7 Ocak 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

7 Ocak 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AŞ MA a e A ŞA A 4 MİLLİ İ Avalık yârenlikleri 2 Büyük avlar ve İnhisar idaresi Ankara avcılarının bu yıl Fener- bahçe Avcılar şubesindeki arkadaş- lar kadar şansları | yok. Halbuki onlar - bereketli olsun - her sürek- te bir çok ayı, domuz, karaca falan- la dönüyorlar. & Yalnız biz babaç kurttan, boz ve hattâ beyaz tilki- den, kırma kaplandan yana onlar- dan ganiyiz. Yabanoba ormanla- rında ayıların en şatafatlıları var- sa da yol yok.Köprüler bitmiş, $0- senin balastı henüz ( bitmemiştir. Havalar biraz don olupta otomobil işliyebilirse hemen bir ayı ve geyik partisi yapacağız. Yumuşak tüylü, arşın murabbar İere (Biçer)i tavsiye ederim, De- rede çakıl, Biçer ormanında kurt; © kadar bol. Gidip avlandığımız için biliyoruz. Yalnız Kütükçü oğlu Mehmet Ali Beyin on on beş met- tek atışta cansız aldı. İkinciyi sol böğründen iyice tozut- masma rağmen girilmez çalıya ka- çırdı. Düne kadar şikâyet ettiğimiz İn- hisar İdaresinden bugün memnu- nuz, ileride daha da memnun ola- .cağımızı umuyoruz. Avcılığın iler- linden ve kesesinden geleni yop- mağa gerçekten © çalışan İnhisar İdaresine şu noksanları bildirmek uygun olur: , Dolularının 0/3,4,5, numaraları iyidir. 1 numara dolular hem hafif- | tir hem kötü. On metre tepemizden geçen toylara kaç defa attıksa saç- malar göğüslerinde şapırdıyor ve toylar çekip gidiyorlar. Ayıya ve domuza kullandığımız kenarları marifetli o kurşunlar da öyle. Girer girmez dağılıverdiği çin avı deyirmiyor, hattâ tehlikeli va- ziyete sokuyor. Başıma geldi. Bere- ket versin büyük çaplı tabanca var- dı. Büyük av dolularmı — tahtadan tenekeden önce gene o avlar üze- rinde tecrübe ettirdikten sonra sa- tışa çıkarsa fena olmıyacak. Burada 0/0 ve ona eş dolular yoktur. Dumansız barutların bazı geşitleri yanmıyor. Patlayacağına fosurduyor. Nem mi almış ne? Her söylediğimizi samimi karşı- layan ve yerine getirmek için sami- mi çalışan idareden şunları da - o- ğer kitabında y. arsa - rica ede- riz: Av ve avcılığa ait bir çok mal- zemeden mahrum Kontenjan © © molenjan diye elimiz böğrümüzde — kalıyor. Meselâ büyük av ve atış karabinimiz yoktur. oMavzerlen- mek te yasak. Avcı nişancı ne yap- sm? Her yerde poligon var diyelim, iyi ama öşek, ayı, o kaplan, seyik, dağını birakıp (beni vursunlar) di- ye poligonnun hedef yerine gelip oturmaz ki. Dünyanın bütün avcı ve yi ları bu karabinleri taşrmağ; dir. Bizde de böyle olduğu abii Harik Hayat çeker, babaç kurt avlamak istiyen. | şayet yanlışlıkla böyle değilse, böy- le oldurulmasına çalışmak gerek- tir. Aksi takdirde avcılığın ve atı- cılığın - bizim için ehemmiyeti pek büyük olan - ideolojisi saçmadan ibaret olur, iş ve gidiş hiç te böyle değildir. Plaka atma makineleri isteriz. Geçende bir makine ile bir iki bin plaka aldık, zehir gibi para ödeme- ğe mecbur olduk. Erbabına sorduk, bu makinelerin Orman Çiftliği atölyelerinde daha mükemmel ve çok daha ucuza dökülüp yapılaca- ğını söylediler, Biraz asfalttan bil- mem neden hamur edilip preselen- dirilen plakalar da memlekette ya- pılabilir. Yalnız bu işler fertlerin becerebilecekleri şeyler değildir. Velhasıl İnhisar idaresi bu işleri re önünden ve yarım saat içinde üç | Yapan, yabancı fabrikaların. kata: tane hatırı çokça © sayılır üç kurt loklarını önüne serer, neler var: ve bize neler gerekmiş? hepsinin bir listesini yapar, o işe başlar. En kese yol budur. Endazesi otuz kâ- ğıda kumaş yapan, milletin şeker ihtiyacını gideren, yüzlerce kilomet re demiryol çatan, saniyiin her çe- şidinde becerimli olduğunu ispat eden bir memlekette muhakkak ki bunlar da yapılır, Hem daha kolay yapılır, Bu işlerin başka çeşitleri için bi- raz da Ziraat ve İktisat Vekâletle- riyle konuşup anlaşmak lâzım ge- liyor ise de, onları da başka güne bırakalım. Aka GUNDUZ Mes'ut bir akit Radyo muharririmiz Turgut Mitat Beyle gayrimübadiller cemiyeti aza - sından Nüzhet Beyin kerimesi Hanı « mefendinin akitleri evvelki gün , gü- ide bir davetli (kütlesi huzurunda icra edilmiştir. Tebrik eder ve saadet- ler dileriz. Tel Hofapaşa tahakkuk baş memurlu- Bir bina dahilinde icrayi ti- caret ve san'at edip te ticaret ve sa- n'at ettikleri mahallerin icarei sene- vilerine göre vergiye tabi tutulan ikin- i ticaret ve san'at ih- ilmekte olan beyanna- meyi gelecek şubat gayesine kadar a- larak doldurup maliye tahakkuk dai- resine vermeyen mükelleflerin icar be delileri bey'et tarafından harici tah- kikata müsteniden ve emsaline kıya- sen taktir ve bu suretle tahakkuk e- decek vergilerine cezane — yüzde on beş zam olunacağı ilân olunur. li icrayı ticaret eden'er Kaza Davet C.H. F. Eminönü Nahiyesinden Nahiyemizin senlik kongrası B-1-1934 pazartesi günü sat 18 de Ankara caddesi No. 57 Nahiye merkezinde toplanacağı dan arkadaşların gelmeleri rica olunur. ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında Kâin Ü NYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON z Kumpanyasma bir kere an sigorta Ye e uğramadı Telefon : Beyoğlu 4.4888 PA e ve şeş Uçan saadet Ömer Tarık , akşamları evine arük erken geliyordu. Şirketteki işinden sant 6 da çıkıyor, sağına soluna bakmadan, soluğu tramvayda alıyor ve yirmi da kikalık bir yolculuktan sonra evine ge- Hiyordu. Ömer Tarık büsbütün değiş mişti. O, eski Ömer değildi. Huyu, ah- lâlkı, tabiati her şeyi başkalaşmıştı. Ömer Tarığm a , hayatta hiç tasavvur etmediği bir şey gelmişti. O, evlenmişti. Bu işe yalnız, * arkadaşları, onu tanıyanlar değil, bizzati kendisi bi- le şaşıyordu. Bazan evlendiğini unutur, işinden çıktıktan sonra'nereye . gidece- ğini düşünürdü, Fakat bir anda, tevgi- li karısı hatırma gelir, ve dudaklarımın ucile gülümeiyerek tatlı datle onu dü- şünürdü, Ömer Tarık tam 35 yaşında ev- lenmişti. O vakite kadar ar eğlenme- di, az gezmedi. Bekârlığn bütün fır- e istifade elinesini de bilir. Evlenmek onun için bir gülünç hâ- dise idi. Evlenen arkadaşlarına kahkaha ile gülerdi. Bir gündü. Ömer Tarık, kalbinin tâ derinlerinde bir sıcaklık duydu. Bu i- hık hava gittikçe artıyordu. Onu sarı yor, düşündürüyor, muztarıp ediyordu. Ken kendisine , ara sera şu suali soru- yordu: — Ben âşık mı oldum?.. Bu sualin cevabmı, müsbet veya menfi, vermeğe o kadar korkuyordu ki, aşk denen Zümrüdüanka kuşunu hatir- lamak bile istemiyordu. Günler ve ay- lar, ve bu zamanın üstünden hızlı bir nehir gibi akan hâdiseler Omeri tek- Zip etmişti, Ömer artık aşka, kalp bağ- lantılarına inanmıştı. Hem de o kadar Sam en ki, iye en büyük kuv- Ömer YL mi sevdiği kızla evlendi. Bir söneden fazla süren sevgi- lilik devresi, onu bir mengene içinde sımsıkı yapmıştı. Bütün iraded, gaye- si, ve kuvveti sevdiği kerzm elik de bir dizgin olmuştu, e ez Ömer Tarığın karısının ismi Hav. va idi. Havva, dünyanın üzerine gelen ilk kadın kadar sâf ve temizdi. Ömeri çok seviyordu. Evlilik hayatın bütün zevklerini, saadetlerini, seviştikleri za- man verir, konuşurlar, konu- şurlardı. Kim bilir, bir yuvanın içinde ikisi, ne kadar mes'ut olacaklardı!. Bu Zevkin kıymetine payan yoktu. Ah, di- yorlardı, bir evlensek, ne güzel, ne tat- lenme merasimi ile Kerem gibi, rinm sonuna kadar mi Bir seneden fazla düşündükleri o mes'- ut günlere, balayına işte artık O kavuş- muşlardı. ... İnsanlara sandet getiren hül; ve ümitür, derler. Ömer Tarık ; 2d bir İYET PAZAR 7 KANUNUSANI 1934 LSIAAŞ | a SB ÖĞÜTLER Yaşatan kuvvetler Gözleri görmez, kulakları işitmez, ağızları dişsiz hayat zevkinden mah- rum ve hissiz kimselerin artık yaşamak tan hiç bir lezzet duymaları mümkün olamadığı için bu hale gelmiş olanların toprağın üzerinde yerleri kalmamış ol- duğunu söyliyen Şekspir'in hakkı var mı? Evet, Şekspirin yaşadığı zamana göre bu iddia doğru olabilir. Fakat bu günkü telâkki ve kanaatler hiç te böy- Nice seksenlik doksanlık p ar ve onunla alay ve istihza eder- er. Yirmi beş sene kadar bir zaman yüz yaşına gelmiş olan kimseler hakkında Afaştırma ve tetkikat yapan birisi ka- dın ve erkek bu yaştakilerin hi sinin başı sahipsiz olduğuna tesadüf etmediğini hattâ saçlarının eski rengi- hi bile kismen muhafaza ettiklerini ve bir çoktarının ağızlarında dişleri de mevcut olduğu gibi, işitmeleri ve görmeleri de yerinde bulunduğunu bil- dirmektedir. Bu, hayatın sırlarından biridir. On: ları bu yaşa kadar yaşatan kuvvet ay« a başta saçlarını, bunun gi- De ŞÜKRU şikâyetleri Şehzadabaşının dertleri Bir okuyucumuz yazıyor: vakasında bir hatırası olmak üzere Be- lediye riyaseti tarafından islümlük olu- nan Şehzadebaşında Letafet ipe nı karşısındaki meydan civarındaki ba- nelerin bir kısmı alınıp yıkıldı. Bir kıs” m da mailiimhidam olduğundan tahli- ye ettirildi. Bunların hepsi de güzel iyi amma, nailiinhidam olarak Uıhliye ettirilen ve tramvay yolu üzerinde bulunan ayni şmahallin Tevfikpaşa sokağı közebaşım- mahküm bulunan ve bilhassa sabahları mektebe giden çocukların ve arabaların ani olarak köşebaşından çıkması yüzün den tramvay hâdisesi eksik olmıyan bu köhne bina bir türlü yıktırımadı. Son günlerde yağan kar nci'cesi bir çk le çürük evlerin yılaldığı malümudur. Bu binanın da böyle bir â kıbeti pek yalımdır. Bunun neticesi 6- olarak ta geceleri oraya iltica eden bir iki fukaranın başına kaza geleceği şüp-” hesizdir, Mesele bu kadar değil, dahası var, Meselâ âbide yapılacak olan mahaldeki arsanın molozlarının olduğu gibi kalma # ve karşısındaki Tevfikpaşa sokağa yapılan halânın etrafındaki halkı taaf- fünden izaç etmesi ve sokağın çamur- dan kurtulmaması ve cadde üzerindeki dükküncıların çöplerini ayni sokak içi- ne alınası yüzünden meydana gelen iyanzara tahmil edilecek ey değil. ir. Velhâsıl Şehzdebaşı halkının derdi bu kadar değil.. Elde mevcut Hıfzıssh- ha kanununa göre sinemalarda siğara içmek ve yedi yaşından aşağı çocukla. rın sinemaya girmesine mrüsâade etme- meği âmürdir, Fakat Şehzadebaşında si nemaların ve tiyatroların hangisine gi- derseniz siğara dumanından ve çocuk sesinden kurtulamazsınız. Alâkadarla- rın nazarı dikkatini celbederim. el AN kömeie pia ER AŞIŞTA ENEZ saadet, ne varsa, bunların hepsi bizim kafamızın bir takan icatlarıdır. Bu his- ler, bu kuvvetler hayatta yoktur. Ömer Tarık, evlendiği gün, mes'ut olacağını anladı, eyvah, dedi. Bu anla- Hari le Dir seneden fazla sevişmiş, ona kartı © lan bütün heveslerini, meyillerini tal. min etmişti. Hakikaten bu bir sene, ev- velce bir aşk romanı idi. Yüreğinin bü- tün heyecanı, bütün zevki bu bir se fazla Zaman zarbında sarfedil- miş, bitmişti. Ömerin gönlü, uzun fm. unalardan sonra sekinl durgun- laşmış bir denize benziyordu. O artık başını dinlemek, biraz istirahat etmek, yalnızlıklar içinde, kalbinin yorgunluk- larmı dinlendirmek ihtiyacında idi. On beş günlük da Ömer, Hav. va il a rl 3 «tü. Kavga daha ilk geceden başlamıştı. Örer acı acı içini çekti, bal ayın çoktan gel miş ve geçmiş olduğunu hatırladı. Bu hatırlayış ne kadar ıztırap veriyordu. Bütün ömrünün seyri ark değişmiş w nun kafasının doğurduğu bir histi Bu his, şimdi bir ince ses gibi dağılıp git mişti. SEM EE e Bugünkü Program ISTANBUL: 1730 Gramofon, 18,30 Orkestra, ve Türkçe Tangolar 1930 Kemani Reşat B. ve arkadaşları. 2100 Gramofon. 2130 Semiha hanımın manik heyeti iştirakile | (Bedayii ANKARA: 120 - 1420 Gramofon. 25. — an, Viyelensel konseri (Edip B. rafından). “e 3) Memi m Ajans haberleri. VARŞOVA ii m. neşriyatı, 1415 Polony i, 19 Müsahabe, 19440 Tagannili Müsababe, 2030 Mürahabe, 2045 dair, 20,50 Hafif musiki konan ler, 22 Konferamı, 2 23,18 Spor haberler Müsahabe, 24,95 Dan: BUDAPEŞTE: 550 m. yatro, 21,40 meüüahabe, 22 Hafif mu Simi Kurina Sigan takımı, 2415 R: BÜKREŞ 384 m. 11,30 Ruhi neşriyat, Jİ4S Rahi 1205 Senfonik plâkler, 13 Plâk kon: Haberler , 17 Köylü programı, 18 can aberler, İI5 Orkestranın da , 20,20 Plâk 20,48 Konferans, 21 (Open paraları, la “ Muhüeliğ ümaaller; Halk musikisi, 21,20 Dans musikisi, 8 kânunusani pazartesi 21 Leipsiz'ten ISTANBUL: 1730 Gramefem. 1809 Frammzen ders (İlerlemiş makas. d olanlara 1530 Münir 1940 Bedayii i heye 21,00 Gramafon ve Ajan haberleri 21,10 Kemal Niyazi B. ve arkadaşları, 9 kânunusani salı İSTANBUL. 1730 Gramelen. 1430 Örün 19,30 Eftalya hanım ve Kemasi Sadi B. 21/00 Gramofon ve Ajanı habe.leri. arkadaşları. 21,00 Belkis hanımın İştirakile Bedayil ww siki heyeti, 10 kânunusani çarşamba ISTANBUL 1730 Gramofon. 18/00 Şehir Tiyatromu artistleri tarafından haberli Gil hazne İnn Reşat B. ve ları. 11 kânunusani perşem:e ISTANBUL: 170 Gramofon. 4 18,39 Orkestra ve Türkçe tangolar. 1950Kemal Niyazi B. ve aylar. 21/00 Gramafon ve Ajanı 21,30 Servet banımın Dilerim Musiki, Belali 12 kânunusani cuma ISTANBUL: 120 Türkçe Gramofon plâk şriyaty Ea rekl 1930 Hanımlar heyeti, 2100 ) Grmelen ve Anadolu Ajansı baber- nm Sükeyle Bedriye hanımın iştirakile Bedayii musiki 13 kânunusani cumartesi İSTANBUL: 1730 Gramete, Talat B. ve arkadaştarı. ve Ajans haberleri. 1EA0 Praanmca dere (Mlüptedilere mahens) YALNIZ PARIS'te 46 danbsri gösterilen: Ameril 1933 senes'nin en güzel olarak s>çilen HAYATIM f SENİNDİR | | Baek Strest | İRENE DUNE - JOHN BOLES | Franvızca sözlü | BOĞAZİÇİ ŞARKISI | 9 Pek yakında Milliyet bu sütunda iş yenlere tavassut ediyor. İş istiyenler bir mektupla iş muza müracaat etmelidirler. Ş$ aranıyor İş arıyorum. Orta mektebin ikinci sınıfına dar tahsil ettim. Şimdi ise hiç ki” sem yoktur. Herhangi bir iş olursa sun yaparım. Adres: Samatya Bestekâr H B. sokak No. 3. Non Yeni naşriyal Idare mecmuası Dahiliye vekâleti (tarafından ay muntazaman neşredilmekte olan fi re mecmuasmın 69 uncu sayısı çıkı ter. Bu sayısı ile altıncı cildini ikmal den bu mecmua idarenin yeni cere; larını adım adım dakip ederek idareci ri haberdar etmektedir. Bu nüshasında da resmi kısım başka idareye ait makaleler ve idare hayatıma sit faydalı bahisler lanmaktadır. Alâkadarlara tavsiye deriz. Kozanoğlu Mimarlıktaki muvaffakiyetinden | aşağı kalmayan tahrir kuvvetile mizin aşinası olan Aptullah © arkadaşımızın “Kazanoğlu ” İsimli el di bi bir piyesi intişar etmiştir. Kitabın sonuna konmuş dör tame tası Konmuş şarkılarile, gayet itin bir emek mahsulu olarak toplanmış lerile “Kozanoğlu nefis bir eserdir. Karilerimize hararetle tavsiye Dr. IHSAN SAMİ Gonokok Aşısı Belsoğukluğu ve ihtilâtlarma karşi pek tesirli ve taze aşıdır. Divanyold |. Sultan Mahmut türbesi No, 169. (11649) 9293 gölliyet wmdesi “MİLLİYET ” ür. ABONE ÜCRETLERİ : Tüzkiye bla yi Harig â EE Gelen evrak geri verilmez — Müddel geçen nüshalar 10 kuruştur — Gazete v8) matbaaya ait işler için müdüriyete mü” va hanımın iştirakile Bedayii mu- ge Beya mes FRANSIZ TİYATROSU Ramazan: 20 Marika Kutopuli Yunan Heyetinin 4 ri Imsak Iftar 14,30 te L//Achtsusa. İkinci matine saat SD. 5. D. 17,30 te Les 2 Leonorer. Akşam saat 5 359 16 56 20,45 te Trois et... Une S p — Haydi çocuklar. şerefine! , Karanlıkta elimizdeki kadeh - ler dudaklarımızı buldu. Suat Bey: — Saadetimiz için Çiçek! Diye haykırdı. Bağırdım: — Sevgimiz için Suat! Buz gibi şampanya ateş gibi ya- ban dudaklarımdan aktı. M. Belo ayağa kalkmıştı. Elin - deki kadehi havaya doğru uzattı: — Biribirini sevenlerin saadeti ne! Hepsi ayağa kalktı ve kadehle- rimiz bir kere daha boşaldı. Yerime otururken gözüm yan - daki masaya ilişti. Şefik Beyefen - © di kollarmı masaya dayamış, acı “acı bizi seyrediyordu. Yeni yılın KIR ÇİÇEĞİ tünerlâp Komanı; i Milliyet'in edebi romanı: 92 BURHAN CAHİT ladı. Bu yeni evlenen mesut çiftle. rin dansıdır. Bunu öteki masaya işittirmek i- çin söyledim, Neşem artık gözlerimden taşı yordu. Vals vienoire çok tatlı bir dans- tı. Suat Beyle kalabalığa karıştık. İçimdeki sevinç beni çılgına çe- virmişti. Bereket o kadar ağır ve sa kin görünen Suat Bey de şampan- yanın tesirile neşelenmişti, ans bitip yerimize döndü müz zaman yanımızdaki masa bo- şalmıştı. Babasından kalan servetle iste- mağ ma tasarruf edebile- ceğini zanneden Paşa zade Şefik ayi, me — ri bu gece neşelenememişler ve yan lardaki kaldırım çiçeği ile bera - ber bu mesut insanların arasmdan çekilip gitmişlerdi. Saadetin tılsımmı yalnız cebin- deki cüzdanda zannedenler için bu âkıbet mukarrerdir. Yerime oturduğum zaman içi: de teskin edilmiş bir intikamın sü- künetini hissettim. Fakir, öksüz kır çiçeğinin sefa- letile istihza eder gil ği, gez- diği yerlerden kart gönderip beni iğnelemek isteyen Paşazade Şefik Beyefendi ile nihayet karşı karşı - ya gelmiştik.. Ve bir Avrupa seya- hati mukabilinde benim bütün genç lik hazinemden istifade etmek iste yen bu adam Fakirliği ve kimse: İiği ile istihza ettiği Kır Çiçeğini Saadetinin en neşeli bir gecesinde, Parisin en şık bir köşesinde ve çok a4 kocasmn kolları arasında görmüştü, Te: lüfün yarattığı bu intikam! benim temiz kalbimin bir mükâfatı oldu. mıştı. Taksilere ayrılırken M. Be - no haykırdı: — Akşama kadar uyku. Akşam gene Moca'da buluşalım. Otele geldiğimiz zaman derhal banyoya atıldım. Suat Bey o kadar içmesine rağ- men yalnız neşelendi. Onun rahat- sız olmasını istemediğim için ban - yodan sonra hemen yatırdım. Onun bir sevgili, bir kardeş, bir baba gibi bakiyorum. Onun durgun görünen bakışlarının altında öyle sıcak bir kalbi var ki! Kocam benim ilk sevgim oldu. Ve bu son olacaktır. . Parise gelişimizin üçüncü günü Madam Beno ile mağazaları alt üst ettik, İtiraf edeyim ki buradaki kadın eşyasını başka yerde bulmak kabil değildir. Burada o kadar in- ce zevkler hâkim ki insan intihap edeceği şeyi şaşırıyor. Printemp, Lafayet “ gibi umumi mağazalardan birçok fantezi eşya aldık. Sonra, ri yi. eni hur terzisi olan Patou bir zevk ve sanat yuvası. Buraya giren bir ka- dının birşey ısmarlamadan çık - masına imkân yok. Madam Beno iki tuvalet beğen- di. Biri modeldi. Aldr. Ötekini gön derecekler. Ben bir manto beğendim. İskoç kumaş üzerinde gâyet güzel kürk- leri var. Şık bir şey... Akşam otele geldiğimiz vakit bü tün aldıklarımız bir yığın paket ha linde idi. Sabah uyandığımız zaman hava açılmıştı. Suat Bey: — Tam yolculuk havası, dedi. Bugün yoruz, Paris dönüşü lenceli geçti, Florissant'taki köşkümüze girer- ken hayatını kurmuş, saadetini bul muş bir kadm sevgisi ile başımı kocamın omuzuna bıraktım. Uzak Anadolunun sarp dağ yamaçların - da baş veren Kır Çiçeğini zevkle- ri uğuruna soldurmak isteyenler - den peri Gi yeti omuz- Jar bana yarın gidişin daha eğ- | lediğim bu güzel evde artık mi tehdit edecek bulut görmede” yaşıyorum. Geceleri dağlardan Salev ne dökülen karlı suların bana Erzurumdaki evimizi hatır)*. tıyor. Kendimi korkulu bir rüyad uyanmış sanıyorum ve ellerimi çıp yalvarıyorum. i — Allahım vatanımda benim #' bi ne kadar masum, öksüz vardır. Saadetini onlardan da esif geme ... Muhterem karilerim. 4 Kır Çiçeğinin defteri böyle bit” yor. Başlarken yazdığım gibi P satırlara bir kelime bile ilâve et mek fikrinde değilim, Çünkü b İ kadar temiz maceraya bir rom kalemi girmesi ona hürmetsizlik © lar, Sizlere yeni bir roman hazırla mak için müsaadenizi isterim. 6-1-1934 #&l Boyacıköy Burhan CAH* Hye: Karilerimden Dt. Ş.W is mm bu elik — wan —

Bu sayıdan diğer sayfalar: