27 Haziran 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

27 Haziran 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sanat aleminde Çini hırsızlığı Evet!. Gönül razı olmayınca da in- «anın susması mümkün olmıyor. Gerçi: “Varakı m im okur, Kim dinler?” Amma: “Neyleyim kurtulamam tabı hevesnakimden ” Mademki terebantin ve matbaa mürekkebi kokan iki istasyon ara- sında “Azimet Avdet” bir biletle seyrisefer etmekteyiz. İnsan ken- di kendine yazmamak için karar bile vermiş olsa nafile. ... Bundan evvelki yazımda, yazı- ların, çizilerin müsbet sahalarda tesirsizliğinden bahsetmiş ve bir iki misal zikretmiştim. Misallerden biri ve şüphesiz ki mühimmi: “Çini” meselesi idi. Bu gün yine bu meseleye dönüyorum. Çini meselesi nedir? Harikalı renkleri, cildi, hututu, ahengi, tar- 71 tersim ve imali, ve sairesi gibi dünyanın hiç bir tarafında misline tesadüf etmek imkânı olmıyan hu- susiyetlere sahip Türk çinilerinin yerlerinden koparılıp Avrupa mü. zelerine satıldığı meselesidir, ve bunlar hatsiz hesapsızdır. Mütareke senelerinde İsmaylo- viç isminde bir Rus ressamile ta- Dışmıştım. Bu adam koltuğunda boya kutusu cami, türbe velhasıl ne kadar şah eser mimari le- leri varsa gezer, dolaşır ve ekseri- ya çinili tuvaller boyardı. Bir gün İsmayloviç'in evine git- miştim. O bana resimlerini göster- di. N Uzun uzun resimden, sanattan bahsettik. - Bahis hararetlendi. Mevzuumuz Türk çinilerine ve on- lara karşı olan meftuniyetime in- tikal edince o küçük bir valizden bazı çini kırıntıları çıkararak ba- na gösterdi: — Bak ne güzel şeyler diyor- du. Türkler bunların kıymetini bil- miyorlar. Bu çinileri (Perapalas karşısındaki antikacıdan gayet u- dan seneler geçti. Bir gün işittim ki İstanbuldan yükünü tutarak Fransaya giden bu adam Pariste resimlerini, Londrada da çinileri- ni yüksek fiatle satmış. Bilâhare bu çinilerden bir tanesinin Sarı Selim türbesindeki çinilerden bi- rinin ayni olduğunu hayret ve dehşetle öğrendim. Spor Tevfik Âli Bey Sadun Galip Beye cevap veriyor Dün Sadun Galip Beyin bir mektubu- Su neşretmiştik. zeri Ali Bey bu mek tuba cevap v. Sarıkırmızılarla "lilakiniyilar - rasındaki bu münakaşa meye ve nereye varacak bilmiyoruz. Tevfik Ali Beyin mektubu şudur; 1321 tarihinde mektebe kaydedildiği- mi yazmaktan maksadım Galatasaraya manevi merbutiyetimin ne kadar eski olduğunu söylemekti. Mektepten ayrılarak menfaya gitti- ğimi Sadun Beyin etrafile hatırlıyarak iddinmi tasdik etmesi beni cidden sevin- dirdi. Heyeti idarede bulunmam tama- men kanunidir. Çünkü Türk kanunu me denisinin 57 nci maddesinin birinci fıkrası mucibince heyeti amumiye ce. miyetin en yüksek merciidi merci bendenizi ikinci reis miştir. Ayni kanunun 68 inci maddesi mucibince bu intihaba bir ay zarfında itiraz edilmediği takdirde karar kesi kat'iyet eder. Heyeti umumiye İçtimam- 'danberi dört ay geçtiğine nazaran ben- denizin bu intihabım gayrı kabili itiraz kat'i şeklini almıştır. Heyeti umumiye nin toplanma tarzma olan itiraza gelin- ce bu da yukarda zikrettiğim 68 inci madde mucibince bir ay zarfında yapıl- malı idi. Şimdi buna itirazım hiç bir kıy» meti yoktur. Şahsi cihet böylece halledildikten son- ra Sadun Beyin işe ait cevaplarını bek- lerim. Münakaşalı konferans Futbol Hükem Komitesi riyasetinden; Komite 1 temmuz 1933 cutnart, sü birinelei yapılmak üzere hir lies kaşalı hâkem konferans serisi tertip et. Bu konferanslar her hafta cumar. tesi ve Salı günleri saat 18 den 19 a ka 'dar devam edecektir. Konferans mahal- W Halkevinin alt katındaki dershanedir. Önümüzdeki mevsim lik co şild maç- larında ehliyetname almamış bakemle. re vazife verilmiyecektir. Ehliyetname alk istiyenlerin bu konferanslara de- ra hâkem ve yan hâkemlerinin nazarı dikkatine koyarız Derhal antikacıya koştum. Ora- daki adamlar böyle bir adamı ta- nrmadıklarını söylediler. Bir müd- det memleketimizde türbedarlarla ahbaplık eden bu Rus ressamının bugün nerelerde olduğunu ve çi- nilerini nereye sattığını bilmiyo- rum. Maamafih, uzun müddet müze | müdürlüğünde bulunmuş olan kıy- stadımız Halil Beyefendi- öyledikleri yanımda benim hi- zaya oyuncak kabi ladır.” Diyor. - Mart - 933 Sonpostada Bağ- dat köşkündeki çini hırsızlığını tekzip eden Topkapı sarayı müze- si müdürü Tahsin Beye verdiği ce- vapta Halil Bey, bunların sanayii tezyiniye ve sanayii İslâmi ye müzelerinde el'an mevcut ol- duklarını ve bir kaç defa bizzat özlerile gördüğünü Pariste sana: yii Tezyiniye müzesinde, Londra nm Viktorya ve Albert müzelerin- | deki Türk çinilerinin sayısız oldu- | ğunu ilâve ediyor. Ve Anlaşılıyor ki çiniler, Rados tabakları ve saire nin çok seneler evvel Fransız kon- solosu tarafından Pariste bir mi zeye satılmıştır. Bu sirkat Tahsin Beyin Topkapı müzesine tayinin- den pek çok evvel yapılmış.. Aşa- ğı yukarı kırk beş elli sene evveli me ait bir cinayetmiş. 16 - Kânunuevvel - 920 tarihli (fi Vakit gazetesinden şu havad aynen alıyorum: “Selimi Sani tür- besinden dört antika çini aşırıl- mıştır. Bu çiniler, on sekiz santim tulinde sekiz santim arzındadır. Beheri on iki bin lira kıymetinde- dir.” Yine bir vakitler Bursadaki Yeşil Türbenin gayet kıymetli çi- | nilerinden bazıları ortadan kay- bolmuş ve o zaman Bursa Valili- ğinde bulunan Ahmet Vefik Pa- şanın himmetiyle bu zayi olan par | çalar yerine yenileri imal oluna- | rak konmuş. Bu eklemeler gerek renklerinin donukluğu, desenlerinin kabaliğiyle vukuflu | bir dikkatin göz ucundan kaça- mazlar. Bugün bunlarm mes'ulünü ara- mak faydasız ve lüzumsuz bir ta- harridir. Elverir' ki tekerrürüne meydan vermiyecek tedbirlerde titiz bir dikkat bulunsun!. Elif NACİ Otomobil yarışında. Fethi Bey neden her zaman yaptığını yapamadı? 23 haziran cuma günü yapılan oto- mobil müsabakalarımız çok büyük bir alâka ile seyredildi. Hakikaten bu 80 sene alınan neticeler geçen senekin- den çok daha iyidir. Ancak bu spor şubesile meşgul olan bir çok karileri- mizden mektuplar aldık. Hemen hep. mühendis Fethi Beyin rekorunun çok düşük olmasından şi Ötomobileilik âleminde iyi lanmasile şeref kazanan bu sporcunun böyle bir fena netice alması bizim de merakımızı mucip oldu ve bunun sebe- bini araştırdık. Fethi Bey, gazetemizin yarışma gir. mek için arabasında bir ay evvelden- beri bir hayli tadilât yaptırmıştı. An- cak bu tip arabaların pistonları mem- leketimizde bulunamamaktadır. Pis- tonların İtalyadan celbi düşünülmüş, ancak yarış tarihi yaklaştığı, ve şayet bu pistonlar getirilirse alışmaları asgari 5-6 yüz kilometreyi hafif bir & atle yapmaları elzem olduğundan, ya- ; ya vakit kalmıyacağı vazgeçilmiştir. Lâkin 23 hazirana iki gün kala, Fet hi Beyin kabiliyetini bilen arkadaşla» rı kendisinin bu vaziyette yarışa gir- çok srar etmişlerdir. zerine sporu, spor için ya- pan bu arkadaş bu spora karşı olan a- lâkayı hızlandırmak maksadile yarışa girmiştir. Hareket £ mahallindeyken makine gayet iyi çalışmış ve ümitveri- ci bir halde bulunmuştur. Nitekim tu- tulan kronometreye göre Fethi B. İs. tinye yokuşunun başıma kadar olan ve en mühim virajları ihtiva eden kısmı bir dakika otuz saniyede ve | santte 70 « 78 kilometre bir süratle seyrede- rek katetmiştir. Ancak bu noktadan sonra, piston- daki boşluk dolaymile iştinl hücresine kaçan fazla yağların tesirile muvak- kat bir zaman için bujiler aksamıştır. Bu aksayış motorun seyrini düşürmüş ve bu suretle 2 - 3 kilometre dahilinde 5 kilometrelik bir sür'atle Fethi Bey bu ârızanın ö- gerekse İİ yüna geçebilmek 1 için bazı tedabir a- larak © tamiratımutemadiye.— garajmın önüne kadar gelebilmiş, ve ondan son radır ki motor açılarak tam randman vermiştir. O noktadan finişe kadar 0- lan mesafeyi araba 100 - 115 kilomet- sında su irmek mide uşare ve hazma mani olur iddia- hisiz yemek yemeği tavsi ye edenlere karşı yemek arasmda su iç- menin hiç bir mazarratı olm an fizyoloji tecrübeleri sa sılmıştır. Mide asaresinin sudan zarar görmesi doğru değildir. Bilâkis yemek- ler arasında mutedil miktarda su içmek daha ziyade usarenin ifrazını teshil ve hazım ve temsil füllerinin kolaylıkla ol. masma yardım eder. Mutedil sürette yemekte içilen sudan hâzmm bozuldu. ğunu gösteren hiç bir vaka görülmüş değildir. Hazım bususund kıymetli bir kimyevi tı hazım azasımın muhati satıhlarını is latır. Bu suretle onların vazifelerini tabii ve salim bir şekilde yapmaları. na yardım eder. Muhtelif gaddelerin | hazım esnasında | ifraz ettikleri mayi mikları günde hayli bir yekün tutar. İşte yemeklerde içilen su buna y. dam eder, Hazım borusunun vakit v kit ifrazatı yemekler derunundaki bazi muzır mevaddım tesirlerine kar. şi kanda mevcut ve hastalık tevlit e- decek olan bazı semdur maddelere arşı da mayiler en kuvvetli emniyet ve tahaffuz vasıtalarıdır. Su içmenin şişmanlık peyda eder itikadı da yanlıştır. Belki bahusus ye. mekler arasında su içilirse ziyâde ye. mek yedirmeğe sebep olur ve bu su. retle fazla yemekten semen hâsıl g- lur. Yoksa hiç bir vakit su içmek şiş. manlık yapmaz. Büyükada Dr. ŞÜKRÜ Dil anketi Liste 100 ANKARA, 26. A. A, — T. D. Te Cemi yetniden Karşılıkları aramsenk arapçr “We fariça kelimelerin 100 mumaralı listesi gödür & © kadının yüzünü görmeli Hakkinda 5 — Lehinde 6-- Aleyhinde 7. Akabinde — derakap, derhal - 8. - Bu bapta Bu hususta — Bu takdirde — Tara taraftan — göle — tahriri Bugünkü proğram İSTANBUL « den 18,30 kadar Gramefon. i . 10. 1930 » iy iy Saz (Nihal Tevfik Hav "Elya b Kamaz tin, 1845 « 1930 1930-20 Dans musikisi. 0— Ajanı haberleri, VARŞOVA hali m. Of Cema. Zn lll, 1310: pul Haberler. 1835: Plâk, - He e - Haberler. 1650: Halk konseri. ik. 21: Orkestra. 230: Caz, Haber VİYANA 517, ma. Türklere dair batıılar, 204000 SAA musikisi BUDAPEŞTİ, 880 temsil, 21351 İtal opağandası 2345: Hafif musiki (Operet ve fantaziler). MİLANO, - TORİNO Habe: İç katetmiştir. Fakat 2 - 3 kilometrelik mesafede kaybolan zamanı bu kadar sür'at bile kapatamamış ve Fethi Bey de mecbu- ren böyle bir netice elde etmiştir. Romen tenisçileri geliyor Atletizm Federasyonu “Tenis Komi- tesinden: Milli Tenis oyuneularımızla çarpışmak üzere Romanya Milli Tenis takımı 28 haziran çarşamba günü şeh rimize gelecek ve ilk müsabakasını 30 haziran cuma günü Fenerbahçe kortla. rında yapacaktır. Program şudur: 30 haziran cuma yünü sent 15 de, 1 Teme comartesi saat 17 de, 2 güni 15'de Kadıköy Yeke) klübü) re İ geçmişti. Fakat malüm ya, kadın ku Hikâye Ep) | Anlaşamamazlık Muhsin nihayet miştı. Genç te apartım yrıldılar. Or- ira başka bir tango çalarken Cemile- yi tanıdıklarından bir diğer delikanlı dansa kaldırd. o Fakat genç kadın hep o vadini düşünüyordu. Haki katen onun apartmana gidebilmek için kendinde cesaret bulabilecek £ miydi Çok ısrar etmişti. Bugün atlatamadı. Muhsin boşuna da gitmiyor de- #ildi. Fakat bir zaaf anında böyle bir vaatta bulunacağı da hiç aklına gelme- mişti. Hem bunda üstüste içti panyaların tesiri de yok değildi. Dans bittikten sonra kocası vadi kopar! Otomobilde zihmi hep bu mesele ile meşgüldü. Gidecekti. Lâkin bir arka- daş gibi oturup görüşmekten maada bir teye fırsat vermiveeekti. »w Muhsin apartmanda, Heyecanla genç kadını bekliyor. Saat dördü on dakika daima seç gelir. Hele sevildiklerini dikleri zaman... Belki onunicu defa kanapenin, üstün- | deki yastıkları düzeltti, Saat beş old beş buçuk oldu. Ne gelen var, ne gideni. Muhsinin fena halde canı sıkılmağa başlamıştı. Bir kitap alıp okuyacak ol- du, ne gezer? Satırlar gözlerinin önün- de karncalanıyordu. Nihayet telefon çaldı: Uzaktan bir -Evet, benim. Bir Miz saattir bek hyorum. İnsan verdiği sözü böyle mı tutar? — Kızma efendim. Dün gece sonunu düşünmeden sana bir sözdür vermiş bu. lundum. Fakat bugün kendime gelince bunu çok tehlikeli buldum. Muhsin fena halde i berenin kesilmiyecei ayağımın altında parçalıyacaktı. Cemile: — Hafta içinde bize geldiği man başka bir mülâkat günü tayin ede- riz, dedi. Muhsin artık dinlemiyor, sadece: — Pek âlâ, pek âlâ, diyordu. eyi kaparken Cemilenin her za- manki cahkahasr yine telin ucunda çm- adı. Artık her şey bitmişti. Bir daha o tahammül e- demiyecekti. Durup dururken kendini ne diye azaha ve ıztıraba soksun. s5 Aradan bir hafta geçmişti. Cemile kanapoye uzanmiş, ağlıyordu. Kocası ile adam akıllı kavsa etmişlerdi. Böyle haksız ve egoist adam olamaz. Neler. söylememişti, ne hakaretler etmemişti yarabbil En sonunda kapıyı suratına gibi çat diye vurup, çıkıp gi kadın kendisini candan tes birina muhtaçtı. Bir dost, bir arkadaş, yahut bir sevgili. Birden Mahsinin hayalı gözlerinin ö- nüne geldi. Ona karşı geçen sefer ne zalim davranmış, zavallıyı beyhude ye- re bekletmişti. Hazır bu vesile ile ku- surunu da affettirebilirdi. Hemen tele- fona yapıştı; — Allo; Allo! Saat dört, yönisin ber halde evinde- dir. Yüzü güldü. Çünkü Muhsin evdey- di, cevap veriyordu: — Yavrum, hâlâ bana dargın mısın? O gündenberi hiç bize gelmedin. Hal. buki ben, bak kabahatimi unutmadım. Onu affettirmek için bugün sana gel mek istiyorum. Mahsinin yüzü buruştu. Genç kadına karşı içinde hiç te eski rakı duymaz yordu. Zaten onun da sözüne inanılır mı? Belki gene vâdederde gelmez. İn- san oğlu bir defn aldanır, Hanım bu ziyareti geçen defa pek tehlikeli bulurken, simdi fikrini acaba neden değiştirdi? Sonra Mu başka bir Muhsin sant beşte kadına söz vermiştir — Affedersiniz. hanımefendi, dedi, &vvelce başka bir kadına söz vermiş ol- ra için oraya gitmek mecburiyetin- m telefonu kapattı. Kendi İken ine: — Ah, bu erkekler, dedi, geçen de- fa iyi ki gitmemişim Muhsin de söyle düşünüyordu: k hanım bizi oyunenk zan nediyor. Söz verdiği zaman değil, canı İstediği saman geb : a ikisinin de 2i- etsek bil, muhakkak ka kı vurur işti, Genç edecek Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti. yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro muza müracaat etmelidirler, İş isteyenler Askerliğimi yaptım. Tahsilim var- dır, Müesseselerde kâtiplik veya da- hili harici bir iş arıyorum. Ayda yir- mi liraya çalişerm. Gedikpaşa cami sokak karşısı NO. 12 Hüseyin tebhirhane Cemalettin | Türkçe, Rusça ve Rumca birazda Pranstzca bilir namuslu bir genç tren veya vapur kumpanyalarında bilet cilik veya buna benzer bir iş arayor. Adres: Kadıköy iskemle sokak No, 18 kahvede Salih oğlu Tevfik. > Okus yazar güçlü kuvvetli bir Türk genci kendine İş arayor. Hüsnübal er- babından olduğunu ber vakit İspat €- debilir. İş Bürosu Eyüp M. H. v.. Mahmut Yesari'nin olan arının Bursa Kaplıca ve Otelciler Cemi: | yeti, bu sene de gazetecileri Çekirge- ye davet etti. Gezdik, gördük, eğlen- dik ve döndük. Bursa yolunda ne kadar neşeli idik. Bu dört günlük seyahati hiç bitmiye- cek sanıyorduk. Halbuki İstanbul yo- lu, ne kadar uzun geldi bize.. Matba | aya girergirmez arkadaşlar, etrafımı aldılar: | — Yediğin içtiğin senin olsun. gördüklerini bize anlat! — Peki, dedim, anlatayım, fakat hangi birini anlatayım ve seyahatin neresinden başlıyayım. — Neresinden istersen... — Dinleyin anlatıyorum; Ve başladım Vapurumuz, Mudanya iskelesine yanaşırken Halil Lütfü Bey, uzaktan siyah şapkalı birine seslendi: — Merhaba! Riyaset makamı.. İşaret ettiği zat, “Milliyet,in Bur- sa muhabiri Derviş Beydi. Gazeteci- leri, sade meslokdaşlık gayretile de- #il, reisi bulunduğu Kaplıca ve Otel ciler Cemiyeti namına. karşılamağa gelmişti. Derviş Bey, tavrmdaki (ağırlıkla, hakikaten bir cemiyet reisinden ziya- de bir riyazet makamını andırıyordu. Bize ilk sözü şu oldu: — Otobüste yeriniz hazırl. Mudanya - Bursa yolunda işliyen otobüslerin muhakkak ki en rahat ve en emniyetlisindeyiz. Yerimize yerleşir yerleşmez otobüs kalktı, Yirmi dakika sonra Nilüferi seçiyorduk. Ömer Riza Bey atıldı: — Yolun yarısını böyladık! Ve ilâve etti: — Yarım saate kadar “Mahrusai- bursa,, dayız. Arkadaşlar sordular: Mahrusa, şehir münâsma mı ge- Tir üstat? Ömer Riza Bey, izahat verdi: in yer, mahfuz yer demek... işte. süratile gidiyor. Zümrüt yeşilliğinde bir ovanın arayo- rinden geçiyoruz. Etrafımızda halka halka sıralanmış, zeytinlikler, her renkten kır çiçekleri... Arasıra bir kağnı arabası ve başı boş bırakılmış davar sürüleri. Otobüs, Bursaya yak- laşırken bir aralık durdu: — Konak! Dediler: Sorduk: — Ne konağı? — Bilmeyiz, adı böyle kalmış... Konakta, fazla konaklamadık: Ar. tık, Bursaya giriyoruz. Derviş Bey, bizim için tertip edilen programdan tatlı tatlı bahsediyordu: — Bu akşam Kükürtlü Kaplıehâm- da yemek yiyeceğiz! Yarm öğle ye- meğinde Adapalastayız, gece, arka- daşlardan ikisi Kükürtlüde, ikisi A- dapalasta. Perşenbe günü, hamamlar gezilecek. Cuma günü de civar çift- Şikago seyahati Avukat ve tacirler seya- hata iştirak ediyorlar Şikago beynelmilel sergisine iştirik edecek olan seyyahlar Beyoğlunda Seyahat Şirketine isimleri kaydettirmektedirler. Son gelen ma- İümata göre Türk - Romen seyahat ine Bulgarlardan da yirmi beş Bu kafileye Peşteden de iştirâk e- dileceği anlaşılmaktadır. Anversten hareket edecek olan büyük translân- tik vaporunun üst güverte birinci ka- maraları yüz seksen yataktan ibaret- tir. Kafile yüz seksen kişilik olaca na nazaran bu adedi doldurmak iç nihayet temmuzun birinci gününe ka- dar kaydolmak lâzım gelmektedir. İstanbuldan bu seyahate iştirâk ©- decek olanlar için Avrupadan ge: cek memleketler vizeleri tamamile seyahat şirketinin hesabına ve seya- hat bedeli olan 660 liraya dahil “bu- lunduğu cihetle nihayet temmuza ka- dar müracaat edecek olan Türk sey- yahların pasaportlarına o müteallik muamelenin ikmali için icap eden is tihzarat yapılmıştır. Temmuzun birin- den sonra vâki olacak müracaatların kabulüne imkân olamıyacağı anlaşıl. maktadır. Seyahat tertip heyeti, Amerika zeleri için de seyyahlara kolaylıklar temin etmiştir. Haber aldığımıza göre Şikago se- yahatine şehrimizin maruf avukatla” rından ve tüccarlarından bazi zevat kaydolunmuşlardır. Bundan başka sa- nayi erbabından da müracaatlar var- 2i yaşındayim türk tabalr yeni türk- | ge, İrarisızça, italyanca bilirim, her ne iş olursa olsun raziyim. kefilim var, Hay darpaşa yeldiğirmen Uzun Hafız sokak 'İl i No. 183. Mordo Zamboca. » Bursa yolunda gâzetötiler! burnuna musallat hikâyesi... iklerin birinde, kuzu yenecek. Halil Lütfü Bey sordu: — Hepsi bu kadar mı? — Bu kadar. —Yook! olmaz. kacağız.. — Bakalım, imkân varsa onu da ya- parız. — Ben mutlaka dağa çıkmalıyım!.. Ömer Riza Bey, dayanamadı: — Anlaşılan senin niyetin fena. — Ne gibi? — Baksana, birader. dağa çıkaca- ğem, diyorsun. Halil Lütfü Bey, güldü: — Biz dağa çıkarız ama, kimseye ziyanımız dokanmaz! Nihayet, işte Çekirge. Top top a iaçlarla bezenmiş yeşil oyanın tepe- sinden an muhteşem Çekirge.. Otobüsümüz, klaksonunu, çalarak ağır ağır ilerledi ve “Adapalas,,ın ö- nünde durdu. Halil Lütfü Bey burada bizi karşı: lıyanlara ayrı ayrı iltifatlarda bulunur yor: — ilâhi, Raif Efendiciğim.. nasıl sm bakayım. Maşallah geçen ( sene- den daha gençsin! — Vay, Hafız Boy de burada. Çok şükür görüştüğümüze.. — Merhaba Saffet Bey.. İyisi; Bu tatlı dilli arkadaşın sözleri, otel cileri çok mütehassis etti. Bize ikramı, bir kat daha artırdılar. Derviş Bey, riyaset makamının ciddiyetini elden bırakmıyarak “Hü: nügüzel,, bahçesinde istirahat tavsi yesinde bulundu. o Ve hep beraber bahçeye girdik. Buradan, Bursa ovasmın görünüşü ressam elile yapılmış hiç bir tabloya benzemiyor. Ovanın bu kadar genişini ve bu ka- Biz Uludağına çı- nüz görmemiş olduğuna yemin etsem başım ağrımaz. Bahçede, otururken, ralık Der- viş Bey, misafirlerine dut etti. Dutla beraber, peyda olan iki arı da etrafımızda dolaşmağa başladı. Bu arılardan biri, Mahmut Yesari Beyin durup durup burnuna konuyor. Üstat, bir hayli uğraştığı halde arıyı defedemediğini görünce: — Amma da kurnaz arı., dedi, bal alacak çiçeği buldu, yahu! Akşam... ortalık kararıyor. Biz hâlâ, “Hüsnügüzel,, bahçesinden ayrılamı- yoruz. Bir aralık ben sordum: — Hüsnüzüzel de tuhaf bir isim. Hüsün zaten güzel demek.. Hüsnügü- zel de ne oluyor? Hahil Lütfü Bey cevap verdi: — Güzeller güzeli demek istemiş- lor ama, türkçesini o bulamamışlar. Hüsnügüzel demişler!.. M. SALAHADDİN Yeni neşriyat Askerliğin psikolojisi “Askerlik psikolojisi, ismi altında Kuleli ve Maltepe Askeri Liseleri fek sefe ve içtimaiyat muallimi o Ahmet Beyin evvelce neşrettiği kitabı ikinci tab'ı çıkmı Bu kitaba birinci tab'ıın muhteviyatma bazı yeni ve kıymetli ilâveler yapılmıştır. Escümle Gazi Hazretlerinin “Zabit ve kuman” danla hasbihal, adlı eseri de ilâve €- dilmiştir. Kitap derununda Gazi Hz. nin bir de renkli portreleri mevcuttur- Bu değerli kitabın bu kıymetli ilâve lerile ikinci tab'ını karilerimize tavsi* | ye ederiz. DOKTOR Rusçuklu Hakkı Galatasarayda Kanzük ecrahanesi karşısında Sahne sokağında 3 numa- sy apartmanda İ numara. gtilliyet Asrm umdesi “MİLLIYE T "tir. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için KK ie Gelen evrak geri veriimez.— Müddeti erçon sünhaler 10 karesine Ganete ve it işler şim müdiriyete mü Genetemiz ilânların mas'u. Fyetini kabel etmez. BUGUNKÜ HAVAİ Yeyilköy aükeri rasat merkezinden ve- İl rilen habere göre bügün hava kısmen bu- Turlu ve rüzgürl olacaktır. 26-6-933 tari hava tazyiki 757 mi- limetre, en aklık Z2,en çok i0de Şi voçe kaydeditmiztir. İttihadı Milli | Türk Sigorta Şirketi | Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında | iğ bulunmayan (şehirlerde acenta aranmaktadır. Tel: Beyoğlu : 4887 32 talk din

Bu sayıdan diğer sayfalar: