February 11, 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

February 11, 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şarlo' sesliye Şarlo kibar âleminin Şarlo çok şık müşterileri olan bir terzi dükkünmda çıraktı. Fakat doğ- tusunu söylemek lâzem gelirse, bu ie patronu hiç te memnun de- idi, Bu kadar dalgın çırak olur mu? ir müşteriye kostüm götüreceği za Man, dülma adresi şaşırırdı. Meselâ bir redingot bekleyen müşteriye ja- ket götrür, bu suretle terzihanenin işleri biribirine karışırdı. Bir gün Şarlo mutattan daha faz ln dalgınlık gösterince, patron ken- disini çağırdı ve gözünün içine bak- tiz © — Yavrum, dedi, bei ya Bacağın hizmetten vaz £' sebebini sormadı. Çünk ka bahatli olduğunu biliyordu. Sadece i, kadar alacağı kal- dr ise aldı ve o kadar mühim bir yekün tutmayor- du. Bu birkaç dolar kendisini haydi haydi kaç gün idere edebilirdi? Hülâşa, Şarlo'nun çok camısıkı İiyordu. O can sıkıntısı ile Dollas- ton'ların aşçı kadınının yanına gitti. Çünlcü bu aşçı kadına Şarloya karşı bir zanfı vardı. Bu kadın Şar- İo'nün iyi ve saf bir çocuk kalbine malik ve hayatın sefaletlerine karşı müdafaasız olduğunu biliyordu. O- nun için bu küçük terzi çırağına yar dım edel İçeriye gil 'nun perişan çehresini görünce, bir felâket hâdis olduğumu anladı. Hiç bir şey sorma- dan Şarlo'yu masaya oturttu ve önü ne güzel bir sepze koydu. Şarlo teşekkür etti, Çorbayı içti. Sobanın yanında bir müddet ısındı ve keyfi yerine gelince gülmeğe baş- ladı, Çünkü Şarlol uzun müddet ıztı taba ve kedere tahammül etmez. Lâ kin aşçı kadın Şarlo'yu uzun müd- det mutbahta tutamazdı. Çünkü Dollarston'ların o gece ziyafetleri vardı. Pastaları hazırlamak lâzım geliyordu. Şarlo terzi dükkânmdan ayrıldığı Zaman, patron dükkânındaki kostüm ————————— <> . Operet filminde Lilian Harvey Liltan Harvey, Hanri Garat “Prenses, emirleriniz, filminde| Lilian Harvey Avrupanın *n çok sevilen ve alkışlanan ar tistlerinden biri oldu. Bilhassa “Kongre eğleniyor,, filmi şöh- tetini ve muvaffakıyetini son derece arttırdı. li bir EN i Bu aldığı para da! çevrildi usullerini bilmeyordu | leri yerleştiriyorlardı. Ve Conte İ Fanchey tarafından , kendisine veri- | len bir kostümün cebinde kapatılma İ mış bir mektup buldu. Mektubu aç- ta ve okudu. Kont bu mektubunu Dollarsto- na yazmıştı, O gece ziyafete gele miyeceği için mazeret rica ediyor- du, Terzi mektubu okuyunca gü Tümsedi. Aklına bir şey gelmişti Bu mektuptan Kontun henüz Mad- mazel Dollarston ile, tanışmamış ol- duğu anlaşılıyordu. Terzide kontun | yerine ziyafete ve baloya gitmeye kurar veri Kameti yerinde Bittabi terzi olduğu için iyice giyime bilirdi de... Sonra Madmazel Dolla- rason'un mühim bir yekün tutan dı- üse girişmeğe karar verdi. er taraftan çok mütecessis o rloda baloya gitmeğe karar İ vermişti. Patronunun kont sıfatile İ baloya gideceğini kestirince, kendi si kont oldu ve patronunu da kâtibi diye tanıttı. Fi rlo yüksek ve kibar âdat ve usullerini li gal üstüne gaf yapı- yordu. Her kes biribirerinin kolları- ni dürterek Şarlo'ya | bakıyorlardı. Bazıları da Şarlo'yu orijinalitelerden hoşlanan asİzadelerden sanıyorlar” du. İ teşebbi Di Fakat hakiki kont Fanchey fikrin den vaz geçerek baloya iştirake ka- rar verdiği zaman, işler değişti. Ha kiki kont Dollarston'ların balosuna gelince, sahtekârlık meydana çıktı Madam Dollardson polise haber vereceğini söyledi. Şarlo, işlerin a- leyhine doğru bir cereyan aldığını ca, milyonerle kendisi arasın da bir mesafe bırakmağa karar ver- di. Daha doğrusu bir yolunu bulup, İ oradan sıyrılarak sokağa çıkınca, İ şakasını başına geçirdi, bastununu İ eline aldı ve mukadderatının yolunu takibe başladı. Fakat gelen polis, kaçamayan kâ- ibi, yani patron terziyi hapse gö- rdü i imen her şey var: Gençlik, ses, belki tam manasile güzel değil, hattâ bazıları onu (çirkin bile buluyorlar, fakat cazibesi var. i © Parantez içinde söyleyelim ki, Yeni Amerikan artistlerin | den Sylvia Sidney de çirkindir. i, | vet bir tehlik İ rahoma parası vardı, Onun için bu | ölmüştür. Modern hayatın dürdü. i sene evvel bir de- vir odluki, kadınlar ve erkekler aş kı, onun tatlı acılığını gaşyedici eş İ esini düşünebilecek zaman buluyor du, İ “Heyhat, bugünkü gençlik çek haşin! “Gündelik ekmek için didini İ yor, bütün kuvvetlerini onu ipmoti- ze eden bu gayeye sarfediyor. Aşk İ mı? Ona yer yok ki. a Onun içindir ki izdivaçlar bu ka dar bedbaht olyor. Bazı kimseler çok İ bir şey bilmeden, hatti bir şey bilme bi denilen ince İ San'ata hiç vukufları olmayarak evle niyorlar. Kendi kendime düşünüyo- İ rum Hakikaten “sevmek,, ilmini ne- | öğrensim- rede, ne zaman ve nasi ler? a Siz ki bu sözlerime inanmıyorsu suz. Karakuş bir hüküm verdiğimi zannediyorsunuz, haftanızı, bir tek haft irinz. Bana inan kalırız dönecek, yerin dibine geçe ceksini büyük çılğın şehrin, sabit bir fikrin iradesine tabi azim gürültüsü, İ sizi gecelerinizde bile mesgul edecek dir. Newyork'un bir hırsı var: Para İ hirsıl Yüksek binaların donuk göz iere benzeyen pençereleri, aşkı kalp lerden kovan modern hayatın, sem- bolüdür. Newyork dudaklardan kor karak çıkan itirafları ve heyecana ka pılan genç kızın yanaklarına çöken li bilmez. Nevyork'ta kalp ye- rine bir altın külçesi oturdulmuştur. Evet, izdivaçlar olmayor değil! Her şeye rağmen et-hükmünü sürü yor. Fakat vuhsuz ve hamlesiz bir & tin ne hayrı olur? İnsanların hayvan | İ lardan âdeta farkı kalmadı. Harplen beri aşkın katlinde şeri! ki cürüm olan bir sebep daha var: ahsiyetler kayboluyor: Zira makine ve Standardizasyon devrinde şahsi ir. Sevmtğe teşel eden bir adam derhal cemiyetten ay | rılıyor, başkalarına benzemiyor, men fi ve gülünç kalıyor. Artık o büyük, eski aşklar kal madı, Nerede Romöo ile Juliette? | Nerede Antoine'la Cicopatra? | | Yirminci asır diye mağrurane i- İ sim verdiğimiz bu keşmekeş devri, iç te kısır kalmaması izm gelen bir toprakta, ot'yetiştirmiyor. 'Fa- kat itiraf etmeli ki, aşk ta makinele rin randmanını o azaltıyor, parayı mavuzün lehinden ayırıyor, kafaları ve kalpleri “iş,, denilen korkunç ma budenin esaretinden çıkarıyor. Büyük İtalyan şairi D'Anmunzio yu sev in ölen Duse'nin feci macerasını kederle & düşünüyorum.! Son dakıkasında ben Ode yanında idim. Yüksek artistin son bakışın. daki muhteşem azameti hiç unuta. | İ mam. Muztarip kalbine sükünu ve- recek son dakıkanın gel, anlar | yan Duse'nin bakışı, makine asrma mensup insanların anlayacağı bakış değildir. Bir gün teferrüatını bildi- | ğim bu facianın sırrın — ifşa edece im. Zamanımızda bazı insanlar sev. diklerini zannederler. Bir tepeden gurubu veya fecri seyredecek yerde, bille kaçan kızla erkeği hakikaten bizim bildiğimiz aşk © bağlayabilir mi? Eskiden doymadan baktığımız lâhuti manzaraların karşısında, şim- diki gençler otomobilin akselâtörüne basarak, yanlarında oturan kıza şöy le diyorlar: — Evet, evet, manzara çok güzel! Sakım bu akşamki Cöcktail-Party'. ye geç kalmıyalım. ” » Artık aşk yoktur. Hırs, para ve (inene haberleri | * 1931 de İngilizler 140 film imal etmişlerdi. Bu mikdarı bu sene iki yüze çıkarmak isteyor lar: * Londradaki Embassy tiyat tir. * İtalya hükümeti, Papanm arları üzerine “Benhür,, fil - İ ki sinema âlemi, güzellikten baş | İ ka şeyler arıyor. Lilian Harvey bidayette An ny Ondra' nın yolunu tuttu. Yani neş'e, çarliston, saksofon üryanlık ve saire... Hülâsa Li - lian bir müzik hol kızı idi. sahne vazıları bu saçları arkaya İdoğru giden şakrak kızın, be- yaz perdede daha başka şeyler | İ yaratabileceğini anladılar, bil- bassa sesinin müsait olması Li lian'ı sinemada yeni açılan ope vet filimlerin baş mümessilesi meyanına koydu. MİLLİYET PERŞEMBE saatte seksen kilometre ile otomo-| * —aaaeeeaaaenaesaseesemeemereeere ei tosu da sinemaya kalbedilecek |! O zamanlarda idi ki, Alman Gi n ŞUBAT pl a gülerken söylediği cah hırsı onu tahtından kovdu. Aşk | tek başına. sırtında biç işe yaramı- yan oklarla serseriyane dolaşıyor. Ropdöşamber Marian Marsh» Amerikada da kraliçe inti- hapları aldı, yürüdü. Geçen haf talardan birinde “Ropdöşambr” kraliçesi intihap | etmişlerdi. 1932 * Artık aşk kalmadı... Pola Neşri John Loder'e böyle Seviyor sanma! Yazan: Pola Negri > İĞ | Söze inanalım mı? Aşk şahsan buna ancak ıztırap getir miştir. Fakat ıztrap ta aşkım bir te- cellisi değil midir? e.eieeeaseneeesamesamrreaeeieaseeeaee Sinema -Tiyatro Bugün akşam İstanbel Gelediçesi Suat 2130 da ŞehirTiyafmosu iL) JA Faruk Nafız UN A RAŞİT RIZA TİYATROSU İ Bugün akşam saat 21,30 da LOKMAN ZADE Vodvil 3 şerde Muharriri : İbnirrefik Ahmet Nuri & den Marian Marsh kazanmış- tır, Jüri hey'etinin © önünden muhtelif © ropdöşambr'larile iki yüz kız geçmiştir. Müzake- reler bir saatten fazla sürmü, tür, Nihayet resimdeki ropdö- şambrı ile birinciliği o Marian Marsh'a verdiler Kanalı Coğrafya kitabınızı | okur- ken, Akdenizle Kırmızı denizi biribirine bağlayan Süveyş ka- nalmı harita üzerinde göstere- bilirsiniz. Fakat bu kanalın ne güzel bir eser olduğunu hiç şöy le düşündünüz mü? Avrupadan Hindistana veya Aksayi şarka gitmek isteyen bütün vapurlar o bu kanaldan geçmek mecburiyetindedirler. Kanalın tulü 168 kilometre dir. Derinliği on buçuk metre- dir. Her sen takriben bu kanal - dan 6000 vapur geçer. Bu va- purların tonası takriben otuz milyondur. Bu kanalı yapan Fransızlardır.İnşası onbeş sene sürmüştür, Belki bu müddet « fennin şimdiki terakki zamanın da insanlara uzun görünür, Fa kat a tarihte makine fenni bu kadar ilerlemiş değildi. O ka dar mükemmel olmayan vesa- itle çöl ortasında 168 kilomet re uzunluğunda bir kanal aç- mak kolay değildi . Kanal Mısır nizamlarına ta- bi ise de, şirket (o Fıransızdır. Şirketin 500 memuru, 2500 a- melesi vardır . En faydalı kuş Hoca — En faydalı | kuş hangisidir? Cemil — (5 yaşında) Piş- miş olanları efendim. i Arabın | Pantalonu Arabın biri pazara gitti. A- yağına bir pantolon alacaktı. Pantolonlardan bir © pantolon beğendi ve tam kâğıda sardırıp parasını vereceği sırada, aya ğındaki pantolonun daha o ka- dar eskimemiş olduğunu farket” ti. Dedi ki : — Hayır, ben bu pantolonu beğenmedim, onun yerine bana | ayni fiatta bir ceket ver. — Nasıl emrederseniz efen dim . Dükkân sahibi derhal ceket leri çıkardı ve Arap bunlardan sırtına muvafık gelen bir tane sini aldı ve dükkündan dışarıya doğru yürüdü. Dükkân sahibi koştu : ahu! ceketin vermeği unuttunuz . — Onun yerine pantolonu bıraktık ya.. — Peki amma, pantolonun da parasını vermediniz ki. — Allah Allah, sen nebiçim adamsın be birader. Pantole- almadık ki, parasını verelim. Nebatat dersi Hoca — Mantarlar rutubet li yerlerde biterler. Sait — (Yanındaki arkada- sına) Onun için şemsiyeye ben ziyorlar galiba! ! arkasından Her şey taklit edilmez Harik Hayat Sigortaları halk için Kaza Sirgortalarınızı Galatada Ünyon hanında kâm ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayi muamele etmekte olaş ÜNYON kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptir- mayınız, Telefon: Beyoğlu 4886. Ittünadı Milli TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Merkezi idaresi; Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Tel: Beyoğlu : 4887 Otomobil ve müsait şeraiti havidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: