3 Mayıs 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 8

3 Mayıs 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Jüliyet 20 nci asır mı, 14 üncü asır mı| Sarıksız hocalar . Büyük Millet Meclisinin salâhiyetleri Ankara, 1921 , Büyük Millet Meclisinde daimi asabiyet var. Meb'uslarm ço- birine yan bakıyor. Hep- inin görüş ve düşünüş seviyesi bi- ri birinden o kadar farklıki... de söz £ söyliyenleri değil, yerinde oturanları da garip bir asabiyet sarıyor. Şiddetli bir heves, başkalarına çatmak ve sal- dırmak için hepsini yakıyor. Ho- calar; yeni zihniyet (o taşıyanları küfürle ittiham ediyorlar. Münev- verler de mutaassıp sarıklıları, Al- lahım bir belâsı diye alıyorlar. E- sasen taassubun alâmeti yalnız sa- rık değildir. Sarıksız öyle hocalar ve mutaassıplar var ki, softalıkta öbürlerine taş çıkarıyorlar. .. Bir gün okumuş bir meb'us, kür- süde söz söyliyor. Söz arasında: Yirminci asır medeniyetinde böy- le zihniyet olur mu? diyor. Bunu âdeta bir küfran telâkki eden Ba- lıkesir meb'usu Vehbi Bey (sonra Maarif Vekili olmuştu) oturduğu yerden atılarak: — Affedersiniz, beyefendi, biz on dördüncü asır medeniyetinde- yiz. Siz yirminci asırdaysanız o başka. demişti. ... Politika hayatında en fena şey; şahısların, zümrelerin o hakların dan, kabiliyetlerinden fazla kendi kendilerinde kudret, salâhiyet te- vehhüm etmeleridir. Mustafa Ko- mal P. Türkiye Büyük Millet Meclisinin icrai ve teşril i ti haiz olduğunu ilân etti. Bu hü- küm Teşkilâtı Esasiye Kanununa | da girdi. Her meb'us istizah hak- kını, teşrif ve icral kudreti yalnız kendi nefsinde tasavvur galiya. Vekillere nefes aldırmıyorlar. On- larm çalışmalarına, bir hareket ve faaliyet programı hazırlamaları- na meydan bırakmıyorlar. Sırası düştüğü zamanda da: “Niçin ça lışmadın, niçin hazırlanmadın?,, diye kıyasıya hırpalıyorlar. Bundan bir o kaç ay evvel, bir Hakkı Behiç Beyin istifası mecli- si ne kadar işgal eti sabiyetlere (götürmüştü. Kendile- rinin seçtiği vekillere karşı bu hu- sumet neden; bir türlü anlaşılmı- yor. İstizah ve sual hakkını suiiş- timal ediyorsunuz, diyenlere kar. rmnansaseeasemeaaaeeeseseenemensassseasaseaesakaeeikeekekeeasikakekkkeeemeki ee Ankara'da Çocuksarayı karşısına | si âliye Böyle şey istanbul'da Bahçekapı'da söylenir mi? Haftada bir defa, hattâ her gün istizah etmeğe hakkımız, salâhiye- timiz var. Bu salâhiyetten bizi kim menedebilir? » Bir gün meclis ayaklandı: “Madem ki icrai kudret te ben- dedir. Niçin velileri, sefirleri ben intihap etmiyorum?,, fikrini orta- ya attı, Bunun için de bir kanun maddesi teklif olundu. Saatlerce müzakere edildi. Bereket versin ki, tecrübeli, (aklıselim sahibi o- lanlar, ekseriyette kaldılar da memleket anarşiye (düşmekten kurtuldu. ... Meb'uslar arasındaki bu ayrılık, bu aykırılık, mecliste muhalif fır- kaların, grupların teşekkülüne yol açar. Vâkıâ böyle bir şey henüz ifade edilmemiştir. Fakat hâdise kül etmiş gibidir. Yalnız bütün i- radeler, cephe üzerinde, düşma- nı behemehal memleketten kov- mak kararı üzerinde toplanmış, Vehbi Bey (Balıkesir) gaye etrafında siyasi vahdeti mut- İnka koruyorlar. Milli mücadele. nin neticesi ne olursa olsun, bita- raf tarih; Büyük Millet Meclisinin en kuvvetli tarafının vatanperver. lik, mücadele ve fedakrlık kararı olduğunu kaydedecektir. da muhakkak ki mecliste mu- halif fırkalar teşekkül etse bile; içtimai esaslar üzerinde (O kurula- Beyoğlunda İstiklâl caddesinde Ankara'dan iki intiba: yukarıda Tasarruf Cemiyeti kongresi. Aşa ğıda Tiftik cemiyeti içtimat. On beşi de Ankaradan Türk tabiiyetine gir- mek istiyenler maz. Ya şahsi menfedtler, şahsi infialler bu fırkalara temel olur. Zaman geçtikçe hâdiseler, ha- reketler gibi fikirler de inkişaf e- diyor. Kim bilir, bugün softa, mü- nevver, iyi, kötü dediğimiz adam- ların koynunda yarın, neler bula- cağız? MİLLİCİ Sarasun'da Bankalar caddesinde | Su boruları Yenilenecek Cebecide yeni tulumba işlemeğe başladı ANKARA, 2. (Telefonla) —Fosn lar ve Hanımpınarından şehre gelen ana su deposu çok defalar Mamak ile demiryol köprüsü arasındaki mıntaka da patlamakta ve su işi sekteye uğra- makta idi, Buna karşı esaslı bir ça- re olmak üzere bu kısım üzerinde ye- ni borular döşenecektir. Bu maksatla 15 Mayısta ihalesi yapılmak üzere bir münakasa açılmıştır. Boruların Anka raya gelmesi ve döşenmesi ancak son- bahar sonlarma doğru kabil olabile- cektir. Şehirde daimi bir su deposu bulundurmak maksadile hisarda yapı- lan hazineye su verilememektedir. Bu maksadı temin etmek vs şehri ya- zın susüz bırakmamak için Cebecide muvakkat bir tulumba istasyonu ku- rulmuş ve dünden itibaren işletilmeğe başlanmıştır. Mütekait sporcular maç yapıyorlar ANKARA, 2 (Telefonla) — Önü- müzdeki cuma günü İstiklâl spor mey danmda Ankara ve İstanbulun tanm- muş mütekait sporcuları bir futbol ma- $! yapacaklardır. Bu maç on dakika fasıla ile yirmişer dakika devam ede- cektir. İstanbul takımında Sedat Rı- za, Nasuhi, Halil, Cemil, Salâhattin, Siret, Orhan Eşref, kaleci Rıdvan, Na fiz, Fenerli Burhan, Anadolulu Bur- han, Galatasaraylı Burhan ve Orhan beyler oynayacaklardır. Zam Urfa belediye reisi ANKARA, 2 (Telefonla) — Urfa belediye reisliğine Ömer Beyin intiha- bı tasdik edilmiştir. Küçük sanatlar için sermaye haddi ANKARA, 2 — Küçük sanatlar ka» nununum tatbiki esnasında dükkân sa hibi olarak ticnret, sanat icra eden ecne biler için bir sermaye haddi tesbit edile- ceği hakkında bazı gazetelerin yazdık ları haber asılsızdır. Bunlar patron ola- rak, sanatları cenebilere menedilmiş ol- ——————— | Evlenenler | eye ANKARA, Milliyet ) — Son hafta zarfnda Ankara evlenme me- murluğu tarafından Sungurlu Sadiye ile Dimetokalı Ali, Ankaralı Saadet ile rasat memuru Edirneli Süleyman, Haymanalı Zehra ile kunduracı An karalı Hasan, Konyalı © Nesibe ile Mensucat fabrikasında boyacı Anka- ralı Halit, Ankaralı Seher ile Adliye odacılarından Ali, Zadvişmeli Sadiye ile Koçhisarlı Tornacı Mustafa Hayrı, ame Fatma (ile Simavlı polis Rusçuklu Hakkı Galiteönrüyde ” Kanik dezahiedesi karşısında Sahne sokağında 3 numa- ralı apartımanda 1 numara. ANKARA, 30 Milliyet) — ren'i son zamanlarda çok nie başladılar. Ankaranm Erenköyü oldu orlar. Şehirde bunaldım, cumadan ederek hem bir hava şim hem de bir yazı mevzuu tedim. Orada oturanlar gibi otobüs. le gitmek lizımdı. Çankır caddesin- de, maliyenin arka bahçesinin parmak lığı yanmdaki otobüs durağına geldim. Saat üçe çeyrek var, üç buçukta hare- ket ediyoruz, dediler, arabaya atla- dık. Bilmem ki Ankaranın biricik derdi İ olan bu vesiti nakliye işi de ne za İ man Ç halledilecek? .. Daha basa mağa adımımı atarken, yeni bir sikle- tin ağırlığından korkan otobüs adam- akıllı bir titredi. Biletçi hemen yirmi kuruş alarak biletini kesti, Saati | sin diye bekliyoruz: İçeride iki çocuk- hu bir hanım bu küçük yaramazlarıma dert anlatıyor. Simitler, çörekler alın- dı, simitçi ile tanıtıyorlar. Esasen An- karalı olduğu belli ihtiyar nazik bir adam portakalcrdan portakal aldı, © da tanışıyor. Hattâ biletçi ve | şoför herkesle tanışıyor. Yabancı olarak üç kişiyiz: Ben, Köprülü Zade Mehmet Fuat Bey, bir de başka sakallı bir 6- fendi... Araban içinde müthiş bir sarımsak kokusu var, Vakit geldi, her pencereler sıkı sıkı emniyete raptedildi. Biletçi ara- hanm dışımda çamurluğa bindi. Fa- kat daimi müşterilerden birisi karşı kahvede bir şey unutmuş. Olur a, za- rarı yok. Bekledik, indi aldı ve geldi. Bu otobüsteki (o harekete kadar ge- hışverişler © bana sahnesini hatırlattı. Tıpkı tıpkısma 0- na benziyordu. Nihayet hareket © ettik, Yol enli bir berber kayışına benziyor, dümdüz. Ara- ba adeta kayıyor. İçeride muhabbet baş- ladı; kadınlı erkekli her kos 'kü komşu. Hep komşulardan, bu sene çıkacaklardan (o bahsediyorlar, Şunu selen ki yazın bağa çıkanlardan bir semti beğenmiş, hep aynı ye- re göçüyor. Benim gibi yabancı olan sa- kallı Bey yerli ihtiyardan, birisinin bağı- nı sordu, o da tarif etti ve hizasma ge- lince duruverin dedi. Çankırı kapısı, ziraat enstitülerini geç- tik. Ziraat mektebinin güzel bal » ranından da kaydık. hâlâ © iptidailiğini muhafaza eden Kalabayı da solda bıra- karak gidiyoruz. Buradan geçerken bu yolun eski berbat ve çok tehlikeli halile bugünkü dümdüz, rahat şeklini mukaye- se ettim. Az gittik, uz gittik, dere tepe Mi gittik. , Ara sıra inen mü. karak tapker tünelle Beyoğluna priz gi bi yaylaya vasıl olduk. Vasıl olar ol maz da; göründü Keçiörenin > Çoktanberi görmediğim Keçiören veh- eş bende bir cennet itibar o bıraktı. e yüz “eği e a ve ik bir m va, idesl bir sükün.. Bütün bunlardan “Milliyet, Ankara bağlarında “Keçiören,, Ankaranın Erenköyü! Bu cennete gitmek için cehennem arabalarına binmek lâzım - M2 simaları... İyi havayı istekle zel meet hayatımdan memmun. Burada ikamet ©- debilmek cidden ideâl bir şey. Asfalt şosanm tıpla bir bel kayışı gibi ikiye ayırdığı bu yayla ne kadar süslü, ne kadar sevimli . Tabiat bu kadar güc zel mi? Maalesef bahçelerinde şen çocuklerın kaynaştığı, ailelerin sere serpe bol güneş banyosu yaptığı bu ideâl yayladan benim. nasibim beş on dakikalık bir istifadeden Keçiöreni ihya eden Kütahya mebusu Recep Beydir, ona yalnız. buralılardan Yolları henüz yapıl mamıs bağ yolları Ankara SİNEMALARI Yeni Bugün bu gece MALEK MİLYONER İlâveten: Dünya haberleri Bugün bu gece Kulü FEDAİ DONANMA İlâveten: Dünya haberleri pa FEFYTASEE b,

Bu sayıdan diğer sayfalar: