27 Haziran 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

27 Haziran 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstikbal havacılığı kuşlarım uçuşunu teklitte gören hava âlimleri yirminci a- #ir havacısını bir kuşa değil, fakat başın- dan cer edilen ve ancak ellerile ayakla- mını oynatabilen tayyar bir adama ben zetmektedir. Filhakika hava dahilindeki mahdut hareketleri büyük kudretler sar- fını icap ettiren halihazır tayyareleri bir kanat çırpmasına bile lüzum hissetme- den saatlerce havalarda tutunabilen at- Maca, akbaba, deniz kartalı gibi hava imlerine nazaran pek zavallı kalmak- tadırlar, Yan ve motorsuz tayyarecillerle müm. kün mertebe fazla uçmaktan ibaret olan yelken uçuşları, hava âleminde terakki #tmiş memleketlerin gençliği elinde çok Seyma MA bir spot haline gelmiştir. Gençliği havalara alıştıran bu spor on. lara denizlerde giden yelkenliler gibi ai ruzgürm kudretinden istifade e- derek mea öğretmekte yüksekleri sev. Hava klüpleri sayesinde çok (taam. müm eden bu hava sporunun kanatlar. dardığı i Yelken uçuşlarile gençliği i havalara alıştırmalıyız zırlamağı düşünmüşlerdir. Yelken uçuşlarının en çok rağbet ka. zandığı Almanyada ise ekserisi pilotlar evvelâ yelken mekteplerinde uçuşa hazır- lanmakta ve ondan sonra | kendilerine motör kudretine güvenmek hakkı veril mektedir. Yarım asıra yakın milletlerin sırasın. da bir mevkii olması lâzımgelen Türkün, de yelken uçuşlarına ehemmiyet verece- ği zaman gelmiştir. R Necip DÜRRU e Lindbergh yeni bir uçuşa hazırlanıyor NEVYORK, 28. A. A. — Tay. yareci Lindberg yanma da alarak iki üç anaya ilini Groendland istikametinde bir uçuş yapmağı düşünmektedir. Lindberg Amerikayı Avrupaya bağlamak için Amerika ile Groen- land arasında bir hava postası yo lu tesisi hakkında © bazı tetkikler yapmak istemektedir. Lindberg ile karısı bir müddet Groenland'da kaldıktan sonra lü- zum görürlerse Danimarka'ya doğ ru yollarıma devam edeceklerdir. — Vay aslan vay! Buraya inmenin ehester'de denize indirilen bu ye- ni hava devi İngilterenin-en sür'at- li deniz tayyarelerinden biridir. Bombardımana tahsis edilen bu fayyarenin kuyruğunda makineli bir tüfenk mahalli vardır. 2; — i Polonyalı Witting'in eseri olan bu heykel Varşovada ölen tayyareci- *por sayesinde si means olluğümu bilmiyor muydum? Amerikalılar yeni bir teklifte bulunacak Haftada 30 saat iş N edilmi: yeiricümhuranun ya İ ikinci defa togi © Konferansın dalı olacağım ve beya, daha fay- rantın o kadar uzun (kinci konfe- ni Şöyleyenler ar. sürmeyeceği. arise giden fransız Mal; n dönmüştür. m Burada asıl şimdi M. Litwi ile İngiliz hariciye nazırı Sir Tap imon arasında uzun müddet de. 2 etmiş ve edecek olan mülâ. ata ehemmiyet verilmektedir. AHMET ŞUKRU ... feni bir plân 3 NEVYORK, 26. A. A. — L'Azen — N vaki me et Financiere yazı- | M. Mol ş | daki dari Amerika'nın by sevelt'in talimat, pi İ Bu talimat baştan, irecektir. leketleri arasında ; #aat iş prensipinin kabul si için birçok taraflı Yaptırılmasını istemektedir. Anlaşmağa girmek istemiy, memleketlerden ithalât yapımı. Yacaktır, Sanayilerine haftada 30 Saat iş vermek üzere anlaşmağı im ZA etmiyen memleketlerin de ihra. Satı kabul edilmiyecektir. bi Bu plân, iptidai maddelere tat- ik edilmiyecektir. Litvinoff » Sir John Simon mülâkatı LONDRA, 26. A. A. — M. Lit- yinoff hariciye nazırı Sir John Si- ie ile 90 dakika kadar konuşmuş - Bu görüşme bittikten © sonra a kitvinoff, şunları söylemiştir: ariciye nazırı Sir John Si- hülle yaptığımız bu konuşmada zel ini isteyecekler prensibinin kabul akti hakkındaki müzakerelerin ye- niden başlamasına sed çeken en- gelleri aydmlatmak için görüş ve düşünüşlerimizi biribirimize an lattık” . M. Litvinoff ile sir John Simon yakmda bir defa daha konuşacak- lardır. Bugünkü konuşmada M. Colvir- ze de bulunmuştur. M. Roosvelt salı günü M. Nor- man Davis ile görüşecek VAŞİNGTON, 26. A.A.— Maine sahili açığında yapmakta olduğu deniz gezintisine devam e den M. Roosvelt dün Londradan Vaşingtona dönen M. Davis'i alıp yanma getirmek için Boston'a bir torpito muhripi göndermiştir. .M. Roosvelt M. Davis ile salı gü nü Mi Bu emye Ce pevre ve Londra müzakere ve mü- kalemeleri etrafmda ceryan ede- tal Bu esnada, M. Davis'e yeni 2 ALA — Buğday sabaha halime aaa ğı ümit ediliyor, Japon heyeti | m, Moley'in gelmesinden evel yapmak niyetinde değildir. M. Mo ley'in kon!erans mesaisine müsait talimat getireceği ümit ediliyor. Japon heyeti murahhasasınn İn giltere, Amerika, Fransa, İtalya, Almanya ve diğer devletler nez. dinde teşehbüste bulunarak, en zi yade mazharı müsaade devlet usu inek di ihtiyati © alınmadan mejiki için karşılıklı tarifeler yap “arı için müzakerelerde bulun- mağa davet ettiği söyleniyor. i Gümüş para meselesi ONDRA, 26, A. A. Gümi 26. — Gümüş hare meselesi hakkında kulislerde â Brie konuşmalar olmakta- >. Bu konuşmalar neticesinde el de edilecek anlı Rasarb kan murahhas heyetinin karar su retindeki başlıca | direktiflere uy- gun olacağı zannedilmektedir. , Ticaret siyaseti meselesini tet- | kik eden tali komitedeki Alman. | Londra mektupları Konferansta Tevfik Rüştü Beyin kuvvetli müdafaası Mali mesele niçin”çıkmaza girdi, devletlerin noktai nazarları (Başı 1 inci sahifede) 2 — Fransizlar her şeyden evvel bunun yapılmasında ısrar ediyorlar. 3 — İngilizler iki noktainazara- rasında bir orta yol tavsiye ederek frank, İngiliz lirası ve doların kıy- metleri arasında bir nispet tespit e- dilmesi buna azacık elâstikiyet verilmesini talep ediyorlar. Ancak bu para meselesi şimdilik Amerikadan Cümhurreisi Roosevelt in şahsi mümessili Meley — gelinciye kadar müzakere edilmiyecektir. İktısadi meselelere gelince; asıl kördöğüşü buradadır. Her gün dev- letler tarafından yüzlerce teklifler ya | pılmaktadır. Muhterem | karilere bu | tekliflerin mahiyeti hakkında bir fikir | vermek için bir kaç tanesini o hülâsa edeyim; Büyük bir şeker müstahsili olan Kü- ba şeker sanayii hakkında şu teklifi ileri sürmüştür: On sene müddetle hiç bir memleketin yeni şeker fabrikası yapmamasını. On sene hiç bir hükü- met tarafından şeker sanayiinin inkişa rdım yapılmamasını ve iki e gümrük tarifelerinin in- dirilmesini Büyük kahve müstahsili olan Bre- zilya şu teklifi yapmıştır: Kahve e- hemmiyetli bir gıda addesidr. Ve bugün dünyanm istihlak edebileceği iöletrüie ziyade kahve istihsal edil diği gibi, mevcut istoklar da mühim miktara baliğ olwyor. & Binaenaleyh müstahsil memleketler istihsali tahdit etmek için aralarında anlaşmalıdır. lar. Müstehlik memleketler de kahve ithali için koydukları kayıtları kaldır- malıdırlar. Gümrük resmine gelince; hiç bir zaman kahve üzerine konula- cak gümrük resmi, kahvenin kıyme- tini tecavüz etmemelidir. Buğday müstahsili olan OKanada, Arjantin ve Avusturalya da bu istih- murahhası M. Posse, Almanyanın birçok taraflı anlaşmalar yerine i- ki taraflı itilâflara taraftar oldu- ğunu bildirmiştir. Bundan başka M. Posso, kıymetlerinin tesbiti ve © hususi harp borçlerinn — halli hususunu da ticaret siyaseti hakkında bir an laşma husulünün ilk şartı olarak tavsiye ve iltizam etmiştir. Nikbinlik LONDRA, 26. A. A. —Londra- daki Rus mahfelleri M. Litvinoff ile Sir John Simon arasındaki ko- nuşmalardan çıkması o muhtemel para netice hakkında nikbinlik göster- memektedir. Sü benn hakkında aşağı ö kk müzakerelerini dinlemek lâzım değil. En çok hangi maddeyi istihsal ettiği bir ticaret almanağından ö: irse, bu iktisadi meselelerde ileri sürdüğü noktainazarm mahiyeti de kendiliğin- den anlaşılır. heyetimurahhasası da bugün noktainazarını izah etti. Yazılıp ta konferans azalarma ve matbuata da- gıtılan o bir o muhtırada, O İranın vaziyeti ile başka memleketlerin va- ziyetine benzemediği / bildirildikten sonra şöyle devam ediliyor: Bazı siya- si zaruretler karşında | iktısadiyatın gok geri kalmıştır. Ancak Pehle- i idaresi teessüs ettikten sonradır ki iktsadiyatımız inkişaf etmeğe başla- dı. Coğrafi vaziyetimiz ve memleke- timizde nakliye vasıtalarmın iptidai olması yüzünden İran ticaretinin mü- him bir kısmı iktisadi sistemi başka memleketlerin iktısadi sistemlerine benzemiyen bir memleket ile yapıl- maktadır, İran, memlekette (yetişen iptidai maddelerin işlenmesi için sana- yi tesis etmeğe çalışıyor. Bu şerait al- tında İran lâzımgelen tedbirleri almak zaruretinde kalmıştır. Bununla bera- ber İran gümrük tarifeleri yüksek de- ğildir. İngilizler böyle maddeler üzerinde tevakkuf etmiyerek daha etraflı ve da ha şâmil teklifler yapmışlardır. İngi- lizler devletler için ticaret muvazene- sinin ehemmiyeti olmadığını söyliye- rek takyidatın kaldırılmasını istedi. ler. Norveç te buna iltihak etti, İngi- Tizler bunu kuvvetle ileri sürdüler. An- cak İngiliz teklifi şiddetle mukabele gördü. Ve Raziliz tezine mukabele 6- denler arasında Milletler o Cemiyeti iktrsat komisyonu Reisi Skuti de var- dır. Skuti tahdidatın derhal kaldırı" lamıyacağını, bunun bazı memleket- ler'için istismar demek olduğunu söy- lemiş ve iki taraflı anlaşmalarla tica- retin genişliyebileceğini bildirmiştir. Bu, tamamile bizim noktainazarmmıza uygundur. — Denilebilir ki Türk tezi Skuti'nin ksenile müdafaz edilmiş de- bu Türk Tediye "Barin Tevfik Rüştü Bey, tevfi ğ tezini kuvvetle müdafaa “e /azenesinin el y rü silirerek her memleketin ancak müş- terile iki taraflı anlaşmalar yapmak suretile bunu temin edebileceğini söy- ledi. Ve devletleri hayatlarını temin etmek için harici ticareti inhisar altı. na almıyn sevketmeyiniz, dediği za- man konferans salonunda heyecan u- e Ahmet ŞÜKRÜ Almanya- Cenubi Amerika postaları BERLİN, 26. A. A. — Volff a- jansmdan : Luft Hansa hava kumpanyası Atlas Okyanos'unun cenubundan geçen hava yollarında muntazam hava seferleri yapmıştır. | Bu deniz tayyaresi 23 haziran- da saat 9,20 (merkezi Avrupa a- yarı) da hareket etmiş ve saat 17 de Atlas Okyanos'unun ortasında kumpanya tarafından hazırlanan Vestfalden tayyare gemisine in- miştir. Tayyare Bathurst istikame tindeki uçuşuna gece devam etme miştir, Bu deniz tayyaresi 24 haziran- da saat 10 da Vestfalya (tayyare | gemisinden tekrar havalanmış, u- çusunda yeniden bşalamış ve saat 16,50 de (Merkezi Avrupa ayari) Bathurst'de yere inmiştir, Bu hesa ba göre tayyare Atlas Okyanos'u nu 33,5 saatte aşmıştır. ler için dikilmiştir. 3. — İspanyol tayarecilerinden Barberau ile Col- ler, İspanyada inşa edilen 650 lik ! “Hispano,, motorlu bir Brege tay- | yaresile İsi lan Kübaya uça- rak 7293 kilometre katetmişlerdir. Tayyarenin bu sefer esnasındaki oc.ali sür'ati 183 kilometreyi bul- muştur. 4. — Amerikalı o Cloyd Synder tarafından inşa edilen bu tayyarenin Sout Bend meydanında tecrübelerine başlanmıştır. 5. — Tayyarelerin tayyare gemilerine i- nişleri mühim bir o meseledir. Bu türlü gemilere merbut tayyarele- rin pilotları uzun mümareselerle yetiştirilir. Resmimizde bir tayya- renin gemisi üzerine inişi görül. mektedir. Eski filozofa göre. Fenelonun kadın terbiyesine ait meş hur bir kitabı var. O zamanki büyük kafaların düşüncelerini bugünkü nimizle mükayese etmek eğlenceli bir şey.. Onun için bu kitaptan bazı satır- ları, biç bir şey ilâve etmeğe lüzum görmiyerek : Ti “Genç kız âlim olmamalı” deniyor. Evet, bu doğru..(?) Tecessüs ilmi o saf fikirleri beyhu- de yere işgal etmemelidir. Hattâ tee- rübenin de onlara pek lüzumu yok- tur. “Kadın âlim olmamalı” çünkü 0- mun dimaği teşekkülü erkeğe nazaran zayıftır. Yorcu dersler ve tetkikler ©- nu çabucak sıkar ve usandırır. Hem bunların da ne lüzumu var? Hükümet idare edecek, muharebeye gidecek, ya hut nezaretlerden birinin başına ge- çecek değil ya?.. Siyasiyata, askerliğe hukuka, felsefeye ait malümat onlar için lüzumsuzdur. Çamaşır ütülerken Çamaşırların sararmamasını ister seniz, ütünün altından bikarbonat dösüde batırılmış kalın bir bez ge- çiriniz. Kış için tereyağ İyi bir ev, idaresi evvelden he- saplı, intizamlı, darlıkta (o sıkıntı çekmemek için paranın bolluğun- da israf yapmıyan evdir. Tabiatte mebzüliyet devresi olan yaz baş- langıcında kış konserveleri | için hazırlanmak lâzımdır. Meyvaların son derece ucuzla- dığı bu zamanda, tereyağ fiatleri de hayli düşer. Herkes kışa reçal hazırlarken, kış için tereyağ sak- lamak kimsenin aklından geçmez. eskiden tereyağ fiatleri, bugünkü gibi aile reisini düşündürecek va» ziyette değildi. Halbuki şimdi ev ekonomisinin ve aile ihtiyacının icaplarına uymak için tereyağ kon- servesi yapmak lâzımdır. Nasıl ya- pacaksınız? Gayet basit.. Ağzı #- kaplarda, sikleti- kadar kalın tuzla “ben mari,, ; lınmış tereyti Çamaşırlarımız bundan on, on be sö evvelki hallerini tamami. ie kaybettiler. Büyük annelerimi- zin bilâli gömleklerine, patiska ge- celik entarilerine değil, eski usul geceliklere, gömleklere kombine- zonlara bile bugün tesadüf edilmi- yor. Bir çoklarımız, göğüslük (Sou- tien — Gorge) takmış olmaların- dan. şüpho edilmemesi için cruz dan kordelâ veya şeritlerle merbut kombinezon vesaireyi giymekten istiğna gösteriyorlar, Bugünkü ça- maşırların çoğu mükellef akşam elbiseleri tarzına dökülmüs bulu- LZ “Havacılık hız Almış gidiyor Geçenlerde bir İtalyan tayyarecisi sant- te 652.403 kilometre ile sürat rekorunu kardı. İki üç ifade etmek mümkündür: 1909 daki mesafe rekoru 40 kilometre yi geçmiyordu. 1933 te bu rekor 10,000 lerle oymıyor 1909 sürat rekoru 60 kilometrenin hi 1933 te bu rekor 680 den yukarıda dü via : Havacılığın 24 senede geçirdiği bi terakki ve tekâmülün en büyük © ömili 1914-1918 harbidir. Makine sanayiinin her şubesinde ol. duğu gibi havacılık ta hızmı Umumi Harbin acı dolu senelerinden almış. İ il Harbin o buhranlı senelerinde, tayya | relere düşen mühim vazifeler; ölüm ve i ya zaler için cenkleşen hava kartalları nın destanları, gerideki hava sanayiin | hali kalmamıştı. İl Bugün havacılık hâlâ o hızla gidiyor. | TAYYARECİ | Zaro ağa Döşeğe düştü | (Başı 1 inci sahifede) sun... — Eyvallah kardaş. Göriysin ya | hasteyim! i Boğazı daralmış gibi idi, Sesi güç- lükle çıkıyordu: : i — Neren ağrıyor? diye sordum. || Evvelâ başını, sonra | kulaklarını, | daha sonra midesini, en sonra da a | rm gösterdi: i Beşim, çok ağrıyi. . kulaklarım güpürtü yapıyi.. Ma'dem şişiyi.. İ- yahlarım sızıldıyi. . Çoh hasteyim. || — Vah vah.. hekim bakmıyor mu | sana? i Anlamadı: — Ne diysin? i Bağırarak tekrar ettim: ,ş77 Hekime görlermedin mi kendi. İ ) — Yoh! güstermemişem. o Emma, | tohtorlar gelip bahıyılar. — İlâç filân vermediler mi? — Hıyır! Bi şeyin yoh.. sağlamsın, heste değilsen diyiler. f — Hani senin torunların vardı, ne oldular? Zaro Ağa sapsarı yüzünde siyah ki çukur halinde görünen gözlerini çarak bağırdı: j — Allah itmiye. .. Heç biri yanma i gelmedi... Kudret öldükten sonra a- | ha ben bele oldum. Yatıranm yoh! | Kaldıranım yoh! Ağzıma bi Okaşık çorba verenim yoh! i — Senin için evlendi diyorlardı. — İlendim ama, kardaş fayda meli ki.. O da hastalandı kaçtı. Bana kar | rı mı dayanır hey oğul? f sonra bana kim karılık eder. . - J i i — Biri, yemek yiyebiliyor musun? — Eştah nirde ki. Ma'dem sok 1 beste, . Ne yesem ( e ei iu Dünyanın şu bir buçuk misa firi belli ki kimseye baki olmıyan bu “mihnethane,, den ayrılmak istemiyor İS Yarım vücudu, işitmiyen kulağı, görmiyen gözü, ve tutmıyan eli ayağı le yaşamaktan hâlâ bıkmıyan Zaro Alar Allahtan şifa ve sağlık diledim. O da bana candan dua etti: — Var ol kardaş! Sağ ol evlâti Yatağındaki sinekleri koğmıya bile mecali kalmıyan Zaro Ağaya, dan çıkarken, bir daha baktım. yaşlı adamımız sahiden bitkindi. Sene 365 gün hesabile 160 senelik ömründe tamam 58.400 defn güneşin doğduğunu ve battığını gören Zaro | ben kapıdan çıkarken ağır ağır ayağa kalktı ve bastonuna dayanarak kulü- besinin önünde güneşlenmiye çıktı. iz nasıl hak a ver hayatı beşer, tâ seri mezarında. 'M. SALAHADDİN En

Bu sayıdan diğer sayfalar: