29 Mayıs 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

29 Mayıs 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sinirli tipleri: Sıhhi bahisler Ölüm düşüncesi'ne karşı “Daim öter bülbülleri gülis tanım solmaz benim” (Yunüs Emre) “Hayatın başlangıcı yok; sonu da olmıyacak.... Fezada, ölüme yer bulunmadı ve bulunmı; proton görülmedi.” Coşkunların a vii buhranları var mı? Ruh veya beden hekimliği in- sanı bu uçurumdan çekip çıkarmak için sağlam bir merdiven kurmuş; gös- teriş ve avlayıcı bir yem olmıyan bir tedavi usulü bulmuş mudur? Yalnız bir mantık ve muhakeme kuvveti ile gunun cevabı pek basittir: Mânevi bir hastalığa mânevi tedavi lâzımdır. Has taya cesaret vermek, kandırmak, ye- rine göre, korkutmak gibi... İradeleri kalmamış, kendilerine hâkim Pi an coşkunların maruz oldukları öl tehlikesinin önüne geçmek te felsefi bir fikrin, ruhi bir hafzıssıhha gibi te- sir edeceğini kabul etmek güçtür. Böyle bir tehlikeye karşı ancak tıb- bi bir hıfzımshha ve tedavi usulü, sağ lam bir istinat noktası olur. Ancak o- na güvenilebilir. O halda, ruhi bir te- davi siperinin arkasına mr sığmaca- ğız? Ahlâkçılarm ve hekimlerin bir çokları bu kanaattedir. Bazı memle- ketlerde bir çok ruh hastalıkları he- kimleri lâyik hitabelerin papasların mevizelerinden — ziyade (o müessir ol- duklarını söylüyorlar. Dünyanm sanlı üstatlarından (Berteli Dübuva) mü- essir sözleri ile fikren malâl olanları tedavi ediyor. Böyle yapmakla bera" ber eteğinde, sonunda eninde, sonun- da bunları ruhi tedaviye arzetmekte- gecikmiyor. Hastaları kendi kıliniğin- de tutmıyarak sözden ziyade başka #eyler tatbik olunan sağlık yurtları- na göndermeyi daha akıllıca buluyor. Her günkü denemeler parlak bir su- | rette gösteriyor ki cismani tedavi, yal- nuz o insanda ölüm düşüncesini ve ö- lüm iştihasını uyuşturuyor ve tedavi ediyor. Daimi bir göz altnda bir sağ- İk evinde tecrit edilerek lüzumu olan ilâçlarla her gün bir çok insanlar kur | tarılıyor. Uzun müddet banyolar yap- mak, zehirleri az gıdalar yemek tedbirler, ilâçlar da ilâve edilirse bir gok kimselerin huzur ve; istirahati | tekrar elde edilir. Tedaviden maksat, malihülya devri kendiliğinden sükün buluncaya kadar, coşkunları yaşama» ğa tahammül ettirebilmetkir. Tedavi usulünün esası budur. Bu münasebet- le hâtra gelen bir faciayı nakletmek isterim. Bir Fransız hekimi muteber bir aileden bir Amerikalıyı tedavi ediyor- du. Hasta üçüncü, yahut dördüncü defa olarak iç sıkıntılı bir malihülya devresi geçiriyordu. En kasavetli za» manlarında, uykusuz geçen geceler- Eminönü askerlik şubesinden: 1 — Kanunen her sene yapılmakta olan ihtiyat zabitan yollaması bu se De de | hazirandan 30 bazirana kadar ) devam etmek üzere her haftanın cumar- zabitanınım mezkür 3 — Yoklama bir devam edeceği için ihtiyat sabite b celi zar behemehal şubeye müracaatları aksi takdirde bir ay müddeti hitamın- dan sonra müracdat ödenler . ahkâmı kanuniyenin tatbik edileceği i- lân olunur. iliyeti edebi Komam: 117 ıyacak. Şimdiye kadar bir ölü zerre, cansız bir (Moris Meterlenk) de içinden gelen mel'un bir kuvvetin tesirile pencereye doğru itildiğini his- sediyordu. Buna çabalamak lâzım Tedavi Şüphe yok, iyi olmamıştı. Kayıtsız, gamlı, kasavetli idi. Bununla Baal. yiyor, içiyor, tartısı artıyordu. il erinin gerçek olduğuna mekana âilesi artık hekimlerden ve yapmacık üzüntülerden, kuruntulardan vazgeç- mesini söylüyorlardı. Bir ay sonra tekrar yanma hekimin geldi. Pek fena bir halde bulunuyor- du. İlâçları kesmiş, boğazı sıkışmış gi bi idi, bir şey geçmiyordu. Gece, gün- | düz iç sıkıntıları içinde idi. Canına kıymak, intihar etmek istiyordu. — Artık uyumak ve rahat etmek i- çin bu ilâçları almak ayıp! Karım di- Bu iyi aileye söylerse de esasen doktorun işi büyüttüğü kanaatinde oldukları için aldırmazlar. Birkaç gün sonra doktor hastanın biraderinden bir mektup a- lr. Mektupta deniyordu ki: ya gitmek üzere vapura bindi; orada işile gücile uğraşacak. Seyahat ve meşguliyet onu oyalayacak ve muhak kak surette iyi olacaktır. Doktor böyle bir hastanın yalnız başıma vapura bindirilmemesini, dai- ma göz altında bulundurulmasını tek grafla bildirir. Gelen cevapta vapu- run hareket etmiş olduğu bildiriliyor. de. Üç gün aca halka vapurda inti- etmişti, Bu zavalir bir kaç hafta belki “bir kaçıgün müsekkin “işlerin task all Delinme saral tadı tekrar tatacak, daha şen, daha neşeli yaşayacak idi. İntiharların ba- zıları böyle tedbirsizliklerin neticesi- dir. üm düşüncesinin ve ölüm arzusu- nun önüne nazariyelerden ibaret olan ahlâkiyat umdelerinin tatbiki ile de- &il, lâyikryle idare olunan tıbbi bir te- mümkün olur. davi il İRTİHAL Topçu ve mühendis mektebi yülesek riyasiye muallimi Topçu ferikliğinden mütekait İbrahim Etem paşa kısa bir rahatsızlığı müteakip vefet etmiştir. Cenazesi 29-5-983 pazartesi günü öğ- leden sonra sâat üçte Kadıköy Fener- yolunda Muhtar paşa çıkmazındaki köş MAKEDONYA Aşk, Ana, kim bilir ğe güne kadar kaç bin kahrmı çektiği Site e kılıncın ver- mertlik hakkını merasim — ici zabit, çok görmemişti. Kı Ihi larını çiğnemeğe b: Manastırın dış mahallelerinden bi- rinde Tabur kâtiplerinden Ragip Bey oturuyordu. Araba Ragıp Beyin kapısında dur. du. Mahmut Bey yine arkadaşını sal Jasırt etti. Bu evin kapısı da açık bırakılmış- Kin, Polifiha, ve Kan.. Müeilifi: Nizamettin Nazif öekeaaeraaaaamaasssasamesame tı. Alacakaranlıkta yavrusunu göbek torbasma ( yerleştirmiş bir kanguro gi- bi eve daldılar. kiri” du; Kapının kol demiri vuru! Araba bozuk kaldırımlarda salla- na sallana uzaklaştı, bir İcişi fazlalaşa i Niyazinin gönder. Karanlıklara tek- diği dört adamdı. gelmek için çok Dr. Rasçuklu HAKKI ik Gözü bağlı müşteri Emsalsiz bir diyarda © dolaşıyorum. Bağları üzüm, bahçeleri çiçek dolu.. Yal. nız gölgelerinde oturup dinlenmek bin senelik rstarabını unutmağa kâfi, Bu di- yarın yukarı kısmında her tarafa nazır bir otel var. Bu oteli bir tek kadın işle- tiyor ve lerin, büt gok müşkülpesent olduğumu söyliyorlardı. İrişilmez zorluklarla dolu hedeflere kar- şı, insanlarda nedense bir incizap var- dır. Ben de o otele yerleşmek arzusunu duydum. İlk işim otel sahibi ile tanışmak yollarını aramak oldu. Kör şeytan ilk de fa olarsk işime burun sokmadı, muvaf- fak oldum. Ben ona güzel otelinde otur- mak için seçilmek arzusu ile sokulduğu- mu hissettirmemek isti; 7a- manlarda bundan kat'iyen bahsetmedim. Nihayet aramız o kadar iyileşti ve şami- mileşti ki, Nihayet maksadımı açtım: bir müşteri olarak kabul eder misiniz? Meis dedi, sizde mi müşteri e elk İZ senle ekikllpeseek davrandığı bl yorsunuz? — Bunu bütün dünya biliyor, dedim. Bir şeyler sormağa, söylemeğe hazır- lanıyordem. Kadın zeki idi, anladı ve bana *öz bırakmadan: mı çözdü. Aman ne güzel, ne rahat yer! Mes'ut olmak için birebir! ki bütün kapılar açıldı. Vaziyet garip bir il almıştı. Tabancayı cebime soktum. açılan kapılardan | i i — Acaba, dedim, beni otelinize lâyik | ir, p E R s E 5 . önünde, Babsâli hademe- leri gibi yakaları din ik yı sırmalı iki hademe Arabacı ayağa Ül ş kalkıp hürmet gös- kordunu sallanan Fehim Paşa azamet Nazametli indi. Bahçenin ortasındaki eve daldı. Derler ki beyaz çuha ceket Abdül. hamidin hassa zabitlerine çok yakı şır.. Doğrusunu isterseniz bu id Tiaya hak vermeliyiz. Fehim buzün bakika- ten şık ve çok yakışıklı idi. Kalın yal- örn e KULAK HEME RM la TAL IRS Alacağın olsun! Bazı kuru sıkı tehditlerimiz var- dır. İşte bir tanesi: — Ben ona gösteririm! Sorsak: — Neyi gösterirsin ? Bizi kandıracak bir cevap bu- lup veremez. Birine kızınca: l — Alacağı olsun! Diye yumruk | sallayanlara çok defa rastlarız. | Alacağı olsun... Anladık ama, | bu lâfın tehdit ifade eden tarafı | hangisi? Geçen akşam, arkadaşlardan bi- ri, canını sıkan bir herif hakkında gene bu tehdidi savurdu: — Alacağı olsun!.. Ben sordum : — Kuzum şunu bana anlatsanı- za.. ri olsun ne demek?.. Gü — , Lâfın gelişi öyle... — Peki ama, her lâfın bir mânâ- st olur. Bunun da elbet ifade etti- ği bir şey olacak... Omuzlarını silkti: — Vallahi farkında değilim!.. Arkadaşlardan biri atıldı: — Ben “ alacağı olsun ” dan daha korkunç bir söz hatırlamıyo- rum, — Tuhaf şey.. Korkunçluğu ne- M. SALAHADİN Bugünkü program ISTANBUL 18,00 den 169 19,00 kadar Gramofon. 19/00 kadar Fransızça dera (Müp- tedilere mahsum). 1900 , 1945 kadar Alaturka sax (Vedin Riza Hamam) 20,30 kndar Alaturka saz (Servet Hamam), 21,30 kadar Alaturka saz (Safiye Hanım ve arkadaşları). 2200 kadar Gramofen. itibaren Ajans, Borsa habürleri, saat ayarı, goletie) oparası. 2130 dana wi BUDAPEŞTE, 550 m. 20: Keman konseri 2055. Her (lük e) kat: mesiki âli mektebinden malla kere 2180: Siran mrusiklei, * Macar halk çark er 20,30: Haberler 20,40: kon- serin devamı operet parçaları 20,35: Zamana ait bastelerden Viyana çarkıları 23: haberler 23,20: tahlili olmalı isimli 3 perdelik © aparat Şehir tiyatrosundan 24: kâğıt özerine alın mış konser PRAG, 488 m. 20530; Orijinal Viyana musiki 21/30: Plâk ile seyahat haberleri. 21,45( Mozart Prag'ta iken) musiki #keç BÜKREŞ, 304 m. 13: Plâk 1415; keza 18: Askeri bando kon- Sayi özdere ADS: Plak 248: dere Bi: Hriye BRESLAU 328 m. İl: Yaylı aletten ve korp konseri, — #lül ve Yay aletleri ile könser 2215: Ceunp denizine “yaş isimli neşeli bir skeçe 23,16: haberler ve ssire 23,45: konferans — Tam Paşama lâyık.. Eli ayağı düzğün.. Sözü sohbeti yerinde, Az ev- vel hamama kendim soktum. Kendim yıkadım. Bir teni var., Hani insan öp- meğe kıyamaz. Fehim yalanarak gülümsedi: — Demek birinci neviden bir şey. 75 inci Liste ANKARA, 28 (A.A.) —T.D.T. Cemiyetinden: Karşılıkları arana: cak arapça ve farıça kelimelerin 75 numaralı listesi şudur: 1 Teallöl 8— Takrir 2— Teammüm o 9— Taksit 3— Teammât (o 10— Takvim 11 Talik 13— Tamir 13— Tatil 14— Tazim Liste: (7) Mağrut: Kurumla, göğüş gerişli, ça Ismlı duruşlu, gergin yürüyüşlü, alda- nışlı gösterişli. o Mahabet: yıldırışlık, yıldırganlık, korkunçlk, oluluk, örkün tülük, ünlük, şatafatlılık, yüce gösteriş lik, sarsmtıl: görünüşlük. Maharet: ve talik, işbeceriklilik, becergenlik, yizek lik, elçabukluğu, güzel yapışlık. Ma- kale: söz yazıltısı, yazılı söylenti, ya- #15 diriltisi, yazı anlantısı, Makam: ku vulma duzağı, yüce dayanıltı, durma yeri, durak, düzen, çalgı, eğlence. Ma- kar: oturulan yer, yerleşme yani, duruş yeri. Makbul: beğenilen sayılan, anı- lan, elde tutulan, içe yerleşen, başta ta şma. Maksat: istek, dilek, (düşüntü Maktu: kesilmiş, götürü çeki ve ölçüyle satılmıyan, Makul: düşünceye uygun, düşüşe yakın, yolunda, uyarlı, yaze- şan, aykırı almıyan. Mamur: çöküşten sıyrılmış, bozuluştan atlatılmış, yıkılış tan kurtarılmış, bakımlı, zengin görü- nüşlü, şen duruşlu, ilerlemiş, yüksel- miş, işlenmiş. Alana; anlaşılan, anlaşı- ta, içanlantı, giz belirti. Manzara: ge- niş görünültü, güzel görüntüler, görül tüler, almışı, görüntüser çekilişi. Ma- sum ; Suçsuz, temiz, kilçük, çocuk, yavru Filorinalı Nâzım “»x Liste: (67) İfşa: yaymak. İkbal; işi doğru git me. ikram: Ağırlama. İkramiye : Ar- mağan. İkrar: Söylemek. İktibas: ör nek. İktisat: orta gidiş. İktiran; yak- laşma, İktiza: işe yarama, İlân: ortaya gıkarma, bildirme. İciber: Sayma, İti- dal: Yavaşlık. İtiraz: istememe, çürüt- meğe kalkışma, H. Tahsin ... Liste: (66) Haysiyet: ün. Heves: esek, dilek, Heybet; ululuk. Heyecan; İç ürpertisi. Heyet; pl takım. Heykel: Ben- go, taşı. Hile: Dek. Himmet: yardım. Hüner: ustalık, beceriklik. Hüviyet; 2 inci ilkmektep mual'mleri ... , Liste: (67) Ifşa; açığa vurmak, duyurmak. oOİk- bal: gün görme.İklim; yurt, İkrami, para armağanı. İkrar : söylemek. /i bas: almak. İktisat: yetirme. İktiran: yakın varma. İktiza, İlân: yayma, açı ğa vurma, İtibar: değer, saygı, İtidal: İtiraz: karşı koyma, 2 inci ilkmektep muallimleri ... 73 üncü liste: İcap — Gerek, lâzım kilmak, tava- nin kizması içindeki yağm erimesini icap eder, lâzrm gelmek — tava kizin- ca içindeki yağin erimesi icap eder. Tava kizinca içindeki yağın erimesi ge sek, geliş, İcar — Kiralamak, kira akçesi. İcat — Yenilik yapmak, varetmek, | yaratmak. © | yenidesi bir şey çilkarmak, İhanet — Bonalık etmek, alçak gör- mek, hakir görmek, horlamak, azarla- | mak, İhmal — İhtimam — İşe himmetle | bakmak, bakim, bir şeyin iyi olmasına özenmek. İmam — Başbuğ, millet ulusu. İnsaf — Doğruluk, insanlik, hak ta- numak, kaddinibilmek, çeşmi isaf ka | dar arife mizan olmaz X kişi mokaanmı | a 75 inci liste ve gelen karşılı bilmek gibi irfan olmaz, ehli dildir di- yemem sinesi saf olmıyana X ehli dil — Ne 6? niçin hayret ettiniz? Yaklaşmayınız bana. — Yoo sevgilim.. Bak bu olmaz işte... Siz benim misafirimsiniz. Ben misafirle- rime karşı daima mazik olan hir adamım. Hele kadın msafirlerim benden daima memnun Lübinskayı bu kıyafette insan görme- ğe nasıl tahammül edebilirdi. Kızm ya- nakları alaldı. Henüz giyinmemişti. Bor- Büsunün açık göğsünden en ağır başlı a- dam oğlunu çıldırtacak bir güzellik (1ş- kırıyordu. Uzun saçlarını tararken Fe- him odadan içeri girivermişti. Onu kaçıranlar, tanımadığı, bilmediği bir semtte, dar bir sokakta, beş katlı bir apartımanın bir dairesine götürmüşlerdi. biribirini bilemek insaf değil İnsan — Hayvanliğin karşılığı nebilen diri, doğruluktan a; gişi, eren olgun, pişkin, ergin, Bİ İzah — anlatmak, açmak, a$i açık anlatmak, vazih kilmak BAH iğ a 73 üncüliste: İcap — Ayrımsızlık, ilişilelik; lik, İcar — Yarartı getirimliği, karşılığı, iğreti stuşluk parasi. İcat — Öz buluş, uyduruş, nış İhanet — Dokunuşluk, acıntı & — Değer vermemek, g aldırışsızlık İhtimam — Alderışlık, bakımlık İraam — Kılın kılâvuzu, öndü Fan, uyulan, önayak. i İnsaf — Acımak, acıntı duyu: muşak davramak, doğruluktan ayfi yış, incitmekten çekinmek. İnsan — Düşünceli varlık, yaşıyan, adam, yaratılışların en” nü, İzah — Açıkça anlatmak, güzeki mak, belirtmek, aydınlatmak. d Filorinalı Nâs * ”* | Liste- 69 Tehalâk — Düşüncesiz dalma, #İ ma, Tenbih — Uyandırma, Tei Sıralama, düzelme, Tevahıhuş — ma, ürkme, Tevali — Birbir gelme, Tevatur — Yayılma, Alçak gönüllülük, Tevszün — ma, Tevbih — Azarlama, Tevcih #ünü bir yana çevirme, Tevecüh rulma, yüz çevirme, Tevehhüm runcuya düşme, Tevkif — | ak koyma “a. Tak "kt Liste: 70 Jr Zorlanma, İlham — liği, İeibas — Biribirine Tat — Bakma, gönül sorma, İİ inmek, katılmak, İltimas 5 rütme, İüiyat — Alışma, | $ imei Hmektep muajlim 72 inci liste Taamli! — Alışkanlık; tire, görkü. Taaruz — Sataşmak, enselemek. Taciz — sıkınt mak, sıkılmak. Tadil — zeltmek, denkleştirme, Zasarruf

Bu sayıdan diğer sayfalar: