7 Haziran 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

7 Haziran 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 ( SANAT ) Zebunküşlü Günün birinde, sivri akıllı bir ğul, şarka gideceğim diye bir resmi daireyi dolandırmaya lüzum görmemiş veya meydan bulamamış ta babasını kandırmış ve Rusyaya © değil Amerikaya gitmiş. Memle- ketine döndüğü zaman milliyet fikrini ve millet sevgisini değil de ana dilini unutmuş görünmeye baş- Jamış.. Babasile tarlaya girmişler; ayaklarının dibinde bir tırmık du- Yuyormuş; çocuk sormuş: “Baba, bunun adı neydi?”; babası, acı a- cı gülmüş ve demirleri göstererek “ Şu ucuna baş; sana adını kendi söylesin!,, Demiş; ucuna bir ayak basılır: basılmaz tırmığn sapı “takk!..” diye oğlanın alnma çarp mış; taşkın bir küfürle haykırmış: “Way hınzır tırmık vay!,, O da ancak kafasına vura vura yatan sevgisini, millet aşkını hatır. İıyabilecek galiba.. Hapishanenin duvarlarına başmı vurup duruyor- sa bütün benliği kendine, yukarı- ki hikâyede olduğu gibi, gelir dü- şüncesile seviniyoruz... ... Geçen gün; Etem İzzet, “Milli- yet,, teki yeni bir teknik ve maha- ifade içine sıkıştırılmış 0- lan bir fıkrasmda, bu sözüm yaba- na bolşevik şairin mubhakemesin- den aldığı intibaları kaydederken onun çarpık ve şuursuz fikirlerin- den istihfafla bahsetti... Bu fikirler, istihfaf etmekten başka neye yarayabilirdi.. İyi şair- lik kudretini memlekete faydasız bir reklâmcılığa sarfeden; kendi- sini her tenkit eden adama ağız do lusu küfür ve iftira savuran bir a- damı bir kaç ağzı açık hayranma rağmen istihfaf etmekten başka ne yapılabilirdi? Rusyadan döndüğü gündenberi, kafasında hâlâ oradaki görüşlerin akislerini — taşıyan; “ fikri sa- bit,, illetine tamamile malik bulu- nan, gözü etrafını görmiyen o ve fikri kendi kendine uşaklık eden bir adam ancak gülünebilir ve a- cmabilirdi... Etem İzzet te bunu yapı! Milletine inanan, gayesini bu- lan, ülkesine kavuşan her genç te bunu yapar, bunu yapıyor... sokağa çıktığı zaman ilk rastgeldi. ği oyuncağa kumbarasındaki bü- tün parayı yatıran haylâz mahalle 84 üncü liste ANKARA, & ALA. — 84 mamerolu ister T.D. T. Cemiyetinden » 1— TEŞEBBÜS Oo 8— TEŞKİL 2— TEŞçi 9. Teşrif-Teşrilat 4— Toşeüm - Şans 10. — TEŞRİ metten HM TEŞVİK 4— TEŞEKKÜL 12 TEZVİR S— TEŞEKKÜR 13— TEZYİF 6— TEŞHİR 7— TEŞHİS Gelen karşılıklar , Liste: (82) Telkin; öğüd öğretme, öğretleme, an İatrlmak, ölü gömüldükten sonra ima- lirtmek, ismar, belirsizce anlatmak, İ- ma etmek, söylerken veya yazıda bir kissaya veya bir mikteye ve yahut bir vakaya işaret'etmektir, fenni beyanda sanayii bedi'iyeden bir sanati edebiye tir, (eyle hatırları tamire şitap ). eyle- me arşı ilâhiyi harap, misramda arşi âbi, tabirile kalbe telmih işmar, edil. miştir, kapalt anladılış, bilmece söyle. mek. Temaşa, bakınmak, * zevk ve haz çihetile ve yahut ibret olmak maksadi. 16; bakmak. Temayü/; eğilenmek, sey. mek, isteklenmek, meyil etmek, meyil lenmek, Temeddün: medenileşmek, me deni olmak, ermek. Temessü/: bir şe- yin suratma girmek, bir sözü mesel 0- larak, söylemek. Temettü: kazanmak, kazanç. Temsil: misal (eş, örnek), ge- tirmek, getirilmek, misal (eş) olarak söylemek, söylenilmek, bir şeyin sura- #ms aynen diğer bir şeye nakış etme) bu'manada (tabi) -ile'müteradiftir, bas mak, bu kitabın temsili dimek tabi (ba sılması) demektir. Tesadüf: rastgele, rastlamak, — rastgelmek, aramalisizın bulmak, oran. Tesahüp: sahip çıkmak, benimsemek, yardım, korumak, korun mek, asarmak, Teseyyüp: tenbellik, be geciksizlik, koygusuzluk, üşeniklik, &- şenmeklik, Teslimiyet: tapşiriş, tapgir Harik Hayat Sigortalarınızı Galstada değil vazife! çocukları, ilk rastgeldiği delikan- lıya gönlünü kaptıran aptal ma- halle kızları gibi onun satırların- da gördükleri yeniliğe kendini ve- renlerden başka herkes böyle yap- malıdır ve böyle yapıyor.. — Bir defa söylemiş veya yaz- mış olmama rağmen tekrarlıyo- rum: — Ankaranın ateşi © içinde dövülen, Ankaranin inkılâp mek- tebinde yetişen arkadaşım Naşit Hakki anlatmıştı: Diyarbekirde Seyit Abdülkadiri asarlarken; oğlu diğer bir sahpa- nın dibinden haykırmış: “Babam Resulullahın ahfadındandır. Ev- lâdıresulü asan unmaz, zeval bu- lur..,,; o zaman genç bir | zabitin hançeresinden inkılâbın sesi buna cevap vermiş: “İnkılâba hiyanet eden Evlâdı- resül değil; Resül de olsa asarız!,,. İnkılâba hiyanet eden dâhi de olsa lânet olsun ona! Halbuki o bütün zekâsmı . bir kaç yeni hokkabazlık bulmaya ve- ren göz boyacılar i, bir (Okaç küfür orijinalliği, bir kaç teşbih değişikliği bir kaç yenilik numa- ni bitirmiş, topladığı alkışlar ya- vaş yavaş ıslık olmaya yüz tutmuş bir canbaz gibi neredeyse tası ta- rağı toplayıp edebiyat meydanın- dan göçmeğe hazırlanıyor... Bu yüzden; artık ondan bahset- meğe lüzum görmiyorduk bile. Fakat Akşam gazetesinde Vâlâ Nureddin Beyin kaybolmuş gayretle onu müdafaaya kalkıştı- sini seven bir genç sıfatile, lendirdi. kitabında — “sen, artık düşmanım bile değilsin,, diye yakasından sil. kip atan bir adamı müdafaa &de- cek yerde sütunlarını memlekete daha çok faydalı olacak, gencliği daha çok alâkalandıracak bir mev- zu için harcasa ne iyi olurdu!.. i mânâda alarak $u mısraları tekrarlıyorum: Çıkmaz sokak o tuttuğun büyük yol” Ey Marksın, Leninin Ve kendi kendinin Eller asağı: Milliyete teslim ol! Behçet KEMAL | isvec 1 Milliyet bu sütunda iş ve işçi yenlere tavassut ediyor. İş ve istiyenler bir mektüpla İş büro- muza müracaat etmelidirler. İş isteyenler Güçlü kuvvetli ve çalışkan birisi eh ven şeraitle iş arayor. İsteyenlerin Sir keci Orhaniye caddesinde Mersin ote | Mi müsteciri Resmi Bey vasıtasile Ap- İtullah, z .. Dört sene daktilo, kasedar ve muha- Kefalet verebilirim. Ufak bi- maoşla iş arıyorum. Arzu edenler akığrtıki adrese mektupla müracsat etsinler: Milliyet gazetesi iş bürosi 8. D, hanı ma, Emma Erenköy sanatoryomu Istanbul Verem Mücadele Cemiye- tinden: Muhalefeti hava dolayısile tehir &- dilen Erenköy sanatoryomu kuruluğu. nun yıldönümü 9 Haziran cuma gü- nü saat üçte tesit olunacaktır. Davetiye gönderilen zevata teşrif- İ leri rica olunur. Galatasaraylılar gezintisi 1928 ve 1929 senesi Galatasaray bülü Yapacağı deniz tenezzü- ii lisesinin bir alâka- s1 olmadığımı iter BE dürmektedir. Seni ed müdürlüğü bil. İ mmm mmm mak, buyuruğa istekle boyun eymek, inkiyat etmek, ram olmak, uyarlık, er. ginlik, Tesviye: düzeltmek, Tüzlemek; işi görmek, bitirmek, yapmak, yapıl. mak, beçermek, beçerilmek, bitirilmek (yol tesviyesi, toprak tesviyesi, şu işin tesviyesi, borcun tesviyesi (ödenmesi) ödemek manasına da gelir. Göztepe Haznedar oğlu Baha Kaza ve Otomobil Ünyon Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon: Beyoğlu 4.4888 3266 rası aramakla meşgul.. Varyetesi- | bir | ğını görmek, bizi, milletini ve ülke. | bu mevzuda umumi | dan sonra mümkün olduğu kadar sen- MİLLİYET ÇARSAMBA 7 İSTİRAHAT Üç ay devam eden çok ağir bir hasta- kiktan sonra, Adriemne Lattier yavaş ya- vaş nakahete girdi. K Bir hastabakıcının yardımı ile geceli gündüzlü karısma bakan kocası Armand Lattier bankasının işlerini ancak tekrar ele alabilecek bir vaziyete giriyordu. Ge- celeri artık yatabilecek bir iki saatlık zaman bulabiliyordu. Haftalarca içini kemiren ve yeyen müthiş endişe kıskaçlı dişletini gevşetmeğe başlamıştı. Geniş geniş nefes aldı ve zihnini topladı. O man bu endişe içinde göremediği bir ha- kikatın farkma vardı. Hasta olmazdan evvel Adrienne genç kadmlığınm bütün zavahirini taşıyordu. Çok güzeldi, çok cazipti. Fakat şimdi gençliğinin bütün izleri kaybolmuştu, Ne güzelliği kalmış» ti, ne cazibesi... Za; uş, solmuş, 6s- ki genç kadının belirsiz bir hayaleti ha- line girmişti. Armand Lattier uyukd bakıyordu. Genç kadının yirmi sensden fazladır meydan okuduğu zaman, Üç iy içinde hastalığın yardımı ile zalimene | intikam almıştı. M. Lat gelip gelmediğini düşünmeyordu bile. Karısını kaybetmek korkusu ondaki bü- tün intikam heveslerini öldürmüştü. Tâkis bu kadınm kendisi iğin ne 2 şey olduğunu daha iyi anlamıştı. Niha- yet ancak bir az dinlenmek zamanın gelmiş olduğunu düşünebiliyordu. Kam rısmın devamlı ikametleri Armand Lattier için hayatını zebirleyen bir azap ve rztraptı. li 'Adrienne ikametlerine evlendillerinin dördüncü senesi başlamıştı. Yahut ta Armand o demirlerde farkına Yarmuşiz. Bu Adrienne ila oru severek evlenmiş. ü ve sevileceğine de emin bulunuyordu. İlk felâket haberini öğrenince hem hid. det etti, hem muzterip oldu, hem Şaş Karısı neden ihanet ediyordu? Kendisi zengindi, gençli, manen ve maddeten güzeldi., güzeldi, zekiydi, gayet geniş ve müsamabalı hir karakteri vardı. Hat &â ilk hiddeti geçtikten sonra bu müsa- maha daha ağır bastı ve karısinm bu hafifliğini bağışlamak cümertliğini c3s terdi. Eh, genç ve tecrübesiz bir kadın dı, Başça erkeklerin iğfalitma karayı onu müdafaa etmek kendisine düşen bir va- zife idi, Bu hâdise üzerine karısını alıp seyahate çıkmıştı. O da bu seyahate hiç bir itirazda bulunmamıştı. Bunun fa) kayır addetti. Demek ki silimi cak ve bu e rışacak. Fakat Adricnne İsviçre rölleri kena- rında yapılan bu seyahatte oturdukları muhteşem otelde üç yeni münmsebet da ha peyda etmişti. Armand Lâti di fn karısına fona halde erkıştı. Genç ka dımı inkârlarma rağmen tekrar alıp Pa- rise getirdi. Pariste münasebetler, yeni kavgalar, yeni inkârler... Armand karısını boşamağı düşündü, bir karar veremedi. İyi kalplı ndamdı, Adrienme'i seviyordu. Fakat evlendikleri samanki gibi değil, Kapıtıesifanmek pi netlerine rağmen, şefkatle seviyordu v. karısının da kendisini ayni hisle sevdiği- ni zannediyde'du. Kadm parasızdı, hayat ta aşk antrikalarından başka yapabilece- ği şey de yoktu. vi Eğer hu kadın rezaletli bir talâiktan sonra yalnız kalırsa ne yapabilirdi? Son- ra Armand da onsuz nasıl yaşayabilirdi? Kolay hayata, lükse ve himaye edilmeğe alaşımaştı. Bir kere daha uyuklayan Adrienne'e baktı, perişan çohresini süzdü. Nerde © güzellik! Düşündü ki Adrienne bu. çir- i ihanet edemedi. Niba- isi de sülün ve ise tirahatı kavuşacaklardı. İlik nakahet günlerinin verdiği yarı şuur icinde Adrienne sadece tekrar ha- yata dönmüş olmak seadetini dayuyor- du. Nihayet daha iyileşti, Fakat bu 86- fer mahzun görünüyordu. Beyhude yere hüznünü kocasından saklamığa çalısı” macöra da nisyana ka- | HAZIRAN 1933 E.A GEEERMNNŞ MIT Tİ Hava tepdili Sayfiye kiraları, çok düşkün di- yorlar. İnanmayınız. Tecrübe için Boğaziçi köylerinde bir iki yalıya şöyle bir Obakınız. (Sizden, bir mevsim için istiyecekleri kira, iki sene kışlık odun ve kömür para- nızdır. Büyükada ve öteki adala- rın da ucuzluğu hep lâfta kalıyor. | Bu gidişle haziran geçecek, tem- muz girecek ve tabii bundan son ra da yazlığa gitmek ( külfetini kimse göze almıyacak!.. Dün, bir kaç arkadaş, aramızda sayfiyenin lâfını ediyorduk. Birisi dedi ki: — Biz şimdi her gece, sayfiye dolaşıyoruz! Sorduk: — Nasıl -— Ev halki, toplandık mı, haya len seyahate başlıyoruz: Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi.. Çengel- köy, Vaniköy, Kandilli, Anadolu- hisarı. Kanlıca, Çubuklu, Paşabah çe, Beykoz.. Derken karşı yakaya geçiyoruz: , Bebek, Ru İstinye, Yeni dere, Sarıyer.. Haydi Adalara baş vuruyoruz: Kınalı,Heybeli,Büyükada. Nihayet, Anadolu kıyısına dönüyoruz: Su- adiye, Erenköy Caddebostar Hasılı bir gecede gezmeğik yer | bırakmıyoruz. Başkaları bir mev- simde bir defa sayfiyeye £ çıkar. Biz, her gece bütün İstanbul sayfi yelerini dolaşmış oluyoruz. Fena mı? Çiklet çiğneyen bir arkadaş sö- ze karıştı: —— Ben de sarmısak yiyorum! Anlamadık: Sarmısağın sayfiye ile müna- sebeti? | Güldür İ — Malüm ya, carmısak havayı tepdil eder, derler. v tepdilinden ümidi kesti; denberi bol bol sarmısak yiyorum! Bari oturduğum yerden havayı | tepdil edeyim!.. M. SALAHADDİN bir kaç elihisarı, © Uluköy, | y, Tarabya, Büyük- RAD Bugünkü proğri e 18.— den 18,39 Cn 1900 , 19AS Aİ i A söz (Mahismre Ha» handan 21,30 Alaturka saz (Udi Salahattin li ANKARA, 1538 12,30 : Gramafon. 18, : Filarmönik orkestra: Avber Our: ture La parat dü o dinb Gerehwin Fanini Ok Kate Cbabrier Valen Erpana. 22.10: Piyano ile Li lerinden ve Run famtazilerinden parçalar. 24.10 Dane musikisi BUDAPEŞTE, 880 1935 Piâk. 205: Şerl Bura Siçan takımı. çalı yor, muvaffak olamrıyordu. Kocası bir kaç defa nicin mükedder durduğunu sor du. Adrienne eskiden masıl ihanetlerinii ikâr ediyor idise, şimdi de kederini inkâr ediyordu... Nihayet bir karısının uyuduğu zanmi- le gürültüsüzce odasma gitti, Hasta balser kapıyı aralık bırakmıstı, Yavasça yaklaşarak içeriye baktı. Adrienne başı yhstıkta, bir aynaya bakıyordu. Evet, yüzüne bakıyordu. Bir arakk kadının gözlerinden yaşlar geldi. Armand içeriye girmek icin hir hare- ket yaptı. Kadın ayâk sesini duyunca, derhal aynayı yasdığın altma sakladı Kocası yatağın yanma gelines şen gö- rünmeğe çalıştı. Adrienne © temamile iyileşip kalktıkı- tan sonra bu keder devam etti va hatt fazlalaştı. Karısınm üful etmiş güzeli; Zine ağladığını gördüğü Zaman çini derin bir merhamet kaplamıştı, İhanet- lerinden duyduğu ıztırap kadar ıstırap ve acı duyuyordu. Karısının kaybolmuş güzelliğe boya, makiyaj ve sair usullerle erişmeğe çalıştığına da dikkat ediyordu. Adrienne güzellik şöyle dursun, bil karikatüre dönüyordu. Acaba bu netice nin m idi? Karın gene eskisi sokağa çıkmağa Gene izah izi gaybu- betler başlamıştı, Armand o muz silkti. Eskiden o kadar kkanç olan bu adam şimdi hiç kıskanmıyordu. Biliyordu ki karısının elinden oruk silâhları re ni Ona acıyordu. Bu i gibi kıskanıyor görün- mek suretile karısına alıştığı o havayı vermek daha iyi değil miydi? Ve öyle yaptı. Karısı gene cskisi gibi inkâr etti. Fakat artık daha canlı görünüyordu. Aradan bir kaç hafta geçti. Armand bu komedyadan usanmıştı. Lâkin mer- hameten devam ediyordu. ne bir akşam tatlı bir sükünet. kiz Armand, dedi, beni dinle... Sana bir şey itiraf edeceğim, Evet, ben haya- tında bazan bafiflik yaptığımı kabul €- diyorum. Oh, bu o kadar kötü bir şey değildi, fakat sana ıztmap veriyordu. Sen o kadar iyi, o kadar vefakâr adam. Artik kıskanç olmanı İstemiyorum. Bun- A le de. 123; Macar şarkıları. VİYANA, 518 m. 20: Viyana musikisi, 2045: Haberler. 2125: Viyana sarkıları haftam (Bodapeste. komser ; | | ÂNO » TORİNO - FLORANSA 2048: Plâk. 21,30: (Tanburmayoren kız) İ- simli Offenbachın öpereti, Müteakiben: Dans | vana ildsi. PRAG, 488 m. 21,15: Piyano besteleri. 21.30: Koman konse- if, 22.204 Hafi musiki konseri. APEŞTE, 550 mi. ik. 14,15: Piük; 18: Raliyo orkestrası rkentemsa.. 204 Dere nd “ 22: Sole flüt konseri 23: Hafif mu konseri, sd LÂYPZİG, 350 m. 21; Askeri konser, 22: Sözler. 2215: Fantazi ale Yeni neşriyat Milena Basübadelmevi Hâydar Rifat Bey Tolistoy'un meş- hur eseri Basübadelmevüi tercüme et miştir. Haydar Rifat Beyin muvaffa kiyetli bir tercümesi olan bu eseri tav- siye ederir, İçki düşmanı gazete 6 ıncı sayısı “içki düşmanlığı ve sağlık bilgisine ais faideli yazılarla çık mıştır, Karilerimize tavsiye ederiz, Holivut Holivut'un 3 cü sene 24 cü sayısı gü- zel resimlerle inti ————— az ayrılacağım. Nefsimi dalma sana | vakfedeceğim. leyocanla konuşuyordu. Acaba sami- mi idi? Bunu anlıya: attâ karısı. nn İhanet yapar gibi görünüp kocasının kıskançlığını tabrik ederek aşkını muha- faza icin senelerce komedya oynadığını bile öğrenemedi. Şimdi istirahate ihti- yacı vardı. Karısınm son sözleri karşısında mand da bir bahtiyarlık duydu. Çünkü onun da istirahate iktiyacı vardı, | ©) ve (Rikord) bunu reddediyorlardı. Frengi üzerinde yeni fikirler Bugünkü tıbbın en kuvvetli ışıkları en müdekkik gözleri geniş siyasetile nesli ve ırkı tahrip etmekte olan frengi üze- rinde toplanmaktadır, Muhtelif cilt yara- larından, kalp ve damar hastalıkalrma, ak ve kara ciğer iltihaplarına, hümakı sadra, dil ve rahim kanserlerine, ve in- sanın en asil cevberi olan dimağını da ifsat edip paralisi jenerale varıncaya ka- dar bir çok akıl, hastalıklarına sebep lan frengi, nihayet irsiyetle nesle de ii tikal ederek saralı, bunak, şahsı ve mille- & icin müfsit ve muzur bir sürü muhte luşşüur ortaya çıkıyor. Artık böyle hir illetin tedavisi, tedavi üsullerinin islah ve teralıkisi yolunda gösterilen gayretlere hayret edilir mi? Arseno - banzinler bu gayretler metice- sinde bulundu, Dimağ freneisini mebde- inde teşhis “ve tedavi etmek imkânını veren hal kemiği suyunun muayenesinde ki kıymet bu gayretlerle - anlaşıldı. Gerçi (rengi üzerindeki düşüncelerin müz. gok uzaktır. Fakat meselâ ar- müth, civa ve iyodürden müte- şekkil mehtelif bir tedavi busün artık bir Inide olmuştur. Nüküslerin, bilhassa asabi tagayyürlerin nökran ve devamsız bir tedaviden neşet ettiğinde (o herkes müttefiktir. Tedavinin müddeti ve şeldi ne olursa olsun, şifayi hayati teamüller- le kontrol etmeyi kinse ihmal etmiyor. Ancak, tedi tatbik tarzları, kul- lanılan ilâeların miktarı, yapılan şırmga- lsrın adet ve tekerrürü ve nihayet şan- kesiz frengi mevcut olup olmayacağı hu- susunda henüz birçok tereddütler | ve değişik fikirler mevcuttur. Bu fikirler hem etibbayı ve hastaları hem de frengi girift içtimai hayattan te- vellüt eden Çiçtimsi bir dert) olduğuna göre umumi “hıfzssibhayı binnetice u- mumun alikasını celbedebilecek (bir mevzudur, Frengiyi hiç hatıra getirmiyerek, baş- ka başkn hastal ir selerin İN cek derecede "athi (Cüce sankır) denilen ufak sıyrmtılar yara kile a#delunamıyan mercimek kadar çıkıntılar, kırmızı bir lekeden başka bir ©y olmayan basit ihtikanlar bazan fren- ginin ilk devresini, ilk alâmetini teşkil ediyor. Hattâ bu basit hu mânâsız zan- olanan leke ve sıyrmtılar bile yapmadan frenginin vücutta yayılabileceğini iddia edenter bugün çoğalmıştır. Eskiden sanlırasız frengi kabal edil miyor, ka ilmin iki katbu olan (Fourni- Halbuki tecrübe olarak farelere ve tav- şanlara aşılanan frengi mikrobu hiç yara çıkarmakarzm bu hayvanlarda frengi hastalığını hümule getirmiştir. Tedavi maksadı ile hir insandan diğerine yapı. Yarn ane amaa daa Seval” kez şanlırasız frengi tevlit etmiştir, Hattâ irsi frengi bile şankrasız.. bir frengiden başka bir şeymidir, deniliyor. Tedavi üsullerine gelince © muhtelif yolulr takip edilmekte, elde mevcut his- mut civa ve arsenik mürekkebatından biri veya diğeri evvel, biri veya ikisi bir. İlap 216933 tarihinde şartnamesi diğini, bilâkis onu her zamandan ziyf” da gözönünde tutmak lâzımgeldiği göstermez mi? Bugün elde mevcut olan şiddet ve süratitesiri ortada ni. i dırmış O gibidir. Bif ın zihninde şuna yakın bir KS (Adam sen de! fen ile: di. Hastahaneler, hekimler her için hazır duruyor. Kurtulmak imi nı her zaman mevcuttur.) Evet ilerliyoruz, yükseliyoruz. kat bir büyüğümüzün dediği gibi tal nasıl yükseldikçe ufukları — d geniş görürse, biz de ilerledikçe m bullerle dolu ufuklar daha ziyade lıyor. Dr, Muhip NURETTİN Fe Müessif bir irtihal Esbak dördüncü kolordu sertabil ve diş tabipleri Adli Hasan ve Lei Hasan beylerin pederi mütekait Mü lay Dr. Hasan Tevfik Bey dün akşam © fat etmiştir... Cenazesi bugün İİ Beyazıtin Emin Bey mahallesi T: sokak 35 numaralı hanesi: rılarak namazı Beyazıt camiinde ki dıktan sonra Merkezefendideki ; Temamına yirmi bir bin beş lira takdir olunan Beyoğlunda Teşi kiyede Atik Nişantaşı cedit Kâğıth tramvay caddesine nazır ve. Ka 6okağışa garaj methali bulunan sef 96 ya yeni 14 numaralı alt kati kâr Sait paşa konağı namiyle maruf m kün temamı kirk hisse (itibariyle i hissesi açık arttırmaya vazedilmiş a vanhaneye talik edilerek 8-7-533 tari ne müsadif cumartesi günü saat 14 16 ya kadar İstanbul dördüncü icra resinde açık arttırma suretiyle sitil caktır, Artırmaya İştirak için yüz! yedi buçuk teminat akçesi alınır. Mİ i, Belediye, Vakif icar tarihli icra terakim v müşteriye alttir. 932 nummun 1İ9 uncu maddesine tevfi hakları tapo sicilliyle sabit olma; ipotekli alacaklarla diğer | alâi nım ve irtifa hakkı sahiplerinin be larını ve hususiyle faiz © ve masaril dair olan iddialarını ilân tarihinden tibaren yirmi gün içinde evrâler biteleri ile bildirmeleri lâzımdır. e halde hakları tapo sicili ile sabit ma; satış bedelinin pay! dan hariç kalrriaf, — Atileederemen ii maddei kanuniye ahkâmma göre ket etmeleri ve daha fazla malimati mak isteyenlerin 931-1062 dosya siyle memuriyetimize müracaatları Tün olunur. (4219) den tatbik olunmaktadır. Tedaviye neosalvatsanla başlayarak hastalık üzerine süratle hücum edenler olduğu gibi, böyle seri bir baskınla has- talığın muarmit müdafaa merkezleri teş- löline vesile olmamak icin civa ile baş- layıp araya ncosalvarsanın koyanlar ve bunu bismutle tekip edenlerde çoktur. Vücuda ithal edilecek olan ilâç mikdar. ları evvelden kat'i olarak tespit edilemez. Tedavi devrelerini de, bu devrelerde tat- bik edilecek deva mikdarmı da tayin ve tespit edecek olan hastanın uzviyeti, te- davi, karşısmda gösterdiği ve aksülâmeldir. Hedef olarak erişilmek istenilen miktarı tabii bu aksüllümellere göre tahfif veya tespit olunur. Bu muhtelit ve şedit tedavi bir sene kadar devam edip, eğer ve seriri muaye- ne ile ne de kan ve belkemiği suyu tah- tilleriyle hastalık artık müsbet hiç bir - vaz söstermezse, ondan sonra 2 - 4 sene daha hafif bir tedaviye (ekseriya ne- ozalvarsansrz olarak) devam olunur. Şankr zuhurundan itibaren on beş gün geçmeden saa bu sonraki tedavi iki sene, eğer Vasserman müspet o olduktan sonra başlanmışsa bu tedavi dört sene de- örülüyor ki tedaviye başlamakta- ki süratin fevkalâde ehemmiyeti var- dor. Bu başlangıca göre hasta mecmu- an üç veya beş sene tedaviye tâbi ola- caktır. Hattâ meşhur (Ravast) şankr devrinde Vasserman müspet olmadan başladığı hastalarda bir 86- ian) dört sene tedaviden sonra hasta- yı serbest bırakıyor. Fakat müteveffa (Fowrnier) deni olan bir çokları (Gougerot, o Sicard, Margaret... ) 3 - 5 senelik esas teda- viyi takip eden 15 - 20 sene zarfında da, beher sene için birer aylık iki (em- et) serisi lüzumunu Oo müdafaa et- mektedirler. Filhakika esas tedavi bu sonraki (emniyet serileri) ile takviye edilmediği takdirde bazan gene nüküs ler, irsi tezahürler ve hattâ ani ölüm- ler görülebilmektedir. Nüküslerin ço- ğu bertaraf edilememekte, i büratla dünyaya gelen nesil ive şaşı, çolak, sağır, mecnun olarak natamam birer eseri hilkat gibi insanlar arasm- da şaşkın ve garip dolaşmaktadırlar. Demek beş sene tedaviden © sonra gene iğne, öyle mi? Bir tarafta tedavinin külfet ve zah- meti, diger taraftan hastalığın o kor- kunç hayaleti duruyor. Biz içtihatları arzettik, yalnız intihap iyeti kal dı, Bu mülâhazalar, frengiye karşı gös- terilen alâka ve teyakkuzun gevşeme- ŞE ll Istanbul asliye mahkemesi hukuk dairesinden £ Armavutkâyünde Sarraf bur. No. Ju Yalıda mükim Muazzez Hanı Şişlide snükim iken Halen i N meçhul bulunan Belediye esbakı mü fişi umumisi kocası Emcet Bey | me ikame eylediği tescili akit da nm icra kılman muhakemesi neti de : mahkemeden sadır olan ve tarafefi arasında aktin suhutüna ve keyfiyeti doğum kütüğüne kayt ve tesciline tedair bulunan 21-3-933 tarih ve 222 lu ilimm ilânen tebliği tensip edil olduğundan tebliğ makamına kaim mak Üzere mezkür ilâmın bir suret mahkeme divanhanesine talik olundi ğu mümsileyh Emcet Beye ilânen t€ olunur, (4233) İstanbul yedinci icra memurluj dan : Bir slacaktan mahcuz ve merhun hafiye eşyasile vitrin “ve camekâniii birinci açık artırmada kâfi bedel madığından 11 Haziran 933 tarihine sadif pazar günü saat on buçuktan * iye kadar ikinci açık artırması yağı İscağından taliplerin yevm ve saati kürda Beyoğlunda Galata saray istif 181 caddesinde polis merkezi yakın da kurtuluş hasr altında 283 No. İl bafiyeci mağazasında hazır bulunadf memuruna müracaatları ilân olunuf (4222) Jilliye Asrın umdesi "MİLLİYET" Gelen evrak geri verilmez. — Mi #eşen münhalar 10 kuruştarr— Gazet? VE matbanya ait işler için eüdiriyete racaat edilir. Güzetemir ildnların met İyetini kabul etmez. Yeşilköy askeri rasat merkezinden rilen malâmata göre bugün hava bulutlu ve rüzgürle olacaktır. 66-033 tarihinde hava tazyikli milimetre, en çok 19, en sr 14 derece rak kaydedilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: