20 Şubat 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

20 Şubat 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İdare ve Matbaa 24310 il © BONE ÜCRETLERİ: ni Türkiye için © Hariç için LK LK i: aylığı 4— — e, 78 vw — »M— 3— le miz | : | iie “Z Gele evrak geri verilmez — İİ üddei geçen müshalar 10 kur | 7 ştur, Gazete ve matbaaya wt | £ iler için müdiriyete müracaat | İ > dilir. Gazetemiz ilânların me İuliyetini kabul etmez. ii me HAVA Yeşilköy rasat merkezinden malümata hava temamen kapalı ve yağışlı devam edecek imiz nazaran esin ze yin vaziyeti i ve hakem heyetine tanıtan, rı a tepesinden tırnağma görülebilen hiç bir tara- | gözden kaçmamasıa elin- geldiği kadar çalışmış olan | muharrirlerinden üzelleri seçen hakem heye- rasından Peyami Safa Bey isabetsizliğe nhuriyet ; intihaptaki harekete © gelmiş olan matbuatını ve orada ya- ir kaç senedir olduğu gibi sene de (Cumhuriyet) gaze in tertip ettiği güzellik mü asına giren hanımları hal ellerinden tutup sah- & gezdiren, masanm üstüne p bir manken gibi evirip mın dört r sıraya #ip altmda bir çarşı esnafı ifa- desile “Şu endama bakın!” g bi hakikaten Peyami Safa Beyi bile utandıracak şekilde yazı yazan ilk gazete Peyami Safa Beyin hâlâ çalıştığı ve müdafa asımı deruhte ettiği (Cumbhuri- yet) gazetesidir. Eğer güzellik bahislerini dercetmekle mem- leket işleri ihmal edilmiş olu- yorsa bu ihmalin elebaşısı (Cumhuriyet) tir. Diğer Türk gazeteleri bariz bir isabetsizli- ğin, bir haksızlığın protestosu- | mu yapmakla meşguldürler. Kaşa göze ve vicdanlara te- cavüze gelince; şahsen bu taf- İ silâtm bu sütunlara dercini tas- vip edenlerden olmadığım hal- de itiraf ederim ki; “ben güze- lim!” diye ortaya namzet Çünkü şu eksiğin vardır.” ten- kidine de tahammül göze almıştır. Bir hakem heye- $i de intihapta lâübalilik eder, ve bele kendi teşekkülü şimdi- | ki gibi sakat olursa o da tenki- de maruz kalır. Bundan vic- danları muazzep olanlar mü- tenebbih olmuş demektir. Bir | daha isabetsizlik etmezler. A- ma haksızlık etmemiş olanlar benim kadar müsterih uyuyabi | lirler. Bir iki arkadaşile matbuat ve tahrir âleminde İ- Tim, mantık, ahlâk ve yüksek seviye inhisarını tapu kayıtları yanmış bir köy kırmda . tarla i| tesahüp edenlere mahsus tavır- larla uhtesine geçirmiye çalr- İ şan Peyami Safa Bey son sene- lerdeki yazı hayatında pek ra- hatsız görünmektedir. Kendi mevzularımn yüzde doksanmı bir arkadaşınm s6- viyesizliği, bir doktorun o vic- İ dansızlığı, bir müderrisin pi İ tavatsızlığı, bir piyesin rezilliği teşkil ederken hepimize mem- İeket dertlerile meşgul olmayı tavsiye eden bu zat bir iki se- ne evvel de futbolcülerimizin mağlübiyetlerinden dolayı w- tancından yerlere geçtiğini hay kıra haykıra yazmıştı. Bir kaç ay evvel de etrafı bizim gibi seviyesi düşük adamların sar- mış olmasından mütevellit 1s- trabını bağırmıştı. Şimdi de bütün Türk matbuatının iğrenç bulduğu manzarası onu fena halde muazzep ettiği için inle- mektedir. Eh, görülüyor ki; bu zat mus tariptir. O halde kendisi için her. | en dürüst ve akıllıca | hareket ş8Yı iğrenç, rezil, seviyesi dü K, vicdanısz ve ahlâksız bul- | h iktadır. Peyami Safa Beyin he k karşı yaptığı bu ağır zün halledilecek yeri bu nlar değildir. Onun için i- bu tarafını mesküt geçiyo. İYalnız meşgul olacağım şey eski oarkadaşrmızm va- Ms de dahil olduğum matbuat İ yazmış olduğu 107 cilt (1) ese- rin temin ettiği iratlarla geçin- mek üzere gazetecilikten çekil mek ve bu iğrenç muhiti kendi haline bırakmaktır. Böyle yaparsa kendisini se- nelerdir süren bir cehennem a- zabmdan kurtarmış olmaktan başka, hem hislerinde samimi olduğunu göstermiş, hemde bizi yersiz tecavüzler ve muh- taç olmadığımız lüzumsuz ah- lâk nasihatlerile bizar etmemiş tidir. Her sene aylarca bi. | olur. sayıfasmı bu güzellik mü. alarma hasreden ve son bakada baş sayıfasını ta- en bu bahse (o bağlıyan, daha dün Nazire Hanr- ta büyük bir boşluğun vücudü sezilecek, bir şeref noksanı gö- rülecektir ama bir eski arkada- şm istirahati namma seve seve illiyet'in edebi romanı: 26 çıkan bir | “sen güzel değilsin! | etmeyi | birlikte | i Vakıâ bu hareketle matbuat- | MİLLİYET v Verasetin kanserde | rol her zamandı şüncesini çelmişi oynadı insanların di Bugün b cinsi fena olan urların yaradılışı da veraset halk ve hattâ bazı bi bi mahfiller de işekarıştırılıyor.Bu nun böyle olduğu ilmi bir suret- te gösterilememiş ve yeni tecrü- belerden yapılan istatistiklerin neticeleri biribirini | tutmamıştır. bulutu uçuyor. . Bu meselelerden bir çok dava lar çi bu davaların nazari ve ameli ehemmiyetler ziyadedi Çünkü bunlar içtinaiyata ve husus evlenme gibi bususata te- mas eder. Ve biz bu meseleye w- mumi bir bakışla yanaşıyoruz. Umumiyetle hastalıklar ve hu susi olarak kanser üzerinde vera etin rolünü tetkikten nce vera- nı. telikiklere temel olan umumi bilgileri hatırlamak lâzandır. Bu bilgiler biyoloji alimlerinin otlar, radılmışlar üzerinde . yaptıkları araştırmalardan çıkmışt Hayat bilgisinde veraseti şöyle anlatıyoruz: o “Tabii seciyelerin göbekten göbeğe geçmesi”. 1865 yılında, Fransada Noden, Alman- yada Mendel verasetin nasıl yü- rüyüp, meydana çıktığmı inceden tırmalardan çıkan raset bahsindeki bütün mizin temelidir. Bazı huyları, vasıfları biribirin den başka başka olan iki fert bir- bekte, aralarında bi İ serler; ikinci göbekten başlaya- | Fak az çok büyük dedelerinin şe- ğin mahsulderi arasında il ikinci göbeğinkilerde ayrılık var. Bu ayrılık muayyen nisbetlere g re oluyor. Mendel kanunupa gö- re kırmızı çiçekli nohutla beyaz şiçekli nohut gibi muhtelif fert- lerin çaprastlamalarından bazı vanflar hâkim oluyor, bazıları kayboluyor. Bu bilgiler hastalıklara tatbik olunuyor. ... Verasetin hastalıklar üzterine tesiri pek büyüktür. Verasetin bu türlüsü menşei bir veya bir kaç ecdada ait bir hastalığa atfolu- nan bir sıhhat bozukluğunun bir kirmesye kadar sürüklenip | gel- mesidir. Verasetle (sürüp gelen hastalıkların bazıları soydan olan lara benzer. “Ailevi” denilen has talıklarda olduğu gibi. | Bazıları da benzemez. İşretten, sar'adan doğan hastalıklar gibi.. Hastalık verasetine ait mese- lelerin, in yete taal bemmiyetleri. vardır. Ailevi hastalıklar Fridrih ya- hat Hüntington hastalıklarında olduğu gibi sebzelere; Hemofili İ de olduğu gibi kana;Nörofibroma töz'deki gi Vurlar, Bu memekle beraber istisna da teşkil etmezler. Vücudün yapısma ait bazı biçimsizlikler de bu arada sayılabi veraset mühimdir. Lâ- kin Pastör mikropları bulduktan sonra bu ehemmiyet çok azalmış” tr. Bir hastalığın yetişip sereser- üzerinde bittiği vardır; bu- | ve sevine sevine buna katlana- cağız. FELEK kelime almanca. . PAZARTESİ f Sıhhi bahisler Kanser karşısında veraset 258 İ Meselenin üstünde bir işgillenme | » belli başlı | türkçe biliyordu, ne de ben bir tek 20 — 7 Dr. Rusçuklu HAKKI nu biliriz. Lâkin hastalığın geç İ mesi için çok defa dışarıdan ge- len bir sebebe, mik di Henüz tabiat ğimiz bazı hastalıkla an | doğruya verasete atfetmek doğ | ru değildir. Alelekser kanser için | İ böyle düşünülür. is | verasetin tesiri bir teşkil Kanserde çok tetkikler için mevzu İ etmektedir. Bu tetkiklerin bazı” | ları insanlar üzerindeki görgüle re, bazıları da hayvanlar üzerin- | de yapılan tecrübelere dayanır. İ İnsanlar üzerindeki görgüler- İden çıkan bilgilerden ilk sıra İ kanserli aileler gelir. Tıp edel yatında muhtelif memleketlerde bulunan böyle ailelerin beleri vurdır. Va her sene yenile” rine rast gelisdikçe bu eski men- | kıbeler tazelenir. Bu kabilden olanak Bruka'nın “Urlar” adir eski kitabında dört göbekli bir aile vardır. — Bu aile de bir ana meme kanserinden öl müş. Bu kadın dört kiz doğur- muş, dördü de kanserden ölmüş- İkisindeki meme, ikisindeki kara- | ciğer kanseri Üçüncü gö- bekte on sekiz çocuk var. Bunla- rm onu kanserden ölmüş. Dördün cü göbekte on çocuktan yalnız bi risi kanserden ölüyor. Bonapart ailesini de söylemek lâzımdır. Napoleon'un babası, bir erkek ve bir kız kardeşi ve im- paratorun kendisi de ölmüşlerdir. Bunlar tamamile istisn, lardır. Ve kıtlıkları dol İ ha ziyade hayali okşarlar. Umu- iş düşüncelerden ayrılmak tehlikesine düşmemek için böyle kt vakalardan çıkan © neticeleri | yapmamak gerektir. Habsburg | ailesinde biribiri ardıncn kaza ö- | İğmile ölmüş on iki kişi bulunu-| yor. Bunlara bakarak kaza ölü- | mü mirastır hükmü verilemez. | ali eme im pm l (Askeri tebliyat | | Fatih askerlik şubesinden: , | i — Malül ve Şehit yetimlerin ,g 932 senelerinden umumi rına binaen ikramiyelerini uvaffak olamiyanların © ikramiyeleri“ gelmiştir. ih ea kaymakamlığında mü- teşekkil heyet tarafmdan o meskür ikramiyelerin tevziatma başlanacak- tar, 2 — Tevzint 833 senesi Şubatının cumartesi ve perşembe günleri bir. den dört buçuğa kadar devam ede cektir. 3 — Eshabı ga m lsbilmek için Şubeye müracaatla bi- Rk lm im 4 — Tevziat esmasmda malâl ve şehit yetimlerinin senedi resmileri hüviyet varakaları, maaş cüzdanları” m bamilen isbat vücut edecekler. dir. Tütün talimatnamesi iktizasmm. dandır. 5 — On senelik maaşlarım alarak alâkaları kesilmiş olan şehit yetim. leri Şubeden vesika almalarmı anat. mamalıdırlar. 6 — Gösterilen günlerin haricin. do müracaat edilmez ve tevzint yok- tur, 7 — Tütün talimetnsmesinin mad dci mahsusası mucibince tevziat müd 'deti 93 3nisan bidayetinde hitam bu- lacağından bu müddet ve gösterilen | ile müracaat edilmemesi aksi taktir. olacaktır. 8 — Yukarıdaki maddeler aynen | tatbik olunacağında noksan vesaik: | Paranın Kimse ların var i bulun terekeleri sulh k arafından yazılmaktadır. Son zamanlarda bu şekilde iki kat tereke ya: lardan birisi terekesi- dir. Bu adam senelerden beri bu civarda — dilenmekte imiş. Geçenlerde dilençi ölmüştür. | ndisine varis olacak hiç kim | sesi yoktur. Bunun için Sulh Hâkimliği terekeye vaziyet et İç lenen bir dilencinin Pek yakında | müştür. Tahkikata ölen dilençinin | o civarda berbere bıraktığı | çamaşır sandığı meydana çı- | i y. karılmıştır. Bu büyükçe sandık | pa i açılınca çamaşırların altından kocaman bir torba çıkmıştır. d Torbanın içi ufak para dolu- ! $ z dur. Paralar pek çok ve say- mak müşkül olduğu için torba | olduğu gibi tartılmıştır. Torba | mba akşamı da dolu paralar 36 okka gel miştir Diğer tereke de Sultanah-| met civarında gene kims olarak ölen başka bir adamın dır. Gayet fakirane bir bayat geçiren bu adamın kulübesin- | de bir çekmece bulunmuştur. Bu çekmecenin içinde 120 ta- ne altın lira ve gümüş mecidi- ye çıkmıştır. Mümessillerk İs v Milliyet bu sütunda Kar eğlencesi Uludağda kızak ve diğer kar eğlenceleri tertibi için Türki- ye Turing klübüne merbut bir komite teşekkül etmiştir. o Bu komite riyasetini Ford umum müdürü Mösyö Kofinger de- ruhte etmiştir. | Bu komiteye Turing klübün Ski > Kayakçı- hık komitesi denilmiştir. ve iş melidirler. İş isteyenler Bendeniz. kuruş bir yövmiye ile çalışırım İ ni zamanda kirms Reşit Saffet Bey | de açılmıştır. Türkiye Turing peş | klübü namına kongreye giden | Kocaeli mebusu - Reşit Saffet Bey, ay sonunda şehrimize av- det edecektir. ——— Karadenizde fırtına| Karadenizde üç gündür bir fortma hüküm sürmektedir. Bu fırtma fasılalı ve nibeten hafif olmakla beraber bir kısım va- purları seferden menetmiştir. Bazı vapurlar beklendikleri İ halde elân gelmemişlerdir. Seyrisefainin o Cümhuriyet vapuru da iki gün teehür etmiş tir. kefil © gösterebilirim. Milliyette Aptülka: diye enddesi 24 mumaralı ... Her türlü işi cık, kapuculuk, ye ... rebbiyelik yapan Viyanalı matmazel burada nezdinde mürebbiyeli! GÖZ HEKİMİ m & Dr. ŞAKİR AHMET BEY | “7 9 Mrym Avrupa'dan avdetle Ankara cadde-| 325 senesinde İstanbul sinde Vilâyet arşısmdaki mönyene- | mektebinden (mezun de müracaatlarının kabul olunmuya- şöyle bir göz | başlamış. Avukat altn saatine hanesinde hastalarını kabul etmeğe başlamıştır. gayet müsaittir. İsteyenlerin tine | Mösyö Gesler gelir gelmez elbise attıktan sonra; özlü filmlerin yeni yıldızı olup ke mümtaz ve dâhiyane tarzı tem e PAPRİKÂA (Ateşin gençlik) mevsimin en sevimli filminde seyircileri nihayetsiz güldürecek ve meşe saçacaktır. meşhur operet temsil istiyenlere tavassut ediyer. İş istiyenler bir mektap- la İş büromuza müracaat et- 1819 yaşlarında bir gencim bir çok mekteplerde fabrilen | ve müesseselerde bulundum.Her ne- | İreye olursa olsun odacılık, posta ve İ öcaret hamelerde hizmet ederim 80 olmadığı için İ fekirim çalışacağım yer namuslu ol ması şarttır. Arzu edenler i adrese , © İ mürsenatları rica olunur ef, İstanbul Beynelmilel 9 uncu Turizim | Edirnekapı Kariye mahallesi İmaret kongresi geçen hafin Kahire. | sokak 35 No. hanade Enver Cahit Muhasebe bilirim, Hearethaneler İ de çalıştım. Öğleden sonra çalış- wak üzere yazıcılık veye yevmiye İş ramazuma ee racsatları. Adresi: Babınli Mahme- Madars Haykuhi pansiyonu M. Aptülkadir. işçiliği, müsait şeraitle yaparım. İsteyenlerin Milliyette İsmail rumuzana müra- Senelerden beri Londranm yük sek sınıf ailelerinin nezdinde mü- bir zusundadır. Adresi ilân memurlu sanatlar demircilikle meşgul bir efendi iş erayor. Şernit Kadı- “MAKEDONYA Hiki takım bulunduğu için Nazif ” « Sen burada — Ne demek olacak? Senin an- pucağın bu akşamki | trenle gel E © Tuhaf şey. Ben de ayni ti badık. . Bak sen hele... an dokuzlu tespihile bu Hacı Aşk, Kin, Politika ve Kan. BASRL Nipamettin Nasip Ve garosnu çağırdı: — Hişt! Beye bir iskemle ge- tir, masaya da bir takım daha ilâ- ve et.. Bu emir gözaçıp kapayıncıya kadar yerine getirilivermişti. Ha- cı Saffet yeni gelen iskemleye o- turunca ; — Neden? — diye sordu — Bu raya oturmama müsaade etmedin? — Bir misafirim var. . Ben tanır mıyım? Oooo! Sen misin Hacı Saf- ha.. Doğrusu fazla memnun oldum. Ne ndanberi buradasm? İki saat ya var ya yok.. Bu da ne demek? geldim. Nasıl oldu da bulu- Ben Serezden binmiştim. Ben de Dramadan. . Her ne otur Allahı seversen. sakalı, şalvarı ve elindeki yeni tanıdım. Daha doğrusu ayni kompartımanda geldik. . Kıymetli bir adam olacak anlaşılan ki kendisine karşı fazla nezaketli davranmak istiyorsun? Nazif Bey bilâihtiyar güldü: — Vallahi adamcağız hakkın- da hiç bir fikrim yok. . - Nasıl olur bu? — Yolda beraber geldik ama tek kelime konuşamadık. . Tuhaf şey. . — Hiç te tuhaf değil... Gayet tabi, Çünkü ne o bir tek kelime Küçük Pariste (Haci rakı içen ve Katonseli Nuri n gelmesini bekliyen “Hacı in tam kendisi idi. Sofra- karşısındaki iskemleye ku- hazırlanmıştı ki Avukat dan çel Hacı. . bir dakika sabret. . Zannetmem. . Çünkü bende | — Yaaa.. demek bir Alman.. — Evet.. Demirhisar istasyo- nundan trene binmişti. Yemek va- gonunda tesadüfen bir masada o- turduk. Kendisine bir bira ısmar- ladım.. Bir kaç sigara verdim. Ho- şuna gitmiş olacak ki istasyonda trenden inince benim arabams, bin di; otele beraber geldik.. Ne ka- dar olsa biz yerli sayılmaz mıyız ya. . İlik akşam onu yemeğe davet etmek istedim. . Her ne hal ise... Şimdi neredeyse gelir görürsün. Biraz da senden bahsedelim. Han gi rüzgâr attı seni buraya? Aşağı yukarı üç sene kadar oluyor ki gö- rüşememiştik.. Değil mi? Evet Nazif.. Sen İstanbula gidiyordun; Dedeağaç istasyonun da birkaç dakika görüşmüştük.Dö nüşte bir hafta kadar Dedeağaçta kalacağımı vadetmiştin ama.. Na- sıl oldu bilmem; bekledim bekle- dim ne gelen vaaaar ne giden. . Kabahat bende değil... İstan- bulda arkama takılan hafiyede. Herif Drramaya kadar peşimi bırakmadı. Hattâ mel'un Dıra- ma da bile bir hafta on gün be- ni takip ettideondan sonrakı. rabildi boynunu. Orkestra şimdi Viyana valsini bitirmiş bir İtalyan serenadma — Bu berif inmiyecek mi aca- ba? — Diye mırıldandı — — Evvelce haber vermiş miy- din? — Yoo... — Sen de amma adamsın ha.. Bari biz birer kadeh rakı içsek te öyle rm garsonu bu.. Yağlı müşterinin peşini bı rakır mr hiç?. — Oristi Beyim... — Bize iki şişe Namyas rakısı getir. Emredersiniz pasam.. — Listeyi de bırak. Sonra kâ- tibe söyle, bugün benimle bera- ber gelen Alman doktora haber yollasın. . Kendisini burada bekli- yorum. — Peki pasam.. Buzlu kovalar içinde ve Hacı Saffetle arkadaşmın üst üste ısmaladıkları mezel bü- feden kanatlanarak ve sanki ha- vadan uçarak gelmişlerdi. Fakat Almandan ancak yarım saat son ra bir haber almabildi. Otel kâ- tibi bizzat avukatım masasma gelerek şu cevabı vermişti: — Affedersiniz Beyefendi. rakılar değiştirmiş, derhal sokağa — çık: mış. Doğrusunu bilmiyoruz am- ma, galiba onu bu akşam Al- manya konsolosu yemeğe davet etmiş». İki kafadar zaten çakır keyf bir hale gelmişlerdi. Avukat; — Satıver anasını! — di murdandı — Sonra kadehini doğru uzatarak; — bre aretlik (1).. — de di — İçelim. Haci — İçelim.. Kâtibin dudaklarında garip bir gülümseme belirmişti. İki ar. kadaşı selâmlayarak (uzaklaştı. Bu sırada bir mandarinanm kabu- ğunu soymağa çalışan Hacı Saf. fet; — Nazif.. — diyordu — Sen a- vukatsın, aklın erer. Eğer bir a- dam tütün kaçakçılığı ederken yakalanırsa cezası büyük müdür? Çok zeki bir adam olan Na- zif Celâlettin Bey lep demeden leblebiyi anlayıvermişti: Hayır ola Hacın! — diye bağırdı — İğri yola sapmağa ni- yetleniyorsun galiba. — Bırak şakayı da bana doğ- ru dürüst bir cevap ver. Avukat arkadaşınm göz be- beklerine gözlerini dikerek bir ine mahsus ARTİSTİK Sinemasında Bu akşam saat 21,30 te FRANSIZ TİYATROSUNDA Şirin sevimli Türk ve muganniyesi ve artist ŞEVKİYE HANIM > ile Zozo, Filipidis ve Konstentinidu'nun iştirakile HALİMA edilecektir. MELEK sinemasında Senenin en büyük filmlerinden birini göreceksiniz GÜNDÜZ BENİM... GECE SENİN Neş'eli « şen, Şuh - Zengin - Büyük Fransızca sözlü film FERNAND GRAVEY - KATE de NAGY Pek - yakındı ZEVK GECESİ Fransızca sözlü İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbeday: Temsilleri Yarın akşam saat 21,30da IN Piyes 3 perde suvare RENKLİ Muallim ve telebe gecesi FENER Nakleden:; Ertuğrul Muhsin B: | Pek yakında ZEVK GECESİ Fransızca sözlü Gençler!.. Burhan Cahit Beyin Yüzbaşı Celâl Romanını muhak- kak okuyunuz Zari£ ciltli 1,25 Çiltsiz 1 lira Tevzi yeri KÖROĞLU matbaası Her kitapçıda bulunur. arya ME a e MM si köy Yeldeğirmeni Kahve sokağı 37 | pumarada Mahittin beye müna- Tarı. saniye kadar düşündü. Sonra; — Belli olmaz.. — dedi — Bu alış veriş edeceğin şirketin kuv- vetine bağlı bir şey. Faraza eğer Viks kumpanyasile iş ie tolidis” denilen açık göz bir e- damları vardır. Kavaladaki ecrie- biszabitle işini uydurduğu için reji kolcuları Viks kumpanyası- na pek diş geçiremiyorlar. aaa... ça çakıştıralım.. Şu Rumelideki ücaret dalaverelerinden illâllah artık. Bıktım yabu!, Ve kadehini kaldırarak; Sıhhatine! — dedi — Bir saat sonra şişelerde raki- lar bitmişti. Garson buz leğenle- rine birer şişe daha koyduktan sonra biraz siyah havyar, bir ta bak dolusu mercan tavası ve bir düzüne kadar da mandarine ge- tirdi. Ayni dakikada bir başka bi- nanın içinde bir başka garson, büyücek bir buz leğeninin içine kırmızı kordonlu bir şampanya şişesi yerleştiriyor ve üzeri te- (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: