24 Kasım 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

24 Kasım 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün bir yazı İstanbulluların gözü ü aydı! Meğer vefadaki mermer sutun şehrin tıpatıp ortasını Ne zamandır ki düşüne düşüne ap m ve Acaba İstanbulun ortası nere- şükür, bu büyük meraktan Nİ Artık, İstanbulun ortası nerede olduğunu biliyoruz. Hepi- “ mizin gözü aydı.. Bir akşam gazetesinde üç sütun- uk yer bulan bu habere pek inan- mak istememiştim. Fakat dün, Şehzade ile Vefa ara- sında yarım saat kadar dolaştıktan sonra, İstanbulun tam orta yerinde- ki meşhur sütunu elimle gibi buldum. Fakat nasıl buldum? İlkin onu anlata; Şehzade Camii avlu dıvarına bi- tişik küçük kahvede mahalle bekçi- leri toplanmışlardı. Köşede bir a- dam, beyaz çoraplarile sedire uzan- muş, horul horul uyuyordu: — Bekçi Hanginiz? Diye sor- dum. İçlerinden birisi, kasketini düzel- terek ilerledi: — Siz bileceksiniz, dedim, Şeh- zade Camii ile Vefa arasında eski ” bir sütun meydana çıkmış. İstanbu- Tun ortası burada imiş!. Bekçinin gülmemek için kendini zorladığına dikkat ettim: — Yoh Efendi. Ben, ele şey 'duymamışem!, İstanbulun urtası yeni kim ölçmüş te bulmuş? Dışarı çıktım, Bozdağan kemeri istikametinden bir hoca nn sallaya sallaya geli — Affedersiniz, Hoca Efendi, lun ortası... Demeğe kalmadan hoca, kaşları- çattı: — Nasıl İstabulun ortası? İzahat verdi — Tarihi bir sütün bulunmuş ta. Onu soruyorum. Rivayete göre bu sütun İstabulun tam ortasını göste- yarak: — Allahü âlem buralarda olmı- yacak.. Dedi, maamafih bir kere de po- ise sorsanız... Selâmlaştık. Ayrıldık. Vefaya kadar yürüdüm. Bozacının karşısındaki leblebicilerden birine sormak aklıma geldi. Yaşlı bir kadın, pazarlığını biti- rince leblebiciye yaklaştım: — Buralarda bir sütun meydana çıkmış?., Leblebici, kalburunun başından cevap verdi: — Okkası kırka efendi! — Leblebiyi sormuyorum! — Ya neyi soruyorsun? İstanbulun ortasını... Herif, bana şüpheli şüpheli, bak. &. Sonra, gülerek: — Ben Müneccim miyim efendi? Dedi. Leblebi istersen aha şurada.. Tartar, veririm. İstanbulun ortası kenarı benim neme gerek? Bir oyuncakçıya, bu sefer, daha ihtiyatlı sordum: — m içen eğirme yerden mermer bir sütün çıl duy- dün mi? elen, Elinde tuttuğu mukavvadan pal- yaçoyu oynatarak; yürüdü: — Hani ya, çocukları sevindiri- yor.. Oyuncaklar verelim! Sonra bir Arap o basmacıya, bir polis memuruna, bir gözlüklü ihti- yara, bir şerbetçiye ve daha böyle önüme hear sordum. Tuhaf de- ğil İstanbulun ortasını bilen Nihayet, Şehzade Camiinden Ve- faya çıkan an köşesinde bir gösteriyor muş Şehzadebaşında Feyziye caddesi gerisinde İstanbulun ortasını gösteren mermer direk sokuldum. Meğerse farkında olma- dan İstanbulun tam ortasında de- il mi imişim? Bu kalabalık, be- nim ne ozamandandır aradığım meşhur sütunu tetkik etmiyorlar m imiş? Aralarmda, kasap var, ma- nav var. Mektepliler var. Merak ehlinden kimseler var. Sütuma, bakıp bakıp hükümler yürütüyorlar: — Gazeteler, yazdı. yahu.. İstan- bulun ortası burası imiş. — Ne malüm? — Erbabı arayıp bulmuş.. Kasap elini çiy « kokan önlüğü- nün cebine — İstanbulun ort denizdir.. Dedi, bura neden oluyor? maniye arasıdır, derlerdi. Genç bir satıcı vakıfane başımı salladı: Karagümrükten (o şaşmal. İstan bulun her tarafına yakın yer orası- dır!., Kendi köndime: “Bu iş galiba, Nasreddin Hocanın hikâyesine da- ; dedim, inanmazsan gel Etrafımdaki kalabalık gittikçe çoğalıyordu. İstanbulun ortasmda daha fazla kalmak istemedim. Ne olur ne olmaz. Bizim gibiler için kenarda durmak, daha hayırlı- dır. Sadettin Ferit Beyden Allah ra zı olsun. Eğer, kütüphanede huku- ki eserleri tetkik ederken, bu sütu- nun bulunduğu yere rastlamasaydı, İstanbulun ortası daha (senelerce kalacaktı. Üstüne fazla düşülen şeyler için: — Dibini mi o bulacaksın? diye sorulur, Biz dibini bulamadık amma, he- le şükür otorduğumuz şehrin orta- sını bulduk. M. SALAHADDİN Matbuat balosu 18 2 ci kânun 1934 perşembe günü ak- şamı Maksim bar salonlarında verilecek — Matbuat şi ölç!..,, ko- tiyon ve hediyelerin bolluğu ve zen- ginliği ile evvelki balolara faik ola- cağı anlaşılmaktadır. Gk lk Kabataşmezunları cemiyeti Kabataş lisesi mezunları cemiye- tinden: Fakültelerde Dersler Mazhar Osman B.dün derslerine başladı Tp fakültesi (profesör ordinarius doktor Mazhar Osman Bey dün sabah « sani dokuzda fakültede derslerine başla- muştur. sini tarmama bir konferans şek- linde takrir etmiştir. gf Ön bir . dektorlar, talebe hazır ella Münker Oman Manik kaale rının ehemmiyet ve hayattaki rolünden bahsetmiş, tababeti ruhiyenin nasıl in- şaret etmiş, timarhanenin Toptaşından Bakırköye naklini izah etmiş, eski akıl le andığını Mazhar Osman Bey bam: zah etmiştir. dan sonra akıl hastaların hayatta nasıl muvaffak ol askerlikte normal olmayan bir pi danım bir memleketi mahva sürükleye- Eryaman bildiğini misallerle anlatmıştır. Mazhar Osman Bey bundan sonra de- müştir ki» — Dinlerin kabul ettiği gibi vücut. Nevi dimeğı tan ayrı bir ruh yoktur. ruh dediğin hu, vücut neşri dimağın anlama" hareket etmek, düşünmek, görmek gibi merkezlerinin faaliyetlerile görüyo- FAZ Azerbaycan talebesinin. çayı Şehrimizde balaman Azrmiman ta lebe cemiyeti tarafından, dün azası sal refint Tokatliyan otetinde bit çay” X- yafeti he Konferans Tıp fakültesi veni Friyolai pr. fesör ordinarine Winteretein : dün ak- şam saat (17) de Kap inciten; mesin konferans vermiştir. Profesörün konferansını bir çok dok- torlar, talebe ve sair zevat dinlemiştir. Profesör konferanımda tecrübi. tıbba karşı ber tarafta itirazlar yükseldiğini, tp âleminde bir itimat tezel-ilü oi.. ğunu, buna mukabil teleoloji vahdet ikame edilmek istenildiğim söylemişur. Üniversilenin yedi aylık bütçesi Üniversite için a7 mil fevkalide bütçenin tarafından tetkikine eğime “© üçe yalımıda Rim edilerek Anka. raya gönderilecektir. Tıp talebe cemiyatifl konferansları Tıp Talebe Cemiyetinin tertip etti- gi konferans serisinden yedincisi teşrinisani sah günü saat 18 de halke- vinde doktor profesör ordinatins Maz- bar Osman Bey tarafından alal hasta lıkları ve ve mevzulu bir konfe- rans verilecektir. Sekizine: konferans ta kânumuevvelin beşinde profesör ordinarius Köprülü senmi öp sz ve O edebiyatında tabip şöirler) lie inal 2 B Tıp fakültesi asistanlarının yeş ze fakültesi asistanları için (30) ya- büyük olmamak kaydı şından ki muştu. Tap Talebe Cemiyetinin bu yaş kaydım değiştirmek için vekâlet nezdin- are teşebbüsler müsbet netice muhtwra istemiştir. kikinden sonra asistanlar için bu (30) yaş kaydı tashih “Bir muallim hanımı dövmek isteyen kadın eş en yeme şerit ey a tebinde ikinci sınıf talebesinden Meh- çimit ye bunu evde annesine, söylemiş. annesi ertesi gün mek- (ik) beli sinin karman Teali almıyacak bazı sözler sarfetmiştir. Maarif yülmediği, bilki mazlime haman kap ti Mehmedin annesi tarafından dövül- mek istenildiği anlaşılmıştır. Muallime hanım ayrıca mahkemeye müracaat et- Mazhar Osman Bey dünkü ve ilk der- ve Vek Fuhuş talimatı Yeni talimatname ay ba- şında tetkik edilecek Fuhuşla ve fuhuş yüzünden bula- zührevi hastalıklarla zgeçmezse umu mi kadın olarak birleşme evlerinde, u mumi evlerde çalışmak üzere tesçil edileceklerdir. Tescil edilen kadınlar e mecburdurlar. tora muayene Umumi evler, birleşme evleri, tek ba- şma fuhuş yapılan evlerde bir takım ya im öld Komisyonlar umu- mi kadınları tescil etmeden evvel hak larmda inceden inceye ve gizli tetki - kat yapacaklar, o kadını fubustan vaz , eğer buna mu geçirmeye çalışacaklar, eğer bun yapmak üzere umumi kadın olarak tes çil edeceklerdir. Ziya Nuri Pş. Oda reis- liğinden çekildi Etibba odası heyeti idaresi dün saat 15,5 ta toplanmış, mebusluğa ın- tihap olunan oda reisi Z'ya Nuri Pa - şa da iğtimaa iştirek etmiştir. Ziya Nuri Paşa oda riyasetinden istifasını vermiş ve arkadaşlarına veda ederek ayrılmıştır. Heyeti idare bunun üzeri- ne heyeti idareden göz mütehassısı Gülhane hastahanesi doktorlarından Niyazi İsmet Beyi riyasete ein Niyazi İsmet Beyden münhal kalan zalığa da yedek azalar izinden en di Is rey almış olan Dr. İhsan Sami Bey getirilmiştir. Eski heyeti idarenin he- £apları da tetkik edilmiş ve heyeti i - dareye yeni giren azaya yeni bina gez ar İki Bulgar belediyecisi tetkikata geldi Sofya belediye meclisi azasndan Mösyö Haçkoff ve umuru baytariye ü Mösyö Koloçyanoff , şehir işleri hakkında tetkikatta bulunmak üzere şehrimize | gelmişlerdir. Vali Muhittin Bey, misafirler şerefine Re- gence lokantasında bir ziyafet ver- miştir. Mösyö Kaçkoff ve Mösyö Koloç- yanoff, belediye umuru baytariye müdürü Esat Muhlis Bey ile birlik- te mezbahayi ziyaret etmişler ve gör- beyanı larımız, şehrimizde bu- Tundukları müddet zarfmda Bent- leri, o bakteriyolojihaneyi (o gezecek - ler ve Yalovaya giderek orada fenni süthaneyi göreceklerdir. Baytar cemi; ve belediye umu- ru baytariye müdüriyeti tarafından da şereflerine birer ziyafet verilecek- tir. 200 senelik şarkılar Konservatuvarın alaturka kasmı Ramazandan birkaç gün evvel Tep? - başı kışlık tiyatrosunda büyük bir konser verecektir. Ru koserde yüz el Ji, iki yüz sene evvelki şarkılar söyle- necektir. ii Bazı rakam yanlışlığı Evvelki günkü nüshamızda çıkan ve son neşredilen (M) listesinde res- mi gazetedeki aslına nazaran bazı olmu: Vefa mezunları cemiyeli Vefa lisesinden mezun olanlar bir cemiyet tesis etmek üzere bugün sa- at 10 da Halkevinde bir içtima yapa- caklardır. Bütün Vefa lisesi mezunla rma davetiyeler gönderilmiştir. “Bu - günkü toplantıda nizamname tetkik ve kabul edilecek ve idare heyeti 86- çilecektir. mücadele ni | İzmire telefon Ancak altı aya kadar başlayabilecek başınüdürü muhaberatına ait işler hakkında â- tideki malümatı vermiştir. Telgraf posta ie mm- dahilinde olmak üzere şehir- zır programma göre, ii Mk li, Aydın, Muğla ve bu vilâyetlerin mülhakatlarile telefon muhaberesi pek yakında kese roi ışılmaktadır. Yakında bunun da kuvveden file çı- kacağımı göreceğiz. Denizli, Aydın, Muğla ile muha- bereye 15 - 2 ay zarfında haşlanabi- etomatik telefon olacak, Denizli , Ay- gen, Muğla ile de manyatala telefon- muhabere edilecektir. Bilâhara beri otomatiğe çevrilecekleri tabiidir. Şehrimizdeki otomatik telefon üc- retlerinin çok fahiş olduğu malüm- dur. Bunu nazarı dikkate alan alâka- dar makam mercii aidi ile bu busus- ta muhahereye devam etmektedir. Yakında balk lehinde olarak ten- zilâtl bir netice almacağı kuvvetle ümit edilmektedir. Halen telefon santralı 2000 abo- ne üzerine müessestir. Şirketin im- tiyazmamesine göre abone adedini sekiz bine kadar çıkarabilir elyevm mevcut abonman adedi iki bindir. Yakımda bir kaç yüz abone daha ilâ ve edilecektir. Şirket şimdi bununla meşguldür. Tekrar moccani tesisat yapmak meselesine gelince bu yeni abonelerin vaz'ından sonra düşünü- ebilecektir. Bir muallim kayboldu Balıkesirde çıkan Savaş gazetesi - nin yazdığına göre, dört beş aydan be »i bir muallimin izi aranmakta, fa - kat bulunamamaktadır. Kaybolduğu- na kanaat hâsıl olan bu muallim Su - sarluk ikinci mektep Hasan Beydir. Sivas muallim mektebi 1931 senesi mezunlarından olan Ha - san Bey bundan dört beş ay evvel has- yin son defa hanesinden çıktığı tesbit olunabilmiş- tir. Fakat ondan sonra nereye gittiği ve ne olduğu malüm değildir. Alanyada kış olmayor ALANYA — Buranın iklimi sıcak tur, Kış olmaz. Sıcaklar henüz de vam ettiği için halk yay'âlardan dön- memiştir. beh görmek istemiyen yanii Söke de Alamyaya gel ya satılmaktadır. Yaylâ dönüşü mevsimi memlekette tereyağı miktarı çoğal- mıştır. Okkası 50 kuruşa satıldığı halde alıcı bulunamamakladır. Bu sene portakal hem çok, hem de mahsul iyidir. İhracat Muz mahsulü pek berekctli ve pek i- yidir. Salkımların en küçüğü 15 ok- ka gelmektedir. Okkası 50 — 55 ku- ruşa satılmaktadır. Mersinden hayvan ihracati Geçen birinci teşrin ayında Mersin limanından yabancı memleketlere 55 bin lira kıymetinde canlı hayvan ve hayvani maddeler çıkarılmıştır. Bu - na karşı da 3700 liralık hayvan 80 - kulmuştur. Dışarıya giden mallarımız arasında 7,907 koyun, 5,795 keçi, 315 sığır, 107 manda ile 5780 kilo tif- tik, 7500 kilo keçi derisi, 1120 kilo tuzlu balık vardır. Hayvanlarımızın bi rinci derecede alıcın Filistindir. Bu ay içinde çıkan hayvanlardan 11,838 tanesi Hayfaya, 1,521 tenesi > 765 tanesi de Pireye gö Kari şikâyetleri Müşteriye göre araba işletmek lâzım Topkapıdan o Sirkeciye işleyen tramvaylara perşembe günü öğleden sonra binmeğe imkân yoktur. Çünkü mektep paydosuna tesrdüf eden bu zamanda tramvaylar tiklim tıklım mektepli çocuklarla dolar. Tabii her kes çocukların daha evvel binmesini Me fakat kendiside iş güf gün, yalan değil, iki saat Binilebilecek: bir tramvay arar. Araba Jar seyyar bir insan salkımı gibidir. Maazallah çocuklardan birinin bu yüzden başına bir felâket gelmesi de pek muhtemeldir. Böyle muayyen gü lerde kalabalığı mutat semtlere o gün biraz fazla araba tahrik etmek lâ * zım değil midir? Tramvay şirketi mü dürlüğünün belki bu vaziyetten habe- ri yoktur. Şu mektubumu gazeteye koyarsanız, malümatı olur da bu işi bir çaresine bakar. * Tophapıdan: Ali İrt Karaman aza mülâzimi Fevzi Beye Müddeiumumilikten : İstanbulda bulunan Karaman azâ mülâzimi Fevzi Beyin acilen yetimize müra Yeni neşriyat Fikir hareketleri Hüseyin Cahit Bey tarafından dilmekte olan “Fikir | hareketleri mecmuanm 5 inci sayısı neşredilmiştir. Bu nashada bir çok garp müharrirleri” nin makaleleri, Hüseyin Cahit Beyin mü' teaddit yazıları vardı muştur. Suriye hükümeti, teşrinisani iptida sından itibaren hayvanattan ve hay- vani maddelerden sıhhiye resmi alma ğa başlamıştır. Bu rüsum mikdarları” Bı gösteren liste ihracat ofisine gel * miştir, İzmir rıhtım suüistimalinde affa uğrayanlar İzmir Rıhtım suiistimali maznunla rından M. İv Gifre ile arkadaşlarının muhakeme edilerek mahküm olduk - ları malümdur, Bundan başka mevkw fen suiistimal suçundan M. İv Gifre ve rüşvet verene vasıta olmak suçun” dan da İstanbulda avukat Gat Fran ko Bey İzmir asliye-ceza mahkeme * sinde muhakeme edilmekte idi. Bu da va, son zamanda teşkil edilen münfe- rit ceza hâkimliğine devrolunmuştu. Mahkemece tetkik edilen bu dava ev- rakının iptaline karar verilmiştir. Hem M. İv Gifre'nin, hem de Gat Fraj ko Beyin af kanunundan istifade et” meleri lâzımgeldiği anlaşılmış ve o su retle karar verilmişti Taşköprüya giden yol 'TAŞKÖPRÜ — Taşköprünün en mühim derdi yolsuzluktur. 44 kilo- metrelik yolun hemen diz boyu ça mur olmayan hiç bir tarafı yoktur. vuruyor, Otomobillerin 8, saatte güç hale gidebildikleri bu yol yavan olarık sekiz sastte katedile- bilir, Bu mühim derdin bir an evvel hak N için yolun yeniden inşa edilmesi takarrür etmiştir. Aiyon köylüleri pançar ekmek isteyorlar Afyon köylüleri, pancar ekmek * çin müracaatta bulunmaktadırlar. Şim'liye kadar Uşak şeker fabrikas pancarmı geniş bir mıntakadan ted rik ediyor, ihtiyacın küçük bir kısmı nr da Afyondan terin odyor. Şimdi Eskişehirde üçüncü şeker fabrikasi kurulunca Uşak fabrikası Afyon köy lerinden daha geniş bir milyasta pa car tedarik etmeğe mecbur kalacak * tır... Bu itibarla bu vilâyet köylüleri, Uşak şeker fabrikasının ekecekleri pancarları satın alacağına dair kendi Jerile bir mukavele akdetmesini ve & vans vermesini istiyorlar. Afyon vilâ Milliyet'in romanı: 71 ——— ESRARSIZ HAYAT Hollywood'da sinema yıldızlarının romanı Yazan: VİCKİ BAUM hissediyordu. a fakat mes- uttu, Georgie önde Tobiasla beraber yürüyen, onunla Ai konuşuyor- Her köşeyi saptıklarında, Tobias durup efendisini bekliyordu. o Alışık olmıyan bir kimse için iki saatlik bir e İnsanın bal- dırları titrer. Omuz kemikleri arasm da bir yanıklık duyulur. Drake omuz larını kıstı; adeleleri ağrıyordu. Bu ufak ağrı, kalçalardaki bu yorğunluk, uzun müddet derenin, şelâlelerin a- kışı genele muttasıl kulak oğul. tusu, hasılı her şey, her şey ona o ka- dar tatlı geliyordu ki... dört nefis sa- zan balığı! Alâ bir uyku, İstirahat, idesindo sancı yok. Donka'yı kati- yen göreceği gelmiyor. Sunki Donka artık mevcut değildi. Terceme: KAMRAN ŞERİF Çarşamba günü böyle geçti. P, şembe, Cuma günleri de böyle geçti. Bu adamın, şu e Elmar O Drake'i $u Oliver Dent'in afişler üzerinde dün- yanın en aydmlık tebessümünü göste- la çalışmak neticesinde yorulmuş bir a- dam zannedilen bu delikanlımm hayatı. - ilk defa olarak sessizlik dahil oluyor Edward Drake otlarm üzerine yatıp yada in zevkini ta- tarken ona hayatında hiç rahat etme miş, hattâ doğmadan evvel istirap çek- mmm kei zorda. An » doğumunu yaklaşan annesi, üzere olan genç kadınlara has.bir asabi yetten muztaripti, Babası sefaret kâtibi idi; karısının asabiveti hastalık halini a nca Atinadaki vazifesini terketti. Her esi iipinkağe ki Babası hiç bir. se ile iyi ge- ginemezdi; daima bir üzüntü olur ve bundan hiddetle titriyen bir sesle bah- sederdi; mazırdan, ikinci kâtipten, birin ci ateşeden şikâyet ederdi. Annesi ağla ma bubranları geçirir, rağ odası, bütün ev ev muttasıl değişirdi. Konuştu. p dil, cildinin rengi, takip ettiği yek. lar, verdiği cezalar... Bütün bunlar dai- va erkiydı, bütün bunlar dl deği. “i Atina, Kahire, İstanbul, Varşova, Ee Saint - Petersburg, anmesinin Babasının tekzüt oluşu. İsviçrede Juos- yorganı kemali itina ile başı: ekinler çul GYrdE 218P BE yete içinde teneffüs ettiği pamuk yorganın unutulmaz kokusu. Sabahları herkesten pifın dajma en güzel ve en kuvvetli ta- ebesi idi ve o zevahire malik bir genç- ten il beklenirse öyle hareket ederdi. Kim bilir, belki de uyku esasında ken- disinden başka türlü olmaktan korkar- istenilmişse öyle olmuştu: İyi vr rugby | hiver mekte ganizmesine derin surette gömülmüş ni erlmall me ne iie Gİ Londranın edebi | babem-hayatına kadar süratle yuvarlandı. Çok az uyu- mek One e âdi, mak üzere a Oxford nihayet kendine bir oda, bu | hiç içmemiş. Şimdi kendini içkiye ver adanın içindeki bir kaç metre terbinde keşfedilmesi kendisi için çok fena oldu. İlk kadın bir | mamış 'duldu; biraz annesine benziyordu. rsları kadınlar pek çoğaldı. Her biri bir başka şey o arayor, başkalarının başka ve yepye ni bir şey vereceğini iddia ediyordu. Fakat netice hep ayni idi. Bu hal onun gururunu Myor, onu herkesten ayı Trp uzaklaştırıyordu. Buna vağmen Ox- ford iyi idi ve Edward Oliver hayatın- da ilk defa iyi bir şey olarak Oxford'u tanıdı. Babasmın ölümü, şayanı hayret de- recede az bir miras, zahiren yüzlerini Son- | verilen kostumlü balolara di. letiği zaman herkesin istediği gibi oluyordu. Güler yüzlü, biraz da çılıım. Onu artist “kulüplerine, muvaffak ola- adam meşherlericn, atelyalarda götürdüler. Bütün bunların neticesi sinema tarafın dan keşfedilmesi oldu. Sonra Hollywood'a muvaffakiyet, büyük şö kendine mahsus bir evi vardı. Fakat Mazdalen kollarmdaki » ufacık dört köşe yerindeki kadar bile kendi ken- dine sahip ve malik değildi. İnat Şubesi ona çeki düzen veri” yor, vâzrü sahneleri üstünü cilâlıyor” Tardı. Hâsılı bütün kıymeti sevimli v8 (Devamı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: