20 Mart 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

20 Mart 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tilliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 20MART 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmukarrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için (oo Hariç için 3 aylığı 12 Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçin nüshalar 10 ku tuştur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete © müracaat edilir, Gazetemiz ilânlarn mes'u- Rüzgür mütchavvil olarak cs0- cektir, 19-332 tarihinde tazyiki mesi- Otobüs ve belediye Otobüs imtiyazı belediyeye devredildi. Bundan daha ma “kul şey de olmaz... İstnabul 80- | kakları gibi muntazam yerler- de gayrimuntazam otobüs iş- letilmesi ayıp bir sey olurdu. in « Eh artık be. lediyenin türküsünü söyleme- mize mani kalmaz.. Yalnız bir kere arabalar işlemeğe başla- sa... Diyelim ki; arabaya bindik.. Ne türküsü söyleyeceğiz?.. Bu il iz er halde be lediyeye ait fte ve zemin ve zamana uyar bir beste bul. maktadır. Meselâ “Kütip ava gider iken aldıda bir yağmur Kütibin paltosu uzun eteği ça- MUT), Şarkısı zemine münasiptir amma zamana uygun mudur?.. Yağmurlar kesildi. Malüm ya! Bunu bırakalım. Ne şarkısı söyleyelim? “Çıkabilsem aman şu yokuşun başına” Şarkısı da İstanbul sokakla | rını ima eder amma belediyeye | ait bir işaret yoktur. Ne türküsü çağırmalıyız Bence en münasibi şudu! “Durmadan aylar “geçer yıllar geçer gelmez sesin,, “Hasretin gönlümde Lr bilir sen nerdesin?” Buna mukabil eski otobüs | sahipleri de; “Acaba şen misin kederin var me? Ne kadar bitkinim haberin var mı?” Bunların birincisi Uşak iza; kammdan ikincisi Süznâktan o Milliyet'in Edebi Romanı: 44 İktısadi bahisler ru Türkiyenin krom ihracatı cihan ihtiyacatının yüzde ellisi mek dolayısile piyasada bu madenin fiyatını tesbit etmekte idi. Diğer memleketlerde ve bilhassa İngiliz Rhodeziyasında bu maddenin İ keşfi Balkan harbi ve bunu mütea- kip Harbi umumi ve vesaiti nakliye nin yoksulluğu, eski idarenin ihmali yüzünden Türkiye dünya krom tica | retinde işgal etmekte olduğu mevkii İ kaybetmiştir, halbuki şimdi dünya ihtiyacatınm nısffmi bundan yirmi sene mukaddem keşfolunan Rbodezi Ya müstemlekesinden temin eden İn- giltere Türkiyenin eski mevkiini pi yasadan almıştır. Yeni Türkiyenin teşekkülü ve hü kümetin Devlet demiryolları faaliyete gelerek muntazam istihsa- latını aşağıda görülecek rakamlar senesinde ihraç olunan 29,357 tondan yalnız 3,257 ton Ak sabilinde Fethiye vilâyetinden halbuki mütebaki 26,100 tonu mer- kezi vilâyetler yani Kütahya, Eski- sehir ve Bursa'dan istihsal olmuştur. Eskişehir vilâyetinden sevkelu. nan 3,000 tondan (mandası 23,000 ton arıcak yeni inşa olunan ve bu ma denleri Derince limanına — rapteden Kütahya Balıkesir hattı sayesinde ihraç olunabilmiştir. 1931 senesinde göze çarpan ihra İ cat fazlalığına rağmen krom sanayii pek kritik Bir va nunla isbat olunal i sinde ihraç olunan 29,357 tondan yal mız 13,800 tonu halen işlemekte bu- lunan madenlerden istihsal edilmiş olup mütebaki 15,500 tonu Harbi umumi esnasında Krup müessesesi tarafından İstihsal olunup şimdiye kadar hükümetle bu firma arasında bazı ihtilâfatın hallolunması yüzün- den sevkolunamayan maldır. Şu hale nazaran 1930 senesine kı yasen tezayüt yerine 13,000 tonluk bir tenakus görülmektedir. Bu tena kus te maalesef hüki kanunla maadin sana; i vaidlerine yün elin (Necip Melhame) paşa za- manından kak sinin ağır şerait kurtulamaması yüzünden ileri gel- mekte olduğuna de şüphe yoktur. Hükümetin memleket östihsalatı nin tezyidi ve fazla ihracat sayesinde ticareti hariciyesini tevzin için gay- vet ettiği bir zamanda ( memleket istihsalâtınn ihracını meneden bir takım kavaninin elân cari olması cid den anlaşılmaz işlerdendir.) Bu yasak maalesef Babrali hi meti tarafından kabul olunup yirmi altmcı maddesinde hiç bir sebebe is- tinat etmeksizin ruhsatname ile iki bin tondan fazla mal sevkolunmıya- cağını tasrih eden maadin nizamna . Ruhsatnameyo sevkolunan her hangi bir madenin tabi A rüsum | kumak çok münasip olur. Yeni bir yanardağı Habbeyi kubbe yapmak boy numuzun borcudur. Eski ingiliz Başvekillerinden Loyd George İJapon meselesinde hükümeti I muahaze etmiş, bir gazete bu- nun için şu serlevhayı koymuş: (Loyd George alev püskü- rüyor.)| Görenler yeni bir yanardağ- dan bahsediliyor sanacak!. FELEK GÖZYAŞLARI! b bey raları inliyorlandı. Avukatın böyle birden bire söz istemesi; hatıraların okunuşunu kesmesi yadırgandı. İlk önce çamur Ru hi yorgun ve. düşük başını avu Etem İZZET söz isleyişi onu da bu dinleyiş- teki sadakatten ayırdı” — Buyurun... Dedi. Ve. vekil | sözlerine başladı. Çatlak bir sesle keskin keskin söylüyordu: — Reis Bey.. Saatler oldu hâ lâ bu hatıraları dinliyoruz. Fuidesiz, manasız, davamıza zerre kadar teması olmayan bir sürü notlar. Peyhude yere din- lemek zahmetine katlanıyorsu. nuz ve katlanıyoruz! Sıhhati, hüviyeti,varlığı her şeysi şüphe li bir hikâye, bir masal!, Niha- i | yet muhterem heyetiniz bir ma farksızdı: — Tatlı tatlı dinliyorduk! Der gibi idiler. Hâkim sa- Ebe ve salı, uzun bir hikâyeyi ini teşkil et-| di | dinle. | Krom madeni sanayiinde buhran imtiyaz rüsumunun iki misli ol na nazaran ikibin ton ihracına olan ruhsatında madenin hali hazır kıymetinin buna tahammülü olmadı- ğmdan kıymetsiz ve keenlemyekün ür, Binaenaleyh bu gayri tabiilik ruh #atnamelerle istihsal olunan cevhe rin ihracma kat'iyen mani olmak-| tadır. Merasimi asgari iki seneye mü tevakkıf bulunan imtiyaz dolayısile ihracatla bulunulmaması ticareti ha riciyeyi yahnodar stmekle. smandin nizamnamesinin &ı maddesi 'wüteharriye taharriyat Cinasında ve imtiyazın istihsaline ka dar geçecek müddet zarfında ihraç edeceği imal için sarfolunan serma- yenin velev bir kısmını olsun telâfi. | ye imkân kılmadığından maadin işle rinde her türlü ciddi teşehbüsatr öl 'dürmekte ve bunun neticeyi tabiiye si olarak müteharri hali hazır buhran dolüyısile hukukunu devir için velev ve balduğu takdirde maden işleri in derd kanliine başka kame yolları aramak mecburiyeti elimesin | de kalmaktadır. Midem iş işlerinin ve bilhassa kroman durgunluğun ikin ci bir sebepte velev imtiyaz olsun hiç şüphesiz hükümet tarafından isti fa olunmakta bulunan pek fahiş rü- daha pahalıya mal olmadığı halde yüzde beş rüsuma tabi olduğu halde kromdan ihraç limamındaki fiatın yüzde onu istifa olunmaktadır, şu hale nazaran yüzde kırk sekiz cev. a in nizamnamesi mucibince her ayda bir tesbit olunan rüsun nispıye dolayısile Türk aMden mi tahsilleri himaye olunmaları ca derken elin 1-10931 tarihinde tes- bit olunan maden fiatı üzerinden rü sumu nispiye vermektedirler. İngiliz | » | Hirasının sukutu ve maden fintlerinin | bu arada tönezzülü nazarı itibare a- lmmaması yüzünden Türk madenci nen yeni fiatler üzerine ver ım gelen rüsumu nisbiye- şimdi yüzde otuz fazlasını veri yorlar, Hükümette buna mukabil is- iş rüsumun sanayii işafına sekte ver- mekte olduğunu nazarı itibare ala. rak 26 mart 931 tarih ve 1794 numa ralı kanunla rusumun yüzde birer kadar tenzilini ve bu misbetin tayini hususunda Heyeti vekileye havale - | etmek suretile yerli madenciliğin ter fihine çare aramıştı. Maalesef bu kanun da Heyeti vekile tarafından vukubulan teklifleri ret ancak yeni imtiyazların bu kanundan istifade e- debilecekleri ve lâkin eski imtiyazla rın eski rüsumu tediyeye tabi tutula cakları hakkındaki Şürayı Devletin kararı ve bu kararında ısrarı üzerine bir netice vermiştir. Bu vaziyet kar- şısında maden mü larının bir dereceye kadar torfih edecek olacak bu kanunun meticesir kalmasıdır ki memleket istihsalatının büyük mik- ö-| yasta tenakusunu intaç etmiş ve da hada edecektir. yalmız yüzde bir rüsuma tabi olup Yunanistanmkine gelince her türlü ihracat rüsumundan maaftır. Rüsum. dolayısile rakiplerimizin lehine olan bu maliyet fiatından manda rakipleri miz mevaddı infilâkiye, şimendifer nakliyesi, ardiye ücreti bizi: pek çok aşağı olması maliyet fiatını rekabet lehine o derecede ucuzlat- mak ve Türkiye krom ihracatını im kânsiz kılmaktadır. Sahile dört yüz | kilometre mesafeden gelen Dağardı madenleri aynı mesafeden gelen Sırp malının maliyet fiatı mukayese edi- lecek olursa Sırp malmır beher tonu bizimkinden yedi ilâ dokuz lira daha ucuza mal olmaktadır. Bununda neticesi olarak 1913 se| mesinde ( Yalnız üç yüz beş ton) ih raç eden Sırbistan 1930 senesinde (5300 elli üç bin) tona iblâğ etmiş- ni, giyeceği bükmü bekliyor! Karşınızda oturan.. Katil, ça- mur, yamyam adını taşıyan hunharla bu hatıraların alâka | ve münasebeti bile ( her halde çok şüphelidir. Avukat söylerken çamur Ru hi bütün dikkatile onu dinliyor arada bir söz söylemek, atıl mak için hareketler yapıyor; mırıldanıyor, kalkıyor, oturu. yordu. Avukat devam etti; — Hem kabul edelim ki ça. | mur Ruhi, hariciye nezareti es- bak şifre müdürlerinden Ruhi Beydir. Bu hatıraların hepsi de doğrudur. Fakat, bütün bu not ların cinayetle alâkası ne? Biz bir tarih encümeni değiliz.. Ma zi nasıl olursa olsun! Edebi e. serleri tetkik eden bir jüri ol. maktansa çok uzağız. Belki bü” tün bu okunan satırlar güzel MİLLİYET. PAZAR: 20: «| caktır. mekle ne kazanacak?Ortada en | yazılmış, iyi canlandırılmış, du feci, en vahşi şeklile yapılmış, | yulmuş edebiyat ilim ve tekni. tüyler Mepa bir mi var, | ğine uygun, b > fi nol MART. MARY GLORY, (TU SERAS MENE hikâye: | Eski Defterhakani kuyudu! atika mümeyyizi Rakım Efen- di ile karışı Sadberk Hanım © gece yatsıya kadar kavga et- tiler. O gün dairede konuşulmuş. | tu, | Şube mümeyyizleri ve mü- dürleri bir gün sonra olan cuma için Küçüksuda âri fane bir ziyafet yapmağa karar vermişlerdi, Mevsim bahardan yaza g6 çiyordu. Çayırların tam zamanı ii Bakla tarlaları çiçek dökmeğe | başlamışlardı. Küçüksu civarı | cennet gibiydi Herkes bir yemek yaptıra- Hazinei evrak müdürü Asım | i Efendi kuzu doldurtacaktı. İ — Bizim kayınvalde çok ne-| i Börek te ben- | Takrir dairesi müdürü Emin | Bey çerez, meyva gibi ufak te. fek şeyleri ben yaparım. dedi. Eski adamlar hacıdır, hoca. dır amma ağızlarının tadile ara sıra çakıntı yapmağı da pek se| verler. Onun için içki işini de levazım müdürü Hayri Efendi deruhte Rakım Efendiye de: — Artık tatlıyı da sen ya- yemi Dediler. da 1913 deki 2000 kirk iki bin) tondan 1930 senesinde (28,000) to- na tenezzül etmiştir. Aleyhimize kay dolunan bu fark (1913 senesinde İ (7,000) ton ihraç ederek bu İ mikdarı 1930 o senesinde (o ( 25, 000) tona ibliğ eden Yu! nanistanda yazihen ( görülmektedir. Bu mukayeseyi yaparken Türkiye ihracatının tezayüdüne yardım eden ve hükümete aralarında caki bir mu- | kuruş, —— mal satan Dağardı | Haber aldığımıza göre Vekâlet ye ni maadin kanununu Alman kanunu esası üzerine hazırlamaktadır, ee ki kanunumuza kıyasen temin edece ği menfaatile beraber sureti | tathi- kinde karşılaşılacak müşkülâttan ma ada büyüklüğü dolayısile tetkiki zun sürecek olan bu kanunun Millet Meclisince bu senede kabı ğını biçte zanmetmiyoruz, | tan buhranı iktisadi sanayii le yemizi tehdit etmekte bulunduğun. dan hükümetin mandin. nizamname ddelerini tadil suretile müzeyyel bir kanun meşre. İ derek muhakkak bir ölüme sürükle. İ nen memleket sanayii madeniyesine ecnebi takiplerine mücadele etmek İsrsatını veremez mi? J nun kıymetini, iyili lüğünü tayin edecek ol iz değiliz. Biz burada ( bir hakkı müdafaa için bulunuyoruz ve.. siz o hakkı bize teslim etmek vaziyetindesiniz. Hem bu not- hariciye nezareti şifre .müdiri Ruhi Beyin ça- mur Ruhiden, katil | Ruhiden farksız bir Ruhi © olduğundan başka ne öğretiyor? Ayni düş. kün adam, ayni zayıf era ay- ni akıbetin mahkümu adam de. il mi2, Onda ta balşangıcından iti- baren ahlâki, fikri, ruhi bütün sefaletlerin yer ve inkiaşf bul. duğunu görüyoruz. Bu hatırala | rın okunuşu Naran Hanımefen | dinin asil ruhlarını muazzep €- | debilecek satırları kaydetmek- le beraber mücrimin zaaf ve ah "lâksızlığını da bütün vuzuhile gözlerimizde — canlandırmıyor | mu?, — burada — yerinden mi (KUÇUK DAKTILO) filmindenberi halkın en fazla sevdiği yıld FERNAND GRAVEY ile beraber pek muvaffak olduğu Düşes Olacaksın mükemmel komedide tekrar bütün İstanbul halkını koşturacaktır. Önümüzdeki Çarşambadan itibaren MELEK SİNEMASINDA Arifane ziyafette ! kıldı, Fakat arkadaşlarının ya- İ sinde toplanırız iki sandalla kar İ Onu da evde karınla oturup eğ | Mahlülât müdürü Kâmil Efen- | -| zaklığa döktü. -| mez misin siyasi meseleler bile —'lir, Düşünsene bir kere, mü-| DUCHESSE) Bu hafta iki büyük MELEK 'te muhteris GRETA GARBO Solmuş Güller (ROMANCE) Eilminde. Karısından izinsiz bir şey ya pamıyan zavallı Rakım Efendi bu emrivâki karşısında iyi si- nında kılıbık Oo görünmemek hay, dedi, Olur. ilâve etti: — Bizim evde gayet nefis ir- mik helvası yaparlar. Hepsi birden ağız şapırdat- tılar: — Oh, âlâ, âlâ! Cumaya her şey hazır olacak, Bebek iskele- ŞİK SİNEMA Mevsimin en güzel Fransrzça sözlü opereti PRENSES EMRİNİZ LUAN HARVEY ve HENRY GARAT tarafından temsil edilen muazzam şıya geçeriz. Film. Karar mükemmeldi. Fakat Rakım Efendi o ak- $am sıkıla sıkıla bu kararı evde açmca Sadberk Hanım açtı ağ zını, yumdu nü. — Haftada bir cuman var. MEVLİDİ ŞERİF Martın yirmi birinci pazartesi yü- nü öğle namazını o müteakip Nişan- taşında Teşvikiye camiinde Hafız Bürhaneddin Bey tarafından ge- çenlerde vefat eden Kara Osinan za- de Zahide Hanımın ruhuna mevlidi şerif okunacağından | bütün akraba lenmedikten sonra ben seni ne yapayım a herif. Üstelik sıkıl. | n bir de benden elin herif | lerine yedirmek için irmik hel. ! Yası istiyorsun ha.. Sana helva değil zırnık bile yapmam. Ye- diği naneye bak. Gürültü epey devam etti, Rakım Efendi mila nın yanında rezil, e olaca ğin diğimecik Müzeler yn | Hani derle, tatlı ye, tatlı söy. rack çareler aramağa başla. İle. a Year b dı. Fakat ne söylese: a anımın hırsı geç- —Yağma yok. Beylerim ora çi e ie mel da gülsünler, eğlensinler, ben ğ şekle döküşüne burada çile çıkarayım. Bu dün- | #97 mm a yan neresinde görülmüş şey. | | ei aki ii m Ne helva Tai vs şuradan | t©diğiniz irmik helvası deği şuraya yollarım. Göyelüik aköoldir zıkkımlanırsınız. amafih Rakım Efendi ü. e Efendi kesmiyordu. Ne kadar | len akal Eri bili ere nr iş mah | cup olmaktan yo, tarafı olacaktı, Perşembe günü daireye git iği zaman pür neş'e: — Eh, bizim helva hazır. Ya rn gidiyoruz değil mi! dedi. Hepsi: — Elbet elbette. Mahlülât müdürü: — Bizim kaşık düşmanı bir börek hazırlıyor. Sormaym. Rakım Efendi de: — Bizim hanımın irmik hel- vası bütün mahallede meşhur- . Dedi. Yarın göreceksiniz al Levazım müdürü Hayri E- fendi: — Öyle mezeler donattım ki İngiliz bakkalı haltetsin. Ötekiler alay ettiler: — Yaparsın kâfir, miçoluk elinden gelir. » leri rica olunur. Merhumenin zevci FAZLI NECİP neticeden | detti, olmadı, maaşını odacıya ir de Toza yüzük ala yutturamadı. politikaya ka- Dedi ki: — Hanım, hanım, bu gezin. İti, eğlenti değil, adeta resmi ir vazife, Bizim müdürü umu- mi böyle şeyleri tertip eder, ak- ilik oldu mu mimler.. Sen be nim tefeyyüzüme, ileri gitme. me engel oluyorsun adeta. Bi yemek sofrası başında halledi- | dürü umumi ile bir sofrada ye- mek, içmek.. Bu teklifsizlik. Bu | dostluk insana adeta terfi yeri ne geçer. Biraz da koltuklarını kabart mak için ilâve — Hem müd umumi se- .. Cuma sabahı © Küçüksunun iç tarafındaki ağaçlıkta müdür- nin yaptığın helvayı da yiye- |ler, mümeyyizler kuytu bir a- cek. Muhakkak tebrik edecek. | açlığa çekilmişler, / ceketleri rı için böyle sölüyor!. Maksadı değiştiriyor!. Diye bağırdı, Avukat: — Reis Bey. Müdahalenizi rica ederim. Sözüm kesiliyor!. Dedi. Hâkim Ruhiye: — Oturunuz, susunuz., bek. leyiniz!, Dedi, Ve., avukat söyleme- ğe devam etti: — Sevmek, aşk, iradenin yı- kılışı, tutgunluk, kara sevda. Bütün bunlar omanasız eşyler. İKatil bir ahlâk © düşkününden | başka bir şey değildir. Tanıma | yağ dığı, bilmediği, takbih, ruhi sefaletini teşrih et | anıyor. Ona casusluk isnat e. tiği bir dalgın © kızın peşinde | diyor, orospuluk isnat ediyor, koşmak için karısını çocuğunu, | onu dalgın kızlıktan çıkarıyor istikbalini, bütün ömrünü feda | da nelere ne sıfatlara bürüyor! ediyor. Hangi baba, hangi vic- | Bütün bunlar yalan, hezeyan, danlı insan gebe karısını bir ay İsonradan uydurulmuş şeyler içinde, bir kaç hafta içinde en | dir. Belki de istintak, isticvap Katil burada yine baj — Ben o fenalığımın cezası Aalaelik yapma... Ve.. hâkim üst üste şiddetli ihtarlar yaparak, jandarmaya: — Otert ve ehibbe ile zevatı sairenin teşrif. | mi, yarın yaparım, rahat rahat | bir vicdan azabı, en ba- sit esnasında bir romancıya anla- alâka duymadan silkip | tılmış, yazdırılmış, acele Mn ha, atıverir de tarif bk yi Ni mi ee geticiüp vie. Jön promiyelerin en güzeli GARY COOPER Önümüzdeki Çarşamba akşamından itibaren ELHAMRA SİNEMASINDA Tehlikeli Yollar (LES CARREFOURS DE LA VİLLE) müessir ve mühiç filminde görünecektir. ve mükemmel film: ELHAMRA'da (GEL EVLENELİM) filminin yaldızı ROBERT BURNİER tarafindan DAHA Ölmedin mi (OUAND TE TUES-'TU?) fevkalâde şen bir komüdi. | RaBro | Bugünkü program ISTANBUL (1200 wn. 5 kilevat) 8 Gramofon, 19,30 Darittalim be | ii 20,30 opera, 21 Darüttalim be yeli, 22 orkestra, Yeni neşriyat Çocuk heceleri Muallim Hasan Nahit Beyin Hs yat Bilgisine uygun "ÇOCUK HE CELERİ” çıkmıştır. Buluş, ayrıl ve resim itibarile cidden © yeni Vİ kiymetli bir eser olan bu kitabı mek tepli okuyucularımıza hararetle tat) İ siye ederiz. Satiş Yeri — İstanbul Millet Ki” taphanesi. Dr. A. KUTiİEL Cit ve zührevi hastalıklar mü" tehassisr. Karaköy, büyük mahalle” bici yanımda 34 | | ————————————< | yakalıkları çıkarmışlar. içiyor” lardı. Kuyudu kadime müdür okuyor, senedat müdürü çal" yordu. Uzun zaman içtiler, hati mektep çocukları gibi çimenle” üzerinde kovalamaca oynadı" lar. Nihayet öğleye doğru yi mekler hazırlandı. İki odacı bif met ediyordu. Hazinci evrak müdürünüf kuzu dolması nefisti.. Yediler, Mahlülât müdürünün kay# valdesinin bilhassa yaptığı sini böreği enfesti. Yediler, Levazım müdürü; — Eh, bakalım biraz midelf re cilâ verelim. Sıra tatlıya di. dedi. İnmik blyamlu ortağa geti i Helva nar gibi rengi, de fıstıkları, tane tane man! rası ile hakikat fevkalâde idi. Kaşıklara sarıldılar. Fakat helvayı ağzma 214 Mini kapatarak sofradan fırl* Müdürler aksıra, tıksıra © e dört tarafma kaçıyo Sadberk Hanım kocası ve arkadaşlarından imtik almış, helvaya şeker yerine t koymuştu. vardır. Katil ve vakit ğimiz gibi cinâyetini | bile: yerde ve her vesile ile söyle! tir, Bu itiraf onu cezalan için kâfi gelmelidir. Katil & ve sizi oyalıyor. Ve.. bize ci yetini örtecek, hafifletecek, zeret sebeplerini ortaya cak hiç bir eşy söylemiyor! Bu hatıralarm okunmas*

Bu sayıdan diğer sayfalar: