25 Eylül 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

25 Eylül 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAN'A irdrle Milliyet ve san'at) £ Tenkide dayanamıyanlar, meslek taşlarımızın kusurlarını — sayarken asabileşiyorlar, ve hattâ taarruza ge çiyorlar... Biz ise meselâ bir san kârı yalnız. Türk olduğu er bir san'atlırı Fransız ol- kudretine hiç bir faikiyet ve müm- taziyet ilâve etmez. Yalnız iyi bir eseri san'at mübdinin mensup oldu- ğumüz milletten © olmasını isteriz. Pek tabii ki bunda şeref hissemiz vardır. Bu, bunda böyle olduğu gi- bi aksinde de böyledir. Bir resim ve ya heykel sahibinin san'ati hakkında tenkidi bükmümüzü verirken nüfus tezkeresini muayeneye ihtiyaç yok- tar. Elverir ki eser, güzel olsun. Tenkitte fazla © mübalâğalı bir milliyetperverlik gösterenler, ecne- bilere karşı yülünç olduktan başka yarının neslinin lâneti karşısında da müttehemdirler. Tenkidi hülkümle- rinde titiz bir san'at tanssubile ha- reket edenler, ukalâ bir milliyet- porverlik ve fazla bir nümayişkârlık tarafından daima itham edilmişler. dir. Meselâ Hüseyin Bey, Halicin bir resmini yapmış. Fena yapmış de ğil mi? Beğenmemezlik edemezsi- niz. Derhal sesler yükselir sinirler gerilir “canım sende de hiç milliyet ten eser yok. Bir defa Hüseyin Bey Türk © san'atkârıdır. Bu resmi bir Frenk yapsaydi beğenirdik. Sonra sen memleketini hiç te mi sevmez #in?,, Derler. Ne kadar milliyetper- ver olursak olalım san'at hükümle- rinde bu cihetlerin müsamahasına doğru gitmek san'at nama bir cü- rüm oldağu gibi kötü yapılmış bir ssori beğenmekte de mevzun karşı Bütün bunlar içindir ki hüküm- lerimizde san'atten başka birşey dü- | * şünmediğimizi muhtelif vesilelerle söylemiş bulunuyoruz. Ne İtalyan ve nede Macar san'atkârlarının kö. tü eserlerini san'at ve muvaffakıyot çerçevesi içinde aldık. Nede bazı va tandaşlarımızın san'at namına yap- tıkları işleri sırf bir işgüzarlık olsun diye beğendik. Daima sadece vazife- mizi yaptık. Bir eseri san'at hakkın da hüküm verilirken ne müessirinin millyeti, ne mevzuunun ehemmiyeti dikkate alınmaz. Belki san'atinin milli veya © mahalli bir san'at olup olmadığı tetkik edilir. Diğer milletlerin san'atlarile muka: San'at işi karşısında © hakikati söylemek hakiki o milliyetperverlik. tir. Ve tenkide tahammül edemiyen Ef NACİ e Haftanın san'at haberleri $ İstanbul sokakları ve kaçalçı- lar amil Parise giden Darülbedayi artistleri avdet etmişler ve bir aya kadar film İstanbulda gösterilecek. iki sesli Giflm çecirmeğe $ Darülbedayi artistlerinden Be din Muvahhit Hanım Yunanistana Bedin Hanım orada Yu. | pan san'atkârları tarafından verile çek bir (Otello) temsilinde Dezde- mona rolunu oyniyacaktır. ŞArtist nammdaki zarif sı mecmnasının ikinci sayısı gayet m. | tena bir münderecatla intişar etmiş- tir. $ Tanburi Refik Beyin? refikası Fahire Hanımla Atinada bir konser vereceklerini geçen hafta yazmıştık. Haber aldığımıza göre ses kraliçesi Hüdadat Şakir Hanım da hey'ete itşirak edecetkir. Hey'et, İsmet Pa- şa aHzretlerinin Atinada bulunduk” ları esnada konsehlerini verecekti $ Güzel sen'atlar birliği riyase- binden Namık İsmail Bey İstifa ot- miştir, Bi yaştayabilmesi lâzimgelen tetbr. ittihazına © hazırlanmıştır. Çalman kurşunların tamirine karar vermiş tör, heyeti idaresi, biriyim. , NM Bulgaristanda 5-9.931 tarihli La Bulgarie | gazetesinde Sofya Güzel San' tlar Akademisi (Cöramigue) çini muallimi P. M”. Stoyan Bulgar güzel sanatlar akademisi çini mualliminin eserlerinden bir kısım demi salorlarında açtığını oku duk. Cyrille Kreustev'in de bu sergihakında yazmış olduğu tenkidi hükümleri karşısında P. M», 5. Rainov'in o eserleri tev profesörün bu sergiye (Ce | ramigue) tekniğini bir kat da- ha arttırdığını ve dekorlarında bilümum Balkan memleketleri nin ümumi katları olduğunu fakat az bir dikkatle bakılınca bu dekorların bir kültür 8 hibi san'atkârın şahsiyetini şıdığımı bahsederek bütün bu dekorlarla P. M. 5. Rainov'in yeni bir milli Bulgar çiniciliği- ni yaptığını bu eserlerin bilhas sa hayatımızda yeri olan objet eşya olması ve sana'tin sanayi il bir âhenk teşkil ettiğini Maalesef bu ten- Degas'ın kendi araf yapılmış portresi Degas 19 uncu asır sonlarında ve yirminci asrın başlangıcında ya- şamış Fransız san'atkârları da eserlerinin zenginliği ile harikul âde talâki edilmiş, san'atindeki kuv vet ve hassasiyetile tanımışolan bu büyük sanatkârın Degatnın portrele arasın» ri kompozisyonları heykelleri hak- kında son gelen Franerz gazete ve mecmualarında uzun, zengin ve çok Degas'ın bir heykeli en vesan etütler vardır. Musfede TO.angerie de açılan Degas sergi- sinde teşhir edilen büyük kolleksi- ATEL EN modern çini bir fotograf bize P. M. Rai- nov'in eseleri üzerinde bizim düşüncemiz münekkitten çok başkadır. Biliyoruz ki çini çok eskiden beri insanların birçok / ihtiyaçlarını temin etmiştir ve bu çok kıymetli san'at yine çok | eskiden imdustrie içinde inkişar İ finı yapmıştır. Yalnız her şey- İde oduğu gibi çini de moderne hayatta san'atın diğer şubele- rinde olduğu gibi yeni cereya- na dökülmüş ve cidden çok da İha güzel formlar objet'ler ya- pılmıştır. Moderne Cöramigue üstünden dekor denilen lüzum çinide san'atı | teşkil ediyor, sonra oda P.M.S$. Rainov- jin eserleri münekkidin iddiası gibi hiç değil. Bugünkü san'at telâkki ve yaşayış tarzımızdan cidden uzak görüyoruz ki mi nekkit görüşlerinde fazla mi | liyetperver fakat iddiaları mu- balâğalı. Güzel san'atlar akademisi çini muallimi İsmail Hakkı Rasyada yaşayan Türklerin İ Halk çiniciliği Form $.0. S. Ercüment Behzadın şür kitabi giktı. Temsildeki kudreti kadar şi- irde de bir kıymet olan Ercüment Behzat bu şiir kitabmda bize sün duğu nadide bir san'at şarabile mes tiz. Ercüment Behzat bu eterinde kendi mektebinin mütelâmil nümu- melerini vermiştir. Çok yeni, çok jinal bir varlık. Meselâ şu şiiri okur- sanız bize hak vermez misiniz? Maden kuyuları Damar kadar dır oluklarda ekşimiş hava. Kel — Boyun Tok karma sesleri Turmakla cenkileşen kömür! Başlıyor eng Kara köstebek kat kasrağı ya Hira: kalıplara ezik. teşte demir, Eriş Çürüyen beyin; Kalbin mezarı... İn bu inde sarhaş uyel Gecersek ve kasarır.. n kayu, Ercüment Behzat Yeni neşriyat: Mülkiye mecmuası Mülkiye mecmuasının altın- cı sayısı çıktı. Her nüshasında tekâmül eseri gösteren bu ilim mecmuasının münderecatı meyanında çok istifadeli ve kıy metli makaleler vardır. Ezciüm le: “Devletin mes'uliyeti,, ka- zai mürakabe, evlenme sıhhat raporu, “Joseph Barthâbnuy,, paüasır demokı buhranı kitabından bir tercüme, Türki- ye ticaret odaları, Türkiyede harçlar, İngilterenin iktısadi si yaseti, İtalya ve Balkanlar, İ simlerini taşıyan makaleler cid di tetebbü mahsulü olarak gös terilebilir.. İstikbaldeki “fikir İ hayatı için bize ümit veren bu kıymetli mecmuayı karilerimi- ze bilhassa tavsiye ederiz. amam a m i yonda Degas'nın eserlerinden bazıla rınm fotografini koyuyoruz. Degas nan san'atı halkında ilk fırsatta ka rilerimize mufassal bir etütle 19 un cu ve yirminci san'atkârları. nın en büyüklerinden biri olan bu muazzam sana'tkârı tanıtmak riz, iste. CUMA 25 | Sirema | Buddy Rogers Charles Rogers Charles Rogers'ye © tanıdıkları, tanımadıkları kısa olsun diye Buddy diye hitap ederler. Buddy ne de-| mek? Lügat kitabı bile bu kelimeyi iyice tarif edemiyor. Bud “filiz,, de mek. Pembe filiz! Buddin.: ise filiz lenmek demeketir. Anlaşılıyor ki, | Charles Rogers'ye bu ismi | takan- sr, genç yaşını ve istidadını hesaba | katarak, istikbali namıma © bur ismi muvafık görmüşler. İ Fakat Charles Rögers bu ismin- den memnun değildir. O artık ken- disini hâlâ filiz değil, fakt açılmış bir yaprak veya bir konca görmek istiyor, Çünkü Amerikada böyle | bir adamu yapışan etiketin tehlike. leri vardır. Böyle bir etiket sahibi için başka bir şey bilmediği zehabı. Bi uyandırır. Amerikada Marie Mile Minter, Charles Ray, Mary Pickford gibi bir çok kemale gelmiş artistler var ki: “Artık yaşlanmak istemiyorum, derler, Halbuki Buddy: “Artık yaş- diyor. Sırf çe. Dnima şen, daima neş'eli Buddy | de, kendisini derhal muhitine sövdi. | ten bir hâl vardir. Kansas darülfü- Bununda tahsilde iklen tnlebenin i- | sinde en populer olr © idi. Mektep orkestrası © idare 'ederdi. Musi ye istidadını bildiği için, mesleği de ona göre çizmek istiyordu. Bir gün darülfünün hayatını fil. ime almak isteyen Paramount opera | törleri mektebe gelmişlerdi. Bunlar | Buddy'yi angaje ettiler ve bu hiç| | beklenilmöyen © tesadüften sonra Buddy iki film çevirdi; İkisinde de İ muvaffak olamayınca, tekrar darül. İ fünuna döndü ve parlak bir imtihan verdi, Darülfünundan çıkınca kerdisini Heliyvood'a çağırdılar. Bu defa çe» virdiği film birden bire #xim bir mu vaffakıyet kazandı Şayanı dikkattir ki yükselişi kimseyi kıskandırma- dı. Kadın, erkek herkese sevdirmiş olduğu ğil kıskançlık, bilâkis kendisini » yükselişi de- memnuniyet uyandırdı. Hissi hayatına ible kimse karışmadı. Halbuki Amerikan gaze- bu noktada çok insafsızdırlar, çurtmazlar. — Ne işitirlerse, İlk defa Cinire Windros'la cevişti. | Buddy | | den başkası için bu dostluk sütün sütun dedikodulara yol açardı. Bel. ki de Buddy'ye çocuk diye baktık» | in; Berker gülüp göçtü: Claire | terbiyeli ve kendisinden çok yaşlı olduğu için tabü dostunun muhab- | betini ciddiye almadı. — Ayrıldılar. Ondan sonra sıra “ile Mary Brian, Jime Collyer ve diğerleri birbirle- rini takip ettiler. ne görürlerse yazarlar. Buddy: — Hakiki bir aşkin kimseyi sev- mediğimi © zannediyorum. Çünkü | sevmiş olsaydım, evlenirdim. Halbu ki izdivacı hiç düşünmedim. Kendi- me dört senelik (bir hürriyet ver. | dim. Otuz yaşına gelince evlenece- . Bu yaş her erkek için tam izdi kanaatindeyim. Evvelce bir aktrirle evlenmek fikrim, kat şimdi bu fikri değiş temin ederim ki, başlı yerlerde “iz. | divaçlar Hollyvood'a nazaran daha fenadır. Çünkü başka yerlerde ay- rilmak isteyenler, para bulamadıkla rı için ayrılamazlar ve binmetice be İ dan bahsetti. raber kalmağa mahküm olurlar. Bu beraber yaşayış ayrılıştan beterdir. | Hellyvood'da hiç olmazsa ayrılabili. | yarlar, Tükenmez kibrit Bundan bir (o müddet evvel bütün dünya gazeteleri, maruf Viyanalı kimyager Frantz Rin ger'in tükenmez bir kibrit ih- tira ettiğini yazmışlardı. Doktor Ringer'in bu kibriti kullandıktan sonra atılmıyor ve tekrar istimal edilmek üze- re kutusuna konüyor. Yani bir kibrit birkaç yüz defa yanı- yor . Bu ihtiraa bittabi halktan maada, kibrit £ fabrikatörleri daha büyük bir alâka ile kulak kabartılar. Filhakika “tüken- mez kibrit, çarşıda © pazarda satılmağa başlandığı gün, kim se şimdiki kibritleri almıyacak lardır , Hali hazırda ihtiramın be- ratmi almakla meşgul bulu- nan doktor Ringer, bu vaziye ti ile “kibrit kralı, denmekle | maruf ve dünyanın en kuvvetli tröstlerinden birisin başında bulunan İvor Kreuger'e karşı bir nevi harp ilân etmiş olu- yer . Bu zat bugün Ford, Rock- feller, Mellon kadar dünyanm belli başlı zenginlerinden biri- Hemen bütün o Avrupa memleketlerinin alacaklısı va- ziyetinde, tam bir o kiyasetle hareket ederek, az zaman için de kibrit ticaret ve sanayini elinde temerküz ettirmeğe mu i vaftak olmuştu. İşte mütevazı bir muhteri, şümdi böyle bir adamın karsısı na çıkıyor. Bu ölçüsüz müca- delede, başkaları belki de sah neyi terkederlerdi. Fakat Vi- yanalı kimyager galiba bu a- damlardan değildir. Viyanaya gelen Amerikalı ve İngiliz ban gerler, ihtira © sermaye ver- mek için Ringer ile müzake- reye başladılar. Bu müzakere- lerde milyonlar konuşuldu ve kimyagere hediyelik milyon- lardan maada, satış üzerinden yüzdeler teklif edildi. Avusturyalı kimyager bun- lara ne ile yapıldığı henüz ma lâm olmiyan gibritini göster- di, yakıp söndürdü, yakıp sön dü, yakıp söndürdü. Ken dilerine bu kibritin faydaların Kutusu o yirmi beş kuruşu © geçmiyecek olan bu kibritlerin meselâ bir tirya kiyi beş on ay idare (etmeğe kâfi geleceğini söyledi. Fakat müzakereler uzayın- ca muhteriin kalbine şüphe gir di ve nihayet öğrendi ki İngi liz ve Amerikan bangeri sıfati le kendisine müracaat edenler, hakikâtte bunlar kibrit kralı Kreuger'in adamlarıdır. Ve ih ım sırrımı o Öğrenmeğe gel- mişlerdir . O dakikadan itibaren Rin- ger artık müteyakkız davranı- yor. Bunun içindir ki hasmı da tabyayı değiştirdi. Manevrayı bırakarak, Viya Bu sonbahar bol Sonbahar modası yavaş yavaş kemeri böyle bir âkibet mukadderdi. söze çarpan bir rol almıştı. sür'atle zeval bulmuşlardır. Ş$ lerolar daha ziyade tercik ediliy Çünki İ lar ekseriya kemere ihtiyaç bıralımadığı ronun kadını her zaman daha genç | nalı kimyagere on milyon do- lar teklif etti. Sadece elindeki beratı yırtmak ve ihtiramı bir tarafa birakmak için . Zira Kreuger mevcut ve da ha çok para getiren tesisatını tükenmez kibrit imali için mil yonlar sarfederek, değiştirmek istemiyordu. Fakat Ringer teklifi kabul etmedi. Bundan bir müddet sonra, kimyagerin lâburatuvarlar bir gece hırsızlar ziyaret etti- ler. Bu hırsızlar oraya para ve mücevher aşırmağa gelmiş de ğillerdi. Bir lâburatuvarda böyle şeyler aşırılmaz. Ancak ihtiraa ait bir şey, bir formül ne bulurlarsa, onu almağa gel mişlerdi. Fakat müteyakkız Ringer tedbirlerini daha evvel | almış bulunduğu için, hırsızlar elleri boş döndüler. Sadece lâbura- tuvarı tahrip ettiler. O kadar. Bu hırsız kimlerdi? Kimse miyor, fakat herkes şüphe e yor. Çok geçmeden © gazeteler, Sansasyonel bir haber (daha verdiler. Bir Alman kimyage- ri de Ringer gibi tükenmez kib rit imalini keşfetmiş. Hattâ Almanın kibritleri o Viyanalı- nınkinden daha ucuz çıkıyor. muş. Bu haber, bütün dünyayı dolaşmca, Ringer'i tehirar zi- yarete gelenler oldu. Bu ziya- retçiler dudaklarında müsteh- zi bir tebessümle: — Gördünüz ya,. dediler, sanki o kadar inat eti de: Oldu. İşte bir Alman mes lektaşmız sizi bastırdı. Geride bırakılan muhteriin halini t savvur edebilirsiniz. Mama: fih biz yine size muavenet et- mek istiyoruz. Şimdi tam za- manıdır. “Bir şirket yapalım, birkaç haftaya kadar kibritleri nizi imal ederek satışa çıkara- Ir. Ringer bu defa da tuzağa düşmüştü. Kendisi de ral nin ihtirama çok merak ettiği ni söyledi Kreuger'in adamları bu de- fa da eli boş döndüler. Rin- ger şimdi yalnız ihtirâmı de- gil, şahsını da emniyet altın. da bulunduruyor. Ayni zaman da ciddi sermaye © sahiplerile aktettiği mukavelelerden son- ra, tükenmez kibritlerin yakın da imaline başlanacağını söy- lüyor. Ringer - Kreuger mücade- lesi dünyada yeni bir sürpriz hazırlıyor. Bu kibrit (henüz yanmağa başlamadı. Fakat ih tiramdan doğan mücadele da- ha ziyade alevlendi. Ümit ede lim ki, bu rekabetten istifade edecek olanlar, kibrite avuç dolusu para veren insanlar ol sun. ero'lar moda oldu. unutturuyor. Zaten kemer ü bu yaz modasında çok kuvvetli ede bahsinde büyük muvaffakiyetler, daima | di, spor için, gündüz için, akşam için bo- ç Çünkü kolmuz veya kasa kollu bolero. ibi, daima pratiktir. Sonra bole- gösleren bir hususiyeti vardır. Belero | aynı zamanda kadını bir ar daha zayıf gösterir. Bilmek lâzım Mobilyaları cilalamak Mobilyaları cilâlamak için iki ka- şık zeytin yağı, dört kaşık hafif sir ke, üç kask terebentin rahu lüzem- * dır, Güzelce karıştırınız ve bir firça ile cilâlanması matlâp mobilya sa tıhlarına sürünüz, Ondan sonra da kuru bir bezle ovumuz. Bu halita, yatak, dolap, ayna gibi büyük satıh ları kolayca parlatır ve ucuz gelir. Yağlı fırça Saç fırçalarınız eğer fazla yağlar — Bugün seyahatimizin m rafını babamı verecek. — âiâ! Öyleyse hiç dö meyiz, Hastanın istirahati Doktor Hanıma dedi ki — Kocanızın hastalığı ai değildir. Yalnız ona kat'i iş rahat lâzemdir. Bunun içi müsekkim bir ilâç yazdım. — Peki, doktor, — kocam günde kaç kaşık vereceğim. — Bu ilâç kocanız için dı gil, sizin için. Her gün dö karşk alacaksınız. — Bir gazete alın beyim Bugün çok fena | havadisle var. Efelik P... Kadehi kaldırdı ve meş haneciye sordu : — Baksana bana.. deh kaç para? — Otuz kuruş efendim. P.. bu cevabı alınca, kade hi kaldırıp aşk ile mermer ze- mine fırlattı. Ve parçaladık. tan sonra, baş parmağını kal Bu ka | derp emir verdi. — Hesabıma yaz.. Yanı başında oturan C.. b hareketi galiba mertçe ve kab ramanca bulmuş olmalı ki: — Affferin! dedi, işte b “Etfelik,, tir. Öteden bir. . du. nin sesi — Annem seni bu mayo ile görürse kızmaz mı? — Elbet kızar: Çünkü mayı onür. Bu yaşta Âdile (dört yaşmda) annel sine dedi ki: — Ben büyürsem büyük ba bamla evleneceğim. Annesi güldü: — E bakalım, ben babamı seni evlendirir miyim? Çocuk kızdı: — Sen benim babamla ev- lendin ya. . l mışsa, çukur bir tabak alınız ve içi ne yarı yarıya su ve amonyak ko tomas etmemek şartile, bu lütün içine batırımız, iki saat çıkarıp kurutunuz. Aralarında — Elbiseniz o kadar yakışmış ki Ne yazık, kumaşı fena. — Hemşire, sizin eli maşı hakikaten çok ki, size hiç yakışmamış. Bir salonda kocada mevcut ması lâzım gelen cvsaftar. bahsedili. yor. Melâhat Hanım dedi kiz — Ben ancak bir o kahramanlı evlene bilirim, Selma Hanım, yanındakinin ku- lağma eğildi, dedi ki — Hakikaten onunla için kahraman olmek lâ

Bu sayıdan diğer sayfalar: