26 Eylül 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

26 Eylül 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> İsmet Pş. Hz. dün avdet ettiler (Başı 1 inci sahifede) İ teklikeye bile katlanıyordu. Yüzlerce © Türk; Bulgar her şeyi göze almıştı. Ufak sandallara bindiler, | aşıldılar, dalgalarla çarpışa çarpışa Yavuzu da- ba yakından görmeğe gittiler. Bun- lardan bir çoğu Yavuza kadar gitmi- © Ye muvaffak olamadan geri dönüyor- du. Fakat ta gemiye kadar gidenler de vardı. Bunlar sahile döner dönmez basmerya kadar sahilden ayrılmadı. Çay ziyafeti... Alışam saat altıda Varna Valisi ve serefine gemide verilen çay ziyafeti parlak oldu. Denizin dal- galı olmasına rağmen Varnanın kibar sınıfına mensup bir çok © madam ve matmazeiler, resmi ve hususi müeste- seler amirleri gemide toplanmıştı. geçiyordu. o Gövertede nöbetçi za i yü — İsmet Paşa, geliyor... Gövertede canlı bir hareket oldu. İki Başvekili selâmlamak için Bir manga asker, merdiven başında vaziyet aldı. İsmet Paşa ve iy Muşa- *nof protokolun imzasından di Jardı. İki başvekil beraber gemiye gir diler. Asker bir anda vaziyet aldı. İsmet Paşanın gür sesi (o gövertede gınladı: — Merhaba asker, nasılsınız?.. Kahraman bakriyelilerimiz, hep bir den — verdiler: öğ — İyiyiz, Paşam, sağ M. Meni le bendenün > gözel sesleri arasında askeri — önünden ti. Çay salonuna geçildi. sasi bir hava vardı. Türk - Bulgar dostluğu etrafında hararetli nutuklar söylendi. Ziyafet gok samimi bir hava içinde geçti. Yar vuzun salonu davetlilerle dolmuştu. Davetlilere pasta, çay ikram © edi Gemi gezdirildi. Hareket saatinin yak- laşmasıma rağmen misafirler bir türlü gemiden çıkmak istemiyor, beyazlara bürünmüş sevimli zabitlere sualler 30- suyorlardı. Etrafta Bayrak merasimi Ortalık kararıyordu. Güneş Varna sırtları arkasında hafif kızıllıklar içim- de kaybolmuştu. . Akşam. Varnann güzel grupunu görmek için bütün da- vetliler göverlede toplandılar. Bu sırada Yavuzun bandosu da verteye çıkmıştı. Bir boru çaldı tün zabitan ve efrat geminin göverte- sinde yüzleri şerefli Türk bayrağına müteveccih vaziyet aldılar. Bandonun sanlı nağmeler, arasızda Yavuzun, ak- lığı ile bir ahenk teşkil eden ye başlandı. Herkes selâm vaziyetin- de. Yüzlerde gurur ve heyecan var. Göverte zabitler v: efratlan mürek- kep bir papatya tarlası gibi. Merasimde M. Musanof ve refikası hazır bulundular. Manzaranın aza meti muhterem misaf'errmezi de sar- Hareket saati yaklaşıyordu. Bul gar bahriyelileri bir türlü gemiden ayrılmak istemiyor, zabitlerimizle gö- vertede ralaş dılar; alkışladılar, alkışlarlar, uzal laşncıya kadar “Hurra! Hurra!,, di- ye bağırdılar. M. Muşanofla İsmet Paşa ve Tex- fik Rüştü. Beyin vedalaşmaları samimi ol. Bi Başvekil de uzun ve metin zakerelerden sonra elde edilen neti- len memnun görünüyorlardı. Neşe- idiler. Muhterem misafirimiz gemiden ay- rıldığı zaman ortalık kararmıştı. Çok #amimi bir surette teşyi edildiler, Şehir ziyalar içinde. Misafirler gittikten sonra (o Yavuz büyük projektörlerini yaktı ve şehri bir müddet aydınlıklara boğdu. ayet hareket hazırlıkları başla- ydı. kimi coşkun dalgaları yararak "anavatan sularına doğru ilerlemiye başladı. Nazik bahriye zabitlerimiz misafirlerini izaz ve ikram için ne ya- | pacaklarını geç vakle kadar çok neşeli geçti. Gün ağarırken.. Neşet Ömer Beyler de bulunuyorlar, Yavuz, arkasında ili torpitomuz sa- hillerimiz açıklarında ilerliyordu. Bo- ğaza girinciye kadar bütün gözler u- fuklarda dolaştı. Boğaz... Tam saat dokuza on kala Boğaz ö- nüne geldik... Uzaktan Yavuzu gö- ren balıkçılar bütün süratlerile gemi- ye doğru geliyorlar, küreklerini kaldı- rarak Yavuzu selâmlıyorlar; “Yaşa! Var ol!...,, sesleri ortalığı çınlatıyor- du. İsmet Paşa, bu canh tezahürleri mütebessim seyrediyor, şapkası sal lıyarak selâmlıyordu. Boğazın iki sahili bayraklarımızla i. Sahillerde yüzlerce halk Yaldarın pencerelerin- an mendil sallıyanlar İsmet Paşayı selâmlıyorlar, Yavuza bayrak sallıyorlardı. Manzara çok he- yecan verici idi. Gözler | yaşardı... Bahriyelilerimiz bu tezahürlere kas- ketlerini sallamak suretile mukabele ediyorlardı. Bazı hanımlar da yalıla- rın damlarma çıkmışlar, ellerinde bü Dolmabahçe önünde Dolmabahçe önündeyiz. Dürbünler hareket etmişti. Gemide büyük hazırlık göze çarpıyordu. . . Topla selâm. Tam sarayın önüne geli kikada Yavuzun topları gürledi. Bü- yük kurtarıcı 21 pare topla selâmlan- di. Az sonra sahilden gelen motorlar Yavuza yaklaştılar. Öndeki motorda Gazi Hazretleri namına İsmet Paşayı karşılamıya gelen Riyaseticümhur U- mumi kâtibi Hikmet B. le seryaver Celâl Muhafız kıtaatı kumandanı İsmail Hakkı Beyler bulunuyorlardı. İkinci motorla da Meclis Reisi Kâzım Paşa Hazretleri geldiler. Yavuz Haydarpaşa önünde demir- ledikten sonra istikbale gelen zevat ge- miye çıktılar. Meclis Reisile İsmet Pa- ga öpüştüler. Kâzım Paşa Hazretleri İsmet Paşa- yi — Çok yoruldunuz paşam. Ve donanma kumandanına da: Çok canlı, kuvvetli zabitleriniz dedi. Gövertede bir müddet görüşüldük- ten sonra paşalar, Tevfik Rüştü Bey ve istikbale gelen diğer zevat ile bir- likte merasimle Yavuzu terkettiler. Az sonra da Varnadan O Yavuzla gelen diğer heyet azaları ve gazeteci feda eden kıymeti kür ederek geriden çıktılar. . Nazım NAFİZ Dolmabahçe sarayında İsmet Paşa ve Tevfik Rüştü © Bey, istikbale gelen zevatla birlikte Yavuz- dan çıkarak Dolmabahçe sa- rayına gitmişlerdir. Seryaver Celâl Bey, İsmet Paşa Hz. pe, Gazi Hiz. nin erken kalkıp kendi- lerine intizarda bulunmakta olduğu- Du söylediklerinden İsmet & Paşa ve Tevfik Rüştü Bey saraya muvasalatla- rmda Reisicümhur Hz. O tarafından kabul edilmişlerdir. İsmet Paşa, Sof- yadaki temasları ve Bulgar o ricalile vâki olan müzakereler hakkında Re- isicümhur Hazretlerine arzımalümat etmişlerdir. İsmet Paşa ve Tevfik o Rüştü Bey uzun müddet Gazi Hazretlerinin mez: dinde kalmışlar ve saat 3 te Perapalas gelerek bir müddet dinlenmiş- palas oteline giderek kendilerine tahsis edilen dairelere yerleşmişlerdi. Tevfik Rüştü Bey, burada Atina Se- firi, ve Muhtetit isi Şevki ve murahhas kabul etmişlerdir. Tevfik Rüştü Beyin bugün Ankara- ya gitmesi, İsmet Paşa Hazretlerinin de M. Venizelosla bir kaç gün şehri. mizde kalması ve birlikte Yalovaya git mesi muhlemeldir. Türk - Bulgör dostluğu SOFYA, 24 (Hususi) — Türk - Bul gar bitaraflık hakem ve dostluk muahe- desinin yeniden beş sene temdidi bura si yasi ve ecnebi mahafilinde İsmet Paşa ve M. Müşanavun mühim bir muvaffa- kıyeti suretinde telâkki edilmetkedir. Bu netice bütün muhalif propaganda- lara ve gizli siyaset oyunlarına rağmen Türk - Bulgar dostluğunun çok tağlam esaslara istinat ettiğini bir daha isbat et- Hollywood'da sinema yıldızlarının romanı Yazan: VİCKİ BAUM sahnenin çehresinden şıkarabildikle- ri bütün ifadelerile görmüşlerdi. Oli- ver hattâ fotoğraf makinesi önünde yalancıktan uyumuştu bile... Fakat u yurken, sahiden uyurken onu gör- mek şimdiye kadar müyesser olama- maş. Bunu bizzat Oliver'den işitmişti; Oliver, kalenderliği tuttuğu nadir sa- atlerden birinde, hiç bir kadının evin de gözüne uyku girmediğini bizzat Oliver kendisine itiraf etmişti. — Beni yalnız annem uyurken gör dü, annem de ben yedi yaşında iken öldü... Derdi. Oliver'i kendinden evvel sevmiş ©- Jan kadınlara karşı Donka'nın duydu ğu azğın kıskançlık bu sözlerle biraz sülünet buluyordu. Bu Olver'in de kendine göre bir takım sırları, bazan Terceme: KAMRAN senii sessiz ve kapalı bir hali vardı. Onu, bazı çok güzel hayvanlarda görülen büyük bir hüzün istilâ ederdi. Donka bu suretle hayaline vüs'at vererek, tatmin edilmemiş bir takım hasis aşk lar peşinde koşan, arada kalp iştira ki olmaksızın sessiz sadasız kucakla yan, sonra kendi kendisi üzerine ka- panıp uzaklaşan bir ediyordu. Tecrübeli bir kadın. lan Donka halden anlardı. li ki, y nezlık hiç bir şeyde, aşkta olduku La dar, derin değildir. Donka; Oliver çin mücadele etmiş ve kazanmıştı. Oliver'i uykuda iken görmüş yegâne kadındı. Telefon gene çaldı. Merdiven gıcırdadı ve Takus'un sinire dokunan kocaman pabuçları a- sağı indiler. Donka kulaklığı Ray hadisesinin İçyüzü.. (Başı 1 inci sahifede) ma ve Hayda: a haber veriyor. Kaymakam Valimizi haberdar ediyor. Valimiz Eşref Bey bu haberi alır al- maz otomebille hemen vaka yerine İlk defa Gebze Kaymakami- le İstasyon Müdürü, Kaza Jandarma Kumandanı hâdisenin olduğu yere gi- diyorlar. Fakat örtada sökülmüş hiç bir şey göremiyorlar. Bu ânlarda Eş- ref Bey de vaka yerine gelmiştir. Ameleler diyorlar ki: — Bu ray sökülmüştü. Yerine koy- duk. Cıvataları sıkıştırmak o içinde Dil iskelesi hat bekçisi o Mustafanın anahtarını aldık. Eşref Bey ilk anlarda bakıyor ki civataların yerlerine yağ dökmüşler. Fakat ortada sökülüp te tekrar tak mışa benzer bir emare (oyok. Hai taşlar bile yerinden oynamamış. Dil iskelesi bekçisi Mustafa vaka yerine getirilince aynen şöyle diyor: nden anahtarı almak için Arif Beraber buraya geldik. Bak- tım ki cıvatalar yerlerine takılmıştı. Her halde ellerile takmışlar. Bu ifade, Eşref Beyin | dikkatini ehemmiyetle celbediyor. Hâdise de- rinleştiriliyor. Bu sırada Haydarpaşa- dah İşletme Müdürü Abdullah, Yol İşleri Müdürü Ferruh ve Umumi Mü- fettişlerden Muammer Beyler de va- ka yerine gelmiş bulunuyorlar. Heyet tahkikatla meşgulken, Baş- vekil Paşayı karşılamak üzere Ertuğ- rul yatile Derinceye gelen Gazi H. retleri vakadan haber alınca maiy: erkânile hâdise yerine geliyorlar. dikten getirilen başka amelelere ayni mahal tekrar söktürülüyor. Ve saat tutuluyor. Takmasmı da o cıvataları evvelâ anahtarla, sonra ellerile taktık larını söyliyen amelelere bırakıyor. lar. Rayı yerine koymak şöyle dürtun cıvataları bile anahtarla yerlerine yer- yapıldıktan sonra Eş- alıyor. Bu arada bir kaç damlar da zannaltına almıyor. Eşref B. tahkikatın aldığı vaziyet üzerine 209.933 tarihinde hat çavuşu Halit. ie Hik- İlk anlarda tahkik heyetini mak istiyen amelelerden Emin iti bol bol para alacağız. Zengin olaca- gız, dedi. Ayni zamanda Fen memuru Mustafa Beye hat çavuşu Halit Efen- dinin de hıncı vardı.,, Filhakika tembel, vazifesini alâka- sızlıkla yapan hat çavuşu fen memu- ru Mustafa Beye bir kuyu (kazmak hülyasına kapılmış, bütüm smeleleri fen memuru aleyhine çevirmek iste- miştir. Kazdığı kuyuya kendisi dü- etmiyorlar. — Bu işte bizim kastimiz yolu A- meleler bize iftira ediyor, diyorlar. Cuma günü vaka yerine Ankaradan gelen Umum Emniyet Müdürü Tevfik Hâdi Bey de İzmit Valisinin elde et- Ahmet, Hikmet, Emin, Arif olduğunu nini Vaka yeri, yazıldığı gibi, uçurum ö kenarı olmakla bera- ile ir. Yalan in yökiamin olduğu mevkiin memnu mıntaka olması i anlarda zihinleri bulandırmıştır. Hâ- dise o kadar ehemmiyetsizdir ki bu vaka olmadan yani ameleler hâdiseyi gelip haber vermeden evvel de bir çok trenler gelip geçmiş, bir kaza olma muştur, Vali ne diyor?.. Memleketin her köşesinde haklı bir asabiyet uyandıran bu hâdiseyi ilk de- fa tahkik ve suçluları meydana çıka- ran Valimiz Eşref Beyle görüştüm. İzmitin çok sevilen ve sayılan Valisi bana şu beyanatta bulundu: “— Gebze ile Dil iskelesi istasyon- ları arasında hattın bir raymın cıva- talarınm ve somunlarının e tamamen sökülmüş olduğunu görerek © hemen yerlerine koyduklarını söyliyen amele bilâhare işin böyle kalmayıp rayın bir kaç cıvatasının içlerinden ikisi tara- fından biraz evvel söküldüğünü ve bun lardan bir kaçını gene boş bırakmak #uretile diğer cıvataları yerlerine koy- duklarını itiraf etmişlerdir. e Ortada ne hat ve ne de trene bir suikast yok- tur. Amele bu işi ya bozuk gördükle- ri hattı hemen tamir edivermek sure- tile göstermiş oldukları gayrete mu- kabil bir ikramiye O almak kastile, yahut fen memuruna bir eksi dı. Bu sefer “Kontrol” telefon ediyor du. Fakat kulaklığı yerine asmağa vakit bulamadan Puleki konuşmağa başladı. Pulski, diğer bir çok sinema yıldızları gibi Donka' hususi i- Tâncılığını yapardı. Pulski ile müza- kereyi Takus'a havale ederek telefo. nu kapattı. Şi de Oliver uyanmıştı, Donka ve sabırsızlıkla bakıyordu: Oliver gözlerini açtı, ev- velâ tavanı, sonra kolunun altında ez diği yastığı muayene etti, neden son- ra da nerede olduğunu anladı. Don. ka gülümsedi; Oliver sesini çıkarma. N — Nefret ettiğim bir şey var. O da im”, İlk lâkardısı bu oldu. Donka gülmekten kırıtıyordu. O gece, otomobilde iken Oliver'in sar- hoş olduğunu hatırlıyordu; eve gel- dikleri zaman banyodan sonra da bir aralık kilara girip kendine “kokteyl” yapmıştı. Kadın, sordu: — Saçların acıyor, değil mi? Oliver, teneffüse zorla kalkıp i- nen kaburga kemiklerini birer birer saydı, parmakları nihayet midesinde M. Venizelos Dün geldi 1 imci sahifede) Sağl da Ezik Paşa ile M. Veni- zelosun karşılaşmaları çok samimi ol- muş ve iki dost hükümet (o adamı ö- püşmüşlerdir. İsmet Paşa, M. Veni- zelos ve Vali Bey tarafından Madam Venizelosa birer buket takdim edil- miştir, Vapurda bir kaç dakika kalındık- tan sonra en önde Madam Venizelos İsmet Paşanm kolunda, İsmet Paşa- nın refikası hanımefendi de M. Ve- nizeles'un kolunda bulunduğu halde vapurdan çıkmışlardır. M. Venizelos ve İsmet Paşa bu s1- rada yolcu salonunu ve caddeyi dol- duran halk tarafından alkışlanımış Otele gelince M. Venizelos ve İs- met Paşa bir müddet görüşmüşlerdir. İsmet Paşa sant sekizde otelden çıka- rak saraya gitmiş ve bir müddet son- ra otele gelerek saat dokuzda M. Ve- kalacaktır. Bu müddet zarfında hav. müsait olduğu takdirde bir iki gün için Yalovaya gidecektir. M. Venizelosla beraber Yunan ga- zetecilerinden M. Spamudis, Eleftron Vima gözetesi muharrirlerinden M. Spiro Mela ve Neo Kozmos gazetesi muharrirlerinden © Anastasyadis No- vas ve Etnos gazetesi muharrirlerin- den M. Asimakopulos, yüzbaşı Gipa- ris ve yüzbaşı Metaksas | şehrimize gelmişlerdir. Başvekil Paşa Hazretleri, misafir- leri şerefine saat 9 da bir akşam 2i- yafeti vermiştir. Hükümet ricalimizle diğer yüksek zevatın davetli bulunduğu bu ziyafet çok samimi olmuştur. M. Venizelos'un beyanatı ISTANBUL, 25 (A.A.) — Eski Yu- nan Başvekili M. Venizelos Anadolu ajansma şu beyanatta bulunmuştur: "Bundan üç sene evvel, Türk — Yunan dostluğu | kurulduğu vakit her iki tarafta da bu dostluğun esaslarının sağlamlığından şüphe SN gok kimse- ler vardı. O zamândanberi geçen vakitler bü- tün ba şüpheleri tamamen izale etmiş- tir. Türk — Yunan dostluğu yalnız her iki memleketin bütün siyaset adamları- mın idrakine değil, fakat ayni zaman- da her iki milletin de şuuruna istinat etmektedir ki, işte bu daha mühimdir. Henüz bir kaç gün vardır ki Yu- nan başvekili Türk bükümetile Anka rada yeni bir dostluk misakı İ sasen bu dostluğun, e ininden haklı olarak beklenebilecek büt vermiş olduğu zannedilmemelidir. Bu Saiertlerin. ileride günden güne daha mebzul olacağına mutmain bulunmalı yz. Her iki devlet, aralarındaki dostluk ve teşriki mesainin kendileri için çok ciddi bir sulh ve emniyet zamanı teş- kil ettiğine ve dahili ihya eserlerinde endişesiz çalışmalarına imkân verdiğine! kanidirler. Fakat bu dostluğu, daha umumi bir kat umumiyetle bütün yakm şark içi ciddi bir salh zamanı teşkil eylemesi- dir. İsmet Paşa hazretlerile ben bundan bilhassn bahtiyarız. Çünkü daha Lo- zan sulhunun fevdasında her iki devle- tin daimi menfaatlerinin neyi icap et tirdiğini doğru olarak farkettik. Ve bi- zi bekliyen suitefehhümlere lâkayıt ka- larak bu dostluğu tahakkuk ettirmek Türkiyenin büyük islahatçısı reisi- cümhur hazretleri bu dostluğun ehem- miyetine tamamen nüfuz ederek hükü- metine kuvvetli müzaheretini bahşet- mek suretile tahakkukuna imkân ver. miştir, ) Buzünkü ziyaretim katiyen hususi mahiyettedir. İsmet Paşa ile Tevfik Rüştü Beyin dostane davetine icabet. le geçen sene güzel bir su şehriniz olan Yalovada bir kaç gün geçirmek ü- —————mm mat etmek hülyasile yapmış olacak- lardır. İş adliyeye verilmiş ve o dört gün evvel suçlular için tevkif müzek- keresi kesilmişti Cevdet YAKUP Tevfik Hâdi B. Ankaraya döndü Ray hâdisesini tetkik ederek şehri- mize gelmiş olan Emniyet İşleri U- ü Tevfik Hâdi Bey An- göğüs kemiğinin altındaki çukurda karar kırdı. Orada, acıya benzemekle beraber acı olmıyan bir şey vardı. — Anladım, dedi. — Anladım, dedi. Bu işin viski- den başka çaresi yoktur. Donka telefonu açtı: Viski, Su, Buz. Oliver bu sözleri dikkatle dinli- yordu. Dişlerinin altında hoşuna gitmiyen vardı. Viskiyi Manuela getir- lanvela'yi Appleguist yolüyordu. Donka kalkıp bunları kapıdan aldı. Oliver seyrediyordu. Buz parçaları- nm kocaman bard. içine düşerken yaptıkları gürültüyü işidince kendin- de bayağı iyilik hissetti. Donka has- taya bakar gibi yatağının kenarına © - turdu. Oliver kadının, fildişi cildiyle bir renkte olan sabahlığı ile oyniyor- du. — Son o kadar güzelsin, o kadar sıhhattasın ki, Bu kelimelerde tazallüme benzer bir şey vardı. Bu sefer de Donka ken dini gülmekten alama: 'avallı çocuk... Dedi. Ne has- Ziraat bankasının yardımı TEKİRDAĞ, (Mil rimiz Ziraat Bankası buğday mü- bayaasma devam etmektedir. Ban-| kanın isticar etmiş olduğu bir çok | depo ve antrepoların dolması yü- et) — Şeh- zünden önümüzdeki hafta içinde bankanın müstahsilden Obuğday mübayaa etmiyeceği haber alındı. Bu vaziyet karşısında köylü malı- bittabi daha ucuza satmak mec- buriyeti karşısında kalacağından şu bir hafta zarfında köylünün Tekirdağ Borsasına buğday getir- merresi ve diğer mahsulâttan piya- saya arzetmesi tebliğ ve ilân olun- du. Filhakika bankanın O buğday koyabilecek bir deposu kalma- dığından ve ayni zamanda buğday istiabına elverişli mağaza tedari- ki de mümkün olmadığından şu ye- di gün içinde böyle bir mağazanın tedarikine çok ehemmiyet o veril mektedir. Bilhassa vilâyet makamı bu işle pek fazla alâkadar bulun- duğu cihetle şu bir kaç günde be- hemehal buğday konulmasına mü- bir deponun tedariki kuvvetli ir ihtimal dahilindedir. Yağmurlar fona TEKİRDAĞ, (Milliyet) — Bir kaç gündür havaların gayrimüsait gitmesinden çiftçi haylice endişeye düşmüştü. Bu sene gayritabii ola- rak seyrini şaşıran mevsimler köy- lünün işini biraz geriye vurdu. Harmanlar henüz yarıya bile inme- miştir. Vilâyetimiz köylerinde e- rakları biçilmemiş çaftçi de vardır. Havalar yağmurlu geçerse gelecek seneye dahi harmanların kalacağı zannediliyor. Maamafih bugün ha- va biraz düzeldi bu suretle 20 gün devam ettiği takdirde vilâyeti; harmanları tamamile (döğülmüş olacaktır. Orhan gazi fırka binası ORHANGAZİ, (Milliyet) Orhangazide fırka mamlanması için kat'i tedbi: unmıştur. (2500) liranın siklere yeteceğisöyleniyor. Mülliyet bu sütenda iş ve işçi isti- yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İp büro” muza müracaat etmelidirler. İş aranıyor Yeni türkçeyi okur yazarım. Kalo- rifer tamir ve ii şartlarla çalışmak istiyorum Taksim Kılburun caddesi No, 45 Arif le 2 — Adli ve idari işlerini ücretle takip ettirmek istiyenler ile ve bu hu- sosta ücretle kâtip istihdamına talip 0- ninö kirehanenlağa “0. Zn. halayi tn ZAYI — 3-11-931 tarihli ve 60 numa ralı Bebek Fransız (Saint Joseph) mek- tebinden aldığım şahadetnameyi kaybet- tim. Yenisini çıkartacağımdan eskisi - nin hükmü yoktur. Aliye Reşat (7758) zeveemle gelmek fikrinde idik. Fakat 25 eylül umumi intihabatiyle meş gul olduğumdan gelemedim. Ziyareti- mizin bu seneye bırakılması sebebi iş- te budur. Bu derece dostane bir hava içinde bir kaç gün kalmakta ve çok kıymetli dostlarla temasta bulunmaktan duy- duğum sevincin ne kadar büyük oldu- ğunu ilâveye lüzum görmüyorum... Yunan Ayânı lâğvedilecek mi? ATINA 25 — Mösyö Venizelos, Istanbula hareketinden evvel, gazete di kabul ederek, hükümetin Ayan meclisini lâğvetmek tasavvuru hak- kında şu beyanatta bulunmuştur. — Hükümetin Ayan Meclisinin vmı tasavvur etmesine inanmak, benir için, kabil değildir. Çünkü bu, bir çu tilâli macip olcaktır. Eğer memleke- tin menfaatini nazarı dikkate alma muş olsaydım, bu tasavvurun hakikat olmasını temenmi edecektim. ta... Ne zayi Donka Oliver'i öptü. Oliver puse- sine bir kaç saniye mukavemet etti, sonra onu itti, — Yorgunuz, dedi. Ağız, gözler, eller... Herkes yorgun... Bu sefer şımarık bir çocuk tavrı takınmıştı.. Donka onu sarstı, Huşu- netle: Oliver, hâlâ uyuyorsun, dedi. Oliver ilk bardağı içmişti. Boş bar- ğini yet va lk Salim Ber retti. Bardak viskinin altını ile, son- da buzlu maden suyunun ufacık incileri ile doluyordu. dan uyanmak berbat bir şey. Donka hafif hafif şarkı söyliyerek dolaşıyordu; bir yerde eline bir fırça geçirmişti. duvardaki aynanın karşı- sında saçlarile oynıyordu. Oliver onu tetkik ediyor, yüzünü, vücudünü genç bir köylü kızma ben: rdu, Birdenbire: — Gece rüyamda Bükreşi düm, dedi Donka hızla döndü. Şaşkın bir hal de sordu: gör- Baba katili çocuk mahküm oldu Bursa valisinin teftişleri BURASA, (Milliyet) — Burst Valisi Abidin Bey Orhangazini” köylerini gezerek halkla temesiâ bulunuyor. Ve mekteplerin vaziyet lerini tetkik ediyor. Bursa Mebusu Rüştü Bey de V# li Beyle birlikte köylülerin dertle” rile bütün ihtiyaçlârile al oluyor. Ve ötede beride ( görün“ eksiklerin tamamlanmasına Yaf dım ediyorlar. Hayvan panayırı ve. alım salin — ORHANGAZİ, (Milliyet) Orhangazide üç gün süren bir hay” van panayırı neticesinde bütün Gİ vardaki kasaba ve köylerin sığırl8” rı Orhangazi hayvan pazarma £€ rek meraklılara gösterilmif tir. Epeyce sığır alım satımı yal mıştır, Köylerde postanın intizam BURSA, (Milliyet) — Bursa V#* lisi Abidin Bey köy yollarına po* talarıma da ehemmiyet veriyor. küçük köylerde bile posta seferle rinin tam bir düzgünlükle deva” edebilmesi için sıkı tedbirler aldi" yor. / İ Çocuk neden öldü? i GEMLİK, (Milliyet) — Gemli ğin (Ericek) köyünde bir kızın & lümü büyük facia olmağa isti göstermiştir. Bu kızcağız bir kadı” tarafından kırda dögülmüş zav: yavru hemen hastalanmış ve yi gün sonra ölmüştür. İşin resme? | hükümete bildirilmesi üzerine ka)” | makam, müddeiumumi, hükümet | doktoru Sacit Bey köye gitmişler; çocukcağız muayene edilmiş zavâ” İm zatilcempten öldüğü hakki | da rapor verilmiştir. Esrar gübreleri Gemlik (Milliyet) — Tütü9 İnhisarı eski muhasebecisi Rece? Efendinin evinde esrar gübrelefi bulunmuş çuvala doldurularak p0 lis merkezine götürülmüştür. Polis tarafından şiddetli tahki kat ve takibatta bulunuluyor. Recep Efendi burada değildir İnegölde Tütün İnhisarı muhasebe, | GÖNEN — Dokuz ay evvel tarlağ# git sürerken. Babası Borazan Yusufu balta ile öldüren köylü Mehmet Ali ağı ceza mahiemesi tarafından idama mak” küm edilmiş, fakat yaşı küçük olduğ” için cezası 24 sene hapse , indirilmiştir. Ağabeyisini öldürmekten suçlu Mehmtt oğlu Halil de 7,5 sene ağ mahküf olmuştur. Bir Ufürükçü AYDIN, — Delan karyesinde ikan€! eden Bozkuri: Ahmet çavuş ve arkadaf! Hasan Hüseyin zabıtaca yakalanmıştı" Bunlardan Ahmet Çavuş: — “Ben Allahım, Peygamberim "©, Hızır” demiş ve tecavüzatı lisaniyf” de bulunmuştur. Bu ili adamım evleri ” ranmaş ve üfi liğe ait bazı kitap” bulunmuştur. İlki şahıs tahkikat evrak” le müddeiumumiliğe verihmiştir. Tekirdağda Ronigen TEKİRDAĞ, (Milliyet) — tor Ziya Bey şehrimize bir gor ken makinesi getirmiştir. BöYİ? bır Rontkene vilâyetimizde ihtiy#” cı kat'i vardı. Bilhassa vaziyeti mi liyesi müsait olmıyanlar herhan bir. rahtasızlığını ayak Rontkene girmek için İstanbul” kadar masraf ihtiyar etmek buriyetinde idiler. Samsun defterdarlığı SAMSUN, (Milliyet) — İsta” bulun yeni © maliye teşkilâtıni” mühim bir yer alan Samsun Def terdarı Zeymelabidin Beyin ve Samsuna Sıvas Defterdarı »sağdin mon Teşi rüyamda göremiyecek mişint” Donka, aklın kabul bir iddia karşısında kalmış gibi rar etti: i — Sen mi? Bükreşte... Hal — Elbette. Şimdi gay: lıyorum Babam © sırada er'in babası diplomatti. için Oliver'in çocukluk hatıralar” muhtelif yerlerle #lâkadardi- seyit insanlar, tıpla bir sinema de olduğu gibi, sıçrayışlarla, parça gözlerinin “ hepsi Oxford'da okuduğu “ağda Coltege'in” karar kılardı). gi İki tarafı fenerli bir sokak“) gümüş gibi parlıyan bir ba ile geriyorduk. Babam, bek” ar zat, bir de ben. O zat arasını Ke ie ie rasınn ucuyla arabacıyı dürttük$f Sayar çoğa, ya sola gidiyorduk. atırlıyorum. Arabacı 200 mandi... Daha bu gece röyemd” “Arkan var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: