28 Temmuz 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

28 Temmuz 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞErE ea - —— - ra Et mi, Kedi mi? gilliyet Asrın ümdesi “MİLLİYET” tir. 28 TEMMUZ 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 Ne. Telgraf adresi; İst. Milliyet Taksim Bahçesi TROPICAL EXPRESS BÜYÜK BREZİLYA RÖVÜ HEYETİNİN kazandığı parlak muvaffakiyetler ve gördüğü fevkalâde rağbet hasebile müdiriyet tarafından fevkalâde fedakâr- lıklar ihtiyarile bir kaç gün daha temsillerine devam ettirmeğe muvaffakiyet hasıl olmuş'ur. UK Ge TAİN ŞÜKRÜ hastalıklar mütehassisi n öğleden sonra İstanbu) Türbe Babâli Caddesi No, İf Telefon 2,2622 Resim sergisi İstanbul Halkevi güzel san'- atlar şubesi ilk resim sergisi 31 temmuz pazar günü Galata- | saray mektebi salonlarında açi | lacaktır, Sergide bir çok kıy- | edilece- mama istanbul 5 inci icra memurluğu Telefon Numaraları: ve Müdür: 24318 Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Hariç için B aylığı 4 — s 74 2, 4— Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku ruştur, Gazete ve matbaaya ait işler içim müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- BUGUNKU HAVA Eski bir usulün! Yeni tatbikatı Şu günlerde gazetelerde bir eski usulün yeni cilvelerini gö- rüyoruz... Meselâ filin müdiri- yet münhaldir, yahut münhal olacak. Gazetelerde bir hava- dis: (Münhal olan - meselâ » “teş kilâtı fenniye” müdürlüğüne Ali Bey ve ondan münhal ola- cak muamelâti mevhume mü- dürlüğüne Hüseyin Bey tayin edilecek, Hüseyin Beyden açı- lacak olan baş kontrolörlüğe de adamıdır. Kırk beş yaşında bir | bet veya menfi ne düşünürse dü adamın dünyanın en güzel ada- | şünsün, Ali Beyin zevcei muh- mu olmasına belki şaşarsınız. | teremesi Nezaket Hanım böyle Ali Bey dünyanın en güzel | kadını Ali Bey hakkında müs- | inetli öğerlerin teşbir Fakat konu komşu şaşmıyor. Hepsi de Ali Beyin dünyanmn en güzel adamı olduğunu söy- lüyorlar. Çünkü şu kadar sene den beri oturduğu mahallede, karisile bir gün kavga ettiği gö rülmemiştir. Mahallenin bütün kadınları için için şöyle düşü- nürler: — Ah, genç | şu sinir herif çıkacağına, | Bey çıksaydı. | — Ah Ali Bey, nei kıymetini bilmi- imde karşıma Ali amma, karısı İ yor.. — Alim, Alim, gül Alim. — Şu Ali Bey yok mu? Var sa da bir tane, yoksa da bir ta ne... Mahallenin erkekleri de k-ş- İ ka türlü düşünürler: — İyi adam amma, çok kılı: | İ bik... — Canım insan bu kadar da sakalını karının eline verir mi İya? — O cadaloz karı yok mu, İbir gün Ali Beyi vaktinden ev- vel gömecek. — Hani Aliyi görmüyor mu- yum, yüreğime kan damlıyor. İ sabahtan akşama ( kadar çalış, o nâlet karıyı besle! Ali Bey erkekten, kadından muhabbet ifade eden bu deruni düşünceleri bilir ve hattâ bu nunla müftehir ve mağrurdur. Bütün bir mahallenin sempati- İsini kazanmak bu zamanda ko- İlay iş mi? Yalnız şu fark var: İ Kadınlar Ali Beyi görünce iç- İllerini çekerler. Erkekler görün ce: “İyi adam amma, salak” | derler. | Halbuki Ali Bey * hiç te sa- İlak bir adam değildir, yalnız | bir adamın karısı olduğu için kabına sığmaz. Bir sabah Ali Bey, bir çok sabahlar gibi çarşıya çıktı. Üç İ okka koyun eti ve saire satın | aldı. Kolunda paket evine getir | İ di ve işine giderken de şöyle | düşündü: Eh, bu akşam yaşadık. Bi zim karı domatesli kavurmanın İ enfesini yapar. Dönüşte bir o | tuzluk şişe de alırım. Dünya bi zim... Filhakika Ali Bey işinde ça lışırken, Mirat Hanım üç okka İ eti, domatesi ve saireyi, müte- hassıs ellerile şöyle bir doğra- İdr, ortava bir tencere çıkardı ki İ alaturka yemeğin ne olduğunu | İ gelip te görsünler. Kimler görsünler, diyece niz. Mirat Hanımın tenceresi- İni görmek için tâ Paristen kal- İkap ta Fatihe bir kaç frenk ge- İ lecek değil ya! Konu komşu varken.. Mirat Hanım hepsini çağırdı, mükemmel bir öğle ye meği yediler. Yani tencerenin dibine darı ektiler, Akşam üstü Ali Bey cebin- de otuzluk şişesi ile göğsünü kabarta kabarta eve geldi. Şöy- le geniş geniş sofraya oturdu. Bolca salatanın karşısında otuz | luğu boşaltırken, karısı da aşa- ğrda, mutbakta çalışıyordu. Ye mek zamanı gelince, Mirat Ha- nım sofraya ne getirse buyurur sunuz: Sehriye çorbasi. Ali Be; — Vaz geç bundan! dedi. — Nasıl vaz geç? Başka bir İ sey yok ki.. - Canım senin şu güzel elin den yapılmış kavurma yok mu? müderris Mahmut Bey getirile | fatalisttir. Her şeyi olduğu gi- | Bütün aklım, fikrim orda.. cektir.) Bu havadisin membamı tetki ke mabal yok! Bunu bu mün- hallerden birine tayinini arzu eden bir açık göz, bir gazeteci- ye bunu haber verdirir... O- radan bir gazeteye, bu gazete- den de diğerlerine geçer, olur size bir şayin amma kuvvetli bir şayin. İş bu şayinyı bir az da dahilden körüklemektedir. Onu da yaparsa namzetlik kuv vetlenir.. Amma böyle reçete- lere şimdi rağbet eden kimse bilmem kaldı mı? İnsaf! Tenkit, muahaze hattâ tarize kadar ileri gideriz. Önümüzde- ki işte bir ufak kusur bulursak her şeyi yıkmak bahasıma da olsa hemen hücum eder altını üstüne getiririz. Lâkin iyi bir gey görürsek hiç aldırmayız... Bakınız! bizim atletizm işle- rimizin zayıf tarafları her gün merhametsizcesine matbuatta tenkit edilir, haklı tenkitlerden başka haksız tarizler de yapi- lr... Amma geçen cuma günü (Semih) in 10 saniye 4/5 ile kırdığı Türkiye rekorundan bi- bi kabul etmiştir. rinde, fetaneti yerinde, diraye- İt yerinde bir adamdır. Zekâsı vardır, hoşmeşrepliği vardır, yüzünün sevimliliği vardır. Bü- tün bu faziletleri mahallenin ka dınları erkeklerden iyi takdir etmişlerdir. Fakat unutmayalım ki, Al Beyin bir de zevcel muhtereme si vardır. Mahallenin erkeği, İzim gazetelerin sadece bir ha- İ vadis şeklinde bahsetmeleri cid İ den acınacak şeydi... İnsan bu- nu görünce noksanlarımızı ten- kide sevkeden âmilin atletizme olan alâkadan ziyade maalesef şahst şeyler olduğu kanaatine varıyor. Eğer atletizmi sevdiğimiz (için didinmiş olsaydık, (Semih) İim bu muvaffakryeti, evvelce a- cı tenkitlerle doldurduğumuz İ sütunları teşvikkâr ve ümit ve- rici yazılarla doldururduk. Av- rupada 100 metre rekoru kırı- lan memleketlerdeki heyecan- dan bizde yüzde on kadarı ol- saydı kendimizi bahtiyar adde- derdik... Heyhat! FELEK Milliyet'in Edebi Romanı : 45 Ölüler yaşıyorlar mı? Yazan: HÜSEYİN RAHMİ amma seni rahatsız etmekten korkuyorum. Çok ( çekiniyo- — Gündüzleri “ görüşmemiz çok müşkül. Bazı geceler fır. sat bulup ta şu duvarı önüne kadar gelebilsen bahtiyarlığı- ma payan olmaz... — İşte bu mümkün değil... — Niçin? — Geceleri biz evde destur- © süz gezinemeyiz.. 5 — Neden? — O kadar da çok sorma.. — Yüreğime merak düşür- — Burada böyle uzun boy- İh konuşmaya gelmez.. Uçurt- | İmanı aldın ya işte haydi git © Geceleri de bu bahçeye girme. ana acıdığım içim söyleyo- | Uzaktan Veysi'nin ayak ses leri duyuldu. Dilâver uçurtmasının kuyru ğunu sürükleyerek kendi bah- çelerine döndü. Beyler duvarın arkasında mutat hilâfma epeyce devam e den bu o mülâkatın merakla neticesini bekleyorlardı.. Hemen sordular: — Ne yaptın? İ — Rolümü ustalıkla oynadı. | ğrma kaniim.. | — Söyle ne oldu?.. | Dilâver Münire ile araların- İda geçen komik muhavereyi baynen anlattıktan sonra ilâve İetti: Kadın ilk defadaki kadar bana sert bulunmadı. Söz ipti- dalarındaki - alaylı huşuneti sonra yavaş” yavaş deği?“-e a ii ocun Fazileti ye- | Ah, ah, ah.. Sorma koca cığım.. Şu bizim beyaz kediyi İ Allah kahretsin! Tam ben sa- İ bahleyin eti hazırladım.Mutbak sa yukarı çıkmışım. i de yememiş mi? Ali Bey fatalisttir, demiş- tim. Her şeyi olduğu gibi ka- bul eder. Pek ziyade alışdığı dı amma, hançeresine doğru bir Hemen yerinden kalktı. Kö- şede uyuyan evin beyaz ke: ni yakaladı. Mirat Hanım, Ali Bey ne ya pacak diye hayran hayran bakı yordu. Hemen teraziyi, terazi değil de hani kapının önünden geçen seyyar satıcıların daima noksan veren terazilerine kar- şı olsun diye, Mirat Hanıma hediye ettiği küçük kantarı al- dı. Kediyi mendilin içine koy du ve bir tarttı; — Tam üç okka! dedi. Mirat Hanım hâlâ hayrı Ali Bey şöyle bir söylendi: — Be kadın! dedi, ben bu muammayı bir türlü anlayamı- yorum, eğer bu kedi ise et ne- rede, et ise kedi nerede? | diği zamanki tavrı, ağzından İ çıkanları tekzip eder gibiy Yani hem kaçar hem davul çı lar kabilinden bir hal... gelmekten menederken gözle- rinde bir davet ateşi yandığını | hisseder gibi oldum... ise... Dilâver — Sorar mısın ya? Turhan — O köskte ruh, pe- ri, cin filân yoktu.. Tâ küçüklü gümüzden beri biliriz. Kaç ki- racı girdi çıktı. Hiç bir za- man böyle bir şikâyet işitilme- di. Niçin destursuz gezemiyor- ? er — Kadın söyleyor Orhan — Madem ki senin ateşlerini ilk döküşte bu kadarını söyle- miş.. Muaşakada (ilerledikçe daha ötesini haber vereceğim- den şüphe edilmez... Dil& — Bu tuhaf mace- yorum amma merak yor. İstikrah geri Münire kadın göz a yutulur şey değil, Orhan — Hintyağı kapsi için bu işe de şaşmadı. Şaşma- | şeyin “gık?” dediğini hissetti. | Orhan — Bahtiyarsın öyle | I ğini haber aldık. Eski ve yeni nesle mensup bir çok san'at- a ede in şimdiye kârların eserlerin cek olan bu” sergi kadar açılan sergilerin hepsin den daha şayanı dikkat olacağı muhakkaktır. | o Tamburi Cemil | ihtifali 29 temmuz cuma günü bü- yük san'atkâr tamburi Cemilin | senei devriyei vefatına müsadif İ olması münasebetle o akşam | radyoda sant 20 buçukta Rauf Yektâ B. bir konferan vere- İ cek, san'atkârm hayat ve san'- İ atından bahsedecektir. Ondan sonra san'atkârın bazı plâkları dinlenecek ve nihayet tamburi İ Refik B. Fahire Refik H. Ru- İ şen Ferit ve Cemilin oğlu Mes” ut Cemil B. tarafından merhu- mun bazı nadide eserleri çalıma caktır. Bir bataklık kurutuluyor IZMIR, 27— Bostanlı bataklığı- in kurutulma #meliy: Beledi- yece devam edilmektedir. Kış mev- simine kadar bu geniş bataklığın | karutma ameliyesi hitam © bulacak tir. Bu civarda oturanlar, belediye- nin süprünlüleri buraya attığından ve bunun neticesi olarak sehhatleri- nin tehlikeye girdiği katini celbederi: | Zayi Otomobil Anahtarı Geçen pazar günü öğleden #mdaki demir bir zincir üzerine. hağlı . üç otomobil anahtarı kaybolmuştur. Bu anah tarlar hiç bir'kilide uymayacağın dan bulanlar, Ankara caddesinde Kahraman zade hanında Hofer Samanon İlâmat acentasına tes- İlim ettikleri takdirde kendileri, memnun edecek mükâfat verile- cektir; MEVLÜT Temmuzun yirmi dokuzunda cu- ma namazini müteakip Ankara valii yol üzerinde esbakı Ziya Paşa merhumun ruhuna ittihaf edilmek üzre | Kadıköyünde Osmanağa camii şerifinde Hafız Ya sar Bey tarafından mevlit kıraat e- dileceğinden arzu edenlerin teşrifle- ri rica olunur. Doktor Rusçuklu Hakkı Beyoğlu, İstiklâl önddesi Bü ük Parmak kapu, Afrika hanı aa bitişik Apartıman No. 21— Tel; Beyoğlu 2797. Sant: 14-18, sın. İzi Ruhlar Dilâveri şamarlayorlar Dilâver artık komşu bahçe- jye top kaçırmak, uçurtma aşırt maktan vazgeçtiğimdi gece mü lâkatriçin birçare düşünüyordu. O köşkte dönen esrar merakını olsa olsa ancak bu suretle hal- ledebilecekti.. Az mehtaplı ve yahut büsbütün karanlık gece- lerde mühim bir vak'anın ta- rassutuna tayin olunmuş poli noktası gibi gözlerini komşu- dan ayırmıyor bazan beylerle birlikte boydan boya duvarm arkasında devriye yapıyorlar. Bir kaç akşam hiç bir şey sezinleyemediler. o Pancurları kapalı köşk sessizlik içinde u- yuyor gibiydi Orhan — Nafile bekliyoruz. İşte bir şey yok... Turhan — Ya bu aile hal kında dönen garip rivayetler Orhan — Şunun bunun uy- durması olamaz mı?. Dilâver — Halk pek te bo- Bu Akşam: Yeni Program Başlanması münasebetile heyet, Yüzlerce Sihramiz Tablolar, Canlı sonra Altınkum ile Altıntaş ara- | Tablolar gösterilecek ve gayet mütenasübülendam güzel kadınlar tarafından temsil edilecektir. Yarınki cuma ve önümüzdeki pazar günleri saat 17,1/2 da BÜYÜK MATİNELER Emniyet Sandığı Müdürlüğünden: | © Hayrileyin 8461kesap musınrak borç özKüİİS Tetikrke Üy- İ lediği meblâğ mukabilinde Sandığımız namma merhun bulunan | Kandillide Sıra mahalle sokağında eski 29 ve yeni Z numaralı yüz yetmiş arşın arsa üzerinde ahşap iki buçuk katta yedi oda (odaların biri camekânlı biri sandık ve üçü natamamdır) bir çık- İ ma, bir bodrum; bir sahanlık; bir mutfak; bir su haznesi; (bahçe duvarları haraptır) ve bin dört yüz otuz arşın bahçeyi havi müf- rez bir hanenin tamamı vadesi hitamında borcun ödenmemesi hasebile müzayedeye çıkarılarak altı yüz elli lira bedel mukabilin de müşterisi Resmiye H. namına kat'i ihalesi yapılmış ise de mu- maileyhanın mezkür haneyi teferrüğden imtina eylemesine meb- ni tekrar yirmi gün müddetle satılığa çıkarılarak 22 Ağustos 932 tarihine müsadif pazartesi günü saat on beş buçukta kat'i ihalesinin yapılması mukarrer bulunduğundan talip olanların mezkür gün ve saatte Sandık İdaresine müracaat eylemeleri lü- zumu ilân olunur, İstanbul C. Müddeiumumiliğinden: rile odunu münakasaya vazedilmiştir. Şartnameyi her gün Adli- ye levazımında görüleb Münakasaya iştirak edeceklerin 17 Ağustos 932 çarşamba günü saat 15 te Defterdarlıkta müteşek- (3584) ir. kil komisyona müracaatları, Ankara Numune Hastanesi Baş Tabipliğinden: Hastahanenin 932 mali senesi ihtiyacı olan 231 kalem ilâç İ ve tıbbi malseme ve lâburatuvar ecza ve malzemesi 19 Temmuz İ 952 tarihinden 8 Ağustos 932 pazartesi gününe kadar yirmi gün müddetle ve kapalı zarf usulile; 12 kalem Röntgen malzemesi de ayni tarihlerde ve aleni surette münakasaya konulmuştur. Talip olanların yevmü mezkürda saai birde yüzde yedi buçuk teminat. larile birlikte hastahanede müteşekkil komisyona müracaatları ve şeraitini öğrenmek ve listesini görmek için de İstanbul'da Sıhhat ve İçtimai Muavenet Müdürlüğüne ve Ankarada her gün öğleden evvel idare memurluğuna müracaat edilmesi ilân olu- (3828) Doktor Hafız Cemal Dahiliye hastalıkları mütehassısı Cumadan manda hergün öğleden sonra sat (2,30 dan Se) kadar İs- İ tanbulda Divanyolunda 118 numa- ralı hususi dairesinde dahili hasta- lıkları musyene ve tedavi eder. Te lefon: İstanbul 22398. Göz Hekimi ve. Süleyman Şükrü Birinci Sınıf Mürehassıs Babıali) Ankara caddesi No Göz Hekimi Profesör Dr. ESAT Babıali) Ankara cwdfesi No. 60 gil. Hemen kimse ile ihtilât | olur gibi bir gürültü duydu. etmiyorlar. Namehrem dene | Hemen koştu beylere haber cek bir hayat yaşayorlar.Cavalı | verdi... ruhu Celilin söylediklerini u- | Şimdi üçü birden ara duva- Duttunuz mu? Oradaki azılı. | rının yıkık kısmı önüne sıralan lardan çekindiğini anlatmadı | dılar. Komşu köşk hakikaten mı? Ruhlara benden ziyade si- | fevkalâde bir hengâmeye sah- zin imanımız vardı ne oluyordu, Üst katta odadan Orhan — Ruhlara iman. | odaya dolaşan lâmbaların aşık- mız vardır Lâkin bazan onla- | ları kapalı pancurların arala rın da aldanmış olduklarma te | rından kâh dışarıya sızıyor ve sadüf etmedik de; kâh hepsi birdenbire sönerek Dilâver — Münirenin sözle- | bütün köşk zifiri karanlığa gö- rini de hatırdan çıkarmıyalım, | mülüyor. Pât küt gürültüler o- Gece oralarda dolaşmanın teh- | luyor... Eşyadan bazıları dev- likesini bana ap açık anlattı. | rilir, bir çok ayaklar koşarak Turhan — Aile efradını | tepinir gibi duyulan zangırtılı şimdi hep tanıyor gibiyiz. Ab. patırtılara ah vah yazıktır, a- düllâtif Efendi, zevcesi, oğlu, | man Allahım nidalarını andı kerimesi.. Bir aşçı, erkek kadın | Fır yarı anlaşılır sesler, şikâ- iki hizmetçi bunların içinden | Yetler, iniltiler karışıyor. hangisi azılı olabilir? Çok me- | İçeride büyük bir seyran rak uyandırıcı şey... mi? Zikir mi? Devran mı var? Bir iki gece daha oralarda | Yoksa şiddetli bir kavga mı 0- dolaştıktan sonra beyler taras. | luyor? suttan usanarak çekildiler. Fa- | © Bu sessiz ve munis görünüş kat Dilâver müsbet veya menfi | lü karı, koca, ana, baba, evlât r netice elde etmedikçe bu | arasında böyle şiddetli bir dö- gözetlemeden (o vazgeçmemeye | düşme vukuu tasavvurlara $i- kat'iyyen karar vermişti... İğar ihtimallerden değil. Ve nihayet bu sebatımın ne- İ amma inarid- —- —» ” İstanbul Adliye dairesi için muktazi kıriple maden kömü- | İ bebi anlaşılıyor. Bu hal iyi! dan; Madam Aderineye 1500 irsi mukabilinde biri; vasil Veledi İlya ef. tarafından ipotek İ dilen ve tamama 2645 lira kıyıma taktir edilen o Kadıköy Zühtü Paşf mahallesinde Kalamış © Fener yol | enddesinde eski 3 mükerrer o yes | 54-64 - 1/3 ve 54-64 1/4 No, hu ve 2643 arşından ibaret olan ve sâğl tarafı Hakkı gfendinin hanesi v8 bağçesile sol tarafı rum kilisesi vw arazisile, arkası Mösyö Marçelle| Kampanerin müfrez arazisile öbüf yolu caddesi mahdut ilki müfrez arsanın tamami | | açık artırmaya vazzedilmiş olup 1İ ağustos 932 tarihinde şartnamesi di vanhanoye talik edilerek birinci art: | tornası 31-8-932 tarihine müsadif çarşamba günü saat 14 ten 16 ya km | dar İstanbul beşinci icra dairesinde | Açık arttarma suretile satılacaktır. Arttırmaya iştirak için yüzde 10 te İ minat akçası alınır. Mezkür arsale- tın müşterilerine ihalesi tarihindem | sonra işleyecek vergi, Vakıf icaresi ve sair rüsüm müşteriye aittir. lara iflâs kanunun 119 uncu maddesine göre hakları tapu sicillerile sabit ol- mayan ipotekli alacaklılarla diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahip- lerinin bu haklarımı ve hususile fais ve masarife dair olan iddialarma i- lân tarihinden itibaren 20 gün içim de evrâkı müsbitelerile bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu si cillerile sabit olmayanlar satış bede linin paylaşmasından hariç kalırlar, Alikadarların işbu maddesi kanuni: ye ahkâmma göre (o tevfiki hareket | etmeleri ve daha fazla malümet ak mak isteyenlerin 932-1773 dosya nu marasile memuriyetimize müracaat i derecede tarafı Kalamış Fener ları ilân olunur. MÜZAYEDE İLE SATIŞ Temmuzun 29 uncu cuma günü sabah sast 10 da Beyoğlunda Tak- | simde Sıraservilerde Romanya Kom solutosu ittisalinde sabık Madam La Baronde Hüpşün yirmi numerolu hanesinde ve ahiren baron de Klozi İ yer'e nit olan bilcümle müzeyyen 0$- İ yalar müzayodı Lui sex çekimde yer) fabrikası mamulâtindan mü | kemmel salon takımı korbeyi şeklin İ de zarif diğer bir salon emsalsiz ma hun ağacından (Subrisr) fabrikasr nın Fransız yazıhane takımı Lui S- İ ex ve lâke gayet güzel yatak oda ta- kımı 18 parçadan ibaret zengin ye- İ mek odu takımı Lui Filip hakiki Se- ve vazoları, çin ve kanton vazolar, Bakara su takımları eski opok ko mod ve dolaplar, markiteri masalar akaju salon vitrinleri, artistik tablo lar, salon için şık mobilyalar, Ameri kan ceviz ağacından mamul yatak odaları, sahibinin sesi markalı salon gramofonu bronz ve kristal avizeler heykeller, kristofi sofra talsımları,de laplar, sobalar, Edirne ve sedefli ta- bureler vesair lüzumlu eşyalar. Kon sere mahsus Alman piyanosu tefer- ruatlı gayet nadide banyo odası, A- cem ve Anadolu halıları ve secende- leri pey sürenlerden 100 de 28 te İ minet alınır. yerde köşk kiralamalarının 8€- le ma- halle aralarında barınamaya- caklarını biliyorlar... Turhan — Buraya nereden geldile, Orhan — Bunu bilen va: mı? Dilâver — Bunları Li lan bir düşman veya düşman- lar var.. Orhan — Hariçten mi? Da hilden mi? Dilâver — Tabit hariçten... Onun veya onların taarruza geçmelerile ara sıra köşkte bu kıyamet kopuyor... Turhan — Bu harici düşma- na niçin kapı açıyorlar? Dilâver — Orasını bilmem. Orhan — Hariçten içeriye girmeye çalışanlar olsa sokak kapısı önünde gürültüler kop- maz mı? Böyle bir şey duyul- muyor. Ne fenalık varsa bu fe- İsat içeride kendi aralarında kaynayor.. Dilâver iki kardeşin ko'la- rından tutup sıkarak; - Haydi bir cesaret göste-

Bu sayıdan diğer sayfalar: