5 Aralık 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

5 Aralık 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet vmdesi #MİLLİYET» tir 5 K.EVVEL1932 ldarehane: Ankara caddesi, 100 Ne. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Mi Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdere ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için © Hariç için LK LK. 3 aylığı 4— s— s , 19 u— 2. 4— 2 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen uüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya alt işler için müdiriyete mürmcaat lir. Gazetemiz ilânların me- “'uliyetini kabul etmez BUGU NKU HAVA bugün hava bulutlu ve mütehav vil rüzgârlı olacaktır. Dün tazyiki nesimi 769 mili metre, hararet en çok 16, om az Z Çatlıyacağım!. İstanbul spor mıntakası bun dan sekiz on ay evvel esen bir lodos rüzgârile hazan yaprağı gibi sallanırken ve oradaki ku- Tüpler. ve adamlar - bilinmez hangi hünerli değneğin tesiri arma kadar tecavüzlerde bulu Burken garip bir hâdise olmuş- tu, Bu hâdise : İstanbulun iki büyük kulübünün (Fener ve| Galatasaray) mmtakadaki ida- recilerle geçinemeyerek likten çekilmeleri ve Beşiktaşm da bunlara iltihakı idi. O zaman mıntaka işlerini tedvir eden zihniyet. bunun spora karşı bir ihanet olduğu- bırakıp gibi, Şişli gibi bilmem ne gibi yabancı unsurlarla oyun yap” tıklarından tutturarak umumi merkeze, hususi o merkeze, âli kuvvetlerin başında bulunan ze vala bir hamiyet cinayeti haber verdi... O zaman bu mesele bir (me-sle) olmuş ve zamanları ancak büyük işler halline mün hasır olan zevat bile bu küçü- cük işle işgal edilmişti. O za- man bu üç kulübün bilhassa ya bancı ve gayri Türk kulüpler- | le teşriki. mesaisini bir milli günah telâkki eden bir sabah refikimiz (Türk gençliğini ib- mal edip gayri Türk unsurları himaye eden) bu üç kulübe kar $ı ağır ve uzun makaleler yaz- dı... Bugün ra görüyoruz... Ayni sabah refikimiz on ay evvel tur | | fa telâkki ettiği bu gayri Türk ve ecnebi kulüpleri diğer gayri İ müttefik Türk kulüplerile bi İ leştirmiş. kendi himayesine al- Mış , turnuva maçları yaptırı yor ve bu suretle onların inkişi frma yardım ediyor. O kadar | resmi lik maçları kendisini ba gayri federe kulüpler kadar iş- gal etmiyor. Bu ne hikmettir İ yarabbi!. Acaba hamiyet hisle- rimiz veya hamiyet | miz mevsime mi tâbidi: dün bu maçların senelik fikstü rünü de görünce dayanamadım. Sussam çatlayacağım.. Tabii şimdi bu yazıma sütun lar dolusu lâfla mukabele edi- lecek amma iş mahiyetini de- Giştirmez. Bir sene evvel Fener ve Galatasaraym yaptığı hare- keti - iyi veya kötü * tenkit e- den gazete bir sene sonra bu hareketi inkişaf ettirmeğe çalı- iyor ve onu himaye ediyor. Ne sihirdir ne keramet?! Bize seyyah gelmi- yor. Neden? Dört ay evvel Akdeniz tari- kile Marsilyaya giderken vapu rumuz (Sicilya) adasınmbir İmanı olan (Katanya) ya uğ- radı, Vapura İtalyan polisi gir diği zaman ben güvertede dola şıyordum. Metrdotel bir aralık bana geldi ve pasaportumu iste di. İtalyaya çıkmak niyetinde olmadığım için pasaportumda İtalyan vizesi yoktu: — Ben İtalyaya çıkmayaca- ğım.. dedim. Fakat o: — Zararı yok! Polis bütün pasaportl, görür. Cevabını verdi. Tabii ben de pasaportu verdim. Beş dakika sonra iade edilen pasaportumda İtalyan toprağma çıkabilmek müsaade sini havi bir mühür vardı... Herkes bilir ki Avrupanm en sıkı ve sert zabıtası İtalyada- dır. Buna rağmen (İtalyanlar değil memleketlerine (girmek için vize almış © olanlar, hattâ girmek istemeyenlere bile böy- le bedava müsaade veriyorlar. Vapur o limandan kalkıp Na poliye geldiği zaman tabit hiç raya birkaç para bıraktım. Bizde ise mesele ie 2 sinedir. Vize işi bir mal selesi ve bir exmniyet e dir, Bu, böyle oldukça zevk için dolaşan ve zevk için para yiyen adamlar kendilerini bir sürü sı kıntıya sokmak istemezler.. Buiş en kolay şekilde ve kimseyi tedirgin etmeden nasıl halledilir orasını düşünmedim amma memleketinde kuş uçar- ken hüviyetini arayan İtalyan polisinin yaptığına bakıyorum da bizimki kadar basit bir mem lekette hele yerliden yabancıyı çocukların farketti erde sey | yahlara böyle kolaylıkar neden yapılmaz bir türlü anlayamıyo rum. — ELEK sını zayi eyledim. Yenisini alacağım İ dan hükmü olmadığını ilân eylerim Sirkeci: o Baki Kaç gündür sustum. Fakat | düşünmeden şehre çıktıni ve o- | Beyin ZAYİ — 4537 No. lu araba plika MİLLİYET “PAZARTESİ --5-“KANUNUEVVET”* Karagöz nun gibi mütemadiyen karşı | uğraşacağız... Fena değil, uğra | şalım, Bu karar üzerine son neş riyatı birer birer ele alarak bu | meseleyi bir daha tavziha çalı. | şıyorum. Günün birinde - 3 Teşrinisa- ni - bu sütunlarda Bursadan ge len bir havadis çıkıyor. Avukat Rahmi Bey isminde bir zat Bur sa Belediye Rei ziyaret ile Karagöz bahsine ait neşriyatı takip ettiğini, bir mezar yapıl- masından © vazgeçilmemesini, çünkü mahut mezarın hakiki bir mezar olduğunu söylemiş ve kendisinde tarihi malümatın mevcut olduğunu da ilâve et- miş. Buraya kadar bir diyeceği miz yok , Mevcut neşriyatı oku | yan Rahmi Beyin vereceği tari hi malâmatın ne olduğunu öğ- renmek elbette istifadeli olacak tır. Yazık ki Rahmi Bey bu! noktayı izah etmeyerek bizim gibi düşünenle, rm bu husustaki fikirleri mamile yanlıştır. Esasen iddia. larını hiç bir vesikaya istinat et tirrr “den yaptılar, Halbuki ben Karagöz vardır. Ve yaşamıştır diyorum. Senelerden beri ğık dan ağıza, ecdattan ensale inti kal eden rivayetler hiç bir za | man alan olmaz.” diyorlar. Yani vesikasız buldukları iddi- alarımızı cerh için bize bir ta kım kuru sözler söylemekle ik fa (ediyorlar, OVe bu sözlerile bize yalnız bütün ya- zılan şeyleri okumaya vakit vali ee kanaatini veriyor lar. Herhalde okusalardı tarafı vesikaların öne tarzda söylemezlerdi. Ayni münasebetle | Muhlis Sabahattin Beyin de bu bahse | karıştığını öğreniyoruz. Rahmi | tiğ ri de hemen hemen ayni meal- de. Bu suretle Karagözün musi | cevap vermeğe lüzum yok. Teşrinisani 5 tarihli “Cüm- huriyet” te gayyur muhbir Mu sa Bey de bu bahsi tazeliyor. Kendisinin Baklettiği Rahmi Beyin sözleri arasında: “Hiç eski dap cümlesi var. Bizim de anlatmak istediği- miz bu değil sanlar yaşamay: mazlar, Netekim de yapmamış lar. Yenilerden biri çıkmış, bir mezar uydurmuş. Biz de bu me zarın uydurma olduğunu anlat maya uğraşıyoruz. Âh! Rahmi Beyefendi “Türk temaşası” nın Karagöz faslı. yahut hiç ol mazsa bu sütunlarda neşretti- im bir iki yazıyı lütfen okusay noktai nazarmı güden | lesinide bu. zat: Muhlis Sabahattin Beyin sözle | Şeyh Küşteri'nin müritlerinden birinin bu oyunu temadi ettirdi ğini ve vefatmda kendisine Ka kisinden değil, öyle olsaydı ha | ragöz namile bir taş dikilmiş ol İdi neyse, kendinden bahseden | mak ihtimali” Muhlis Sabahattin Beye ayrıca ! halletmek istiyor. Halbuki bun dan evvel kâfi derecede vuzuh- İla ispat ettiğimiz veçhile mezar | çok yenidir, Ve böyle bir ihtima hsi Anlayana Sivrisinek Saz Yarabbi anlaşmak ne güç | dınız ne olurdu? Ben itiraf ede- şey... Yoksa bahis Karagöze | yim yalnız Sacıyerden bir mu- ait olduğundan bizim nasibimiz | allim tarafından gönderildiğini de ona benzemek mi? Biz de © | yazdığınız yazıyı okumadım | zannederim, Onu hatırlamıyo- . | mızdakilere söz anlatmakla mı | rum. Bulursam onu da okur ve | lâzım gelirse ona da cevap ve | ririm. Fakat sözleriniz arasın- da bu yazılara cevap veren çık madı derken kullandığınız sıfat lardan dolayı derhal ilâve ede- yim ki bu kayıttan kendime bir paye vermek istediğim mâ- | nası anlaşılmasın. Fazla olarak Köprülü zade Fuat Beyefendi de 10 teşri te çıkan beyanatlarile bu mese ledeki düşüncelerini bir defa | daha sarahaten ortaya koydu” lar, Ve Hazım Beyin iddiasınm da hakikate uygun olmadığı meydana çıktı. Mesele bu vaziyette iken 13 Teşrinisani tari il ani tarihli Vakit” zatın da Bursa Belediye Rei: ne bir mektup yazdığını öğreni yoruz. Bu mektubunda Mithat Bey Bursada taptan bahsediyormuş. Kita- | bın ismi de ““ bı Kara Oğuz" imiş. O halde pek yeni bir kitap demek. Zira böyle serlavhalı bir kitabın ne derece eski olabileceğini kolay kkla tahmin edebiliriz. Mithat Bey ayni Bursalı Efendi ağzından da naklediyor ki burunla da yeni bir rivayet karşısında“ kaldığımıza hük- metmek zarureti hâsıl oluyor. Ve gene mazi aydmlanmış ok muyor. Şimdi bu bahse dair evvelki günkü “Cümhuriyet” en son Yazıya gelelim. Bu yazı- dan da Bey isminde bir zatın: Küşteri'nin müntesiplerine maddeten anla” | hasipliğe Hayri ve azalıklara Şe | tabilmek içim, hayal suretleri: kullandığını ve Karagözün as- lınm efsane ölduğunu” iddia et gördüğü bir ki- 'Hayat ve menakı: asen hususu bize kahveci Seyh Hakkı te çıkan Abdurrahm an Mümin “Şeyh Unavvaf yollarmı iğreniyoruz. Mezar mes& “Herhalde hi öne sürerek Karigözün tasavvufi mahi- damlar yaşamayan bir | yetine gelince o herhalde doğru şahsiyete mezar yaparlar mıy | dur. Ve çok ehemmiyetle telâk İki edilmelidir. Çünkü Karagö- zün terkibi bir şahsiyet olduğu Evet eski in- | nu ve bu suretle timsali bir kry a mezar yap- | mete malik bulunduğunu iddia edebilmek için mevcut delille- rin en kiymetlilerinden biri de budur. Mevcut bir şahsiyet me ziyetlerine karışık bütün kusur larile bir insandır. Fanidir. Ve fani bir insan biç bir zaman böyle remzi bir mana ifade ede mez. “Türk temaşası” Si ettiğimi gibi Karagöz yalnız oda taf- 7 Birinci Kânun Çarşamba ELHAMRA ve MELEK Sinmalarında ayni zamanda İstanbul'da İpektilm stüdyosunda yapılan ilk Türkçe sözlü tnuszzüm (il BİR MİLLET UYANIYOR Rejisör: ERTUĞRUL MUHSİN - Filmi yazan: NİZAMETTİN NAZİF Baş rollerde; NAŞİT - ERCÜMENT BEHZAT - EMİN BELİG - FERDİ TAYFUR - ATIF Beyler EMEL RİZA - KEVSER HANIMLAR. Dikkat: Çarşamba müsamereleri için biletlerinizi şimdiden aldırınız. Bu film için bütün serbest dühuliye kartları muteber değildir Seyrisefain spor klübü Seyrisefain Klübünün umumi kongresi dün Seyrisefain İdaresin de yapılmıştır. Kongre Riyasetine İşletme Müdürü Bürhaneddin B. intihap edilerek Heyeti İdare ra- poru ve Futbol | Kaptan: İlhami Beyin Futbol şubesinin futbol takımının muvaffakıyetle- rinden bâhis raporunu o okumuş ve memleket dahil ve haricinde bırakan futbol takı- ili seyahat yapması dan bahsetmiştir. Müessi heyeti umumiye futbol şubesinin #fakıyetlerini kemali şükran İn karşılamış, futbol takımına ve kaptan İlhami Beye teşekkür edil miştir. Bundan sonra Denizcilik Şubesinin önümüzdeki mevsimde mutlak surette faaliyete geçmesi hakkında karar verilmiş ve bazı azalarm tenis şubesinin de küşadı hi arzu ettiklerini bildirmişlerdir. | Bu hususta yeni heyeti idareye lâhiyet verilerek İdare Heyeti in- tihabma geçilmiştir. İntihabat neticesinde — Birinci Reisliğe Emin Âli, İkinci Ee Muzaffer, Umumi Ki Ce mal, Umumi Kaptanlı rafeddin, Münip, o Ayet ve Fethi Beyler seçilmişlerdir. Musiki dersleri Cumhuriyet Gençler Mahfili Musiki Şubesinden: ! Mahfilde me musiki ders- leri açılmıştır. Keman, piyano, ve imusiki nazariyatı (solfej) kesm- ları üzerine mürettep bu derslere herkes iştirak edebilir. Keyrt Cu- marteti, Çarşamba günleri 16 dan 20 ye kadar ve Cuma günleri bahtan akşams kadar o Mahfil Beyoğlu Cümburiyet Halk Fırkası Merkezindeki dairesinde icra edil insanlara o remz anlatmak için canlanır. Bu sebepten de onun kalıba mühtaç olmayan ruhunu ona bir âbide dikmek le kabildir. Onu bir mezara sok mak onu öldürmeğe si etmektir. Onun maddi mevcudi yeti yoktur demekle biz ona ma nevi bir mevcudiyet vermek, o- nu daha büyültmek istiyoruz. Fakat nasıl dert anlatmalı bil- ü iniz anlayana “Selim Nüzhet Şarkılar kıraliçesi AR olan yeni başlamıştır. eserler Muhit Bu kıymetli o aile ve mektep Yeni mecmuasının Kânunuevvel nüsha- | 4 nefis bir kap içinde çıkmıştır. Bu nüshada birçok kıymetli yazı- lar ve kadın, moda ve çocuk sayı: | faları vardır. Şen Çocuk Çocuk mecmuası olan © (ŞEN | ÇOĞUK) un 12 nci sayısı da çık- | miştar. » İçinde dünya çocuk edebi Bilgisi, büz faydalı bil. | | ize şen fıkralar vardır. Yeni Türk Mecmuâsı| Halkevinin çıkarmakta oldu- ğu (Yeni Türk Mecmunsı) mun ü- | | güncü sayısı intişar etmiştir. Mülkiye Mecmuası Mülkiye mecmuasının yir- wi birinci sayısı dün çıkmıştır. Kıymetli yazıları ihtiva eden bu en güzel mesleki mecmua- İn bu sayısının neşri mekte- İ bin 56 mer yıldönümüne rast- lattırılmıştır. Bu nüsha-Mülki- yenin bütün nüshaları gibi - çok kıymetli yazıları ihtiva et- epi Tavsiye ederiz. ÜSTAT SAMİH RİFAT'a ürk Şir Kralı Filorinalı Nâzım ZAYİ — 1454 sicil numerolu ara bacılık ehliyetnamemi kaybettim. Yenisini alacağından hükmü yok- tar, Şehremininde 15 No. lu Ziyn oğlu Yusuf. hanede GİTTA Bu Perşembe akşamı ARTİSTİK te adın Severse filminde arzı endam ediyor ve bütün İstanbul halkı ta- rafından terenüm edilecek “ Sil'on perd son. cosur , tangoyu oynayacaktır. Haşiye: Galu müsameresi biletleri satılmağa Bugünden itibaren pay ŞİK SİNEMADA Bu senenin yeni ve en çok beğenilen filmi AŞKTA GALİP JEAN MURAT ve KATE DE NAGY tarafından Fransızca sözlü büyük film Bu akşam saat 21,30 te FRANSIZ Tiyatrosunda meşhur piyanist ARTHUR RUBİNSTEİN'in İlk büyük gala konseri verilecektir. Önümüzdeki psrşembe günü saat 18 de matine olarak VEDA KONSERİ Üçüncü İcra Memurluğundan: Paraya çevirilmesine karar verilen Fı yeni handa açık artırma suretile sa» tılacağından talip olanların: orada hazır bulunacak memera müracaatla ri ilân olunur. Beyoğlu Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesinden: Kasımpaşada Su- ruru yokuşunda (2) No. lu hanede #akin iken 249-932 tarihinde Fran- sız hastahamesinde vefat eden Medi- ha Hanımın terekesine mahlemece vaziyet edilmiştir. Tarihi ilândan iti baren eshabr matlüp ve alâkadara Rin bir ay ve mirasçıların üç ay zar finda Beyoğlu Dördüncü Sulh Hu kuk Mahkemesine müracaatları lüzü mu ilân olunur. ÂDEM ve HAVVA satırlarda ne kuvvetli bir samimi- yet ifadesi. nekadar içten ge İen bir itiraf kokusu duyuyordu. Eğer Denizin izini bulmaya, di- mağını işgal eden muâmmanın düğümünü çözmeye, (hakikati öğrenmeye muvaffak olamazsa, anlayordu ki, kendisi için yeni bir üzüntü membaı açılacaktı: Şüp- be ve kararsızlık. İki ihtimal a“ rasında tereddüt etmek, hakikatin nedere olduğunu bilmemek en büyük azaptır...» Şimdiye. kadar hiç olmazsa tereddüt etmeyordu. Denizin masum ve günahsız ol. duğunu hatırına bile getirmemiş- ti. Fakat bu mektubun. dima ğında. onun lehine uyandırdığı şüpheyi e2meye yine eski kana- atini olduğu gibi mubafazaya da muktedir olamıyordu, Bir kanaa- ti sarsılmış fakat yerine berikisi- ni edinemedmişti. Düşüncelerine o kadar dalmış- Yaşar Nabi den bire gözlerinin iki küçük ve | yumuşak el tarafından kapandığı. | #ı hissetti ve ayni lâhzada, sebe bihi anlayamadığı bir korkuyla ürperdi, Cahide öyle geldi ki, kasına döndüğü zaman karşı da Denizi . görecektir. Ve bu ümi- di.bir müddet muhafaza edebil mek için derhal'dönmedi. . Sonra yavaş yavaş; adeta bir hayal in- kişarına uğramaktam Korkark ba şını çevirdi ve karşısinda., İclâli gördü. — Beni; hiç 'beklemiyotdun de- gil mi? Ayol, insan bu derece kaybölür mu? Fepimiz merak çindeyiz... Bu taraftan geçiyor. | dum, uğrayım dedi. Cahit memnuniyetsizliğini bel- Ni etmemek için kendini sıktı: ık iyi ettin, İclâl , İclâlin daima şen, daima ta- ze yüzü genç ve neş'eli bir te- besümle gülüyordu. | kaçmasını, gözlerini sağanağı Kimde boğmasın en bu kızın somurttuğdunu görme- iri | dön o güne kadar olan zaman parçasına çok feci vak'alar .sıkaş»; miş : olmasına rağmen İclâl yi ne şendi, Riyaya o kadar yaban- ca bir kızdı ki karşısındakinin ıstı- rabma bürmeten olsur. ciddi ve mâhzün bir tavir takınmasını hi” karşısında bir ğa geçti ve ona bir. şey sorma- dan üç aydan beri a iri ken- beysinin düğünü, Semihanın sınıfta na benzer bir sürü “ehemmiyet- siz vak'alarm © tafsilâtr Cahidi hiç bir veçhile” alâkadar etmiyor- du. Ve onu dinler gibi görünür ken ne söylediğini bile anlamı. yordu, Fakat sesisin ahenginde öyle kuvvetli Yat ( sevgi: $ . şısmda, tazyikinden © kurtulmuş bir şampanya köpüğü gibi yükse len neşe çağlayanile farkında olmadan O kederlerinin uyuştuğu nu hissediyordu. Esasen elâ- lin ruhu kadar yüzü de şendi. Açık kumral saçları, fazla pem- be yuvarlak çehresi ve gözleri, elâ gözlerinin içi bile gülüyordu. Cahit düşünüyordu. o Şüphe siz ki İclâl ğskte gecen vak'ala” pek samimi “ görüştükleri için vak'aları bütün tafsiltile ondan öğrenmiş olacaktı, Buna rağmen sıkıntılı ve o üzüntülü bir bahsi açmamak için İclâlin gösterdiği ihtimamı takdir ediyordu. Hayatında hiç: kimseyi kir maya; hiç kimseyle kavga etme- ye, darılmaya muktedir olmayan bu kızmen büyük meziyeti mu- hatabının: derdine (o hürmet et- mek, kimsenin işine karışmamak, kimseye nasihat vermemek ve Mani. e ramen ahidin. muhayyilesinde €s- ki, SE eski bir hatıra canlanı- yordu. Sıcak'bir yaz günü ge- niş bir bahçede, Havuzun kene rındaki çakılla döşeli yolda biri erkek, biri kız çocuk biribi- rini kovalıyorlar.. Ve erkek ço- cuk kız çocuğa yetişeceği Za- man beriki keskin bir parıyor ve sonraher ikisi gülü- yor, nefesleri kesilerek yere dü- şünceye kadar gülüyorlar. Bu kız çocuğun beyaza çalar sarı saçları, ve maviye çalar ye- şil gözleri vardı. Şimdi saçları" nın ve gözlerinin rengi daha ko- yulaşmış olarak karşısında gör- düğü gençkız yine o masum ço- cuk meş'esini muhafaza ediyor- sanı zanneden ve eş'esinden yap- madığı yaramazlık kalmayan ço- cuksa. yani kendisi, İri ne kadar bambaşka, ne r yaşar maktan bıkmış bir insandı. İhtirasım zehirile lekelenmemiş bu'şen yüzün vebu şen sözle rin bir serum (gibi kanına karıştı- ğını hisseder ve muhayyelesinde on beş sene evvelki hayalleri can- landırırken Cahidin dimağı ay" ni zamanda Denizi bulmak için bir çare aramakla meşguldü. Ve nihayet hatırına; gelen bir fikirle birden bire fırladı. Bu kadar" ba- sit bir şeyi mişdiye kadar nasıl hatırına getirmemişti. Artık şüp- besinin bir emniyete inkılâp etme- si bir gün meselesiydi. — Buldum, buldum.. diye se vinçle odanın içinde dönüyordu. Hayretten dona kalan ve bu ani değişikliği neye bilemeyen. İclâle izahat vermek lüzumunu bile hissetmeden he- men masası başıma oturarak şu mektubu yazmaya başi Maliye Vekiletinde..... Beye Aziz kardeşim, Benim için çok ehemmiyeti haiz bir mesele (hakkında sana bir angariyem var. Son üç a; fında defterdarlıklardan du. Havuzlu de oynarken memur olarak Deniz Hanım Ve edilmişse vazifesi halen ne rededir? Senin için elde edilme. si hiçte güç olmayan bu malü matı kabil olduğu kadar si le bana bildirmeni rica eder ve gözlerinden | öperim. Cahit Zarfı kapadı. Mektubu posta” ya götürmek üzere odacıyı ça ğırmak için zile bastı. Fakat sonra ge yeni ave çi Mektup gi Zarfı yırtı. "öle odacıya yazdı- ğı kâğıdı uzatarak telgraf çek- Hireiesimi kasli etti ve sonra ge- ve alarak. İclâle dön — Şimdi seni dinleyorum. de- & Cahit iki gün sonra Ankara dan bir telgraf aldı, Korka kor ka açtığı kliğıt kendisine Deni- | zin iki aydan beri Niğdede oldu- ğunu bildiriyordu. Demek ki De nizin bütün sözleri doğruydu. De- mek ki bu kadını haksız yere it ham etmişti. İçinde o zamana kadar bilmediği kuvvette bir 8 vinç uyandığını, bütün zerrele- rini bir haz ve neş'enin kapi ğını duyuyordu. Artık Deniz © Çektiği bunca ıstırap ve işkencelerden (sonra Denizde “te

Bu sayıdan diğer sayfalar: