29 Ekim 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

29 Ekim 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aktör yüzünü, ressam dekoru boyarken, terzi kumaşları seçerken sahnenin ışığını düşünür. İşrk, bü-| tün bunları birleştirir. Vahdeti te iin eder.. Eğer yer yüzüne güneş doğmasa gözlerimiz tabiattan, renk- ten birşey farkodemiyecek, belki de| insanlar bu kadar bol ve derin hisset meyecektir. Karanlık insanın yalnız bir cins det d indürür, bazan korkutur, ek- Körler ebedi seriyetle de uyutur. bir karanlık içinde yaşadığı halde ni| Şin fazla hassas oluyorlar? Çünkü #şığın mevcudiyetini hissediyorlar... Şu halde insanlar üstünde bu kadar sahnede iki üç mis Ni rol oynaması lâzım... Gündüzlerin ve göcelerin nüzum: olan güneşle ay sahnöde yerini elektriğe bırakıyor. Madem ki bütün bir hayatı taklit et- mba, tahta, bez; renkli ampdl, | sıtadan istifadeye kalkıyoruz; öyle İse işin bedii ve mânalı tarafını ter sihe mecburuz. Herhalde “Doğrusu budur!,, diyerek zevksizliğe, mâna- sızlığa düşmemeğe gayret etmeliyiz. Işık, muharririn kastettiği, rejisö- rün düşündüğü havayı temin eder, Işık sahnede görülen bir rahtur. sıkıntıyı, gelen bir felâketi ir sevinci haber v kun, hafif rneşrepli esrarengiz kotu yük belâğatle ifade eder. Işığı, terzi. hin modellerini, aktörlerin marifeti- ni ve kadınların allıklı çehrelerini Büzel göstermek için kullanmamalı. dır. Işik me bahasına olursa olsun Reğjisörün bir ifade vasıtası olarak kalmalıdır. Süflör Süflör, tiyatroyu felce uğratan bir uzuvdur. Onan mevcudiyeti, ak- Yörün iki defa kukla olduğunu hâtr- Ta getiriyor. Yalnız muharririn keli welerile sinirlerini akort eden, ruhu Bu ve hissini onun ifadesile törpü- leyen, aşındıran aktör, bir yandan da kabuğuna sinmiş bu sinsi mıknatıs. | ki adamın fısıldamalarına gayri iradi | kulaklarını teslim ediyor. Süflörün Mmevcüdiyetidir ki tiyatronun fazla Yapmacık bir iş olduğunu, aktörle- tin papağanlığını seyirciye bir an ol sun hatırlatıyor. Onun için hiç ol. Müstakiller birliği sergisinden intibalar Elif Naci Beyin “Küfür,, is İsmail Hakkı Beyin es. “Bir çaydanlık, #sini tahrik eder, bir müd) Eau - Fort 14 düncü asrın başlangıcın- İ da, Keşfi Povmesah Alhart Dü ver isminde iki ressama atfedi- lir. Bakır, demir, çinko levha üzerine bir nevi hâk usuludur. Bu kalıplarla hakedilen resim- İ lere de Eaw-forte ismini verir- ler mânası bizim (bildiğimiz kezzaptan başka bir şey değil- İ dir. Bu nevi hâk usulü, lâvhayi çelik kalemle çizmek sureti ile olanı san'at âleminde pek iyi| mevki vardır. En büyük san'ai kârlar bu işle meşgul olmuşlar dır, bunların bir kaç zikredelim. Fransızların tanesini ! Boucher, Fragönard, J. Mo- rin, G. Andran Lepdutre, Le- ;| bas, İngres, & Eug. Delacroix, | h. Chosserisu, Pocemps, Mil- let, Cerot Ribot. Belçikada Feliciin Ropi İspanyada Ribera, Goya İngilterede Holler, Hogarth, Torner. Hollandada Rembrandt, Bol, Paul Potter, Karl Berghen, Finlândiyade Van Dy-ek İtalyada Parmesan, Carrsche, Castig Tiano Tiepolo, Candetti, Yalnız geçen sene müstakil- lerin sergisinde teşhir edilmiş | eau-fortlar memleketimizde ilk defa olarak bu nevi hâk usulu- nu biz tanittirdı, Dünyanın ber tarafında pek çok sevilen onun se: seyircinin gözü önünde | kabuğunu sırtından almah, onu gö- rünmez ve bulunmaz bir köşeye sr kıştırmalı., (Ooo... Ben de me kadar zâ dom Se kedi şündüm de aktör olduğumu unut tam, Unuttum ki kendisine mühtaç olduğumuz zamanlar oluyor.) Süflör, âsabı, göğsü, kulağı kuv- vetli, zeki ve halük insan olmalı. İ Çünkü o, aktörlerin kasasıdır. Yan- İş ve eksik, aynı zamnda hatır gö nül gözeterek tediyatı yapan süllör de bu tarzda hareket ederse aynı #öhmet altında kalır. Süflörün düs- baru doğruluk ve dikkat olmalıdır. Darülbedayi: M. Kemal Wipkie, Lierens, Duyarclin, i simli levhası erlerinden | pılmışsa da kazanan talebeler gön- Ali Hâdi Beyin Hâle Asaf H.ın “ Bürhan Ümit, MİLEEYET PERŞEMBE 79 TEŞRİNIEVVEL Samat haberleri Güzel san'atlar akademisi Bu sene Güzel san'atlar akademi. sine müracaat eden ve kaydedilen talabe miktarı geçen seneğine nisbet | r. Bu sene akademiye mi- mezunu müra- le mari kısmına 27 li cant etmiş ve imtihan neticesinde on| kişi muvaffak olmuştur. Resme 20 orta mektep mözunu, heykele 2 talebe tezyini tlara 14 talebe kaydedilmiştir. Bu mikta- rin ekseriyetini erkek talebe teşkil| etmektedir. Avrupadaki san'at talebelerimiz: Avrupada, resim tahsil eden üç, | heykel için il hisan'atlar için üç ki ceman on tale- , mimari için iki, tezyi be vardır. Her sene icrası mukarrer olan Avrupa konkoru bu sene de ya derilmemişlerdir. Avrupaya Güzel san'atler akademisinden üç seneden- beri talebe gönderilmemektedir. İs-' tihbaratımıza nazaran, akademi kon korlarında kazanan talebelerin Av- rupaya gönderilmemelerinin sebebi, avdetlerinde kendilerini tayin edile- cek münhallerin bulunamamasından neşet etmektedir. ye » Avrupadan evvelce celp edilip müddetleri hitam bulmuş olan ecne- Glorya'da Baskın ba bi mütebaşsısların müddetlerini bi trip avdet ettiklerini yazmaştık.Şim di bu mütehassısların yerine munl- Tim muavini olarak Avrupadan ge- len talebelerimiz yerleştirilmekter lesef daba tes min kazandığı mevkii tutmadı, bunu yalnız Turgut birçok mas rafla ve müşkülatla, Türkiye- den ancak üç Eau-fortenu teş- nir etmek şerefini kazandı. Bakır, lâvha üzerine bal mu- mu surerek çelik kalemle çizil- dikden sonra, kezap dökmek sü retile hâk edilir. Ve (bir kaç nüsha tab'edildikten sonra lâv- ha imha edilir, ve resimler ay- ni kıymeti haizdir. San'atkârın şahsiyeti bilhas sa bu hâk resimlerinde kendini gösterir, meraklılar çoktur. Eski san'atkârların, eau-forte'- | ları, kıymet itibarile pek yük- | sek fiyatla bu son senelerde sa- tılmaktadır. Meselâ (Rambrandt) ın bir €au-fortu 14 milyon franga sa- tılmıştır. Cumartesi akşamında ren Glorya sineması Baskın İ simli bir film göstermiye baş” | ! ıyacaktır. Bu film şudür: Paristen geçmekte olan bir bahriyeli, bir | baskma “uğrar. | İ Baskına uğrayanlar içinde “bir | İ kafe-konser şantözü de bulun- maktadır. Jorje-bahriyeli, Al- bert Prejean onu himaye eder, ve polise karısı tanıtarak kurta | rir, Bu iki basit kalp bir aşkı saf ba, Ertesi günü Jorje, Artistik tiyatrosunda şarkı söylemekte | olan Mariyeti dinlemeğe gi Nöyyi pazarında birlik! zinti yaparlar, Bi bazhane önünde Jo İ ten bir boksöre meydiu okur, İ ve umumun tazarı hayreti ö nünde Jorje meslekten bir bok- re meydan okur, ve umumun nazarı hayreti önünde eski bir şampiyon olan Şarliyi - Cöons- tant Remy - nakavt eder, Şarli mağlübiyetine rağmen derle ile ahpap olur ve boksu ken: e meslek ittihaz etme- ğe karar verdirir. Jorje, Şar nin eski bir tanıdığı olân Baron | Stanislas” ın muaveneti maliye- sayesinde Betling Jorje na- mı altında Fransa şampiyonu unvanını kazanır. Muvaffakiyet akşamı Jorje Baron Stanislas tarafından Şar li ile birlikte davet olunduğu “Monsenyör” barma gider. Tu valeti gayet basit olan Mari. yet eve avdeti tercih eder, Barda, Baron, Jorjeyi tanı- dıklarından İvon isminde kibar bir kadına takdim eder, Muvaffakiyet ve kazandığı namdan sarhoş olan Jorje Ma- riyeti ve talimini ihmal ile ma- nen ve maddeten İyon ağlanır ve beraber Dovile giderler, Avrupa şampiyonluğu ma- arasında essrlerinden “İki büst. İ boks B.in portresi cindan Parise bir kaç gün evvel avdet eder. Buna hiddetlenen Şarli, dostunu tahkir ettiğin. den Jorje ondan ayrılarak baş- | ka bir menacer | bulurki bu, | irünün mağlübiyetinden | istifade ile müştehir berbat bir | adamdır. Jorje bunu geç anlar ve İ elinden Miçi 1931 gaskın,, yminden bir sehne zl Avam balosu,. Duhuliye 50 san tim.. Bu baloda şoförler, aşçı lar, seyisler.. ve bittabi bu seviyede birçok kadınlar kendi lerini omusikinin ahengine uy durarak fırıl fırıl dönmekteler. Yukarıda bahsettiğimiz bu kitle (arasında iki genç; bi- in ismi şimdilik bakkal çı rağı zannettiğimiz Şarl, diğe ride Şarl'in zarif muhibbesi ve Figaro tuvalet salonunda manikür olduğunu söyliyen Mi çi. Muzikanın istirahat müdde ti bitip tekrar başladığı zaman kadınlar bavalyel intihap ediyor ve tam dansın yarısn da kadınların kavalye değiş tirmeleri icap edince, Şarl'ın alınıyor ve bil âhara anlıyacağımız esbaptan liyi tekrar bulur ve ; talimi; başlar. Her ikisi de imkânsiz bir şey için uğraşmaktadırlar. | Jorje artık eski Jorje değildir. | Avrupa şampiyonluğunu kaybe İ der, ve eski fakir bahriyeli o-| lur.., Fakat saadet ona güler yüz "gösteri , Mariyet avdet ve | onu affeder. Ve aralarında mes” ut bir hayat ufku açılı Melek ve Elhamra Prenses Emriniz Bu hafta Melek ve Elhamra sinemaları müştereken Prenses emriniz filmini göstermektedir "ler. Elhamradaki Almanca ko- pyesidir; Melek'teki. de Fran- sızcadır. Bu filmin mevzuu şudu | yor. dolayı Miçi baloyu terkedi Miçi'yi kaçırdığından do layı Şarl baloda tepine dur- sun genç kızm bindiği kızak kralın şatosu o önünde duru yor . Bazı merasimden O sonra genç kız saraya dahil oluyor ve binnetice kendisinin hemşi resi olduğu tezahür ediyor. Er tesi sabah başvekil ve saray nazırı prensesin yanma gide rek hareketinden dolayı tah tie ederken diğer taraftan prensesin alayına mensup bir mülâzm da vazifesine geç ğmdan © dolayı azar işit kaldığı mektedir. ki, o da bakkal çıra | ğı olduğunu söyliyen Şarl'dex | başki değildir. Ve yet hemen kavramak ğın" | > Mulen-Ruj'd yük parisli fantezist D. tarafından temsil edilen ” filmi oynamış ve irketinin yapmış © olduğu b İ film büyük muvaffaki HAFTANIN FİLİMLERİ “Baskın,, filminden bir sahne şamki kavalyesinin bu suretle azarlanmasına tahammül ede miyerek yüzbaşile ayni rütpe de olmasını teminen onuda yüzbaşılığa terfi ettiriyor. Va ziyet bu merkezde iken başve kil sarayın hafiyesini prense sin baloda beraber eğlendiğ bakkal (o çirağının hüviyetini tesbite memur ediyor, Halbu ki aynı akşam Şarl, yanındaki | genç kızın bir prenses oldu ğundan bihaber patinajda eğ leniyorlar. Ertesi sabah Şarl, bermutat yine vazifesine geç geldiğinden dolayı bu sefer binbaşısından azar işitmekte- dir. Fakat bu sefer de prenses imdada yetişerek azardan kur tulması için Şarl'ı binbaşılığa terfi ettiriyor. Prensesin genç zabite karşı gösterdiği alâka başvekilin nazarından © kaçmı yor, ve hafiyeden öğrendiği ği adamın ye rini doldurmağa Şarl'ı memur ediyor. Başvekil Şarl'e bu hu susta emir verirken prenses te Şarl'ın evinde bulunduğundan bütün muhavereyi işi prensese takdim — ediliyor ve, Miçi'den başkası olmadığını görünce müteessir oluyor. Ve © zamana kadar vaki olan ani terfilerini reddederek mülâzım Iğa rücu ve o akşam sarayda prensesin nışanı şerefine veri İecek baloda (o bulunuyor. Fa- kat prensesin nişanlısı dük sarı atikadan başka bir şeyle alâkadar olmadığından dans edebilmek kabiliyetini bile gös | teremediğinden ilk dansı pren ses Şarl ile yapıyor. Her ne iyor. Şari | olmuştur. * Sainte Catherine vapuru içinde, gelecek hafta göreceği miz büyük bir spor filmi ola “Baskın” ın mümessili Albert | Prejean ile Jim Gerald, Decoin Gallionne ve bütün artistlerk Bahriyeli Şarkısı filmini çevir İ mek için bahrisefitte devrin | devam etmektedir. therine bir kaç Büyük ko: Morlay “müttehem ' kalk- mümessilesi i baza da Pathe Natan stüdyolarında ismi gayri muayyen bir film çe virmektedir. Bu mevsimde Ga- by Morlay'i “Muhabbetten son “Mönmartr” filmlerin- de göreceğiz ki bu filmler onun sinemada iştiharma sebep ol- muştur. * İrene Nemirovsky'nin meş hur romanından iktibasen fil. ime çekilen ve büyük Fransız haile artisti Harry - Baur ti fındân temsil edilen David Golder gelecek 'ay zarfında İs- tanbulda geçecektir. * “Baskın” filminin sevimli Fransız yıldızı Anna Bella ha- li hazırdaPathe Natan medisini çevirmektedir. Murat, Noguero ve Duvalles bu film- de Anna Bella ile oynamakta- dırlar, * Almanların en büyük ope- ret zaferi, misilsiz rejisör Joe May'n 20 haftadan beri Viya- nada oynanmakta olan “Aşk Hazretleri” olup Kate Von Nage, Gretel Theimer, fevkalâ de bir surette bunu temsil et- mişlerdir. Pek yakında Glorya sinemasında gösterilecektir. * Boucot'nun yeni filmi olan ““Müvezziler Şahı”, — Pariste matbuat ve sinema âlemine gös terilmiş ve bütün tenkitler Os- so'nun bu yeni filmini methet- mekte ittifak etmiş Artık — izdivacı ye düşünmeğe başladım. — İstediğin gibi bir nişanlı İmar buldun? | — Hayır be birader, bir hat İ tadır evliyim. Sebep? İzak; hahamı görmeğe git- tiz iyiden — Bizim dükkân hiç işlemi yor, dedi. Halbuki benden akıl sız Samüel'in dükkânı arı ko- vanı gibi.. Haham düşündü ve dedi ki: — Anlatayım, Samuel yal- nız kendi dükkânı ile meşgul oluyor. Halbuki | sen, aryıca Samuelin dük de meş- gul oluyorsun. İ birden yapamıyorsun. Birahanede — Ulan, birayı içince at gi bi ne diye kişniyorsun. — Elbette kişnerim. Arpa suyudur » şi ———— —— biiliğini muhafaza edebiliyorsa da bundan sonra vaziyetin ta miri ancak iki gencin birleş melerile kabildir.. Prenses kı | ziyor ve firar ediyor O ancak, kendisini götürmekte olan kı zağa daha bir kişi atlıyarak beraber kaçıyor ve pek tabiidir ki. bu da Sarl'den haslasr ala

Bu sayıdan diğer sayfalar: