıklar. ia karşılanır. Kayin pederi ile rez kendisinden yüz çevirir. Gece geç vakit gayesiz 80- kaklarda gezen Robert birden bire Yvetin evi karşısında ol- 'duğunun farkına varır. İçer de ışık var.. Robertin köpeği derhal anlar. Yvet pencereyi açar ve anahtarı Roberte atar. | Robert artık © düşünemiyecek halde değildir. | İçeri girer Yvet onu bir şey olmamış kabul eder. Salonda ( büti tiyatro erkânı mevcuttur. Mü- dür Jorj ve arkadaşlar: | yeni | revünün bestekâr olmak üze dah memnun olan Opera mü- re onu selâmlarlar, B ö.. kini kaybetmeğe mahkümdur. Üş tane otomobili olmıyan bir Glerin SWanson düşününüz, Derhal itiba- rmdan kaybettiği gündür. Bir ar. Hst ize itibarını kaybetmeğe sün, Birden bire mahvolur. Yalnız otomobil mi? Meselâ Constance Be mett'in yalnız elbisesi ve kürkleri için senede milyonlar sarfet lenir. Bütün Hollyvood'u daima sa lonlarında toplıyan Marion Davies yalnız sayfiyesinin idaresi için azira bir meblâğ sarfeder. Tasarrufa çok riayetkâr olduğu bilinen Mary Pick ford bile evinin idaresi için senede iki buçuk milyon © sarfetmektedir. Aldıkları paraların kısım azamı. ni tasarruf edebilen artistler şun- lardır: Corine Griffith, Norma Talmad. ge, Marion Davies, Betty Comp- son, Collen Moore, o Mary Pick ford, Bebe Daniels. Bugün Hollyvood'un en zengin kadınlarından kimdir diyebilirsiniz! Lowise Ferzenda, Ferzanda birinci sınıf yıldız de Hildir, daima ikinci plândaki rolle- ri oynar, Fikinci snf © artistlerin mevkileri birincilerden daha sağlam dır. Ferzanda ise senelerce bilite Ya müsrif olanlar? Onlar da şun ler: Norma Sherer, Clara BoW, Nan ey Carol, hattâ, hattâ Greta Gar- bo. Servet bunların nasıl aklını alma sın? Daha hepsi” genç. Hapsinin acı ve karanlık mazileri daha o ka» dar yakın ki.. Biliyoruz ki, bu ar- üstler daha birkaç sene evvel fakir işçi kızları idiler, Meselâ Norma © Sherer bir gaz lambası ile iki yumurta ile karnını doyurdu mu, gününü — gün etmiş sayardı. Clara BoW bir mahalle kı m idi, Harold Lloyd bir köylünün . Maurice Chevalier dül- değil miydi? Janet Gay nor bir kunduracmın — yanında ça laşmayor mı idi? Bugün Hellyvood un en zengin kızı olan Louise Fer. zanda ayni şehrin sokaklarında ga- zete satıyordu, Şimdi hepsinin de büyük banka- larda hesabı carileri var, 500 Rus filmi Sovyet hükümeti © manzum bir film programı vücuda © getirmiştir. Programa göre 500 film © vücuda getirilecektir. Bu filmler | için 15 milyar frank © sarfedilecektir. Eh, üç milyon seyirci için çok değil, Avdet Norma Sherer ve kocası İrving Thalberg Hollywood'a — avdet edet etmez işe başlamışlardır. & Norm “Hususi bayatı,, ismindeki yeni fil- mini çevirmeğe başlamıştır. Cons tance Benelt ve yeni kocası Marki Döla Falez Paristen Amerika'ya av- det etmişlerdir. Barıştılar Mac Murray o kocası Prens M Divani ile barışmıştır, # Lil Dagover'in Amerikaya hareketinden evvel Fransadı alınmış resimlerinden | 2.

Bu sayıdan diğer sayfalar: