6 Şubat 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

6 Şubat 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tir. 6 ŞUBAT 1933 İdarehane : Ankara caddesi, 100 Ne. Telgraf adresi : İst, Milliyet Telefon Numaraları! Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye iie © Mariç için LK LK 3 aylığı 4— — NE Ye iğ R, 4— '8— KE Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya mit işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz illnların me #'uliyetini kabul etmez. BUGUNKO HAVA. ilköy askeri rasat e e na. zaran bugün hava kısmen bulut- Tu ve sakin olarak devam ede çelktir. 5-1-933 tarihinde hava tazyi- idi 765 milimetre, on fazla hara- ret 6, en az İ santigrat. a alar Ame En masrafsız Yol!.. Belediye erkânmdan nekre bir zat ile görüşürken sordum: z — Beyefendi! En masrafsız İ yol hangisidir?.. Durmadan cevap verdi: — Hava yolları!.. Size ne?.. Son günlerde genç yaşta bir çocuğunu kaybetmiş bir baba i- İs hayli yaşlı maruf bir zat gö” Füşürler.. Yaşlı zat bağrı yam mış babayı taziye ederkender hi: — Benbu yaşta olduğum İ halde yaşarken gençlerin cena” — Size ne Beyefendi, Azra İutansın!, Vezüv indifaı!.. Napoli limanından gelip ge şenler. bu güzel şehrin yanıba- unda daimi bir beyaz bulut üf- | eyen (Vezüv) yanardağını gö ürler.. Vezüv sakin ve mülâ yim bir dağdır. İar çıkılır... Bugünlerde (Vezüv) yanar İağınm tekrar indifaa başladı. jin telgraflar haber veriyorlar. Yanardağı Oo mütehassıslarmın | Vezüv dağını tanıyanların id- Tasma göre bunun sebebi da" fin ağzımın daralması imiş: A- fiz daralmca dağda sarsmtılar, yürültüler hissedilmeye başla” i ri | | ) mı, batakta mı yürüyorlar! İ ki süprüntülükler ne âlemde? | tü, patırdı olur mu?, | murları ile esnaf ve şoförler e- Kraterine ka" | İ meyiz de Vezüv yanardağına benzer | şeyler sezilemez mi?, Cuma tatili e le İ Belediyemiz bize bir garibe İ daha hediye etti. Zabtısi bele" diye memurları vapur ve tram vay şirketleri aleyhine cuma ta tiline muhalif hareketten dola” | yı zabıt varakaları yapıyorlar- İ mış. Bu haberi o kadar nâmü- lâyim ve mantıksız buldum ki, | büyük bir kaydı ihtiyatla telâk İ ki edeceğim ve eğer doğru ise: Eğer doğru ii bu işin İ çilerin istirahati için yapılmış bir şeydir. Belediyenin ceza al- İ ması için değil... Zabıtai bele diye şehir içindeki en ufak bir | ferde bile henüz sıhhat ve sü- | kün yüzünden istirahat temin edememiş iken âmme hizmeti- ne memur nakliyat şirketlerini cuma günleri kapatmaya kal- karsa işte o zaman hikmeti vü" cudile taban tabana zıt bir ha- reket yapmış olur.. Diyeceksi- niz ki; — Efendim! Kapatmasın am ma, ruhsatiye harcını versin!.. Öyle şey olmaz. Bir adamı hem cuma günleri çalıştırma" ya, hem de bunun için bir ver gi vermeye icbar etmek birlik- te gitmiyen iki şeydir. Belediye bundan evvel: 1 — Taksi snatlerini doğru yazıyor mu? 2 — Otomobil sür'atleri ka- munun emrettiği derecede mi|, | R: 3 — Bütün şoförler ehliyet- nameli mi?, 4 — Otomobiller seyrüsefer talimatına riayet ediyorlar mı? 8 — Sokaklar temiz mi?. İs- tanbullular, çamurda mı, taşta 6 — Tanzifat hizmetleri yo- lunda mı?, Mahalle aralarında" 7 — İnşaat ve tamirat her yerde şekli kanunide mi?. İ 8 — Meyhane, barlar, fenni ve sıhhi şersiti haiz mi?, $ — Sokaklarda gece gürül 10 — Tramvaylara asılanlar, atlayanların adedi ne nisbette artıyor?, 11 — Umumi yerlerde, si- nemalarda, hattâ tünelde siga- ra içilmiyor mu?, 12 — Sütler ne halde?. (yüz de kaç su ve kola var?) 13 — Lokantalar. birahane ler, aşçılar, hamamlar, oteller, temiz mi?, 14 — Zabitai belediye me rasmdaki münasebetler ne şekil de?.. Bunlara bir baksa, öyle me raklı, öyle şayanı mütalea vak” alara tesadüf eder ki tarif ede- mem. Ee Şirketi Hayriye, Tramvay, Seyrisefain aleyhine zabıt yapıp dava açmaktan ne t. Suyu dökmekle toz ede Ne ek RE Bütün bun ları kaydı ihtiyatla yazıyorum. Çünkü hâlâ böyle bir şey yapı: | , labileceğine inanmıyorum. MİLLİYET PAZARTESİ Büyük şair Abdülhak Hâmidin yıldönümü Dün Feyziati lisesinde parlak bir merasim yapıldı Abdülhak Hâmidin 82 nci yıldönümü münasebetile dün yeyin merasim., Büyük şair Abdülhak Hâmidin 82 inci yıldönümü O münasebetile | Bu, o demektir ki şahikasında bu- dün saat 16.30 da Feyziati Lise- | İutların Yuva yaptığı efsanevi bir sinde bir merasim yapılmıştır. Merasimde Abdülhak Hâmit ve Refikası, meb'uslardan Süreyya, | Hamdi, Rasim, müderris Ağaoğlu Ahmet Beylerle Halit Ziy: Şehabeddin, Hüseyin Siret müderrislerinden Şekip ve müder- mektep müdür | ya mensup birçok hanımlar, bazı zevat ve mektep talebeleri bulun- muşlardır. Evvelâ Feyziati lisesi Müdürü Hıfzı Tevfik Bey söze başlıyarak büyük şairin ed İ deki mühim rolüni misafirlere teşekkü Hıfzı Tevfik Beyden sonra Ce- nap Şehabeddin Bey | bi söyledi ve ezcümle de Namık Kemal ile Ekrem cere- yanlarını izah ederek Hâmidi an- İamaktan âciz kalan kürli ..n karşı Hâmidin ından sonra kürsüye Sıvas'ın karlar altında bir manzarası Sıvas'a Çok Kar Yağıyor SIVAS, (Milliyet) — Bayramdan evvel başlıyan kar elân de vam etmektedir. Cenap Hâmit devrin. muhafaza- kudretli onlara nasıl kabul ettir. miye muvaffak olduğunu anlattı. gelen İsmail Müştak Bey de hitabesine su suretle başlamıştır: Üç, dört gü — “Hümidin — huzurundayız. İ dağın eteklerindeyiz. tir ki koynunda fırtmaların yaşa- yıp kaynaştığı ilâhi bir derinliğin önündeyiz.” Müştak Bey, Hâmidin Türk üs- | lüp ve beyanında vücuda getirdi- ği inkılâbım bir mucize olduğunu ilâve etmiştir. Ismail Müştak Beyden sonra talebeden Burhan Sıtkı © Efendi Makberden bazı parçalar okumuş ve Feyyaz Behiç, Ahmet Halit E- fendiler de Hâmidin şiirlerini oku- muşlar ve çok alkışlanmışlardır. Müteakiben Behçet Kemal Bey de gençliğe tercüman olmak üze- re ve hemen Yazmış olduğu güzel | bir şirini okumuştur. Şiir bütün davetliler tarafından alkışlanmış ve Abdülhak Hâmit | Bey de bilâhare kendisini bularak | tebrik etmiştir. Merasimin sonunda Tezer pi- yeni talebe tarafmdan muvaffakı- | Yetle temsil edilerek müsamereye nihayet verilmiştir. Büyük şaire Feyziati Lisesi Mü. dürlüğü tarafmdan 33 parça eseri ir cilt halinde hediye edil- denberi kar Hikâye Bana da lütfen| Bir haber — Şarlot nerede? — Bilmem. — Sana diyorum. Sana söy” Tüyorum. Şarlot nerede? — Ne bileyim azizim. — Dikkat et sana soruyorum Şarlot nerede? .- Tuhaf amma. Ben bilmi yorum dedikçe o ısrarla soru” | yor. “Şarlot nerede?” Ne bile | yim ben? Şarlotu görmeyeli bel | ki iki sene oluyor. Sonra Şarler | tun nerede olduğunu ben mi bi | lecektim yoksa o mu? — Şarlotun nerede olduğunu herhalde benden ziyade senin senin bilme lâzım gelecek, - Ben biliyorum. —E.. Biliyorsan, Ne soru yorsun?? Sustu. Biraz sonra: — Yahu dedi mersk ta mı m — Merak ediyorum amma sende tuhaf bir hal var. Sora" yım mı sormıyayını mı?, diye düşünüyorum. Beni kolumdan yakaladı, O- danin bir köşesine çekti ve “din le” dedi. — Şarlot Pariste. Pelikan barda, yüksek bir sandalyanın üstüne oturmuş Şeri dö Kobler İ içi — Vallahi. Bu öyle tuhaf, öyle anlaşıl maz bir şey ki. Şarlottan bana ne, Pariste ise ne olmuş, Sonra neden Pelikan barda? Veya w rada ise ne olurmuş sanki? Ni- İ çin Şeri dö Kobler içiyor da Şe İ ribrandi içmiyor? Ferit çoşmuştu. — Azizim dedi. Şarlotun Pe Tikan barda yüksek bir sandal yanm üstünde Şeri dö Kobler içtiğini Allah aşkıma kimseye söyleme, — Bana ne? Gerçi Feridin Şarlota karşı | birer kadeh Şeri dö kobler, Kap zaafını bilirdim ve Şarlotun bir | tan: den bire ortadan kayboluşu Fe rit üzerinde nasıl sarsıcı bir te- sir yaptığını görmüyor da deği İm. Fakat iki sene sonra Peli- kan barda olduğumu ve Şeri dö kobler içtiğini nereden haber almış ve bu haber niçin bu ka" dar hayret tevlit ediyor? Bura 81 meçhul, Asıl merak etmek sırası şim di bana geldi. — Ferit dedim, Muamma gi bi konuşuyorsun. Yerinden fırladı, Parmağını dudaklarına götürerek: — Susssi dedi ve bir fır tma gibi an çıktı gitti. Arkasmdan seslendim. Bağır dım. Çağırdım. Ardma bak maksızın koşarak uzaklaştı. Kaçtı. Bir Ser dönmedi. — Deli, dedim. Evet Ferit mutlaka çıldır mıştı, Ya ben ya o. İkimizden biri mutlaka imi kaybetmiş olacak. Ben Feridin bu bir türlü a kıl erdiremediğim garabetini tahlil ve anlayabilmek için bü- tün gece uykusuz kaldım, Sinemacilık dünyasın en çok sevilen iki yıldızı MAURICE C HEVALİER- JEANETTE MAC DONALD Dünyanın en büyük rejisörlerinden ROUBEN MAMO- ULİAN tarafından yapılan Bu Gece Beni Sev!! filminde bütün kalpleri, aşkla - zevkis - meşe ile teshir edecektir. Çarşamba akşamı MELEK ve ELHAMRA siremalarında Istanbul Belediyesi Şehir Renkli Darülbeday' Temsilleri Fener Bugün suvare | sant 2130 da İL LI hu Nakleden: Ertuğrul m ig defaya mahsus. Yeni İcra ve İflâs Kanunu Şerhi Va 3 Kayseri Mebusu: SAİT AZMI Tokat Meb'usu: NAZIM İZZET akıyor «eğ! Pek yakında çi ge hafta filin geçmişti. Feride Kaptanda m Yerinden fırladı. Y. geldi, Me kıracak gibi sıkıyordu. sordu — Şarlot nerede? Derhal cevap verdim. —Şarlot Pariste. Pelikan bar da Şeri dö Kobler içiyor. Sevinçten bayılacak gibi ol- du ve bana: — Otur dedi. Kaptan bize — Vermut olmaz mı paşam. Vermuta razı edinceye ka dar hayli erkıntı çeletim. Bir, iki, beş, sekiz. Vermut- lar içildi. Bir tek kelime konuş muyordu, Ben de eve geç kaldım. — Ferit ben gidiyorum. der dim. Hiç te itiraz etmedi, Güle güle dedi. Yalnız Şarlotun nerede olduğunu unut ma ve kimseye söyleme. Zavallı Feridin aklını kaçır dığına artrk tamamen kanaat hâsri etmiştim. Bir gün matba ada oturuyordum. Bir mektup getirdiler, Paristen, Açtım. İm | za: Ferit, İçinde aynen şu sa” tırlar yazılı: “Azizim, Paristeyim. Peli- kan barda yüksek bir sandalya üstünde Şarlotla. karşı karşıya Şeri dö kobler içiyoruz.” Uzun uzun düşi ndüm. Anla yorum. Siz bu işin içinden çıka bilirseniz bana da lütfen bir ha Yeni eserler Şarkın Güneşi şar etmiştir. Karilerimize tavsiye ederiz. Yeni Türk Mecmuası Yeni Türk Mecmuası'nın şubat | nüshası kıymetli münderecatla in. | tişar etmiştir. Kaçak rakı Ve sigara On günde nekadar yakalandı? İstanbul inhisarlar baş müdi riyeti takip memurları tarafın” | dan on gün zarfında mühim mikdarda kaçak eşya ve rakı meydana çıkarılmıştır. Bu me yanda Ayasofyada Yerebatan mahallesinde İliko'nun evinde memurlar tarafından yapılan a rama neticesinde 50 kilo şarap ve bir mikdar likör ve gene bu civarda Mişelin evinde de 29 ki lo şarap bulunmuştur. Beyoğ- lunda Kalyoncukulluğunda otu ran İlya isminde birinin bilâ ruhsat rakı sattığı görülmüş ve cezalandırılmıştır. Üsküdarda meşhur kaçakçılardan mart do kuzu namile maruf olan Hali- lin evinde bir arama yapılmış, birçok sigara kâğıdı ve kaçak tütün bulunmuştur, Kendisi ya kalanarak İhtisas mahkemesi" ne sevkedilmiştir. Gebze, İzmit Tuzla. Adapazarı yolcuların- dan Hasan Efendiden 213 pa- ket köylü, Mehmet Ef, den 200 paket halk, İbrahim Ef. den 15 paket köylü, Bedri Ef. den 95 halk, Ahmet Ef, den 100 paket köylü, Eflâtun EF, den 100 paket köylü, İbrahim Ef. den 200 paket halk sigarası çantalarında bulunmuş ve mü- sadere edilmiştir. Köprüde Ha san Efendiden 250 paket köy- lü, Beyoğlunda Marko Efendi- den 185 halk ve köylü ki fendiden 86 paket köylü, Unka panında Bürhan Efendiden 43 paket köylü, arkadaşı Ahmet e fendiden 4 paket asker sigarası balka satarken görülmüş ve a- rama neticesinde bunlarında i ln Milliyet'in edebi roma, FELEK | Gönderdiğim MAKEDONYA Aşk, Güvercinlere hizmetçi kızlar em veriyorlardı, Kümeslerin arka ından dolaşarak dar ve basık bir yığmının önünde üç “dam ayakta duruyordu. Az ötede İİrganlarla kalın bir oduna sıkı sıkı yağlanmış bir adam yerde yatıyor “ Kemik kıran bu sahneye hay- — Niçin bağladınız bu adamı? Mahmut Bey şakrak bir kahka ge attı: — Bunu size kendisi izah et Zaten bunun için bağlarını at çalınmıştır. evvel Faik le (1) ava gittiğimiz zaman i taşıyan hayvandır. > Ayakta duranlara başile bir işa- Kin, Politika ve Kan. Müellifi : | Nizamettin. Nazif sansar İnam bilekli bileklerine ka va oturmuştu. Sergüzeşti o kadar uzun de; Fakat oldukça mühimdi. Dedi — Gece yarısından evvel m idi, sonra mı idi bilmiyorum, Derin | bir uykuya dalmışım. Birden bire zelzele oluyor sandım. Müthiş bir sarsıntı ile uyandım. Uyandım am | ma, haddin varsa kımılda,, kıskıv- rak bağlanmıştım. Ben ahırm için de yatarım. Duvardaki kandil yanı yordu. Bir de ne göreyim? Sizin Hasip, elinde kocaman bir Kara dağ tabancası bir dizini göbeğime dayamış bana bakmıyor mu? Kor- kudan az kalsın kalbim duracaktı. Ağzrma bir paçavra sokmuşlardı. Bağırmak bir tarafa, Nefes bile a- lamıyordum, Yanında bir adam da” ırk; benden yana dönmüş, atlara eğer vuruyor du. Hasip asker elbisesini çıkar- Kulağıma den selâm söyle” dedi. Sonra atla” tı ahırdan çıkardılar, bilmem nere ye gittiler. fotoğrafta Sivas karlar altında Bu sözler binbaşınm İ bir yıldırım tesiri yapmıştı. dakika kadar ne yapacağını bilem yerek durdu. Sonra o çılgm gibi koşarak evine dö: Hasip! Ha: ipi Hasip! diye bağırarak, kümesin, ağılın ve abr rm önlerinden geçti. Sokak kapısı nın yanında, evin bahçesinden tah ta bir perde ile ayrılmış küçücük bir avluya girdi. Burada tek katlı kulübe gibi bir yer vardı. Emirberi Hasip burada otururdu. Kapısının tokmağına #l attı, Kapı kilitlenmiş ti, açamadı.. Bir iki defa daha! — Hasip! Hasip! “ diye haykır dı Gene cevap alamayınca yarım adım kadar geriledi, sonra birden bire omuzlayarak kapıyı kırdı, ku lübenin içine, tekerlenir gibi, yu- varlanır gibi girdi. Yerde bir kuzu postu, bir kenar İ da içi kül dolu bir mangal, köşede | yorganı sarkmış bir demir karyo” | la... Ve duvarda asılı mavi bir jan | darma çeketi, üst üste düşmüş dört kartpostal gibi gözüne çarptı Sonra odadaki her şey silindi yalnız duvardaki mavi çeketi göre bildi.. Daha sonra çeket te ortadan | kayboldu. “Kemik kıran" den kıvılcrmlar fışkıran bu jandarma üniformasını göğsü İ iğnelenen kâğıt yağmaktadır. | me iliştirilmiş dört köşe bir kâğıda | dikildi. kaldı, Bu kâğıdın üzerine acemi bir el şu iki K kelimeyi yazmıştı: ya, Makedonyalıla” dn Eğer sabah sabah, daha yüzü” nü yıkamadan, uyku sersemliğile böyle bir hâdiseyi haber alan adam bir başkası olsaydı, muhakkak he- yecanından olduğu yere yıkılır ka- hurdı. Bu ne demekti? Hâsibin böyle we yarısı kaçmasına sebep ne ola ili Makedonyalıla- Bu iki kelimelik cümleyi şu kâğrdm üzerine karalayan ve sonra bunu bir ihtilâl beyannamesi gibi jandarma üniformasının üstü- ne iğneleyen kimdi? H mi? Herhalde o olacak tı. Anlaşılıyordu ki emirber Make- | donya ihtilâl komitesine mensüp: tu, Yahut, Makedonya ihtilâl ko- mitesi tarafından satım alınmiş bir adamdı. Fakat bu ikinci şık zayıf bir ihtimaldi. Üniformanın üstüne Hasibin sonuna kadar Makedonyalı olduğunu gös” teriyordu, Belki bir başka kâğıt, belki de herhangi bir iz bulurum düşünce- İ sile odada ne varsa altüst etti. Man | Aradan zannediyorum bir! ber, galı devirdi; Külleri karıştırdı, yor ganı, şilteyi, yastıkları didik didik etti. Lâkin bu bir beyhude zahmet oldu. Hasibin firarını aydınlata” cak ufak bir ipucu bulamadı. O 7a- man emirberle birlikte kaçan i adamın kim olabileceğini e Ken isine airaten bir ok gibi şu m saplamı Acaba, Nazif Beyin arabasile kaçan adamı bu adam mıydı? Yok- sa bütün bu vak'alar, hep Hasibin eli altından mi çılamıştı? Can sıkıntısile, ne yaptığını bil mez bir halde, bahçeye çıktı, Ho- murdanarak, mırıldanarak eve gir di. Önüne gelene çatmak için fır sat arayarak odaları dolaşmağa başladı, Fakat, kocasının tabiatini bilen Zeynep Hanım tertibatını al mış, evdekilerin hepsini bir tarafa sindirmişti. Binbaşı i san bulamsymca sür'atle giyindi. Bir çeyrek saat sonra, parlak çiz- melerini kamçısi lar'ın (2) mahallesinden geçtiğini görenler kendisini ürkerek selâm- ladılar. Nasıl ürkmezlerdi ki Hüse yi Muhittin Bey ateşe hazır bir o- büs bataryasını andırıyordu. Maamafih onun bu korkunçlu” , bu müthiş asabiyet ve hid- detini mazur görmek İâzımdı, Ma- kedonya çetecileri kendi çatısının sigaraları müsadere edilmiştir, Allame karargâh kurmuşlardı: Ko- lerden kimbilir kaç tanesine farkında alamadan olmadan kendi evindeki” ler yataklık etmişlerdi. Ah.. Bu entrikanın mânasını an layabilmek i için İnsanın evvelâ bir Kemik kıran olması lâzımdı. Ons bugün dünya zindan gibi geliyor- a. Yüzbaşı ile mülâzim, Baklacı yef'in tevkifini ondan nasıl sakla" mış idilerse, o da emirberinin üni- forması üstündeki kâğıdı onlardan sakladı. Yalnız (Deli Mahmut Be- ahırından iki at çalan asker fir “Hasip”) hakkında bir tev- iüzekkeresi kestirtti, köyünde çiftliğin peşine takan mülâzim “Fehim” altmış kişilik kuvvetli bir müfreze ile Pirim da ğr eteklerine doğru dolu dizgin yo la çıkmış bulunuyordu. Fehim bu civardaki Bulgar köylerini teker teker tarayacak ve takip esnasın” da icap ederse, Serez hududuna da geçerek Menlik'e, Petriç'e kadar sarkacaktı. evamı var) (2) Drama eşrafından bir aile. Şimdi Manisada oturuyorlar. (1) Şimdi İzmirde Göztepede o- turuyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: