16 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

16 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

illiyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 16K. SANİ 1932 İdarehmme: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi : İst. Milliyet Telefon; 2431098. ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için oo Heriç için LK Sayıği 4— 6 12 4— Gelen evrak geri verilmez — İMüddeti geçen nüshalar 10 ku. Garete ve matbaaya ait edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- liyetini kabil etmez BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri raxır merke sinden verilen malümata göre bugün hava ekseriyetle bulutlu olacak, rüzgâr şimali istikamasler den esecektir, Dün tazyik: nesi. mi 773 samcigrat, âzami hararet $ asgari $ buçuk sancigrae derece idi. Yağmur yağması muhtemel dir. Ramazan 83 Vakitler: DS Güneş 7B Öğle 1224 İlkindi 14,50 Akşam 17,05 Yatsı 18,42 İmsak 35,38 Haftanın Yazısı Nutuk Hani kitaplar vardır. Mek- tup nümuneleri için.. İnsan bir mektup yazmak ister de yaza- mazsa oradan kopya eder. İşte onun gibi bir kitap ta (nutuk) nümuneleri çin yapsalar fena olmıyacak. Bu sırada böyle bir eser pek lâzım. Ben böyle bir eser yazamam amma kopya edilecek bir kaç nümüne hazır. laya bilirim . »*.. Romanyada askeri (o klüpte zabitana bir konferans vermeye davet edilmiş bir musiki üsta- dı sözüne: “Hanımlar,. efendiler;,, Diye başlamış.. Übeydullab . Efendi üstadı- mız da kadınlar birliğinde ver- diği bir konferansa: — Efendiler; Diye başlayınca o hanımlar gülmüşler.. Fakat üstat öyle ufak tefek şeylere papaç bira- kır takımından o olmadığı için izah etmiş: — Hepinizin hanımefendi ol duğunuzu bildiğim için (efen- «5 diler) deyiverdim. g Bir kabir önünde ; “Efendiler! Bugün kendisine son vazife mizi yapmakla zevkiyap oldu- ğumuz merhum Mehmet Bey dostumuzun zıyaı ebedisile mü teellim olduğumuzu burada a- lenen söylemeye fırsat buldu- ğumdan dolayı kendisine bil. hassa teşekkür ederim, giye bir sonu olmak za- ruri ise bunun. ölümle bitme- si en tabiisidir. Merhum bu en tabii sonu intihap o etmeklede zekâsmı, isabetli düşüncesini is bat etmişti, Müddeti hayatında | nail olduğu © muvaffakıyetlere bundan sonra kemali sıhhatle nail olmasını temenni o ederek sözümü kesiyorum.,, Tarzında bir nutuk biraz gü Vünç olur. / dir. Evet bir irfan müessesesi- idir ve ben bu fikrimde ısrar e- | İl j | İ diyorum, diyorum ki; “Biz sayei sakfında yetiştik İ bu binanım,, Çocuklarımız bu binada ye- tişecek, torunlarımız burada o- küyacak. Babalarımız ve dedele İrimiz okudukları gibi, . Efendiler Bir mektep açmak demek ' bin fenalık kapısını o kapamak i demektir. Cehil ile mücadele- | miz ebedidir, her gün, her yer- İde onunla mücadele edeceğiz, biaman mücadele edeceğiz... Bir fidanlık resmi küşadın. da: “ Efendiler; Le çıplak tarla üstünde gördüğünüz narin çubuklar, si- Zi temin ederim ki; yarının or- manları, memleketin o serveti- dir. Bu ehemmiyetsiz çubuklar büyüyecek, vatanın dört köşe sini şenlendirecek ve bize tah- ta kaşıktan tüfenk © dipçiğine, yataktan, teneşire kadar bütün bayat ve memat malzemesini verecektir, Bu narin çubukların yarın açacak yeşil yaprakları nın gölgesinde büyüyecek va- tan evlâtları hudutlarımızı düş mana karşı daha iyi (omüdafaa edecek ilh..,, Bir evlenme merasiminde; Hanımlar, efendiler; Bahtiy: arlıklarına en samimi sevimli çiftin izdivaçlarmı tes'it | ederken birkaç kelime söyleme- me müsaadenizi rica edeceğim. | Efendiler, hanımlar; İzdivaç cemiyeti getirdiği en sağlam bir mücsse sedir. Bu müessesenin ohenüz eşiğinde bulunan sevgili dostla rmız Aliye (o Hanımefendile müstakbel zevçleri - yani zevç- damı «Veli Beyet bu saadetlerinin ai bir zevk teşkil eder. Bu samimi temennime hepinizin iş tirak ettiğinizden emin olarak yeni zevç ve zZevceye uzun ö mürlü çocuklarının benim g kendilerini aynı vaziyette tebrik edebilmelerini de bu temennile rime ilâve ederim.,, .*.. Ben mektebi hukukta iken başımdan garip bir nutuk fiyas kosu geçtiydi. Muallimlerimiz- den Sadrazam Hakkı Paşa mer bum Roma sefaretinden sadare te getiriliyordu. OBeyazıttaki Zeynep Hanım konağında bu- Tunan Mektebi Mülkiye Hakkı paşayı Mülkiye mezunu oldu- ğundan, Mektebi hukuk talebe si de kendi hocaları bulunmasın dan dolayı karşılamaya hazırla rıyorlardı. Bir karlı günde Sir keci garma gidilecekti. Binler- Milliyet'in Edebi Romanı Güzellik Kraliçesi — Unha fazla sabredeme- dim, diyordu. Bir an evvel affo Nezihe Muhiddin yemeği vaadederseniz?.. Lâmia Hanımefendiden de ayrıca rica yi emin olmak istiyor | ediyorum.. a Bey Belkisin gözlerin de ademi memnuniyet görmedi ği için ricasını tekrar etti; — Daha ziyade emin ol. mak için bizimle beraber sofra- miza oturmak İâzrmdir.. — Kendimden çabuk bıktır- mış olacağım. —- Hayır kendinize alıştıra- caksınız.. Köylerde bu kadar teklif ve merasim olmaz.. Ku- sura bakmayınız, size mizde yetişen (sebzeleri ve meyveleri ikram edeceğiz. Harun Bey pek memnundu: Adnan Bey — Bilmem! -di- ye tereddüt etti - Belkisin ra- hatsızlığı Mani olmazsa. o, Belkis birdenbire gene o i- şıklı ve müzikli neş'e hatırladı.. Bu tenha köylerde akşam ne hazin, ne hicranlı i- di! — Beyefendinin davetlerini kabul edebilirsiniz baba.. -diye | şam li. denizin solgün sularının nihaye | i cevap verdi. Harun Bey teşekkür maka- bahçe- | mında Belkisin elini öptü. re etmekte hüner sahibiydi. Mn bir İ centilmen olduğunu isbat eden genç Mısırlı hepsinin alâkasını YE filenin mektepten hareketinden evvel ben avludaki o merdiven sabanlığına çıkıp; “ Arkadaşlar, dedim . Bugün hocamız Hakkı paşa yı 7 gidiyoruz...,, Mektebi mülkiye | talebesi istikbal diyecek yerde teşyi de- diğimi işitince gülmeye ve alay etmeye başladılar. Yanı başım- da bulunan Sındırgılı Süreyya (Şimdi Aksaray meb'usu) ba- na fısıldadı : — Israr et!. Anladım ve tamir ettim: — Telâş etmeyin! Bu kelime yi bilerek kullandım. o Çünkü Hakkı Paşa Sadrazam olmakla yeni ve pürüzlü bir o yola çıkı- yor... falan filân bazan böyle fal | * solar olur... Çinde bir kanalizasyon res- şadında belediye reisi de- mi miş “Efendiler. Her şeyden ey- vel bizi yaptığımız şeylerle ölç melisiniz.. Muarızlarımız baş- larını kaldırıp şu ayağımızın al tında açılan yeni ve muntazam sel yoluna baksımla; ... İnsan nutuk söylemeye mec bur olmasın yoksa! Bir kere o vaziyete geldi mi en kabadayı. mız muhakkak pot kırar, Onun için nutuk ezberlemektense nu tuk söylememeye çalışmak da- ha doğrudur . FELEK Ap.şuuu! İdame TUMARTESİ 16 KANUNUSANI | 1932 Radyo Üç ay kadar oluyor, bir gün olduğu için, bir radyo aldim: | sokakta Bardin'e rast geldim. Üstünde gri temiz bir kostüm vardı. Kırk yaşlarmda nüyordu. Elinde yeşil koca bir paket! dedim ki; — Bu pakette ne var? — Azizim, bir radyo satın aldım. Bizim hatuncağıza hedi ye edeceğim. — Kaça aldım? — Sekiz bin beş yüz frank. — Yaman adamsın vette- lâm.. Ben ömrümde bu kadar para verip te radyo — alamam. Çıldırdın mi sen yahu? Bardin omuzlarını silkti: — Sen:öyle dersin, dedi, halbuki bundan daha iyi akıl. İlik ve tasarruf çaresi yok. — Ammada yaptın.. — Öyle; öyle. Bi bizim hatuncağız o gü hoşlanır. b keyfinden kabına 4ığ- Eh, her akşam Tavşan kardeş aksırdı, birşey olmadı. Fakat su ay- ce talebeden ze olan ka yi da aksırdı, ortalık ellak lullek olda. ların bizmetçi — Ne istiyorsun? diye sor - lara biraz piyano çaldı. Tesadü | du. fen güzellik kraliçesinin beyaz kelebek barında Vedat Naci ile beraber oynadığı tangoya baş- Tadı, Harun Mecdi Bey, Belki- si Çe nezaketle o- kaldırdı.. Genç kız gene derin ve sonsuz bir hülya için- de kalmıştı . Danstan sonra bir (parti briç oynadılar Gün kararırken veda ettiler.. Lâmia da misafir lerden sonra evine döndü. Belkis gene yalnız kalmıştı. pencereden bah çelerindeki ihtiyar çamların ü- zerine inen Issız ve esmer gölgelerine daldı. Uzakta, yermi i haline gelir İerine katra katra ışıklar dam- İl hür senli gözel ses gi Bahçede köşkün kapısının ö nündeki kumlar çıtırdadı. Bel- kis başını uzatınca Ziver paşa- Gülter, başı yukarıda, Bel. kisin penceresinin önüne geldi. Tekerlek yüzünü büsbütün yay tıran bir sırıtkanlıkla: Hanımcığım —di ye m Hanımefendi sizi istiyor.. Ama hemen şimdi. Belkisin içini garip bir ür. perme sardı. Keşke kıza görün meseydi.. Belki rahatsızlık ba- hanesile bu daveti biraz olsun sallardı. Şimdi çare yoktu. İs- ter istemez kalktı aşağı indi içinde büyük, yi boyalı bir dön. kâğıda sarılı Hal, hatır sorduktan sonra ; | ga mal oldu. Eğer istersen, sa | Çalgı, dans, emi tiyatro. masraflı — Pranığcadan — Artık karım evde eğlenir.. Bu | suretle de tiyatro, dansing, ba- ' görü- |lo, ve bunların icabatından ola | rak tuvalet, mücevherat, tak- | si, yemek, içki ve saire parala rını tasarruf edeceğim, Fena mı? — Yaman adamsın delin) ya. Aşkolsun sana! ... Üç dört gün evvel bir gün sokakta Bardin'e rast geldim. Sırtında © perişan bir pardesü vardı. Yetmiş yaşlarında gö-| rünüyordu. Elinde de iyi bağ- lanmamış koca bir paket!, Kendisinin ve karısının hal ve hatırını sorduktan sonra de, dim ki; — Yahu, bu da ne? — Azizim, dedi, bizim rad-| yo makinesi! Satmağa götürü yorum. Bana seksen bin fran- da yüz franga bırakırım, — Yüz frank mı? Haydi ca | nım. , — Hatırlarsın ya, ben şu! radyoyü ne iyi maksatlarla sa tın almıştım, | — Evet, söylemiştin. — Senden ayrıldıktan son- İra eve gittim. Ben de ümit ve | sevinç içindeydim. Çünkü hem | karımı memnun edecektim. | Hem de tasarruf.. Hakikaten | jilk günler umduğum gibi çık-| tı. Şopenden, Mozardan parça lar dinledik. Nihayet şen bir saksafon bir,dans havasına baş- ! adı, Haydi dansa kalktık. Kan | ter içinde dansediyorduk. Bir. İ den bire saksofon susetu. Prog ram arasıdır, dedik ve kendimi zi kanapeye bırakıverdik. O sırada bir ses yükseldi: — Madam, siz evinizde ra- hat oturmıyorsunuz. Rahatını- Za kavuşmak için o koltukçu Herman'ın kataloğundan der- hal bir tane isteyiniz. Radyoda herifin biri reklâm yapıyor! olur a... Derken baş- ka bir ses: — Kibar bir kadın mektup- larını ancak Erikol stiloları ile yazar.. Derhal falan falan yere gidiniz, çeşitlerimize bakınız. Aksiliğe bak ki, benim de karım kibar olmak hevesinde. | dir: — Sahi, dedi, ben de yarın mektubu yazacağım. — Yaz karıcığım, dedim ve kendisini öpmek için göğsüme doğru çekecektim, Tam o svra- da radyodan başka bir ses: — Beyefendi, sizin nefesi- niz kokuyor. Bir adet o Zefir pastili almadan evvel, kadınla. nı öpmeyiniz. Her eczahanede bulabilirsiniz. Hoppala! Karmı da demez mi ki: — Hakkı var, Senin de ne- fesin kokuyor. Bu pastillerden kullan. Ve kocası olduğum halde öptürmedi. Araya bir soğuk- luk girdi. Radyo da durmıyor be birader. Sanki bu soğuklu- ağır ve bökim | kulübesine benzeyordu, Hasırla ğır çıkarken hatıralarla dolan kafası, bir de fa görülmüş eski bir rüyayı tek Tar görüyormuş gibi dalgındı. Gülter bir odanm kapısmı ya- vaşça ai pine sonra geri döndü. Burası hanımefendinin hususi odası idi Belkis sessiz. ce içeri süzüldü. Hanrmefendi kazak işlemeli seccadesinin üs- tünde son rekâtmi bitirmişti. Dudakları kıpırdayarak iki ta- rafına selâm verdikten sonra ar kasına döndü ve Belkise otur- masını işaret etti, Kısa bir düa dan sonra akşam namazı bitmiş e dim. di seccadeyi katlayarak Belki- sin a tarafındaki koltuğa o- Kaç geleli Me banal sun le beka Seli Belkis?, ee e du. Bir cevap vermiş ei alam ia kari İ meşguliyet... Genç kız kekeli- Kânumusani PAZAR akşamı MAJİK SİNEMASI Fevkalâde gala olarak No 6 Ocak Arkadaşl Bugüne kadar görülmemiş derocede hissi ve mik filmini takdim edecektir. (Alman) PABST ve (Fr 412) BODUİN mammdaki ili rejisör tarafından vi da getirilmiş Fransızça ve Almanca mükülemeti © bu eser ber iki memleketin en büyük artistleri fından temsil ediliyor. AŞK RESMİ GEÇİDİ filminden daha mükemmel. . . Şaheserler mübdei ERNST LUBİTSCH tarafından vücuda getiril MAURİCE, CHEVALİER ŞENMÜLÂZI tamamen Fransızça sözlü ve şarkılı filminde Musikisi, OSCAR STRAUSS tarafından sureti mahsusada tertip) edilmiştir. Bu film, mevsimin en büyük sinema hüdisesi olacaktır. Önümüzdeki Çarşamba akşamından itibaren MELEK ve ELHAMRA sinemalarmda birden. Yeni Rusya Falih Rıfkı Beyin Yeni Eseri Komşu Devlet için dilimizde yazılmış ilk tetkiyk, Gençlik ve halk tetbiyesi metotlarının, şehir ve cemiyet hayatının, kızıl fıfkanın en eyi tahlili ON FORMA, 150 KURUŞ Tevzi Mahalli; Muallim Halit Kütüphan&si, ğu ısıtacakmış gibi. Bilmem | hangi marka sobaları, bengi | terzinin mantolarını met ve 8€- na etti, Bu program arası hayli de. vam etti. Karıcığım da verilen dersleri birer birer yazıyordu. Nihayet saat on buçuğu doğ- ru bir fokstrot daha (o çaldılar ve Speaker hayırlı geceler te menmi etti. Fasıl bitti. Biz de yatmağa gittik. Asıl facia er- tesi gün başlıyacakmış. — Nasıl facia? — Çünkü azizim, karım gi- dip gidip mağazalardan be ğendiklerini satm almağa baş- ladı. Bir mağazanın çocuğu &- Binde bir paket ve bir fatura geliyor: — Madamın paketi dim. Bir faturanın daha parasını vermeden, - başka bir paket, efen- başka bir fatura. Odanın içi | paket doldukça, bizim cüzdan boşaldı. Eve gelsen, neler ne- ler görürsün. Dört piyano, se- kiz gramofon, on büfe, Otuz yazıhane, binlerce (plâk, dağ yığını gibi diş macunu, çeşit çe isi Gülteri gördü: e nöbetçi | yordu. Yagi Leda da göz yaş:| len telgraf! <dedi. Belkisi larını zor tutuyordu : | sit elektrik ocakları... Ev d pazar yerine döndü. Anlarsın ya, büsbütün etmemek için yapacak çare kaldı. Eski hayata | deti daha masrafsız buldum. Ve zavallı Bardin o elin| radyo uzaklaştı. Yeni neşriyat Kadro Geçen yaz o kadar dedikodu mucip olan Kadro mecmunsr ni yet cıkmak üzeredir . Bunun mü sisleri, İsmail o Hüsrev, | Bur! Asaf, Şevkot Süreyya, o Vedat İl dim ve Yakun Kadri Beylerdir. Müsüsielerinin söyldükderi re, bu mecmua ile muayyen bir kir sistemi kurmak ve Türk inki bın ideolojisini yapmak maksat takip edeceklerdir. Mecmusnın £ delik politika ile asla alâkası ob yacaktır. Ve tamamile bir fikir gaye organı olacaktır. BUGUN Beyoğlunda Baker mağazaları mevsim sanu münâsel satışı başlıyor. Şayanı ade 1 | satlar bulacağınızdan bu mağazâl ziyaret etmeden hiç bir mübayas bulunmayınız. ri göze görünecek kadar ti — Hepsini biliyorum.. Yeni | yordu. Telgfarı okudu: On $ meşguliyetlerinizden haberda. | günden beri mektup alamadi rım! "Gene sözünü kesti, Nediye- ceğini nasıl meramını anlataca ğını kestiremiyordu. Namaz kı larken yüzünde gölgelenen yu- muşa ktevekkül ve hilmiyyet şimdi yürek azabınm kırışıkla- fı arasında saybolmuştu. Sesi titreyerek devam etti: — Evet anlak. Fa- kat bu meşguliyetlerin bir ve- zifeyi unutturacak kadar mü- bim olacağını tahmin edemez. Belkis bu tufanı önün > serzeniş Pe mefendi sanki sesini açmak için birkaç defa nı, şiddetli meraklar içinde İ pındığını, Belkisin sıhhati, sür'atle haber beklediğini yordu. Belkisin, kaç günlerdir # vam eden buhranir hâdiselei hastalanan zayıf âsâbı hatırf rm tahrikine mukavemet medi, ihtiyar kadın uzun tinin rikkatile zaten feveran şinde idi. İkisi de bir anda şinı kaldırdı. İki çift yaşlı ei fü, elektrikle dolu iki bul biribirine çarpmasından k defa öksürdü. Sözünün |lan derin gök ( gürültüsü seyrini kaybeder gibi olmuştu. | göğüslerinden fışkıran üst alarak Belkise uzattı: bir kâğıt |dı. »— Nedimden biraz evvel ge Nihayet ayağa kalktı masanın | rıktan sonra göz yaşları tünden katlanmış (Devamı

Bu sayıdan diğer sayfalar: